19 Mayıs Bibi Kafes Hayvanı
- mutlunecmettin
- 2 gün önce
- 18 dakikada okunur
Netanyahu'yu 'kafes hayvanına' benzetti: Eski başbakan Barak'tan sivil ayaklanma çağrısı
İsrail eski Başbakanı Barak, 'kafes hayvanına' benzettiği Başbakan Netanyahu'ya karşı sivil ayaklanma çağrısı yaptı. Barak, "Bizi uçuruma sürüklemeden önce, onun çöküşüne doğru mümkün olan her şekilde hareket etmek bizim sivil görevimiz" dedi
İsrail'de Gazze Şeridi'nin kalıcı işgali için başlatılan kapsamlı saldırıları protesto etmek için yüzlerce hükümet karşıtı sokaklara indi, eski Başbakan Ehud Barak da 'kafes hayvanı' benzetmesi yaptığı Başbakan Binyamin Netanyahu'ya karşı halkı sivil ayaklanmaya çağırdı. The Times of Israel gazetesinin haberine göre, İsrail eski Başbakanı Ehud Barak, başkent Tel Aviv'deki Habima Meydanı'nda toplanan yüzlerce hükümet karşıtı protestocuya hükümeti devirmek için halka sivil ayaklanma çağrısında bulundu.
Avrupalı yedi başbakandan Gazze açıklaması: Gözlerimizin önünde bir felaket yaşanırken sessiz kalmayacağız
Netanyahu hakkında "kafes hayvanı gibi davranan" ifadesini kullanan Barak, "Bizi uçuruma sürüklemeden önce, onun çöküşüne doğru mümkün olan her şekilde hareket etmek bizim sivil görevimizdir" dedi. Barak, Gazze Şeridi'ni kalıcı işgal için kapsamlı saldırılar başlatıldığı duyurusuna ilişkin de "Netanyahu, bugün aptalca bir savaşa başladığını duyurdu" ifadesini kullandı.
"İsrail'i siyasi savaşa sürükleyen bir Azrail"
Gazze'de tutulan İsrailli rehine Matan Zangauker'in annesi Einav Zangauker, Başbakan Netanyahu'nun, İsrailli rehinelerin hayatına mal olacak "siyasi savaşa sürükleyen bir Azrail" olduğunu söyledi. Zangauker, Tel Aviv'de ayrıca düzenlediği haftalık basın toplantısında, Netanyahu'nun Gazze Şeridi’ni kalıcı işgal için kapsamlı saldırılar başlatarak, ülkeyi esirlerin ve askerlerin ölümüne sebep olacak siyasi bir savaşa sürüklediğini vurguladı.
Katar’ın başkenti Doha'da bulunan İsrail müzakere heyetinin tüm İsrailli rehinelerin geri getirilmesi için bir anlaşmaya varma sorumluluğu olduğunu belirten Zangauker, yüzlerce Filistinlinin yaşamını yitirmesine neden olan İsrail bombardımanlarından ötürü İsrailli rehinelerin akıbetinden endişe duyduğunu ifade etti. Oğlu Matan’a seslenen Zangauker, "Şu anda yalnız olduğunu biliyorum, ikimiz de başbakanın senin canlı dönmemen için her şeyi yaptığını biliyoruz” dedi.
10 rehine karşılığında 2 ay ateşkesin müzakere edildiği iddiası
İsrail devlet televizyonu KAN, Doha'da yürütülen müzakerelerde 10 İsrailli rehinenin serbest bırakılması karşılığında 50 veya 60 gün sürecek ateşkes ve 200 ile 250 Filistinli esirin salıverilmesinin görüşüldüğünü öne sürdü. Müzakerelerde ele alındığı iddia edilen taslağa göre, İsrailli 10 sağ rehinenin derhal ve tek seferde serbest bırakması karşılığında bir buçuk ile iki ay sürecek ateşkesin devreye girmesi planlanıyor. Hamas ve İsrail arasında serbest bırakılacak Filistinli esirlerin sayısına ilişkin anlaşmazlık olduğu da iddia edildi. Netanyahu'nun, İsrail müzakere heyetinin bir gün daha Doha'da kalmasını istediği belirtildi.
Kalıcı işgal için kapsamlı saldırılar başlatmıştı
İsrail ordusu, ABD Başkanı Donald Trump Körfez turunda olduğu sırada Gazze Şeridi'nde şiddetini giderek artırmış, Filistin Sağlık Bakanlığının açıkladığı rakamlara göre, son 3 günde 400'den fazla Filistinli hayatını kaybetmişti. İsrail ordusu, cuma gecesi şiddetli saldırıların gölgesinde Gazze'de Filistinlileri sürecek ve işgalini kalıcı hale getirecek "Gideon Arabaları" isimli saldırıyı başlattığını duyurmuştu.
Kaynak: AA
ABD Dışişleri Bakanı Rubio'dan Rusya-Ukrayna müzakereleri için Vatikan önerisi
ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, Vatikan'ı Rusya-Ukrayna müzakereleri için 'adres' gösterdi. Rubio, "Vatikan kesinlikle iki tarafın da bulunmaktan rahatlık duyacağı bir yer" dedi
ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, Türkiye’nin ev sahipliğinde İstanbul'da düzenlenen Rusya-Ukrayna barış müzakerelerinin ardından, Vatikan'ın iki ülke arasındaki müzakereler için bir "adres" olabileceğini söyledi. İtalya Episkoposlar Konferansı (CEI) Başkanı Kardinal Matteo Maria Zuppi ve Vatikan Devlet Sekreteri (Başbakan) Kardinal Pietro Parolin ile bir araya gelmeden önce Rubio, İtalya'nın başkenti Roma'da basına değerlendirmelerde bulundu.
