İNGİLTERE FRANSA KANADA ÇAĞRI
- mutlunecmettin
- 2 gün önce
- 16 dakikada okunur
Trump ile görüşmesinin ardından Putin: İki taraf da taviz vermeli
Rusya Devlet Başkanı Putin ve ABD Başkanı Trump ikili görüşmenin ardından açıklamalarda bulundu. Görüşmenin bilgilendirici geçtiğini ifade eden Putin, Ukrayna konusunda anlaşma için iki tarafın da tavizler vermesi gerektiğini söylerken Trump görüşmenin son derece olumlu geçtiğini kaydetti
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve ABD Başkanı Donald Trump, Ukrayna konusunda yaptıkları telefon görüşmesinin ardından açıklamada bulundu.
Görüşmenin bilgilendirici geçtiğini ifade eden Putin, Ukrayna konusunda anlaşma için iki tarafın da tavizler vermesi gerektiğini bildirdi. Putin tavizlerin, iki taraf için de uygun olması gerektiğine dikkat çekti.
Putin daha önceki açıklamalarında olduğu gibi, savaşa neden olan etkenlerin ortadan kaldırılması gerektiğine vurgu yaptı.
Rusya lideri, Ukrayna ile barış anlaşması öncesinde memorandum konusunda müzakere etmeye hazır olduklarını belirtti.
Anlaşma sağlanması hâlinde ateşkesin mümkün olduğunu dile getiren Putin, barış konusunda doğru yolda olduklarını söyledi.
Trump: Görüşmenin tonu ve ruhu son deredce olumluydu
ABD Başkanı Donald Trump, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile olan görüşmesinin ardından açıklamada bulundu. "Görüşmenin tonu ve ruhu son derece olumluydu" diyen Trump barış görüşmeleri için Vatikan'ı adres gösterdi.
Trump'ın açıklamaları şöyle:
"Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile iki saat süren telefon görüşmemi az önce tamamladım. Görüşmenin çok iyi geçtiğine inanıyorum. Rusya ve Ukrayna, derhal bir Ateşkes ve daha da önemlisi, savaşın sona ermesi yönünde müzakerelere başlayacak. Bu koşullar yalnızca ilgili iki taraf arasında müzakere edilebilir, çünkü bir müzakeredeki ayrıntıları başka hiç kimsenin bilemeyeceği kadar iyi onlar bilir. Görüşmenin tonu ve ruhu son derece olumluydu. Eğer öyle olmasaydı, bunu şimdi açıkça söylerdim, sonradan değil.
Bu yıkıcı “kan banyosu” sona erdiğinde, Rusya Amerika Birleşik Devletleri ile büyük ölçekli ticaret yapmak istiyor ve ben de buna katılıyorum. Rusya’nın devasa miktarda iş ve refah yaratmak için muazzam bir fırsatı var. Potansiyeli sınırsız. Aynı şekilde, Ukrayna da ülkesini yeniden inşa sürecinde ticaret yoluyla büyük faydalar sağlayabilir.
Rusya ile Ukrayna arasındaki müzakereler derhal başlayacak. Bu konuda Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy, Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, İtalya Başbakanı Giorgia Meloni, Almanya Şansölyesi Friedrich Merz ve Finlandiya Cumhurbaşkanı Alexander Stubb’u, Putin’le yaptığım görüşmenin hemen ardından gerçekleştirdiğim bir başka telefon görüşmesinde bilgilendirdim.
Vatikan, Papa tarafından temsil edilerek, müzakerelere ev sahipliği yapma konusunda büyük ilgi gösterdi. Süreç başlasın!"
Trump Harris'e yüklendi, ünlü isimlere 'yasa dışı' ödeme yapmakla suçladı
ABD Başkanı Donald Trump, 2024'teki başkanlık seçim kampanyası sırasında Demokrat aday Kamala Harris'i ünlülere "yasa dışı" ödeme yapmakla suçlayarak "büyük bir soruşturma başlatılması" çağrısı yaptı
Trump, Pazartesi sabahı iddialarını genişletti ve hiçbir kanıt sunmadan Beyoncé’ye, sadece sahneye çıkıp Harris’i desteklemesi için 11 milyon dolar ödendiğini öne sürdü ve paylaşımında şu sözlere yer verdi:
“Bu, en üst düzeyde yasa dışı bir seçim dolandırıcılığı! Bu, yasa dışı bir kampanya bağışıdır! Bruce Springsteen, Oprah, Bono ve muhtemelen daha birçok kişi açıklama yapmak zorunda!!!”
Daha öncesinde Trump Truth Social’da şöyle yazmıştı:
“‘Taylor Swift’ten nefret ediyorum’ dediğimden beri, artık kimse onun ‘eskisi gibi’ olduğunu düşünüyor mu?”
Sırbistan Cumhurbaşkanı Vucic: Türkiye tüm bölgenin istikrarı açısından kilit bir aktör konumunda
Sırbistan Cumhurbaşkanı Aleksandar Vucic, "Sırbistan, Türkiye ile olan ilişkilerine özel önem atfetmektedir. Türkiye, sahip olduğu büyük etki gücüyle tüm bölgenin istikrarı açısından kilit bir aktör konumundadır" dedi
Sırbistan Cumhurbaşkanı Aleksandar Vucic, ülkesinin bölgedeki istikrar için Türkiye ile olan ilişkilerine özel önem verdiğini ifade etti.
Vucic, başkent Belgrad'da Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'ı kabul etti.
Görüşmenin ardından Instagram hesabından paylaşım yapan Vucic, Bakan Fidan'ı ağırlamaktan memnuniyet duyduğunu belirtti.
