top of page

Fransa 2

  • Yazarın fotoğrafı: mutlunecmettin
    mutlunecmettin
  • 1 Nis
  • 12 dakikada okunur

Fransa İçişleri Bakanlığı, ülkede dün ikinci turu düzenlenen seçimde oyların tamamının sayıldığını açıkladı. Meclis çoğunluğunun 289 milletvekili ile sağlandığı ülkede, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un partisi Cumhuriyet Yürüyüşü (LREM) ile Horizons (Ufuklar) ve Demokrasi Hareketi (MoDem) partilerinden oluşan Ensemble ittifakı, Ulusal Meclis'te 245 koltuk elde etti. Aşırı solcu Jean-Luc Melenchon'un girişimiyle Boyun Eğmeyen Fransa (LFI), Yeşiller Partisi (EEVL), Sosyalist Parti (PS) ve Komünist Parti'yi (PCF) kapsayan Sosyal ve Ekolojik Yeni Halk Birliği (Nupes) ittifakı 131 milletvekili çıkardı.

Jean Luc Melenchon: Ülkenin kolunu bükmüş kişiyi alaşağı ettik

Mecliste aşırı sağcı Ulusal Birlik'i (RN) 89 milletvekili, merkez sağdaki Cumhuriyetçiler Partisi'ni (LR) ise 61 milletvekili temsil edecek. Seçimlerin ikinci turunda sandığa gitmeyen seçmenin oranı yüzde 53,77 ile 5. Cumhuriyet'in en yüksek ikinci oranı olarak kayda geçti. Bu oran aynı turda 2017'de tarihi rekorla yüzde 57,36 idi.

Toplam 577 sandalyeli Ulusal Meclise 215 kadın, 362 erkek milletvekilli girdi. 2017'deki genel seçime nazaran bu yılki kadın milletvekili sayısı azaldı.

Macron cephesi geriledi

Macron'un partisi LREM (308), MoDem ile (42) yaptığı 2017'deki genel seçim ittifakıyla, toplam 350 milletvekilliğini kazanarak 577 sandalyeli Ulusal Mecliste hükümet kuracak çoğunluğu elde etmişti. Aynı yıl, Merkez sağ Cumhuriyetçiler Partisi (LR), Bağımsızlar ve Demokratlar Birliği (UDI) dahil çeşitli sağ partilerin toplam milletvekili sayısı 137'de kalırken, PS liderliğindeki ittifak ancak 45 milletvekili çıkarabilmişti.

2017'de Ulusal Mecliste aşırı sağcı Ulusal Cephe Partisini (FN), (bugünkü RN) yalnızca 8 milletvekili, ittifak halindeki LFI ile PCF ise toplam 27 milletvekili temsil etmişti.

Başarısız olan bakanlar istifa edecek

Fransa Başbakanı Elisabeth Borne'un yanı sıra kabinede milletvekili adayı olan 14 bakandan milletvekili seçilemeyenlerin kabineden istifa edecekleri daha önce belirtilmişti.

Buna göre seçimden mağlup ayrılan Deniz İşlerinden Sorumlu Devlet Bakanı Justine Benin, Sağlık Bakanı Brigitte Bourguignon ve Ekolojik Geçiş ve Bölgesel Uyum Bakanı Amelie de Montchalin'in gelecek günlerde istifa etmesi bekleniyor.

Macron cephesinden genel seçimin ilk turunda Macron'un ilk döneminde görev almış eski Eğitim Bakanı Jean-Michel Blanquer'in yanı sıra Eski Fransa Cumhurbaşkanı Francois Hollande'nin döneminde başbakanlık yapmış Manuel Valls bulunurken, ikinci turda mağlup olanlar arasında LREM partili Ulusal Meclis Başkanı Richard Ferrand ve Macron'un eski İçişleri Bakanı Christophe Castaner gibi isimler yer alıyor.

Genel seçimin ikinci turuna ilişkin dün açıklama yapan Borne, "5. Cumhuriyet dönemince Ulusal Meclis, hiçbir zaman böyle bir siyasi konfigürasyon görmedi. Hem ulusal hem de uluslararası düzeyde yüzleşmemiz gereken zorluklar göz önüne alındığında bu durum ülkemiz için bir risk oluşturuyor." dedi.

