22 Mayıs
- mutlunecmettin
- 3 saat önce
- 35 dakikada okunur
Hindistan'da Türkiye menşeli ürünlere boykot çağrıları yoğunlaşıyor
Hindistan'da 13 milyondan fazla küçük işletmeye tedarik sağlayan AICPDF, Türkiye menşeli ürünlere boykot uygulayacağını açıkladı. Ülkenin önde gelen e-ticaret siteleri de Türk markalara ait ürünleri listelerinden kaldırıyor
Hindistan'da küçük bakkallardan e-ticaret devlerine kadar irili ufaklı birçok işletme Türkiye menşeli ürünlerini boykot ediyor.
Boykot listesinde Türk kahvesinden çikolatalara, kozmetikten kıyafete kadar birçok ürün bulunuyor.
Hindistan kamuoyunda karşılık bulan boykot çağrılarının sebebiyse, ülkenin geçen haftalarda Pakistan'la yaşadığı çatışmalar sırasında Türkiye'nin İslamabad'a destek vermesi.
Pazartesi günü Tüm Hindistan Tüketici Ürünleri Dağıtıcıları Federasyonu (AICPDF) Türkiye menşeli tüm ürünlere 'süresiz ve tam boykot' uygulanacağını açıkladı.
13 milyondan fazla küçük işletmeye tedarik sağlayan AICPDF'in kararının çikolata, gofret, reçel ve bisküvit gibi ürünlerin yanı sıra kozmetik ürünlerini de etkileyeceği belirtiliyor.
Reuters'a konuşan üç kaynak, Hint moda siteleri Flipkart ve Reliance'ın da boykot kararına destek verdiğini Türk markalara ait ürünlerin satıştan kaldırıldığını belirtti.
Flipkart'ın sahibi olduğu e-ticaret sitesi Myntra kararın 'ulusal çıkarlar' gerekçesiyle alındığını belirtirken, Reliance'a ait AJIO da Türk markalarının ürünlerini 'ulusal hassasiyetler' nedeniyle liste dışı bıraktıklarını ifade etti.
Flipkart geçen hafta da Türkiye'ye yönelik uçak, otel ve tatil paketi rezervasyonlarını askıya aldığını duyurmuş, gerekçe olarak 'ulusal çıkarlar ve egemenlik' gösterilmişti.
Boykotun maliyeti ne olacak?
Yeni Delhi hükümetinden resmi bir boykot çağrısıysa yapılmadı.
Hindistan'ın Türkiye'den yaptığı yıllık 2,7 milyar dolarlık ithalatın önemli bir bölümünü katı mineral yakıtlar ve değerli metaller oluşturuyor.
Buna rağmen uygulanan tüketici boykotu belli ölçüde başarılı olabilir.
AICPDF'den yapılan açıklamada boykot kararı alınan ürünlerin toplam ticaret hacminin 234 milyon dolar olduğu ifade edildi. Türkiye'den geçen yıl ithal edilen giyim ürünlerinin değeriyse 81 milyon dolar seviyesinde.
Hindistan'ın en çok elma yetiştirilen bölgesi Himaçal Pradeş'in başbakanı Sukhvinder Singh Sukhu da boykot çağrılarına katılarak, Türkiye'den elma ithalatının yasaklanmasını talep edeceğini söyledi.
Türkiye geçen yıl Hindistan'a 60 milyon dolar değerinde elma ihraç etmişti.
Reuters'ın cuma günü servis ettiği haberdeyse, havayolu şirketi Air India'nın Hindistan hükümeti içinde lobi faaliyeti yürüttüğü ve rakibi IndiGo'nun Türk Hava Yolları ile olan leasing anlaşmasının iptal edilmesini istediği ileri sürülmüştü.
Türkiye ve Hindistan arasında ticaret ve turizm nasıl?
TÜİK verilerine göre iki ülke de birbirinin büyük ticaret ortakları arasında yer almıyor. Türkiye 2024'te ithalatının yalnızca %2'sini Hindistan'dan yaptı. İhracatınınsa %0.5'i bu ülkeye oldu.
BBC Türkçe'nin derlediği verilere göre Türkiye, Hindistan'a en çok makine satarken meyveler de ilk dörtte kendine yer buldu.
Türkiye turizmde de Hindistan'la önemli bir bağa sahip değil.
Türkiye'ye 2024'te giden yabancı turist sayısı 52 milyonu geçerken Hindistan'dan yalnızca 330 bin kişi Türkiye'yi tercih etti.
Başka bir deyişle, Türkiye'ye giden her 1.000 turistten yalnızca 5'i Hindistanlıydı.
Kaynak: Gazete Oksijen
Husiler 33 kez hedef almıştı: ABD'nin üç F-18 kaybeden uçak gemisi Ortadoğu'dan ayrıldı
Kızıldeniz’deki görevini tamamlayan USS Harry S. Truman, görev süresince üç savaş uçağını kaybetti, bir ticari gemiyle çarpıştı ve 33 kez Husi saldırısına hedef oldu. Truman, 20 Mayıs itibariyle Ortadoğu'dan ayrılarak ABD'ye geri dönüyor
A+ Yazı Boyutunu BüyütA- Yazı Boyutunu Küçült
Her gün aynı saatte, en önemli gelişmeler e-posta kutunda! Şimdi ücretsiz üye ol, gündemi kaçırma!
ABD Donanması’na ait uçak gemisi USS Harry S. Truman, Kızıldeniz’den ABD'ye doğru tekrar yola çıktı. İran destekli Husilere yönelik askeri operasyonlara katılan Truman, görev süresi boyunca üç savaş uçağını kaybetti, bir ticari gemiyle çarpıştı ve komuta kademesinde sarsıcı değişiklikler yaşandı. Geminin şu anda Akdeniz'de olduğu ve Virginia, Norfolk'taki ana üssüne dönüş yolculuğunu sürdürdüğü bildirildi.
ABD Savunma Bakanlığı’ndan ismi açıklanmayan bir yetkili, Business Insider’a yaptığı açıklamada, geminin halen Akdeniz’de seyrettiğini belirtti ancak dönüş tarihi hakkında net bilgi vermedi.
Truman’ın görevi neydi?
USS Harry S. Truman, ABD’nin Ortadoğu’daki askeri varlığını sürdürme stratejisinin bir parçası olarak bölgeye konuşlandırıldı. Özellikle “Operation Rough Rider” (Sert Binici Operasyonu) adı verilen ve Yemen'deki Husilere yönelik hava saldırılarını içeren bir kampanyayı desteklemeye odaklanmıştı. Truman, bu operasyon kapsamında bölgede konuşlandırılan iki uçak gemisinden biriydi.
Ocak ayında başlayan operasyonlar Husi güçlerinin Kızıldeniz’deki gemilere yönelik füze ve drone saldırılarına yanıt olarak planlandı. Operasyon, birkaç hafta süren yoğun hava saldırılarının ardından Mayıs ayı başında Biden yönetimi tarafından askıya alındı.
Truman görev süresi boyunca neler yaşadı?
USS Truman’ın görev süreci oldukça çalkantılı geçti. En dikkat çeken olaylardan bazıları şunlardı:
Ticari gemiyle çarpıştı
Şubat ortasında, Truman Akdeniz'de, Mısır'ın Port Said kenti açıklarında büyük bir ticari gemiyle çarpıştı. Gemide hasar meydana geldi ve onarım için ABD deniz üssüne çekildi. Olay sonrası geminin kaptanı görevden alındı. Çarpışmanın detayları halen gizliliğini koruyor.
Füzeden kaçarken F-18 denize düştü
Nisan ayında, gemi Kızıldeniz’e döndüğünde bir F/A-18 savaş uçağı ve ona bağlı bir çekici araç, geminin hangar bölümünden denize düştü. Pilot, kazadan saniyeler önce kokpitten atlayarak mucizevi bir şekilde kurtuldu. O sırada geminin “kaçınma manevrası” yaptığı ve bu durumun kazayı tetiklemiş olabileceği iddia edildi.
İki F-18 kazası daha
Bu olaydan kısa bir süre sonra başka bir F/A-18 uçağı, iniş sırasında arresting cable (durdurma halatı) sisteminin arızalanması sonucu denize çakıldı. Halat, uçağın kuyruk kancasını yakalayamayınca uçak durdurulamadı. Pilotlar fırlatma koltuğuyla uçağı terk ederek kurtarıldı. Bir diğer kaza ise yaklaşık 2 hafta önce yaşandı, burada da yine F-18 platformdan Kızıldeniz'e düşmüştü.
Bölgede son durum
Truman’ın ayrılmasıyla, bölgede görev yapan tek Amerikan uçak gemisi USS Carl Vinson oldu. Vinson, F-35C stealth (görünmezlik teknolojili) savaş uçaklarıyla donatılmış durumda. Bu daha yeni nesil uçaklar, gelecekteki görev planlamalarında Truman gibi eski gemilerin yerini bu tür platformlara bırakabileceğine işaret ediyor.
USS Harry S. Truman’ın yaşadığı bu zorlu görev süreci, ABD donanmasının Ortadoğu’da karşı karşıya kaldığı askeri ve lojistik riskleri bir kez daha gözler önüne serdi. Gemi, aylar süren operasyonlar ve yaşanan kazaların ardından artık dönüş yolunda. Truman bu süreçte Husiler tarafından 33 defa saldırıya uğradı.
Kaynak: Gazete Oksijen
İspanya'da mobil şebekeler çöktü: Telefon ve internet kesildi
İspanya'da geçen ay yaşanan elektrik kesintisinin ardından bu kez de mobil şebekeler çöktü. Telekom devi Telefonica, sorunun sistem güncellemesinden kaynaklandığını açıklarken mobil ve sabit hatların çalışmamasının yanı sıra internete giriş de sağlanamadı
İspanya'da nisan ayında yaşanan elektrik kesintilerinin ardından şimdi de telefon ve internet hizmetlerinde kesintiler yaşanmaya başladı. İspanyol telekomünikasyon devi Telefonica’nın sistem güncellemesi nedeniyle ülke genelinde sabit hat ve mobil hizmetler devre dışı kaldı.
Kesinti, acil çağrı operatörlerinde de sorunlara yol açtı. Bazı kaynaklar, vatandaşların hastane personeliyle konuşmaya çalışırken hatlarının kesildiğini bildirdi. Bu durum, bazı acil servis sağlayıcılarını alternatif numaralar tahsis etmeye yöneltti.
Kesintiden etkilenen bölgeler arasında Bask Bölgesi, Endülüs, Aragon ve Estremadura'nın da bulunduğu düşünülüyor.
Şirketten açıklama
Telefonica sözcüsü, “Bazı şirketlerde belirli hizmetleri etkileyen ağ güncellemeleri gerçekleştirdik. Sorunu çözmek için çalışıyoruz” dedi.
Merkezi Madrid’de bulunan Telefonica, dünyanın en büyük telekomünikasyon şirketlerinden biri olarak biliniyor. Ancak Movistar, Orange, Vodafone ve O2 gibi diğer ağların kullanıcıları da sosyal medyada benzer sorunlar yaşadıklarını belirtti.
Nisan ayı sonunda İspanya, Portekiz ve Güney Fransa’nın bazı bölgelerinde yaklaşık 50 milyon kişiyi etkileyen ve toplu taşımadan kritik altyapıya kadar birçok alanda aksaklıklara neden olan geniş çaplı bir elektrik kesintisi yaşanmıştı.
ABD'de iki eyaleti şiddetli fırtına vurmuştu: Ölenlerin sayısı 29'a çıktı
ABD'nin Kentucky ile Missouri eyaletlerinde etkisini gösteren fırtına ve kasırga sonucu hayatını kaybedenlerin sayısı 29'a yükseldi
CBS News kanalının haberine göre, ABD'nin orta kesiminde olumsuz hava koşulları etkisini sürdürüyor. Kentucky ve Missouri eyaletlerinde şiddetli fırtına ve kasırga nedeniyle yaşamını yitirenlerin sayısı 29'a çıktı.
Tehlikeli hava olaylarına karşı uyarı
Ulusal Hava Durumu Servisi (NWS) yetkilileri, ülkenin farklı kesimlerinde "tehlikeli hava olaylarına" karşı uyardı. Ülkenin orta kesimlerinde şiddetli fırtınanın etkisini sürdüreceği belirten yetkililer, ilerleyen günlerde beyzbol topu büyüklüğünde dolu yağışı gibi aşırı hava olayları yaşanacağı uyarısında bulundu.