Vucic, Türkiye ve Sırbistan arasındaki ilişkilerin yoğun siyasi diyalog ile ekonomiden enerjiye, turizmden kültür ve eğitime kadar her alanda kapsamlı işbirliğiyle karakterize edildiğini kaydederek, şunları ifade etti:
"Görüşmemizin bu ilişkilerin daha da güçlenmesine katkı sağlayacağına eminim. Türkiye'nin 2027 yılında Belgrad'da düzenlenecek EXPO'ya katılımını teyit etmesinden özellikle memnuniyet duyuyorum. Bu karar, güçlü ortaklığımızın ve karşılıklı güvenimizin somut göstergesidir. Sırbistan, Türkiye ile olan ilişkilerine özel önem atfetmektedir. Türkiye, sahip olduğu büyük etki gücüyle tüm bölgenin istikrarı açısından kilit bir aktör konumundadır"
Alman yayın kuruluşunun Eurovision'dan çekilme tehdidi İsrail'i yarışmada tuttu
Dr. Martin Gak'ın EBU'daki kaynağına göre,İsrail'in Eurovision'dan ihraç edilmesi için gösterilen tepkilere rağmen yarışmada kalabilmesinin arkasında Almanya Birinci Televizyon Kanalı ARD'nin, "İsrail çıkarılırsa biz de çekiliriz" tehdidi yer alıyor
Almanya'da gazetecilik yapan Dr. Martin Gak'ın Avrupa Yayın Birliği'ndeki (EBU) kaynağına göre, Gazze'deki soykırım nedeniyle İsrail'in Eurovision'dan ihraç edilmesi için gösterilen tepkilere rağmen yarışmada kalabilmesinin arkasında Almanya Birinci Televizyon Kanalı ARD'nin, "İsrail çıkarılırsa biz de çekiliriz" tehdidi yer alıyor.
Gazze'deki soykırım nedeniyle İsrail'in Eurovision'dan ihraç edilmesi için yapılan çağrıların sonuçsuz kalması ve İsrail'in yarışmaya katılması, uluslararası kurumlarda İsrail'e yönelik tavırla ilgili soru işaretleri doğurdu.
Almanya'da uzun yıllar gazetecilik yapan Dr. Gak, İsrail'in Eurovision'dan çıkarılmamasında Almanya'nın aktif bir rol oynadığını öne sürerek, organizasyonun yarışmadan Rusya'yı çıkarmasına karşın İsrail'i çıkarmamasını değerlendirdi.
"Almanya İsrail'in yerine tehdit etti"
Gak, İsrail'in Eurovision'dan çıkarılması taleplerinin özellikle Almanya tarafından engellendiğini iddia ederek, "Almanya, EBU'nun güçlü bir parçası. Çeşitli yayın kuruluşları İsrail'in ihraç edilmesini talep etmek için masaya otururken, Almanlar, İsrail'in katılımı askıya alınırsa kendilerinin de çekileceklerini söyledi." ifadelerini kullandı.
Eurovision'un organizatörü EBU içinden bir kaynağın bu bilgiyi verdiğini aktaran Gak, "Alman hükümetlerinin İsrail ile ilişkisine bakarsanız, bu tutumları bu iddiayı güvenilir kılıyor" dedi.
"Hollandalı yarışmacı İsrail'i eleştirdikten sonra diskalifiye edildi"
Gak, 2024 Eurovision'unda Hollandalı yarışmacı Joost Klein'in, İsrail'i eleştirdikten kısa süre sonra yarışmadan diskalifiye edildiğini anlatarak, "Eurovision'un favorisi olarak gösterilen Hollandalı yarışmacı, basın toplantısında İsrailli yarışmacının yanında otururken İsrail'i eleştirdi ve İsraillilerin yarışmada olmasına karşı olduğunu açıkça belirtti" diye konuştu.
"Birkaç gün sonra, durup dururken, Klein'in kuliste bir kadın ekip üyesine karşı taciz veya zorbalık yaptığına dair bir söylenti dolaşmaya başladı ve EBU bu olayı soruşturduğunu açıkladı." diyen Gak, İsraillilerin Klein'i suçladığını ve EBU'nun soruşturmanın tamamlanmasını beklemeden Hollandalı yarışmacıyı finallerden diskalifiye ettiğini belirtti.
Gak, İsrail'in Eurovision'a katılımını eleştirdiği için Hollandalı yarışmacıya itibar suikastı yapıldığını dile getirdi.
Rusya çıkarıldı, İsrail çıkarılamadı
Gak, 2022'de Rusya'nın Ukrayna'yı işgalinden sonra Eurovision'dan çıkarıldığını hatırlatarak, "Eurovision organizatörleri, Rusya'nın katılımını askıya aldıklarını açıkladıklarında, gerekçe olarak Rusya'nın katılımının 'yarışmanın itibarını zedeleyeceğini' söylediler. İnsani bir kaygı değil, Eurovision'un itibarına yönelik bir kaygıydı" ifadelerini kullandı.
"İki yıl sonra, 2024'te, İsrail Gazze'yi yok ediyor ve kitlesel olarak sivilleri öldürüyor. Aralarında gazeteciler, binlerce çocuk ve kadın var." diyen Gak, ayrıca sıra sivil altyapı, kültürel kurumlar ve üniversitelerin tahrip edilmesine rağmen İsrail'in yarışmadan çıkarılmamasını eleştirdi.
Gak, İsrail'in eylemlerinin Avrupa yayıncılarının değerleriyle çeliştiğini vurgulayarak, "İsrail'in eylemleri, yalnızca Avrupa yayıncılarına rehberlik edebilecek ahlaki sezgilerle değil aynı zamanda politik taahhütler, hukuk ve insan haklarıyla da kesinlikle tutarsız. İsrail bayrağının sahnede dolaşmasına izin vermek, doğrudan EBU'nun ve Eurovision'un itibarını riske atıyor" diye konuştu.
