7 Nisan
- mutlunecmettin
- 7 Nis
- 21 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 9 Nis
Almanya'da bazı okullara tehdit mektubu gönderildi: Eğitime bir gün ara verildi
Almanya'nın Duisburg kentinde, okullara gönderilen tehdit içerikli elektronik postalar nedeniyle 15 ilk ve ortaokulda eğitime bir gün ara verildiği duyuruldu
Duisburg polisinden yapılan açıklamada, henüz ismi belirlenemeyen aşırı sağcıların, bazı okullara tehdit içerikli elektronik postalar gönderdiği belirtildi. Açıklamada, tehdit nedeniyle 15 ilk ve ortaokulda eğitime bir gün ara verildiği ve bu kapsamda 18 bin öğrencinin okula gidemediği kaydedildi.
Gönderilen elektronik postalarda 'temizlikten' söz edildiği, bu kelimenin Nasyonal Sosyalizm döneminde Yahudilere, Sintilere, Romanlara ve engelli insanlara yönelik zulmü tanımlamak için de kullanıldığı ifade edildi.
Kaynak: AA
ABD Adalet Bakanı Bondi, Trump'ın üçüncü dönem başkanlığının Anayasa'ya 'ağır yük' olacağını söyledi
ABD Başkanı Donald Trump'ın üçüncü dönem başkanlığına ilişkin tartışmalar sürerken, Adalet Bakanı Pam Bondi, Trump'ın başkanlığının bir dönem daha uzatmasının Anayasa üzerine 'ağır yük' olacağı değerlendirmesinde bulundu
A+ Yazı Boyutunu BüyütA- Yazı Boyutunu Küçült
"Fox News Sunday" programına katılan ABD Adalet Bakanı Pam Bondi, Başkan Donald Trump'ın üçüncü kez başkanlığa aday olabileceğine ilişkin söylemini değerlendirdi. Bondi, Anayasa'ya göre iki dönem ile sınırlandırılmış olan başkanlık süresinin uzatılmasının Anayasa üzerinde ciddi bir yük yaratacağını belirtti.
Adalet Bakanı Bondi, Trump'ın başkanlık süresi hakkında "Büyük ihtimalle bu dönemden sonra görevi sona erecek" ifadesini kullandı.
Trump NBC News kanalına verdiği röportajda, üçüncü dönem başkanlık yapma isteği konusunda şaka yapmadığını dile getirmiş, "Bunu yapabileceğiniz yöntemler var" demişti.
Sırbistan'da Vucic, hükümeti kurma görevini verdi
Sırbistan Cumhurbaşkanı Aleksandar Vucic, Prof. Dr. Djuro Macut'u, hükümeti kurmakla görevlendirdiğini açıkladı
A+ Yazı Boyutunu BüyütA- Yazı Boyutunu Küçült
Sırbistan Cumhurbaşkanı Aleksandar Vucic, başkent Belgrad'da düzenlediği basın toplantısında Sırbistan'da Kasım 2024'te yaşanan ölümlü kaza sonrası istifasını sunan eski Başbakan Milos Vucevic'in ardından düşen hükümetin yeniden kurulması için görevlendirdiği yeni ismi açıkladı.
Vucic, Novi Sad kentindeki tren istasyonunda yaşanan kazanın ardından başlayan hükümet karşıtı gösterilerle ‘renkli devrim’ yapılmaya çalışıldığını savunarak, “Daha iyi bir Sırbistan için fikir ve düşüncelerimizle mücadeleye başladığımız an renkli devrim olasılığı da yok oldu. Belgrad Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde akademisyen olarak görev yapan Prof. Dr. Djuro Macut'u hükümeti kurmakla görevlendiriyorum. Kendisinin başbakanlık görevini yerine getirmek için gerekli mesleki ve kişisel nitelikleri taşıdığını düşünüyorum” ifadelerini kullandı.
Sırbistan'da yaşananlar
Sırbistan'ın başkenti Belgrad, 15 kişinin hayatını kaybettiği tren istasyonundaki kaza sonrası en büyük protesto gösterilerinden birine sahne olmuştu. Gösterilere 100 binden fazla öğrenci ve işçi kişi katılmıştı. Sırbistan Cumhurbaşkanı Aleksandır Vucic protesto gösterilerinde verilen mesajın anlaşılması gerektiğini söylemişti. Sırbistan medyası, Belgrad'daki protestonun ülke tarihindeki büyük hükümet karşıtı gösterilerden biri olduğunu ifade etmişti. Ancak Belgrad'daki protesto aylarca süren hükümet karşıtı eylemlerin devamı olma niteliği taşıyordu.
Kasım 2024'te ülkenin kuzeyindeki Novi Sad kentinde yaşanan kazada bir tren istasyonunun çatısının çökmesi sonucu 15 kişi hayatını kaybetmişti. Üstelik çatının restorasyonu yaşanan kazadan kısa süre önce tamamlanmıştı. Protestocular, ülkedeki inşaat projelerinin denetiminin yetersiz olduğu görüşünde. Vucic yönetimi yolsuzlukla suçlanıyor.
İsrail Başbakanı Netanyahu, ABD Başkanı Trump ile görüşmek için Washington'da
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, ABD Başkanı Donald Trump ile görüşmek üzere Macaristan'dan ABD'ye gitti. Netanyahu'nun, Beyaz Saray'da Trump'la görüşeceği belirtildi
A+ Yazı Boyutunu BüyütA- Yazı Boyutunu Küçült
Bu görüşmenin ardından Trump'ın Orta Doğu Temsilcisi Steve Witkoff'un da dahil olduğu her iki taraftan yetkililerin katılacağı genişletilmiş bir toplantı yapılacak.
Netanyahu'nun ayrıca ABD Hazine Bakanı Scott Bessent ile bir araya gelmesi bekleniyor. Görüşmede, ABD'nin İsrail'den yapılan ithalata gümrük vergisi uygulama kararı ele alınacak.
Uluslararası Ceza Mahkemesinin (UCM) tutuklama kararına rağmen 3 Nisan'da Macaristan'a resmi ziyarette bulunan Netanyahu, başkent Budapeşte'de Macar mevkidaşı Viktor Orban ile görüşmüştü.
Görüşmenin ardından düzenlenen basın toplantısında konuşan Orban, başbakanlık görevine geldiği ilk yıllarda UCM'ye katılma kararı için imza attığını, bugün de ayrılmak için yine bu kararın altına imzasını koyduğunu söylemişti.
Netanyahu da Avrupa'da ülkesini anlayan birkaç ülkeden birinin Macaristan olduğunu ileri sürerek, Orban'ı dostu olarak tanımlamıştı.
UCM, 21 Kasım 2024'te açıkladığı kararda, Gazze'de işlenen savaş suçları ve insanlığa karşı suçlardan ötürü İsrail Başbakanı Netanyahu ile eski Savunma Bakanı Yoav Gallant hakkında tutuklama emri çıkardığını duyurmuştu.
Trump, Netanyahu'nun ikinci Washington ziyaretiyle ilgili açıklama yaptı
ABD Başkanı Donald Trump, ocakta başkanlık görevine başlamasının ardından ikinci kez Washington'a gelen İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile Beyaz Saray'da yapacakları görüşmeye ilişkin açıklamasında, "Şu anda Orta Doğu'da susturulması gereken pek çok şey oluyor." dedi.
Florida'dan Washington'a dönen Trump, Air Force One uçağında basın mensuplarının sorularını yanıtladı.