Borne, bu oylamaya saygı duyulması ve gereken sonuçların çıkarılması gerektiğini ifade ederek, yeni meclisteki merkezi güç olduklarını, "eylem çoğunluğu" kurmak için çalışacaklarını kaydetti.

Cumhuriyetçiler iş birliğine kapalı

Mecliste salt çoğunluğu tek başına sağlayamayan Macron cephesinden farklı isimlerin dün akşamki açıklamaları, Macron'un reformlarının ve projelerinin yerine getirebilmesi adına Mecliste çeşitli kısa veya uzun vadeli anlaşma ya da ittifaklara gidilebileceğine işaret etti.

LR'den farklı iki isim hükümetle anlaşmaya sıcak baktıklarını dile getirirken, dördüncü kez milletvekili seçilen LR partili Eric Ciotti, Macron cephesine "yedek teker" olmayacağını açıkladı.

Cumhuriyetçiler Partisinin Başkanı Christian Jacob ise seçim sonuçları sonrası yaptığı basın açıklamasında, muhalefet olarak seçim kampanyası yürüttüklerini belirterek, "muhalefetteyiz ve öyle de kalacağız." dedi.

Nupes, ülkenin ilk muhalif siyasi gücü haline geldi

İttifak bazında değerlendirildiğinde Nupes, ülkenin ilk muhalif siyasi gücü haline geldi. İçişleri Bakanlığının 131 olarak açıkladığı Nupes'in sandalye sayısını, kamu yayıncısı Franceinfo 133 olarak hesapladığını kaydetti.

Paris'in çevresindeki Seine-Saint-Denis vilayetinde mevcut 12 seçim bölgesinin tamamını kazanan Nupes ittifakı, Meclise "halktan" farklı profiller de çıkardı.

Otelde temizlik personeli olarak çalışan Fildişi Sahili asıllı Rachel Keke, Macron'nun eski Fransa Spor Bakanı Roxana Maracineanu'yu yenerek milletvekili seçildi.

Fransız basınına göre, Nupes ittifakının adayları arasında bulunan ve yeniden milletvekili seçilen Eric Coquerel, çoğunluğu olmayan Borne'nin Başbakan olmaya devam edemeyeceğini belirtti.

Coquerel, muhalefetin 5 Temmuz'da hükümete karşı güven oylaması sunacağını açıkladı.

Aşırı sağ, Mecliste tarihi sayıya ulaştı

En son 1986'da yüksek sayıda Meclise 35 milletvekili çıkararak parlamenter grup oluşturmaya hak kazanan aşırı sağ RN partisi, bu yılki seçimde tarihi bir yükseliş kaydederek 89 milletvekili koltuğuna sahip oldu.

Sadece parti bazından bakıldığında, Fransız basını RN'nin Meclisteki ilk muhalif parti olduğunu aktarıyor.

Milletvekili koltuğu için yarıştığı Pas-de-Calais vilayetinin 11. seçim bölgesinde galip gelen aşırı sağcı RN partili Marine Le Pen, dün yaptığı konuşmada, "Halk, Meclise RN milletvekillerinden çok güçlü bir parlamenter grup göndermeye karar verdi, böylelikle (Meclis) daha milli hale geldi. Bu grup, siyasi ailemizin tarihindeki en büyük (parlamenter) grup olacak" dedi.

Le Pen, "Macron'u azınlık cumhurbaşkanı yaparak, ülkeyi tek partili bir yönetimden korumak", "siyasi yeniden yapılanmayı sürdürmek", "Macron ve aşırı sola karşı kararlı bir muhalefet grubu oluşturmak" şeklindeki 3 amaçlarına ulaştıklarını belirterek, Meclise girecek yeni RN milletvekillerinin Macron dönemi sona erdiğinde iktidara gelecek "yeni siyasi elitin öncüleri" olacağını ifade etti.

Öte yandan, bir diğer aşırı sağcı milletvekili adayı Eric Zemmour, seçimin ilk turunda mağlup olurken, Zemmour'un partisi Reconquete (Yeniden Fetih) Mecliste hiçbir milletvekili çıkaramadı.

