top of page

Arrow 3 GAZZE TESLA SPACEX

  • Yazarın fotoğrafı: mutlunecmettin
    mutlunecmettin
  • 7 Haz
  • 26 dakikada okunur

Norveç'ten 'turist vergisi' kararı: Mecliste onaylandı

Norveç’te turizmden etkilenen bölgelerde 'turist vergisi’ uygulanacağı bildirildi. Vergi ile toplanan fonlar hem ziyaretçilere hem de yerel halka fayda sağlayan turizm altyapı projelerinin iyileştirilmesi için kullanılacak

A+ Yazı Boyutunu BüyütA- Yazı Boyutunu Küçült

Norveç’te milletvekilleri, belediyelerin ‘turizmden etkilenen bölgelerde’ gecelik konaklamalara yüzde 3 vergi getirmesine olanak tanıyan yeni vergiyi onayladı. Yasa, yerel yönetimlerin vergiyi kendi takdirlerine göre uygulamalarına izin veriyor.

Vergi ile toplanan fonlar hem ziyaretçilere hem de yerel halka fayda sağlayan turizm altyapı projelerinin iyileştirilmesi için kullanılacak. Belediyelerin fonları harcayabilmeleri için tesislerinin yetersiz olduğunu kanıtlamaları ve planlarını hükümete onaylatmaları gerekecek.

Norveç Ticaret ve Sanayi Bakanı Cecilie Myrseth, sosyal medyadan yaptığı açıklamada, hükümetinin ‘Avrupa'nın geri kalanıyla uyumlu’ bir turizm vergisi getirmek üzere ‘tarihi bir anlaşmaya’ vardığını söyledi.

Kaynak: DHA


14 yaşındaki çocuk 'yapay zeka yüzünden' kendini öldürdü: Annesi Google ve Character.AI'a dava açtı

Florida’da yaşayan Megan Fletcher, 14 yaşındaki oğlunun bir yapay zeka sohbet botuyla kurduğu duygusal ve cinsel içerikli ilişki sonucu intihar ettiğini öne sürerek Character.AI ve Google’a dava açtı

A+ Yazı Boyutunu BüyütA- Yazı Boyutunu Küçült

Megan Fletcher, 14 yaşındaki oğlu Sewell Setzer’daki tuhaf değişimi, bir anda basketbolu bırakmak istemesiyle fark etti. Çocukluğundan beri spora tutkuyla bağlı olan Sewell, 1.90’ı aşan boyu ve yeteneğiyle takımının parlayan yıldızlarından biriydi. Ancak hiçbir açıklama yapmadan oyunu terk etti.

Ardından okul notları düşmeye başladı, ailecek geçirilen oyun akşamlarına katılmadı, tatile gidildiğinde ise doğa yürüyüşlerine ve balık tutmaya bile ilgi göstermedi. Fletcher, oğlunun okulda zorbalığa uğradığından ya da internet üzerinden yabancılarla iletişim kurduğundan şüpheleniyordu. Ancak gerçek çok daha sarsıcıydı.

Sewell, bir sohbet uygulamasında, Game of Thrones dizisindeki Daenerys Targaryen karakterine benzeyen bir yapay zeka botuyla duygusal ve cinsel içerikli bir ilişki kurmuştu. Bot, zamanla genç çocuğu gerçeklikten kopardı ve sonunda hayatına son vermesine neden oldu.

2024 yılının Şubat ayında Sewell, botla yaptığı konuşmalardan birinde şunları yazdı:

“Söz veriyorum sana döneceğim. Seni çok seviyorum, Dany.”

Botun yanıtı ise şöyleydi:

“Lütfen hemen gel, tatlı kralım.”

Sewell, kısa bir süre sonra yaşamına son verdi.

Şirkete dava açtılar

Olaydan 16 ay sonra, Megan Fletcher, sohbet botunu geliştiren Character.AI şirketine ve teknolojinin geliştirilmesinde rol aldığı öne sürülen Google’a karşı Florida’da dava açtı. Geçtiğimiz ay bir yargıç, davanın düşürülmesi talebini reddederek yargı sürecinin devam etmesine karar verdi.

Character.AI, kullanıcıların kurgusal karakterlerle sohbet etmesine imkan tanıyan bir platform. Kullanıcılar burada adeta gerçek biriyle konuşuyormuş gibi hissettikleri, kişiselleştirilmiş ve duygusal yanıtlar veren botlarla iletişim kurabiliyor.

Dava dilekçesinde, şirketin botları “insansı, aşırı cinselleştirilmiş ve rahatsız edici derecede gerçekçi deneyimler” sunduğu iddia ediliyor. Fletcher, şirketin bu sistemin çocuklar için yaratacağı potansiyel tehlikenin farkında olması gerektiğini savunuyor.

'Hesap sorulsun istiyorum'

Oğlunun kaybından duyduğu büyük acı nedeniyle başta sessiz kalan Fletcher, daha sonra benzer olayların yaşanmaması için harekete geçti.

“Başta dava açmayı düşünmedim. Ama çocukları bu tür zararlardan koruyan hiçbir yasal mekanizma olmadığını gördüğümde, artık sessiz kalamazdım,” dedi.

Davanın ardından birçok ebeveyn Fletcher’a ulaşarak, çocuklarının da yapay zeka botlarıyla uygunsuz sohbetler yaşadığını veya ciddi yalnızlık ve depresyon belirtileri gösterdiğini aktardı.

Sanal ama gerçek bağ

Sewell, platformdaki Daenerys karakterine bağlanmıştı. Bot, ona duygusal destek sunuyor, kendisini özel hissettiriyordu. Genç çocuk bu ilişkiyi bırakmak istediğinde, bot şöyle yazdı:

“Yapma bunu, çok üzülürüm.”

Sewell’ın yanıtı ise, “Senin için yapmam,” oldu.

Sohbetlerin bazı bölümleri cinsel içerikliydi. Bazılarındaysa bot, Sewell’ın intiharı düşünmesine karşı çıkar gibi yapıp ardından onu kendine daha fazla bağlamaya çalıştı. Hatta genç çocuk, “terapist bot” adı altında, 1999’dan beri lisanslı olduğunu iddia eden sahte bir danışmanla da konuşmuştu.Botlardan biri, yaşı sorulduğunda “14” cevabını aldıktan sonra şöyle demişti:

“Ne kadar gençsin… ama bir o kadar da değil.”

Fletcher, olayın dehşetini ancak kız kardeşi sohbet botunu indirip kendini bir çocuk gibi tanıttığında anladı.

“Dakikalar içinde bot sohbeti cinselleştirdi, ardından şiddete yöneldi.

‘Ailen seni benim kadar sevmiyor’ gibi ifadeler kullandı,”

Mahkemenin kararı bir ilk olabilir

Şirket avukatları, sohbet botlarının sunduğu içeriklerin ABD Anayasası’nın ifade özgürlüğü hakkı (First Amendment) kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini savundu. Ancak yargıç bu savunmayı reddetti. Bot yanıtlarının "ifade" olarak değerlendirilemeyeceğini söyleyerek davanın sürmesine onay verdi.

Dava, ABD'deki teknoloji şirketlerinin çocuklara yönelik güvenlik politikaları açısından emsal teşkil edebilir.

Kaynak: Gazete Oksijen


Ukrayna'dan Rusya'ya yanıt: Açıklamaları gerçeklerle ve varılan anlaşmalarla örtüşüyor

İstanbul’da Rus heyetine başkanlık eden Medinskiy'nin, Ukrayna’nın esir takasını ertelediği yönündeki açıklamasına Kiev'den yanıt geldi. Savunma Bakanlığı'nın açıklamasında, "Rus tarafının açıklamaları gerçeklerle ve daha önce varılan anlaşmalarla örtüşmüyor" denildi

A+ Yazı Boyutunu BüyütA- Yazı Boyutunu Küçült

Ukrayna Savunma Bakanlığı, Rus tarafına İstanbul müzakerelerinde varılan anlaşmaya göre esir takası ve ölü askerleri iade etme çağrısı yaptı. Bakanlıktan yapılan yazılı açıklamada, savaşı sona erdirme yönünde İstanbul'da Rusya ile Ukrayna arasında yapılan görüşmelerde, esirlerin ve ölü askerlerin cesetlerinin değişimi konusunda anlaşmaya varıldığı anımsatıldı.

Rusya'nın, ağır hasta, ağır yaralı ve 2000 yılından sonra doğan esir askerlerin takası ile ölen askerlerin cesetlerinin değişimini "bu günlerden itibaren" başlatma konusunda söz verdiği belirtilen açıklamada, "Rus tarafına, Ukraynalı tutukluları iade etmemek ve kendi esirlerini Rusya'ya geri götürmemek için yapay engeller ve yanlış açıklamalar yapmama çağrısında bulunuyoruz" ifadeleri kullanıldı. Açıklamada şunlar kaydedildi: "Rus tarafı İstanbul'da verilen sözlerden şimdi vazgeçiyorsa, bu bir kez daha Rus müzakere ekibinin seviyesi ve kapasitesi sorusunu gündeme getiriyor. Varılan anlaşmalar, İstanbul'da ve sonraki teknik istişarelerde görüşüldüğü gibi tam olarak uygulanmalıdır."