Reuters: Rusya, İstanbul'daki zirvede ateşkes için geri çekilme ve toprak talep etti
Türkiye’nin ev sahipliğinde İstanbul’da yapılan Rusya-Ukrayna arasındaki barış müzakerelerinde varılan son duruma ilişkin Vatikan'ı bilgilendireceğini aktaran Rubio, burayı iki ülke arasındaki görüşmelerin yapılabileceği bir adres olarak gösterdi. Rubio, Vatikan'ın iki ülke arasında barış arabuluculuğu yapıp yapamayacağına ilişkin, "Buna arabuluculuk demezdim fakat (Vatikan) kesinlikle iki tarafın da bulunmaktan rahatlık duyacağı bir yer" değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye'nin ev sahipliğinde Rusya-Ukrayna arasındaki müzakereler
Türkiye ilk olarak Mart 2022'de Antalya'da Rusya ve Ukrayna dışişleri bakanları arasında bir toplantıya ev sahipliği yapmıştı. Temmuz 2022'de Türkiye, BM, Rusya ve Ukrayna tarafından İstanbul'da varılan mutabakat sonucu Ukrayna limanlarından tahıl ihracatını yeniden başlatan Tahıl Koridoru Anlaşması imzalanmış ve Karadeniz'den tahıl sevkiyatı yeniden başlamıştı. Türkiye'nin ev sahipliğinde İstanbul'da yapılan ve Rusya-Ukrayna arasındaki barış müzakereleri kapsamında Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'ın başkanlığında düzenlenen ayrı toplantılarda "Türkiye, ABD, Rusya, Ukrayna"dan heyetler, Cumhurbaşkanlığı Dolmabahçe Çalışma Ofisi'nde bir araya gelmişti.
Kaynak: AA
Arap Birliği Zirvesi sonuç bildirisi yayımlandı
Bağdat'taki Arap Birliği Zirvesi'nin sonuç bildirisi yayımlandı. Sonuç bildirisinde, Gazze'de kan dökülmesinin durdurulması, Suriye'de kapsayıcı siyasi geçiş sürecinin başlatılması ve Sudan'daki çatışmalara karşı siyasi çözüm vurgusu yapıldı
Irak'ın başkenti Bağdat'ta düzenlenen Arap Birliği Zirvesi'nin sonuç bildirisinde, Gazze'de kan dökülmesinin durdurulması, Suriye'de kapsayıcı bir siyasi geçiş sürecinin başlatılması ve Sudan'da siyasi bir çözüm bulunması gerektiği belirtildi. Bağdat'ta 34'üncüsü düzenlenen Arap Birliği Zirvesi'nin sonuç bildirisi yayımlandı.
Uluslararası topluma çağrı
Gazze'de devam eden kan dökülmesinin durdurulması için uluslararası topluma baskı yapma çağrısında bulunulan bildiride, Filistinlilerin her türlü zorla yerinden edilmesi ve göç ettirilmesine kesin bir dille karşı çıkıldığı bildirildi. Zirve bildirisinde, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin Gazze'ye yönelik saldırılarla ilgili kararlarının uygulanması gerektiğinin altı çizildi ve Gazze'ye insani yardımların ulaştırılmasının önemi ve tüm sınır kapılarının açılması konusunda ortak koordinasyonun gerekliliği vurgulandı.
Arabistan'da sürpriz Suriye zirvesi: Erdoğan, Trump, Selman ve Şara
Bildiride, İsrail'in Suriye'ye yönelik saldırıları da kınandı ve ülkede kapsayıcı bir siyasi geçiş sürecinin başlatılmasının önemine vurgu yapıldı. ABD Başkanı Donald Trump'ın Suriye'ye uygulanan yaptırımların kaldırılmasına yönelik kararından memnuniyet duyulduğu ifade edildi. Sudan'daki çatışmalarla ilgili siyasi bir çözüm bulunması gerektiği ifade edilen bildiride, Sudan halkının toprak bütünlüğü, birliği ve bağımsızlığına yönelik destek dile getirildi. Ayrıca, Sudan'ın içişlerine müdahale edilmesine karşı çıkıldığı ve ülkenin kurumlarını koruma çabalarının desteklendiği bildirildi.
Lübnan'ın toprak bütünlüğüne vurgu
Bildiride, Lübnan'ın güvenliği, istikrarı ve toprak bütünlüğünün korunmasına destek verildiği kaydedildi. Yemen konusunda ise Başkanlık Konseyi ve hükümete destek vurgulanarak, Birleşmiş Milletler ve bölgesel aktörlerin krize kapsamlı siyasi bir çözüm bulmaya yönelik çabalarının desteklendiği açıklandı. İran ile ABD arasında yürütülen nükleer program müzakerelerine destek verilen bildiride, bu görüşmelerin olumlu sonuçlar doğurmasının temenni edildiği aktarıldı.
Kaynak: AA
Trump'tan perakende zinciri Walmart'a 'fiyatları yükseltmeyin' uyarısı
ABD Başkanı Trump, gümrük vergileri nedeniyle fiyat yükseltmek zorunda kalabilecekleri açıklamasını yapan perakende zinciri Walmart'a tepki gösterdi. Trump, "Walmart, tarifeleri suçlamaya çalışmaktan vazgeçmeli. Geçen yıl beklenenden milyarlarca dolar daha fazla para kazandı" ifadelerini kullandı
ABD Başkanı Donald Trump, ülkenin önde gelen perakende zinciri Walmart'a "gümrük vergileri nedeniyle fiyatları yükseltmemesi" uyarısında bulundu. ABD Başkanı Trump, Truth Social hesabından yaptığı açıklamada gümrük vergileri konusunda Walmart'tan gelen açıklamalara tepki gösterdi.
"Geçen yıl beklenenden milyarlarca dolar daha fazla para kazandı"
Trump, "gümrük vergileri nedeniyle fiyat yükseltmek zorunda kalabilecekleri" açıklamasında bulunan perakende devine, "Walmart, zincir boyunca fiyatları yükseltmesinin nedeni olarak tarifeleri suçlamaya çalışmaktan vazgeçmelidir. Walmart geçen yıl beklenenden milyarlarca dolar daha fazla para kazandı" ifadesini kullandı. Başkan Trump, Walmart'ın tarifelerden doğan farkları "kendi içinde karşılaması" ve müşterilere herhangi bir şey yansıtmaması gerektiğini de sözlerine ekledi.
Kaynak: AA
Trump'tan perakende zinciri
Meksika ordusuna ait gemi Brooklyn Köprüsü'ne çarptı
Küresel dostluk turuna çıkan Meksika donanmasına ait "Cuauhtémoc" adlı yelkenli eğitim gemisi, New York’ta Brooklyn Köprüsü’ne çarptı. Kazada geminin direkleri kırıldı, iki denizci hayatını kaybetti, 19 kişi hastaneye kaldırıldı
Küresel bir dostluk turu kapsamında Meksika donanmasına ait yelkenli eğitim gemisi "Cuauhtémoc", Cumartesi gecesi New York’taki Brooklyn Köprüsü üzerinden rotasına devam edecekti. Ancak gemi New York'un sembollerinden olan köprüye çarptı. Kazada geminin üç direği kırılırken, iki mürettebat hayatını kaybetti, bazı denizciler ise halatlarla havada asılı kalarak kurtarılmayı bekledi.