Bir muhabirin yarın Netanyahu ile Beyaz Saray'da yapacakları görüşmede hangi konuların ele alınacağı yönündeki sorusuna Trump, "Ticaret hakkında konuşacağız ve bariz bir konu hakkında konuşacağız. O bariz konunun ne olduğunu biliyor musunuz? Sadece ortalığı yatıştırmak için ticaret yapmaya çalışmak." yanıtını verdi.
Trump, "Şu anda Orta Doğu'da susturulması gereken pek çok şey oluyor." ifadesini kullandı.
ABD'nin daha önce Orta Doğu ve İran ile hiçbir sorunu olmadığını savunan Trump, "Sonra 7 Ekim oldu ve bu tamamen İran yüzündendi, çünkü biliyorsunuz ki İran kimseye para vermiyordu, çünkü parası yoktu. Şimdi ise çok parası var. Ne olacağını göreceğiz." diye konuştu.
Yemin ederek ocakta 2. başkanlık dönemine başlayan Trump, Netanyahu ile şubatta Beyaz Saray'da bir araya gelmişti.
Ziyaret neden önemli?
ABD'nin önde gelen haber sitesi Axios'ta yer alan habere göre ziyaret planlandığı gibi gerçekleşirse, Netanyahu, Trump’ın tarifeleri kaldırması için bir anlaşma yapmayı yüz yüze deneyecek ilk yabancı lider olacak. Liderlerin ayrıca İran nükleer krizi ve Gazze savaşı hakkında da görüşmesi bekleniyor.
İsrail, Trump’ın dünya genelinde neredeyse tüm ülkelere uyguladığı tarifelerden muaf tutulmak için, ABD ürünlerine uygulanan tüm tarifeleri önceden kaldıracağını açıklayarak durumu engellemeye çalıştı. Ancak bu çaba işe yaramadı. Trump’ın İsrail için belirlediği yüzde 17’lik tarife oranı, iki ülke arasındaki ciddi ticaret açığına dayanıyordu.
Kaynak: AA
Sırbistan Cumhurbaşkanı Vucic akademisyen Macut'u hükümeti kurmakla görevlendirdi
Sırbistan Cumhurbaşkanı Aleksandar Vucic, Belgrad Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde akademisyen olarak görev yapan Prof. Dr. Djuro Macut'u, hükümeti kurmakla görevlendirdiğini açıkladı
A+ Yazı Boyutunu BüyütA- Yazı Boyutunu Küçült
Vucic, başkent Belgrad'da düzenlediği basın toplantısında Sırbistan'da Kasım 2024'te yaşanan ölümlü kaza sonrası istifasını sunan eski Başbakan Milos Vucevic'in ardından düşen hükümetin yeniden kurulması için görevlendirdiği yeni ismi duyurdu.
Novi Sad kentindeki tren istasyonunda yaşanan kazanın ardından başlayan hükümet karşıtı gösterilerle "renkli devrim" yapılmaya çalışıldığını savunan Vucic, "Daha iyi bir Sırbistan için fikir ve düşüncelerimizle mücadeleye başladığımız an renkli devrim olasılığı da yok oldu" değerlendirmesinde bulundu.
Aleksandar Vucic, "Belgrad Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde akademisyen olarak görev yapan Prof. Dr. Macut'u hükümeti kurmakla görevlendiriyorum. Kendisinin başbakanlık görevini yerine getirmek için gerekli mesleki ve kişisel nitelikleri taşıdığını düşünüyorum" dedi.
Hükümetin 18 Nisan'a kadar kurulacağını belirten Vucic, yeni kabineyi zorlu görevlerin beklediğini aktardı.
Bölgedeki son gelişmelere de değinen Vucic, Bosna Hersek'in iki entitesinden biri olan Sırp Cumhuriyeti'nin (RS) yanında olduklarını ve RS Başkanı Milorad Dodik'in gözaltına alınmasının tüm bölge için "korkunç sonuçlar" doğurabileceğini söyledi.
Vucic, bir ay içerisinde ABD Başkanı Donald Trump ile görüşeceğini de kaydetti.
Novi Sad'daki kaza sonrası Sırbistan'da neler oldu?
Novi Sad'daki tren istasyonunda 1 Kasım 2024'te beton sundurmanın çökmesi nedeniyle 16 kişi ölmüş, kazanın ardından hükümete tepki gösteren öğrenciler, ülke genelinde "Dur Sırbistan" sloganıyla gösterilere başlamıştı.
Binlerce üniversite, yüksekokul ve lise öğrencisi, başta Belgrad olmak üzere ülkenin çeşitli kentlerinde hükümet karşıtı büyük gösteriler düzenlemişti.
Öğrenciler, tren istasyonundaki ölümlü kazada sorumluluğu bulunanların cezalandırılmasını, ihmal şüphesi bulunulan istasyonun yapım ve onarım çalışmalarına ilişkin tüm belgelerin yayımlanmasını ve önceki gösterilerde gözaltına alınan öğrenci ve akademisyenlerin serbest bırakılmasını talep etmişti.
Cumhurbaşkanı Vucic, öğrencilerin taleplerinin yerine getirildiğini kaydetmişti. Öğrenciler, taleplerinin "tam anlamıyla" yerine getirilmediğini savunarak, ülke genelinde gösteriler düzenlemeye devam ediyor.
Güney Kore'de Yoon'un azlinin ardından devlet başkanlığı seçimleri 3 Haziran'da yapılacak
Güney Kore'de yeni devlet başkanını belirleyecek seçimlerin 3 Haziran'da yapılacağı duyuruldu. Tarihin, yarın Devlet Başkanlığı’na vekalet eden Başbakan Han Duck-soo başkanlığında yapılacak kabine toplantısında onaylanması bekleniyor
A+ Yazı Boyutunu BüyütA- Yazı Boyutunu Küçült
Güney Kore'de eski Devlet Başkanı Yoon Suk Yeol'ün görevden azledilmesinin ardından yeni devlet başkanını belirleyecek seçimlerin 3 Haziran'da yapılacağı açıklandı. Söz konusu tarihin, yarın Devlet Başkanlığı’na vekalet eden Başbakan Han Duck-soo başkanlığında yapılacak kabine toplantısında onaylanması bekleniyor.
Tarih onaylanırsa, seçim takvimine göre adaylar en geç 11 Mayıs'a kadar başvuru yapacak ve seçim kampanyaları 12 Mayıs'ta başlayacak.
İsrail Savunma Bakanı Katz: İran 7 Ekim saldırılarında Hamas'a destek verdi
İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz, İran'ın 7 Ekim 2023'te Hamas'ın silahlı kanadı İzzeddin el-Kassam Tugaylarının düzenlediği geniş çaplı saldırıya İran'ın destek verdiğini iddia etti
A+ Yazı Boyutunu BüyütA- Yazı Boyutunu Küçült
Katz, X hesabından yaptığı paylaşımda, Gazze Şeridi'nde Hamas'a ait gizli belgeler bulduklarını, bu belgelerin Hamas ile İranlı yetkililerin 7 Ekim 2023 öncesindeki yazışmalarını gösterdiğini öne sürdü.
Hamas'ın 7 Ekim öncesinde İran'dan destek talep ettiği iddiasını içeren iki mektup yayınlayan Katz, bugün İsrail ordusu istihbarat birimine yaptığı ziyarette bu belgeleri sunduğunu bildirdi.