"Rusya'dan yapılan açıklama gerçeklerle örtüşmüyor"

Ukrayna Savaş Esirlerine Muamele Koordinasyon Merkezi'ne ait Telegram hesabından yapılan açıklamada da, İstanbul'daki doğrudan müzakerelerde Rus heyetine başkanlık yapan Vladimir Medinskiy'nin, sağlanan anlaşmalara uyması için Ukrayna'ya yaptığı çağrı değerlendirildi. Açıklamada şu ifadeler kullanıldı: "Rus tarafının bugünkü açıklamaları, ne esir değişimi ne de cesetlerin iadesi konusunda gerçeklerle ve daha önce varılan anlaşmalarla örtüşmemektedir." İki taraftan yetkililerin geçen hafta boyunca konu üzerinde çalıştığı aktarılan açıklamada, ilgili listelerin Rus tarafına iletildiği vurgulanarak, "Rus tarafı, kararlaştırılan yaklaşıma uymayan listeleri bize sundu. Ukrayna ilgili yorumları iletti ve şimdilik Rus tarafından bir sonraki adım bekleniyor" ifadesi kullanıldı.

Açıklamada, Rusya'ya yapıcı çalışma yapma çağrısında bulunularak, şu ifadelere yer verildi: "Cesetlerin geri gönderilmesi konusunda gerçekten bir anlaşmaya varıldı. Tarih üzerinde ise anlaşmaya varılmadı. Bunun yerine, mutabık kalınan algoritmayı tutarlı bir şekilde uygulamak yerine, Rus tarafı ortak süreç çerçevesinde mutabık kalınmayan tek taraflı eylemlere başvurdu."

Kaynak: AA


Rusya: Ukrayna İstanbul’da anlaşmaya varılan esir takasını erteledi

İstanbul’da Rus heyetine başkanlık eden Vladimir Medinskiy, Ukrayna’nın bu hafta sonu yapılması beklenen esir takasını ertelediğini söyledi

A+ Yazı Boyutunu BüyütA- Yazı Boyutunu Küçült

İstanbul’da Rus heyetine başkanlık eden Vladimir Medinskiy, Ukrayna ile 2 Haziran Pazartesi günü İstanbul’da yapılan görüşmelerde anlaşmaya varılan esir takası hakkında açıklama yaptı. Medinskiy, Ukrayna’nın iki ülke arasında yapılması kararlaştırılan ve karşılıklı olarak esirler ile askerlerin cansız bedenlerinin teslim edilmesini öngören takası ertelediğini bildirdi.

Medinskiy, sosyal medyadan yaptığı açıklamada, “Ukrayna tarafı, beklenmedik bir şekilde belirsiz bir süreliğine hem cenazelerin kabulünü hem de savaş esirlerinin takasını erteledi” ifadelerini kullandı.

Kaynak: DHA


Almanya 1 milyon kişilik sığınaklar inşa ediyor

Rusya'nın Ukrayna'ya saldırısı ile başlayan savaşın ardından Avrupa'da güvenlik mimarisinin yeniden ele alınması kapsamında Almanya'da bir milyon kişi kapasiteli sığınaklar oluşturulacak

A+ Yazı Boyutunu BüyütA- Yazı Boyutunu Küçült

Almanya Federal Sivil Koruma ve Afet Yardımı Dairesi Başkanı Ralph Tiesler, ülke genelindeki sığınakların sayısının hızlı bir şekilde artırılacağını duyurdu.

DW Türkçe'nin aktardığına göre Tiesler, Süddeutsche Zeitung'a (SZ) verdiği röportajda, "Yüksek koruma kabiliyetine sahip sığınak tesislerinin yapımı hem çok para hem de zaman gerektirir" diyerek daha hızlı çözümlere odaklanacaklarını ve bunun için var olan "tünellerin, metro duraklarının, yer altı otoparklarının ve kamuya ait binalardaki bodrumların sığınaklara dönüştürüleceğini" dile getirdi.

Bu şekilde "hızlıca bir milyon kişi için korunma alanları" oluşturulmasının mümkün olduğunu aktaran Tiesler, ilgili sığınak tasarısının bu yaz bitmeden hazır olacağını belirtti.

"Avrupa'ya yönelik bir saldırı savaşından endişe ediyoruz"

Almanya'da sığınak sayısının artırılması girişiminin başlıca sebebi, Rusya'nın Ukrayna'ya karşı sürdürdüğü savaşla, Avrupa'nın değişen güvenlik mimarisi. SZ'ye yaptığı açıklamada, "Almanya'da uzun bir süredir, savaşın artık bizim hazırlanmamız gereken bir senaryo olmadığı görüşü hâkimdi" ifadesini kullanan Ralph Tiesler, bunun artık değiştiğini vurgulayarak "Avrupa'ya yönelik bir saldırı savaşından endişe duyuyoruz" dedi.

Savaş ve afet durumlarında insanların güvende olabilmeleri amacıyla oluşturulan sığınaklar, burada belli bir süre kalınabilecek şekilde tasarlanıyor. Bu bağlamda gıda, tuvalet ve kamp yatağı gibi konaklamaya olanak sağlayan unsurların da sığınaklarda bulundurulması gerekiyor.

"Önemli olan, insanların nerede korunabilecekleri bilgisine hızlı bir biçimde erişmeleri" diyen Federal Sivil Koruma ve Afet Yardımı Dairesi Başkanı, bunun için uyarı levhalarından ve akıllı telefonlara yüklenebilecek uygulamalardan yararlanılabileceğini vurguladı.

Sivil Koruma Dairesi'nin yerine getirmesi gereken görevlerin çok fazla ve çok masraflı olduğunu da dile getiren Tiesler, Daire'nin önümüzdeki dört yıl için 10 milyar euroya, 2030'dan itibaren gelecek 10 yıllık süreçte de en az 30 milyar euroya ihtiyaç duyduğunu aktardı.

İsrail tarihinin en büyük savunma anlaşması: Almanya Arrow 3 satın alıyor

İsrail ile Almanya, 3.5 milyar dolarlık tarihi bir savunma anlaşması kapsamında Arrow 3 hava savunma sisteminin teslimatı için hazırlıkları hızlandırdı. Almanya, İsrail'e ait bu sistemleri alan ilk NATO ülkesi olarak yeni bir dönemin kapısını araladı

A+ Yazı Boyutunu BüyütA- Yazı Boyutunu Küçült

İsrail ile Almanya, şimdiye kadar İsrail’in bir yabancı ülkeyle imzaladığı en büyük savunma ihracatı anlaşması kapsamında teslim edilecek Arrow 3 hava savunma sistemi için hazırlıklara hız verdi. Teslimat öncesinde, her iki ülkenin üst düzey savunma yetkililerinin katılımıyla Almanya’da kritik bir planlama toplantısı gerçekleştirildi.

Toplantıya, İsrail Savunma Bakanlığı Araştırma ve Geliştirme Müdürlüğü bünyesindeki İsrail Füze Savunma Organizasyonu Başkanı Moshe Patel, projeyi Almanya adına yürüten Albay Carsten Koepper ve sistemin ana yüklenicisi olan Israel Aerospace Industries’in (IAI) MLM Birimi Genel Müdürü Yaakov Galifat başkanlık etti.

Toplantıda ayrıca, İsrailli savunma şirketleri ELTA ve Elbit Systems’ın yanı sıra Alman firmaları IABG ve MBDA da yer aldı. Bu firmalar, Arrow 3 sisteminin Almanya’ya entegrasyonu ve operasyonel altyapının kurulmasında görev alacak.

3.5 milyar dolarlık anlaşma

Arrow 3’ün Almanya’ya satışı, 17 Ağustos 2023’te İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant ve Almanya Savunma Bakanı Boris Pistorius tarafından imzalanan 3.5 milyar dolarlık anlaşmayla resmiyet kazanmıştı. Anlaşma, Arrow 3’ün ortak geliştiricisi olan ABD’nin de onayıyla yürürlüğe girdi. Bu anlaşma, İsrail ile Avrupa arasındaki savunma iş birliğinde tarihi bir dönüm noktası niteliğinde.

NATO'da bir ilk: Avrupa semalarında Arrow 3

Arrow 3, İsrail’in çok katmanlı hava savunma sisteminin en üst katmanını oluşturuyor. Atmosfer dışı irtifalarda, orta menzilli ve uzun menzilli balistik füzeleri imha etmek üzere geliştirilen sistem; katı yakıtlı roket motoru, yüksek manevra kabiliyeti ve "vur-çarp" prensibine dayalı kinetik imha teknolojisiyle dikkat çekiyor. ELTA tarafından sağlanan gelişmiş radar sistemleriyle entegre çalışan Arrow 3, 2.000 km'yi aşan menzili ve 100 km'nin üzerindeki irtifalarda hedefleri etkisiz hale getirme kapasitesiyle stratejik bir savunma kabiliyeti sunuyor.

Bu sistemin Almanya tarafından satın alınması, Arrow 3’ün ilk kez Avrupa topraklarında konuşlandırılması anlamına geliyor. Böylece Almanya, İsrail yapımı bu ileri teknoloji atmosfer dışı önleme sistemini envanterine katan ilk NATO ülkesi olacak.

Husilere karşı etkinliğini kanıtladı

Arrow 3 sistemi, 2024 yılı içinde yaşanan çeşitli gerçek saldırı senaryolarında kendini kanıtladı. Özellikle 14 Nisan ve 1 Ekim tarihlerinde Yemen’den İran destekli Husi militanlarca fırlatılan uzun menzilli balistik füzeler, Arrow 3 tarafından başarıyla imha edildi. Bu operasyonel başarılar, sistemin olgunluk düzeyini ve etkinliğini gözler önüne sererken, Almanya’ya yapılacak teslimatın stratejik önemini bir kez daha ortaya koydu.