Rusya'nın 2022'de itibar endişesiyle ihraç edildiğini hatırlatan Gak, "Ruslar itibar zedeleme endişesiyle yarışmadan ihraç edildiyse, İsrailliler sağduyulu hiç kimsenin ilişkilendirilmek istemeyeceği çok daha vahim eylemler sergiledi. Şimdi yine çok garip bir sessizlik var" ifadelerini kullandı.
Gak, İsrail'in yarışmaya katılma amacının "TikTok" nesli olarak adlandırılan genç nesle ulaşmak olduğunu vurgulayarak, "Eurovision'da İsrail'in amacı tamamen politik. İsrail'in Eurovision sahnesinde olmasına izin vermek, finale taşınmasına izin vermek, İsrail'in kamu imajı için başarı anlamına geliyor." dedi.
"Almanya'nın desteğinin nedeni anlaşılamaz"
Almanya'nın tutumunu genellikle "Alman suçluluğu" ile açıklandığını aktaran Gak, "Burada 15 yıl yaşadıktan sonra biraz farklı bir psikolojik açıklamam var. İsrailliler temel olarak Almanlara İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra ahlaki ve ruhsal kurtuluş sertifikası sağlıyor" diye konuştu.
Gak, Almanya-İsrail ilişkisinin karşılıklı çıkarlara dayandığını belirterek, "Almanlar İsrail ile ilişkiden büyük ticari fayda sağlıyor. İsrail'e satıyorlar, İsrail'den satın alıyorlar, İsrail'e silah veriyorlar, istihbarat araçlarının değiş tokuşunu yapıyorlar. Gerçekten oldukça sıkı bir ilişki var" dedi.
Almanya'nın tarihsel olarak insan hakları konusundaki tutumuyla çelişen İsrail politikasını eleştiren Gak, şu değerlendirmede bulundu:
"Tarihsel olarak İnsan Hakları İzleme Örgütü'nü, Uluslararası Af Örgütü'nü çok destekleyen, uluslararası hukuk ve uluslararası kuruluşlar için savunma kalesi olan, Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne taraf olan, Birleşmiş Milletler'in, Oxfam'ın, Save the Children'ın yardım çalışmalarını savunan bir ülke Almanya. Sınır Tanımayan Doktorlar'ın logosuyla gezerler. Avrupa ve Alman yayıncıları, basın özgürlüğünden bahsetmeyi çok severler. Ancak Alman politik sisteminin saydığım tüm bu kurumlarla çelişmesi ve İsrail'deki aşırı sağcı gruplarla yan yana durması, suçluluk duygusunun ve İsrail'e sadakatin çok ötesine geçiyor. Sol görüşlü Almanlar bile bir şekilde (Binyamin) Netanyahu'yu savunmaya çalışıyor"
Gak, sözlerini şöyle tamamladı:
"19 aydır cep telefonlarımızda çocukların öldürülmesini görüyoruz. Alman politik sınıfına yabancı olmayan bir şey bu. Bir yayıncı İsrail bayrağıyla dolaşan parlak ve gala elbiseli bir İsrailli'yi öne çıkardığında, temel olarak Gazze'de öldürülen çocukları izleyen halkının, duygularını veya ahlaki sezgilerini çok da umursamadığını söylüyor"
Kaynak: AA
İspanya Başbakanı Pedro Sanchez: İsrail Eurovision'dan men edilmeli
İspanya Başbakanı Pedro Sanchez, İsrail'in Eurovision Şarkı Yarışması gibi uluslararası yarışmalardan ve etkinliklerden men edilmesi gerektiğini söyledi
Sanchez, Madrid'de bir kültür etkinliğinde yaptığı konuşmada, "Üç yıl önce Rusya'nın Ukrayna'yı işgali başladığında ve Ukrayna'nın Rusya'nın uluslararası yarışmalardan çekilmesini ve yakın zamanda Eurovision'da gördüğümüz gibi yarışmaya katılmamasını talep ettiğinde kimse şaşırmamıştı. İsrail için de şaşırmamalı" dedi.
Rusya'nın olduğu gibi İsrail'in de Eurovision Şarkı Yarışması'na katılmasına izin verilmemesi gerektiğini savunan Sanchez, "İsrail de katılmamalı çünkü kültürde çifte standarda izin veremeyiz" şeklinde konuştu.
İspanya Başbakanı ayrıca, "Hiçbir haklılığı olmadan savaş ve bombardımanı yaşayan Ukrayna ve Filistin halkına en içten dayanışmamızı gönderiyorum." ifadesini kullandı.
İsrail'in İsviçre'nin Basel kentinde yapılan Eurovision'a katılması, İspanya'da büyük tartışmalara yol açmıştı.
Koalisyon hükümetinin küçük ortağı Sumar'ın talebiyle devlet televizyonu RTVE, Eurovision öncesinde nisan ayında Avrupa Yayın Birliğine (EBU) bir mektup yollayarak, Gazze'deki saldırılarından dolayı İsrail'in Eurovision'a katılmasının engellenmesi için iç tartışma başlatılmasını istemiş ancak bu kabul edilmemişti.
Eurovision'u Avusturya kazandı, İsrail ikinci oldu
RTVE, tepkisini Eurovision sırasında da ekranlara taşırken, ikinci yarı finalde İsrail'in temsilcisi sahneye çıkacağı sırada RTVE'nin festival yorumcuları Tony Aguilar ve Julia Varela, "Bu yıl RTVE, Eurovision'dan İsrail'in festivale katılımının tartışılmasını istedi. Birleşmiş Milletlere göre, Gazze'deki İsrail saldırılarında ölenlerin sayısı 50 bini aştı. Bunların 15 binden fazlası çocuk. Bu herhangi bir ülkeye karşı bir dilekçe değil, barış, adalet ve insan haklarına saygı çağrısıdır" demişti.