Öte yandan, yetkililer, ülkenin güney kesiminde aşırı sıcakların etkili olacağını ifade etti.
Şiddetli fırtına ve kasırga nedeniyle Kentucky'de 14, Missouri'de 7 kişinin yaşamını yitirdiği bildirilmişti. Yetkililer, olumsuz hava olaylarının bölgedeki evlerde hasara yol açtığını, yaralıların ise hastanelere kaldırıldığını kaydetmişti.
Kaynak: AA
Trump: Barış görüşmelerinin Vatikan'da yürütülmesi harika bir fikir
ABD Başkanı Donald Trump, ilk ayağı geçen günlerde İstanbul'da düzenlenen Rusya ile Ukrayna arasındaki barış görüşmelerinin Vatikan'da yapılmasının harika bir fikir olacağını belirtti
ABD Başkanı Donald Trump, Rusya ile Ukrayna arasındaki barış görüşmelerinin Vatikan'da yapılmasının “harika bir fikir” olacağını söyledi.
Trump, Beyaz Saray’da, görevdeyken hayatını kaybeden kolluk kuvvetlerinin aileleriyle bir araya geldiği etkinlikte gazetecilerin sorularını cevapladı.
Rusya ile Ukrayna arasındaki barış müzakerelerine Vatikan’ın arabuluculuk yapmak istemesinin ABD’nin geri çekilmesi anlamına gelip gelmediği yönündeki bir soruya Trump, “Hayır hayır, bence bu (müzakereleri) Vatikan'da yapmak harika olurdu. Belki biraz daha fazla önem taşırdı.” şeklinde cevap verdi.
Trump, dünkü telefon görüşmesinde Vatikan’ın arabuluculuğunun gündeme geldiğini ve bunun müzakerelere yardımcı olacağını düşündüğünü belirterek, “Muazzam bir acı, öfke var ve bence bu, öfkenin bir kısmını hafifletebilir. Yani bunu Vatikan'da yapmak, bence çok harika bir fikir olurdu.” dedi.
Putin ile dün yaptığı telefon görüşmesinden sonra “bir şeylerin olacağına inandığını” vurgulayan Trump, “Çok büyük egolar söz konusu ama bir şeylerin olacağını düşünüyorum. Ve eğer olmazsa, ben sadece geri çekilirim ve onlar tekrar devam etmek zorunda kalacaklar.” ifadelerini kullandı.
Trump, Rusya-Ukrayna Savaşı'nın “Avrupa’nın meselesi” olduğunu da tekrarlayarak, “Ancak geçmiş yönetim bizim dahil olmamız gerektiğini çok güçlü bir şekilde hissetti ve biz Avrupa'dan çok daha fazla dahil olduk. Yabancı bir ülkeye rekor seviyede, bence çok büyük miktarlarda para ve silah verdik. Avrupa da verdi ama bizim verdiğimizin yakınından bile geçmediler.” diye konuştu.
Trump, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile yaptığı dünkü telefon görüşmesinden sonra Truth Social sosyal medya hesabından yaptığı ilk açıklamada, görüşmenin "çok iyi geçtiğini" belirtmiş, ayrıca Papa 14. Leo tarafından temsil edilen Vatikan'ın da müzakerelere ev sahipliği yapmaya çok istekli olduğunu aktarmıştı.
Zelenski: Savaşı sona erdirecek bir memorandumu destekleyebilirim
Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski, Rusya ile savaşı sona erdirecek bir anlaşmaya yol açacak memorandumu destekleyebileceğini söyledi.
Devlet Başkanı Zelenski, Kiev'de düzenlediği basın toplantısında, ABD Başkanı Donald Trump ile yaptığı telefon görüşmelerini değerlendirdi.
Zelenski ayrıca Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in Trump ile gerçekleştirdiği telefon görüşmesi sonrası yaptığı açıklamada, savaşı sona erdirmeye yol açacak bir memorandum üzerinde Ukrayna tarafıyla çalışmaya hazır oldukları yönünde yaptığı açıklamasına da değindi.
Söz konusu memorandum hakkında ayrıntılı bir bilginin ortada olmadığına dikkati çeken Zelenski, olası memorandumun ateşkes maddesi de içermesi gerektiğini belirtti.
Konuşmasında, "Anladığım kadarıyla onlar (ABD) Putin'le, Rus tarafıyla, ikili formatta uygun bir memorandumun olabileceğini görüştü, bu da savaşın sonunu getirecek bir haritaya, yani bir anlaşmaya yol açabilir." ifadelerine yer veren Zelenski, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu, tüm veya her iki ülke tarafından desteklenecek ve aynı zamanda ateşkesi de içeren bir memorandum olabilir. Şimdilik ben bunu tam bilmiyorum. Her halükarda, Rusya bir muhtıra önerirse ve bunun bir sır olmayacağını düşünürsem, bu bilgi her zaman kamusal alanda olacak."
Zelenski, söz konusu memorandumla ilgili Rusya'dan bir bilgi alındıktan sonra Ukrayna'nın da kendi görüşlerini formüle edebileceğini belirtti.
Savaşı sona erdirmek için Rusya-Ukrayna arasında düzenlenen İstanbul müzakerelerini organize etmesinden dolayı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'a teşekkür eden Zelenski, gelecekteki olası müzakerelerin Türkiye, Vatikan veya İsviçre'nin ev sahipliğinde yapılabileceğini söyledi.
"Kimse askerlerimizi topraklarımızdan çekmeyecek"
Zelenski konuşmasında, savaşı bitirmek yönünde yapılacak görüşmelerde ülkesinin toprak bütünlüğünden taviz vermeyeceklerini belirterek, şunları kaydetti:
"Kimse askerlerimizi topraklarımızdan çekmeyecek. Bu benim anayasal görevim. Ukrayna'nın egemenliğini ve toprak bütünlüğünü korumak ordumuzun görevidir. Evet, şu anda böylesine büyük bir ülkenin saldırganlığı nedeniyle geçici olarak işgal edilmiş topraklar var. Bu anlaşılabilir. Ancak ültimatom yok ve kimse toprağını, topraklarını, halkını, evlerini teslim etmeyecek."
İsrail medyası: Trump'ın sabrı tükendi | Netanyahu'nun bir numaralı rakibine Beyaz Saray daveti
Trump cephesi, Netanyahu’ya yönelik artan memnuniyetsizliğini göstermek amacıyla, İsrail’in eski başbakanı ve Netanyahu’nun rakibi Naftali Bennett’i Beyaz Saray’a davet etmeye hazırlanıyor
ABD Başkanı Donald Trump ile İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu arasındaki bir zamanların sıcak kişisel ilişkisi gözle görülür şekilde bozulurken, Trump’ın iç çevresinden bir kaynak, Beyaz Saray’ın Netanyahu’nun siyasi rakibi ve eski başbakan Naftali Bennett’i Washington’a davet etmeyi değerlendirdiğini öne sürdü. Bu adımın amacı ise oldukça net: Netanyahu’ya duyulan hayal kırıklığının boyutunu göstermek.
Her ne kadar bu tür açıklamalar duygusal bir tepkinin dışavurumu olarak değerlendirilebilse de, Washington’daki tutum değişikliğini açıkça gözler önüne seriyor. Trump bugüne kadar İsrail’e ciddi askeri destek sağlamış, ülkeye yönelik herhangi bir kamuoyu eleştirisinde bulunmaktan özellikle kaçınmıştı. Ancak görünen o ki, sabrı tükenmeye başlıyor. Bu nedenle, İsrail’in askeri hedeflerine ulaşmak ve çatışmadan galip çıkmak istiyorsa, hızlı hareket etmesi ve yaklaşımını gözden geçirmesi gerektiği ifade ediliyor.
ABD’li üst düzey bir yetkili Israel Hayom gazetesine yaptığı açıklamada, “Trump yönetimi İsrail’e destek vermeye devam ediyor, ancak artık birinci dönemdekilerle aynı kişilerle muhatap değilsiniz. İsrail bu gerçeği fark etmeli,” dedi.
'Hobi olarak çocuk öldürüyoruz'
Yair Golan tarafından yapılan yeni bir açıklamada ise İsrail'in Gazze'deki çocukları "hobi olarak" öldürdüğü ifade edildi. Sol görüşlü lider, devlet televizyonuna verdiği röportajda 'Eğer aklı başında bir ülke gibi davranmaya geri dönmezsek, İsrail Güney Afrika gibi bir parya devlet olma yolunda' değerlendirmesinde bulundu.
Kara harekatı ne durumda?
İsrail ordusunun son aylardaki en büyük tahliye çağrılarından biriyle, halk Gazze Şeridi'nin batısındaki el-Mawasi bölgesine gitmeye zorladı. Savaşın başından beri defalarca Gazzelileri yerinden eden İsrail bu sefer 'görülmemiş bir saldırı' yapacaklarını öne sürdükleri için böyle bir tahliye açıklamasında bulundu. IDF sözcüsü Avichay Adraee'nin Arapça paylaştığı açıklamada, bölgenin "tehlikeli bir savaş alanı olarak kabul edileceği" belirtildi.
İsrail ordusu geçtiğimiz hafta "Gideon'un Arabaları Operasyonu" adını verdiği yeni bir büyük çaplı saldırı başlattı. Saldırılarda her gün onlarca kişi yaşamını yitirdi dahası bölgede son 24 saatte 200'e yakın insan hayatını kaybetti.
Kaynak: Gazete Oksijen
Trump'ın dünürü Charles Kushner, ABD'nin Paris Büyükelçisi oldu
2 yıllık hapis cezası 2020'de yine Trump tarafından affedilen Charles Kushner'in kısa süre içinde yemin ederek göreve başlaması gerekiyor
ABD Senatosu, Başkan Donald Trump'ın Paris Büyükelçiliğine aday gösterdiği dünürü Charles Kushner'ı onayladı.
ABD Senatosu Genel Kurulunda yapılan oylamada 45 "hayır" oyuna karşılık 51 "evet" oyu alan Yahudi asıllı iş insanı Kushner, ABD'nin yeni Paris Büyükelçisi oldu.
Trump'ın kızı Ivanka Trump ile evli olan Jared Kushner'ın babası Charles Kushner'ın kısa sürede yemin ederek görevine resmen başlaması bekleniyor.
Başkan Trump, 30 Kasım'da yaptığı açıklamada "Charles Kushner'i ABD'nin Fransa Büyükelçisi olarak aday göstermekten mutluluk duyuyorum. O, ülkemizi ve çıkarlarını temsil edecek güçlü bir savunucu olacak müthiş bir girişimci, hayırsever ve iş adamıdır." ifadelerini kullanmıştı.
Trump, dünürünün, ABD Holokost Anma Konseyine atandığı, New York ve New Jersey Liman İdaresinde komiser ve başkan olarak görev yaptığı ve ayrıca New York Üniversitesi dahil, önemli kuruluşların yönetim kurulunda yer aldığı bilgilerini paylaşmıştı.
Trump'ın özel af çıkardığı isimler arasında yer almıştı
Charles Kushner, 2005'te vergi kaçırma, seks tuzağı kurma ve yasa dışı seçim kampanyası bağışında bulunma gibi suçlamalarla yargılanmış ve 2 yıl hapis cezasına çarptırılmıştı.
Trump, başkanlığının bitmesine haftalar kala 23 Aralık 2020'de aralarında Charles Kushner'ın de olduğu mahkumlar için af kararı almıştı.
ABD yasalarına göre ülkenin başkanı, suçunu itiraf etmesine veya yargıç tarafından suçlu bulunmasına bakılmaksızın istediği kişi hakkında af kararı çıkarabiliyor.
Venezuela Kolombiya ile tüm uçuşları ''terör tehdidi' sebebiyle durdurdu
Venezuela 'terör tehdidini' gerekçe göstererek komşu ülke Kolombiya ile tüm uçuşları geçici olarak durdurduğunu açıkladı
Venezuela İçişleri Bakanı Diosdado Cabello, devlet televizyonu VTV'ye yaptığı açıklamada, Kolombiya'dan ülkeye çok sayıda paralı askerin giriş yaptığını ve bu nedenle 25 Mayıs'ta düzenlenecek parlamento seçimleri öncesinde bir dizi tedbir kararı aldıklarını belirtti.