Fransız Polinezyası'dan 3 bağımsızlık yanlısı aday Mecliste

Fransa'nın Pasifik Okyanusu'ndaki deniz aşırı toprağı Fransız Polinezyası'nın bağımsızlığını savunan parti Tavini Huiraatira'dan 3 aday milletvekili seçildi.

Bu adayların içinde 21 yaşındaki Tematai Le Gayic Fransa 5. Cumhuriyet tarihinin Ulusal Meclisine giren en genç milletvekili olma unvanını kazandı.

Öte yandan, Nisan 2022'de düzenlenen cumhurbaşkanlığı seçiminde de aday olan iki isim, PCF partili Fabien Roussel ve aşırı sağcı aday Ayağa Kalk Fransa (Debout la France) partili Nicolas Dupont-Aignan yeniden milletvekili seçildi.

Macron, Ulusal Meclisi feshedebilir mi?

Ulusal basın, seçimde beklenmedik bir yenilgiyle çıkan Macron ittifakının, Mecliste mevcut konfigürasyonu nedeniyle "kurumsal kriz" oluşturduğu belirtilerek, "Macron, Meclisi feshedebilir mi?" sorusunu gündeme getirdi. Meclisin yeni başkanı 28 Haziran'da belirlenecek. (AA)


Yüzde 70’i Melenchon'a oy vermişti

Ifop anket enstitüsü tarafından yapılan bir araştırmaya göre ilk turda Fransız Müslümanların yaklaşık yüzde 70'i kıl payı elenen aşırı sol aday Jean-Luc Melenchon'a oy verdi. Şimdi bu oyların nereye gittiği önemli. Müslümanlık ve laik Fransız toplumu Fransa laik bir cumhuriyet ve teoride insanların diledikleri herhangi bir tanrıya inanmakta özgür olduğu, ayrımcı olmayan bir toplum. Ancak kendisini İslam üzerine bir tartışmanın içinde buldu.


Peçe ve burka 2011’den beri yasak

2011'den beri halka açık yerlerde yüzü kapatan peçe veya tüm vücudu kapatan burka giymek yasa dışı. Ancak başörtüsü yasağı yok. Fransız yasaları, okullarda gösterişli dini sembollerin giyilmesini yasaklıyor. Başörtüsü de bunlardan biri olarak kabul görüyor. Aynı şekilde, memurların da iş başında bunu yapması yasak. Okul gezilerine eşlik eden velilerin başörtüsü takmalarına izin verilip verilmeyeceği konusunda tartışmalar alevlenmişti ancak onları durdurma girişimleri başarısız oldu. Bu konuların tartışılmasının ardında Fransızların kadın erkek eşitliği, laiklik ve renk gözetmediği varsayılan toplumu hakkındaki güçlü duygular yatıyor. Tıpkı kabul edilmeyen veya açık önyargılar gibi.

“Başörtüsü bir ideolojinin üniformasıdır”

Macron, Le Pen'i önerilen başörtüsü yasağıyla laiklik ilkelerini ve anayasanın kendisini baltalamakla suçladı. Franceinfo radyosuna geçen hafta verdiği röportajda, Le Pen’in kipa, haç ve diğer dini sembollerin halk içinde kullanımını yasaklaması gerektiğini, aksi takdirde inananlar arasında ayrımcılık yapacağını söyledi. Le Pen ise France Inter radyosuna verdiği röportajda aynı fikirde değildi. Cumhurbaşkanı adayı “Başörtüsü gerçekte İslamcı bir üniformadır. Müslüman bir üniforma değildir ve tüm farkı yaratan da bu. Bir dinin değil, bir ideolojinin üniformasıdır” diye karşılık verdi. Sözlerine şöyle devam etti: “Bu yasak laiklik kavramına dayanmıyor. İslamcı ideolojilere karşı verilen mücadeleye dayanıyor.”