New York Belediye Başkanı Eric Adams, 142 yıllık tarihi köprünün ciddi bir hasar almadığını belirtirken, kazada en az 19 kişinin hastaneye kaldırıldığını duyurdu. Kazada ağır yaralanan 2 mürettebat ise yaşamını yitirdi.
15 Dakika boyunca asılı kaldılar
Kazanın nedeni henüz belirlenemezken çok sayıda görgü tanığı o anları cep telefonlarıyla kaydetti. Görüntülerde, "Cuauhtémoc" isimli geminin Doğu Nehri’nde Brooklyn yakasına yakın bir noktada hızla köprüye doğru ilerlediği, üç direğinin de köprünün ana açıklığına çarpıp sırayla kırıldığı görüldü.
Kaza, yerel saatle 20.20’de, köprüde yoğun trafik yaşanırken meydana geldi. Olay sonrası gemi, nehir kıyısındaki rıhtımlara doğru sürüklendi. Gemide 277 kişi bulunuyordu ve gemi büyük bir Meksika bayrağı taşıyordu.
Yetkililer, kırılan direklerin tepesinde bulunan bazı denizcilerin halat sistemleri sayesinde suya düşmeden kurtarıldığını açıkladı. Görgü tanıkları, denizcilerden bazılarının yaklaşık 15 dakika boyunca havada asılı kaldığını aktardı.
Sembolik bir anlam için yola çıkmışlardı
Nick Corso adlı bir tanık, olay anında köprü ve geminin gün batımıyla oluşturduğu manzarayı kayda almak üzere telefonunu çıkardığını, ancak birkaç saniye içinde büyük bir kırılma sesi duyduğunu ve ardından panik havası oluştuğunu anlattı.
Meksika Donanması, sosyal medya platformu X üzerinden yaptığı açıklamada, Cuauhtémoc’un donanma öğrencileri için bir eğitim gemisi olduğunu ve kazada 22 kişinin yaralandığını duyurdu.
Yaklaşık 90 metre uzunluğundaki Cuauhtémoc’un ana direği 49 metre yüksekliğinde. 1982’de ilk seyrine çıkan gemi, her yıl donanma öğrencilerinin mezuniyet öncesi eğitimlerini tamamlamak için denize açılıyor.Geminin bu yılki seyrine 6 Nisan’da Meksika’nın Acapulco limanından başladığı, New York’a ise salı günü ulaştığı belirtildi. Geminin, 254 günlük turu kapsamında 15 ülkede 22 limanı ziyaret etmesi planlanıyordu.
Kaynak: Gazete Oksijen
Avrupalı yedi başbakandan Gazze açıklaması: Gözlerimizin önünde bir felaket yaşanırken sessiz kalmayacağız
İrlanda, İspanya, İzlanda, Lüksemburg, Malta, Norveç ve Slovenya başbakanları, Gazze ve Batı Şeria konusunda ortak açıklama yaptı. Açıklamada, "Gazze'de gözlerimizin önünde insan yapımı bir felaket yaşanırken sessiz kalmayacağız" ifadeleri yer aldı
İrlanda, İspanya, İzlanda, Lüksemburg, Malta, Norveç ve Slovenya başbakanları, Gazze’deki insani felaket karşısında sessiz kalmayacaklarını belirterek, Batı Şeria’daki demografik yapıyı değiştirme girişimlerini de reddettiklerini vurguladı. Avrupalı başbakanlar yaptıkları Filistin konulu ortak açıklamada, "Gazze'de gözlerimizin önünde insan yapımı bir felaket yaşanırken sessiz kalmayacağız" ifadelerini kullandı. Açıklamada, Gazze'de 50 binden fazla insanın hayatını kaybettiğini belirten liderler, "Acil adımlar atılmazsa gelecek günlerde ve haftalarda daha fazlası açlıktan ölebilir" uyarısında bulundu.
New York Times yazdı: Gıda devinin kurucusundan Senato’da Gazze protestosu
İsrail hükümetine çağrıda bulunan 7 Avrupalı Başbakan, "İsrail hükümetini mevcut politikalarından geri adım atmaya, askeri operasyonlarını durdurmaya, ablukayı kaldırmaya, insani yardımların güvenli, hızlı, engelsiz şekilde girişi ile insani yardım aktörlerince insani prensiplere uygun şekilde dağıtımını sağlamaya çağırıyoruz." açıklamasını yaptı. Açıklamada Birleşmiş Milletler Yakın Doğu'daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı (UNRWA) dahil tüm insani yardım kuruluşlarının desteklenmesi gerektiği vurgulandı. Tüm taraflara, iyi niyetle bir an önce ateşkes ve esir takası görüşmelerine dönme çağrısı yapılan açıklamada, ABD, Mısır ve Katar’ın bu süreçteki rollerine dikkat çekildi.
Batı’nın Gazze sessizliği utanç verici
İki devletli çözümün bu temel üzerine kurulabileceği belirtilen açıklamada, "Filistin halkının kendi kaderini tayin etme hakkını desteklemeye devam edeceğiz. BM, Arap Birliği, Arap ve Müslüman devletleri gibi aktörlerle barışçıl ve sürdürülebilir bir çözüme ulaşmak için hareket etmeyi sürdüreceğiz." ifadeleri yer aldı. Açıklamada, "Yalnızca barış Filistinlilere, İsraillilere ve bölgeye güvenlik getirir; yalnızca uluslararası hukuka saygı, kalıcı barışı sağlayabilir" ifadelerine yer verildi. Ayrıca, Filistin topraklarını gasp eden İsraillilere ilişkin değerlendirmelerin aktarıldığı açıklamada, "Doğu Kudüs de dahil Batı Şeria'daki artan yerleşimci şiddetini, yasa dışı yerleşim yerlerinin genişlemesini ve artan İsrail askeri operasyonlarını kınıyoruz." denildi.
Avrupalı başbakanlar, Filistinlilerin zorla yerinden edilmesinin, uluslararası hukukun ihlali olduğunu belirterek demografik değişiklik girişimlerini reddettiğini bildirdi. "Bu yıkımı durdurma sorumluluğunu üstlenmeliyiz." sözleriyle sona eren ortak açıklamada İzlanda Başbakanı Kristrun Frostadottir, İrlanda Başbakanı Micheal Martin, Lüksemburg Başbakanı Luc Frieden, Malta Başbakanı Robert Abela, Norveç Başbakanı Jonas Gahr Store, Slovenya Başbakanı Robert Golob ve İspanya Başbakanı Pedro Sanchez'in imzası yer aldı.