"Uçuşların askıya alınması talimatını verdik"
Seçimlerin sabote edilmeye çalışıldığını öne süren Cabello, "Kolombiya’dan Venezuela'ya tüm uçuşların derhal askıya alınması talimatını verdik. Çünkü elimizdeki bilgilere göre şiddet, terörizm ve mafyayla bağlantılı kişilerin Kolombiya’dan kara sınırını kullanarak ülkeye giriş yaptığını tespit ettik" ifadelerini kullandı.
Cabello, 17’si yabancı toplam 38 kişinin gözaltına alındığını, yakalananlar arasında Kolombiya, Meksika ve Ukrayna uyruklu kişilerin bulunduğunu bildirdi.
Kolombiya'nın eski cumhurbaşkanları Ivan Duque, Juan Manuel Santos, Alvaro Uribe ve Andres Pastrana’yı Venezuela’da "komplo çıkarmakla ve terörist faaliyetlerde bulunmakla suçlayan Cabello, buna izin vermeyeceklerini vurguladı.
Cabello, ülkedeki büyükelçilik binalarına yönelik saldırı istihbaratı da aldıklarını belirterek, "Venezuela’da akredite olan büyükelçilikler saldırı için ana hedef olarak seçildi. Polis karakolları, hastaneler, sağlık merkezleri ve trafo merkezleri de hedefler arasında yer alıyor" dedi.
Muhalif lidere tepki
Muhalif lider Maria Corina Machado'ya da tepki gösteren Cabello, Machado'nun söz konusu terör faaliyetlerinin arkasındaki isim olduğunu ileri sürdü.
Venezuela'da 25 Mayıs'ta, komşu ülke Guyana ile ihtilaflı Esequibo bölgesi dahil olmak üzere 24 eyalette valilik seçimlerinin yanı sıra Ulusal Meclis (AN) için milletvekili seçimleri yapılacak.
Filistin'e destek gösterileri nedeniyle Harvard Üniversitesine 60 milyon dolarlık ek kesinti
Kaynak: AA
Filistin'e destek gösterileri nedeniyle Harvard Üniversitesine 60 milyon dolarlık ek kesinti
ABD Başkanı Donald Trump yönetimi, kampüslerde Filistin'e destek gösterilerine karşı yeterince harekete geçmediği gerekçesiyle daha önce 2,2 milyar dolarlık fon kesintisi yaptığı Harvard Üniversitesine yönelik yaklaşık 60 milyon dolarlık yeni bir federal kesinti açıkladı
ABD Sağlık ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı (HHS), X sosyal medya platformundan konuya ilişkin açıklama yaptı. Açıklamada, bakanlığın, "yüksek öğretimde medeni hakları korumak için" adım attığı ve Filistin'e destek gösterileriyle öne çıkan üniversitelerden Harvard'ın, "antisemitik tutum ve ırka dayalı ayrımcılığı ele alma konusunda başarısız olduğu" savunuldu.
Üniversiteye yönelik yaklaşık 60 milyon dolarlık yeni federal fon kesintisi yapılacağı belirtilen açıklamada, Trump yönetiminin "kampüslerde ayrımcılığı tolere etmeyeceği ve federal fonların, tüm öğrencileri koruyacak kurumları desteklemesi gerektiği" kaydedildi.
Trump ile Harvard arasındaki anlaşmazlık
Federal hükümet, aralarında Harvard'ın da olduğu birçok üniversiteyi, başta Filistin'e destek için düzenlenen kampüs protestoları ile çeşitlilik, eşitlik ve kapsayıcılık programlarını gerekçe göstererek federal fonlarını dondurmakla tehdit etmişti.
Bu süreçte, Adalet Bakanlığı, Sağlık ve İnsan Hizmetleri Bakanlığı, Eğitim Bakanlığı ve Genel Hizmetler İdaresi (GSA) ortaklığıyla "Antisemitizmle Mücadele Görev Gücü" kurulmuştu.
Trump yönetimi, Harvard'a sağlanan 2,2 milyar dolarlık fonun ve 60 milyon dolarlık sözleşme bedelinin dondurulmasına karar vermiş, üniversite de federal hükümetin fonları dondurmasının hukuka aykırı olduğunu savunarak bu kararı engellemek üzere dava açmıştı.
Kaynak: AA
Trump internette yapay zekayla oluşturulan cinsel içerikleri engelleyecek yasa tasarısını imzaladı
ABD Başkanı Donald Trump, eşi Melania Trump'ın girişimiyle Kongre'den geçen internet üzerinde yapay zeka kullanılarak özellikle kadın ve çocukların istismar edilmesinin önüne geçecek "İnternetten Kaldır Yasası" adlı tasarıyı imzalayarak yürürlüğe soktu
Trump, Beyaz Saray bahçesinde düzenlenen imza törenindeki konuşmasında bu yasanın alanında ilk olduğuna dikkati çekti.
İnternet ortamında ilgili kişinin bilgisi olmadan yapay zekayla "korkunç" fotoğraflar üretilip paylaşıldığını belirten Trump, "Yapay zeka görüntü üretiminin yükselişiyle birlikte sayısız kadın ve çocuk derin sahteciliklerle, iradeleri dışında dağıtılan bu müstehcen görüntülerle taciz edildi. Bu yanlış ve çok korkunç, bugün bunu tamamen yasa dışı hale getiriyoruz." dedi.
Trump, bu yasayı ihlal edenlerin 3 yıla kadar hapis cezasıyla karşı karşıya kalacağı uyarısında bulunarak, ayrıca bu görüntüleri yayınlayan çevrim içi platformların da bunları derhal kaldırma sorumluluğu bulunduğunu aktardı.
Çevrim içi cinsel istismara müsamaha göstermeyeceklerini vurgulayan Trump, "Bu, özellikle de daha önce hiç kimsenin görmediği düzeylerde devam ediyor, gittikçe kötüleşiyor ve umarım bu yasanın bunu durduracağını düşünüyorum." ifadesini kullandı.
Trump, söz konusu yasanın Senato'da 99, Temsilciler Meclisi'nde de 408 "evet" oyuyla ezici çoğunlukla geçmesine de dikkati çekerek, "First lady, bu yasayla Kongre'de partiler üstü çalışmanın mümkün olduğunu gösterdi. Bu inanılmaz. Keşke başka yasa tasarılarında da böyle oy alabilseydik." şeklinde konuştu.
Trump'ın eşi Melania Trump'ın girişimleriyle Teksas'ın Cumhuriyetçi Senatörü Ted Cruz ve Minnesota Demokrat Senatör Amy Klobuchar tarafından Kongre'ye sunulan "İnternetten Kaldır Yasası" adlı tasarı ilk kez şubat ayında Senatodan geçmişti.
Daha sonra Temsilciler Meclisi'nde de kabul edilen tasarı, yapay zeka veya bilgisayar tarafından oluşturulmuş kişilere yönelik müstehcen görüntü ve videoların çevrim içi platform ve sitelerde yayınlanmasını yasaklıyor.
Kaynak: AA
İspanya devlet televizyonu RTVE, Eurovision'da İsrail'e giden halk oylarının detaylarını isteyecek
İspanya devlet televizyonu RTVE, İsviçre'nin Basel kentinde yapılan Eurovision Şarkı Yarışması'nda İsrail'in ikinci olmasını sağlayan halk oylarının detaylarını öğrenmek için yarın Avrupa Yayın Birliğine (EBU) yazılı başvuruda bulunacak
İspanya'da sol koalisyon hükümetinin İsrail'in Eurovision'a katılmasına karşı girişimleri sonrasında RTVE ile bu yarışmayı organize eden EBU arasında gerginlik devam ediyor.
RTVE, 18 Mayıs'ta EBU'ya sözlü olarak yaptığı başvurunun yarın yazılı olarak yapılacağını ve Eurovision Şarkı Yarışması'nda katılımcı ülkelere ait halk oylarının dağılımını ayrıntılı olarak isteyeceğini açıkladı.
İspanya'da hangi ülkenin kaç halk oyu aldığını bulmayı amaçlayan, bu oylamasının daha şeffaf olmasını isteyen RTVE'nin girişimine Belçika devlet televizyonu VRT'nin de destek verdiği bildirildi.
Ayrıca İspanya devlet televizyonu tarafından verilen bir haberde, EBU'nun yaptığı bir araştırmada, İsrail hükümetine bağlı resmi bir kuruluşun, 2025 Eurovision Şarkı Yarışması finalindeki temsilcisinin oylarını artırmak için dijital reklam kampanyası yürüttüğünün ortaya çıkarıldığı duyuruldu.
İsrailli yarışmacı Yuval Raphael, finale katılanlar arasında 297 ile en fazla halk oyu alarak ikinci olmuştu.
EBU'nun araştırmasına göre, İsrail Hükümeti Reklam Ajansının, İsviçre'nin Basel kentinde düzenlenen festivalin finalinden önceki günlerde Google ürünleri üzerinden reklamlar yayınladığı ve bu şekilde "New Day Will Rise" şarkısının solisti Yuval Raphael'e nasıl oy verileceği konusunda talimat yayımlandığı bildirildi.
Diğer yandan RTVE'ye konuşan uzmanlar, Eurovision'daki halk oylamasında bir kişinin bir telefon ve kredi kartıyla bir ülke için 20 kereye kadar oy kullanabilmesi nedeniyle sistemin "manipüle edilebilir" olduğunu savundu.
RTVE İletişim ve Katılım Direktörü Maria Eizaguirre de oylama sisteminin "yetenek ve sanata öncelik vermesi gerektiğini" vurguladı.
Söz konusu halk oylamalarında İspanya'dan gelen 12 puanlık en yüksek oyun İsrail'e çıktığı bildirilmişti.
İsrail Diaspora İşleri ve Antisemitizmle Mücadele Bakanı Amichai Chikli de X hesabından yayımladığı mesajda, İspanya Başbakanı Pedro Sanchez'i hedef alarak, "Sanchez, öyle görülüyor ki İspanyollar konuştu ve biz Kudüs'te tokat gibi bir şey duyduk." yazmıştı.
İspanya, iki aydır İsrail'in Eurovision'dan men edilmesini talep ediyor
İspanya, Gazze'de devam eden soykırımından dolayı İsrail'in Eurovision'dan men edilmesine ilişkin nisan ayından bu yana girişimlerde bulunmuştu.
RTVE, Eurovision öncesinde nisan ayında EBU'ya bir mektup yollayarak, Gazze'deki saldırılarından dolayı İsrail'in Eurovision'a katılmasının engellenmesi için iç tartışma başlatılmasını istemiş ancak bu kabul edilmemişti.
Tepkisini Eurovision sırasında da ekranlara taşıyan RTVE, ikinci yarı finalde İsrail'in temsilcisi sahneye çıkacağı sırada festival yorumcuları Tony Aguilar ve Julia Varela aracılığıyla "Bu yıl RTVE, Eurovision'dan İsrail'in festivale katılımının tartışılmasını istedi. Birleşmiş Milletlere göre, Gazze'deki İsrail saldırılarında ölenlerin sayısı 50 bini aştı. Bunların 15 binden fazlası çocuk. Bu herhangi bir ülkeye karşı bir dilekçe değil, barış, adalet ve insan haklarına saygı çağrısıdır" ifadelerini kullanmıştı.
EBU, bu ve benzeri ifadelerin final gecesi İsrail'e karşı kullanılması halinde RTVE'yi ceza almakla tehdit ederken, İspanya devlet televizyonu da Eurovision canlı yayınına geçmeden önce "İnsan hakları söz konusu olduğunda sessizlik bir seçenek değildir. Filistin için barış ve adalet" yazılı bir mesaj paylaşmıştı.
Tartışmalar bugün de devam ederken, İspanya Başbakanı Sanchez, İsrail'in Eurovision Şarkı Yarışması gibi uluslararası yarışmalardan ve etkinliklerden men edilmesi gerektiğini söyledi.
Sanchez, Madrid'de kültür etkinliğinde yaptığı konuşmada, "Üç yıl önce Rusya'nın Ukrayna'yı işgali başladığında ve Ukrayna'nın Rusya'nın uluslararası yarışmalardan çekilmesini ve yakın zamanda Eurovision'da gördüğümüz gibi yarışmaya katılmamasını talep ettiğinde kimse şaşırmamıştı. İsrail için de şaşırmamalı. İsrail de katılmamalı çünkü kültürde çifte standarda izin veremeyiz" şeklinde konuşmuştu.
