top of page

9 Haziran

  • Yazarın fotoğrafı: mutlunecmettin
    mutlunecmettin
  • 10 saat önce
  • 27 dakikada okunur

Trump'tan Los Angeles mesajı: Tehlike görürsek, kanun ve düzeni sağlama konusunda çok sert davranırız

ABD Başkanı Donald Trump, Los Angeles'taki sınır protestolarını bastırmak için ne gerekiyorsa yapacaklarını kaydederek, "Ülkemize ve vatandaşlarımıza yönelik bir tehlike görürsek, kanun ve düzeni sağlama konusunda çok sert davranırız" değerlendirmesini yaptı

A+ Yazı Boyutunu BüyütA- Yazı Boyutunu Küçült

ABD Başkanı Donald Trump, New Jersey'de kendisine ait golf tesislerinden Camp David'e geçerken havalimanında basın mensuplarına Los Angeles'taki olayları değerlendirdi. Trump, Los Angeles'a Ulusal Muhafız gönderdiğini ve gerekirse daha fazla muhafız birliği göndermeye hazır olduğunu vurguladı. ABD Başkanı, "Bence bu bir isyandı ve çok kötüydü. Ülkemize ve vatandaşlarımıza yönelik bir tehlike görürsek, kanun ve düzeni sağlama konusunda çok sert davranırız. Kanun ve düzenin sağlandığından emin olmalıyız" şeklinde konuştu. 

California eyaleti ile Los Angeles kentinin Demokrat yöneticilerini suçlayan Trump, bu yaşanan olayların devam etmesine asla izin vermeyeceklerini ifade etti.

ABD'nin Los Angeles kentinde Göçmenlik ve Gümrük Muhafaza Dairesi (ICE) tarafından gözaltına alınan düzensiz göçmenlere destek amacıyla düzenlenen gösteriler iki gündür devam ederken Trump yönetiminden sert açıklamalar gelmişti.

ICE karşıtı protestolarda çok sayıda gösterici gözaltına alınmış, zaman zaman güvenlik güçleri ile protestocular arasında çatışmalar yaşanmıştı. ABD Başkanı Trump, Los Angeles'taki durumu kontrol altına almak amacıyla Ulusal Muhafızları görevlendirdiğini açıklamış ve bölgedeki olaylardan dolayı Demokrat yöneticileri suçlamıştı.

Kaynak: AA


İsrail'den Madleen açıklaması: Rotasını değiştirmezse deniz komandoları gemiyi basacak

İsrailli yetkili, 'Madleen'in' ablukayı aşması halinde Gazze'ye filo akınıyla karşı karşıya kalacaklarını söyledi. İsrail basınına konuşan yetkili, Madleen yelkenlisinin rotasını değiştirmemesi halinde İsrailli deniz komandolarının gemiyi basacağını ifade etti

A+ Yazı Boyutunu BüyütA- Yazı Boyutunu Küçült

İsrailli yetkili, Gazze Şeridi'ne uyguladıkları ablukayı aşmayı ve insani yardım ulaştırmayı hedefleyen Madleen yelkenlisinin Gazze'ye varması halinde filo akınıyla karşı karşıya kalacaklarını belirtti. İsrail’de yayın yapan Kanal 12 televizyonuna konuşan ismi açıklanmayan üst düzey İsrailli yetkili, İsveçli aktivist Greta Thunberg'in de aralarında bulunduğu 12 kişilik insani yardım gemisinin ablukayı delmek için harekete geçecek "filo dalgasına" sebep olacağını aktardı.

Madleen yelkenlisinin Gazze'ye insani yardım götürme çabasının provokasyon olduğunu iddia eden İsrailli yetkili, "(Madleen yelkenlisi), İsrail'e düşman bir filo dalgası yaratacak. Bunun olmasına izin vermeyeceğiz” dedi. Yetkili, Madleen yelkenlisinin rotasını değiştirmemesi halinde İsrailli deniz komandolarının gemiyi basacağını ve Usdud (Aşdod) Limanı'na zorla götürüleceğini söyledi. "Kimden gelirse gelsin Gazze'ye İsrail tarafından denetlenmemiş bir yardımın girişini engellemek için her yönden kuşatıyoruz" diyen İsrailli yetkili, Madleen yelkenlisinin girişine izin verdikleri takdirde kitleler onu takip edeceğini vurguladı.

İsrail'den Özgürlük Filosu'na tehdit

İsrail Savunma Bakanı Katz, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, Madleen gemisinin Gazze kıyılarına varmasını engellemek için İsrail ordusuna "ne gerekiyorsa yapması" yönünde talimat verdiğini duyurmuştu. İsrail Genelkurmay Başkanı Eyal Zamir ve deniz kuvvetleri komutanlarıyla yaptığı görüşmenin fotoğrafını paylaşan Katz, şu ifadeleri kullanmıştı: "İsrail ordusuna Madleen nefret filosunun Gazze'ye ulaşmasını engellemek için ne gerekiyorsa yapmaları yönünde talimat verdim. Yahudi karşıtı (antisemitik) Greta ve Hamas propaganda sözcülerine açıkça söylüyorum: Geri dönün, çünkü Gazze'ye ulaşmayacaksınız.”

Özgürlük Filosu Koalisyonu isimli sivil toplum kuruluşunun, Gazze'ye yönelik ablukayı kırıp bölgeye yardım götürme amacıyla düzenlediği son misyon çerçevesinde 18 metrelik "Madleen" yelkenlisi, 1 Haziran'da Katanya kentindeki San Giovanni Li Cuti Limanı'ndan Gazze için yola çıkmıştı. Yelkenlide, aralarında İsveçli aktivist Greta Thunberg'in olduğu 12 kişi bulunuyor. Yelkenli şu sıralarda Mısır kara sularında ilerliyor.


Kaynak: AA


İsrail donanması Greta için harekete geçti: Dronlarla izleniyor, Gazze'ye sokulmayacak

İklim aktivisti Greta Thunberg’in de içinde bulunduğu “Madleen” adlı gemi, Gazze'ye insani yardım için Gazze'ye doğru yola çıktı. İsrail, geminin karasularına girişine izin vermeyeceğini bildirdi

A+ Yazı Boyutunu BüyütA- Yazı Boyutunu Küçült

İsrail ordusu (IDF), iklim aktivisti Greta Thunberg ve 11 Filistin yanlısı aktivistin bulunduğu “Madleen” adlı geminin Gazze’ye ulaşmasını engellemek üzere harekete geçti. İsrail Savunma Kuvvetleri, geminin İsrail karasularına girmesine izin verilmeyeceğini açıkladı.

Gemiye yönelik müdahalenin, Avrupa Parlamentosu üyesi Rima Hassan’ın diplomatik statüsü nedeniyle geciktiği bildirildi. Filistin asıllı Fransız milletvekili Hassan, daha önce İsrail'e giriş yapmaya çalışmış ancak Tel Aviv Ben Gurion Havalimanı’nda sınır dışı edilmişti.

İsrail tarafı: Radikal aktivistler var

İsrailli yetkililer, gemideki bazı aktivistlerin “radikal görüşler” taşıdığını savunuyor. Rima Hassan’ın 7 Ekim’de Hamas tarafından gerçekleştirilen saldırıyı “meşru” olarak nitelendirdiği ve Bibas ailesinin öldürülmesine dair haberleri reddettiği belirtiliyor.

Almanya’dan Yasemin Acar’ın ise İran’ın İsrail’e yönelik füze saldırısında sevinç gösterisinde bulunduğu ve “Hamas’ı yok edin” sloganını “Siyonizmi yok edin” şeklinde değiştirdiği öne sürülüyor. Brezilyalı aktivist Thiago Ávila’nın ise Hizbullah lideri Hasan Nasrallah’ın cenaze törenine katıldığı ve onu “şehit ve saygıdeğer lider” olarak tanımladığı iddia ediliyor.

Bir önceki girişim başarısız oldu

Bu girişim, Mayıs ayında düzenlenmek istenen ancak başarısızlıkla sonuçlanan bir başka “Gazze’ye yardım” seferinin devamı niteliğinde. O dönemde “Conscience” adlı gemi Malta açıklarında hasar almış, organizatörler olayın İsrail'e ait bir drone saldırısı sonucu yaşandığını iddia etmişti. İsrail ise konuya ilişkin herhangi bir resmi açıklama yapmadı.

Rotayı değiştirdiler

Son günlerde “Madleen” rotasını geçici olarak değiştirerek, doğu Akdeniz’de yardım çağrısı yapan yaklaşık 30-40 kişilik bir mülteci teknesine yöneldi. Aktivistler, yardım faaliyetinin ardından tekrar Gazze rotasına döneceklerini açıkladı.

Aktivistler ayrıca Yunanistan’ı İsrail adına istihbarat sağlamakla suçladı. Sosyal medyada yapılan açıklamalarda, Yunan karasularına 80 kilometre mesafede insansız hava araçlarının gemiyi izlediği iddia edildi. Gemi yolcuları, İsrail’in müdahalesini önlemek amacıyla destekçilerini çevrim içi takip sistemleri aracılığıyla geminin konumunu izlemeye davet etti.

İsrail ordusu: Gazze'ye ulaşamayacaklar

İsrail ordusu, geminin Gazze kıyılarına ulaşmasına izin verilmeyeceğini yineleyerek, bölge güvenliği açısından gerekli tüm tedbirlerin alınacağını duyurdu.