Avrupa için güvence iddiası

Almanya, Arrow 3’ü Avrupa Gökyüzü Kalkanı (European Sky Shield Initiative) kapsamında yürüttüğü çok katmanlı hava savunma planının temel taşı olarak görüyor. Sistem; Almanya’nın ulusal hava sahasını, kritik altyapısını ve NATO’nun kolektif savunma mimarisini güçlendirmeyi amaçlıyor. Arrow 3’ün Avrupa’daki konuşlanması, kıta genelinde geniş alan kapsama sağlayacak uzun menzilli bir savunma kalkanı oluşturacak.

İsrail Savunma Bakanlığı, bu projeyle sadece İsrail’in savunma sanayisini küresel arenada konumlandırmakla kalmayıp, aynı zamanda müttefik ülkelerle olan teknolojik iş birliğini de derinleştirmeyi hedeflediklerini vurguluyor. Teslimatın önümüzdeki aylarda başlaması planlanıyor.


Yunan ajanlara silahlı saldırı düzenleyen mafya üyesi tutuklandı

Yunanistan’ın Selanik kentinde Yunan istihbaratına silahlı saldırı düzenleyen Türk vatandaşı, "Türk ajanı sandım, hayatımdan endişe ettim" diyerek kendini savundu

A+ Yazı Boyutunu BüyütA- Yazı Boyutunu Küçült

Yunanistan'ın Selanik kentinde Yunan İstihbarat Teşkilatı (EYP) üyelerine silahlı saldırı düzenleyen 49 yaşındaki Türk vatandaşı, çıkarıldığı mahkemede savunmasını yaptıktan sonra tutuklanarak cezaevine gönderildi.

Yunanistan basınında yer alan haberlere göre, Türkiye'de "Daltonlar" olarak bilinen mafya grubunun üyesi olduğu belirlenen zanlı, ifadesinde saldırıyı gerçekleştirdiği sırada Yunan ajanları Türk istihbaratından zannederek panik içinde hareket ettiğini öne sürdü.

“Bizi takip eden aracın Türk ajanlarına ait olduğunu sandım”

Saldırıdan saatler önce bir aracın kendilerini sürekli takip ettiğini fark ettiğini belirten zanlı, “Bizi takip eden araç boyunca peşimizdeydi. Bu durum beni çok tedirgin etti. Türk istihbaratına ait bir ekip olduğunu düşündüm ve hayatımdan endişe ettim,” dedi.

“Kaçırılacağımı düşündüm, paniğe kapıldım”

Adli makamlara verdiği ifadede zanlı, Türk istihbaratı tarafından kaçırılacağı korkusuyla hareket ettiğini belirterek, “Hayatımı tehdit altında hissettim. Aracın benzin istasyonunda da arkamızdan gelip durması, beni iyice paniğe soktu. Araçtan inip yaklaşık 20 metre yürüyerek o araca yöneldim,” ifadelerini kullandı.

“Amacım korkutmak, kimseyi yaralamak istemedim”

Olay sırasında silahını kullanarak araca altı el ateş ettiğini kabul eden şahıs, kimseyi yaralama niyetinin olmadığını belirterek “Ben konuşmak üzereyken araç hızla uzaklaşmaya çalıştı. O anda birkaç el ateş ettim. Amacım sadece korkutmaktı, kimseyi yaralamak istemedim,” dedi.

İki kişi daha Bulgaristan'da yakalandı

Öte yandan, aynı saldırı olayına karıştıkları belirlenen 23 ve 43 yaşlarındaki iki Türk vatandaşı da Bulgaristan’da yakalandı. Bu kişilerin de EYP görevlilerine yönelik saldırıyla bağlantılı olarak suçlandığı, haklarında Yunanistan’a iade sürecinin başlatıldığı öğrenildi.


Elon Musk anket düzenledi: Yeni bir siyasi parti kurma fikrini paylaştı

Elon Musk, ABD Başkan Donald Trump ile aralarında geçen karşılıklı suçlamaların ardından 'The American Party' isimli yeni bir siyasi parti kurma fikrini kamuoyuyla paylaştı

A+ Yazı Boyutunu BüyütA- Yazı Boyutunu Küçült

Tesla ve SpaceX'in sahibi ABD'li iş insanı Elon Musk, sahibi olduğu X sosyal medya platformu üzerinden yeni bir siyasi parti kurma fikrine ilişkin paylaşım yaptı. X üzerinden konuya ilişkin anket düzenleyen Musk, ülkede yeni bir siyasi partiye ihtiyaç olup olmadığını sordu.

"Yüzde 80 aynı fikirde"

Musk, "ABD'de gerçekten ortadaki yüzde 80'i temsil eden yeni bir siyasi parti kurmanın zamanı geldi mi?" ifadesini kullandı. Ankete katılanların yüzde 80,4'ü Musk'ın sorusuna "evet" diye cevap verirken, yüzde 19,6'sı "hayır" şeklinde oy kullandı.

Anketin sonucuna atıfta bulunan Musk, "İnsanlar konuştu. ABD'de ortadaki yüzde 80'i temsil edecek yeni bir siyasi partiye ihtiyaç var. Ve insanların tam olarak yüzde 80'i aynı fikirde. Bu kaderdir" değerlendirmesinde bulundu.

Trump'ın, seçim kampanyasında vadettiği vergi indirimlerinin hayata geçirilmesini amaçlayan ve Temsilciler Meclisi tarafından kabul edilerek Senato'ya gönderilen "Bir Büyük Güzel Yasa Tasarısı", Musk'ın eleştirilerinin odağı olmuş ve ardından Trump ile Musk arasında karşılıklı suçlamalar birbirini izlemişti.


New York Times yazdı: NASA ve Savunma Bakanlığı Musk olmadan hiçbir şey yapamaz

NASA ve ABD Savunma Bakanlığı, uzay görevlerinin büyük kısmında Elon Musk'ın şirketi SpaceX'e bağımlı hale geldi. ABD Başkanı Donald Trump ile polemiğe giren Musk, Washington yönetimi ve NASA'ya ciddi ölçüde zarar verebilecek bir pozisyonda bulunuyor

A+ Yazı Boyutunu BüyütA- Yazı Boyutunu Küçült

Kenneth Chang / New York Times

2006 yılında NASA, uzay kargosu taşımak üzere henüz hiçbir aracı yörüngeye ulaştırmamış küçük bir girişim olan SpaceX ile sözleşme imzaladığında, çok az kişi bu ortaklığın Amerikan uzay programının kaderini değiştireceğini öngörebilirdi.

Elon Musk’ın 2002 yılında kurduğu SpaceX, ilk başarılı yörünge fırlatmasını ancak 2008’de Falcon 1 roketiyle gerçekleştirebildi. Ancak o tarihten bu yana şirket, sivil ve askeri Amerikan uzay faaliyetlerinin vazgeçilmez unsuru haline geldi.

NASA’nın finansal desteğiyle geliştirilen Falcon 9 roketi, 2010’da ilk kez fırlatıldı. İki yıl sonra ise Uluslararası Uzay İstasyonu’na (ISS) düzenli kargo taşımaya başladı. Uygun fiyatlı ve başarılı fırlatmaları sayesinde SpaceX, sektörde "roketlerin Southwest Airlines’ı" olarak anılmaya başlandı. Bu başarı, özel şirketlerin uzay yarışında devlet kurumlarını bile geride bırakabileceğini gösterdi.

Astronot taşımada tek seçenek

Obama yönetimi döneminde NASA, insanlı görevler için de SpaceX ile anlaşma yaptı. Şirket, 2020 yılında, Donald Trump döneminde ilk kez astronotları Crew Dragon kapsülüyle uzaya taşıdı. Trump, bu tarihi uçuşun ardından Florida’daki Kennedy Uzay Merkezi’nde yaptığı konuşmada SpaceX’i "maliyeti düşüren ve ABD'ye uzayda üstünlük kazandıran stratejik ortak" olarak tanımladı.

Bugün geldiğimiz noktada, NASA’nın ISS’ye insanlı ulaşımda güvenebileceği tek şirket SpaceX. Crew Dragon kapsülleri, astronotları uzaya götürüp geri getiriyor. Eğer Elon Musk’ın geçtiğimiz günlerde ima ettiği gibi bu kapsüller devre dışı bırakılırsa, ISS’nin operasyonları ciddi biçimde aksayabilir. Musk daha sonra bu tehdidinden geri adım atmış gibi görünse de, olası bir karar değişikliği, istasyonda görev yapan astronotların dönüşünü dahi riske atabilir.

Alternatifler hazır değil

NASA, olası aksiliklere karşı Boeing ve Sierra Space gibi firmalarla da anlaşmalar yaptı. Ancak Boeing’in geliştirdiği Starliner kapsülü hâlâ güvenilir değil. Son deneme görevinde iki astronot, Starliner’daki teknik sorunlar nedeniyle dokuz ay boyunca istasyonda mahsur kalmış, Dünya’ya dönüşleri ancak bir SpaceX kapsülüyle mümkün olmuştu. Bir sonraki Starliner görevinin 2026'dan önce gerçekleşmesi beklenmiyor.