Yazışmaların, İran'ın Hamas'a 7 Ekim saldırısında destek verdiğini kanıtladığını ileri süren Katz, saldırı öncesinde Hamas'ın, İran Devrim Muhafızları Kudüs Gücü'nden 500 milyon dolar talep ettiği iddiasında bulundu.
Katz, Hamas'ın İran'dan 2 yıl boyunca aylık 20 milyon dolar, 2 yılda yaklaşık 500 milyon dolarlık maddi destek talep ettiği görülen mektupları Gazze'de Hamas'a ait tünellerde bulduklarını savundu.
Mektuplarda, İsrail tarafından Gazze Şeridi'ndeki bir çatışma sırasında öldürülen Hamas'ın eski lideri Yahya Sinvar ve eski İzzeddin el-Kassam Tugayları Komutanı Muhammed Deyf'in isimleri yer alırken ıslak imzalarının bulunmaması dikkati çekti.
İranlı yetkililer tarafından kaleme alındığı öne sürülen mektupta ise "Ekonomik durumumuz çok zor ama şartlar ne olursa olsun elimizden gelen her türlü kaynağı sağlayacağız." ifadesi yer aldı.
Katz, "İsrail'in İran'ın nükleer silah edinmesini engellemek için ne gerekiyorsa yapacağını" aktardı.
Katz'ın, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun ABD ziyareti öncesinde İran'ın 7 Ekim'de Hamas'a destek verdiği iddiasında bulunması ve paylaşımında ABD Başkanı Donald Trump'ı etiketlemesi dikkati çekti.
ABD'de Minnesota Valisi Walz: Trump'ın gümrük tarifeleri çözüm değil
ABD'de 2024'teki başkanlık seçimlerinde Demokratların Başkan Yardımcısı adayı olan Minnesota Valisi Tim Walz, ABD Başkanı Donald Trump'ın politikaları konusunda "ciddi endişeleri" bulunduğunu belirterek ek gümrük vergilerinin sorunlara çözüm olmadığını savundu
A+ Yazı Boyutunu BüyütA- Yazı Boyutunu Küçült
Walz, CNN'e verdiği mülakatta "Trump'ın bizi korkunç şekilde aşağı çekeceği konusunda kesinlikle çok ciddi endişelerim var" diye konuştu.
Trump'ın imalat sektörünün içinin boşaltılmasını bir sorun olarak tanımlamasında "yanlış olmadığını" kabul eden Minnesota Valisi, ancak Başkan'ın gümrük vergilerini çözüm olarak görmesi konusunda yanıldığını savundu.
Walz, "Trump'ın, imalatın içinin boşaltıldığı üretimin dışarıya kaydığı konusundaki dili yanlış değil. Benim jenerasyonumdaki insanlara imalat sektöründe iş olmayacağı, bu yüzden üniversiteye gitmeleri ve öğrenci kredisi borcu biriktirmeleri gerektiği söylendi" dedi.
Çelikle ilgili veya doğru şekilde hedeflenmiş gümrük vergisi uygulamalarının "bir fark yaratabileceğini" belirten Walz, ancak Trump'ın bu konuda "ülkeyi izole edecek" uygulamalarının "çözüm olmadığını" öne sürdü.
Walz, "Hatırlarsanız Trump 'nükleer savaş o kadar kötü olmazdı' demişti. Şimdi O yolu tutmak yerine gümrük savaşlarının ardından gitmesi konusunda sanırım hepimiz çok şanslıyız" şeklinde de bir ifade kullandı.
Ülkede herkesi etkileyecek problemler olduğunu dile getiren Walz, Trump politikalarına karşı Demokratların kendilerine dönerek sokağa inmeleri gerektiğini söyledi.
Walz, "Donald Trump insanların hayatlarındaki sıkıntılarda gerçek olan şeylerden bahsediyor ama bu konuda hiçbir şey yapmıyor. Aslında tam tersini yapıyor ve soruna neden olan insanlarla arkadaşlık ediyor." ifadelerini kullandı.
Demokratların da söz konusu insanların hayatlarındaki sıkıntılar konusunda bir çözüm teklif etmediği eleştirisinde de bulunan Walz, "Göründüğü kadarıyla onları duymuyoruz" diye konuştu.
Walz, bir soru üzerine, 2026'da yapılacak Minnesota Valiliği seçimlerine katılmayı istediğini ancak 2028'de yapılacak ABD başkanlık seçimlerine ise aday olmayı şimdilik düşünmediğini belirtti.
ABD'de yapılan 2024'teki başkanlık seçiminde Demokratların Başkan Yardımcısı adayı olan Vali Walz, 3 Mart'ta The New Yorker dergisine yaptığı açıklamada ise, 2028'deki seçimlerde başkanlığa aday olup olmayacağı sorusuna, "şartların" uygun ve o an için kendisinin "doğru becerilere" sahip olması durumunda bunu "yapabileceğini" söylemişti.
'Martin Luther King’i örnek alacağız' diyen Le Pen: Mücadelemiz barışçıl ve demokratik olacak
Fransa’da yolsuzluktan suçlu bulunan aşırı sağcı siyasetçi Marine Le Pen, "Martin Luther King’i örnek alacağız. Mücadelemiz barışçıl ve demokratik olacak" dedi
A+ Yazı Boyutunu BüyütA- Yazı Boyutunu Küçült
Fransa’da geçtiğimiz ay yolsuzluktan suçlu bulunan ve 5 yıl siyasi yasak cezası verilen aşırı sağcı siyasetçi Marine Le Pen, başkent Paris’te destekçileri ile bir araya geldi.
Le Pen, yaptığı konuşmada ABD’li sivil hak savunucusu Martin Luther King Jr.’ı hatırlatarak, "Martin Luther King’i örnek alacağız. Mücadelemiz barışçıl ve demokratik olacak. Sivil hakları savunan King gibi direneceğiz" dedi.Le Pen destekçileri, ellerinde Fransa bayrakları sallayarak, "Kazanacağız" sloganları attı. Organizatörlere göre 15 bin kişinin katıldığı iddia edilen protestonun resmi katılım sayısı açıklanmadı.
Le Pen’in siyasi geleceği
Mahkeme, 56 yaşındaki Le Pen’i o dönemde Avrupa Birliği (AB) milletvekili olan 8 kişi ve 12 parlamento yardımcısı ile AB fonlarını zimmete geçirmekten suçlu bulmuştu. Mahkeme tarafından 2 yılı ertelenmiş 4 yıl hapis cezası ve 100 bin euro para cezasına çarptırılan Le Pen, mahkemenin 5 yıl siyasi yasak kararı alması nedeniyle 2027’deki cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday olamayacak. Fransa Yüksek Mahkemesi, Le Pen hakkındaki temyiz kararını 2026 yazında açıklayacak.
UNRWA: Gazze'de tedarik stokları tükenmek üzere
Birleşmiş Milletler (BM) Yakın Doğu'daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı (UNRWA), Gazze'deki tedarik stoklarının tükenmek üzere olduğunu duyurdu
A+ Yazı Boyutunu BüyütA- Yazı Boyutunu Küçült
UNRWA'nın X hesabından yapılan yazılı açıklamada, İsrail'in bir ayı aşkın süredir Gazze Şeridi'ne insani yardım ve ticari malzeme girişini engellediğine dikkati çekildi.