İspanya Başbakanı Pedro Sanchez: İsrail Eurovision'dan men edilmeli
Kaynak: AA
İsrail 55 milyon dolar değerinde gelişmiş helikopter koruma sistemleri satın alıyor
İsrail Savunma Bakanlığı, helikopterler için gelişmiş koruma sistemleri satın almak üzere savunma şirketi Elbit Systems'le 55 milyon dolarlık anlaşma imzaladı
Bakanlık açıklamasında, İsrailli savunma şirketi Elbit Systems ile Kara Şahin ve Apaçi savaş helikopterlerine gelişmiş koruma sistemleri tedarik edilmesi için anlaşma imzalandığı duyuruldu.
İsrail savaş helikopterlerinin anlaşma ile tehditleri tespit etme, etkisiz hale getirme ve güdümlü füze saptırma teknolojisine sahip olacağı aktarıldı.
Elbit Systems ile İsrail Savunma Bakanlığı arasında varılan 55 milyon dolar değerindeki anlaşmanın yıl sürmesi öngörülüyor.
Kaynak: AA
ABD Dışişleri Bakanı Rubio'dan 'İran ile nükleer anlaşma kolay olmayacak' mesajı
ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, İran'ın uranyum zenginleştirmesine izin vermeyecek bir anlaşma yapmaya çalıştıklarını ancak böyle bir anlaşmanın kolay olmayacağını belirtti
ABD Dışişleri Bakanı Rubio, Senato Dış İlişkiler Komitesindeki bütçe oturumunda senatörlerin İran ile ilgili sorularını yanıtladı.
Rubio, ABD Başkanı Donald Trump'ın Tahran'a bir "çıkış yolu" önerisinde bulunduğunu ve İran'ın bunu kabul etmesi durumunda bugünkünden daha müreffeh hale geleceğini söyledi.
ABD'li bakan, İran ile müzakerelerin devam ettiğini ve bu ülkenin "uranyum zenginleştirme kapasitesine sahip olmamasının" kendileri için öncelik olduğunu vurguladı.
Rubio, "Bir kere uranyum zenginleştirme kapasitesine sahip olursanız, ondan sonra bunu silaha dönüştürmek çok zor değil" yorumunu yaptı ve İran'ın bu kapasiteye erişmesine izin veremeyeceklerini dile getirdi.
İran lideri Hamaney: ABD ile müzakerelerden sonuç çıkmaz
İran'ın barışçıl ve sivil amaçlarla nükleer kullanımının gayet anlaşılır olduğunu ve bunun yöntemlerinin birçok ülke tarafından zaten uygulandığını belirten Rubio, İran'ın ise ısrarla uranyum zenginleştirme yeteneğine erişmek istediğini söyledi.
Rubio, "İran ile (nükleer) anlaşma kolay olmayacak ancak şu anda angaje olduğumuz süreç budur" dedi.
ABD Dışişleri Bakanı, İran ile nükleer anlaşmaya varıncaya kadar bu ülkeye uygulanan tüm yaptırımların yürürlükte kalacağını da sözlerine ekledi.
Kaynak: AA
Rusya: Ukrayna'nın Sumi bölgesindeki askeri eğitim merkezine füze saldırısı düzenledik
Rusya Savunma Bakanlığı, Ukrayna'nın Sumi bölgesindeki askeri eğitim merkezine "İskender" kısa menzilli balistik füze sistemiyle saldırı düzenlediklerini açıkladı
Bakanlıktan yapılan açıklamada, Sumi bölgesindeki Şostka yerleşim yerinin yakınlarında Ukrayna Silahlı Kuvvetlerine bağlı 1. Özel Kuvvetler Tugayının eğitim merkezinin keşfedildiği belirtildi.
Açıklamada, "Elde edilen koordinatlar doğrultusunda İskender kısa menzilli balistik füze sistemiyle saldırı düzenlendi. Saldırı sonucunda 20 eğitmen dahil yaklaşık 70 asker etkisiz hale getirildi, mühimmat deposu ile 10 askeri teçhizat imha edildi" ifadeleri kullanıldı.
Trump: Altın Kubbe Hava Savunma sistemini hayata geçireceğiz
Donald Trump, 175 milyar dolarlık Altın Kubbe Hava Savunma kalkanı için bir tasarım seçtiğini, savunma programını inşa etme çabalarına liderlik etmesi için bir Uzay Kuvvetleri generalini görevlendirdiğini ve hava savunma sistemini üç yıl içinde hayata geçireceğini söyledi
ABD Başkanı Donald Trump, Beyaz Saray'da düzenlediği basın toplantısında ABD Uzay Kuvvetleri'nden General Michael Guetlein'in 175 milyar dolarlık projenin baş program yöneticisi olacağını ve bu çabanın askeri planlamasının kilit taşı olarak görüldüğünü açıkladı.
Altın Kubbe hava sisteminin görev süresi olan üç yıl içinde tamamlanacağını belirten Trump, "Yapılan bu tasarım mevcut savunma kabiliyetlerimizle entegre olacak. Tam olarak inşa edildiğinde Altın Kubbe, dünyanın diğer taraflarından ve hatta uzaydan fırlatılsalar bile füzeleri önleme kapasitesine sahip olacak" ifadesini kullandı.
Kaynak: ANKA
İtalya: Vatikan, Rusya-Ukrayna görüşmelerine ev sahipliği yapmaya hazır
İtalya Başbakanı Meloni, Katoliklerin ruhani lideri Papa 14. Leo ile bir araya geldi. İtalya Başbakanlığı'ndan yapılan açıklamada, Meloni'nin Rusya ile Ukrayna arasındaki bir sonraki görüşmelere Vatikan'ın ev sahipliği yapmaya hazır olduğunu Papa'dan teyit ettiği bilgisi paylaşıldı
İtalya Başbakanı Giorgia Meloni'nin, Katoliklerin ruhani lideri ve Vatikan Devlet Başkanı Papa 14. Leo ile görüşerek, Vatikan'ın Rusya ile Ukrayna arasında barış müzakerelerine ev sahipliği yapmaya istekli olduğunu teyit ettiği bildirildi. İtalya Başbakanlığı'ndan yapılan yazılı açıklamada, Meloni'nin, Ukrayna'da adil ve kalıcı barış inşa etmek için atılacak sonraki adımları görüşmek üzere Papa ile telefon görüşmesi yaptığı belirtildi.
Trump ile Putin'in görüşmesi sonrası Zelenski: Görüşmeler için Türkiye, Vatikan, İsviçre, tüm olası yerleri değerlendiriyoruz
Açıklamada, Meloni'nin dün ABD Başkanı Donald Trump ve diğer Avrupalı liderlerle yaptığı görüşmeye atıfta bulunularak, şu ifadeler kullanıldı: "(Meloni-Papa) Görüşme, dün ABD Başkanı Trump ve diğer Avrupa liderleriyle yapılan telefon görüşmesinin ardından gerçekleşti. Bu görüşmede, İtalya Başbakanı’ndan, müzakerelere ev sahipliği yapma konusunda Vatikan'ın istekliliğini teyit etmesi istenmişti. Başbakan Meloni, taraflar arasındaki bir sonraki görüşmelere Vatikan'ın ev sahipliği yapmaya hazır olduğunu Papa'dan teyit etti. Başbakan Meloni, Papa 14. Leo'nun bu konudaki açıklığı ve barış için gösterdiği durmak bilmeyen çabalarından dolayı derin şükranlarını ifade etti."
Trump: Barış görüşmelerinin Vatikan'da yürütülmesi harika bir fikir
İtalya Başbakanlığından yapılan başka açıklamada da Meloni'nin, bugün Papa ile görüşmesinin yanı sıra Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Finlandiya Cumhurbaşkanı Alexander Stubb, İngiltere Başbakan Keir Starmer, Almanya Başbakanı Friedrich Merz ve Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen ile de telefonda görüştüğü belirtildi. Açıklamada, "Ukrayna'da ateşkes ve barış anlaşmasına yönelik yeni tur müzakerelere hazırlık amacıyla taraflar arasında yakın koordinasyonun sürdürülmesi konusunda mutabakata varıldı" değerlendirmesi yer aldı. ABD Başkanı Donald Trump da dün Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile telefon görüşmesinden sonra yaptığı açıklamada, Rusya ile Ukrayna arasındaki barış görüşmelerinin Vatikan'da yapılmasının "harika bir fikir" olacağını söylemişti.
Kaynak: AA
İspanya devlet televizyonu RTVE resmen başvurdu: Eurovision oylama formatında düzenleme istendi
Eurovision'a İsrail'in katılımına ve halk oylamasına karşı çıkan İspanya devlet televizyonu RTVE, Avrupa Yayın Birliği'nden (EBU) tam inceleme istedi. RTVE'nin başvurusunda, dış müdahaleleri engellemek amacıyla oylama formatında düzenlenme yapılması talep edildi
Eurovision'a İsrail'in katılımına karşı çıkan İspanya devlet televizyonu RTVE, Avrupa Yayın Birliği'ne (EBU) yazılı başvurarak, Eurovision Şarkı Yarışmasında telefonla yapılan halk oylamasının tam bir incelemeden geçirilmesini talep etti. RTVE, 18 Mayıs'ta EBU'ya sözlü olarak yaptığı başvuruyu bugün yazıya dökerek resmileştirdi. İspanyol televizyonu, kamuoyu ile paylaştığı EBU'ya gönderdiği yazılı başvuruda, İsrail'in Eurovision'a katılımı konusunda "büyük endişe" duyduğunu yineledi.
İspanya devlet televizyonu RTVE, Eurovision'da İsrail'e giden halk oylarının detaylarını isteyecek
RTVE Genel Müdürü Jose Pablo Lopez'in imzasını taşıyan ve Eurovision'un oylama sisteminin bağımsız bir denetime ve kapsamlı bir incelemeye tabi tutulmasını talep eden başvurunun, EBU Genel Müdürü Noel Curran ile Eurovision Genel Müdürü Martin Green’e hitaben yapıldığı görüldü. RTVE, "Eurovision'da ülkeler tarafından organize edilmiş dış müdahalelerin olmamasını sağlamak amacıyla yarışmada oylama formatında düzenlenme yapılmasını" talep etti. "Eurovision'da İsrail'in katılımı, şeffaflığı, meşruiyeti ve mevcut oylama sisteminin algılanan bütünlüğü konusunda ciddi endişelerin olduğunu" vurgulayan RTVE, bunlara karşı önlem alınmasını istedi. "EBU insan haklarına olan bağlılığını asla unutamaz." denilen yazıda, "İsrail'in dahil edilmesi, Eurovision Şarkı Yarışması'nın temsil ettiğini iddia ettiği barış, adalet ve insan haklarına saygı değerleri ışığında değerlendirilmelidir" ifadeleri yer aldı.
Eurovision'u Avusturya kazandı, İsrail ikinci oldu
İsviçre'nin Basel kentinde 17 Mayıs'ta yapılan 2025 Eurovision Şarkı Yarışması finaline Yuval Raphael'in "New day will rise" adlı şarkısıyla katılan İsrail, 37 ülkenin profesyonel jürilerinin toplam oylarında 60 puanla alt sıralarda yer alırken, telefonla gelen halk oylarında 297 ile en fazla oyu alarak toplamda 357 puana çıkarak, yarışmayı kazanan Avusturya'nın ardından 2. olmuştu. EBU'nun yaptığı bir araştırmada da, İsrail hükümetine bağlı resmi bir kuruluşun, bu ülkenin Eurovision finalindeki temsilcisinin oylarını artırmak için dijital reklam kampanyası yürüttüğü ortaya çıkmış, RTVE'ye konuşan uzmanlar da, Eurovision'daki halk oylamasında bir kişinin bir telefon ve bir kredi kartıyla bir ülke için 20 kereye kadar oy kullanabilmesi nedeniyle sistemin "manipüle edilebilir" olduğunu savunmuştu.
