5 Nisan
- mutlunecmettin
- 5 Nis
- 18 dakikada okunur
Aşırı sağcı Lig Parti'nin kongresine katılan Elon Musk'tan 'Avrupa'yla yakın ortaklık' mesajı
ABD Başkanı Donald Trump'ın yakın müttefiklerinden Elon Musk, ABD ve Avrupa arasında gelecekte gümrük tarifelerinin sıfır olmasını umduğunu söyledi. İtalya'da aşırı sağcı Lig Partisi'nin kongresine video bağlantıyla katılan Musk, "Bu, geleceğe dair umudum. Bu, başkana verdiğim tavsiyeydi" dedi
A+ Yazı Boyutunu BüyütA- Yazı Boyutunu Küçült
ABD Başkanı Donald Trump'ın kıdemli danışmanı milyarder Elon Musk, ABD ile Avrupa'nın daha yakın ve güçlü bir ortaklık kurmasını ve gelecekte sıfır gümrük tarifesi uygulamasına geçmesini umduğunu söyledi. Musk, İtalya'da iktidar ortağı aşırı sağcı Lig Partisi'nin Floransa kentindeki genel kongresine video bağlantıyla katıldı.
Lig Partisi Lideri, Başbakan Yardımcısı ve Ulaştırma-Altyapı Bakanı Matteo Salvini'nin gündemdeki konulara dair sorularını yanıtlayan Musk, "Umarım ABD ile Avrupa çok yakın bir ortaklık kurmayı başarır. Şu anda bir ittifak var ama bunun daha da yakın ve güçlü olmasını umuyorum. Gümrük tarifeleri konusunda ise gelecekte sıfır gümrük tarifesi uygulamasına geçeceğimizi, serbest ticaret bölgesine doğru ilerleyeceğimizi düşünüyorum. Bu, geleceğe dair umudum. Bu, Başkana (Trump'a) verdiğim tavsiyeydi" diye konuştu.
Gelecekte gümrük tarifesinin sıfır olması umudunu vurgulayan Musk, aynı zamanda Avrupa ile Kuzey Amerika arasında daha fazla hareket özgürlüğü sağlanması gerektiğini de ifade etti.
"Savaş makinesi durmalı"
Salvini'nin, ABD Başkanı Trump'ın Rusya ve Ukrayna'yı müzakere masasına oturtmaya çabaladığını, buna karşın Avrupa Birliği'nin (AB) silahlanmadan bahsettiğini hatırlatması ve buna ilişkin yorumunu sorması üzerine Musk, şu ifadeleri kullandı: "Savaşı teşvik edenlere, savaşın sonsuza dek sürmesini isteyenlere hiç saygım yok. Bunu kendi çıkarları için istiyorlar ve bana göre bu gerçekten şeytani bir şey. Sol görüşlü insanlarla konuştuğunuzda size, 'Rusya'ya boyun eğemeyiz' diyorlar ama gelecek için hiçbir planları yok. Her gün insanları ölüme gönderiyoruz ve bunun hiçbir geleceği yok" ifadelerini kullandı.
Musk, Rusya-Ukrayna Savaşı'nda artık durma zamanının geldiğini belirterek, "Bu savaş makinesi durmalı. Savaştan yana olanlar, göçmenlere karşı anlayışlı görünmeye çalışıyor ama bu bir ikiyüzlülük. Çünkü empati bambaşka bir şeydir. Ukrayna ve Rusya'da siperlerde ölen insanları düşünmeliyiz. Birbirlerini öldürmek zorunda bırakılıyorlar, neden? Ve daha ne kadar sürecek bu? Artık buna 'dur' deme zamanı geldi." yorumunu yaptı.
Musk ayrıca bürokrasiyi ve devlet harcamalarını kesmenin zor olduğunu çünkü çok güçlü bir muhalefetle karşılaştığını, her konuda suçlandıklarını söyledi. Salvini de Musk'ın özellikle tarifeler konusundaki önerilerini memnuniyetle karşıladıklarını belirterek, Musk'ın Rusya-Ukrayna Savaşı'na ilişkin düşüncelerine de Lig Partisi olarak katıldıklarını dile getirdi.
Salvini ayrıca partisinin bu kongresinin, her türlü askeri ve ticari savaşa karşı olduğunu ve farklı bir gelecek önerdiğini kaydetti. 2013'ten bu yana Lig'in lideri olan Salvini'nin hafta sonu boyunca sürecek parti kongresinde yeniden seçilmesi bekleniyor.