Fransız seçimlerinin anahtarı ekonomik programlar

Fransa’daki seçime günler kala hayat pahalılığı bir numaralı gündem haline geldi. İki aday da halkın cebini rahatlatacak ekonomik müdahale planlarını kamuoyuna sunuyor. Tüm farklılıklara rağmen Macron ve Le Pen'in verdiği sözlerde ortak bir nokta var: Daha fazla kamu harcaması ve daha az tasarruf



Haber Giriş: 22.04.2022 04:35 | Son Güncelleme: 23.04.2022 21:55

Paylaş

Eklendi

Fransa'nın seçimi, AB'nin kaderi

Aşırı sağcı Zemmour göçmenlerle, antifaşistler de Zemmour’la uğraşırken sempatik bir portre çizmeyi başaran Le Pen bu hafta sonu tüm AB ve NATO karşıtı fikirleriyle Fransa cumhurbaşkanlığı için Macron'a karşı yarışacak

A+ Yazı Boyutunu BüyütA- Yazı Boyutunu Küçült


Leclerc süpermarket zincirinde çalışan 35 yaşındaki Niel, Marine Le Pen’i Vernon’daki Normandy Oteli’nden çıkarken bir anlığına görebildi. Kalabalığın arasından telefonuyla Fransa cumhurbaşkanı adayının fotoğrafını çekmeye çalışırken bir yandan da kızının elini sıkıca tutmuş, “Çok heyecanlıyım” diyor. “Bizi her şeyden o kurtaracak. Geçim derdinden, ekonominin halinden, Macron’un yaptığı her şeyden, litresi 2 euro’ya benzinden, gıda fiyatlarından.”  

Paris’e bir saat uzaklıktaki Vernon, Normandiya bölgesinin uç kesiminde ve Seine Nehri kıyısında. Danışmanlarından birine göre burası Le Pen’in yerinden kıpırdamayan Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’a karşı yürüttüğü “yerele odaklan” kampanyası kapsamında eylül ayından beri ziyaret ettiği 46. durak. 

Le Pen, kampanyasını 10 Nisan’daki ilk turdan kısa süre önce başlatan, soğuk ve elitlere hitap eden mevcut cumhurbaşkanının aksine güler yüzlü, üç çocuk annesi, bekar ve sıradan insanların pahalılık, suç ve göç konusundaki kaygılarını anlayan bir profil çiziyor. 

Kamuoyu yoklamalarına göre üçüncü kez aday olan Le Pen’nin ülkenin ilk kadın cumhurbaşkanı seçilme şansı hiç olmadığı kadar yüksek. 

Yabancı ve Yahudi düşmanı Ulusal Cephe partisinin kurucusu olan babası Jean-Marie Le Pen, 20 yıl önce Fransa’da aşırı sağ için ilk büyük adımı attığı zaman ikinci turda Jacques Chirac tarafından yüzde 82’ye 18 gibi büyük bir farkla yenilmişti. Sonuç ne olursa olsun Le Pen ciddi ilerleme kaydetmiş olacak. 

ABD’de Trump, Macaristan’da Viktor Orban ve Rusya’da Vladimir Putin gibi müttefikleri başta olmak üzere otoriter, popülist ve milliyetçi liderlerin dünya çapındaki yükselişi Le Pen’e yaradı; hatta kampanyaları Rus ve Macar bankaları tarafından finanse edildi.  

Fransız solunun Macron’a duyduğu nefret de lehine işliyor. Macron varlık vergisini kaldırdığı ve geçmişte Rotschild’de bankerlik yaptığı için “zenginlerin cumhurbaşkanı” olmakla eleştiriliyor. Kampanyanın son haftalarında Putin’in Ukrayna’yı işgal etmesi de Le Pen’in işine geldi; yakıt ve gıda fiyatlarındaki artış yüzünden Macron hükümeti suçlanıyor. 

"Zehirden arındırma"

Ancak Le Pen başarısını esasen kendine borçlu. Kilit kavram ise “zehirden arındırma”. 11 yıl önce babasından miras aldığı partiye detoks uyguladı. Abartılı ırkçılığı bertaraf etti ve AB’den ve euro’dan ayrılma planlarını kenara bıraktı. Neo-faşist çağrışımlı Ulusal Cephe ismini değiştirerek Fransız halkını birleştiren bir tınıya sahip Ulusal Birlik adını seçti. Kavgacı tonunu terk etti; toplum içinde bolca gülümsemeye ve gülmeye başladı. Partisinin odak noktasını göçten geçim derdine çevirdi.  