Açıklamada, şu ifadelere yer verildi:
"UNRWA ekipleri elinde kalan malzemelerle yardımları ulaştırmaya devam ediyor ancak stoklar tükenmeye yüz tuttu ve durum daha da kötüleşiyor. Ablukanın kaldırılması ve insani yardımların girişine tekrar izin verilmesi gerekiyor"
İsrail, Hamas ile sağlanan ateşkes ve esir takası anlaşmasının 42 günlük birinci aşamasının sona ermesinin ardından 2 Mart'tan itibaren Gazze Şeridi'ne insani yardımların girişini durdurma kararı aldı.
İsrail ordusu, Gazze Şeridi'nde 19 Ocak'ta yürürlüğe giren ateşkesi 18 Mart sabahı bozarak şiddetli saldırılarına yeniden başladı.
İsrail İngiltere'nin iki milletvekilini havalimanında alıkoydu, iktidar ve muhalefet karşı karşıya geldi
İsrail'in iki İngiliz milletvekilini ülkeye sokmayıp havalimanında alıkoymasına destek veren İngiltere'nin ana muhalefet lideri Kemi Badenoch'a iktidar kanadından tepki gelirken, çok sayıda İngiliz milletvekili de destek açıklaması yaptı
A+ Yazı Boyutunu BüyütA- Yazı Boyutunu Küçült
Badenoch, BBC'de katıldığı yayında parlamento heyeti olarak İsrail'e seyahat eden Abtisam Mohamed ve Yuan Yang'ın İsrail'deki Ben Gurion Havalimanı'nda alıkonması ve ülkeye girişlerinin engellenmesine ilişkin değerlendirmede bulundu.
Ülkelerin kendi sınırlarını koruma hakkı olduğunu belirten Badenoch, "Beni asıl şok eden, İşçi Partisinde başka ülkelere girmesine izin verilmeyen milletvekillerinin bulunmasıdır" dedi.
Badenoch, "İsrail hükümetinin gösterdiği gerekçelere bakarsak, (iki milletvekilinin) İsrail yasalarına uymayacaklarına inanıyorlar. Milletvekillerinin diplomatik dokunulmazlığı yoktur. Bizi mecliste temsil eden insanların dünyanın herhangi bir ülkesine gidebilecek insanlar olması gerektiğine inanıyorum" diye konuştu.
"Bana göre tüm ülkeler kendi sınırlarını kontrol edebilmeli." diyen Badenoch, SKY News'e yaptığı açıklamada ise bazı milletvekillerinin İsrail karşıtı söylemlerine değinerek, "İşçi Partili milletvekillerinin ve çoğunlukla Müslüman oylarıyla seçilen 6 bağımsız milletvekilinin söylemlerine bakıyorum ve söylediklerinden endişe duyuyorum" ifadelerini kullandı.
"İsrail'i desteklemeniz utanç verici"
Badenoch'un İsrail'e destek veren açıklamalarına Dışişleri Bakanı David Lammy ise sosyal medya platformu X'te yaptığı açıklamayla tepki gösterdi.
Gece yaptığı ilk açıklamada iki vekile yönelik muameleyi kabul etmediğini kaydeden Lammy, "İki İngiliz milletvekilini alıkoyup sınır dışı eden başka bir ülkeyi desteklemeniz utanç verici. Aynı şeyi Çin'e girmesi yasaklanan Muhafazakar Parti milletvekilleri için de söyleyebiliyor musunuz?" diye sordu.
Lammy, İşçi Partisi hükümetinin hangi partiden olursa olsun milletvekillerinin fikirlerini söyleme hakkını koruyacağını dile getirdi.
"Bu, Britanya'ya ve parlamentoya hakarettir"
İşçi Partisinin Müslüman üyelerinden oluşan Müslüman İşçi Ağı'ndan (LMN) yapılan açıklamada "İngiliz milletvekilleri gerçekleri söyledikleri ve dünya genelinde insan haklarını savundukları için cezalandırılmamalı" ifadeleri yer aldı.
İngiltere Parlamentosu Dış İlişkiler Komitesi Başkanı Emily Thornberry ise yaptığı açıklamada, "İsrail'e kötü şekilde iki milletvekilini canavarlaştırması ve aşağılaması tavsiye ediliyor. İsrail'in insanları düşmanlaştırmaktan önce kendisine dostlar edinmesi lazım. Bu, Britanya'ya ve parlamentoya hakarettir." değerlendirmesinde bulundu.
Mohamed ve Yang'a milletvekilleri Liam Byrne, Paul Waugh, Andrew Pakes ve Rupa Huq gibi isimlerden de destek geldi.
Kadın milletvekillerinden Huq, 2017'de Filistin'i ziyaret etmek için gittiği bir İsrail havalimanında soyundurularak arandığını hatırlatırken Byrne, "Demokrasiler denetlenmekten korkmaz. Ancak karanlıkta gerçeği öldürebileceklerini biliyorlar" ifadelerini kullandı.
Yang ve Mohamed, dün indikleri İsrail'deki Ben Gurion Havalimanında alıkonulmuş ve sorgulanmıştı. İsrail'e karşı boykot ve yaptırım çağrılarıyla tanınan iki milletvekili ve yardımcılarının ülkeye girmesine izin verilmemişti.
İsrail İçişleri Bakanlığı, ülkeye resmi ziyaret yapan bir parlamento heyetinin bulunmadığını belirtmişti. İki milletvekili, İsrail'in otelde konaklama teklifini reddetmiş ve İngiltere'ye geri dönmüştü.
Tel Aviv yönetimi, şubat ayında resmi ziyaret kapsamında ülkeye gelen Avrupa Parlamentosu (AP) milletvekilleri Lynn Boylan ve Rima Hassan'ın da ülkeye girişine izin vermemişti.
Kaynak: AA
ABD, tüm Güney Sudan vatandaşlarının vizesini iptal edecek
ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, konuyla ilgili çalışmalara başlandığını duyurdu
A+ Yazı Boyutunu BüyütA- Yazı Boyutunu Küçült
ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, Güney Sudan hükümetini "ABD'den faydalanmakla" itham ederek, Güney Sudan pasaportu sahiplerinin vizelerinin iptal edilmesi için çalışmalara başladıklarını duyurdu.
ABD Dışişleri Bakanlığından Rubio'nun konuya ilişkin açıklaması yayımlandı.
Açıklamada, "Ülkemizin göçmenlik yasalarını uygulamak, ABD'nin ulusal güvenliği ve halk emniyeti açısından kritik önem taşımaktadır. Her ülke, ABD de dahil olmak üzere başka bir ülke vatandaşlarını sınır dışı ettiğinde, vatandaşlarının dönüşünü zamanında kabul etmelidir." ifadesine yer verildi.
Güney Sudan'ın bu ilkeye uymadığına dikkati çekilen açıklamada, Güney Sudan pasaportu sahiplerinin tüm vizelerinin iptal edilmesi ve ABD'ye girişlerinin önlenmesi için ek düzenlemeler getirilmesi için harekete geçildiği kaydedildi.
Açıklamada, Güney Sudan'ın "tam işbirliği içinde" olduğunda bu eylemlerin gözden geçirileceği belirtildi.
Kaynak: AA
Myanmar'da ölü sayısı 3 bin 471'e yükseldi
Myanmar'daki depremlerde hayatını kaybedenlerin sayısı 3 bin 471'e yükseldi
A+ Yazı Boyutunu BüyütA- Yazı Boyutunu Küçült
Myanmar'da meydana gelen 7,7 ve 6,4 büyüklüğündeki iki depremde hayatını kaybedenlerin sayısı 3 bin 471'e çıktı. Xinhua'nın, Myanmar'da yayın yapan The Mirror gazetesine dayandırdığı haberine göre, ülkede 28 Mart'ta meydana gelen depremlerde ölenlerin sayısı arttı.