Kaynak: Gazete Oksijen



Haber Giriş: 09.06.2025 00:03 | Son Güncelleme: 09.06.2025 00:21

Paylaş

Eklendi

Makaleyi sesli dinle• 2:02

İran yol haritasını açıkladı: Nükleer programla ilgili aleyhte karar çıkarsa UAEA ile işbirliği azaltılacak

İran Atom Enerjisi Kurumu Başkan Yardımcısı Kemalvendi, UAEA Yönetim Kurulu'nda Tahran aleyhinde karar çıkması halinde buna yanıt vereceklerini belirterek, "Ajans, İran'ın bugüne kadar sahip olduğu kapsamlı ve samimi işbirliğinin devam etmesini kesinlikle beklememeli" dedi

A+ Yazı Boyutunu BüyütA- Yazı Boyutunu Küçült

İran Atom Enerjisi Kurumu Başkan Yardımcısı Behruz Kemalvendi, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) Yönetim Kurulu'ndan ülkesinin aleyhinde herhangi bir kararın çıkması durumunda UAEA ile işbirliğini azaltacaklarını söyledi. Devlet televizyonunda katıldığı bir programda konuşan Kemalvendi, E3 olarak adlandırılan nükleer anlaşmanın Avrupalı tarafları İngiltere, Fransa ve Almanya'nın nükleer anlaşmayı ihlal etmekle suçladıkları İran aleyhinde UAEA Yönetim Kurulu'ndan karar çıkartma ihtimalini değerlendirdi.

Kemalvendi, İran'a karşı Birleşmiş Milletler (BM) yaptırımlarını geri getirecek "tetik mekanizmasını (snapback)" harekete geçirmek için UAEA Yönetim Kurulu'nda Tahran aleyhinde karar çıkabileceğini belirterek, "Böyle olsa bile, tetik mekanizmasının etkinleştirilebileceği anlamına gelmez çünkü bu mekanizma İran yükümlülüklerini yerine getirmediğinde uygulanır. Tüm yükümlülüklerimizi yerine getirdik." dedi.

"Ajans, kapsamlı ve samimi işbirliğinin devam etmesini kesinlikle beklememeli"

İran aleyhinde herhangi bir karara yanıt vereceklerini söyleyen Kemalvendi, "İran önceki kararlarda uyardı ancak dikkate almadılar ve sonuç olarak yüzde 60 zenginleştirme üretimini 7 kat artırdık. Şimdi de muhtemel karara karşı alınacak tedbirlerin bir kısmı teknik önlemler olacak ve diğer kısmı da Ajans ile yaptığımız işbirliğinin türü olacak. Ajans, İran'ın bugüne kadar sahip olduğu kapsamlı ve samimi işbirliğinin devam etmesini kesinlikle beklememeli" ifadelerini kullandı.

UAEA, 31 Mayıs'ta üye ülkelere gönderdiği raporda, İran'ın üç açıklanmayan lokasyondaki nükleer faaliyetlerini bildirmediğini ve ülkenin yüzde 60'a kadar saflıkta zenginleştirilmiş uranyum stoklarıyla ilgili endişelerini dile getirdi. İran ile ABD arasındaki müzakere süreci devam ederken 3 Avrupa ülkesi, nükleer anlaşmada yer verilen, "snapback" olarak adlandırılan ve İran'a anlaşmayı ihlal ettiği gerekçesiyle BM yaptırımlarını yeniden getirme imkanına sahip maddeyi işletmekle tehdit ediyor. UAEA Yönetim Kurulu, 9 Haziran'da toplanacak. Toplantıda, UAEA'nın raporu doğrultusunda İran aleyhine karar çıkarılacağı öngörülüyor.

Kaynak: AA


Trump görevlendirmişti: Ulusal Muhafızlar 'göçmen isyanına' müdahale için Los Angeles'ta

ABD Başkanı Donald Trump'ın sınır protestolarını bastırmakla görevlendirdiği Ulusal Muhafızların ilk bölümü Los Angeles'a ulaştı

A+ Yazı Boyutunu BüyütA- Yazı Boyutunu Küçült

ABD'nin Los Angeles kentinde Göçmenlik ve Gümrük Muhafaza Dairesi (ICE) tarafından gözaltına alınan düzensiz göçmenlere destek amacıyla düzenlenen gösterilere müdahale etmek üzere görevlendirilen Ulusal Muhafızların ilk bölümünün kente ulaştığı bildirildi. Amerikan medyasına yansıyan haberlere göre, 300 kişilik ilk Ulusal Muhafız birliği Los Angeles kentindeki önceden belirlenen görev yerlerine ulaşmaya başladı.

ABD Başkanı Donald Trump'ın talimatıyla bölgeye gönderilen Ulusal Muhafızların, kentin çeşitli yerlerindeki ICE karşıtı protestolara müdahale etmesi ve kentte güvenliği sağlaması bekleniyor. Askerlerin bir kısmı, son iki gün içinde yüzlerce gösterici ile federal kolluk kuvvetleri arasında çatışmaların yaşandığı Los Angeles şehir merkezindeki Metropolitan Tutukevi civarına gönderildi. Diğer Ulusal Muhafızların da kente ulaştıkça görev yerlerine yerleştirilecekleri belirtiliyor. Uzun namlulu silahlar ve zırhlı araçlarla donanmış onlarca Ulusal Muhafızın kameralara yansıdığı anlar sosyal medyada dikkati çekti.

İki gündür Los Angeles'ta devam eden ICE karşıtı protestolarda çok sayıda gösterici gözaltına alınmış, zaman zaman güvenlik güçleri ile protestocular arasında çatışmalar yaşanmıştı. ABD Başkanı Trump, Los Angeles'taki durumu kontrol altına almak amacıyla Ulusal Muhafızları görevlendirdiğini açıklamış ve bölgedeki olaylardan dolayı Demokrat yöneticileri suçlamıştı.


Gazze'deki hükümet: İsrail'in 'yardım tuzaklarında' 125 Filistinli hayatını kaybetti, 736 kişi yaralandı

Gazze'deki hükümet, 27 Mayıs'tan bu yana yardım merkezleri yakınlarında toplanan sivillere yönelik saldırılarda hayatını kaybedenlerin sayısının 125'e; yaralıların 736'ya ulaştığını, 9 kişinin de kayıp olduğunu açıkladı

A+ Yazı Boyutunu BüyütA- Yazı Boyutunu Küçült

Gazze Şeridi'ndeki Filistin hükümeti, İsrail ordusunun ABD güdümlü yardım dağıtım noktalarında açlıkla boğuşan ve gıda almak isteyen Filistinlilere 27 Mayıs'tan bu yana düzenlediği saldırılarda hayatını kaybedenlerin sayısının 125'e, yaralıların sayısının 736'ya yükseldiğini bildirdi. Hükümetin Medya Ofisinden yapılan açıklamada, İsrail güçlerinin İsrail-ABD güdümlü sözde insani yardım merkezlerinde savunmasız sivillere karşı korkunç katliamlar işlemeye devam ettiği ifade edildi.

Açıklamada, bugün "İsrail ordusu ve bir ABD güvenlik şirketi unsurlarının Refah kenti ile 'Netzarim Koridoru' olarak anılan bölgede yardım merkezleri yakınlarında toplanan ve açlıkla boğuşan sivillere ateş açtığı saldırılarda 13 kişinin hayatını kaybettiği; 153'ünün yaralandığı" aktarıldı. İnsani yardım çalışmaları kisvesi altında kasıtlı öldürmelerin tekrar tekrar yaşandığı belirtilen açıklamada, bu sözde yardım mekanizmalarının faaliyet gösterdiği 27 Mayıs'tan bu yana hayatını kaybeden Filistinlilerin sayısının 125'e; yaralıların 736'ya ulaştığı, 9 kişinin de kayıp olduğu kaydedildi.

Açıklamada, açık askeri alanlarda kurulan ve tamamen İsrail ile özel ABD güvenlik şirketlerinin kontrolünde olan bu merkezlerin, açlıkla boğuşan insan kalabalıklarını doğrudan ateşli silah ve patlayıcıyla hedef almak için çektiği kanlı tuzaklara dönüştüğü aktarıldı. Hükümetin Medya Ofisinin önceki açıklamasında İsrail askerlerinin, 27 Mayıs-6 Haziran'da söz konusu dağıtım merkezlerinde Filistinlilere düzenlediği saldırılarda 110 kişinin öldüğü, 583 kişinin yaralandığı, 9 Filistinlinin ise cesedine ulaşılamadığı belirtilmişti.

Eleştirilerin hedefinde

Bu yılın şubat ayında İsviçre'nin Cenevre kentinde "kâr amacı gütmeyen bir sivil toplum örgütü" olarak kurulduğu söylenen "Gazze İnsani Yardım Vakfı"nın arkasında ABD ve İsrail basınında yer alan haberlere göre Tel Aviv ve Washington yönetimleri bulunuyor. Birleşmiş Milletler Yakın Doğu'daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı (UNRWA) ve Gazze'deki Filistin hükümeti bu vakfın Tel Aviv yönetiminin amaçları doğrultusunda çalıştığını ifade ediyor.

Uluslararası basında çıkan haberlere göre, bu vakıf sayesinde Gazze'ye yardımlar konusunda BM ve diğer bağımsız yardım kuruluşlarının saf dışı edilmesi amaçlanıyor. İsviçre'nin Cenevre şehrinde kurulan vakıf, ABD tarafından "bağımsız" olarak değerlendirilmesine rağmen, kuruluşun İcra Direktörü Jake Wood, açılış töreninden bir gün önce istifa ettiğini duyurmuştu. Wood, yardım planını hayata geçirmenin "insani ilkelerle bağdaşmadığını" ve "tarafsızlık, insanlık ve bağımsızlık gibi temel prensiplerden taviz verilemeyeceğini" ifade etmişti.