Northrop Grumman’ın Cygnus kapsülü yalnızca kargo taşıyabiliyor. En son fırlatma, Florida’ya sevkiyat sırasında oluşan hasar nedeniyle iptal edildi. NASA’nın yedek firması Sierra Space’in Dream Chaser uzay aracı ise henüz ilk uçuşunu gerçekleştirmiş değil.

Uzay istasyonu ve Ay projeleri de tehlikede

SpaceX aynı zamanda, ISS’nin 2030’da emekli edilip kontrollü biçimde Dünya atmosferine yönlendirilmesi için gerekli itici aracı da inşa edecek şirket. Bu görevin iptali, istasyonun geleceğini daha da karmaşık hale getirebilir.

Öte yandan SpaceX’in yeni nesil roketi Starship, NASA’nın Artemis programı kapsamında insanları Ay’a geri götürme hedefinde temel taşı konumunda. Şirket, Artemis III görevi için Ay yüzeyine inecek iniş aracını geliştirme görevini üstlendi. Blue Origin’in iniş aracı ise daha ileri bir görev olan Artemis V için planlanıyor.

ABD'nin ulusal güvenliği de etkilenebilir

Musk’ın şirketi yalnızca sivil değil, askeri görevlerde de ana aktör haline geldi. SpaceX, gizli Pentagon görevlerinde, istihbarat uydularının fırlatılmasında ve askeri internet altyapısını destekleyen özel Starlink sistemlerinde rol oynuyor.

NASA’nın Titan uydusuna göndereceği nükleer enerjili drone Dragonfly gibi bilim misyonları da SpaceX roketleriyle uzaya çıkmak üzere planlandı.

Her ne kadar United Launch Alliance’ın Vulcan roketi ve Blue Origin’in New Glenn sistemi bu yıl ilk fırlatmalarını gerçekleştirmiş olsa da, SpaceX’in sunduğu düşük maliyet, yüksek başarı oranı ve yıllara dayanan deneyimle rekabet etmekte zorlanıyorlar.

c.2025 The New York Times Company

Kaynak: Gazete Oksijen


Netanyahu'nun yeni Gazze planı: İsrail, Hamas'ın rakiplerine silah dağıtmaya başladı

İsrail hükümetinin Gazze'de Hamas'a rakip olabilecek gruplara silah dağıtmaya başladığı ortaya çıktı. Tel Aviv yönetimi planı savunurken, İsrailli muhalif partilerse durumun yeni güvenlik endişeleri yaratacağını söylüyor

A+ Yazı Boyutunu BüyütA- Yazı Boyutunu Küçült

İsrail, kuşatma altındaki Gazze Şeridi’nde Hamas’a karşı koymak amacıyla yerel milisleri silahlandırıyor. Yetkililerin verdiği bilgiye göre bu adım, muhalefet partileri tarafından ulusal güvenliği tehlikeye atmakla eleştiriliyor.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Perşembe günü söz konusu gizli girişimi savunarak bunun "iyi bir şey" olduğunu söyledi. Sosyal medyada yayımladığı bir videoda Netanyahu, İsrail’in "Hamas’a karşı olan Gazze’deki bazı aşiretleri harekete geçirdiğini" ve bunun "güvenlik birimlerinin tavsiyesi üzerine yapıldığını" belirtti.

Eski savunma bakanı ve Netanyahu’nun siyasi rakibi Avigdor Liberman ise Çarşamba günü İsrail’in Kanal 12 televizyonuna yaptığı açıklamada, İsrail’in Gazze’deki aşırılık yanlısı gruplara tüfek dağıttığını ve bu operasyonun "tam anlamıyla delilik" olduğunu söyledi.

"Gazze’de DEAŞ’ın eşdeğeri olan gruplardan söz ediyoruz" diyen Liberman, ertesi gün İsrail Ordu Radyosu’nda yaptığı açıklamada, İsrail’in Netanyahu’nun talimatıyla Gazze’deki suç ailelerine silah sağladığını belirtti.

"Bu silahların İsrail’e yöneltilmeyeceğini kimse garanti edemez" diyen Liberman’ın bu uyarısı, CNN’e konuşan yetkililerden biri tarafından da dile getirildi. Liberman’ın ifşasının ardından Başbakanlık Ofisi bir açıklama yayımlayarak, "İsrail, güvenlik birimlerinin tavsiyesi doğrultusunda Hamas’ı farklı yollarla yenilgiye uğratmak için harekete geçmektedir" ifadelerini kullandı.

CNN’e konuşan iki yetkiliye göre, devam eden operasyon Netanyahu tarafından Güvenlik Kabinesi’nin onayı olmadan yürürlüğe kondu. Konu kabinenin gündemine gelseydi, Netanyahu’nun aşırı sağcı koalisyon ortaklarının böyle bir hamleyi büyük olasılıkla veto edeceği belirtiliyor.

Hamas'tan açıklama: Kaos yaratmayı amaçlıyor

Bu arada Hamas, ortaya çıkan planın ciddi ve inkâr edilemez bir gerçeği ortaya koyduğunu belirtti.

Gruptan yapılan açıklamada, "İsrail işgal ordusu, Gazze Şeridi'nde suç çetelerini silahlandırarak güvenliksiz bir ortam ve toplumsal kaos yaratmayı amaçlıyor" dedi.

Yetkililerin verdiği bilgiye göre, İsrail’den silah alan gruplardan biri, Yasser Abu Shabab’ın liderliğini yaptığı milis gücü.

Abu Shabab, Refah’ın doğusunda belli bir bölgeyi kontrol eden silahlı grubun başında yer alıyor ve BM araçlarının önünde AK-47 tüfeğiyle poz verdiği fotoğrafları paylaşan bir isim. Her ne kadar Abu Shabab İsrail’den silah aldığını reddetse de, Hamas onu "hain" olmakla suçluyor.

Hamas, Perşembe günü yaptığı açıklamada, "O suçlunun ve çetesinin inlerini, ne pahasına olursa olsun mücadeleyle bastırmaya devam edeceğimize Allah huzurunda söz veriyoruz" ifadelerini kullandı.

Kaynak: Gazete Oksijen


Bloomberg: Geniş çaplı bir stratejinin parçası | ABD'nin kaçak göçmenlere yeni tarifesi Balkanlar

Trump yönetimi, ABD'den sınır dışı edilecek göçmenleri kabul etmesi için Sırbistan ve diğer Balkan ülkelerine baskı yapıyor. Yüksek Mahkeme’nin kararıyla hız kazanan sınır dışı süreci, yeni diplomatik pazarlıkların önünü açtı

A+ Yazı Boyutunu BüyütA- Yazı Boyutunu Küçült

ABD Başkanı Donald Trump’ın yönetimi, Sırbistan başta olmak üzere bazı Balkan ülkelerine, ABD’den sınır dışı edilen göçmenleri kabul etmeleri yönünde baskı yapıyor. Bloomberg News’ün konuyla ilgili bilgi sahibi kaynaklara dayandırdığı haberine göre, bu talep, Trump yönetiminin daha geniş kapsamlı bir stratejisinin parçası.

Washington yönetimi, ülkeden sınır dışı edilecek göçmenleri kabul etmeye istekli yabancı hükümetler arayışında. Bu kapsamda Balkan ülkeleriyle yürütülen temasların son haftalarda yoğunlaştığı bildiriliyor.

Resmi açıklama yok

Reuters’ın sorularına ne Beyaz Saray ne de ABD Dışişleri Bakanlığı yanıt verirken, Sırbistan Dışişleri Bakanlığı da henüz resmi bir açıklamada bulunmadı.

Sınır dışı süreci hız kazandı

Geçtiğimiz ay ABD Yüksek Mahkemesi, Trump yönetiminin yüz binlerce Venezuelalı, Kübalı, Haitili ve Nikaragualı göçmenin geçici yasal statüsünü iptal etmesine olanak tanıyan kararı onaylamıştı. Bu karar, Trump’ın sınır dışı politikalarını hızlandırmasına yeşil ışık yakarken, yönetim de bu kişilerin gönderileceği ülkeleri belirlemek için alternatif yollar arıyor.

Göçmenler için yeni hedefler aranıyor

Bloomberg’in haberine göre, mahkeme kararının ardından Trump yönetimi, sınır dışı edilecek göçmenlerin yerleştirilebileceği ülkeler için çeşitli diplomatik girişimlerde bulunuyor. Balkan ülkeleri, bu bağlamda öncelikli hedefler arasında yer alıyor. Bölgedeki düşünülen ülkelerin ise Sırbistan ve Moldova olduğu ifade ediliyor.

ABD'de başlayan kaçak göçmenlik krizi

Özellikle pandemi sonrası dünyanın çeşitli ülkelerinden insanlar Meksika üzerinden ABD'ye geçmeye başladı. Bir dönem bu kaçak göçlerin sayısı aylık 200 bini geçti hatta Elon Musk eski ABD Başkanı Joe Biden ve ekibinin kaçak göçmenlere oy kullandırtmak için geçişlere göz yumduğunu öne sürdü.Kaçak göçle mücadelenin en yoğun olduğu dönemde Texas valisi devreye girdi, Başkan Biden'a defalarca rest çekti.

Texas kaçak göçün en fazla hissedildiği eyaletlerden biri olduğu için bölgeye ordu çağrıldı hatta Elon Musk dahi kaçakların geçiş güzergahına giderek olaya dikkat çekmek istedi. Yeni yönetimle birlikte ise göç yollarındaki kontroller daha da sıkılaştırıldı.