İspanya Başbakanı Pedro Sanchez: İsrail Eurovision'dan men edilmeli
İspanya, Gazze'de devam eden soykırımından dolayı İsrail'in Eurovision'dan men edilmesine ilişkin nisan ayından bu yana girişimlerde bulunmuştu. RTVE, Eurovision öncesinde nisan ayında EBU'ya bir mektup yollayarak, Gazze'deki saldırılarından dolayı İsrail'in Eurovision'a katılmasının engellenmesi için iç tartışma başlatılmasını istemiş ancak bu kabul edilmemişti. Tepkisini Eurovision sırasında da ekranlara taşıyan RTVE, ikinci yarı finalde İsrail'in temsilcisi sahneye çıkacağı sırada festival yorumcuları Tony Aguilar ve Julia Varela aracılığıyla "Bu yıl RTVE, Eurovision'dan İsrail'in festivale katılımının tartışılmasını istedi. Birleşmiş Milletlere göre, Gazze'deki İsrail saldırılarında ölenlerin sayısı 50 bini aştı. Bunların 15 binden fazlası çocuk. Bu herhangi bir ülkeye karşı bir dilekçe değil, barış, adalet ve insan haklarına saygı çağrısıdır." ifadelerini kullanmıştı.
EBU, bu ve benzeri ifadelerin final gecesi İsrail'e karşı kullanılması halinde RTVE'yi ceza almakla tehdit ederken, İspanya devlet televizyonu da Eurovision canlı yayınına geçmeden önce "İnsan hakları söz konusu olduğunda sessizlik bir seçenek değildir. Filistin için barış ve adalet" yazılı bir mesaj paylaşmıştı. İspanya Başbakanı Pedro Sanchez de, İsrail'in Eurovision Şarkı Yarışması gibi uluslararası yarışmalardan ve etkinliklerden men edilmesini talep ederek, "Üç yıl önce Rusya'nın Ukrayna'yı işgali başladığında ve Ukrayna'nın Rusya'nın uluslararası yarışmalardan çekilmesini ve yakın zamanda Eurovision'da gördüğümüz gibi yarışmaya katılmamasını talep ettiğinde kimse şaşırmamıştı. İsrail için de şaşırmamalı. İsrail de katılmamalı çünkü kültürde çifte standarda izin veremeyiz." şeklinde konuşmuştu.
Kaynak: AA
İspanya Meclisi'nden İsrail'e silah ambargosu için tavsiye kararı
İspanya Meclisi, İsrail'e silah ambargosu getirilmesi için tavsiye kararı aldı. 171 hayır oyuna karşılık 176 evet oyuyla kabul edilen kararda, İsrail ordusunu güçlendirmeye yarayacak her türlü kaynağın, kask, yelek gibi ekipmanın veya askeri amaçlı kullanılacak yakıtın bile yasaklanması öneriliyor
İspanya Meclisi, İsrail'e silah ambargosu getirilmesini talep eden tavsiye kararını kabul etti. Koalisyon hükümetinin küçük ortağı Sumar ittifakı ile muhalefetteki Podemos ve Katalonya Cumhuriyetçi Solu (ERC) partileri tarafından sunulan öneriye, ana muhalefetteki sağ görüşlü Halk Partisi (PP) ve aşırı sağcı Vox dışında tüm siyasi partiler "evet" oyu kullandı. Oylamaya 347 milletvekili katılırken, 176 evet, 171 hayır oyu ile tavsiye kararının kabul edilmesini bazı milletvekilleri ayakta alkışladı.
İspanya Başbakanı Pedro Sanchez: İsrail Eurovision'dan men edilmeli
Mecliste kabul edilen ve hükümetten harekete geçmesi talep edilen tavsiye kararı gereği, Filistin halkına karşı saldırılarında İsrail ordusunu güçlendirmeye yarayacak her türlü kaynağın, kask, yelek gibi ekipmanın veya askeri amaçlı kullanılacak yakıtın bile yasaklanması önerildi. Öneri ile İspanya'daki dış ticaret yasasının değiştirilerek, İsrail örneğinde olduğu gibi soykırım veya insanlığa karşı suçlara karışan ve ortak olan devletlerle askeri sözleşme yapılmasını yasaklayacak şekilde yeniden düzenlenmesi talep ediliyor. Sumar ittifakı Meclis Sözcüsü Veronica Martinez, "İspanya'nın soykırım veya savaş suçları işleyen herhangi bir devletle işbirliği yapamayacağını, mevcut durumda Gazze'de soykırım yapan İsrail'in silah endüstrisinin desteklenmemesi gerektiğini" savundu.
"Yaşananlar 21. yüzyılın en büyük etnik temizliği"
Aşırı sol görüşlü Podemos partisinin lideri Ione Belarra da yaptığı açıklamada, Bakanlar Kurulu'nu hemen bu hafta içinde olağanüstü toplantı yaparak, İsrail'e silah ambargosu için kararname çıkarmasını istedi. Belarra, "Filistinliler daha fazla bekleyemez. Netanyahu, onları öldürüyor, bombalıyor, hasta ve aç bırakıyor. Bu yaşananlar 21. yüzyılın en büyük etnik temizliğidir ve (Binyamin) Netanyahu'yu dönemimizin Hitler'i haline getirmiştir. İsrail'in Gazze'deki soykırımına suç ortaklığı yapmayı bırakın" ifadelerini kullandı.
Savunma Bakanı Robles: 7 Ekim'den bu yana İsrail'den silah satın alınmadı
Diğer yandan Brüksel'deki AB Dışişleri ve Savunma Bakanları toplantısına katılan İspanya Savunma Bakanı Margarita Robles ise daha önce birçok kez Başbakan Pedro Sanchez'in de söylediği gibi İspanya'nın, İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırılarının başladığı 7 Ekim 2023 tarihinden bu yana bu ülke ile silah ticareti olmadığını ileri sürdü. Robles, "İsrail'den silah satın almıyoruz ve bu çok açık bir şekilde belirtilmelidir. 7 Ekim'den bu yana İsrail'den hiçbir silah satın alınmadı. Sadece İspanyol güvenlik güçlerinin korunmasına yönelik malzemeler (kask, yelek) alındı" dedi. Meclisteki oturum sırasında dışarıda Filistin'e destek için gösteri yapan sivil toplum örgütleri ise İspanya'nın halen İsrailli silah şirketleriyle faal durumda 9 sözleşmesi olduğunu ve İsrail'e milyonlarca euro ödediğini iddia etti.
Kaynak: AA
İngiltere'den sonra AB'den İsrail hamlesi: Ticari imtiyazlar tanıyan Ortaklık Anlaşması'nı gözden geçireceğiz
Avrupa Birliği (AB) Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Kaja Kallas, AB'nin İsrail'e ticari imtiyazlar tanıyan Ortaklık Anlaşmasını gözden geçireceğini duyurdu
Brüksel'de yapılan AB Dışişleri Bakanları Toplantısı'nın ardından gazetecilere konuşan Kallas, Hollanda'nın AB-İsrail Ortaklık Anlaşması'nın gözden geçirilmesiyle ilgili teklifine üye ülkelerin büyük çoğunluğunun destek verdiğini söyledi.
AB Yüksek Temsilcisi, "Bu nedenle bu çalışmayı başlatacağız. Bu sırada insani yardım engelini kaldırmak İsrail'e kalmış" dedi.
Gazetecilerin gözden geçirme sürecinin ne zaman sonuç vereceğiyle ilgili sorularını Kallas, "Bu çalışmayı başlatıyoruz ve bu arada, insani yardımın engelinin kaldırılmasını ve durumun daha iyi hale gelmesini gerçekten umuyoruz" şeklinde yanıtladı.
İngiltere, İsrail ile olan bütün ticaret görüşmelerini askıya aldı
AB, İsrail'in en büyük ticaret ortağı konumunda bulunuyor.
2000'de yürürlüğe giren AB-İsrail Ortaklık Anlaşması, taraflar arasındaki siyasi diyalog ve ekonomik işbirliğinin hukuki çerçevesini oluşturuyor.
Anlaşmanın ikinci maddesi ise ortaklığı, "İnsan haklarına ve uluslararası hukuka bağlılık" şartına bağlıyor.
İlgili teklifi sunan Hollanda Dışişleri Bakanı Caspar Veldkamp, Kallas'a gönderdiği mektupta, Gazze'deki ablukanın uluslararası insancıl hukuku ve dolayısıyla AB ile İsrail arasındaki ticareti düzenleyen Ortaklık Anlaşmasının 2. maddesini ihlal ettiğini bildirmişti.
ABD Dışişleri Bakanı Rubio’dan Suriye açıklaması: Potansiyel bir çöküşün ve devasa boyutlarda bir iç savaşın eşiğinde
ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, Suriye'ye ilişkin "Bizim değerlendirmemize göre, geçiş hükümetinin karşı karşıya olduğu zorluklar göz önüne alındığında, potansiyel bir çöküşün ve devasa boyutlarda bir iç savaşın eşiğinde. Ülkenin bölünmesi, birkaç hafta içinde gerçekleşebilir, aylar değil" dedi
ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, Senato Dış İlişkiler Komitesi’ne Dışişleri Bakanlığı’nın 2025/2026 mali yılı için talep ettiği 28,5 milyar dolarlık bütçe hakkında ifade verdi. Rubio, yaptığı konuşmada, Başkan Donald Trump’ın dış yardım ve diplomatik bütçelerde yaptığı büyük kesintileri savunarak, "Dışişleri Bakanlığı değişmek zorundaydı. Artık ABD dış politikasının merkezinde yer almıyordu. Onun yerini genellikle Ulusal Güvenlik Konseyi ya da hükümetin başka bir kurumu aldı" dedi.Trump yönetiminin göreve gelmesinin ardından "mükerrer, savurgan ve ideolojik güdümlü programları" kestiğini hatırlatan Rubio, söz konusu bütçenin Dışişleri Bakanlığı’nın Trump’ın vizyonunu hayata geçirmeye devam etmesine olanak sağlayacağını söyledi.
"Önce Amerika Fırsat Fonu"
Trump yönetiminin ABD Uluslararası Kalkınma Ajansı’nın (USAID) yerine dış yardımları üstlenecek 2,9 milyar dolarlık yeni bir "Önce Amerika Fırsat Fonu" (A1OF) oluşturmak istediğini aktaran Rubio, "Bu fon, Bakanlığın krizlere hızla yanıt vermesine, Hindistan ve Ürdün gibi kritik ortaklarla proaktif bir şekilde ilişki kurmasına, temel geri dönüş çabalarını desteklemesine ve Çin gibi yakın rakiplerden gelen stratejik tehditlerle yüzleşmesine olanak tanıyacak" dedi.
"Potansiyel bir çöküşün ve devasa boyutlarda bir iç savaşın eşiğinde"
Trump yönetimin Suriye’ye yönelik yaptırımları kaldırmasına ilişkin gelen soruları yanıtlayan Rubio, ABD’nin mevcut değerlendirmesinin, Suriye hükümetinin karşı karşıya olduğu çok çeşitli zorluklar göz önüne alındığında ülkenin istikrarsız olduğu yönünde olduğunu söyledi.
MİT Başkanı İbrahim Kalın Şara ile görüştü: 'YPG silah bırakarak yeni Suriye'ye entegre olmalı'
Dışişleri Bakanlığı’nın büyükelçi de dahil olmak üzere Türkiye’deki personelin Suriye’deki yerel yetkililerle birlikte çalışarak ne tür bir yardıma ihtiyaç duyduklarını belirlemelerine izin vereceğini belirten Rubio, "Bizim değerlendirmemize göre, geçiş hükümetinin karşı karşıya olduğu zorluklar göz önüne alındığında, potansiyel bir çöküşün ve devasa boyutlarda bir iç savaşın eşiğinde. Ülkenin bölünmesi, birkaç hafta içinde gerçekleşebilir, aylar değil" dedi.
"Çin Komünist Partisi’ni şımartma dönemi sona erdi"
Trump yönetiminin politikalarının Çin ile rekabeti zorlaştırdığına ilişkin bir değerlendirmeye yanıt veren Rubio, "Teknolojimizi çalmak için ticaret uygulamalarını kötüye kullanan ve ulusumuzu fentanil ile dolduran Çin Komünist Partisi’ni şımartma dönemi sona erdi" dedi.
Rubio protesto edildi
Rubio, açıklama yaptığı sırada birkaç kişi tarafından İsrail’e yapılan silah yardımları nedeniyle protesto edildi. Protestocular, "Soykırımı durdurun" sloganlarıyla Rubio’nun konuşmasını kesti. Güvenlik görevlileri, protestoculara salondan çıkardı.
Kötü hava koşulları çiftçilerin kabusu oldu: Avrupa yılda 28,3 milyar euro kaybediyor
Avrupa Birliğinde (AB) tarım sektörünün kötü hava koşuları nedeniyle yılda 28,3 milyar euro kayıp yaşadığı kaydedildi
AB Komisyonu ve Avrupa Yatırım Bankası (AYB), "Sigorta ve Risk Yönetimi AB'de Tarım İçin Araçlar" adlı çalışmayı yayımladı.