EBU, bu ve benzeri ifadelerin final gecesi İsrail'e karşı kullanılması halinde RTVE'yi ceza almakla tehdit ederken, İspanya devlet televizyonu da Eurovision canlı yayınına geçmeden önce "İnsan hakları söz konusu olduğunda sessizlik bir seçenek değildir. Filistin için barış ve adalet." yazılı bir mesaj paylaşmıştı.
Bu olayların ardından İspanya'da aşırı sağcı Vox partisi, RTVE Genel Müdürü Jose Pablo Lopez'in istifasını istemişti.
İspanya'da Sumar ittifakının ortaklarından Birleşik Sol (IU) ve muhalefetteki Podemos partileri ise İsrail'in Gazze'deki soykırımı devam ederken, Sanchez'in sadece bu ülkenin Eurovision'dan men edilmesini savunmasını eleştiriyor.
Çin'den Danimarka'ya Grönland desteği
Çin Dışişleri Bakanı Vang Yi, ABD Başkanı Donald Trump'ın ülkesinin mülkiyeti ve kontrolünde bulunması gerektiğini savunduğu Grönland'da Danimarka'nın egemenliğini desteklediğini açıkladı
Çin Dışişleri Bakanlığından yapılan açıklamaya göre, Bakan Vang, ülkesini ziyaret eden Danimarka Dışişleri Bakanı Lars Lokke Rasmussen ile bir araya geldi.
Vang, görüşmede, Çin'in Danimarka'nın Grönland'da egemenliğine ve toprak bütünlüğüne tamamen saygı duyduğunu belirtti.
Egemenliğini ve toprak bütünlüğünü ilgilendiren sorunlarda Danimarka'dan da aynı tavrı görmeyi umduklarının altını çizen Vang, Çin'in meşru pozisyonlarına destek beklediklerini ifade etti.
Pekin yönetimi, egemenlik ihtilafı içinde oldukları Tayvan'ın eski lideri Tsai Ing-wen'in geçen hafta Danimarka'yı ziyaret etmesi nedeniyle Kopenhag'ı eleştirmişti.
JD Vance'ten açıklama: Putin savaşı bitiremezse, biz yokuz
ABD Başkanı Trump, bugün hem Putin hem Zelenski ile kritik telefon görüşmeleri yapacak. Görüşme öncesi Trump'ın yardımcısı Vance'den savaşın gidişatını etkileyecek bir açıklama geldi
24 şubat 2022'den beri devam eden Rusya'nın Ukrayna'yı işgalinde barış süreci günlerde hız kazandı. Üst üste temasların yaşandığı savaş hattında Kiev ve Moskova heyeti İstanbul'da görüştü. Savaşın kaderini etkileyebilecek en kritik görüşmelerden biri ise bugün yaşanacak. ABD Başkanı Trump hem Putin hem de Trump ile aynı gün telefonda görüşecek.
Dünya kritik telefona kilitlenmişken basın toplantısı düzenleyen ABD Başkan Yardımcısı JD Vance, 'Ukrayna konusunda çıkmaz var. Putin Ukrayna savaşından nasıl çıkacağını bilmiyor gibi görünüyor. Rusya barışa istekli değilse ve angaje olmak istemiyorsa ABD günün sonunda bu bizim savaşımız değil zorunda kalır' ifadelerini kullandı.
Kremlin ne diyor?
Putin-Trump görüşmesi öncesi açıklamalarda bulunan Rus kanadı, 'Barış için uzun çalışma gerek." değerlendirmesinde bulundu. Rusya ayrıca her iki liderin şimdilik yüz yüze görüşmeyeceğini bildirdi. Kremlin Sözcüsü Peskov "ABD'nin arabuluculuk girişimlerine değer veriyoruz ve bundan dolayı Amerikan tarafına minnettarız. Eğer bu girişimler, gerçekten barışçıl yollarla hedeflerimize ulaşmamıza yardımcı olurlarsa, bu kesinlikle tercih edilir.' dedi.
İstanbul'daki ikinci görüşmelerde masadan ne çıktı?
Geride kalan günlerde Rusya lideri Putin barış görüşmeleri için İstanbul'u işaret etti. Zelenski, temaslarda bulunmak için bizzat İstanbul'a geldi ancak Rusya lideri katılım göstermedi. Zelenski, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile görüştükten sonra Ukrayna'ya döndü. İstanbul'da ayrıca hem Rusya hem de Ukrayna heyetleri arasında temas gerçekleşti.
İstanbul'daki barış görüşmelerinin ardından konuşan Ukrayna Savunma Bakanı Rüstem Umerov, "Rusya ile karşılıklı 1000 savaş esirinin takası konusunda anlaştık" sözlerini kullandı. Rus heyeti görüşmelerden memnun olduklarını dile getirmişti.
Kaynak: Gazete Oksijen
22 yıldır Arsenal'de malzeme sorumlusuydu: İsrail karşıtı paylaşımları gerekçesiyle kovuldu
Premier Lig ekibi Arsenal, İsrail karşıtı paylaşımları gerekçesiyle 22 yıllık kulüp malzemecisinin işine son verdi
İngiliz basınında yer alan haberlere göre, 22 yıldır Arsenal'de malzeme sorumlusu olarak görev yapan Mark Bonnick'in, İsrail karşıtı paylaşımları nedeniyle kulüple ilişiği kesildi.
Geçen yıl İsrail'in Gazze saldırıları hakkında, sosyal medya hesabından, "Hamas, ekim ayında tüm rehineleri serbest bırakmayı teklif etti. Siyonist İsrail reddetti. Zulüm kompleksi Kabil'in işareti" şeklinde paylaşımlarda bulunan Bonnick'in sözleşmesi önce askıya alındı, ardından işine son verildi.