Kaynak: AA
İspanya'da yaşanan barınma krizi nedeniyle altın vize uygulaması sona erdi
2008'deki finansal krizin ardından, ülkenin kaynaklarını artırmak isteyen İspanya, birkaç AB üyesi ülkeyle birlikte altın vize uygulamasına devreye sokmuştu. Ancak aradan geçen 12 yılın ardından ülke, bu kez de barınma ve kira kriziyle karşı karşıya kaldı.
A+ Yazı Boyutunu BüyütA- Yazı Boyutunu Küçült
İspanya hükümeti, Avrupa Birliği üyesi olmayan ülkelerin vatandaşlarının mülk satın alarak oturum hakkı kazanmasını sağlayan düzenlemeyi durdurdu.
Hükümet, bu yeni tedbirle birlikte ülkedeki barınma krizine çözüm bulmayı planlıyor. İspanya'da eksik ev sayısının bu yıl 600 bine kadar ulaşacağı tahmin ediliyor.
İspanya Başbakanı Pedro Sanchez geçen yıl yaptığı açıklamada, "Barınma, spekülatif bir yatırım aracı değil anayasal bir haktır. Bu nedenle altın vize uygulamasını sonlandıracağız" ifadelerini kullanmıştı.
Bu açıklamadan bir yıl sonra, 2 Nisan'da altın vize programı sonlandırıldı.
Yatırımcı vizesi olarak da bilinen vize, İspanya'da bir gayrimenkule 500 bin euro yatırım yapan AB dışı kişilerin ve yakın akrabalarının oturum hakkı elde etmesine olanak sağlıyordu. Bu oturum hakkı aynı zamanda İspanyol vatandaşlığına başvuru yapabilmenin yolunu açıyordu.
İspanya'da yaşamak veya çalışmak zorunda olmayan altın vize sahipleri, satın aldıkları konutları çoğunlukla yazlık evler olarak kullanıyor ya da turistlere kiralıyordu.
2008'deki finansal krizin ardından, ülkenin kaynaklarını artırmak isteyen İspanya, birkaç AB üyesi ülkeyle birlikte altın vize uygulamasına devreye sokmuştu.
Ancak aradan geçen 12 yılın ardından ülke, bu kez de barınma ve kira kriziyle karşı karşıya kaldı.
Gelirin yüzde 40'ı kiraya
2014-2024 periyodunda İspanya'daki ev kiraları yüzde 80 oranında arttı. Bu artış büyük kentler ve turizm alanlarında daha yoğun bir şekilde yaşandı. Aynı süreçte İspanya'ya gelen turist sayısı rekor seviyeye ulaşınca, Airbnb gibi platformlar üzerinde satın aldıkları konutları kiralayan altın vize sahipleri de tepkilerin hedefi haline geldi.
İspanya'dan altın vize alan yabancıların yüzde 90'u emlak satın alımı için ülkenin sadece 6 şehrini (Barcelona, Madrid, Malaga, Alicante, Balear Adaları ve Valencia) tercih edince bu bölgelerdeki kira fiyatları kontrolsüz bir şekilde arttı.
Öyle ki ülkedeki ortalama bir kiracı, toplam gelirinin yüzde 40'ını kiraya harcar duruma geldi. Böylece İspanya, kira/gelir oranının en yüksek olduğu AB ülkesi haline geldi.
AFP'ye konuşan Oxford Üniversitesi'nden Lior Erez, yatırım vizesiyle İspanya'da oturum hakkı elde eden kişilerle ilgili, "Altın vize yatırımcılarının oturum hakkı almak için birden fazla yolu var. Bir şirket kurabilir ya da büyük bir banka hesabı açabilirler. Ancak neredeyse her zaman emlak satın almayı tercih ettiler. Çünkü bu şekilde kayıp yaşamıyorlar. Tekrar satabilecekleri bir mülk sahibi oluyorlar" ifadelerini kullandı.
Ocak ayında konuyla ilgili 12 maddelik bir plan açıklayan İspanyol hükümeti, altın vize uygulamasını sonlandırmanın yanı sıra tatil evleri için daha yüksek vergi, ucuz konut sağlayan ev sahipleri için vergi indirimleri ve inşaat süreçlerini hızlandıracak yeni yasalar çıkarma gibi kararlar almıştı.
Bu kararlar içinde İspanya'dan ev almak isteyen AB dışı ülkelerin vatandaşları için yüzde 100'e varan oranda vergi getirilmesi ve Barselona'daki 10 bin kiralık turist evinin lisanslarının 2028'e kadar iptal edilmesi de bulunuyordu.