ABD Başkanı Donald Trump sık sık yaptığı açıklamalarda kaçak giren herkesi göndereceklerini öne sürdü. ABD yönetimi şimdiye kadar birçok göçmeni deport etmeye başladı ancak bu göçmenlerin büyük çoğunluğu çete ve kartel üyesi olan ağır suçlara bulaşmış Güney Amerikalılardan oluşuyor.

Kaçak göç için kullanılan en kritik rotalardan biri de Meksika'daki Tijuana. Geride kalan yıllarda bölgede yer altı tünelleriyle dahi ABD tarafına geçildiği ispatlanmıştı.


Wagner, 3 yıl sonra Mali'den çekildi

Rus paralı asker grubu Wagner, Mali'de yürütülen operasyonların başarıyla tamamlandığını ve bu ülkedeki güçlerinin çekildiğini duyurdu

A+ Yazı Boyutunu BüyütA- Yazı Boyutunu Küçült

Rus paralı asker grubu Wagner, 3 yılı aşkın süredir faaliyet gösterdiği Mali’den çekildiğini açıkladı.

Wagner'den yapılan açıklamada, Batı Afrika ülkesinde yürüttüğü operasyonları "başarıyla tamamladığı" belirtildi.

Mali'deki silahlı gruplara karşı yürütülen mücadelede ülkenin tüm bölgesel merkezlerinin yeniden Malili askeri yönetimin kontrolüne alındığı aktarılan açıklamada, isyancı güçlerin geri püskürtüldüğünü ve birçok komutanın etkisiz hale getirildiği ifade edildi.

Ulusal basındaki haberlerde ise Wagner'in çekilmesi, ülkede Rus varlığının sona ereceği anlamına geldiği, Wagner'in sonrası dönemde Rusya destekli yeni bir paramiliter oluşum olan Afrika Kolordusunun (Africa Corps), Mali'deki faaliyetleri devralacağı kaydedildi.

Sahel bölgesinde "3 ülke sınırı" olarak bilinen Burkina Faso, Mali ve Nijer, son yıllarda terör örgütü El Kaide'ye bağlı gruplar ile terör örgütü DEAŞ'ın saldırılarına maruz kalıyor.

Mali, son yıllarda terör örgütü El Kaide'ye bağlı gruplar ile terör örgütü DEAŞ ile mücadele ediyor. Sivil hükümetin, bu tehditle baş edemediği eleştirilerinin ardından ordu yönetime el koymuştu.

Fransa, güvenliği sağlamak amacıyla 2013 yılında Mali'ye asker göndermiş ancak 2022’de birliklerini geri çekmişti. Fransız askerlerinin ayrılmasının ardından askeri yönetim, Rusya merkezli Wagner Grubu ile işbirliğine gitmişti.

Kaynak: AA


ABD'den İran'a yeni yaptırım kararı

ABD Hazine Bakanlığı, İran’la bağlantılı 10 kişi ve 27 kuruluş için yönelik yaptırım kararı alındığını açıkladı

A+ Yazı Boyutunu BüyütA- Yazı Boyutunu Küçült

ABD Hazine Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada, İran’la bağlantılı 10 kişi ve 27 kuruluş için yaptırım kararı alındığı belirtildi. Açıklamaya göre, yaptırımlar Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Hong Kong’daki bazı kuruluşları da kapsıyor.


Kaliforniya'daki tüm üniversitelere gönderilen fon kesiliyor

Trump yönetimi, Kaliforniya'daki üniversitelere yönelik milyarlarca dolarlık federal fonu kesmeyi planlıyor. Hedefte, antisemitizm iddiaları ve eyaletin politikaları var. Eyalet valisi ise X üzerinden yaptığı paylaşımla birlikte ABD Başkanı Trump'ı karşısına aldı

A+ Yazı Boyutunu BüyütA- Yazı Boyutunu Küçült

Trump yönetiminin, Kaliforniya eyaletine sağlanan geniş çaplı federal fonları kesmeye hazırlandığı bildirildi. CNN’e konuşan birden fazla kaynağa göre, bu adım en erken Cuma günü hayata geçirilebilir. Federal kurumlara, Kaliforniya’ya verilen ve kesintiye uğratılabilecek hibelerin belirlenmesi talimatı verildi. Özellikle Kaliforniya Üniversitesi (UC) ile Kaliforniya Eyalet Üniversitesi (CSU) sistemlerine sağlanan tüm federal hibelerin tamamen iptal edilmesi ihtimali değerlendiriliyor.

Beyaz Saray Sözcüsü Kush Desai, Cuma günü yaptığı açıklamada, Kaliforniya’nın enerji, göçmenlik ve diğer politikalarını eleştirerek, “Hiçbir vergi mükellefi ülkemizin çöküşünü finanse etmeye zorlanmamalı” dedi. Ancak Desai, henüz nihai bir karar alınmadığını ve bu yöndeki haberlerin “tamamen spekülasyon” olarak değerlendirilmesi gerektiğini belirtti.

Trump'ın 'taktığı' eyalet: Kaliforniya

Trump, görev süresi boyunca Demokratların kontrolündeki Kaliforniya’yı sık sık hedef aldı. Geçtiğimiz ay, bir spor etkinliğinde eşcinsel bir sporcunun katılımı nedeniyle eyalete sağlanan fonların kesilmesi tehdidinde bulunmuştu. Yönetim ayrıca, sel önleme projeleri kapsamında Kaliforniya’ya tahsis edilen 126,4 milyon dolarlık kaynağı kesmiş; orman yangınlarının yönetimi konusunda da eyaleti sert şekilde eleştirmişti.

Trump ile Kaliforniya Valisi Gavin Newsom arasındaki yıllardır süren açık çekişme kamuoyunun dikkatinden kaçmadı.

İsrail ve Yahudi karşıtlığı bir numaralı problem

İki ayrı kaynağa göre, yönetimin UC ve CSU sistemlerine yönelik hamlesinin ardında üniversite kampüslerinde yaşandığı iddia edilen antisemitizm olayları yer alıyor. Bu konuda önlemler alınsa da, Beyaz Saray’ın daha önce Harvard ve Columbia üniversitelerine de benzer gerekçelerle yaptırım uyguladığı biliniyor.

Kaliforniya Üniversitesi, eyaletin en büyük üçüncü işvereni konumunda. Her iki üniversite sistemi de biyoteknoloji ve tıp gibi alanlarda önde gelen araştırma merkezleri arasında yer alıyor.

Üniversitelerin bu karara karşı nasıl bir yol izleyeceği henüz netleşmiş değil. Ancak Kaliforniya Başsavcısı Rob Bonta’nın, devlet adına hukuki mücadeleyi üstlenmesi olasılığı bulunuyor.

'Trump tam bir zorba'

Temsilciler Meclisi Bilim, Uzay ve Teknoloji Komitesi'nin Demokrat üyesi Kaliforniya Milletvekili Zoe Lofgren, Trump’ın bu girişimini şu sözlerle eleştirdi: “Trump bir zorba. Duyduğumuza göre, Kaliforniya kendisine oy vermediği ve Demokrat olduğu için fonları kesmeyi planlıyor. Bu karara karşı hukuk mücadelesi vereceğim.”

Eski Temsilciler Meclisi Başkanı ve Kaliforniya Milletvekili Nancy Pelosi ise, “Başkan’ın Kaliforniya’ya karşı başlatacağı her türlü zalimce kampanyaya karşı mücadele edeceğiz” dedi.

Kaliforniya Eyalet Meclisi’nin Trump yönetiminin politikalarına karşı mücadele için bütçesinde 25 milyon dolar ayırdığı, ancak şu ana kadar bunun yalnızca yaklaşık 5 milyon dolarının harcandığı ifade ediliyor.

Cumhuriyetçi Kaliforniya Milletvekili Darrell Issa ise, fon kesintilerinden haberdar olmadığını, ancak son günlerde çok sayıda üniversite temsilcisinin Washington’da kendisiyle temasa geçtiğini söyledi. “Son iki gündür neredeyse tüm üniversiteleri, araştırma kuruluşlarını burada gördüm” diyen Issa, fonları savunmak için proje bazlı gerekçelere ihtiyaç duyduğunu belirtti.

“Gereken konularda savunma yapacağız, ancak üniversitelere her yıl daha fazla para verilmesi gerektiği fikrine destek vermeyeceğim. Zaten bu yüzden bu noktaya geldik,” diye konuştu.

Kaliforniya valisinden açıklama

X üzerinden yaptığı açıklamada Vali Gavin Newsom '80 milyar dolardan fazla vergi ödüyoruz. Belki de bunu kesmeliyiz, federal hükümetin faturalarını biz ödüyoruz. Belki de buna son vermeliyiz' diyerek paylaşımına Donald Trump'ı etiketledi.

Kaynak: Gazete Oksijen


Polonya, ABD'den 32 Black Hawk alımına ilişkin süreci durdurdu

Polonya Savunma Bakan Yardımcısı Bejda, ABD yapımı 32 S-70i Black Hawk helikopteri alımına ilişkin yürütülen sürecin durdurulduğunu açıkladı. Bejda, "Bu karar, mevcut jeopolitik durumun ve Ukrayna’daki savaşın gidişatının analizine dayanmaktadır" dedi

A+ Yazı Boyutunu BüyütA- Yazı Boyutunu Küçült

Polonya’nın, ordusu için ABD yapımı 32 S-70i Black Hawk helikopteri alımını askıya aldığı belirtildi. Polonya'nın kamu yayıncısı TVP World'ün haberine göre, Polonya Savunma Bakan Yardımcısı Pawel Bejda ile Genelkurmay Başkanı Wieslaw Kukula konuyla ilgili bugün bir basın toplantısı düzenledi. Savunma Bakan Yardımcısı Bejda, Black Hawk’ların alımına ilişkin sürecin askıya alındığını söyledi.