Bonnick, "Kabil'in işareti" ifadesinin, İsrail'in o dönemki savunma bakanı Yoav Gallant'ın bir önceki ay yaptığı bir açıklamadan alıntı olduğunu ifade etti.
Bonnick, tazminat ve işe iade talep ediyor
61 yaşındaki çalıştırıcı, antisemitizm iddialarıyla itibarının lekelendiğini itibarını geri kazanmak için yasal işlem başlattığını söyledi.
Arsenal'in onu kovma sebeplerine bakıldığında, kendisinin antisemitizmle suçlanmadığını aktaran Bonnick, kulüp yönetiminin yapılan paylaşımların kamuoyunda "kışkırtıcı veya saldırgan" olarak algılanabileceğini ve "kulübü itibarsızlaştırabileceği" endişesi taşıdığını belirtti.
Tazminat ve görevine iadesini talep eden Bonnick, bugüne kadar futbol, Brexit, ırkçılık ve siyaset gibi birçok konuda paylaşım yaptığını, ancak İsrail hakkında paylaşım yaptığında bunun bir sorun haline geldiğini dile getirdi.
2000’li yılların başından bu yana Arsenal'e emek veren Bonnick, kovulmasından dolayı şoke olduğunu ifade etti.
Kaynak: AA
Brexit'ten sonra ilk: İngiltere ve AB'den kapsamlı işbirliği anlaşması
Bugün Londra'da gerçekleşen İngiltere-AB Zirvesi kapsamında, tarafların yeni bir Güvenlik ve Savunma Ortaklığı'nı duyurması da bekleniyor.
İngiltere ve Avrupa Birliği, Brexit sonrası ikili ilişkileri yeniden şekillendirecek kapsamlı bir işbirliği anlaşmasına vardı.
İngiltere Başbakanlık Ofisi'nden yapılan açıklamaya göre, yaklaşık 6 ay süren müzakerelerin ardından varılan anlaşma kapsamında, gıda ve içecek ticaretini kolaylaştıracak yeni bir sağlık ve bitki sağlığı (SPS) düzenlemesi devreye girecek.
Süresiz olarak uygulanacak bu düzenlemeyle, ithalat ve ihracatta bürokrasinin azaltılması hedefleniyor. Bazı hayvansal ve bitkisel ürünlerdeki rutin kontrollerin kaldırılmasıyla ticarette mal akışının hızlanması bekleniyor.
Anlaşma kapsamında, AB'nin İngiltere sularına balıkçılık için Haziran 2038'e kadar erişim hakkı bulunuyor.
Anlaşmanın diğer ayağını ise İngiltere ve AB'nin Emisyon Ticaret Sistemlerini birbirine bağlama kararı oluşturuyor. Gelecek yıl yürürlüğe girecek AB karbon vergisinin işletmeler üzerindeki olumsuz etkilerinin önlenmesi hedeflenirken, bu anlaşmanın İngiliz ekonomisine 9 milyar sterlin katkı sağlayacağı öngörülüyor.
Anlaşma çerçevesinde ayrıca İngiliz çelik sektörü AB'nin yeni gümrük tarifelerinden özel bir düzenlemeyle muaf tutulacak.
Bugün Londra'da gerçekleşen İngiltere-AB Zirvesi kapsamında, tarafların yeni bir Güvenlik ve Savunma Ortaklığı'nı duyurması da bekleniyor. Bu ortaklık, İngiliz savunma sanayisinin AB'nin kurmayı planladığı 150 milyar sterlinlik SAFE fonuna erişimini sağlayacak.
İngiltere Başbakanı Keir Starmer, anlaşmaya ilişkin yaptığı değerlendirmede, "Artık ileriye bakma zamanı. Eskimiş tartışmaları ve siyasi kavgaları geride bırakıp, İngiliz halkı için en iyisini sağlayacak sağduyulu, pratik çözümler bulmanın zamanı geldi. Eğer insanların yaşamlarını burada, ülkemizde iyileştirecekse, ortaklarla işbirliği yapmaya hazırız." ifadelerini kullandı.
Kaynak: AA
Yunanistan'a giriş için pasaport kontrolünde yeni dönem
Yunanistan sınır kontrolünü sıkılaştırmak için AB vatandaşı olmayanlara biyometrik sınır sistemi uygulayacak. Yeni sistemin Ekim 2025'te başlaması planlanıyor
Fransa, Amazon ormanlarında hapishane kuracak
Fransa, denizaşırı toprağı Fransız Guyana'sındaki Amazon bölgesinde uyuşturucu kaçakçılığı ve terörizmle mücadele için yeni bir cezaevi inşa edecek
BBC'de yer alan habere göre Fransa, uyuşturucu kaçakçıları ve radikal İslamcıları barındırmak üzere Fransız Guyanası'nda yüksek güvenlikli yeni bir cezaevi inşa edecek. Adalet Bakanı Gérald Darmanin, bölgeye yaptığı ziyaret sırasında projeyi duyurdu. Darmanin, Le Journal du Dimanche (JDD) gazetesine yaptığı açıklamada, cezaevinde uyuşturucu kartellerinin ve radikal İslam suçlularının tutulacağını söyleyerek atılan adımın organize suçla mücadele amacı taşıdığını söyledi.
İspanya'da barınma krizi: 65 bin Airbnb evi kapatılıyor
İspanya hükümeti, alınan karardan etkilenen kiralık konutların ülke geneline yayıldığını, bunlar arasında başkent Madrid, Endülüs bölgesi ve Katalonya’nın da bulunduğunu açıkladı
İspanya hükümeti, Airbnb platformunda yer alan 65 binden fazla ev ilanının kuralları ihlal ettiği gerekçesiyle kaldırılmasını emrettiğini açıkladı.