Çalışmada, AB üyesi 27 ülkenin kuraklık gibi çeşitli olumsuz hava olayları nedeniyle yılda mahsul ve hayvancılık üretimlerinin yüzde 6'sını kaybettiği belirtildi.
AB ülkelerindeki tarım sektörünün kötü hava koşuları nedeniyle yıllık kaybının 28,3 milyar euroyu bulduğuna dikkati çekilen çalışmada, bunun 17,4 milyar euroluk kısmının mahsul, 10,9 milyar euroluk kısmının da hayvancılık kaynaklı kayıp olduğu ifade edildi.
Her iki canlıdan biri tehdit altında
Çalışmada, AB ülkeleri genelinde tarımda iklim riskinin yüzde 50'den fazlasının kuraklık kaynaklı olduğuna ve bu alana daha fazla odaklanılması gerektiğine işaret edildi.
Kuraklık, don, dolu ve aşırı yağışların AB genelinde iklimle ilgili tarımsal kayıpların yaklaşık yüzde 80'ine neden olduğu kaydedilen çalışmada, AB'de iklim kaynaklı çiftlik kayıplarının yalnızca yüzde 20 ile yüzde 30'unun sigortalı olduğu, bu zararları azaltmak için tarımsal sigortaların daha da yaygınlaştırılması gerektiği bildirildi.
İran lideri Hamaney: ABD ile müzakerelerden sonuç çıkmaz
İran lideri Ali Hamaney, ABD ile müzakerelerde bir sonuç alınacağını düşünmediklerini belirterek, ülkesinin “uranyum zenginleştirme konusunda da kimsenin iznine ihtiyacı olmadığını” ifade etti
Hamaney, 19 Mayıs 2024'te helikopter kazasında hayatlarını kaybeden önceki Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi ve beraberindekiler için düzenlenen anma töreninde konuştu.
Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan başta olmak üzere üst düzey sivil ve askeri yetkililerin yanı sıra Tahran'da bulunan yabancı diplomatların da hazır bulunduğu törene, Eylül 2024'te Beyrut'ta İsrail saldırısında hayatını kaybeden Hizbullah lideri Nasrallah'ın oğlu da katıldı.
Törende konuşan Hamaney, ABD ile müzakere sürecine ilişkin, "Şehit Reisi, ABD ile doğrudan müzakere etmeyeceğini açıkça dile getirdi. Tabii Şehit Reisi döneminde dolaylı görüşmeler oldu ancak sonuç alınamadı. Hala işe yarayacağını düşünmüyoruz ve ne olacağını bilmiyoruz" dedi.
Hamaney, ABD'nin doğrudan müzakere talebine ve İran'ın dolaylı müzakerelerdeki ısrarı hakkında ise "ABD'nin doğrudan müzakerelerde bu kadar ısrar etmesinin sebebi, tehdit ve hilelerle İran'ı müzakere masasına getirebildiklerini iddia etmektir" diyerek doğrudan müzakerelere karşı tutumunu yineledi.
İran Dışişleri Bakanı Erakçi: Gerçek dışı beklentiler ABD ile müzakereleri durdurur
ABD'nin müzakerelerde İran'ın uranyum zenginleştirme faaliyetlerini durdurma talebine de değinen Hamaney, "Bu dolaylı müzakerelere katılan karşı taraf saçma konuşmalar yapmamaya çalışmalıdır. İran'ın uranyum zenginleştirmesine izin verilmeyeceğini söylemek büyük bir hatadır. İran, şu veya bu yerden izin beklemiyor" diye konuştu.
İran ile ABD arasındaki nükleer müzakere süreci devam ediyor. Tahran, nükleer programını atom bombası üretmesine engel olacak şekilde kısıtlama karşılığında yaptırımların kaldırılmasını istiyor. Daha önceki açıklamalarında Tahran'ın düşük düzeyde uranyum zenginleştirmesini kabul edeceklerini söyleyen ABD'li yetkililer son zamanlarda İran'ın her düzeyde uranyum zenginleştirme işlemini durdurmasını talep ettiklerini belirtiyor.
İran ise düşük düzeyde uranyum zenginleştirme faaliyetinin müzakere konusu edilemeyeceğini vurguluyor.
ABD Başkanı Donald Trump'ın Özel Temsilcisi Steve Witkoff, ABC News'e yaptığı açıklamada, İran'ın uranyumu yüzde 1 oranında dahi zenginleştirmesine izin veremeyeceklerini ifade ederek, "Uranyum zenginleştirme Trump yönetiminin çok net bir kırmızı çizgisidir. Buna izin veremeyiz çünkü zenginleştirme silahlandırmayı mümkün kılar" demişti.
İran Dışişleri Bakanı Abbas Erakçi de buna yanıt olarak 18 Mayıs’taki açıklamasında anlaşma olsun ya da olmasın ülkesinin uranyum zenginleştirme faaliyetini sürdüreceğini ABD'nin bu konudaki ısrarının müzakereleri durduracağını ifade etmişti.
AB Suriye'ye yönelik ekonomik yaptırımları kaldırma kararı aldı
Avrupa Birliği (AB) Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Kaja Kallas, Suriye'ye yönelik ekonomik yaptırımların kaldırılmasına karar verildiğini duyurdu
Kallas, Brüksel'de yapılan AB Dışişleri Bakanları Toplantısı'nın ardından sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, "Bugün Suriye'ye uyguladığımız ekonomik yaptırımları kaldırma kararı aldık" mesajını paylaştı.
"Suriye halkının yeni, kapsayıcı ve barışçıl bir Suriye inşa etmesine yardımcı olmak istiyoruz" ifadesini kullanan Kallas, AB'nin Suriye halkının yanında olmaya devam edeceğini belirtti.
AB'nin Suriye'ye yönelik yaptırımları
AB'nin Suriye'ye yönelik yaptırımları, iç savaşın patlak vermesinin ardından Mayıs 2011'de başladı.
Rejimle bağlantılı, insan hakları ihlallerinden sorumlu tutulan kişilere yönelik seyahat yasakları, mal varlıklarının dondurulması gibi bireysel kısıtlayıcı tedbirler alındı. Beşşar Esed'den bakanlara, rejimin iç çemberinde yer alan kritik isimler listede yer aldı.
Bunların yanı sıra AB, Suriye'ye sektörel yaptırımlar da uyguladı, rejimin finans ağının kalbinde yatan sektörleri hedef aldı. Bu çerçevede ham petrol ve petrol ürünlerinin ithalatı, hem askeri hem sivil amaçlı kullanılabilen malların ve bazı iletişim ekipmanının ihracatı kısıtlandı. Yaptırımlar, belli girişimlerin, altyapı projelerinin finanse edilmesini de kapsadı.
AB, rejimin devrilmesinin ardından, 24 Şubat'ta ise Suriye'ye yönelik bankacılık, enerji ve ulaşım gibi sektörleri hedef alan yaptırımları "askıya almaya" karar verdiğini duyurarak bu konuda ilk adımı atmıştı.
AB yetkilileri, yaptırımların kaldırılmasıyla ilgili kararların "geri döndürülebilir" nitelikte olduğunu, ülkedeki durumun yakından takip edildiğini vurguluyor.
Trump: Suudi Arabistan, Katar ve BAE artık Çin'e gitmiyor, bizi seviyor
ABD Başkanı Trump, Suudi Arabistan, Katar ve BAE'nin yüzünü Çin'den ABD'ye döndüğünü savundu. Biden dönemini eleştiren Trump, "Bu ülkeler ABD tarafından terk edildiler ancak artık Çin'e gitmiyorlar. Bizi seviyorlar. Biz de onları seviyoruz. Biz onları gözeteceğiz, onlar da bizi gözetecek" dedi
ABD Başkanı Donald Trump, Orta Doğu'ya yaptığı ziyaretle Suudi Arabistan, Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri'nin (BAE) yüzlerini artık Çin'den ABD'ye dönmeye başladığını savundu. Başkan Trump, Kongre'deki Cumhuriyetçilerle yaptığı görüşmenin ardından basın mensuplarına gündemi değerlendirirken Orta Doğu ziyaretine ilişkin de yorum yaptı. Trump, Orta Doğu ziyaretinin çok başarılı geçtiğini, oradan 5,1 trilyon dolarlık "yatırım sözüyle" geri döndüğünü ve bunun ABD için büyük bir kazanım olduğunu belirtti.
3,2 trilyon dolarlık ziyaret: Trump'ın Ortadoğu turundan çıkan 5 sonuç
Suudi Arabistan, Katar ve BAE'nin bölgedeki en güçlü ve zengin ülkeler arasında olduğunu söyleyen Trump, "Bu ülkeler (Joe Biden yönetimi) ABD tarafından terk edildiler ancak artık Çin'e gitmiyorlar. Bizi seviyorlar. Biz de onları seviyoruz. Biz onları gözeteceğiz, onlar da bizi gözetecek" diye konuştu. Trump, söz konusu ülkelerin artık ABD'ye saygı duyduğunu dile getirerek, "Tekrar söylüyorum, Çin onları ele geçirecekti. Suudi Arabistan'a bakarsanız, Katar'da, BAE'de neler olduğuna bir göz atarsanız, Çin her şeyi ele geçirecekti." değerlendirmesini yaptı.
Söz konusu ülkelerle önemli yatırım anlaşmaları yaptıklarını kaydeden Trump, başka bir ABD başkanının benzer anlaşmaları yapamayacağını savundu. Başkan Trump, 13-16 Mayıs'ta Suudi Arabistan, Katar ve BAE'yi ziyaret ettiği Orta Doğu turunda her üç ülkeyle de savunma dahil birçok alanda önemli anlaşmalara imza atmıştı.
Kaynak: AA
Assange'dan Cannes'da Gazze protestosu: Öldürülen çocukların isimlerinin yer aldığı tişörtle katıldı
Wikileaks'ın kurucusu Julian Assange, 78. Cannes Film Festivali'ne, İsrail'in Gazze'de öldürdüğü 4 bin 986 çocuğun isminin yer aldığı tişörtle katıldı
Wikileaks'ın kurucusu Julian Assange, kendisiyle ilgili hazırlanan 'The Six Billion Dollar Man' (6 Milyar Dolarlık Adam) başlıklı belgeselin gösterimi için Fransa'daki Cannes Film Festivali'ne katıldı. Assange'a Destek Komitesinin X hesabından yapılan açıklamada, Assange'ın festivale, İsrail'in 7 Ekim 2023'ten bu yana Gazze'de öldürdüğü 5 yaşından küçük 4 bin 986 çocuğun adının yer aldığı, arkasında ise "İsrail'i durdurun" yazan bir tişört giyerek katıldığı belirtildi. Fransa'nın güneyinde düzenlenen 78. Cannes Film Festivali, 24 Mayıs'a kadar sürecek.
New York Times analizi: Gazze harekatı konusunda İsrail ordusu ve aşırı sağ çatışıyor
Kaynak: AA
Gazze'de ateşkes çağrısını yineleyen Starmer: İsrail'in gerilimi tırmandırmasından dehşete düştük
İngiltere Başbakanı Starmer, İsrail'in Gazze'de gerilimi tırmandırmasından dehşete düştüklerini söyledi. Starmer, "Rehinelerin serbest bırakılmasının tek yolu olarak ateşkes talebimizi yineliyoruz" dedi
İngiltere Başbakanı Keir Starmer, Gazze halkının açlıktan ölmesine izin veremeyeceklerini ifade ederek, "İsrail'in (Gazze'de) gerilimi tırmandırmasından dehşete düştüğümüzü kayda geçirmek istiyorum." dedi. Starmer, Avrupa Birliği (AB) ile İngiltere arasında dün yapılan yeni anlaşmaya ilişkin parlamentoda yaptığı konuşmada, Gazze'ye ilişkin de açıklamalarda bulundu. Gazze'de masum çocukların tekrar bombalanarak acı çekmesinin son derece tahammül edilemez olduğunu belirten Starmer, Gazze'de acil ateşkes çağrısını yineledi.