Kaynak: AA,,
New York Times yazdı: Gıda devinin kurucusundan Senato’da Gazze protestosu
ABD'li dondurma şirketi Ben & Jerry’s kurucularından Ben Cohen, ABD Senatosu’nda Gazze’deki savaşa sağlanan askeri desteği protesto ettikten sonra gözaltına alındı. Cohen, Kongre’yi İsrail’e bomba desteği verirken yoksul Amerikalı çocukların sağlık hakkını kesmekle suçladı
Isabella Kwai / New York Times
Ben & Jerry’s dondurma markasının kurucularından Ben Cohen, Senato’daki oturumda Gazze’deki savaşa sağlanan ABD desteğini protesto ettiği gerekçesiyle gözaltına alındı. 74 yaşındaki Cohen, ABD Kongresi’nin İsrail ordusuna sağladığı finansmanı protesto eden bir grup eylemciyle birlikte, Senato Sağlık Komitesi’nin oturumunu yarıda kesti. Oturumda, Sağlık Bakanı Robert F. Kennedy Jr., Başkan Donald Trump’ın gelecek mali yıla ilişkin bütçesini tanıtıyordu.
Protestocular, Kennedy konuşurken slogan attı ve pankartlar taşıdı. O anlar, canlı yayında kaydedildi. Cohen’in sosyal medyada paylaştığı bir videoda, elleri arkadan kelepçelenmiş halde polis tarafından gözaltına alındığı görülüyor. Videoda, “Kongre, Gazze’de yoksul çocukları bombalamak için para ödüyor; bunu da ABD’de yoksul çocukları Medicaid programından çıkararak finanse ediyor,” dediği duyuluyor. Ayrıca, Gazze’ye daha fazla gıda yardımı yapılması çağrısında bulundu: “Aç çocuklara gıda ulaştırmalılar.”
ABD Kongre Polisi’ne göre Cohen’e “rahatsızlık verme” suçlaması yöneltildi. Bu tür bir kabahat, 90 güne kadar hapis veya 500 dolarlık para cezasıyla sonuçlanabiliyor. Aynı eylemde altı kişi daha gözaltına alındı; bu kişiler arasında polis memuruna saldırmak ve gözaltına direniş suçlamaları bulunanlar da yer aldı. Polis, Cohen’in serbest bırakıldığını açıkladı.
Batı Şeria'ya satışı durdurmuşlardı
Ben Cohen ve ortağı Jerry Greenfield, 2000 yılında markayı Unilever’e satmış olmalarına rağmen, politik konulara dair görüşlerini açıklamaya devam ediyor. Ben & Jerry’s, 2021’de işgal altındaki Batı Şeria’da ürün satışını durdurma kararı almış, bu kararın şirketin değerleriyle uyuşmadığını ifade etmişti. İki kurucu, aynı yıl New York Times’ta yayımlanan bir yazıda, “İsrail devletinin politikalarını sorgulamanın antisemitik olmadığını” vurgulamıştı.
Bu karar, İsrail’de tepkilere neden olmuş, Unilever’in satışlarına zarar vermişti. Şirket, daha sonra İsrail’deki Ben & Jerry’s operasyonlarını yerel bir ortağa devretmişti. Mart 2024’te Unilever, maliyetleri azaltmak amacıyla dondurma birimini (Ben & Jerry’s dahil) ayrı bir yapıya dönüştüreceğini duyurdu.
Geçtiğimiz yıl Ben & Jerry’s, CEO’sunun sosyal aktivizm nedeniyle görevden alındığını ve markanın Filistinli mültecilere destek açıklamalarının sansürlendiğini iddia ederek Unilever’e dava açtı. Unilever ise bu iddiaları reddederek davanın düşürülmesini talep etti.
En büyük saldırı İstanbul'daki görüşmelerin ardından geldi: Rusya Ukrayna'yı 273 drone ile vurdu
Rusya ve Ukrayna'nın barış görüşmeleri henüz bitmişken Rusya 2022'den bu yana süren savaşın en büyük hava saldırısını düzenledi. Ukrayna'nın Dnipropetrovsk ve Donetsk bölgelerinin hedef alındığı saldırıda 273 drone kullanıldı
Ukraynalı yetkililer, 2022'de başlayan tam ölçekli savaşın başından bu yana gerçekleşen en büyük Rus insansız hava aracı (İHA) saldırısında, Kiev bölgesinde bir kadının hayatını kaybettiğini ve en az üç kişinin yaralandığını bildirdi. Moskova, cuma günü İstanbul'da yapılan barış görüşmelerinin ardından saldırılarını artırdı.
Ukrayna Hava Kuvvetleri’nin açıklamasına göre, sabah 08.00'e kadar Rusya tarafından 273 İHA fırlatıldı. Saldırılar esas olarak Kiev merkezi bölgeleri ile ülkenin doğusundaki Dnipropetrovsk ve Donetsk bölgelerini hedef aldı.
En büyük saldırı
Hava Kuvvetleri'nin verdiği bilgilere göre, bu sayı savaş boyunca Ukrayna’ya yönelik en büyük Rus İHA saldırısı anlamına geliyor. Rusya, kapsamlı işgalin üçüncü yıldönümünden bir gün önce, 23 Şubat’ta 267 İHA fırlatarak o zamana kadarki en büyük saldırıyı gerçekleştirmişti.
Cuma günü, Rusya ve Ukrayna arasında üç yıl aradan sonra yapılan ilk doğrudan görüşmeler geçici ateşkes konusunda herhangi bir ilerleme sağlayamadı. İstanbul'da gerçekleşen 100 dakikalık görüşme sonunda, her iki tarafın biner savaş esiri değiş tokuş etmesi konusunda anlaşmaya varıldı.
Trump'tan açıklama geldi
ABD Başkanı Donald Trump, Pazartesi günü Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski ile görüşeceğini açıkladı.
Kiev bölge valisi Mykola Kalashnik, Telegram'da yaptığı açıklamada, “Ne yazık ki, Obukhiv bölgesindeki düşman saldırısı sonucunda bir kadın aldığı yaralardan dolayı hayatını kaybetti” dedi.
Kiev ve çevresindeki bölgeler ile Ukrayna'nın doğu kısmı, gece boyunca dokuz saat süren hava saldırısı uyarılarına maruz kaldı ve bu uyarılar sabah saat 09.00'da kaldırıldı. Askeri yetkililer, hava savunma birliklerinin saldırıları püskürtmek için birçok kez devreye girdiğini Telegram üzerinden bildirdi.