Tüketici Hakları Bakanlığı tarafından pazartesi yapılan açıklamada, kapatılması istenen 65 bin 935 ilanın büyük bölümünde ruhsat numarasının yer almadığı ya da mülk sahibinin bireysel mi yoksa bir şirket mi olduğunun belirtilmediği ifade edildi.
Bazı ilanlarda ise belirtilen ruhsat numaralarının resmi kayıtlarla uyuşmadığı tespit edildi.
İspanya hükümeti, alınan karardan etkilenen kiralık konutların ülke geneline yayıldığını, bunlar arasında başkent Madrid, Endülüs bölgesi ve Katalonya’nın da bulunduğunu açıkladı.
İspanya'da yaşanan barınma krizi nedeniyle altın vize uygulaması sona erdi
İspanya, konut fiyatlarının erişilemez hale gelmesiyle derinleşen bir barınma kriziyle mücadele ediyor. Hükümet bu kapsamda kısa süreli kiralama yapan platformlara yönelik daha sıkı adımlar atmaya başladı.
Son aylarda on binlerce İspanyol, artan konut ve kira fiyatlarını protesto etmek için sokaklara döküldü. Pek çok kişi, bu artışın başlıca nedenlerinden birinin Madrid, Barselona ve diğer turistik şehirlerde hızla çoğalan Airbnb gibi platformlardaki kısa süreli tatil kiralamaları olduğunu savunuyor.
Geçtiğimiz yıl Barselona, şehirde kısa süreli kiralama lisansı bulunan 10 bin dairenin 2028’e kadar kapatılmasını öngören bir plan açıklamıştı.
Kaynak: Gazete Oksijen
New York Times fotoğrafları yayınladı: ABD-Finlandiya tatbikat yaptı, Ruslar sınıra orduyu getirdi
Rusya, Ukrayna savaşının ardından Finlandiya sınırındaki askeri varlığını artırmaya hazırlanıyor. Uydu görüntüleri, sınır hattında üs genişletmeleri ve yeni askeri yapılar inşa edildiğini ortaya koyarken, NATO ve Finlandiya gelişmeleri dikkatle izliyor
Rusya, Finlandiya sınırına yakın askeri üslerde altyapı çalışmalarını hızlandırdı. Uydu görüntüleriyle doğrulanan faaliyetler, yeni çadır alanları, askeri araçların depolanabileceği yeni hangarlar, savaş uçağı sığınaklarında yenileme çalışmaları ve uzun süredir atıl durumdaki bir helikopter üssünde devam eden inşaatları ortaya koyuyor.
NATO yetkilileri, bu hareketliliğin Ukrayna işgalinden önceki yoğun askeri yığına benzemediğini belirtiyor. Şu an için bölgede Rusya'nın konuşlandırdığı birlik sayısı sınırlı, zira Kremlin halen Ukrayna’daki savaşla meşgul. Ancak Finlandiya’nın yeni bir NATO üyesi olması, Moskova’nın güvenlik algısını doğrudan etkiliyor. 830 millik (yaklaşık 1.340 km) bu sınır hattı, artık NATO’nun Rusya ile olan en uzun kara sınırı.
Askeri uzmanlara göre, özellikle Arktik Daire’de kalan bölgeler, ilerleyen yıllarda gerilimin artabileceği sıcak noktalara dönüşebilir. Bu kapsamda, ABD ve Finlandiya birlikleri geçtiğimiz günlerde bu bölgede kapsamlı bir Arktik tatbikat gerçekleştirdi. Senaryo ise netti: Olası bir Rus saldırısına karşı savunma.
Finlandiya Savunma İstihbarat Direktörü Tümgeneral Pekka Turunen, Rusya-Ukrayna savaşının yüksek yoğunluklu evresi sona erdiğinde, Rusya'nın binlerce askerini Finlandiya sınırına kaydıracağı öngörüsünde bulunuyor. Turunen’e göre bu yeniden konuşlanma süreci, Rus birliklerinin bölgedeki sayısını üç katına çıkarabilir.
Moskova’dan NATO’ya yanıt
Rusya açısından bakıldığında ise bu adımlar, NATO’nun doğuya doğru genişlemesine karşı bir savunma refleksi olarak değerlendiriliyor. Sovyetler Birliği’nin dağılmasının ardından Baltık ülkelerinin NATO’ya katılması, Moskova için ciddi bir güvenlik tehdidi olarak görülmüştü. Ukrayna’nın NATO’ya yaklaşması ise, bugünkü savaşın en temel nedenlerinden biri olmuştu.
Washington merkezli Carnegie Uluslararası Barış Vakfı kıdemli uzmanı Michael Kofman, Rus ordusunun savaş sonrası yapılanmasında NATO ile sınır komşuluğu olan bölgelerin öncelik kazandığını ifade etti. Kofman’a göre, savaşın ardından Rusya'nın kara kuvvetleri 2022 öncesine kıyasla daha büyük olacak.NATO yetkilileri de bu görüşe katılıyor.
İsmi açıklanmayan kıdemli bir NATO yetkilisi, Rusya’nın Arktik bölgesini büyük güç olmanın anahtarı olarak gördüğünü belirtiyor. Uydu görüntülerine göre, Murmansk yakınlarındaki helikopter üssüne 20 yıl sonra yeniden helikopterler konuşlandırıldı.
Bu hamle, Ukrayna'nın insansız hava araçlarıyla Rus hava üslerini hedef almasının ardından, bu varlıkların daha kuzeye ve NATO sınırına daha yakın bir noktaya taşındığına işaret ediyor.