Kaynak: AA


İsrail kabinesinden Başsavcı Miara'nın görevden alınmasının önünü açan karara onay

İsrail kabinesi, Başsavcı Miara'nın görevden alınmasının önünü açan kararı onayladı. Adalet Bakanı Yariv Levin'in sunduğu, kabinenin onayladığı teklifle başsavcının görevden alınması kararını değerlendirecek bağımsız atama komitesi devre dışı bırakıldı

A+ Yazı Boyutunu BüyütA- Yazı Boyutunu Küçült

İsrail kabinesi, Başsavcı Gali Baharav-Miara'nın bağımsız atama komitesi devre dışı bırakılarak görevden alınmasına imkan tanıyan teklifi onayladı. The Jerusalem Post gazetesinin haberinde, Başbakan Binyamin Netanyahu liderliğindeki hükümetin, İsrail Başsavcısı Gali Baharav-Miara'yı görevden almasına imkan tanıyan teklifin kabineden geçtiği bildirildi. Adalet Bakanı Yariv Levin'in sunduğu, İsrail Başsavcısı Miara'nın bağımsız atama komitesinin onayı olmaksızın görevden alınmasını sağlayacak hükümet teklifi, bu sabah yapılan kabine oylamasında kabul edildi.

Komite bakanlardan oluşacak

İsrail basını, kabinenin onayladığı teklifle başsavcının görevden alınmasını ele alacak bağımsız atama komitesinin yerini Adalet Bakanı Levin'in atadığı bakanlardan oluşan bir komite alacağını yazdı. Diaspora Bakanı Amichai Chikli'nin başkanlık edeceği söz konusu komitede, Maliye Bakanı Bezlale Smotrich, Ulusal Güvenlik Bakanı MK Itamar Ben-Gvir, Bilim ve Teknoloji Bakanı Gila Gamliel ve Din Hizmetleri Bakanı Michael Malkieli yer alacak. Bakanlardan oluşan komite, Başsavcı Miara'nın görevden alınmasına ilişkin düzenleyecek ardından hükümet genel kurulunda oylama gerçekleştirecek. Adalet Bakanı Levin ise görevden alma yönteminin değiştirilmesine gerekçe olarak Başsavcı Miara'nın davranışlarının hükümetin belirli organlarının işleyişini "felç etmesini" öne sürdü.

Devre dışı bırakılan bağımsız atama komitesine bir emekli İsrail Yüksek Mahkemesi yargıcı başkanlık ediyor. Komitenin diğer üyeleri ise İsrail Barosu tarafından seçilen bir avukat, üniversitelerin hukuk fakültesi dekanları tarafından atanan bir akademisyen, hükümetin atadığı eski bir Adalet Bakanı veya Başsavcı ile Meclis Anayasa Komitesi tarafından seçilen bir meclis üyesinden oluşuyor. 2000 yılında dönemin hükümeti, İsrail Başsavcısının, bağımsız bir atama komitesinin tavsiyelerine dayanarak atanmasını veya görevden alınmasını şart koşan karar geçirmişti.

İsrail Başsavcılığı: Levin'in teklifi yasadışı

İsrail Başsavcısı Yardımcısı Gil Limon, kabine toplantısından önce yayınlanan hukuki mütalaasında, Levin'in teklifinin yasadışı olduğunu ve İsrail Yüksek Adalet Divanı'nın içtihatlarıyla çeliştiğini vurguladı. Mütalaada, bağımsız atama komitesinin devre dışı bırakarak görevden alma sürecini yürütmenin Başsavcılık makamını "siyasallaştıracağı" ve başsavcıyı hükümete bağımlı hale getireceği belirtildi.

Netanyahu'nun "rejim değişikliği" gerçekleştirdiği uyarısında bulunmuştu

Başbakan Binyamin Netanyahu'nun uzun süredir görevden almak istediği bilinen İsrail Başsavcısı Gali Baharav-Miara, Netanyahu liderliğindeki aşırı sağcı hükümetin Gazze'ye saldırıları bahane ederek ülkede hızlı bir rejim değişikliği gerçekleştirdiği uyarısında bulunmuştu. Miara, "İsrail'de rejim değişikliği büyük ölçüde hız kazandı. Yasaları ihlal ve kanunlara meydan okuma somut hale geldi. İsrail rejimi, gözlerimizin önünde endişe verici bir hızla değişiyor. Değişikliğin odak noktası özellikle yargıda demokratik kurumların zayıflaması" ifadelerini kullandı.


Ukrayna: Esir takası ve cenazelerin iadesi haftaya başlayabilir

Ukrayna Savunma Bakanlığı Ana İstihbarat Müdürlüğü Başkanı Korgeneral Kirilo Budanov, Rusya ile İstanbul müzakerelerinde varılan anlaşma çerçevesinde, esir takası ve asker cenazelerinin iadesi sürecinin gelecek hafta başlayabileceğini duyurdu

A+ Yazı Boyutunu BüyütA- Yazı Boyutunu Küçült

Ukrayna Savunma Bakanlığı Ana İstihbarat Müdürlüğü Başkanı Korgeneral Kirilo Budanov, Telegram hesabı üzerinden yaptığı yazılı açıklamada, İstanbul müzakerelerinde esir takası ve asker cenazelerinin iade edilmesine ilişkin Rusya ile varılan anlaşma hakkında değerlendirmelerde bulundu.

"Birilerinin tek başına vereceği bir karar olmamalı"

Konuyla ilgili çalışmaların sürdüğünü aktaran Budanov, şunları kaydetti: "İstanbul'da varılan anlaşmalara dikkatle uyuyoruz. Kimin, ne zaman ve nasıl değişeceği birilerinin tek başına vereceği bir karar olmamalı. Dikkatli bir hazırlık sürüyor. Burada baskı ve manipülasyon kabul edilemez." Budanov, esir takası ve asker cenazelerinin geri gönderilmesi sürecine ilişkin de "Yetkili kişilere salı günü bildirildiği üzere, İstanbul'daki müzakerelerin sonuçlarına göre iade etme faaliyetlerinin gelecek hafta başlaması planlanıyor. Düşmanın kirli bilgi oyununa rağmen her şey plana göre ilerliyor" ifadesini kullandı.

Kaynak: AA


3.5 yıl sonra yeni cephe açıldı: Rus tankları şehir merkezine 100 metre mesafede

Rusya, Ukrayna’nın Dnipropetrovsk bölgesine askeri harekat başlattı. Moskova’ya göre bu adım, İstanbul’daki barış görüşmelerine karşılık sahada “yeni bir gerçeklik” yaratma stratejisinin parçası

A+ Yazı Boyutunu BüyütA- Yazı Boyutunu Küçült

Rusya Savunma Bakanlığı, Ukrayna'nın doğusundaki cephede yeni bir taarruz başlatıldığını ve Rus kuvvetlerinin Dnipropetrovsk bölgesine doğru ilerlediğini duyurdu. Bakanlıktan yapılan açıklamada, bir tank birliğine bağlı Rus askerlerinin “Donetsk Halk Cumhuriyeti’nin batı sınırına ulaştığı ve Dnipropetrovsk bölgesinde taarruza devam ettiği” belirtildi.

Ukraynalı açık kaynak istihbarat platformu DeepStateMap'in cephe hattını gösteren güncel haritasına göre, Rus güçleri Horikhove kasabası yakınlarında Dnipropetrovsk sınırına yaklaşık 100 metre mesafeye kadar yaklaşmış durumda.

Rus ordusu vites yükseltti

Rus ordusunun Ukrayna’daki ilerleyişi, kış aylarında yavaşlayan harekâtın ardından Mayıs ayında yeniden hız kazandı. Cephe hattına ilişkin analizlere göre, Rus birlikleri geçtiğimiz ay Ukrayna topraklarında 507 kilometrekarelik alanı kontrol altına aldı. Bu rakam, Nisan ayında 379 ve Mart ayında 240 kilometrekare olarak kaydedilmişti.

Söz konusu kazanımların büyük kısmı, Donetsk bölgesinde yoğunlaştı. Donetsk, Rusya’nın 2014’ten bu yana destek verdiği ayrılıkçı güçlerin kontrolünde bulunan ve Dnipropetrovsk bölgesiyle sınır komşusu olan stratejik bir bölge konumunda.

Moskova'dan İstanbul göndermesi

Rusya'nın Dnipropetrovsk bölgesine yönelik askeri harekâtı, Moskova’nın çatışmada geldiği yeni aşamayı yansıtıyor. Rusya Güvenlik Konseyi Başkan Yardımcısı ve eski Devlet Başkanı Dmitri Medvedev, saldırının İstanbul’daki barış görüşmelerine bir yanıt niteliği taşıdığını belirtti.

Medvedev, sosyal medya üzerinden yaptığı açıklamada, “Müzakerelerde savaşın gerçeklerini kabul etmeyenler, sahada yeni gerçekliklerle karşılaşır. Silahlı kuvvetlerimiz Dnipropetrovsk bölgesinde taarruza geçti” ifadelerini kullandı.


Gazze'de son 24 saatte 108 Filistinli hayatını kaybetti

İsrail ordusunun 7 Ekim 2023'ten bu yana Gazze Şeridi'ne düzenlediği saldırılarda hayatını kaybedenlerin sayısı 108 artarak, 54 bin 880'e yükseldi

A+ Yazı Boyutunu BüyütA- Yazı Boyutunu Küçült

Gazze'deki Filistin Sağlık Bakanlığından yapılan yazılı açıklamada, İsrail'in devam eden saldırılarında yaşanan can kayıpları ve yaralanmalara ilişkin son bilgiler paylaşıldı.