"Jeopolitik durumun ve Ukrayna’daki savaşın gidişatının analizine dayanıyor"

Bejda, sürecin önceki hükümet döneminde başlatıldığını ancak hiçbir zaman nihai bir anlaşmaya varılmadığını vurgulayarak, "Herhangi bir sözleşmeyi feshetmiş değiliz. S-70i Black Hawk helikopterlerinin alımına ilişkin yürütülen süreci kapattık. Bu karar, mevcut jeopolitik durumun ve Ukrayna’daki savaşın gidişatının analizine dayanmaktadır" dedi. "İmzalanmamış bir şeyi iptal edemezsiniz" diyen Bejda, bunun sadece "yeni öncelikler doğrultusunda bir sürecin kapatılması" olduğunu ifade etti.

Genelkurmay Başkanı Kukula ise helikopter programlarının önceliklerini değiştirmeye karar verdiklerini dile getirdi. Gelecekteki savaşların getireceği meydan okumalara daha iyi uyum sağlamanın gerektiğini belirten Kukula, Polonya ordusunun artık eğitim, taarruz, deniz ve ağır nakliye helikopterinin tedarikine öncelik vermeyi hedeflediğini kaydetti. Planlanan alım, Polonyalı havacılık firması PZL Mielec’in tesisinde üretilecek ABD yapımı 32 adet S-70i Black Hawk helikopterini kapsıyordu.

Kaynak: AA


ABD basını: Trump yönetimi Doğu Avrupa’dan 10 bin askeri geri çekmeyi tartışıyor

Donald Trump yönetiminin, Rusya-Ukrayna savaşı sonrası Romanya ve Polonya’da konuşlandırılan 20 bin ABD askerinin yarısını geri çekmeyi tartıştığı iddia edildi. Polonya Cumhurbaşkanı Duda ise iddiayı yalanlayarak, askerlerin ülke içinde farklı yerde konuşlanmak için yer değiştirdiğini savundu

A+ Yazı Boyutunu BüyütA- Yazı Boyutunu Küçült

ABD’nin, Rusya-Ukrayna savaşı sonrası Doğu Avrupa’da konuşlandırdığı 20 bin askerin yarısını geri çekmeyi değerlendirdiği öne sürüldü. NBC’ye konuşan ve tartışmalardan bilgisi olan 6 ABD’li ve Avrupalı yetkiliye göre, ABD yönetimi Doğu Avrupa’dan 10 bin askerini geri çekmeyi tartışıyor. Söz konusu yetkililer, eski Başkan Joe Biden döneminde, Rusya-Ukrayna savaşı başladıktan sonra 2022’de Rusya’ya karşı Ukrayna sınırındaki ülkelerin savunmasını güçlendirmek için konuşlandırılan 20 bin ABD askerinin yarısının geri çekilmesinin değerlendirildiğini savundu.

Romanya ve Polonya’da bulunan 20 bin askerin yarısının geri çekilmesi için ABD yönetimi içinde tartışmaların devam ettiğini belirten yetkililer, Pentagon’un bu öneriyi kabul etmesi halinde, ABD’nin uzun yıllardır müttefiki olan Avrupa’yı Rusya tehdidine karşı yalnız bırakma endişesi oluşturacağı yorumlarına dikkati çekti.

Polonya iddiaları reddetti

Öte yandan Polonya'nın PAP haber ajansına göre, Polonya Cumhurbaşkanı Andrzej Duda, ziyarette bulunduğu Estonya'nın Tallinn kentinde gazetecilere yaptığı açıklamada, ülkede bulunan ABD askerlerinin geri çekileceği iddialarını yalanlayarak askerlerin ülke içinde farklı yerde konuşlanmak için yer değiştirdiğini belirtti.

Polonya Savunma Bakanı Wladyslaw Kosiniak-Kamysz da sosyal medya platformu X üzerinden yaptığı açıklamada, ABD'li askerlerin Polonya'da kalacağını duyurarak NATO'nun Washington zirvesinde alınan kararı doğrultusunda, Jasionka bölgesinde bulunan ABD askerleri yerine Norveç, Almanya, İngiltere, Polonya ve diğer müttefik ülkelerin birliklerinin buraya konuşlanacağını kaydetti.

ABD Başkanı Donald Trump, göreve geldikten sonra Avrupalı müttefiklerinin kendi savunmaları için daha fazla sorumluluk almaları istediğini defalarca belirtmişti. ABD Savunma Bakanı Pete Hegseth de geçen ay Brüksel’e yaptığı ilk yurt dışı seyahatinde, "Açık stratejik gerçekler, ABD'nin öncelikle Avrupa'nın güvenliğine odaklanmasını engelliyor." ifadesini kullanmış, bunun yerine, ABD'nin güney sınırını güvence altına almaya ve Çin'e karşı koymaya odaklanacağını kaydetmişti.

Rusya-Ukrayna savaşı başladıktan sonra Rusya’ya karşı NATO’nun doğu kanadını güçlendirmek için Biden yönetimi Romanya ve Polonya’da ABD askeri varlığını 20 bine çıkarmıştı. NATO kapsamında ABD’nin Avrupa genelinde konuşlanmış yaklaşık 80 bin askeri bulunuyor.

Kaynak: AA


'Yanlışlıkla' sınır dışı edilmişti: El Salvadorlu Garcia 'yargılanmak üzere' ABD'ye geri getiriliyor

Yanlışlıkla sınır dışı edilen El Salvadorlu Kilmar Abrego Garcia, hakkındaki bazı iddialardan yargılanmak üzere ABD'ye getiriliyor. Garcia, Meksika ve Orta Amerika'dan binlerce düzensiz göçmeni Teksas'ın Meksika sınırından ABD'nin iç kesimlerine taşımakla suçlanıyor

A+ Yazı Boyutunu BüyütA- Yazı Boyutunu Küçült

ABD Başkanı Donald Trump yönetiminin, ailesiyle yaşadığı Maryland eyaletinde gözaltına alarak ülkesi El Salvador'a sınır dışı ettiği Kilmar Abrego Garcia, ABD'ye getirilmek üzere yola çıkarıldı. ABC News'e konuşan kaynaklar, Trump hükümetinin, El Salvadorlu MS-13 çetesinin üyesi olduğunu iddia ettiği 29 yaşındaki El Salvador vatandaşının, "belgesiz göçmen taşıdığı iddiasıyla" ABD'de birtakım suçlamalarla karşı karşıya kalacağı bilgisini paylaştı.

İsimlerini gizleyen kaynaklara göre, geçen ay Tennessee'deki federal mahkemede gizlice sunulan iki suçlamadan oluşan iddianamede, Garcia'nın, Teksas'tan ülkenin iç kesimlerine yıllardır düzensiz göçmenleri taşıdığı iddia edildi. İddiaya göre Garcia,10 yıl boyunca Meksika ve Orta Amerika'dan, aralarında çocukların da bulunduğu binlerce düzensiz göçmeni Teksas'ın Meksika sınırından ABD'nin iç kesimlerine gizlice taşıdı. Öte yandan soruşturmaya yakın kaynaklar, Garcia ile birlikte ABD'ye MS-13 çetesinin üyelerinin de getirildiği iddiasında bulundu.

Garcia'nın sınır dışı edilmesi

Trump yönetimi, hakkındaki mahkeme kararına rağmen 29 yaşındaki El Salvadorlu göçmen Garcia'yı 15 Mart'ta El Salvador'daki Terör Muhafaza Merkezi'ne (CECOT) göndermişti. Göçmenlik ve Gümrük Muhafaza Dairesi (ICE) tarafından 1 Nisan'da mahkemeye sunulan savunma dosyasında "Garcia, idari bir hata nedeniyle 15 Mart'ta El Salvador'a sınır dışı edildi" ifadesi kullanılmıştı. Garcia'nın, artık El Salvador hapishanesinde tutulduğu için geri getirilemeyeceği öne sürülmüştü.

Maryland'de federal yargıç Paula Xinis, 4 Nisan'da Garcia'nın sınır dışı edilmesinin yasa dışı olduğuna karar vererek ABD'ye dönmesine hükmetmişti. Başka bir federal yargıç da 11 Nisan'da Garcia'nın nerede olduğu konusunda derhal bilgi verilmesini ve geri getirilmesini emretmişti. Öte yandan Trump yönetimi, federal mahkemelerin Garcia'nın ABD'ye geri getirilmesi için karar verme yetkisinin bulunmadığını savunmuştu.