İngiltere, İsrail ile olan bütün ticaret görüşmelerini askıya aldı
İngiltere, Kanada ve Fransa'nın dün yaptığı ortak açıklamaya atıfta bulunan Starmer, "İsrail'in gerilimi tırmandırmasından dehşete düştüğümüzü kayda geçirmek istiyorum. Rehinelerin serbest bırakılmasının tek yolu olarak ateşkes talebimizi yineliyoruz" dedi. Starmer, İsrail hükümetinin Gazze'ye sadece temel miktarda yardımın girişine izin vereceği açıklamasına ilişkin, bunun "tamamen ve son derece yetersiz" olduğunu vurguladı. İngiltere Başbakanı Starmer, "Bu savaş çok uzun sürdü. Gazze halkının açlıktan ölmesine izin veremeyiz" ifadesini kullandı. Starmer, Batı Şeria'daki duruma da dikkati çekerek, "Batı Şeria'daki yerleşimlere karşı olduğumuzu ve Gazze'ye yönelik insani yardımın büyük ölçüde arttırılması talebimizi yineliyoruz." dedi.
Kaynak: AA
Rusya, İstanbul müzakerelerini işaret etti: 16 Mayıs'ta anlaştığımız unsurlar hayata geçirilmeli
Rusya Dışişleri Sözcüsü Zaharova, Ukrayna ile İstanbul'da yapılan müzakerelerde mutabakata varılan konuların hayata geçirilmesi gerektiğini söyledi. Zaharova, "Bunların arasında esir takası ve tarafların ateşkese yönelik bakışlarını sunması bulunuyor. Bu doğrultuda uygun adımlar atılacak" dedi
Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mariya Zaharova, İstanbul'da Ukrayna ile üzerinde anlaştıkları hususların hayata geçirilmesi gerektiğini belirterek, "Rusya, Ukrayna tarafıyla söz konusu hususlarla ilgili temasları sürdürmeye hazır" dedi. Zaharova, başkent Moskova'da düzenlediği basın toplantısında güncel konuları değerlendirdi. Rusya ile Ukrayna arasında müzakerelerin Türkiye'nin ev sahipliğinde geçen hafta İstanbul'da yapıldığını anımsatan Zaharova, Ukrayna heyetinin konuşmalarına İngilizce başladığını ancak Rusça devam ettiğini söyledi.
Trump ile görüşmesinin ardından Putin: İki taraf da taviz vermeli
Müzakerelerde 1000 kişiye 1000 kişilik büyük bir esir takası yapılması konusunda mutabık kalındığına dikkati çeken Zaharova, bunun Rus tarafının inisiyatifi olduğunu belirtti. Zaharova, "Şimdi önemli olan, 16 Mayıs'ta İstanbul'da mutabakata varılan hususların hayata geçirilmesi. Bunların arasında en büyük çaplı esir takası ve tarafların olası ateşkese yönelik bakışlarını ayrıntılı olarak sunması bulunuyor. Bu hususlar doğrultusunda uygun adımlar atılacak" ifadesini kullandı.
"Kiev için karar alma zamanı"
Kiev yönetiminin bu konuda "yapıcı" yaklaşım sergileyeceğini umduğunu dile getiren Zaharova, "Şimdi sıra Kiev'de. (Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir) Zelenski'nin barış arzusu ile ilgili çelişkili açıklamalar, adımlar ve eylemleri dikkate alındığında Kiev için karar alma zamanı. Bunlar, somut eylem ve adımlarla kanıtlanmalı" dedi.
Zaharova, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in ABD Başkanı Donald Trump ile dün telefon görüşmesi yaptığına dikkati çekerek şu değerlendirmede bulundu: "Rus tarafı, Ukrayna krizine adil ve nihai çözümü bulma niyetini tekrar dile getirdi. Bu bağlamda Moskova, Kiev'e olası bir barış anlaşmasına ilişkin memorandum üzerinde çalışmayı teklif edecek. Krizin temel nedenleri ortadan kaldırılmadan çözüme ulaşmanın mümkün olmadığı anlayışının esas alınması gerekiyor. Birçok ayrıntı üzerinde mutabakata varılması, çözüm ilkelerinin formüle edilmesi, barış anlaşmasının imzalanması için sürenin belirlenmesi, anlaşmalara varılması halinde belirli bir süre için olası ateşkesin sağlanması gerekiyor."
Putin ile Ukrayna'yı görüşen Trump: Görüşmenin tonu ve ruhu son derece olumluydu
Ukrayna ile müzakerelerden hiçbir zaman vazgeçmediklerini söyleyen Zaharova, "Rusya, Ukrayna tarafıyla söz konusu hususlarla ilgili temasları sürdürmeye hazır. Bu yaklaşım, Trump tarafından anlayışla karşılandı" diye konuştu. Zaharova, bu süreçte Batı'nın Ukrayna konusunda Rusya'ya baskı yapma, ültimatom koyma ve Rusya'yı zamanla sınırlama, tehdit etme, şantaj yapma yönündeki girişimlerinin yapıcı olmadığını ifade etti. ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio'nun Rusya'ya yönelik yaptırımların sertleştirilebileceği yönündeki açıklamasını değerlendiren Zaharova, "mevcut Amerikan yönetiminin aklı başında olduğunu ve Rusya'ya yönelik tehditlerin yapıcı olmadığı anlayışa sahip olduğunu" söyledi.
"İsrail'in Gazze ile ilgili kararlarından hayal kırıklığına uğradık"
Gazze'deki duruma değinen Zaharova, İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırıları yoğunlaştırdığını ve bunun sivil kayıplarına yol açtığını belirterek şöyle konuştu: "İsrail yönetiminin bu kararlarından hayal kırıklığına uğradık. Bu, ölen sivil sayısının yükselmesine ve yıkımlara yol açacak. Gazze'deki durum ancak siyasi diplomatik yollara başvurulmasıyla iyileşebilir. Bunun için tam ateşkesin, Gazze'ye insani yardımların yeniden sağlanması gerekiyor. Bu, Filistin meselesine uluslararası hukuk çerçevesinde adil ve uzun vadeli çözümün bulunması amacıyla siyasi sürecin yeniden başlatılması için gerekli koşulları oluşturacak." Sözcü Zaharova, ortaklarıyla temaslarında söz konusu hedeflere ulaşmak için girişimlerde bulunduğunu dile getirdi.
"Romanya'daki seçimde demokratik normlar çiğnendi"
Romanya'da hafta sonu yapılan cumhurbaşkanı seçimini değerlendiren Zaharova, seçim sürecinde demokratik normların çiğnendiğini söyledi. Sözcü Zaharova, Rusya'nın Romanya'nın içişlerine karıştığı yönündeki suçlamaların da "asılsız" ve "temelsiz" olduğunu savundu.
Kaynak: AA
İngiltere, İsrail ile olan bütün ticaret görüşmelerini askıya aldı
İngiltere yönetimi Gazze ablukası nedeniyle İsrail ile olan ticaret görüşmelerini durdurduğunu açıkladı
İngiltere Dışişleri Bakanı David Lammy, parlamentoya Londra yönetiminin Gazze ablukası nedeniyle İsrail ile ticaret görüşmelerini askıya aldığını söyledi. Lammy ayrıca, İsrail büyükelçisi ile konunun görüşüleceğini hatırlattı.
'Yanlış ve savunulamaz'
Lammy, milletvekillerine hitaben yaptığı açıklamada, İsrail hükümetinin aç çocuklara gıda sağlamayı reddetmesini “ahlaki açıdan yanlış” ve “savunulamaz” olarak nitelendirdi ve ekledi:
'Bu mecliste herkesin, İsrail hükümetinin aç çocuklara gıda vermeyi reddetmesini açıkça kınayabilmesi gerekir. Bu yanlış, bu korkunç'
Açıklamalarının devamında Dışişleri Bakan Yardımcısı Priti Patel’e yanıt veren Lammy, İsrail’in askeri operasyonlarının insani boyutuna dikkat çekerek, 'Binlerce çocuğun öldüğü bir savaşın genişlemesine karşı çıkmak, Hamas’ı ödüllendirmek değildir. Yüz binlerce sivilin yerinden edilmesine karşı çıkmak da Hamas’ı ödüllendirmek değildir' değerlendirmesinde bulundu.
İngiltere hükümetinden yapılan ayrı bir açıklamada, Batı Şeria'daki İsrailli yerleşimcilere yaptırım uygulama kararı aldıkları belirtildi.
İngiliz vekiller kararı destekliyor
İngiliz Milletvekili Mark Pritchard, "bu konuda son zamanlarda bu mecliste yapılan en güçlü açıklamayı" memnuniyetle karşıladığını söyledi.
Vauxhall ve Camberwell Green'den İşçi Partisi Milletvekili Florence Eshalomi, "İsrail uluslararası hukuku açıkça hiçe saymaya devam ediyor. Ayrıca gıda yardımını bir ceza olarak kullanıyorlar. İsrail için açık ve elle tutulur hamleler yapmalıyız' dedi.
Muhafazakar Parti'nin Kuzey Batı Hampshire Milletvekili Kit Malthouse, İngiltere hükümetinin İsrail'e yönelik somut bir adım atmasını şu sözlerle değerlendirdi:
'Dışişleri bakanının öfkesi ve kızgınlığı hepimiz tarafından takdir ediliyor ve bunun gerçek olduğunu hissediyorum. Ancak o da benim kadar İsraillilerin bu salonda ne söylediğini veya açıklamayı umursamadığını biliyor. Lammy'nin de çok iyi bildiği gibi bu açıklama yapıldığından beri düzinelerce Filistinli öldürüldü ve İsrail kanadından meydan okuma sesleri yükseldi'
Kaynak: Gazete Oksijen
Füze saldırılarına uzaydan müdahale: ABD'yi koruyacak 500 milyar dolarlık sistem
Pentagon, ABD yönetimine bütün kıtayı uzaydan koruyabilecek 'Altın Kubbe' sistemi için üç farklı plan sundu. Maliyetin devasa boyutlarda olduğu devasa projenin yönetim tarafından açıklanması bekleniyor. Trump ve ekibi üç farklı plandan birini seçip halka duyuruda bulunacak
Pentagon, ABD Başkanı Donald Trump’ın “Golden Dome” (Altın Kubbe) adını verdiği yeni nesil füze savunma sistemi için Beyaz Saray’a küçük, orta ve büyük ölçekli üç farklı plan sundu. Amerikan topraklarını uzun menzilli füze saldırılarına karşı koruyacak uzay tabanlı bu sistemin, önümüzdeki günlerde Trump tarafından açıklanması bekleniyor.
Trump’ın seçeceği opsiyon, önümüzdeki yıllarda bu devasa sistemin finansmanı, geliştirilmesi ve uygulama yol haritasını belirleyecek. Ancak hangi seçenek tercih edilirse edilsin, projenin ucuz olmayacağı şimdiden belli.
Gelecek yılın savunma bütçesinden “Golden Dome” için 25 milyar dolar ayrılmış durumda. Ancak ABD Kongre Bütçe Ofisi, sistemin tam anlamıyla işler hale gelmesi için 20 yıl boyunca toplam 500 milyar dolar harcanabileceğini öngörüyor.
Uzaydan koruma kalkanı
Savunma Bakanlığı sözcüsü Sean Parnell, CNN International'a yaptığı açıklamada, “Pentagon, Amerikalıları ve ülkemizi küresel füze tehditlerine karşı koruyacak Golden Dome sistemi için bir taslak mimari ve uygulama planı hazırladı,” dedi. Trump yönetimi ile yapılan görüşmelerin ardından kararın yakında kamuoyuyla paylaşılacağı bildirildi.
Planın kilit parçalarından biri ise doğrudan Başkan’a bağlı çalışacak bir “Golden Dome Sorumlusu” ya da kamuoyunda konuşulan adıyla “Altın Kubbe Çarı” atanması olacak. Bu kritik pozisyon için ABD Uzay Kuvvetleri Komutan Yardımcısı Orgeneral Michael A. Guetlein’in adı geçiyor.
Büyük bir hayal, gerçek olabilir mi?
ABD, kapsamlı bir füze savunma sistemi fikrini onlarca yıldır gündemde tutsa da, teknik yetersizlikler ve astronomik maliyetler nedeniyle bugüne kadar tam anlamıyla hayata geçiremedi. Trump, İsrail’in “Demir Kubbe” sistemine benzer bir savunma kalkanını ABD için istiyor.
Ancak uzmanlar, İsrail’in kısa menzilli tehditlere karşı çalışan sisteminin ABD’ye uyarlanmasının “elmalarla uçak gemilerini kıyaslamak gibi” olduğunu belirtiyor.