Son 24 saatte Gazze'deki hastanelere 108 ölü ve 393 yaralının getirildiği kaydedildi.

İsrail ordusunun Gazze'de 19 Ocak'ta varılan ateşkesi bozarak 18 Mart'tan bu yana düzenlediği saldırılarda 4 bin 603 Filistinlinin hayatını kaybettiği, 14 bin 186 kişinin de yaralandığı belirtildi.

İsrail'in Gazze Şeridi'ne 7 Ekim 2023'ten beri düzenlediği saldırılarda yaşamını yitirenlerin sayısının ise 54 bin 880'e, yaralıların sayısının da 126 bin 227'ye yükseldiği bildirildi.

Gazze Şeridi'nde enkaz altında hâlâ binlerce ölü olduğu belirtiliyor.


NYT: Washington'a karşı özel hamle | Grönland'a ilk resmi ziyaret

ABD Başkanı Trump’ın Grönland’ı ABD toprağı yapma yönündeki açıklamalarına karşı Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, 15 Haziran’da adayı ziyaret edecek. Macron’un ziyareti, Avrupa egemenliğini savunma mesajı taşırken, güvenlik, iklim ve kritik madenler gibi başlıkları da gündeme taşıyacak

A+ Yazı Boyutunu BüyütA- Yazı Boyutunu Küçült

Roger Cohen and Jeffrey Gettleman / New York Times

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, ABD Başkanı Donald Trump’ın Grönland üzerindeki hak iddialarına karşı Avrupa’nın egemenliğini güçlendirmek amacıyla 15 Haziran’da dünyanın en büyük adası olan Grönland’a resmi bir ziyaret gerçekleştirecek.

Fransız Cumhurbaşkanlığı tarafından yapılan açıklamada, ziyaretin Grönland Başbakanı Jens-Frederik Nielsen ve Danimarka Başbakanı Mette Frederiksen’in daveti üzerine gerçekleşeceği belirtildi. Ziyaretin ana gündeminde “Kuzey Atlantik ve Arktik bölgesinde güvenlik” konularının yer alacağı ifade edildi.

Trump’ın Grönland talebi gerginliği tırmandırdı

Danimarka’ya bağlı özerk bir bölge olan Grönland, son aylarda ABD Başkanı Donald Trump’ın “her ne pahasına olursa olsun” adayı ABD’ye katma yönündeki talepleri nedeniyle uluslararası gündemin merkezine oturdu. Mart ayında NBC’ye konuşan Trump, “Askerî güç kullanmadan bunu başarabiliriz ama hiçbir seçeneği masadan kaldırmıyorum” ifadelerini kullanmıştı.

Bu gelişmelerin ardından Macron’un Grönland ziyareti, Trump’ın bölge üzerindeki taleplerine karşı açık bir mesaj olarak değerlendiriliyor. Fransız liderin bu adımı, Avrupa’nın jeopolitik hamlelerde daha aktif bir rol üstlenmesi gerektiği yönündeki çağrılarının da bir uzantısı olarak görülüyor. Ziyaret, aynı zamanda bir Avrupa liderinin, Trump’ın bu yıl başlattığı ilhak girişimlerinden bu yana Grönland’a yaptığı ilk resmi ziyaret olacak.

ABD ziyaretine protesto engeli

ABD Başkan Yardımcısı JD Vance, Mart ayında Grönland’a bir ziyaret gerçekleştirmiş ancak protesto tehditleri nedeniyle programı sadece bir askerî üs ziyaretiyle sınırlı tutulmuştu. Macron’un ziyareti ise daha kapsamlı olacak ve Danimarka ile Grönland liderleriyle görüşmeleri de içerecek.

Asıl mesaj: Pazarlık yok

Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Noël Barrot, yılın başlarında Grönland’ın savunmasına destek vermek üzere adaya asker göndermeyi teklif etmiş, ancak Danimarka bu öneriyi geri çevirmişti. Ziyaretin zamanlaması ve içeriği, Fransa’nın Grönland’ın “bir ABD başkanının keyfi kararlarıyla alınabilecek bir toprak parçası olmadığını” göstermek istediğini ortaya koyuyor.

Macron’un ziyaretinin ardından Kanada’da düzenlenecek G7 Zirvesi’ne katılacağı açıklandı. Hatırlanacağı üzere, Trump daha önce Kanada’nın da “ABD’nin 51. eyaleti olması gerektiğini” savunmuştu. Bu kapsamda Fransız lider, Trump’ın yayılmacı söylemleriyle hedef aldığı iki ülkeye üst üste ziyarette bulunmuş olacak.

Zirvede ne görüşülecek?

Grönland görüşmelerinde iklim değişikliği, enerji dönüşümü ve stratejik maden tedarik güvenliği de masaya yatırılacak. 56 bin nüfuslu ada, yüksek teknoloji endüstrileri için kritik öneme sahip nadir toprak elementleri bakımından oldukça zengin. Danimarka tarafından yapılan son bir araştırmaya göre, Avrupa Birliği'nin kritik olarak tanımladığı 34 mineralin 31’i Grönland topraklarında bulunuyor.

Macron-Trump ilişkisi ne düzeyde?

Macron ile Trump arasındaki ilişki yüzeyde dostane olsa da, Avrupa’nın geleceği ve uluslararası düzen konularındaki derin görüş ayrılıkları, bu dostluğun sık sık sınanmasına yol açıyor. Macron, AB yanlısı bir lider olarak Trump’ın Avrupa Birliği’ne yönelik küçümseyici söylemlerine karşı duruyor. Ayrıca Avrupa’da yükselen aşırı sağa karşı da net bir duruş sergiliyor — bu da Trump’ın desteklediği siyasi akımlarla çelişiyor.

Macron’un Grönland ziyareti, Fransa’da iç politikada meclis çıkmazıyla karşı karşıya kalan liderin dış politikada güç gösterisi olarak da değerlendiriliyor.

Grönland’da ABD tepkisi

Trump’ın Grönland’ı ABD’ye katma yönündeki planları, ada halkı ve Avrupa genelinde büyük tepkiyle karşılandı. Yapılan son kamuoyu yoklamasına göre Grönlandlıların %85’i ABD’ye katılmaya karşı çıkıyor. Ancak pek çok Grönlandlı, uzun vadede Danimarka’dan bağımsızlık fikrine sıcak bakıyor.

Mart ayında yapılan seçimlerde ise, ABD’ye mesafeli yaklaşımıyla bilinen bir siyasi parti birinci oldu. Bu parti, Danimarka ile yakın ilişkileri savunarak Washington’a karşı bir denge unsuru oluşturmayı amaçlıyor.

c.2025 The New York Times Company

Kaynak: Gazete Oksijen


Antik kenti Facebook üzerinden satıyorlar | 15 yıllık iç savaş sonrası Suriye'de kültür krizi

Suriye’de savaşın harabeye çevirdiği antik kent Palmira, şimdi de Facebook üzerinden yürütülen tarihi eser kaçakçılığıyla yok olma tehlikesiyle karşı karşıya

A+ Yazı Boyutunu BüyütA- Yazı Boyutunu Küçült

Suriye’nin binlerce yıllık tarihiyle ünlü antik kenti Palmira, yıllar süren savaşın ve radikal yıkımın ardından şimdi de mezar soyguncularının hedefi. Geceleri kazma ve küreklerle kente giren yağmacılar, iki bin yıllık mezarları talan ediyor. Gündüz ise Palmyra’nın toprakları üç metre derinliğinde açılmış çukurlarla delik deşik olmuş halde.

Savaş sırasında DEAŞ tarafından tahrip edilen Palmira'nın kalıntıları hala ayakta kalma mücadelesi verirken, yerel halk kalanları korumak için geceleri nöbet tutuyor. Kent sakini ve Heritage for Peace adlı STK'nın aktivisti Mohammed al-Fares, mezar soyguncularının kazdığı bir kriptin yanında bir seramik parçası ve havan mermisi kuyruğunu göstererek durumu özetliyor: "Bu katmanlar bir kez bozulursa, arkeologlar artık neye baktıklarını anlayamaz."

Tarihi eserleri Facebook'da satıyorlar

Ancak yağmacıların hedefinde yalnızca toprağın altı yok. Sosyal medya platformları da tarihi eser kaçakçılığı için birer pazara dönüşmüş durumda. ATHAR projesi, Facebook’ta yüz binlerce üyesi bulunan ve açıkça Suriye’ye ait antik eserlerin satıldığı onlarca grubu belgeledi. Bir Facebook aramasında yalnızca “Suriye’de satılık antikalar” ifadesiyle yapılan arama, çoğu herkese açık en az bir düzine grup ortaya koyuyor.

Proje, Guardian’a sunduğu belgelerde Palmira’ya ait büstler ve mozaiklerin satış görüntülerine yer verdi. Mart ayında bir Facebook grubunda paylaşılan videoda, Suriyeli aksanlı bir adam cep telefonunu ölçek olarak kullanarak, hala toprağın içinde olan bir Zeus mozaiğini gösteriyor. Daha sonra aynı mozaik bir başka fotoğrafta çıkarılmış hâliyle yer alıyor. Satıcı gururla, “Bu, elimizdeki dört mozaiğin sadece biri,” diyor.