Ukrayna Dezenformasyonla Mücadele Merkezi Başkanı Andriy Kovalenko, Telegram'da yaptığı açıklamada, “Zor bir geceydi. Ruslar müzakerelerde herkesi korkutmak için her zaman savaşı ve saldırıları bir araç olarak kullanmıştır” dedi.
Trump pazartesiyi işaret etti: Putin ve Zelenski ile görüşeceğim, umarım ateşkes gerçekleşir
Kaynak: Gazete Oksijen
WSJ, gizli belgeleri ortaya çıkardı: Hamas'ın 7 Ekim saldırılarını gerçekleştirme nedeni belli oldu
İsrail ordusunun Gazze’de bir tünelde ele geçirdiği belgelere göre, Hamas lideri Yahya Sinvar, Suudi Arabistan ile İsrail arasındaki normalleşmeyi engellemek amacıyla 7 Ekim saldırısını başlattı. Belgeler, saldırının iki yıl süren bir planın parçası olduğunu ortaya koyuyor
İsrail ordusunun Gazze'de bir tünelde ele geçirdiğini belirttiği belgelere göre, Hamas’ın 7 Ekim 2023’te İsrail’e düzenlediği kanlı saldırı, Suudi Arabistan ile İsrail arasındaki normalleşme sürecini sabote etmek amacıyla gerçekleştirildi.
Belgeler, saldırının Hamas lideri Yahya Sinvar’ın başkanlık ettiği üst düzey bir toplantıda onaylandığını gösteriyor.
The Wall Street Journal tarafından incelenen belgelerde, Hamas’ın lideri Yahya Sinvar, 2 Ekim 2023’te yapılan Hamas Siyasi Büro toplantısında, “olağanüstü bir eylemin” Arap dünyasında Filistin davasını arka planda bırakacak bir Suudi-İsrail anlaşmasını durdurmak için şart olduğunu söyledi.
“Stratejik Dönüşüm” hedefi
Sinvar, belgelerde yer alan ifadeye göre, “Suudi-Siyonist normalleşme anlaşması önemli ölçüde ilerliyor. Bu anlaşma, diğer Arap ve İslam ülkelerinin de aynı yolu izlemesinin önünü açacaktır,” dedi. Hamas lideri, bu süreci durdurmak için iki yıldır planlanan büyük bir saldırının başlatılması gerektiğini vurguladı.
Belgede Sinvar’ın hedefi şu sözlerle aktarıldı: “Filistin davasıyla ilgili bölgesel dengelerde ve yönelimlerde büyük bir hareket veya stratejik bir değişim yaratmak.” Sinvar ayrıca İran destekli “direniş ekseni”nden de destek beklediklerini söyledi.
Trump: Bunu zamanında yapacaktınız
Hamas’ın 7 Ekim saldırısında yaklaşık 1.200 kişi hayatını kaybederken, İsrail'in başlattığı kapsamlı askeri harekât sonucunda, Gazze sağlık yetkililerine göre 60 binden fazla Filistinli öldü. Bölgede büyük bir yıkım yaşandı ve bu durum, Arap dünyasında ve uluslararası kamuoyunda büyük öfke yarattı. Sonuç olarak İsrail ile Suudi Arabistan arasındaki normalleşme süreci en azından geçici olarak askıya alındı.
ABD Başkanı Donald Trump, Salı günü Riyad’ı ziyaretinde, Suudi Arabistan’ı İsrail ile ilişkileri kurmaya teşvik ederken, “Bunu kendi zamanınızda yapacaksınız,” ifadelerini kullandı.
İran onayladı mı?
WSJ’ye konuşan üst düzey Hamas ve Hizbullah yetkililerine göre, 2 Ekim’de Beyrut’ta Hamas ile İranlı güvenlik yetkilileri arasında saldırıya ilişkin bir başka toplantı daha yapıldı. Bu kaynaklar, saldırı planının İran tarafından onaylandığını ileri sürdü.
Ancak bazı Hamas ve Hizbullah yetkilileri saldırının kapsamı ve tarihi gibi detayların sadece Hamas’ın Gazze’deki askeri kanadı tarafından bilindiğini savunuyor.
2021 yazından bu yana İran, Hamas’a silah, finansman ve eğitim desteği sağladı. 7 Ekim öncesi haftalarda Hamas mensuplarına muharebe eğitimi verildiği belirtiliyor. Ancak Tahran ile Hizbullah’ın, İsrail’le doğrudan bir savaşa girmek istemediği ve bu mesajın Hamas’a açıkça iletildiği de bildirildi.
Tarih: Ağustos 2022
Ağustos 2022 tarihli ve “gizli” ibareli bir iç brifingde ise Hamas askeri liderliği, Arap ülkeleriyle İsrail arasında artan normalleşme sürecinin, Filistin davasını tasfiye etmeyi hedeflediğini ve Hamas’ın bu dalgaya karşı konum almasının artık bir zorunluluk olduğunu belirtiyor. Aynı belgede, Hamas’ın Hizbullah ve diğer Filistinli silahlı gruplarla iş birliğini artırdığı kaydediliyor.
Suudi Arabistan ile İsrail arasındaki bir anlaşma, bölgede Ürdün ve Mısır ile yapılan barış anlaşmalarından sonra İsrail’in diplomatik konumunda en büyük değişim olacaktı. 2020’de İsrail, BAE ve Bahreyn ile de ilişkiler kurmuştu. Ancak Suudi Arabistan, uzun süredir İsrail için en büyük diplomatik ödül ve ABD için bölgesel bir denge unsuru olarak görülüyordu.
Selman iki şart sunuyor
Ancak Gazze’deki yıkım, Suudi Veliaht Prensi Muhammed bin Selman’ın yaklaşımını değiştirdi. Prens, son bir yılda görüşme yaptığı yabancı liderlere, İsrail’le normalleşmenin ancak iki koşulda mümkün olabileceğini söyledi: Gazze’de savaşın sona ermesi ve Filistin devletine giden bir diplomatik sürecin başlatılması.
Ancak 7 Ekim saldırısı, İsrail kamuoyunda Filistin devletine yönelik düşmanlığı daha da derinleştirdi ve bu talep, İsrail’in siyasi yelpazesinde uzun yıllar boyunca karşılık bulmayabilir.
