Carter Reagan* Biden-Trump Enerji Politikaları
- mutlunecmettin
- 3 Oca
- 3 dakikada okunur
Donald Trump'ın bu ay Beyaz Saray'a geri dönmesiyle, Başkan Joe Biden'ın iklim politikalarının büyük ölçüde geri alınması bekleniyor. Trump’ın temiz enerji teşviklerini iptal etmesi, fosil yakıt üretimini ve sondaj faaliyetlerini teşvik etmesi ve çevre kirliliği kontrollerini gevşetmesi öngörülüyor. Bu durum, bir Cumhuriyetçi başkanın, Demokrat selefinin çevre politikalarını tersine çevirdiği ilk örnek değil. Bundan tam 44 yıl önce, Ronald Reagan’ın Jimmy Carter’ın yerine başkanlık koltuğuna oturmasıyla benzer bir hikâye yaşanmıştı. Bu hafta 100 yaşında hayatını kaybeden Jimmy Carter, iklim krizinin ciddiyetini kavrayarak bu konuda adım atan ilk ABD başkanıydı. Yenilenebilir enerjiyi teşvik eden ve kirliliği sınırlamak için çalışan küresel ısınmanın uzun vadeli tehdidini anlamıştı. Ronald Reagan ise ülkeyi tam tersi yönde bir rotaya sürükledi. Önümüzdeki dört yılın nasıl şekilleneceğini öngörmek için, Carter’ın çevre mirasına ve Reagan’ın deregülasyon çabalarıyla bu mirastan geriye kalanlara bakmak faydalı olabilir.
Carter’ın temiz enerji hamlesi
1979 yılında Jimmy Carter, Beyaz Saray’ın çatısına 32 güneş paneli taktırarak dönemin ötesinde bir vizyon ortaya koymuştu. Bugünün standartlarına göre ilkel ve verimsiz olan bu paneller yalnızca bir su ısıtıcısını çalıştıracak güce sahip olsa da Carter gelecekteki enerji krizini öngörmüştü. Carter, kurulum töreninde yaptığı konuşmada, "2000 yılında, arkamdaki bu güneş enerjili su ısıtıcısı hâlâ burada olacak ve ucuz, verimli enerji sağlamaya devam edecek" ifadelerini kullanmıştı. Carter, aynı zamanda 2000 yılına kadar ABD’nin enerjisinin yüzde 20’sini yenilenebilir kaynaklardan sağlaması gibi iddialı bir hedef belirlemişti.
Ancak Ronald Reagan, 1986’da güneş panellerini kaldırdı ve yenilenebilir enerji büyümesine yönelik hiçbir destek sağlamadı. Bunun yerine fosil yakıtlara tam destek verdi. Reagan döneminde Enerji Bakanlığı’nın temiz enerji programlarına ayırdığı federal araştırma bütçesi ciddi şekilde kesildi. Rüzgar enerjisi kurulumları için sağlanan vergi indirimi kaldırıldı. Ayrıca, yakıt tasarrufu standartlarını geri çekerek benzin tüketimini artıran araçların ve kamyonların yaygınlaştığı bir dönemin önünü açtı.
Carter döneminin çevre yasaları ve Reagan’ın geri adımları
Jimmy Carter, başkanlık döneminde çevre koruma alanında bir düzineden fazla önemli yasaya imza attı.
1977 tarihli Yüzey Madenciliği Kontrol ve Islah Yasası, kömür madenciliğinin çevresel etkilerini en aza indirmeyi amaçlıyordu.
1978 tarihli Ulusal Enerji Yasası, ülkenin ilk temiz enerji teşviklerini ve enerji tasarrufunu destekleyen önlemleri içeriyordu.
1980 tarihli Enerji Güvenliği Yasası, güneş enerjisi ve biyokütle gibi alternatif yakıt kaynaklarını teşvik ederek daha da ileriye gitti
Yine 1980'de yürürlüğe giren ve Superfund olarak bilinen Kapsamlı Çevre Müdahale, Tazminat ve Sorumluluk Yasası, tehlikeli atık sahalarının temizlenmesi ve çevreye zarar verenlerin sorumlu tutulması için bir program oluşturdu.