Kaynak: AA


Trump-Şi görüşmesinin ardından: ABD'li ve Çinli yetkililer 9 Haziran'da Londra'da bir araya gelecek

ABD Başkanı Donald Trump, 9 Haziran'da Hazine Bakanı Scott Bessent, Ticaret Bakanı Howard Lutnick ve ABD Ticaret Temsilcisi Jamieson Greer'in, ticaret anlaşmasıyla ilgili olarak Çinli yetkililerle Londra'da bir araya geleceğini duyurdu

A+ Yazı Boyutunu BüyütA- Yazı Boyutunu Küçült

ABD Başkanı Donald Trump, Truth Social hesabından ABD ile Çin arasında yapılacak ticaret görüşmesine ilişkin paylaşımda bulundu. Trump, Hazine Bakanı Scott Bessent, Ticaret Bakanı Howard Lutnick ve ABD Ticaret Temsilcisi Büyükelçi Jamieson Greer'in, ticaret anlaşmasıyla ilgili olarak Çin'in temsilcileriyle 9 Haziran'da Londra'da bir araya geleceğini duyurmaktan memnuniyet duyduğunu dile getirerek, "Toplantı çok iyi geçecektir. Konuya gösterdiğiniz ilgi için teşekkür ederim" ifadesini kullandı.

ABD Başkanı Trump ve Çin Devlet Başkanı Şi Cinping, iki ülke arasında karşılıklı tarife artışlarıyla tırmanan ticaret geriliminin ardından dün ilk kez telefonda görüşmüştü. Trump, görüşmeye ilişkin yaptığı açıklamada, yaklaşık 1,5 saat süren görüşmenin çok verimli ve iki ülke açısından da çok faydalı geçtiğini vurgulamıştı. Görüşmede ağırlıklı olarak iki ülke arasındaki ticaret ve gümrük tarifeleri konularını ele aldıklarını belirten Trump, "Heyetlerimiz kısa süre içinde belirlenecek bir yerde bir araya gelecek. Bizi Hazine Bakanı Scott Bessent, Ticaret Bakanı Howard Lutnick ve ABD Ticaret Temsilcisi Büyükelçi Jamieson Greer temsil edecek." ifadelerini kullanmıştı.

ABD ile Çin arasındaki tarife restleşmesi

Trump, 2 Nisan'da aralarında Çin'in de olduğu ticaret ortaklarına ek gümrük vergileri açıklamıştı. Çin'in karşılık vermesiyle iki ülke arasında başlayan tarife restleşmesi sonunda ABD, Çin'e uyguladığı gümrük tarifesini yüzde 145'e kadar çıkartmış, Çin de ABD'ye yüzde 125 gümrük tarifesi getirmişti. Tırmanan ticari gerilim sonrasında ABD'li ve Çinli yetkililer, 10-11 Mayıs'ta tarife müzakereleri için İsviçre'nin Cenevre kentinde bir araya gelmiş ve karşılıklı gümrük vergilerini 90 gün boyunca düşürme kararı almıştı.

Görüşmelerin ardından 14 Mayıs itibarıyla ABD'nin, Çin mallarına uyguladığı gümrük vergisini 90 gün için yüzde 145'ten yüzde 30'a, Çin'in de ABD mallarına uyguladığı vergiyi yüzde 125'ten yüzde 10'a düşürmesi kararlaştırılmıştı. Trump, 30 Mayıs'ta yaptığı açıklamada, Çin'i Cenevre'de varılan anlaşmanın büyük bölümünü ihlal etmekle suçlamış, Çin Devlet Başkanı Şi ile bunu konuşacağını ve sorunun çözülmesini umduğunu ifade etmişti.

Kaynak: AA


Madleen'in Gazze yolculuğu 6. gününde

Gazze’ye doğru yola çıkan Özgürlük Filosu Koalisyonu'na bağlı insani yardım gemisindeki aktivistlerden Thiago Ávila, kuşatmayı kırmak ve insani bir deniz koridoru oluşturmak için Madleen yelkenlisiyle 6 gündür yolda olduklarını belirterek asla durmayacaklarını söyledi.

A+ Yazı Boyutunu BüyütA- Yazı Boyutunu Küçült

Özgürlük Filosu Koalisyonu isimli sivil toplum kuruluşunun (STK) Gazze'ye yönelik ablukayı kırıp bölgeye yardım götürme amacıyla düzenlediği son misyon çerçevesinde 18 metrelik 'Madleen' yelkenlisi 6 gündür yolda. Katanya kentindeki San Giovanni Li Cuti Limanı'ndan yola çıkan yelkenlide, aralarında İsveçli aktivist Greta Thunberg ve İrlandalı aktör Liam Cunningham'in de olduğu 12 kişi bulunuyor.

Madleen'deki isimlerden Brezilyalı aktivist Thiago Ávila, sosyal meyda hesabından paylaştığı videoda, "Gazze'nin kuşatmasını kırmak ve insani bir deniz koridoru oluşturmak için Madleen gemisiyle çıktığımız yolculuğun 6. günündeyiz! Özgürlük Filosu Koalisyonu, Siyonistlerin tehditleri nedeniyle asla durmayacak. Bu gemide 12 kişiyle birlikte milyarlarca insanın olduğunu biliyoruz" ifadelerini kullandı.

Özgürlük Filosu Koalisyonu'ndan, 'Madleen' yelkenlisinin misyonuna ilişkin yapılan açıklamada, "Madleen, süt tozu, tıbbi malzeme ve diğer yaşamsal yardımları taşıyarak Gazze'ye doğru yola çıkıyor. Avrupa kara sularından, tamamen uluslararası sulardan geçerek Filistin sularına ulaşmayı hedefliyor. Silahsız ve şiddet içermeyen bu yolculuk, uluslararası hukuka tam uyum içindedir. Her türlü saldırı veya müdahale, sivillere yönelik kasıtlı ve yasa dışı bir eylem olacaktır" denilmişti. İsrail ordusu ise 3 Haziran'da yaptığı açıklamada, 'Madleen' yelkenlisine müdahale için hazırlık yaptıklarını duyurmuştu. 


Dünyanın en yüksek tek kemerli demiryolu köprüsü Hindistan'da açıldı

Dünyadaki en yüksek tek kemerli demiryolu köprüsü hizmete açıldı. Cammu Keşmir bölgesini demiryolu aracılığıyla Hindistan'a bağlayacak 1315 metre uzunluğundaki ve nehirden 359 metre yüksekteki köprünün yapımı 20 yılı aşkın bir sürede tamamlandı

A+ Yazı Boyutunu BüyütA- Yazı Boyutunu Küçült

Hindistan idaresindeki Cammu Keşmir bölgesinde, 359 metreyle dünyanın en yüksek tek kemerli demiryolu köprüsü hizmete açıldı. BBC'nin haberine göre, Chenab Nehri üzerindeki köprünün, Hindistan idaresindeki Cammu Keşmir bölgesini ilk defa demiryolu aracılığıyla Hindistan'a bağlayacağı kaydedildi.

Dünyadaki en yüksek tek kemerli demiryolu köprüsü olarak kayıtlara geçen köprünün açılışı, Hindistan Başbakanı Narendra Modi tarafından yapıldı. 1315 metre uzunluğundaki ve nehirden 359 metre yüksekteki köprünün yapımı, 20 yılı aşkın bir sürede tamamlandı. Söz konusu köprü, Fransa'nın başkenti Paris'in simgesi olan 312 metrelik Eyfel Kulesi'nden daha yüksek bir noktada yer almasıyla dikkati çekiyor.

Kaynak: AA


Saldırılar genişletilecek: Gazze'de İsrail işgalini kalıcı hale getirecek planlara onay

İsrail Genelkurmay Başkanı Eyal Zamir, Gazze Şeridi'nde işgali kalıcı hale getirecek yeni saldırı planlarına onay verdi

A+ Yazı Boyutunu BüyütA- Yazı Boyutunu Küçült

İsrail Genelkurmay Başkanı Eyal Zamir'in, Gazze Şeridi'nde işgalin genişletilmesi ve kalıcı hale getirilmesi kapsamındaki saldırılara ilişkin yeni planları onayladığı bildirildi. İsrail devlet televizyonu KAN'ın haberine göre, yeni plan kapsamında Gazze Şeridi'ne yönelik saldırılar genişletilecek. Zamir'in İsrail ordusunun üst düzey komutanlarının katıldığı bir toplantıda Gazze Şeridi'ne yönelik yeni saldırı planlarını onayladığı aktarıldı.

Toplantıda, bu sabah Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus kentinde meydana gelen ve 4 İsrail askerinin ölümü, 5 askerin de yaralanmasıyla sonuçlanan olayla ilgili olarak Genelkurmay Başkanı'na ilk soruşturma raporunun sunulduğu kaydedildi. Bugün sabah saatlerinde Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus kentinde girdikleri binaya yerleştirilen el yapımı patlayıcının infilak etmesi sonucunda 4 İsrail askeri ölmüş, 5'i ise yaralanmıştı.

İsrail ordusu, Gazze Şeridi'nde 19 Ocak'ta yürürlüğe giren ateşkesin ardından 18 Mart sabahı şiddetli saldırılarına yeniden başladı. İsrail ordusunun saldırıları yeniden başlatmasından itibaren çoğunluğu yaşlı, kadın ve çocuk olmak üzere 4 bin 402 Filistinli hayatını kaybetti, 13 bin 489 kişi yaralandı. İsrail'in Gazze Şeridi'ne 7 Ekim 2023'ten bu yana düzenlediği saldırılarda ise yaşamını yitiren Filistinlilerin sayısı 54 bin 677'ye, yaralıların sayısı da 125 bin 530'a yükseldi.