Facebook yasaklamıştı

Facebook, 2020 yılında tarihi eser satışlarını yasakladığını ve bu tür içerikleri kaldıracağını açıklasa da, ATHAR Projesi’nin direktörü Katie Paul’a göre bu politika neredeyse hiç uygulanmıyor. “Bu bir savaş suçu. Facebook bu suçun aracı haline gelmiş durumda ve bu sorunun farkında,” diyen Paul, yüz binlerce üyeye sahip onlarca grubun aktif olduğunu belirtiyor.

Suriye'de kültürel mirası koruma çabaları, devletin sınırlı kaynakları ve güvenlik zaafları nedeniyle yetersiz kalıyor. Eski eser kaçakçılığı çoğunlukla yoksullukla boğuşan bireyler tarafından yapılıyor. Metal dedektörleri artık başkent Şam’da bile kolayca bulunabiliyor.

Asıl sorun talep

Tarihi eserlerin korunması için sorumluluğun yalnızca yerel halka yüklenemeyeceğini belirten uzmanlar, asıl sorunun Batı'daki talep olduğunu vurguluyor. ATHAR Projesi'nin eş direktörü Amr al-Azm şöyle diyor: “Nasıl durdurulur bu? Batı’daki talep durdurularak. Güvenlik düzelmeden bu kaçakçılık da durmaz. Tedarik zincirine odaklanmak, Batı’nın sorumluluğunu görmezden gelmek demektir.”

Palmira’da, Fares memleketinin ne kadar değiştiğini kabullenmeye çalışıyor. Roma dönemine ait Zafer Takı’nın dibinde taşlar kırılmış halde yatıyor. Üç Kardeşler Mezarı’ndaki lahit yüzleri tahrip edilmiş. O ve diğer sakinler, geceleri antik kentte nöbet tutuyor; çünkü 15 yıllık savaşın ardından geriye kalan ne varsa, onu da korumaya kararlılar.

Kaynak: Gazete Oksijen


Washington Post 'Skandal' diyerek duyurdu: Meta ve Yandex kullanıcı gizliliğini aynı yöntemle ihlal ediyor

Meta'nın Android cihazlarda kullanıcı verilerini gizlice topladığı ortaya çıktı. Radboud Üniversitesi öncülüğünde yapılan araştırma, teknoloji devinin "zararlı yazılım benzeri" yöntemlerle kullanıcıları takip ettiğini ortaya koydu

A+ Yazı Boyutunu BüyütA- Yazı Boyutunu Küçült

Dünyanın en büyük teknoloji şirketlerinden Meta (eski adıyla Facebook), Android cihazlarda kullanıcıların web tarama geçmişini gizlice topladığı gerekçesiyle bir kez daha mahremiyet ihlali iddialarının odağında.Avrupalı araştırmacılar, Meta’nın Facebook ve Instagram uygulamaları aracılığıyla, Google’ın bilgisi dışında, Android kullanıcılarını dijital bir arka kapı yoluyla takip ettiğini ortaya çıkardı. Bu durum, yalnızca teknoloji dünyasında değil, kullanıcılar arasında da büyük tepki uyandırdı.

Radboud Üniversitesi’nden Doç. Dr. Güneş Acar’ın öncülük ettiği araştırmaya göre, Meta’nın “Meta Pixel” adlı izleme yazılımı, kullanıcıların çevrim içi etkinliklerini sadece bir kez veri göndermekle kalmayıp, Android tarayıcı gibi davranan sistemlerle yeniden bağlantı kurarak daha fazla bilgi toplamaya çalıştı. Bu alışılmadık davranış dikkat çekince, Acar İspanya’daki IMDEA Networks ve Belçika’daki KU Leuven üniversitelerinden güvenlik araştırmacılarıyla iş birliği yaparak durumu derinlemesine inceledi.

"Zararlı yazılım gibi çalışıyor"

Araştırmacılar, Meta’nın yanı sıra Rus teknoloji şirketi Yandex’in de benzer yöntemlerle Android’in gizlilik duvarlarını aşarak kullanıcıların internet üzerindeki davranışlarını izlediğini belirledi. DuckDuckGo’nun Ürün Direktörü Peter Dolanjski, “Bu yöntemler kötü amaçlı yazılımları andırıyor. İnsanların temel gizlilik beklentilerine büyük bir ihlaldir,” ifadelerini kullandı.

Google, Meta ve Yandex’in bu davranışlarının Android’in güvenlik ilkelerine açıkça aykırı olduğunu belirterek, “Bu şirketlerin yöntemleri güvenliğimizi hiçe sayıyor,” açıklamasını yaptı. Meta ise Google ile aralarında “politika uygulamaları konusunda yanlış anlama olmuş olabileceğini” öne sürerek, bu uygulamayı durdurduğunu bildirdi. Yandex de “hassas veri toplamadıklarını” iddia etti ve araştırmacıların tespit ettiği yöntemi artık kullanmadıklarını söyledi.

iPhone kullanıcıları şimdilik güvende

Araştırma ekibi, benzer veri toplama yöntemlerinin iPhone cihazlarda tespit edilmediğini ancak teknik olarak mümkün olabileceğini belirtti. Apple'dan ise konuyla ilgili yorum gelmedi.Surveillance Technology Oversight Project adlı tüketici hakları grubunun yöneticisi Albert Fox Cahn, yaşananların ardından kamuoyunun “haklı olarak öfkelenmesi gerektiğini” vurguladı.

Peki kendinizi nasıl koruyabilirsiniz?

Araştırmacılara göre, Meta ve Yandex’in kullandığı yöntemler doğrudan sistemin güvenlik yapısını hedef aldığı için, kullanıcıların gizlilik ayarları bu saldırılara karşı yetersiz kalıyor. Ancak bazı adımlar, genel dijital güvenliğinizi artırabilir:

Chrome kullanmayın: Android’de Chrome yerine Firefox, Brave ya da DuckDuckGo gibi izlemeyi engelleyen tarayıcılar kullanın. Chrome, site içi takibe karşı daha savunmasız.

Uygulama yerine doğrudan siteye erişin: Uygulamalar, telefonunuzdaki sensörlere ve diğer verilere daha fazla erişime sahiptir. Seyrek kullandığınız hizmetlerde uygulama yerine web sitesi tercih edin.

Meta ve Yandex uygulamalarını silin: Facebook, Instagram ve Yandex gibi uygulamalar cihazınızdaki konum, pil durumu, ağ bağlantıları gibi birçok veriyi toplayabilir. Bu şirketlerin güvenilirliği tartışmalı olduğu için uygulamaları kaldırmak en güvenli adım olabilir.

Facebook ya da Instagram hesabınız olmasa bile, Meta birçok web sitesine yerleştirdiği izleme kodları (Meta Pixel) sayesinde internetteki etkinliğinizi takip etmeye devam edebilir.

Kaynak: Gazete Oksijen


Rusya: Ukrayna'ya ait 64 İHA'yı vurduk

Rusya Savunma Bakanlığı, Ukrayna'ya ait 64 insansız hava aracını (İHA) dün akşamdan bu sabaha kadar Moskova dahil, çeşitli bölgeler üzerinde vurduklarını bildirdi.

A+ Yazı Boyutunu BüyütA- Yazı Boyutunu Küçült

Bakanlıktan yapılan açıklamada, Ukrayna'nın İHA'larla Rus topraklarına saldırı düzenlediği belirtildi. Dün yerel saatle 23.00’ten bugün 07.00’ye kadar 61, 09.00'dan 09.30'a kadar da 3 İHA'nın Rus hava savunma sistemlerince vurulduğu kaydedilen açıklamada, bunların başta Moskova olmak üzere Bryansk, Belgorod, Kaluga, Tula, Oryol, Kursk bölgeleri ile ilhak edilen Kırım üzerinde düşürüldüğü aktarıldı.

Diğer yandan Rusya Federal Hava Taşımacılığı Ajansı (Rosaviatsiya), ülkedeki birçok havalimanında uçakların iniş ve kalkışlarına geçici kısıtlamalar getirildiğini duyurdu.

Moskova Belediye Başkanı Sergey Sobyanin de vurulan İHA parçalarının düştüğü noktalarda ilgili servis uzmanlarının çalışmalar yaptığını ifade etti.

Kaynak: Gazete Oksijen


İki bin askere özel görev: Göçmenler ayaklandı, Trump Los Angeles için emir verdi

ABD Başkanı Trump, ICE operasyonlarına karşı düzenlenen protestolar sonrası Kaliforniya Valisi’ni devre dışı bırakarak 2.000 Ulusal Muhafız’ı Los Angeles’a gönderdi. Göz yaşartıcı gaz, gözaltılar ve şiddetli çatışmaların damga vurduğu protestolarda tansiyon düşmüyor

A+ Yazı Boyutunu BüyütA- Yazı Boyutunu Küçült

ABD Başkanı Donald Trump, belgesiz göçmenlere yönelik baskınlar nedeniyle yaşanan huzursuzluğu kontrol altına almak amacıyla Los Angeles’a iki bin Ulusal Muhafız gönderilmesi talimatını verdi.

Trump, Kaliforniya eyaletinin ikinci gününde protestocularla federal ajanlar arasında çatışmaların yaşanmasının ardından federal hükümetin “devreye girip sorunu çözeceğini” söyledi. Askerlerin ne zaman ulaşacağı ise henüz netleşmedi.

Cumartesi günü, ağırlıklı olarak Latin kökenli nüfusun yaşadığı Paramount semtinde, Göçmenlik ve Gümrük Muhafaza (ICE) yetkilileriyle mahalle sakinleri arasında çıkan çatışmaları dağıtmak için göz yaşartıcı gaz kullanıldı.