Le Pen’in yaptığı tek şey üslup değişimi değil. İktidara gelince yapacaklarını özünde değiştirmeden tansiyonu düşürmeyi başardı. Güneydeki Toulon liman kentinden 42 yaşındaki müteahhit Nicolas Koutseff “İnsanları pek de korkutmuyor” diyor. Koutseff sadık bir merkez sağ taraftarıyken on yıl önce Le Pen’in safına geçip partinin yerel temsilcisi olmuş. 

Öyle ki aşırı sağdaki partisi için aşırı soldan bile destekçi bulmayı başardı. Avignon’da Le Pen’i dinlemek için sıraya girenlerden 23 yaşındaki emlakçı Emma geçmişte solcu Jean-Luc Mélenchon’u desteklemiş ama Le Pen yakıtlardaki KDV’yi hemen azaltmayı, zaruri tüketim maddelerindeki KDV’yi ise tamamen kaldırmayı vaat ettiği için Macron’a karşı onu tercih edeceğini söylüyor. Siyasetin iki ucu arasındaki yakınlaşma Fransa için çok garip değil. İlk turda yüzde 28 oy alan Macron ve yüzde 23 oy alan Le Pen’in ardından yüzde 22 ile üçüncü sırayı alan Mélenchon’a oy veren seçmenlerden en az dörtte birinin ikinci turda Le Pen’i tercih edeceğini söylemesinin sebebi, aşırı sol ile aşırı sağın milliyetçi ve korumacı politikalara ihtiyaç konusunda hemfikir olması

NATO ve AB’ye duyulan güvensizlik, zorunlu aşıya kuşkulu yaklaşım, Putin ve diğer otoriter liderlere duyulan sempati de iki tarafın ortak noktaları. Ayrıştıkları yerler esasen ırk, din ve kimlik sorunları. 

Son Avrupa Parlamentosu seçimlerinde Le Pen’in partisi Macron’unkini mağlup etmişti. Le Pen o seçimden birkaç ay sonra 2020 yılında FT’ye verdiği röportajda şunları söylüyordu: “Artık sağ-sol değil milliyetçi-küreselci ayrımı var… Bu dönemde bizim savunduğumuz fikirler – göç kontrolü, ekonomik vatanseverlik, rasyonel ve makul korumacılık – bütün dünyada giderek güçleniyor, bu yüzden iktidara gelme şansımız var.”  

Le Pen bu seçim kampanyasının başında ekonomik kaygılara odaklanması gerektiğinin farkına vardı. Televizyondaki tartışma programlarından siyasete geçtikten sonra kısa süreliğine merkez sağ hareketin liderliği için kendisini zorlayan rakibi Eric Zemmour’un provokatif üsluplu Müslüman ve göç karşıtı söylemiyle atışmaktan kaçındı. 

“Halkı sever”

Zemmour ilk turda yüzde 7 oy alabildi ve destekçilerinden onda dokuzu ikinci turda Le Pen’e oy vereceğini söylüyor. Le Pen’in danışmanlarından biri antifaşist göstericilere atıfla, “Bu kampanyada hemen hiç antifa görmedik” diyor. Çoğu Zemmour’u protesto etmekle meşguldü. Le Pen de daha yumuşak bir üslup seçmişti.   

Bir çiftçiye “çamura bayılırım” dediği, bahçe işlerini ne kadar sevdiğini anlatmak için televizyon kameralarını evine davet ettiği ve Covid kapanmaları sırasında bir kedi bakımı kursunu başarıyla tamamlamakla övündüğü bu yeni yaklaşım, Pertuis gibi Provence kasabalarında istenen etkiyi yapmış görünüyor. Paskalya öncesindeki Kutsal Cuma günü semt pazarını gezen Le Pen’i taze kuşkonmaz, enginar, midye ve denizkestanesiyle dolu tezgahları arasında gören 32 yaşındaki bakıcı Florelle Bonnet coşkuyla “Halkı seven aday o” diyor. “Güzel ve ışık saçıyor; en üst makama gelmeye hazır olduğunu hissettiriyor.”  