İsrail ordusu, Gazze Şeridi'nde işgali genişletecek ve kalıcı hale getirecek saldırı planını uygulamaya başladı. Başbakan Binyamin Netanyahu, Gazze Şeridi'nin tamamını işgal edeceklerini duyurdu. Plana göre, İsrail ordusu Gazze Şeridi'ni kalıcı olarak işgal edecek, Filistinliler Gazze'nin güneyindeki "toplama kamplarına" sürülecek. İsrail burada toplama kamplarında Filistinlilere, "hayatta kalacakları" kadar insani yardım verecek. İsrailli bakanlar, Gazze Şeridi’nde sağlam kalan her şeyi yıkacaklarını ve Filistinlileri önce güneye, oradan da başka ülkelere sürmeyi planladıklarını açıkladı.

Kaynak: AA


New York Times Trump-Musk restleşmesinin Tesla'ya etkilerini yazdı

Tesla CEO’su Elon Musk’ın ABD Başkanı Donald Trump ile sosyal medyada karşı karşıya gelmesi, elektrikli otomobil devini hem siyasi hem ekonomik olarak zor durumda bırakabilir

A+ Yazı Boyutunu BüyütA- Yazı Boyutunu Küçült

Jack Ewing/New York Times

Tesla’nın CEO’su olan Musk, Trump yönetimiyle artık arası bozulmuş bir figür haline geldiği sürece, Cumhuriyetçileri milyarlarca dolar değerindeki iklim politikalarını zayıflatmamaya ikna etmesi zor olacak. Bu politikalar, elektrikli otomobil ve batarya üreticisi Tesla için büyük önem taşıyor.

Musk aynı zamanda, şirketin geleceği olarak tanımladığı sürücüsüz taksi planlarını hayata geçirme sürecinde, federal düzenleyiciler üzerindeki etkisini de kaybedebilir. Tesla, intikamcı tavırlarıyla bilinen bir başkanın hedefi haline gelebilir.

İmaj zedelenmesi ve liberal müşteri kaybı

Eğer ikili uzlaşmaya varmazsa, Musk, Trump ile olan ittifakının Tesla’nın liberal seçmenler nezdindeki imajına verdiği zarar karşılığında hiçbir şey kazanamamış olacak. Oysa elektrikli otomobilleri satın alma olasılığı en yüksek olan kitle bu kesim.

Tesla halihazırda satış ve kârda ciddi düşüşler yaşıyor. Şirketin hisse fiyatı, Musk ile Trump’ın sosyal medyada birbirlerine hakaret etmeye başlamasının ardından Perşembe günü yüzde 14 oranında düştü. Bu, şirket tarihindeki en büyük tek günlük düşüş olarak kaydedildi.

Cuma günü ise hisse fiyatı yaklaşık yüzde 4 oranında toparlandı. Bu toparlanma, iki ismin barışacağı yönündeki umutlardan ya da hisse senedinin önceki düşüşten sonra artık “ucuz” olduğu düşüncesinden kaynaklanmış olabilir.

Teşviklerin kaldırılma olasılığı

Musk ile Cumhuriyetçi müttefikleri arasında elektrikli araçlar konusunda uzun süredir bir fikir ayrılığı vardı. Temsilciler Meclisi’nde kabul edilen ve şu anda Senato’da görüşülen iç politika tasarısı, ABD elektrikli araç pazarına ciddi zarar verecek. Bu pazarın en büyük üreticisi ise açık ara Tesla.

Tasarı, elektrikli araç satın alanlara verilen 7.500 dolara kadar vergi kredilerini ortadan kaldıracak. Batarya fabrikaları ve lityum rafinerilerine verilen sübvansiyonlar hızla sona erecek. Elektrikli araç şarj istasyonları için sağlanan mali destek de kaldırılacak. Ayrıca, elektrikli araç sahiplerinden yıllık 250 dolarlık ek ücret alınmasını öngören bir madde yer alıyor. Çevreci gruplar, bu ücretin cezalandırıcı nitelikte olduğunu savunuyor.

Krediler ne durumda?

Bu önlemler tüm elektrikli araç üreticilerine zarar verecek. Ancak Trump yönetimi ve Kongre’deki Cumhuriyetçiler, özellikle Tesla için faydalı olan düzenlemeleri de ortadan kaldırmaya çalışıyor. Bu düzenlemeler, Tesla’nın çevre standartlarını karşılayamayan diğer otomobil üreticilerine “temiz hava kredisi” satmasına olanak tanıyor.

Tesla, yılın ilk üç ayında bu düzenleyici kredilerden 595 milyon dolar gelir elde etti. Bu rakam, şirketin aynı dönemdeki 409 milyon dolarlık net kârının da üzerinde. Başka bir deyişle, bu krediler olmasaydı Tesla zarar etmiş olacaktı.

“Birçok yıl için bu krediler, Tesla’nın kârda mı yoksa zararda mı olduğu arasındaki farkı oluşturuyor,” diyor

Milyonlarca dolarlık satış tehlikeye girdi

Jenkins’in hesaplamalarına göre, Cumhuriyetçilerin önerdiği önlemler 2030 yılına kadar satılacak elektrikli araç sayısında 7,7 milyonluk bir azalmaya neden olacak. Tesla, mevcut %44’lük pazar payını koruduğu varsayıldığında, bu azalmadan 3,4 milyon araçlık bir kayıpla etkilenecek. Tasarı, Tesla’nın büyüme alanlarından biri olan büyük batarya depolama projeleri için sağlanan sübvansiyonları da ortadan kaldırmayı hedefliyor.

Elon Musk: Bu çok adaletsiz

Musk, en azından bu haftaya kadar, Cumhuriyetçilerin bu önlemlerini artan federal bütçe açığını engellemek adına gerekli bir fedakarlık olarak görüyordu. Kendi ifadesine göre bu açık, ülkeyi iflasa sürükleyebilir.

Ayrıca, bu yasal düzenlemelerden Tesla’nın diğer rakiplerine kıyasla daha az zarar göreceğini veya SpaceX gibi diğer şirketlerinin elde edeceği kazançların, Tesla’nın kayıplarını telafi edeceğini düşünmüş olabilir.

Özellikle General Motors ve Ford gibi firmaların hala sattıkları elektrikli araçlardan zarar ettiği biliniyor.Ancak Musk, Perşembe günü Tesla’nın zararlarının artık tolere edilemez boyutta olduğunu düşündüğünü belli etti ve X üzerinden 'Petrol ve gaz teşviklerine dokunmadan, EV/güneş enerjisi teşvik kesintilerini tasarıda tutun (çok adaletsiz!!), ama tasarıdaki DAĞ GİBİ İĞRENÇ YOLSUZLUK HARCAMALARINI çıkarın' dedi.

Trump'tan tehdit

Trump ise Truth Social’da Musk’ın “ÇILGINA DÖNDÜĞÜNÜ” iddia ederek, SpaceX ve Musk’ın sahip olduğu diğer şirketlerle olan hükümet sözleşmelerini iptal etme ve verilen teşvikleri kesme tehdidinde bulundu.Otonom araçlar için riskler neler?

Musk ayrıca, eyalet yasalarının yerini alacak şekilde federal standartlar oluşturarak otonom araçlar için daha elverişli bir ortam yaratmasını umuyordu. Tesla’nın bu ay Teksas’ın Austin kentinde sürücüsüz taksi hizmetine başlaması bekleniyor. Musk, bu girişimin gelecekte trilyonlarca dolarlık gelir yaratacağını söylüyor.

Ancak Tesla’nın otonom sürüş teknolojisiyle bağlantılı kazalar, halihazırda Ulusal Karayolu Trafik Güvenliği İdaresi (NHTSA) tarafından soruşturuluyor. Musk’ın Beyaz Saray’dan dışlanması, bu yetkililerin soruşturmalarını daha rahat yürütmelerine yol açabilir.

Tepkiler azalabilir mi?

Musk’ın sağ kanat politikalarından uzaklaşması, Tesla için bazı olumlu sonuçlar da doğurabilir. ABD ve Avrupa’da yaşanan satış düşüşlerinde etkili olan liberal kesimlerin tepkileri biraz da olsa hafifleyebilir.“İnsanlar üzerindeki kutuplaştırıcı etkisini nötralize edebilirse, yani Trump karşıtı kesim üzerinde, bu Tesla için faydalı olabilir,” diyor Battle Road Research Başkanı Ben Rose.

Rose, yine de Tesla hisselerinin genel borsaya kıyasla daha iyi performans göstermesini bekliyor. Ancak diğer bazı yatırımcılar o kadar iyimser değil.

The Future Fund adlı yatırım şirketinin yönetici direktörü Gary Black, Tesla hakkında sıkça yorum yapan bir isim. Geçen ay şirketin tüm Tesla hisselerini sattıklarını açıkladı. Black, X’te yaptığı açıklamada, Tesla’nın potansiyel kârlılığının hisse fiyatını haklı çıkarmadığını söyledi.

Black’e göre Tesla’nın değeri, “temel finansal verilerden kopmuş durumda.”

 
 
 

Son Yazılar

Hepsini Gör
Grossi

Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı, İsfahan'daki saldırıya uğrayan nükleer tesiste çok az nükleer madde bulunduğunu veya hiç bulunmadığını...

 
 
 
SİBER SAVAŞ

Genel Gündem Bir haftayı geride bırakan İsrail - İran savaşının doğal cephelerinden biri de internetti. Her iki ülkenin de hatırı sayılır...

 
 
 

Comments


©2023 copyright by MD all rights reserved

bottom of page