"Zalimce"

ICE operasyonları kapsamında bu hafta içinde Los Angeles’ta 118 kişi gözaltına alındı. Kaliforniya Valisi Gavin Newsom, bu baskınları “zalimce” olarak nitelendirdi. Newsom, federal hükümetin “Kaliforniya Ulusal Muhafızlarını kontrol altına alarak iki bin askeri konuşlandırmasının” “bilerek kışkırtıcı” bir hamle olduğunu ve “yalnızca gerilimi artıracağını” ifade etti.

Ulusal Muhafız genellikle eyalet valisinin çağrısıyla görevlendirilir, ancak Newsom’un ofisinin AP haber ajansına bildirdiğine göre Trump, doğrudan kontrolü ele almasına olanak tanıyan özel bir hükmü devreye soktu.

"Federal Hükümet devreye girip asileri gerektiği gibi durduracaktır"

Trump, Truth Social adlı sosyal medya platformunda yaptığı paylaşımda, eğer Vali Newsom ve Los Angeles Belediye Başkanı Karen Bass görevlerini yerine getiremiyorsa, “o zaman Federal Hükümet devreye girip asileri olması gerektiği gibi durduracaktır!!!” diye yazdı.

Newsom’un sözcüsünün CBS News’e verdiği bilgiye göre, Trump cumartesi günü Newsom’u telefonla aradı ve yaklaşık 40 dakika süren bir görüşme gerçekleştirdiler. Görüşmenin detaylarına dair başka bir bilgi verilmedi.

Savunma Bakanı el artırdı

Savunma Bakanı Pete Hegseth, şiddetin devam etmesi durumunda aktif görevdeki deniz piyadelerinin de görevlendirilebileceği tehdidinde bulundu. Yakındaki Camp Pendleton üssündeki birliklerin “yüksek alarmda” olduğunu söyledi. Newsom bu tehdidi “akıl dışı bir davranış” olarak tanımladı.

Cumartesi akşamı itibarıyla Paramount bölgesi büyük ölçüde sakinleşmişti, ancak kolluk kuvvetleriyle göstericiler arasındaki çatışmalar hâlen devam ediyordu.

Protestoların ilk başladığı Home Depot adlı yapı marketin önünde hava göz yaşartıcı gaz ve dumanla doluydu. Los Angeles bölge şerifleri, protestocuları dağıtmak için her birkaç dakikada bir ses bombası ve gaz kullandı.

Mahalle sakinleri ve protestocular, göçmenlerin yerel iş yerlerinde saklanıp dışarı çıkmaya korktuğunu söyledi.

Paramount bölgesi nüfusunun yüzde 80’den fazlası Hispanik kökenli.

Hükümet Demokratları hedef aldı

Beyaz Saray’dan yapılan basın açıklamasında, “Son günlerde şiddet yanlısı kalabalıklar, Los Angeles’ta sınır dışı etme operasyonlarını yürüten ICE memurlarına ve federal kolluk kuvvetlerine saldırdı” denildi.

Açıklamada ayrıca, “Kaliforniya’nın beceriksiz Demokrat liderleri vatandaşlarını koruma sorumluluğunu terk etti. Bu nedenle Başkan Trump, iki bin Ulusal Muhafız’ın konuşlandırılması için bir Başkanlık Muhtırası imzaladı” ifadelerine yer verildi.

ICE operasyonlarını şahsen denetlemek için Los Angeles’a giden Trump’ın “sınır çarı” Tom Homan, herhangi bir şiddet ya da özel mülke zarar verilmesi konusunda “sıfır tolerans” politikası uygulanacağını söyledi.

"Hukuk ve düzen galip gelecek"

FBI Başkan Yardımcısı Dan Bongino da X  üzerinden protestoculara uyarıda bulunarak şu ifadeyi kullandı: “Kaos getirirseniz, biz de kelepçeleri getiririz. Hukuk ve düzen galip gelecek.”

Demokrat Vali Newsom, federal hükümetin “bir gösteri istediğini” ve insanlara şiddete başvurmamaları çağrısında bulundu.

Cuma günü yaptığı açıklamada şunları söyledi: “Kaliforniya genelinde süren bu kaotik federal baskınlar, keyfi bir gözaltı kotasını doldurmak için yapılan pervasız ve zalimce eylemlerdir.”

Kaynak: Gazete Oksijen


15 yaşındaki çocuk başkan adayını başından vurdu

Kolombiya’da başkan adayı Miguel Uribe Turbay, başkent Bogota’da düzenlenen bir miting sırasında silahlı saldırıya uğradı. Başından iki, dizinden bir kurşunla ağır yaralanan Uribe'nin durumunun ağır olduğu belirtiliyor

A+ Yazı Boyutunu BüyütA- Yazı Boyutunu Küçült

Kolombiya'nın başkenti Bogota’da seçim kampanyası sırasında düzenlenen silahlı saldırıda başkan adayı Miguel Uribe Turbay ağır yaralandı. Yerel medya, 39 yaşındaki Uribe’nin parkta halka hitap ederken üç kurşunla vurulduğunu; bunlardan ikisinin başına, birinin dizine isabet ettiğini bildirdi.

Saldırının ardından olay yerinde bulunan 15 yaşındaki çocuk bir numaralı şüpheli olarak gözaltına alındı. Olay anına ait cep telefonu görüntülerinde, Uribe'nin konuşma yaptığı sırada başından vurulduğu ve kalabalığın panikle kaçıştığı anlar yer aldı.

Sağlık ekipleri, ağır yaralanan Uribe’nin helikopterle Sante Fe kliniğine kaldırıldığını açıkladı. Klinik önünde toplanan destekçileri, Uribe için dua ederek sabaha kadar nöbet tuttu.

Eşi Maria Claudia Tarazona, Kolombiya halkına çağrıda bulunarak, “Miguel şu an yaşam savaşı veriyor. Tanrı’dan, onu tedavi eden doktorların ellerine güç vermesini diliyoruz,” dedi.

ABD'den açıklama geldi

Uribe’nin mensubu olduğu muhafazakâr çizgideki Centro Democrático (Demokratik Merkez) Partisi, saldırıyı sert bir dille kınayarak, “Bu saldırı yalnızca Miguel’e değil, Kolombiya’daki demokrasiye ve özgürlüğe yapılmıştır,” açıklamasında bulundu.

Kolombiya’nın sol eğilimli Devlet Başkanı Gustavo Petro'nun hükümeti de saldırıyı “yalnızca bir adaya değil, demokrasimize yapılmış bir şiddet eylemi” olarak nitelendirdi. ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio ise saldırıyı "demokrasiye doğrudan bir tehdit" olarak değerlendirdi.

Miguel Turbay kimdir?

Miguel Uribe Turbay, 2026 yılında yapılacak devlet başkanlığı seçimleri için adaylığını geçtiğimiz Ekim ayında açıklamıştı. Ülkenin köklü siyasi ailelerinden birine mensup olan Uribe’nin babası sendikacı ve iş insanıydı. Annesi ise, 1991 yılında Medellin karteline karşı düzenlenen bir kurtarma operasyonu sırasında hayatını kaybeden gazeteci Diana Turbay’dı.

Saldırıya ilişkin soruşturma sürüyor. Kamuoyunda ve siyasi çevrelerde, güvenlik önlemlerinin artırılması yönünde çağrılar artarken, Kolombiya bir kez daha siyasi şiddetin gölgesine girmiş durumda.

Kaynak: Gazete Oksijen


İtalya'da on binler Gazze için yürüdü

İtalya'da muhalefet partileri 'Gazze'de katliamı durdurun' çağrısıyla yürüdü. Yeşil ve Sol İttifak lideri Fratoianni, Başbakan Meloni'ye, "Eğer 'iki halk iki devletten yanaysanız' bugün Filistin devletini tanıyın, ikiyüzlülük yapmayın" diye seslendi

A+ Yazı Boyutunu BüyütA- Yazı Boyutunu Küçült

İtalya'da muhalefetteki sol partilerinin organizasyonuyla "Gazze'de katliamı durdurun, suç ortaklığı son bulsun" çağrısıyla geniş katılımlı yürüyüş ve miting yapıldı. Ana muhalefetteki Demokratik Parti (PD) ile diğer büyük muhalefet partileri 5 Yıldız Hareketi (M5S) ve Yeşil ve Sol İttifakın (AVS) girişimiyle on binlerce kişinin katıldığı protesto düzenlendi.

M5S lideri Giuseppe Conte ve AVS'nin liderleri Angelo Bonelli ile Nicola Fratoianni'nin "Gazze'de katliamı durdurun, suç ortaklığı son bulsun" yazılı pankartla katıldığı büyük yürüyüş, Vittorio Emanuele Meydanı'ndan başlayıp, San Giovanni Meydanı'ndaki miting alanına kadar sürdü. Yürüyüşte parti flamalarının yanı sıra çok sayıda Filistin bayrağı ve İsrail'i kınayan dövizler açıldı.

Yürüyüşe katılan İtalyan Annapaola, bugün önemli bir etkinlik yaptıklarını belirterek "Eğer olup bitenler hakkında açık ve net kelimelerle konuşmazsak Batı demokrasisi Gazze ile birlikte ölür. Şu anda bir katliam yaşanıyor; seyirci kalamayız, meydanlara çıkmalıyız, bedenlerimizi ortaya koymalıyız, tüm partilerle, derneklerle, bireylerle birlikte sokağa çıkmalıyız. Bu felaketi daha fazla izleyerek geçiştiremeyiz." dedi.