Depremlerdeki can kaybı 3 bin 471'e yükselirken 4 bin 671 kişi yaralandı. Arama kurtarma ekipleri, kayıp olduğu bildirilen 200'ü aşkın kişi için çalışmalarını sürdürüyor.
Myanmar'daki depremler
Myanmar'ın orta kesimindeki Sagaing bölgesi yakınlarında 28 Mart'ta 7,7 ve 6,4 büyüklüğünde iki deprem meydana gelmişti.
Komşu ülkeler Tayland ve Çin'de de şiddetli biçimde hissedilen depremler, ülkede büyük yıkıma yol açmıştı.
Almanya, ABD'deki altın rezervlerinin geleceğini tartışıyor
Trump yönetimin ilk 6 ayda izlediği politikalar Washington'ın Avrupa'daki müttefikleriyle ilişkisi konusunda belirsizlik ortamı yarattı. Almanya'da bu belirsizliğe dikkat çeken CDU'lu siyasetçiler de ülkenin New York'ta tuttuğu 113 milyar dolar değerindeki altın rezervlerinin denetlenmesini istiyor
A+ Yazı Boyutunu BüyütA- Yazı Boyutunu Küçült
ABD'de Donald Trump yönetiminin hem ticari hem de müttefiklik ilişkilerinde ülkenin onlarca yıldır izlediği politikaları terk etmesinin en çok endişe yarattığı ülkelerden biri de Almanya.
Zira Trump yönetimi bir yandan Almanya ekonomisinin can damarı konumunda olan otomotiv endüstrisini hedef alan adımlar atarken, diğer yandan da Elon Musk'ın Nazi selamı verecek kadar ileri gittiği Almanya seçimlerine müdahil olma çabası hafızalardaki yerini koruyor.
Berlin-Washington hattında yaşananlar Alman siyasetçilerin ABD'ye yönelik güvensizliğini artırırken, endişelerin odak noktasındaki konulardan biri de Almanya'nın altın rezervleri.
Politico'da yer alan habere göre, dünyanın en büyük ikinci altın rezervine sahip olan Almanya, bu rezervlerin yüzde 37'sini New York Merkez Bankası'nda tutuyor. Burada tutulan altın miktarı 113 milyar dolara karşılık gelen 1236 ton dolaylarında.
Bu rezervler, Almanya'nın istediği miktarda ABD dolarına ve diğer yabancı para birimlerine hızlı şekilde erişimini de garanti altına alıyor.
Aslında bu rezervlerin güvende olup olmadığını sorgulamak uzun yıllardır gülünç olarak kabul ediliyordu. Ancak Trump yönetiminin ilk 6 ayında izlediği politikalar daha önce düşünülemez olanı düşünülebilir hale getirdi.
Almanya'nın çok satan tabloid gazetelerinden Bild'de yer alan habere göre Hristiyan Demokrat Birlik (CDU) partisinden milletvekili Marco Wanderwitz bu endişeyi taşıyan isimlerden biri.
Wanderwitz 2012'de de, New York Merkez Bankası'nın üzerinde baskı oluşturmak için, altın rezervlerinin denetlenmesi önerisinde bulunmuş ancak bunu hayata geçirememişti. Bild'e konuşan Wanderwitz, "Tabii ki, bu soru yeniden gündeme geliyor" ifadelerini kullandı.
Bir diğer CDU'lu isim olan Avrupa Parlamentosu milletvekili Markus Ferber de Almanya'nın ABD'deki altın rezervlerinin kontrol edilmesi gerektiğini söyleyen isimlerden biri. Ferber konuyla ilgili açıklamasında, "Bundesbank'ın resmi temsilcileri külçeleri bizzat saymalı ve sonuçları belgelemeli" diye konuştu.
Konuyla ilgili Politico'nun ulaştığı Bundesbank (Almanya Merkez Bankası) yetkilileriyse Bundesbank Başkanı Joachim Nagel'in şubatta yaptığı bir açıklamayı işaret etti.
Nagel o açıklamasında şunları söylemişti:
Altın rezervlerimizin depolanması konusunda New York Merkez Bankası güvenilir ve sağlam bir ortağımız. Bu konu geceleri uykumu kaçırmıyor. Amerikan Merkez Bankası'ndaki meslektaşlarımıza güvenim tam.
Paris'teki rezervler geri çekilmişti
Almanya'da sağ popülist partiler, 2013'te Fransa'daki altın rezervleri için yoğun bir kampanya yürütmüş, bir süre sonra Bundesbank yönetimi Paris'teki rezervleri geri çekme kararı almıştı.
Yetkililer o dönem, Fransa ve Almanya'nın artık aynı birimini kullandığını ve yabancı dövize kolay erişmek için Paris'te rezerv tutmaya gerek kalmadığını savunmuştu.
Bugün Almanya'nın döviz rezervlerinin yarısı Frankfurt'taki Bundesbank tesislerinde tutuluyor. New York'taki yüzde 37'lik dışında kalan yüzde 13'lük bölümse Bank of England'ın Londra'daki kasalarında.
Trump'ın tarifeleri gerilimi yükseltti: Küreselleşme çağının sonuna geldik
ABD Başkanı Trump'ın açıkladığı yeni gümrük tarifeleri Avrupa ülkelerinde yoğun tepki ve endişeye yol açtı. İngiltere ve Fransa'nın yanısıra Avrupa Komisyonu'ndan da açıklamalar geldi. Görüş ayrılıkları bulunsa da AB karşı tarifelere hazırlanıyor
A+ Yazı Boyutunu BüyütA- Yazı Boyutunu Küçült
ABD Başkanı Donald Trump, geçtiğimiz hafta yeni gümrük vergileri açıkladı. Bu tarifeler, çelik ve alüminyum ithalatına yüzde yirmi beş oranında ek vergiler ve diğer ürünlere yönelik yüzde yirmi oranında karşılıklı tarifeler içeriyor.Bu açıklama hem ABD içinde hem de ABD'yle gelişkin ticaret ilişkileri olan ülkelerde yoğun bir tepkiye yol açtı. Avrupa Birliği (AB), bu adımları "haksız" ve "ekonomik açıdan zararlı" olarak nitelendirerek karşı tedbirler alma hazırlığında olduğunu açıkladı. Trump'ın açıklamalarının ardından piyasalar sarsıldı, Avrupa adeta teyakkuza geçerek Fransa ve Birleşik Krallık liderlerinin ABD ile yapılacak tarifeler konusundaki görüşmelerde tutumlarını yakından koordine etme kararı almalarına yol açtı.
Dünya genelinde tepkiler ve protestolar sürerken İngiltere Hazine Bakan Yardımcısı Darren Jones BBC'ye verdiği röportajda "Küreselleşme çağının sonuna geldik" ifadelerini kullandı. İngiliz siyasetçi röportajının devamında "İnsanlar, küresel ekonomide işlerin daha zor olmasına hazırlıklı olmalı" diyerek bir anlaşma üzerinde çalıştıklarını belirtti. Jones anlaşmayı "Diplomasi nedeniyle diğer karşılaştırılabilir ülkelere göre daha iyi bir sonuç alacağız." sözleriyle açıkladı.