İsrail ile normalleşmek için özel iş ilanı
İsrail ordusunun bulduğu belgeler arasında dikkat çeken bir diğer unsur ise Ekim 2022 tarihli bir iş ilanı oldu. Hamas, Arap ve İslam İş Birliği Dairesi bünyesinde görev alacak bir kişiyi, “normalleşmeyle mücadele eden diplomatik faaliyetleri yürütmek” üzere işe almak istiyordu.
Adaydan üniversite mezunu, müzakere ve iletişim konusunda yetkin olması isteniyordu. İşin bir parçası olarak, Arap dünyasındaki taban örgütlerinin İsrail’le ilişkileri destekleyen yapıları boykot etmesi sağlanacaktı.
Kaynak: Gazete Oksijen
İran: ABD ile dengeli bir anlaşmaya hazırız
İran Dışişleri Bakanı Erakçi, Avrupa tarafından "gerçek bir irade ve bağımsız bir yaklaşım" görmeleri halinde Avrupa ülkeleri ile ilişkilerde yeni bir sayfa açmaya da hazır olduklarını kaydetti
İran Dışişleri Bakanı Abbas Erakçi, ülkesinin nükleer programına ilişkin, uluslararası endişeleri gidermeye ve ABD ile "dengeli" bir anlaşmaya hazır olduklarını belirtti.
İran Dışişleri Bakanlığı bünyesinde düzenlenen Tahran Diyalog Forumu başladı.
İran Dışişleri Bakanlığına ait Siyaset ve Uluslararası Araştırmalar Enstitüsü'nde gerçekleştirilen foruma 53 ülkeden bakan, bakan yardımcısı ve diplomatlar katılıyor.
Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan ve Dışişleri Bakanı Abbas Erakçi'nin katıldığı törenle başlayan toplantıda, Azerbaycan Dış İlişkilerden Sorumlu Cumhurbaşkanı Müşaviri Hikmet Hacıyev, Tacikistan Dışişleri Bakanı Siraceddin Muhriddin, Umman Dışişleri Bakanı Bedr bin Hamed el-Busaidi, Irak Kürt Bölgesel Yönetimi Başkanı Neçirvan Barzani, Afganistan geçici hükümeti Dışişleri Bakan Vekili Emirhan Muttaki gibi isimler yer alıyor.
Türkiye'den de Dışişleri Bakan Yardımcısı Zeki Levent Gümrükçü'nün katıldığı etkinliğin açılışında konuşan Dışişleri Bakanı Erakçi, bölgedeki gelişmeleri ve ABD ile müzakere sürecini değerlendirdi.
"İran dengeli anlaşmaya hazır"
Ülkesinin ABD ile anlaşmaya hazır olduğunu belirten Erakçi, "İran, dini ve ahlaki temelleri üzerine kurulu Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Anlaşması'na (NPT) taraf olarak hiçbir zaman nükleer silah arayışında bulunmamış ve kitle imha silahları üretmeme ve kullanmama ilkesine bağlıdır. Ülkemizin nükleer programıyla ilgili meşru uluslararası endişeleri her zaman etkileşim ve şeffaflık yoluyla gidermeye hazır olduk." diye konuştu.
ABD ile nükleer müzakerelerdeki hedeflerinin "dengeli bir anlaşmaya varmak" olduğunu dile getiren Erakçi, "NPT Anlaşması çerçevesinde oluşturulan, İran'ın nükleer haklarına tam saygı gösteren ve yaptırımların kapsamlı bir şekilde kaldırılmasını objektif olarak garanti eden bir anlaşma." ifadelerini kullandı.
Erakçi, Avrupa tarafından "gerçek bir irade ve bağımsız bir yaklaşım" görmeleri halinde Avrupa ülkeleri ile ilişkilerde yeni bir sayfa açmaya da hazır olduklarını kaydetti.
İsrail'in Filistinlilere karşı soykırımı devam ettirdiği Gazze'deki duruma değinen Erakçi, "Gazze'deki kriz, uluslararası sistemin temellerinin yetersizliğinin yanı sıra bölgenin kaderinin bölge dışı güçlerin karar ve iradesine bağlı kalamayacağının ve kalmaması gerektiğinin başka bir kanıtı olmuştur." dedi.
Şam 'ulusal ordu' istiyor: Suriye'deki silahlı gruplara 10 gün süre verildi
Suriye'deki geçici yönetimin Savunma Bakanı Murhaf Ebu Kasra, ülkedeki silahlı grupların orduya katılmaları için 10 gün süre verdi. Şam'dan gelen bu adım, ülkedeki ulusal ordu oluşturma çabalarının yeni bir parçası olarak görülüyor
Suriye Savunma Bakanı, cumartesi günü yaptığı açıklamada, ülkedeki direnişte kalan silahlı gruplara orduya katılmaları için 10 gün süre verdi. Bu adım, Beşar Esad’ın devrilmesinin ardından ülkedeki tüm silahlı güçleri birleştirmeye yönelik son girişim olarak değerlendiriliyor.
Savunma Bakanı Murhaf Ebu Kasra, yeni yönetimin başlattığı birleşme sürecinin ardından büyük silahlı grupların Savunma Bakanlığı bünyesine alındığını söyledi. Ancak geri kalan küçük grupların da aynı adımı atması gerektiğini belirtti.
Ebu Kasra, "Bu açıklamanın ardından, geriye kalan küçük askeri grupların en fazla 10 gün içinde bakanlığa katılmaları gerektiğini vurguluyoruz" dedi.
Açıklamada, bu adımın "birlik ve organizasyon çabalarının tamamlanması" için gerekli olduğu belirtilerek, "herhangi bir gecikme, yasalar çerçevesinde uygun tedbirlerin alınmasını gerektirecektir" denildi.
Hangi grupların bakanlığa katılmadığına dair bilgi verilmezken, uyulmaması halinde alınacak önlemler konusunda da ayrıntı paylaşılmadı.
Geçici Devlet Başkanı Ahmed Şara liderliğindeki Suriye'nin yeni yönetimi, Esad hükümetine bağlı orduyu ve güvenlik kurumlarını feshetti.
Yeni yönetim ayrıca, Aralık ayında Esad'ı deviren ani saldırıya öncülük eden Şara’nın silahlı grubu Heyet Tahrir el-Şam (HTŞ) dahil olmak üzere tüm silahlı fraksiyonları dağıttı.
Dağılmayı kabul eden gruplar Savunma Bakanlığı bünyesine entegre edildi. Ülkenin yeni emniyet teşkilatı olan Genel Güvenlik birimi ise, yeni bir ordu ve güvenlik gücü oluşturma çabaları kapsamında personel alımına başladı.