İtalyan hükümetinin, Gazze konusundaki yaklaşımını nasıl bulduğu sorulan Annapaola, "Utanç verici. Utanç verici ve gerçekten anlaşılmaz. Halen açık ve net bir dil kullanılmıyor. Halen diplomatik bir politika yürütülüyor. Ne Avrupa anlaşmalarının, ulusal anlaşmaların sona erdirilmesi ne de ticaret yollarının, silah ticaretinin kapatılması gibi adımlar atılıyor. Somut bir şeyler yapılması gerekiyor ve şu anda hiçbir şey yapılmıyor." diye konuştu.

Bir diğer İtalyan, Angelo da Filistin'le ilgili tüm gösterilere katıldığını söyleyerek "Olanlar fazlasıyla korkunç ve en kötüsü de kimsenin bunlardan bahsetmemesi, herkesin sessiz kalması" ifadesini kullandı. Her şeyden önce savaşın sona ermesini, insanlara yiyecek ve medeni bir yaşam sağlanmasını istediklerini anlatan Angelo, şöyle devam etti: "En önemlisi, bir devletin tanınmasını ve İsrail'in artık 50 yıldan uzun süredir yaptığı şeyleri yapmayı bırakmasını istiyoruz. Bu sağ-sol meselesi değil; bu sürdürülen bir utanç, gerçek bir soykırım. (Brezilya Devlet Başkanı Luiz Inacio Lula da Silva) Lula'nın dediği gibi ki tamamen haklı. Bu bir soykırım, bir imha. Ve en kötü tarafı, bunu yapanların bizzat böyle bir şeyi yaşamış bir halk olması. Bu nedenle böyle şeylerin yaşanmasını önleyecek bir bilinçleri olması gerekirdi. Ama umurlarında bile değil çünkü onların derdi iğrenç çıkarları, başkalarının topraklarını çalan yerleşimciler. Bu tam anlamıyla bir utanç."

Muhalefet liderleri, Meloni hükümetini İsrail'e suç ortağı olmakla suçladı

Yürüyüşün ardından San Giovanni Meydanı'ndaki mitingde, etkinliği düzenleyen üç partinin liderleri birer konuşma yaptı. Liderler, Başbakan Giorgia Meloni liderliğindeki sağ koalisyon iktidarını eleştirirken, İsrail'in Gazze'deki saldırılarına ve yasa dışı yerleşimlere karşı ses yükseltme çağrısında bulundu. PD lideri Elly Schlein mitingde, "15 binden fazlası çocuk olmak üzere 50 binden fazla ölü var. Bunlar sadece sayı değil; parçalanmış hayatlar, yıkılmış aileler. Yasa dışı işgallere yeter artık, okulların bombalanmasına yeter. Binlerce masum sivilin öldürülmesine, kadınların, yaşlı kadınların, çocukların katledilmesine ve aylar sonra bir parça ekmek istemeye giden insanların vurulmasına yeter. (İsrail Başbakanı Binyamin) Netanyahu hükümeti aylarca buraya gıda, su ve ilaç girmesine izin vermeyip açlığı savaş silahı olarak kullandı. Birleşmiş Milletlere göre Gazze'deki bu tırmanma, gerçek bir etnik temizlik. Bunu kabul edemeyiz. Sesimizi yükseltmeliyiz" dedi. Schlein, İsrail ordusunun yaptığı katliamın durması gerektiğini, buna karşın ne dünyanın ne Avrupa Birliği'nin (AB) ne de Meloni hükümetinin daha fazla sessiz kalabileceğini söyledi.

"16 bin çocuğun katledilmesini mi beklememiz gerekiyordu?"

M5S lideri Conte de Gazze'de yaşananlara ilişkin "Bütün bu olup bitenler, ne olarak anılıyor? Soykırım, soykırım" ifadelerini kullandı. Conte, bugün bu meydanın, İtalyan hükümetinin "ikiyüzlülüğünü" kınadığını belirterek şunları kaydetti: "Bugün bazı bakanlar kekelemeye başladı. '60 bin ölü fazla' demeye başladılar. Ne büyük ikiyüzlülük, ne büyük utanç. 30 bin, 40 bin ya da 50 bin kabul edilebilir miydi? 16 bin çocuğun katledilmesini mi beklememiz gerekiyordu? Bu meydandaki vatandaşlar diyor ki 'Biz suç ortağı değiliz.'" Conte, hükümete İsrail ile olan askeri işbirliği anlaşmalarının durdurulması gerektiğini, kendisinin başbakanlığı döneminde bunu Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri'ne (BAE) karşı yaptığını belirtti.

"Filistin devletini tanıyın, ikiyüzlülük yapmayın"

AVS liderlerinden Bonelli de "İsrail’in Gazze’deki katliamı ve Batı Şeria’daki işgali durmalı" diye konuştu. Fratoianni ise iki devletli çözümden yana olduğunu dile getiren Başbakan'a seslenerek "O halde Giorgia Meloni, buradan başlayalım. Eğer 'iki halk iki devletten yanaysanız' diğer ülkelerin en sonunda yaptığı şeyi yapmanızın zamanı geldi; var olmayan devleti tanıyın, bugün Filistin devletini tanıyın. Sadece ikiyüzlülük yapmayın" ifadelerini kullandı.

Organizatörler, yürüyüş ve mitinge katılanların sayısını 300 binden fazla olduğunu duyurdu. Bu arada, bugün Roma'da yapılan yürüyüşün dışında ülkenin diğer kentlerinde de Gazze'ye destek ve dayanışma etkinlikleri yapıldı. Milano'da Filistin için destek yürüyüşü düzenlenirken, Floransa'da da akşam saatlerinde belediye binası olan tarihi Vecchio Sarayı'nın ön yüzüne Gazze'deki trajediye yönelik "Yeter" yazsısın yansıtılacağı basına yansıdı.

Kaynak: AA


Togo'da 'Aamron' isyanı: Ünlü rapçinin gözaltına alınmasının ardından başlayan protestolar ülke geneline yayıldı

Togo'da rapçi Aamron’un gözaltına alınmasını protesto için başlayan gösteriler ülke geneline yayıldı. Başkent Lome’deki hükümet karşıtı protestolarda çok sayıda kişi gözaltına alındı

A+ Yazı Boyutunu BüyütA- Yazı Boyutunu Küçült

Togo’da hükümet karşıtlığıyla tanınan ünlü rapçi Aamron’un gözaltına alınmasının ardından ülkede iktidar protesto ediliyor. Ulusal basında yer alan haberlere göre, başkent Lome’de gençlerin öncülüğünde başlayan protestolar Togo geneline yayıldı. Başkentteki gösterilerde aralarında Togo Öğrenci ve Öğrenciler Sendikası Başkanı Bertin Bandiegou’nun da bulunduğu çok sayıda kişi gözaltına alındı. Togo İşkence Mağdurları Derneği (ASVITTO) yaptığı açıklamada Bandiegou’nun darp edildiğini ve bazı tutuklulara işkence uygulandığını belirterek, başta Togo Ulusal İnsan Hakları Komisyonu (CNDH) ve Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) olmak üzere ulusal ve uluslararası kurumları göreve çağırdı.

Gerçek adı Essowe Tchalla olan Aamron, 26 Mayıs’ta evine düzenlenen baskınla gözaltına alınmıştı. Sanatçının bir hafta boyunca nerede tutulduğu bilinmezken, geçtiğimiz perşembe günü devlet medyasında yayımlanan bir videoda Cumhurbaşkanı Faure Gnassingbe’den özür dilemesi dikkati çekti. Rapçi, videoda “ağır depresyon” gerekçesiyle Zebe Psikiyatri Hastanesi’ne sevk edildiğini söyledi. Aamron’un yakın çevresi ve sivil toplum kuruluşları, söz konusu özür videosunun baskı altında çekildiğini ve sanatçının özgür iradesini yansıtmadığını savunuyor.

İktidarın güç konsolidasyonu endişe yaratıyor

Batı Afrika'da küçük bir ülke olan Togo, 1967'den bu yana Gnassingbe ailesi tarafından yönetiliyor. Darbeyle iktidara gelen baba Gnassingbe Eyadema'nın ölümünden sonra 2005'te yerine oğlu Faure Gnassingbe geçmişti. Faure Gnassingbe, geçen yıl 23 Mart'ta ülkeyi başkanlık sisteminden parlamenter sisteme geçiren bir anayasa değişikliğiyle iktidarını pekiştirmişti. Yeni sistem, Gnassingbe’nin başbakan sıfatıyla ülkenin fiili liderliğini sürdürmesine olanak tanıyor. Gnassingbe, başbakanlık görevini 3 Mayıs'ta üstlendi.

Kaynak: AA


Çin, nadir toprak elementlerinin ihracatına getirdiği kısıtlamaları gevşetiyor

Çin, nadir toprak elementleri ihracatı için bazı lisanslara onay verildiğini, koşulları yerine getiren diğer lisans başvurularının onaylanmasının sürdürüleceğini duyurdu. Açıklamanın, ABD Başkanı Trump ile Çin Devlet Başkanı Şi'nin 5 Haziran'da yaptığı görüşmenin ardından gelmesi dikkati çekti

A+ Yazı Boyutunu BüyütA- Yazı Boyutunu Küçült

Çin, ABD ile karşılıklı tarife artışlarıyla tırmanan ticaret gerilimi nedeniyle nadir toprak elementlerinin ihracatına getirdiği kontrol ve kısıtlamaları gevşeteceğinin işaretini verdi. Çin Ticaret Bakanlığından yapılan açıklamada, nadir toprak elementlerinin hem askeri hem sivil kullanıma yönelik özellikleri bulunduğuna işaret edilerek, Çin'in gerek ulusal güvenliğini ve çıkarlarını korumak gerekse de uluslararası yayılmanın önlenmesine ilişkin yükümlülüklerini yerine getirebilmek için bu maddelere ihracat kontrolü uyguladığı belirtildi.