'İngiltere mallarına yüzde 10, AB mallarına ise yüzde 20 vergi'
İngiltere Hazine Bakan Yardımcısı Darren Jones, Sky News'tan Trevor Phillips ile yaptığı bir başka röportajda Brexit'in ardından İngiltere'nin Avrupa Birliği'nden farklı bir şekilde muamele gördüğünü belirtti. Trump'ın İngiltere mallarına yüzde 10, AB mallarına ise yüzde 20 vergi getirdiğini hatırlatan Jones, İngiltere'nin Brexit sonrası avantajlarına dair de açıklamalar yaptı.
Jones, İngiltere'nin ne ABD ne de Avrupa Birliği ile ticaret ilişkilerinden birini seçmeye niyetli olmadığını şu sözlerle vurguladı: "ABD ile olan ilişkimizin önemini daha önce de anlattım, sürecimiz iyi işliyor. Ancak Avrupa Birliği ile ilişkimiz de aynı şekilde önemli. Ticaret, enerji ve özellikle güvenlik alanlarında iş birliği içindeyiz. İngiltere'nin doğru stratejik kararı, değişen dünyada Avrupa Birliği ve Amerika Birleşik Devletleri ile güçlü köprüler kurmaktır. Biz de bunun için çalışıyoruz" dedi.
Fransa'dan da tepkiler geldi
Fransa Başbakanı François Bayrou, ABD Başkanı Donald Trump'ın yeni gümrük tarifelerinin Fransa'nın gayri safi yurtiçi hasılası (GSYİH) büyümesini yüzde 0,5 oranında azaltabileceğini belirtti. Bayrou, bu tarifelerin "şaşırtıcı" olduğunu ve küresel bir ekonomik krize yol açma potansiyeli taşıdığını vurguladı. Ayrıca, bu durumun ciddi iş kayıplarına ve ekonomik yavaşlamaya neden olabileceğini ifade etti.
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Trump'ın tarifelerini "sert ve temelsiz" olarak nitelendirerek, Fransa'nın ABD yatırımlarını askıya alma ve ABD teknoloji şirketlerine dijital hizmet vergisi getirme gibi karşı tedbirleri gündeme getirdi.
Tarifeler AB-ABD ticaretinin yüzde yetmişini kapsıyor
Trump'ın yeni gümrük tarifeleri, Avrupa Birliği'nin ABD'ye yaptığı ihracatın yaklaşık yüzde yetmişini kapsıyor ve geçen yıl toplamda 532 milyar euro (585 milyar dolar) değerinde olan bu ticaretin büyük kısmını oluşturan bakır, ilaç, yarı iletkenler ve ahşap gibi ürünler için tarifelerin de yakında devreye girmesi bekleniyor.
AB ticaret politikasını koordine eden kurum olan ,
Avrupa Komisyonu Trump’ın çelik ve alüminyum tarifelerine yanıt olarak, Pazartesi günü öğleden sonra AB üyesi ülkelere, ABD ürünlerine ek gümrük vergileri getirilmesi için bir liste önerecek. Bu liste, ABD'nin et, tahıl, şarap, odun ve giyim gibi ürünlerinin yanı sıra sakız, diş ipi, elektrikli süpürgeler ve tuvalet kağıdını da içerecek.
Lüksemburg, Pazartesi günü, Trump’ın geniş çaplı tarifeler açıklamasından sonra ilk kez yapılacak AB çapında bir siyasi toplantıya ev sahipliği yapacak. Yirmi yedi AB üyesi ülkeden ticaretle sorumlu bakanlar, tarifelerin etkisini ve nasıl en iyi şekilde yanıt verileceğini tartışacaklar. AB diplomatik kaynakları, toplantının ana amacının, Washington ile müzakerelere girme ve tarifelerin kaldırılması talebini iletme konusunda birleşik bir mesaj vermek olduğunu belirttiler.
'Önlemler ne çok yumuşak ne çok sert olmalı'
AB içinde tarifelere nasıl bir yanıt verilmesi gerektiği konusunda farklı görüşler bulunuyor. Fransa, AB’nin tarifelerden çok daha geniş bir paket üzerinde çalışması gerektiğini belirtirken, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Avrupa şirketlerinin, "işler netleşene kadar" ABD’ye yatırımlarını askıya almalarını önerdi. Yaptığı ihracatın neredeyse üçte biri ABD’ye giden İrlanda, "düşünülmüş ve ölçülü" bir yanıt çağrısı yaptı. Bir AB diplomatı, "Bu zor bir denge. Önlemler çok yumuşak olamaz, çünkü ABD’yi masaya oturtmalı, ancak aynı zamanda çok sert de olamaz, çünkü bu durumu tırmandırabilir" dedi.
Şu ana kadar Washington ile yapılan görüşmelerin bir sonucu olmadı. AB ticaret komiseri Maros Sefcovic, Cuma günü ABD’li yetkililerle yaptığı iki saatlik görüşmeyi "açık sözlü" olarak tanımlayarak, ABD tarifelerinin "zararlı ve haksız" olduğunu belirtti.
İlk AB karşı tarifeleri, çarşamba günü oylamaya sunulacak ve 15 üye ülkenin karşı çıkması durumunda dahi onaylanacak. Komisyon Başkanı Ursula von der Leyen, Pazartesi ve Salı günü demir çelik, otomotiv ve ilaç sektörlerinin başkanlarıyla ayrı ayrı görüşmeler yaparak tarifelerin etkisini değerlendirecek ve ne yapılması gerektiğini belirleyecek.
İsrail, Gazze’de sağlık görevlilerinin öldürülmesinde hata yapıldığını kabul etti
İsrail ordusu, 23 Mart’ta Gazze'nin güneyindeki Refah kenti yakınlarında 15 acil durum görevlisinin öldürülmesiyle sonuçlanan saldırıda askerlerinin "hatalar yaptığını" kabul etti. Saldırı içinde Filistin Kızılayı ve BM araçlarının da olduğu bir sağlık konvoyuna düzenlenmişti
A+ Yazı Boyutunu BüyütA- Yazı Boyutunu Küçült
İsrail ordusu, 23 Mart’ta Gazze'nin güneyindeki Refah kenti yakınlarında 15 acil durum görevlisinin öldürülmesiyle sonuçlanan saldırıda askerlerinin "hatalar yaptığını" kabul etti. Saldırı, Filistin Kızılayı’na (PRCS) ait ambulanslar, Birleşmiş Milletler'e ait bir araç ve Gazze Sivil Savunması'na ait bir itfaiye aracından oluşan bir konvoyun hedef alınmasıyla gerçekleşti.
Farlar açıkmış, uyarı yapılmadan ateş açılmış
Olayın ardından İsrail Savunma Kuvvetleri (IDF), konvoyun gece far ve tepe lambaları olmadan "şüpheli şekilde" yaklaştığını ve araçların hareketinin orduyla önceden koordine edilmediğini iddia etmişti. Ancak New York Times tarafından yayımlanan ve olayda yaşamını yitiren sağlık görevlilerinden Refat Radwan’a ait cep telefonu görüntüleri, araçların farlarının açık olduğunu ve sağlık ekiplerinin yaralılara yardım etmek üzere bölgeye gittiklerini ortaya koydu.
Görüntülerde araçların yolda durduğu sırada, sabaha karşı uyarı yapılmadan ateş açıldığı görülüyor. Beş dakikadan uzun süren videoda, Radwan son dualarını ederken, kısa süre sonra İsrail askerlerinin sesleri duyuluyor.