Sınıra 100 km mesafeye hava üssü
Finlandiya sınırına 100 kilometreden az mesafede bulunan Olenya Hava Üssü’nde çok sayıda Rus savaş uçağı tespit edildi. Yine Finlandiya sınırına yaklaşık 60 kilometre uzaklıktaki Kamenka Üssü’nde bir yıl önce 100’den fazla yeni çadır kuruldu.
Alakurtti ve Petrozavodsk gibi bölgelerde de araçlar için büyük hangarlar inşa edildi. Estonya sınırına yaklaşık 130 kilometre uzaklıkta başka bir üste de benzer faaliyetler gözlemlendi.
Fin merkezli askeri analiz grubu Black Bird Group'tan Emil Kastehelmi, bu faaliyetlerin önümüzdeki birkaç yıl içinde sınır hattında büyük değişimlere yol açabileceğini söylüyor. Kastehelmi, “Rusya, sınırdaki tugaylarını tümenlere dönüştürüyor. Bu da binlerce askerlik artış demek,” ifadelerini kullandı.
Finler hazırlıklı
Finlandiya Savunma Bakanlığı Savunma Politikaları Direktörü Janne Kuusela, sınırdaki askeri yoğunluğun artacağının kaçınılmaz olduğunu ancak bunun zamanlamasının belirsiz kaldığını belirtiyor. Kuusela, “Ukrayna’daki çatışmalar yatıştığında bu artış gerçekleşecek. Buna hazırlıklı olmalıyız,” dedi.
Finlandiya’da sıkça kullanılan bir deyiş, durumu özetliyor: “Rusya asla göründüğü kadar güçlü değildir ama asla göründüğü kadar zayıf da değildir.”
Finlandiya, NATO’nun en yeni üyelerinden biri olarak, yeni bir cephe hattının merkezine oturmuş durumda. Sınırın her iki tarafında da soğuk rüzgarlar esiyor.
Kaynak: Gazete Oksijen
Türkiye-ABD Suriye Çalışma Grubu Washington'da toplanacak
Dışişleri Bakanlığı kaynaklarından edinilen bilgiye göre toplantı, Dışişleri Bakan Yardımcısı Nuh Yılmaz ile ABD'li mevkidaşı Christopher Landau'nun eş başkanlıklarında kurumlar arası formatta gerçekleştirilecek
Türkiye-ABD Suriye Çalışma Grubu toplantısının yarın ABD'nin Washington kentinde düzenlenmesi planlanıyor.
Dışişleri Bakanlığı kaynaklarından edinilen bilgiye göre toplantı, Dışişleri Bakan Yardımcısı Nuh Yılmaz ile ABD'li mevkidaşı Christopher Landau'nun eş başkanlıklarında kurumlar arası formatta gerçekleştirilecek.
Toplantıda, Türkiye ve ABD'nin Suriye politikalarındaki önceliklerinin üzerinde durulması, Suriye'de güvenlik ve istikrarın tesis edilmesine dönük işbirliği imkanlarının ele alınması öngörülüyor.
IŞİD'le ve diğer terör örgütleriyle mücadelenin toplantının gündeminde yer alacak konuların başında gelmesi beklenirken, bu çerçevede, Türkiye tarafından son dönemde IŞİD'le mücadele bağlamında Suriye yönetimine verilen destek ve öncülük edilen bölgesel çabalar ele alınacak.
Toplantıda, Suriye'nin kuzeydoğusundaki kamplar kapsamında işbirliği imkanlarının değerlendirilmesi, ayrıca ABD tarafının, Suriye'deki askeri birliklerinin konsolidasyonuna ilişkin yürütülen süreç hakkında bilgi vermesi bekleniyor.
ABD ile Suriye arasında liderler düzeyinde doğrudan angajmanın başlatılmasının ve ABD Başkanı Donald Trump'ın Suriye'ye yönelik yaptırımların kaldırılacağını açıklamasının hemen ardından tertiplenmesi açısından toplantı büyük önem taşıyor.
Bu çerçevede, toplantıda Suriye'ye yönelik ABD yaptırımlarının kaldırılması bağlamında izlenecek süreç ve takvimin de ele alınması planlanıyor.
Bakan Yardımcısı Yılmaz'ın, görüşmeler kapsamında, Türkiye'nin, Suriye'nin toprak bütünlüğü ve birliğinin korunması suretiyle, Suriye'de güvenlik ve istikrarın sağlanması amacıyla siyasi ve ekonomik konular ile güvenlik alanında ABD'yle çok boyutlu eş güdüme verdiği önemi vurgulaması bekleniyor.
Yılmaz'ın, Suriye'nin içinden geçmekte olduğu tarihi sürecin, ülkenin tüm terör unsurlarından arındırılmasıyla sonuçlanması yönünde Türkiye'nin beklentisini paylaşması öngörülüyor.
Pazartesi günü, Başkan Yardımcısı JD Vance, Putin’in stratejisini sorguladı. “Vladimir Putin’in bu savaştan nasıl geri çekileceğine dair bir stratejisi olduğundan emin değilim” diyen Vance, “Bir milyon askeri var. Tüm ekonomisini yeniden yapılandırdı. Eskiden insanların sivil yaşamda kullandığı ürünleri üreten tesisler şimdi tank mermisi, top mermisi ve drone üretiyor” dedi.“Bu felaket ‘kan gölü’ sona erdiğinde, Rusya ABD ile büyük çaplı ticaret yapmak istiyor, ben de katılıyorum. Rusya’nın devasa miktarda iş ve servet yaratmak için muazzam bir fırsatı var. Potansiyeli sınırsız”
İngiltere, Fransa ve Kanada İsrail'i Gazze'deki saldırıları derhal durdurmaya çağırdı
İngiltere, Fransa ve Kanada, İsrail'i Gazze'ye yönelik saldırılarını derhal durdurmaya çağırarak, "İsrail yeni askeri operasyonlarını durdurmaz ve insani yardıma koyduğu engelleri kaldırmazsa daha somut adımlar atacağız" açıklamasını yaptı
İngiltere, Fransa ve Kanada'nın imzasını taşıyan açıklamada, İsrail'in Gazze'deki saldırılarını genişletme kararı kınandı. "Gazze'deki insani durum kabul edilemez seviyede" ifadesi kullanılan açıklamada, İsrail'in Gazze'ye bazı insani yardımların girişine izin vermesinin yeterli olmadığı vurgulandı.