“Başörtüsü yasağı sigara yasağı gibi”

Son derece entelektüel Macron filozof, yazar ve tarihçilerden alıntı yapar, Avrupa Aydınlanma’sını yad eder, köylerde ve gezintilerde bile halka uzun konuşmalarla hitap edip doğru siyaset yürüttüğü konusunda onları ikna etmeye çalışırken Le Pen gündelik dili tercih ediyor. Müslüman kadınlara kamusal alanda başörtüsü yasağı teklifini restoranlardaki sigara içme yasağına ve otomobilde emniyet kemeri takma zorunluluğuna benzetiyor. 

Tüm bunlar kişisel popülarite ve siyasi kabul görme açısından Le Pen’i Macron’un önüne geçirmeye yardımcı oldu. Üstelik Macron’a oy vermeyi düşünenlerden bazıları da “veba ile kolera” arasında tatsız bir seçim yapmak zorunda olduklarını söylüyor. 

Bazı Fransız seçmenler ise aşırı sağın hala tehlikeli olduğunu düşünüyor. Siyaset, iş dünyası, akademisyenler ve medyadan oluşan yerleşik düzen Le Pen’e olumsuz tepki vermeye başladı. Olası bir seçim zaferinin AB’yi felce uğratmasından, Batı ittifakını çökertmesinden, Fransız ekonomisini zayıflatmasından ve toplumdaki din ve ırk kaynaklı bölünmeyi derinleştirmesinden korkuluyor. Le Pen imajını ve yaklaşımını değiştirmiş olsa da muhaliflerine göre temelde yatan politikaları her zamanki kadar zararlı.  

Avrupa konusunda Fransa’nın AB’den çıkması ve euro’yu bırakması için doğrudan çağrı yapmıyor olsa da Fransız vatandaşlarının lehine olacak şekilde yabancılara ayrımcılık uygulama ve Fransız hukukunun AB hukukuna üstünlüğünü tesis etme planlarının kaçınılmaz olarak Frexit’e yol açacağından endişe ediliyor. 

“Biz göçmen çocuğuyuz”

Pertuis Fransa’da göçmen ve suç korkusu sebebiyle onlarca yıldır aşırı sağa oy vermiş yerlerden. Ancak Le Pen arabadan inerken pazar yerinin yanında önce bir iki, ardından bir düzine kasaba sakininin spontane gelişen protestosu görülüyor. Tam da bu yüzden Le Pen’in gezi programının ayrıntıları gizli tutuluyor. Hint Okyanusu’ndaki Réunion adasında doğan 33 yaşındaki siyahi kadın Annick’e göre “O bir ırkçı. Fransa için çok tehlikeli.” Diğerleri de “Biz göçmen çocuğuyuz!” ve “No pasarán!” (“Geçit yok”) diye bağırıyor. 


Fransa seçimlerinde Müslümanlar, Macron ve Le Pen arasında fark görmüyor

Fransız uzmanlar, Müslümanların, 24 Nisan'da düzenlenecek cumhurbaşkanı seçiminin ikinci turunda yarışacak Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ve aşırı sağcı Marine Le Pen arasında, Müslümanlara yönelik tutumu nedeniyle bir fark görmediğini belirtti


Fransa’dan seçim dersi: Sağ-sol ayrımı hala önemli

Fransa seçiminden alınacak ders şu: Sınıflarla bölünmüş toplumlarda sağ-sol ayrımı hala önemli. Macron’un kazanması popülizmin yenildiği anlamına gelmiyor. Aşırı sağcılar sebebiyle merkezin sesi daha tiz çıkıyor

A+ Yazı Boyutunu BüyütA- Yazı Boyutunu Küçült

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un rahat bir şekilde yeniden seçilmesi birbirinden hiç hoşlanmayan iki rakibin siyasi cepheleri arasındaki karşılıklı bağımlılığın üzerini örtmüş görünüyor. Macron ve aşırı sağcı Marine Le Pen birbirlerinden nefret ediyor olabilir ama birlikte ürettikleri ortak yaşam Fransa, Avrupa, hatta dünyanın geri kalanındaki açmazı görmek açısından hayati. 