Güneydeki Dera’dan gruplar ile kuzeyde Türkiye destekli fraksiyonlar ve bazı İslamcı yapılar da bakanlığa bağlı güçlere katıldı.
Ancak bu gruplar silahlarını ellerinde tutmaya devam ediyor ve kendi kontrol alanlarında konuşlu durumda.
HTŞ ve ona bağlı İslamcı gruplar hâlâ baskın konumda ve özellikle kuzeybatıdaki merkezleri İdlib ve Şam’da etkilerini sürdürüyorlar.
Ebu Kasra tarafından yapılan açıklamada, Suriye'nin kuzeydoğusunda geniş alanları kontrol eden YPG'nin durumuna ilişkin bir bilgiyse paylaşılmadı.
Martta YPG ile Şam yönetimi arasında bir anlaşma yapılmış ve YPG'lilerin Suriye ordusuna entegrasyonu konusunda uzlaşılmıştı. Ancak henüz bu konuda fiili bir adım atılmış değil.
Suriye Dışişleri Bakanı Esad Şeybani, pazartesi günü yaptığı açıklamada, ülkenin kuzeydoğusundaki Kürt güçleriyle yeni yönetim arasında varılan anlaşmanın uygulanmasının ertelenmesinin "kaosu uzatacağı" uyarısında bulunmuştu.
Kaynak: Gazete Oksijen
Trump yönetimi televizyon yarışmasıyla vatandaşlık dağıtacak: Ellis Adası'nda başlayacak Detroit'te bitecek
Donald Trump’ın yönetimi göçmenler ve kaçakların Amerikan vatandaşlığı kazanmak için yarışacağı bir televizyon programı önerisini değerlendirmeye aldı. Kanadalı yapımcı Rob Worsoff’un hazırladığı projeye tepkiler büyüyor
ABD İç Güvenlik Bakanlığı’nın, göçmenlerin ABD vatandaşlığı için yarışacağı bir televizyon programı fikrini değerlendirdiği bildirildi. Bakanlık, projeyi “Amerikalı olmanın kutlaması” olarak nitelendirdi. Ancak teklif henüz onaylanmadı ya da reddedilmedi.
Bakanlık sözcüsü Tricia McLaughlin, New York Times’a yaptığı açıklamada, yarışma programı önerisinin “sıradışı ama değerlendirilmeye açık” bir fikir olduğunu belirterek, “Bu ülkeye vatanseverlik ve yurttaşlık bilincini yeniden kazandırmamız gerekiyor” dedi.
Söz konusu teklif, eski bir reality şov yıldızı olan Donald Trump’ın başlattığı geniş kapsamlı göçmenlik baskısı sürerken ortaya çıktı. Trump yönetiminin uygulamaları; belgeleri eksik olan göçmenlerin yanı sıra, yasal ikamet statüsüne sahip kişiler, mülteciler, geçici oturma izni olanlar ve dava süreci devam edenleri de kapsıyor. Bazı durumlarda, ABD vatandaşı çocukların, yasa dışı göçmen statüsündeki ebeveynleriyle birlikte sınır dışı edildiği bildirildi.
Eleştiriler çığ gibi
Sınır dışı operasyonlarının başında, Güney Dakota’nın eski valisi ve şu an İç Güvenlik Bakanı olan Kristi Noem bulunuyor. Noem, göçmenlik uygulamalarındaki “teatral yaklaşımı” nedeniyle sert eleştirilere hedef olmuştu. Geride kalan aylarda göreve geldikten kısa süre sonra, taktik ekipmanlar kuşanarak sınır devriyesine katıldığı görüntüler kamuoyuna yansımıştı.
Noem ayrıca El Salvador’a giderek, Trump yönetimince adil yargılanmadan sınır dışı edilen yüzlerce kişinin tutulduğu kötü şöhretli bir hapishanede poz verdi. Noem’in 50 bin dolarlık Rolex saatle poz vermesi de kamuoyunda gündem olmuştu.
Yarışma fikri kimden çıktı?
Reality şov fikrinin, “Duck Dynasty” adlı programda yapımcı olarak görev alan Kanadalı yazar ve yapımcı Rob Worsoff tarafından önerildiği öğrenildi. Worsoff, programın fikrinin kendi vatandaşlık sürecinden ilhamla ortaya çıktığını belirtti.
Wall Street Journal’ın incelediği 36 sayfalık sunum dosyasına göre yarışma, Ellis Adası’na yapılan sembolik bir yolculukla başlayacak. Ardından San Francisco’daki altına hücum dönemini canlandıran bir rekabet, Detroit’te bir otomobil montaj hattı görevi gibi çeşitli “Amerikan geleneği” temalı görevler yarışmacıları bekliyor olacak. Finalde ise kazanan yarışmacı ABD vatandaşlığına resmen kabul edilecek.
Worsoff, “Bu, göçmenler için bir Açlık Oyunları değil,” diyerek programın amacı konusunda kamuoyunu yatıştırmaya çalıştı. Yarışmayı kaybedenlerin sınır dışı edilmeyeceğini vurgulayan yapımcı, “Bu bir tehdit değil, kazanan vatandaş olur, kaybeden sadece elenir” dedi.
Bakanlık: Yüzlerce teklif alıyoruz
İç Güvenlik Bakanlığı, yarışma programı fikrinin Kristi Noem tarafından bilinmediğini belirterek, iddiaları kesin bir dille yalanladı. Sözcü McLaughlin, bakanlığın her yıl göçmenlik ve sınır güvenliği operasyonları hakkında belgesel ve TV programı önerileri dahil olmak üzere yüzlerce medya teklifi aldığını söyledi.McLaughlin, “Her teklif kapsamlı bir değerlendirme sürecinden geçirilir ve buna göre kabul ya da ret kararı verilir,” ifadelerini kullandı. Worsoff’un projesi daha önce Obama ve Biden yönetimlerine de sunulmuş, ancak hayata geçirilmemişti.
Kaynak: Gazete Oksijen
Üç Avrupa ülkesinde milyonlarca kişi sandık başında
Avrupa ülkeleri Romanya, Polonya ve Portekiz'de milyonlarca seçmen bugün sandık başına gidiyor. Romanya ve Polonya'da seçimin ana gündemini Ukrayna'daki savaş oluştururken, Portekiz'deki seçimlerin gündemi ekonomi
Avrupa Birliği üyesi üç ülkede seçmenler bugün sandık başına gidiyor.
Romanya'da cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ikinci turu yapılırken, Polonya'da cumhurbaşkanı seçiminin ilk turu, Portekiz'de ise erken genel seçim yapılıyor.