Açıklamada, "İsrail hükümetini Gazze'deki askeri operasyonlarını derhal durdurmaya ve Gazze'ye insani yardım girişine izin vermeye çağırıyoruz" ifadesine yer verildi.
Esirlerin salıverilmesi çağrısı da yapılan açıklamada, İsrail hükümetinin Gazze'deki sivillere yönelik insani yardımları engellemesinin uluslararası insancıl hukuku ihlal riski taşıdığı belirtildi.
İsrail hükümet yetkililerinin Gazzelileri yerinden etme yönünde kullandığı ifadelerle ilgili "İsrail hükümeti üyelerinin kullandığı nefret dilini kınıyoruz" ifadeleri kullanılan açıklamada, zorla yerinden etmenin uluslararası insancıl hukukun ihlali olduğu kaydedildi.
Açıklamada, İsrail'in kendisini savunma hakkına verilen destek yinelenirken, "Ancak bu tırmanış tamamen orantısız. Netanyahu hükümeti korkunç eylemlerini sürdürürken durup izleyemeyiz. İsrail yeni askeri operasyonlarını durdurmaz ve insani yardıma koyduğu engelleri kaldırmazsa bunlara karşı daha somut adımlar atacağız" ifadeleri kullanıldı.
İsraillilerin Batı Şeria'daki Filistin topraklarını gasbetmesine de değinilen açıklamada, "Batı Şeria'daki yerleşim yerlerinin genişletilmesine yönelik her türlü girişime karşıyız. İsrail, yasa dışı olan, Filistin devletinin yaşayabilmesini zorlaştıran ve İsrailliler ile Filistinlilerin güvenliğini baltalayan bu yerleşim yerlerini durdurmalı. Bu konuda daha fazla adım atmaktan ve yaptırımlar uygulamaktan kaçınmayacağız." vurgusu yapıldı.
ABD, Katar ve Mısır'ın ateşkes için attığı adımlara destek verilen açıklamada, ateşkes ve esirlerin salıverilmesinin, sivillerin çektiği acıları sona erdirmede ve uzun vadeli siyasi çözümü sağlamada en önemli adımlar olduğuna işaret edildi.
Arap ülkelerinin Gazze'nin geleceği için öngördüğü plan doğrultusunda çalışmaya devam edeceğini belirten İngiltere, Fransa ve Kanada, "İki devletli çözüme katkı sağlayacak Filistin devletini tanımaya ve bu konuda çalışmaya hazırız" açıklamasını yaptı.
AB yetkilileri ve 22 ülke Dışişleri Bakanından "İnsani yardımlar siyasallaşmasın" mesajı
Londra'da yapılan İngiltere-Avrupa Birliği (AB) Zirvesi'nin ardından bazı AB ülkeleri, İngiltere, Avustralya, Kanada, Japonya ve Yeni Zelanda gibi ülkelerin imzasıyla yapılan açıklamada ise "Gazze açlıkla karşı karşıya. Gazze halkı acilen ihtiyaç duyduğu yardımı almalı." ifadeleri kullanıldı.
İsrail'in Gazze'ye yardım girişini engellemesi öncesinde insani yardım aktörlerinin canlarını tehlikeye atarak bölgeye yardım ulaştırdığı hatırlatılan açıklamada, "İsrail güvenlik kabinesi, Birleşmiş Milletler (BM) ve insani yardım partnerlerimizin desteklemeyeceği yeni bir Gazze'ye yardım modelini onayladığını bildirdi. (BM ve insani yardım aktörleri) İnsani ilkelere saygı göstermeyen hiçbir düzenlemeye katılmayacaklarını net şekilde belirttiler" değerlendirmesi yer aldı.
BM'nin bu plan konusundaki endişelerine yer verilen açıklamada, "Bu model yardımdan yararlananları ve yardım çalışanlarını riske atarken BM ile güvenilir ortaklarımızın rolünü ve bağımsızlığını zedeliyor. İnsani yardımı politik ve askeri hedeflere bağlıyor. İnsani yardım hiçbir zaman siyasallaştırılmamalı, Filistin toprakları daraltılmamalı veya demografik bir değişikliğe tabi tutulmamalıdır" ifadelerine yer verildi.
İmzacı ülkeler, İsrail hükümetini, Gazze'ye yardımların tam şekilde girişine izin vermeye çağırdı ve gerekli desteği sağlama sözünü yineledi.
Açıklamada ateşkes şartlarına dönmenin ve iki devletli çözüm için çalışmanın bölgeye barış ve güvenlik getirmenin tek yolu olduğunun altı çizildi.
Açıklamada, Avustralya, Kanada, Danimarka, Estonya, Finlandiya, Fransa, Almanya, İzlanda, İrlanda, İtalya, Japonya, Litvanya, Letonya, Lüksemburg, Hollanda, Yeni Zelanda, Norveç, Portekiz, Slovenya, İspanya, İsveç ve İngiltere Dışişleri Bakanları ile AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi ve Avrupa Komisyonu Başkan Yardımcısı, AB Hazırlıklılık, Kriz Yönetimi ve Eşitlik Komiseri ile AB Akdeniz Komiserinin imzası yer aldı.
Comments