Öte yandan Ronald Reagan, Carter’ın çevre alanındaki başarılarını geri almaya yönelik adımlar attı. Reagan, yenilenebilir enerjiye verilen desteği kesti, kömür madenciliği sektöründeki düzenlemeleri gevşetti ve Superfund programını kötü yönetmekle suçlandı. (Programın direktörü, Kongre'ye yalan söylediği gerekçesiyle hapis cezasına çarptırılmıştı) 1970 yılında Çevre Koruma Ajansı’nı (EPA) kuran isim Başkan Richard Nixon oldu. Ancak bu ajansı güçlendiren kişi Jimmy Carter’dı. Reagan’ın ilk bütçe teklifi, EPA’nın fonlarında yüzde 25’lik bir kesinti öngörüyordu. Reagan döneminin ilk yıllarında, ajansın çevre düzenlemelerini uygulama oranı büyük ölçüde azaldı. Reagan döneminde EPA’nın başında olan Anne Gorsuch, Temiz Hava Yasası’nı zayıflatmaya yönelik adımlar attı. Otomobil üreticileri ve fabrikalar için kirlilik standartlarının gevşetilmesini önerdi. Jimmy Carter, Amerikan doğasını koruma konusunda önemli adımlar attı. 1980 tarihli Alaska Ulusal Çıkar Arazi Koruma Yasası, Alaska’da 100 milyon dönümden fazla alanı koruma altına aldı. Ayrıca Ulusal Antik Eserler Yasası kapsamında, Arizona’daki Grand Canyon Ulusal Anıtı da dahil olmak üzere birçok yeni ulusal anıt oluşturdu.Ancak Ronald Reagan, kamu arazilerini korunacak değil, kullanılacak kaynaklar olarak gördü. Yönetimi, federal vahşi doğa alanlarını ağaç kesimi, sondaj ve madencilik için açtı. Milli Park Servisi ve Arazi Yönetim Bürosu için ayrılan fonları kesti. Ayrıca Arktik Ulusal Yaban Hayatı Sığınağı’nı sondaj için açmaya çalıştı. Bu tartışma, günümüzde hâlâ devam ediyor.
Bundan sonra ne olabilir?
Ronald Reagan, Jimmy Carter’ın çevre konusundaki mirasını tamamen ortadan kaldıramadı. Bugün ABD, elektrik ihtiyacının yaklaşık yüzde 20’sini yenilenebilir kaynaklardan karşılıyor. (Bu hedef, Carter’ın öngördüğünden bir on yıl daha uzun sürede gerçekleşti.) Çevre Koruma Ajansı (EPA) bugün her zamankinden daha güçlü. Ayrıca yenilenebilir enerjiye destek sağlayan sayısız devlet programı bulunuyor.
George Washington Başkanlık Kütüphanesi’nin icra direktörü Lindsay Chervinsky, Carter için “zamanının çok ilerisindeydi” diyor. Chervinsky, “Çağdaşları onu alaya almış olabilir, ancak bugün Carter’ı 21. yüzyılın çevre politikalarının temelini atan bir başkan olarak hatırlıyoruz” ifadelerini kullandı.Joe Biden, temiz enerjiyi teşvik eden, kirlilik kontrolünü güçlendiren ve kamu arazilerini koruyan iki önemli yasayı hayata geçirdi. Donald Trump’ın bu politikaların çoğunu geri çevirmesi bekleniyor olsa da, Biden dönemindeki çevre adımlarının önemli kısımlarının kalıcı olması muhtemel. Gezegen ısınıyor, sonuçları giderek daha acı verici bir şekilde ortaya çıkıyor ve Carter’ın öngördüğü gibi, dünya temiz enerjiyle güçlenen bir geleceğe doğru ilerliyor. Bu gelecek gecikse de tarih durdurulamayacağını gösteriyor.
kaynak: oksijen gazetesi


Yorumlar