Le Pen’in kazanacağı korkusu mevcut yönetimi Elysée’ye geri döndürdü. Aslında bu bir gelenek. Macron’dan 20 yıl önce Jacques Chirac da Le Pen’in babası Jean-Marie karşısında yüzde 82 oyla galip gelmişti. 

Ama bu sefer farklıydı. 2002’de Chirac’ın zaferi Jean-Marie Le Pen’den duyulan korkunun sonucuydu. 2022’de ise çift yönlü bir sonuç var: Le Pen Macron’un ciddi bir seçmen çoğunluğunu arkasında toplamasına yardımcı olurken Macron da Le Pen’i güçlendirdi. Sonuçlara bakmak yeterli: Aşırı sağcı bir aday yüzde 42 oy aldı. Macron ile Le Pen’in karşılıklı bağımlılığı son beş yılda arttı. 

Para dünyasının yönettiği ülke

Chirac 2002’de sağ, merkez ve solun yabancı düşmanı aşırı sağa karşı koalisyon oluşturmasıyla yeniden seçilmişti. Beş yıl önce aynı aşırı sağ tehdidiyle yüz yüze gelen Macron ise kendini ne sağcı ne solcu olarak sunarak ezberleri bozdu. Yöntemi işe yaradı ama maksadını aştı: Macron’nun bu ilkesi en şiddetli muhaliflerinin düşünce tarzına da bulaştı. 

Gençler, prekarya ve proletaryanın kendini güvende hissetmeyen kesimleri cumhurbaşkanı adaylarını artık sağ-sol ayrımı üzerinden değerlendirmiyor. Fransa’ya bakınca kendilerini hem geri bırakan hem de oradan çıkamamalarına yol açan, tanımadıkları bir para dünyasının yönettiği bir ülke görüyorlar. Onların gözünde Macron bu dünyanın cisimleşmiş hali. Onlara göre yeni siyasi ayrım bu dünyayı sürdürmek isteyen saygın siyasetçiler ile onu yıkmayı vaat eden politikacılar arasında.

Seçim öncesi iki adayın katıldığı televizyon açık oturumunda Macron kendisini sistemi anlamış ve daha iyi yönetebilecek bir idarecinin ete kemiğe bürünmüş hali olarak sunmayı başardı. Ama bu tutum sistemin daha iyi yönetilmesini değil yıkılmasını isteyen seçmenlere hitap etmiyor. 

Macron’un yaklaşımı bana İngiltere’deki Brexit karşıtlarını hatırlattı. Onlar da karşı tarafın yıkıcı zihniyetini öngörememişti. O seçmenlere Brexit’in kendilerine acı vereceğini grafik ve istatistikler üzerinden ne kadar çok anlatırsanız, hileli olduğuna inandıkları sistemi alaşağı etmek adına ortak fedakarlıkta bulunma heyecanları artıyordu. 

Fransa’daki 2002 seçimleri ile kıyaslamaya geri dönersek, Chirac’ı destekleyen farklı cepheler ile Macron’un radikal ne sağ ne sol ilkesi arasında büyük fark var. Yirmi yıl önce sol seçmen Le Pen’i dışarıda tutmak için sağ görüşlü bir siyasetçiyi desteklemişti. Chirac bunların Sosyalist Parti ve Komünist Parti gibi yerleşik siyasi güçlerden ödünç alınmış oylar olduğunun farkındaydı ve ülkeyi kurulu düzenin ateşli muhalifleriyle gizli bir akit yapmış gibi yönetti. Halbuki 2017’de Macron önce sol ve sağ partileri bertaraf edince Le Pen’in başarı ihtimali doğdu.

Macron Elysée’ye çıktığında Ulusal Meclis’te de salt çoğunluğa sahipti. Dolayısıyla Chirac’ın elini kolunu bağlayan taahhütlere takılmadan ajandasını özgürce yürürlüğe koydu. Önündeki tek engel Big Finance denen büyük finans şirketleri ve ticari çıkarların esiri olmuş zor durumdaki Avrupa Birliği’ydi. Birkaç yıl içinde Paris’i iş dünyasıyla daha içli dışlı bir şehir haline getirdi; Fransız start-up ortamını canlandırdı ve resmi işsizlik oranlarını azalttı. 