Son yıllarda robot ve elektrikli araç gibi bazı endüstrilerin gelişimiyle beraber orta ve ağır nadir toprak elementlerine olan talebin sivil alanda arttığının gözlendiği aktarılan açıklamada, Çin'in sorumlu bir ülke olarak farklı ülkelerin bu alandaki makul ihtiyaçlarını ve endişelerini anladığı ve buna uygun olarak ihracat lisanslarını gözden geçirdiği ifade edildi. Açıklamada bazı ihracat lisanlarına onay verildiği, koşulları yerine getiren diğer lisans başvurularının onaylanmasının sürdürüleceği belirtilerek, Çin'in ihracat kontrollerine dair ilgili ülkelerle iletişimi ve diyaloğu güçlendireceği kaydedildi.

Küresel arzın büyük bölümünü karşılıyor

İhracat kontrollerine ilişkin açıklamanın, ABD Başkanı Donald Trump'ın Çin Devlet Başkanı Şi Cinping ile 5 Haziran'da yaptığı telefon görüşmesinin ardından gelmesi dikkati çekti. Washington yönetimi, Pekin'in tarife müzakerelerinde varılan uzlaşmaya rağmen nadir toprak elementlerinin ihracatına getirdiği kontrolleri kaldırmaması nedeniyle müzakerelerin tıkandığını ileri sürmüştü.

Çin, ABD'nin çip sektörü başta olmak üzere teknoloji alanında uyguladığı kısıtlamalara karşılık olarak, küresel arzın büyük bölümünü karşıladığı nadir toprak elementlerine kısıtlama ve kontroller getirmişti. Biden yönetiminin Aralık 2024'te çip sektöründe getirdiği ihracat kısıtlamalarına galyum, germanyum ve antimuan ihracatını kısıtlayarak karşılık veren Çin, Trump yönetiminin şubat ayındaki ilk tarife artışına karşı ise tungsten, tellür, bizmut, molibden ve indiyum ihracatına kontrol getirmişti.

Pekin yönetimi, ABD'nin "karşılıklı tarifeler" kapsamındaki tarife artışına karşı da samaryum, gadolinyum, terbiyum, disprosyum, lütesyum, skandiyum, itriyum ve alaşımlarının olduğu 7 kategorideki nadir toprak elementini ihracat kontrol listesine almıştı. 17 grup nadir toprak elementinin yaklaşık 90'ını üreten Çin, ihracat kısıtlamaları ve kontrolleriyle bu alandaki küresel hakimiyetini de ekonomik bir koza çevirme niyetini ortaya koymuştu.

Kaynak: AA


Trump, Elon Musk'la ilişkisinin bittiğini söyledi: Başkanlık makamına saygısızlık edemezsiniz

ABD Başkanı Trump, tartışma yaşadığı Elon Musk ile ilişkisinin bittiğini söyledi. Trump, Musk'ın açıklamalarına ilişkin, "Bence bu çok kötü bir şey çünkü çok saygısızca davrandı. Başkanlık makamına saygısızlık edemezsiniz" dedi

A+ Yazı Boyutunu BüyütA- Yazı Boyutunu Küçült

ABD BaşkanıDonald Trump, son günlerde tartışma yaşadığı Amerikalı milyarder iş insanı Elon Musk'ın "başkanlık makamına saygısızlık yaptığını" savundu ve onunla ilişkisinin artık bittiğini düşündüğünü söyledi. Trump, Amerikan NBC News kanalına telefonla verdiği mülakatta, dünya kamuoyunun son birkaç gündür takip ettiği, Musk ile aralarındaki anlaşmazlıkla ilgili değerlendirmelerde bulundu. Tesla ve SpaceX'in sahibi Musk ile ilişkilerinin bittiğini düşünüp düşünmediği sorulduğunda Trump, "Öyle olduğunu varsayıyorum, evet" yanıtını verdi.

Trump ayrıca, kamuoyu önünde yaşanan tartışmaların ardından Musk ile ilişkisini düzeltmek gibi bir niyetinin de olmadığını belirtti. ABD Başkanı ayrıca, Musk'ın Cumhuriyetçi adaylar karşısında Demokrat adaylara finansal destek vermesi durumunda ciddi sonuçlarla karşı karşıya kalacağını vurguladı. "Eğer bunu yaparsa sonuçlarına katlanmak zorunda kalacak" diyen Trump, "Bunun çok ciddi sonuçlarına katlanmak zorunda kalacak" diye ekledi. ABD'li milyarder iş insanının "Başkanlık makamına saygısızlık yaptığını" da savunan Trump, yakın zamanda Musk ile konuşma gibi bir planının olmadığını dile getirdi. Trump, Musk'ın açıklamalarını, "Bence bu, çok kötü bir şey çünkü çok saygısızca davrandı. Başkanlık makamına saygısızlık edemezsiniz" diye yorumladı.

Trump ile Musk arasındaki tartışma

ABD Başkanı Trump, Beyaz Saray'daki görevinden kısa süre önce ayrılan ve Kongre'nin gündemindeki vergi kesintisi tasarısına yönelik sert eleştiriler yapan iş insanı Musk'ın açıklamalarından büyük hayal kırıklığı duyduğunu belirtmişti. Trump, "Elon ile çok iyi bir ilişkimiz vardı ancak artık bu ilişkinin iyi gidip gitmediğini bilmiyorum. Elon'dan dolayı büyük hayal kırıklığına uğradım, halbuki ona çok yardım ettim" ifadelerini kullanmıştı.

Trump'ın açıklamalarına X hesabından karşılık veren Musk ise "Ben olmasaydım Trump seçimi kaybederdi. Demokratlar, Temsilciler Meclisini kontrol ederdi ve Cumhuriyetçiler Senatoda 51-49 çoğunluğa sahip olurdu" yorumunu yapmıştı. Trump'ın daha önceki hazine borç yükü ile ilgili X paylaşımlarına da atıf yapan Elon Musk, "Bu adam bugün nerede?" ve "Büyük Çirkin Yasa, bütçe açığını 2,5 trilyon dolar daha artıracak!" paylaşımlarını yapmıştı.

Musk ayrıca, kamuoyunda Epstein dosyaları olarak bilinen ve kız çocuklarına cinsel istismar ve fuhuş ağı oluşturma suçlamalarıyla yargılanırken hapiste ölü bulunan milyarder Jeffrey Epstein davasına ilişkin dosyalarda ABD Başkanı Trump'ın adının da yer aldığını iddia etmişti.

Kaynak: AA


Washington Post: NASA ile Pentagon SpaceX'e alternatif arıyor

Washington Post gazetesi, NASA ile Pentagon'un SpaceX'e alternatif aradığını yazdı. NASA ve Pentagon yetkililerine dayandırılan haberde, Trump'ın "Musk'ın şirketlerinin sözleşmelerinin iptal edilebileceği" açıklamasından sonra ilgili birimlerin 'alternatif şirketlere' bakmaya başladığı iddia edildi

A+ Yazı Boyutunu BüyütA- Yazı Boyutunu Küçült

NASA ile Pentagon'un, ABD Başkanı Donald Trump ile SpaceX'in sahibi Elon Musk arasındaki anlaşmazlık nedeniyle SpaceX'e alternatif aradığı öne sürüldü. Amerikan Washington Post gazetesinin ismi açıklanmayan NASA ve Pentagon yetkililerine dayandırdığı haberine göre ABD yönetimi uzay programı için alternatiflere bakmaya başladı.

Haberde, Trump ile Musk arasındaki gerilimin artması üzerine Trump'ın "Elon Musk'ın şirketlerinin hükümet ile yaptığı sözleşmelerin iptal edilebileceğine" yönelik açıklamasının ardından hem NASA hem de Pentagon'daki ilgili birimlerin, "SpaceX'e alternatif şirketlere" bakmaya başladığı iddia edildi. Bu süreçte, SpaceX'in Dragon uzay aracının uçuşlarını durduracağı "tehdidini" dile getiren Musk'ın bu açıklamasının iki kurum yetkilileri üzerinde "şok etkisi" yarattığı bildirilen haberde, Musk daha sonra bu açıklamasını geri alsa da söz konusu açıklamanın "NASA'nın her ihtimale karşı SpaceX'e alternatif bulması gerektiği" şeklinde yorumlandığı belirtildi.

NASA, uzay uçuşlarını SpaceX''in roketleriyle gerçekleştirirken Pentagon da hassas uydularını fırlatmak için büyük oranda aynı şirketle çalışıyor. ABD Başkanı Trump, Musk ile yaşadığı tartışmaların ardından Truth Social hesabından, "Bütçemizde milyarlarca dolarlık tasarruf yapmanın en kolay yolu, Elon'un devlet sübvansiyonlarını ve sözleşmelerini feshetmektir" açıklamasını yapmıştı. Musk ise NASA'nın uzay uçuşlarına hizmet veren SpaceX firmasının artık bu hizmeti durdurmayı düşünebileceğini ifade etmiş, daha sonra bu açıklamasını geri çektiğini belirtmişti.

Kaynak: AA



 
 
 

Son Yazılar

Hepsini Gör
gaza

■ REHİNELER: Başbakanlık Ofisi, 7 Ekim 2023'te Kibbutz Nir Oz'dan rehin alınan ve Gazze'de esaret altında öldürülen Tayland uyruklu...

 
 
 

Comments


©2023 copyright by MD all rights reserved

bottom of page