Her üç seçimde de sonuçların akşam saatlerinde netleşmesi bekleniyor.
Romanya
Romanya'da seçmenler, cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ikinci turu için bugün sandık başına gidiyor.
Avrupa Birliği (AB) ve NATO üyesi Romanya'da kayıtlı 18 milyon seçmen, oylarını yerel saatle 07.00 ile 21.00 arasında kullanabilecek.
Seçimin ikinci turunda, aşırı sağcı Rumenlerin Birlik İttifakı (AUR) lideri George Simion ile Avrupa yanlısı bağımsız aday ve Bükreş Belediye Başkanı Nicușor Dan yarışıyor.
Anketlere göre, 5 Mayıs'ta yapılan ilk turda oyların yüzde 41'ini alan AUR lideri Simion seçimi önde götürüyor. Avrupa yanlısı bağımsız aday ve Bükreş Belediye Başkanı Dan ise ilk turda oyların yüzde 21'ini almıştı.
Resmi olmayan ilk sonuçların gece yarısından önce açıklanması bekleniyor.
Simion ve Dan kimdir?
Aşırı sağcı AUR'un kurucu lideri Simion, "Rusya yanlısı" olduğuna ilişkin iddiaları reddetmekle birlikte Ukrayna'ya askeri yardımların durdurulmasını destekliyor.
Seçim kampanyasını Kasım 2024'te yapılan ve iptal edilen cumhurbaşkanlığı seçiminin ilk turunda birinci çıkan Batı ve NATO karşıtı aday Calin Georgescu ile birlikte yürüten Simion, seçilmesi halinde Georgescu'yu üst düzey bir göreve getirmeyi planlıyor.
2020'den bu yana Bükreş Belediye Başkanı olarak görev yapan Dan ise seçime bağımsız aday olarak katıldı.
Yolsuzlukla mücadele ve şeffaflık konularına odaklanan Dan, kazanması halinde çevrenin korunması ve kentsel gelişime ilişkin çalışmalara odaklanacağını belirtti.
Bu arada, Romanya'da 24 Kasım 2024'te yapılan cumhurbaşkanlığı seçiminin ilk turu, yapılan itirazlar sonucu iptal edilmiş, Anayasa Mahkemesi seçimlerin yeniden yapılmasına hükmetmişti. İlk tur, 5 Mayıs'ta yinelenmişti.
Polonya
Polonya'nın yeni cumhurbaşkanını belirlemek üzere yapılan seçimlerin ilk turunda, yaklaşık 29 milyon kayıtlı seçmen için oy verme süreci başladı.
Polonya'da Başbakan Donald Tusk hükümeti ile muhalefet arasında, özellikle Avrupa Birliği (AB) ilişkileri, yargı reformları, kürtaj yasaları ve Rusya-Ukrayna Savaşı gibi konularda yaşanan çekişmelerin gölgesinde geçen seçimin ilk turu için sandıklar açıldı.
Seçmenler, ülkeyi 5 yıl temsil edecek yeni cumhurbaşkanının belirleneceği seçiminin ilk turu için sandıklara gitti.
Seçimlerin, ülkenin AB ile ilişkilerinden iç politikalar, yargı reformları ve sosyal politikalara kadar pek çok konuda belirleyici olacağı değerlendiriliyor.
Polonya'da yaklaşık 29 milyon kayıtlı seçmen bulunuyor.
Anketlere göre seçimin, iktidarın adayı ve aynı zamanda Varşova Belediye Başkanı Rafal Trzaskowski ile muhalefetin adayı tarihçi Karol Nawrocki arasında geçmesi öngörülüyor.
Yerel saatle 07.00'de başlayan oy verme işlemi, 21.00'de sona erecek. Resmi olmayan ilk sonuçlarının bu gece açıklanması bekleniyor.
İlk turda adaylardan hiçbirinin yüzde 50 barajını geçememesi durumunda en çok oy alan iki isim, 1 Haziran'da yapılacak ikinci turda yarışacak.
Portekiz
Portekiz'de yaklaşık 10,8 milyon seçmenin kayıtlı olduğu erken genel seçim için oy kullanma işlemi başladı.
Son olarak 10 Mart 2024'te sandığa giden Portekiz, Bulgaristan'ın ardından son 10 yılda en fazla genel seçime giden ikinci Avrupa Birliği (AB) ülkesi olarak dikkati çekiyor.
Meclisteki 230 milletvekilinin belirleneceği seçime 19 siyasi parti katılırken, en fazla milletvekili Lizbon (48) ve Porto (40) kentlerinden çıkacak.
Hiçbir siyasi partinin tek başına iktidara gelecek çoğunluğu elde etmesini öngörmeyen anket sonuçlarına göre, son bir yıldır azınlık hükümetiyle iktidarda olan sağ görüşlü "Demokratik İttifak"ın (AD) ana muhalefetteki sol görüşlü Sosyalist Parti'nin (PS) önünde az bir farkla seçimleri kazanması bekleniyor.
Portekizlerin çözüm bekleyen öncelikli sorunları, diğer AB ülkelerine oranla düşük asgari ücret ve emekli maaşları, konut krizi ve sağlık başta olmak üzere kamusal hizmetlerdeki eksikliklerin yarattığı sosyal zorluklar olarak sıralanıyor.
Yasaya göre 18 yaşını dolduran her Portekizli seçimlerde oy kullanabiliyor ve 1,5 milyonu yurt dışında olmak üzere toplam 10,8 milyon kayıtlı seçmen bulunuyor.
Erken genel seçim için oy kullanma işlemi yerel saatle 08.00'da (TSİ 10.00) başlarken, sandıklar saat 19.00'da (TSİ 21.00) kapanarak, oy sayımına geçilecek.
Portekiz'de son genel seçimlerde oy kullanma oranı bir önceki seçime oranla artmasına rağmen yüzde 59,84 seviyesinde kalmıştı.
Neden erken seçime gidildi?
AD'nin lideri ve Başbakan Luis Montenegro'nun aile şirketiyle bağlantılı olarak hakkında çıkan yolsuzluk iddiaları sonrası Meclis'te yapılan güvenoyu yoklamasında, güvenoyu alamamıştı.
11 Mart'ta hükümet düşmüş ve erken seçim kararı alınmıştı.
Bu seçimlerde de AD'nin başbakan adayı olan Luis Montenegro, PS'nin lideri ve adayı Pedro Nuno Santos ile yarışıyor.
Comments