IDF'den üst düzey bir yetkili, askerlerin daha önce üç Hamas üyesinin bulunduğu bir araca ateş açtığını, ardından bölgeye yaklaşan ambulans konvoyunun havadan gözetleme ekiplerince "şüpheli" olarak değerlendirildiğini belirtti. Ambulansların Hamas’a ait araca yanaşmasının ardından askerlerin tehdit algısıyla ateş açtığı ifade edildi. İsrail tarafı, sağlık görevlilerinin silahsız olduğunu kabul etti ancak en az altı kişinin Hamas’la bağlantılı olduğunu öne sürdü. Bu iddiaya dair henüz herhangi bir kanıt sunulmuş değil.
Cenazelere bir hafta sonra ulaşılabildi
İsrail ordusu, önceki açıklamalarında yer alan "araçların ışıkları yoktu" ifadesinin yanlış olduğunu ve bu bilginin olay yerindeki askerlerden geldiğini belirtti. Cep telefonu görüntüleri, araçların açıkça işaretli olduğunu ve sağlık görevlilerinin fosforlu yelek giydiğini gösteriyor.
İsrail yetkililerine göre, askerler saldırının ardından 15 sağlık görevlisinin cansız bedenlerini yırtıcı hayvanlardan korumak amacıyla kuma gömdü. Araçlar da ertesi gün yolun açılması için gömüldü. Ancak cenazelere ancak bir hafta sonra ulaşılabildi. Bunun nedeni, BM ve diğer uluslararası kuruluşların bölgeye güvenli geçiş sağlayamaması ve mezarların yerini tespit edememesiydi.
Cenazelere ulaşan yardım ekipleri, Refat Radwan’a ait cep telefonunu ve olayın kaydını da buldu. İsrail ordusu, sağlık görevlilerinin infaz edildiği ya da kelepçelendiği yönündeki iddiaları yalanladı.
Bağımsız soruşturmalar yapılacak
Olayın sağ kurtulan tanıklarından bir sağlık görevlisi, BBC’ye verdiği demeçte araçların farlarının açık olduğunu ve meslektaşlarının hiçbir militan grupla bağlantısı olmadığını söyledi. IDF, olayla ilgili kapsamlı bir soruşturma yürütüleceğini duyurdu. Filistin Kızılayı ve birçok uluslararası kuruluş ise bağımsız bir soruşturma çağrısı yaptı.
İsrail, 18 Mart’ta ateşkes görüşmelerinin tıkanmasının ardından Gazze’ye yönelik hava saldırılarını ve kara operasyonunu yeniden başlattı. Hamas yönetimindeki Gazze Sağlık Bakanlığı’na göre bu tarihten itibaren bölgede 1.200’den fazla kişi hayatını kaybetti.
İsrail’in Gazze’ye yönelik askeri harekâtı, 7 Ekim 2023’te Hamas’ın İsrail’e düzenlediği ve yaklaşık 1.200 kişinin hayatını kaybettiği, 251 kişinin de rehin alındığı saldırının ardından başlatılmıştı. O tarihten bu yana Gazze'de 50 binden fazla kişinin öldüğü bildiriliyor.
Netanyahu'dan tarife hamlesi: Trump'la görüşmek için Beyaz Saray'a gidiyor
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun, yarın Beyaz Saray'ı ziyaret ederek ABD Başkanı Donald Trump ile görüşeceği bildirildi
A+ Yazı Boyutunu BüyütA- Yazı Boyutunu Küçült
İsrail Başbakanlık Basın Ofisi'nden yapılan açıklamada, İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu'nun yarın Beyaz Saray'ı ziyaret ederek ABD Başkanı Donald Trump ile yeni açıklanan gümrük vergilerini ve Orta Doğu'daki durumu görüşeceği kaydedildi.
Beyaz Saray da görüşmenin Pazartesi günü gerçekleşeceğini doğruladı.
Ziyaret neden önemli?
ABD'nin önde gelen haber sitesi Axios'ta yer alan habere göre ziyaret planlandığı gibi gerçekleşirse, Netanyahu, Trump’ın tarifeleri kaldırması için bir anlaşma yapmayı yüz yüze deneyecek ilk yabancı lider olacak. Liderlerin ayrıca İran nükleer krizi ve Gazze savaşı hakkında da görüşmesi bekleniyor.
İİsrail, Trump’ın dünya genelinde neredeyse tüm ülkelere uyguladığı tarifelerden muaf tutulmak için, ABD ürünlerine uygulanan tüm tarifeleri önceden kaldıracağını açıklayarak durumu engellemeye çalıştı. Ancak bu çaba işe yaramadı. Trump’ın İsrail için belirlediği yüzde 17’lik tarife oranı, iki ülke arasındaki ciddi ticaret açığına dayanıyordu.
Trump karşıtı protestolar Avrupa'da: Demokrasiyi kurtarın
Avrupa'nın birçok kentinde ABD Başkanı Donald Trump'ın yeni vergi politikaları protesto edildi. Paris, Lizbon, Londra ve Berlin gibi kentlerde yaşayan çoğunluğu ABD vatandaşı olan gruplar Musk ve Trump'a tepki gösterdi
A+ Yazı Boyutunu BüyütA- Yazı Boyutunu Küçült
Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Başkanı Donald Trump ve Elon Musk'ın son dönemde ürettiği politikalar dünyanın dört bir tarafındaki ABD vatandaşları tarafından protesto ediliyor. ABD'de yüksek katılımlı protestolar sürerken Avrupa'da yaşayan ABD vatandaşları da kent meydanlarına çıkarak Trump yönetimini protesto etti. Protestolar, Trump’ın açıkladığı küresel gümrük tarifelerinin ardından finans piyasalarında yaşanan sarsıntılı haftanın hemen ardından geldi.
Paris'ten Lizbon'a
Almanya’nın Frankfurt kentinde, yurtdışındaki ABD vatandaşları için faaliyet gösteren, Demokrat Parti’nin resmi örgütü Democrats Abroad tarafından "Ellerini Çek!" başlıklı bir eylem organize edildi. Berlin’de ise göstericiler bir Tesla mağazasının önünde toplanarak Almanya’da yaşayan Amerikalılara, ülkelerindeki "kaosa son verilmesi" için protestoya katılma çağrısı yaptı.
Frankfurt’ta Opernplatz Meydanı’nda toplanan grup, Trump’ın istifasını talep etti. Pankartlarda "Demokrasiyi Geri Getir", "Kişisel verilerimizden elini çek" ve "Dünya senin saçmalıklarından bıktı Donald, defol!" gibi ifadeler yer aldı. Berlin’de Elon Musk’a yönelik "Kapa çeneni Elon, seni kimse seçmedi" yazılı pankartlar taşındı.
'Demokrasiyi Kurtarın'
Fransa'nın başkenti Paris'te ise çoğunluğu Amerikalı yaklaşık 200 kişi, Cumhuriyet Meydanı’nda Trump’ı protesto etti. Bazı katılımcılar konuşmalar yaparak başkanı eleştirirken, kalabalık "Tiranlığa Diren", "Hukukun Üstünlüğü", "Özgürlük için Feministler, Faşizm İçin Değil" ve "Demokrasiyi Kurtarın" yazılı pankartlar taşıdı.
Trump ve Musk karşıtı gösteriler Londra ve Lizbon gibi diğer Avrupa şehirlerine de yayıldı. İngiltere’nin başkentinde, Trafalgar Meydanı’nda birkaç yüz kişi "Gururlu Amerikalıyım ama Utanıyorum" ve "Ne halt ediyorsun Amerika?" yazılı dövizlerle toplandı. Kalabalık, Trump’a yönelik konuşmaları dinlerken "Kanada’dan elini çek", "Grönland’dan elini çek", "Ukrayna’dan elini çek" sloganları attı.