Ama prekarya büyüyordu. Birçok seçmen kendilerine karşı açıktan bir sınıf savaşı açıldığını düşünüyordu. Buna yol açan ise mevcut ultra zenginlere vergi indirimleri, işten çıkarma tazminatlarının kuralsız hale gelmesi, karbon vergisinin gerilemesi ve yoksulların yaşam beklentisinin varlıklılara göre 13 yıl daha düşük olduğu bir ülkede emeklilik yaşını yükseltme kararlılığı gibi politikalardı. Neticede bu seçmenlerin geleceğe dair umudu azaldı.

Kavga danışıklı dövüş değil ama... 

Macron ile Le Pen’in siyasetleri arasındaki alışverişin temelinde bu gerçek yatıyordu. Birbirlerine alerjileri olduğu açık ve ortada bir danışıklı dövüş kokusu olmasa da aralarındaki dinamik yeni bir yönetici sınıf lehine yeni tür bir sermaye birikimini kolaylaştıran siyasi çıkmaza yol açıyor. Macron neticede o sınıfa hizmet ediyor ve resmi muhalefette Le Pen gibi biri oldukça o sınıfın hükmü güçleniyor. 

Beş yıl önce sesimi duyurabildiğim herkesi Le Pen’e karşı Macron’a oy vermeye çağırdım. Bunun için Fransız dostlarımın özellikle de koyu tenli olanların Le Pen’in içişleri bakanlığını ele geçirmesi ihtimali karşısında duyduğu dehşeti düşünmek yeterliydi.

Bu yıl benim de dahil olduğum DiEM25 Fransız adaylar için aynı öneride bulunsa da bu sefer söz konusu istekte bulunmak daha zordu. Macron ile Le Pen’in birbirini beslemesi sonucu insan hakları ve insanlık onuru gibi sorunlar konusunda aralarındaki fark giderek azaldı. Macron’un İçişleri Bakanı Gérald Darmanin’in geçen yıl Le Pen’i “göç konusunda fazla yumuşak olmakla” eleştirdiğini nasıl unutabiliriz?

Macron tarzı siyasetçiler savunacaklarını iddia ettikleri liberal rasyonalizmin arkasında durmakta sürekli başarısız oluyor. Ne sağ ne sol söylemlerinin arkasına saklanmaları yüzünden kemer sıkma ile banka kurtarmayı birleştiren irrasyonel bir siyaseti desteklediler. Yol açtıkları 12 yıllık durgunluk yeşil enerjiye yapılabilecek ciddi yatırımları engelledi. Pandemi sırasında vatandaşlık haklarının anlamsız ihlallerine boyun eğdiler. Bugün ise tırmanan NATO-Rusya ihtilafına karşı uyaran ve ABD ile Rusya arasında, tarafsız bir Ukrayna’nın AB’ye girip NATO’nun dışında kalmasını sağlayacak bir anlaşma yapılmasını destekleyen ılımlıları şeytanlaştırıyorlar. 

Macron’un yeniden seçilmesinden alınacak ders şu: Sınıflarla bölünmüş toplumlarda sağ-sol ayrımı hala özsel bir öneme sahip. Merkez siyasetçiler bunu örtmeyi başardıklarında kendilerini aşırı sağ ile dinamik bir alışveriş sarmalının içinde buluyor. Aşırı sağcılar sebebiyle merkezin sesi daha tiz ve irrasyonel hale gelirken merkez de yanılsama yaratarak aşırı sağı daha makul gösteriyor. Bu yüzden merkez siyaset kazansa bile kaybediyor.

 
 
 

Son Yazılar

Hepsini Gör
18

Beyaz Saray: Rusya 50 gün içinde anlaşmaya varmazsa ağır yaptırımlarla karşı karşıya kalacak Beyaz Saray Sözcüsü Leavitt, Başkan Trump’ın...

 
 
 
17

Savaşları bitireceğim' demişti: Trump'ın ilk 5 ayındaki saldırı sayısı, Biden'ın 4 yılını geçti ABD Başkanı Trump, ikinci döneminde...

 
 
 

Comentarios


©2023 copyright by MD all rights reserved

bottom of page