ABD Savunma İstihbarat Ajansı’nın yayımladığı bir değerlendirme raporunda, Çin, Rusya, İran ve Kuzey Kore gibi ülkelerin Amerika topraklarını balistik, hipersonik ya da seyir füzeleriyle vurabilecek kapasitede olduğu vurgulandı.
Trump’ın nihai hedefi, bu tehditleri daha atmosfere giriş aşamasında uzaydan yok edebilecek bir savunma mimarisi kurmak.
SpaceX ve özel sektör yarışa girdi
Projenin ölçeği ve karmaşıklığı, özel sektörün katılımını zorunlu kılıyor. Elon Musk’ın sahibi olduğu SpaceX, Golden Dome projesine talip olan önde gelen şirketlerden biri. CNN’in ulaştığı kaynaklara göre, SpaceX, teknoloji şirketleri Anduril ve Palantir ile ortak teklif sundu.
Bu üçlü, Savunma Bakanı Pete Hegseth ile doğrudan görüşerek projeye dahil olmak istediklerini belirtti. Hegseth’in bu tekliflere sıcak baktığı ifade ediliyor.
Ancak Musk’ın projeye dahil olması, bazı Demokratlar tarafından tepkiyle karşılandı. Musk’ın Trump ile yakın ilişkileri nedeniyle Savunma Bakanlığı’nın bağımsızlığı sorgulanırken, bazı Kongre üyeleri, bu süreçle ilgili olarak Savunma Bakanlığı Genel Müfettişi'nden soruşturma talep etti.
Maliyet devasa boyutlarda
Golden Dome’un maliyeti şimdiden eleştirilerin odağında. Uzay Kuvvetleri Komutanı General Chance Saltzman, “34 yıldır bu sektördeyim. Hiçbir projede ilk maliyet tahmininin fazla çıktığını görmedim,” diyerek, harcamaların zamanla artacağı uyarısında bulundu.
Şimdilik 2026 bütçesi için hazırlıklar yapılıyor. 2025 için ayrılan 25 milyar dolarlık bütçede, 7.2 milyar dolar uzay tabanlı sensörlerin, 5.6 milyar dolar ise erken müdahale sistemlerinin geliştirilmesi için ayrılmış durumda.
Uzmanlar, Golden Dome’un tam kapasiteyle çalışmasının yıllar alacağını belirtiyor. Trump yönetimi ise, sistemin en azından “ilk operasyonel kapasiteye” ulaşmasını hızlandırmak istiyor. Ancak daha şimdiden yaşanan gecikmeler ve koordinasyon sorunları, projenin geleceği konusunda soru işaretlerine yol açıyor.
Senato Silahlı Hizmetler Komitesi’nin Demokrat üyesi Jack Reed, “Golden Dome şu anda hâlâ bir fikirden ibaret,” diyerek sistemin henüz somut bir aşamada olmadığını vurguladı.
Kaynak: Gazete Oksijen
AB ve İngiltere'den Rusya'ya yeni yaptırımlar
İngiltere, Rusya'nın askeri, enerji ve finans sektörleri ve bazı kişi ve kurumları hedef alan 100 yeni yaptırım açıkladı. Avrupa Birliği üyesi ülkeler, Rusya'nın petrol taşıdığı gölge filosunda yer alan 200'e yakın tankeri hedef alan 17. yaptırım paketine onay verdi
İngiltere Dışişleri Bakanlığı'nın açıklamasında, İngiltere'nin son yaptırımlarının, Avrupa Birliği'nin Rusya'ya karşı hazırladığı 17'nci yaptırım paketinin öncesinde duyurulduğu ve bu adımların Ukrayna'da kalıcı bir barışı sağlamak için yürütülen uluslararası çabaların bir parçası olduğu kaydedildi.
İngiltere'nin yeni yaptırımlarının, Rusya'nın askeri, enerji ve finans sektörleri ile bazı kişi ve kurumları hedef aldığı belirtilen açıklamada, "dezenformasyon kampanyaları yürüten" 14 Sosyal Tasarım Ajansı üyesinin daha yaptırım listesine alındığı ifade edildi.
Açıklamada, bugünkü yaptırım listesinde 46 finans kurumu, Rus devletine bağlı Mevduat Sigorta Ajansı ve St. Petersburg Döviz Borsası, Rus petrolünü taşıyan ve "gölge filoya" ait olduğu belirtilen 18 gemi ve bu filoyu destekleyen kişi ve kurumların bulunduğu bilgisi paylaşıldı.
Yaptırım listesinde Rusya için gemi tedarik eden İngiliz vatandaşı John Michael Ormerod ve gölge filo tankerlerinin kaptanlığını yapan iki Rus vatandaşının da yer aldığı ifade edilen açıklamada, İngiltere'nin G7 ülkeleriyle Rus petrolüne yönelik uygulanan varil başına 60 dolarlık tavan fiyat seviyesini de gözden geçirdiği ve bu tavan fiyat uygulamasını sıkılaştırmak için ortaklarıyla çalıştığı kaydedildi.
AB, Rusya'ya yeni yaptırımları onayladı
Avrupa Birliği (AB) Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Kaja Kallas, AB ülkelerin dışişleri bakanlarının Brüksel'de gerçekleştirdiği toplantı sırasında alınan kararlara ilişkin sosyal medya hesabından paylaşımda bulundu. Kallas, "AB, Rusya'ya yönelik 17. yaptırım paketini onayladı. Paket kapsamında Rusya'nın gölge filosundaki yaklaşık 200 gemi hedef alınıyor" ifadesini kullandı.
Hibrit tehditlere yönelik yeni önlemler de alındığına işaret eden Kallas, "Rusya'ya yönelik yeni yaptırımlar üzerinde çalışılıyor" değerlendirmesinde bulundu.
Kallas, Rusya'nın savaşı daha uzun süre devam ettirmesi halinde daha sert karşılık vereceklerini belirtti. Bütün detayları paylaşılmayan yeni yaptırımlar kapsamında, Rusya'nın petrol ihracatındaki kısıtlamaları aşmak için kullandığı 200 civarında tanker kara listeye girecek.
16 yaptırım paketini hayata geçirmişti
Rus savunma sektörüne mal tedarik ettiği öne sürülen bazı üçüncü ülkelerdeki şirketler ile çok sayıda birey ve kurumun da AB yaptırım listesine eklenmesi bekleniyor.
AB, savaş nedeniyle Rusya'ya yönelik 16 yaptırım paketini hayata geçirmişti.
Bu çerçevede Rusya'ya, ticaret, finans, petrol ve kömür de dahil enerji, sanayi, teknoloji, ulaşım, çift kullanımlı ve lüks ürünler ile altın ve elması da içeren geniş yelpazeye yayılmış kısıtlamalar uygulanıyor.
Deniz yoluyla taşınan ham petrol ile bazı petrol ürünlerinin Rusya'dan AB'ye gönderilmesine yönelik yasak, bazı Rus bankalarının uluslararası ödeme sistemi SWIFT'ten çıkarılması ve çok sayıda yayın kuruluşunun faaliyetlerinin askıya alınması da yaptırımlar arasında.
AB'nin yaptırım listesinde 2 binden fazla kişi ve kurum bulunuyor.
AB Yüksek Temsilcisi Kallas: Suriye'ye yaptırımları kaldırmaktan başka seçeneğimiz yok
Kaynak: AA
Lufthansa Tel Aviv uçuşlarını askıya almıştı: Süre 8 Haziran’a kadar uzatıldı
Alman hava yolu firması Lufthansa Grubu’nun Tel Aviv uçuşlarını askıya alma uygulamasını 8 Haziran’a kadar uzattığı açıklandı
Alman hava yolu firması Lufthansa Grubu, 4 Mayıs’ta askıya alınan Tel Aviv uçuşlarına ilişkin açıklama yaptı. Tel Aviv'e ve Tel Aviv'den yapılan uçuşların 8 Haziran günü sonuna kadar askıya alındığı belirtilen açıklamada, uçuş iptallerinden etkilenen yolcuların bilgilendirileceği, müsaitlik durumuna bağlı olarak alternatif uçuşlarda yeniden rezervasyon seçeneği sunulacağı kaydedildi.
Lufthansa Grubu, Eurowings, Swiss, Austrian Airlines, Brussels Airlines gibi firmaları bünyesinde bulunduruyor.
Uçuşları askıya almıştı
Grup, Husilerin İsrail'deki Ben Gurion Havalimanı'nı balistik füzeyle vurmasının ardından Tel Aviv uçuşlarını askıya almıştı.
Yemen'deki Husiler, 4 Mayıs'ta, Tel Aviv'deki Ben Gurion Havalimanı'nı balistik füzeyle vurmuştu.
Saldırı sonrasında limanda uçak iniş ve kalkışları askıya alınırken, füzenin düştüğü bölgede 15 metre çapında çukur oluştuğu aktarılmıştı. Aynı gün Husiler, İsrail'e dönük kapsamlı hava ablukası uygulayacaklarını duyurmuş, uluslararası hava yollarını İsrail'e uçuşlarını iptal etmeye çağırmıştı.
İsrail ise 5 Mayıs'ta Yemen'in batısındaki Hudeyde Limanı ile Bacil çimento fabrikasına saldırı düzenlemişti.
Husiler, söz konusu saldırılarda 2 kişinin öldüğünü, 42 kişinin de yaralandığını duyurmuştu.
AB Yüksek Temsilcisi Kallas: Suriye'ye yaptırımları kaldırmaktan başka seçeneğimiz yok
AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Kallas Dışişleri Bakanları Toplantısı'ndan Suriye'deki devrik Esed liderliğindeki rejime yönelik yaptırımların kaldırılması için yeni kararlar çıkmasını umduğunu, aksi halde Afganistan örneğine benzer bir tablo ile karşılaşılacağını söyledi
Avrupa Birliği (AB) Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Kaja Kallas, Brüksel'de AB ülkelerinin dışişleri ve savunma bakanlarını aynı gün bir araya getiren toplantıları öncesinde gazetecilere açıklamalarda bulundu.
"Umarım yaptırımların kaldırılmasında anlaşırız"
Dışişleri bakanlarının Suriye'ye yönelik yaptırımların kaldırılması konusunu görüşeceğini belirten Kallas, "Umarım bugün ekonomik yaptırımların kaldırılması konusunda anlaşabiliriz" dedi.
Kallas, toplantı öncesinde AB ülkelerinin bu konuda yoğun tartışmalar yaşadığını belirterek "(Şam'daki) Hükümetin doğru yöne gidip gitmediği konusunda endişeler var ancak bence başka seçeneğimiz yok. Ya onlara ülkeyi istikrara kavuşturma olanağı vereceğiz ya da bunu yapmayacağız ve Afganistan'da olan gibi bir şeye sahip olacağız" değerlendirmesinde bulundu.
ABD'nin de Suriye'ye yönelik yaptırımları kaldırma kararının olumlu bir adım olduğunu ifade eden Kallas, AB'nin bu konuda öncü olduğunu vurguladı.
AB'nin Suriye'ye yönelik yaptırımları
AB'nin Suriye'ye yönelik yaptırımları, iç savaşın patlak vermesinin ardından Mayıs 2011'de başladı.
Rejimle bağlantılı, insan hakları ihlallerinden sorumlu tutulan kişilere yönelik seyahat yasakları, mal varlıklarının dondurulması gibi bireysel kısıtlayıcı tedbirler alındı. Beşşar Esed'den bakanlara, rejimin iç çemberinde yer alan kritik isimler listede yer aldı.
Bunların yanı sıra AB, Suriye'ye sektörel yaptırımlar da uyguladı, rejimin finans ağının kalbinde yatan sektörleri hedef aldı. Bu çerçevede ham petrol ve petrol ürünlerinin ithalatı, hem askeri hem sivil amaçlı kullanılabilen malların ve bazı iletişim ekipmanının ihracatı kısıtlandı. Yaptırımlar, belli girişimlerin, altyapı projelerinin finanse edilmesini de kapsadı.
AB, 24 Şubat'ta ise Suriye'ye yönelik bankacılık, enerji ve ulaşım gibi sektörleri hedef alan yaptırımları "askıya almaya" karar verdiğini duyurmuştu.
AB yetkilileri, yaptırımların kaldırılmasıyla ilgili kararların "geri döndürülebilir" nitelikte olduğunu, ülkedeki durumun yakından takip edildiğini vurguluyor.
Kaynak: AA
Comentários