İsrail'e giden iki İngiliz vekil havaalanında gözaltına alındı
İşçi Partili iki vekilin, "güvenlik güçlerinin faaliyetlerini belgelemek ve İsrail karşıtı nefret yaymak" şüphesiyle ülkeye girişlerine izin verilmediği kaydedildi
A+ Yazı Boyutunu BüyütA- Yazı Boyutunu Küçült
Birleşik Krallık Dışişleri Bakanı David Lammy, parlamento heyetinin bir parçası olarak İsrail'i ziyaret etmek isteyen iki İngiliz milletvekilinin gözaltına alındığını ve ülkeye girişinin engellendiğini açıkladı.
Sky News'te yer alan haberde, gözaltına alınanların İşçi Partisi vekilleri Yuan Yang ve Abtisam Mohamed olduğu ifade edildi. İki vekilin, "güvenlik güçlerinin faaliyetlerini belgelemek ve İsrail karşıtı nefret yaymak" şüphesiyle ülkeye girişlerine izin verilmediği kaydedildi.
İki vekilin bir parlamenter delegasyonunun parçası olduğuna değinen Lammy, "İki İngiliz milletvekilinin İsrail'e yaptığı bir parlamento heyeti ziyareti sırasında İsrail makamları tarafından alıkonması ve girişlerinin reddedilmesi kabul edilemez. Bu ters etki yaratacaktır ve endişe vericidir." ifadelerini kullandı.
Lammy, Mohamed ve Yang'a destek için temas halinde olduklarını da vurgulayarak, "İsrail hükümetindeki muhataplarıma İngiliz milletvekillerine böyle davranılamayacağını net bir şekilde belirttim." ifadelerine yer verdi.
Bakan Lammy, İngiliz hükümetinin Gazze'de ateşkese geri dönüşü sağlamak, kan dökülmesini engelleyecek müzakerelere dönmek, rehinelerin serbest bırakılmasını sağlamak ve Gazze'de çatışmaları bitirmek için çalışmayı sürdüreceğini kaydetti.
İsrail medyasında yer alan habere göre, iki milletvekili, iki yardımcısıyla birlikte dün yerel saatle 14.30'da İsrail'deki Ben Gurion Havalimanı'na iniş yapmıştı.
İsrail'e karşı boykot ve yaptırım çağrılarıyla tanınan iki vekil ve yardımcıları, havalimanında alıkonmuş ve sorgulanmıştı.
İngiltere'de iktidar ve muhalefet karşı karşıya geldi
İsrail'in iki İngiliz milletvekilini ülkeye sokmayıp havalimanında alıkoymasına destek veren İngiltere'nin ana muhalefet lideri Kemi Badenoch'a iktidar kanadından tepki gelirken, çok sayıda İngiliz milletvekili de destek açıklaması yaptı.
Badenoch, BBC'de katıldığı yayında parlamento heyeti olarak İsrail'e seyahat eden Abtisam Mohamed ve Yuan Yang'ın İsrail'deki Ben Gurion Havalimanı'nda alıkonması ve ülkeye girişlerinin engellenmesine ilişkin değerlendirmede bulundu.
Ülkelerin kendi sınırlarını koruma hakkı olduğunu belirten Badenoch, "Beni asıl şok eden, İşçi Partisinde başka ülkelere girmesine izin verilmeyen milletvekillerinin bulunmasıdır." dedi.
Badenoch, "İsrail hükümetinin gösterdiği gerekçelere bakarsak, (iki milletvekilinin) İsrail yasalarına uymayacaklarına inanıyorlar. Milletvekillerinin diplomatik dokunulmazlığı yoktur. Bizi mecliste temsil eden insanların dünyanın herhangi bir ülkesine gidebilecek insanlar olması gerektiğine inanıyorum." diye konuştu.
"Bana göre tüm ülkeler kendi sınırlarını kontrol edebilmeli." diyen Badenoch, SKY News'e yaptığı açıklamada ise bazı milletvekillerinin İsrail karşıtı söylemlerine değinerek, "İşçi Partili milletvekillerinin ve çoğunlukla Müslüman oylarıyla seçilen 6 bağımsız milletvekilinin söylemlerine bakıyorum ve söylediklerinden endişe duyuyorum." ifadelerini kullandı.
"İsrail'i desteklemeniz utanç verici"
Badenoch'un İsrail'e destek veren açıklamalarına Dışişleri Bakanı David Lammy ise sosyal medya platformu X'te yaptığı açıklamayla tepki gösterdi.
Gece yaptığı ilk açıklamada iki vekile yönelik muameleyi kabul etmediğini kaydeden Lammy, "İki İngiliz milletvekilini alıkoyup sınır dışı eden başka bir ülkeyi desteklemeniz utanç verici. Aynı şeyi Çin'e girmesi yasaklanan Muhafazakar Parti milletvekilleri için de söyleyebiliyor musunuz?" diye sordu.
Lammy, İşçi Partisi hükümetinin hangi partiden olursa olsun milletvekillerinin fikirlerini söyleme hakkını koruyacağını dile getirdi.
"Bu, Britanya'ya ve parlamentoya hakarettir"
İşçi Partisinin Müslüman üyelerinden oluşan Müslüman İşçi Ağı'ndan (LMN) yapılan açıklamada "İngiliz milletvekilleri gerçekleri söyledikleri ve dünya genelinde insan haklarını savundukları için cezalandırılmamalı." ifadeleri yer aldı.
İngiltere Parlamentosu Dış İlişkiler Komitesi Başkanı Emily Thornberry ise yaptığı açıklamada, "İsrail'e kötü şekilde iki milletvekilini canavarlaştırması ve aşağılaması tavsiye ediliyor. İsrail'in insanları düşmanlaştırmaktan önce kendisine dostlar edinmesi lazım. Bu, Britanya'ya ve parlamentoya hakarettir." değerlendirmesinde bulundu.
Mohamed ve Yang'a milletvekilleri Liam Byrne, Paul Waugh, Andrew Pakes ve Rupa Huq gibi isimlerden de destek geldi.
Kadın milletvekillerinden Huq, 2017'de Filistin'i ziyaret etmek için gittiği bir İsrail havalimanında soyundurularak arandığını hatırlatırken Byrne, "Demokrasiler denetlenmekten korkmaz. Ancak karanlıkta gerçeği öldürebileceklerini biliyorlar." ifadelerini kullandı.
Yang ve Mohamed, dün indikleri İsrail'deki Ben Gurion Havalimanında alıkonulmuş ve sorgulanmıştı. İsrail'e karşı boykot ve yaptırım çağrılarıyla tanınan iki milletvekili ve yardımcılarının ülkeye girmesine izin verilmemişti.
İsrail İçişleri Bakanlığı, ülkeye resmi ziyaret yapan bir parlamento heyetinin bulunmadığını belirtmişti. İki milletvekili, İsrail'in otelde konaklama teklifini reddetti ve İngiltere'ye geri döndü.
Tel Aviv yönetimi, şubat ayında resmi ziyaret kapsamında ülkeye gelen Avrupa Parlamentosu (AP) milletvekilleri Lynn Boylan ve Rima Hassan'ın da ülkeye girişine izin vermemişti.
Comments