15 bine yakın yabancı altın vizeden faydalandı
Altın Vize uygulamasından 2013 yılından bu yana 15 bine yakın yabancı yatırımcı yararlandı.
İspanya'daki emlak sitesi İdealista'nın verilerine göre kiralık konut fiyatları, son 12 ayda rekor seviyeyle yüzde 11,5, çeyrek bazda da yüzde 3,9 arttı.
Aralık 2024 sonu itibarıyla İspanya'da ev kiralamanın metrekare maliyeti ortalama 13,5 avro olarak kaydedildi.
Kiraların en çok arttığı Madrid'de 10 yıl öncesine göre artışın yüzde 91'i bulduğu belirtiliyor.
Benzer şekilde yeni konut inşaat maliyetlerinin de son bir yılda ortalama yüzde 7,6 arttığı, bazı yerlerde bunun yüzde 15'in üzerine kadar çıktığı bildirildi.
Şubat 2025 itibarıyla ülke genelinde evlerin ortalama metrekare fiyatının da 2 bin 311 avroya çıktığı kaydedildi.
İspanya'da son yıllarda küçük yerlerden büyük şehirlere göç akını olsa da gençlerin yüksek kiralar ve konut fiyatlarından dolayı merkezden uzak ilçelere yöneldiği belirtiliyor.
40'tan fazla kentte binlerce kişi sokağa çıktı
İspanya'nın Madrid ve Barselona gibi büyük şehirlerinde sokaklara dökülen binlerce İspanyol, konut krizini ve yüksek ev kiralarını protesto etti.
Özellikle son 10 yıldır İspanyolların en çok endişe ettiği konuların başında gelen konut krizi, ilk defa ülke genelinde 40'tan fazla kentte protesto edildi.
Konut krizinin en fazla yaşandığı Madrid ve Katalonya özerk bölgelerindeki kiracı derneklerinin çağrısıyla düzenlenen gösterilerde "Konut krizine son verelim", "Kiralarda yüzde 50 indirim ve rantçıların pazarlığına son" yazılı pankartlar dikkati çekti.
Binlerce kişinin katıldığı gösterilerin en büyüğü Madrid ve Barselona'da düzenlendi.
Kiracı dernekleri, "ülke genelinde kiraların yüzde 50 düşürülmesini" isterken bu talepleri karşılanmazsa "kira ödemeyerek greve gitme" çağrısı yaptı.
Konut fiyatlarının ve kiraların yüksekliğinden şikayetçi olan Madrid Kiracılar Derneğinin Sözcüsü Valeria Racu, "Süresiz eylem kararı aldık. Ülke genelinde greve gitmeliyiz. Rantçıların durdurulması ve hükümetin harekete geçmesi gerekiyor. Kimse her 5 ya da 7 yılda bir (sözleşme yenileme zamanı) evini, mahallesini ve şehrini terk etmek zorunda değildir. Madrid'de 2025 yılında sözleşmesi biten yarım milyon haneyi evde kalmaya ve direnmeye çağırıyoruz." diye konuştu.
Kira ödememe grevinde kararlı olduklarını söyleyen Racu, "Suçlu olan rantçılara ve sorumlu olan hükümete sesleniyoruz. Milyonlar bugün sokağa çıktı. Kiracıların gücünü gördüler. Grev olursa kiralar en az yüzde 30 düşer." ifadelerini kullandı.
Avrupa ABD'de baskı gören akademisyenlere 'kucak açıyor'
Donald Trump'ın akademi politikaları nedeniyle ABD'den ayrılmayı düşünen akademisyenler için Avrupa Birliği kapılarını açıyor. AB yetkilileri, Avrupa'nın özgür araştırma için güvenli bir liman olduğunu vurguluyor
A+ Yazı Boyutunu BüyütA- Yazı Boyutunu Küçült
Avrupa Birliği, ABD Başkanı Donald Trump'ın araştırma kurumlarında yaptığı değişiklikler ve bilim insanlarına yönelik baskılar nedeniyle ABD'den ayrılmayı düşünen akademisyenleri Avrupa'ya kabul etmek için harekete geçti. AB'nin Araştırma ve İnovasyon Komiseri Ekaterina Zaharieva, Avrupa'nın bilim ve araştırma için güvenli bir alan olarak kalacağını vurgulayarak "Avrupa, bilim yapmak için en iyi yer olabilir ve olmalıdır" ifadelerini kullandı.
'Tarihsel sorumluluğumuzdur'
AB içindeki hükümetler ve üniversitelerin kaynakları birleştirerek Amerikalı akademisyenleri çekmesini kolaylaştıracak bir sistemin hazırlandığını aktardı. Bu adımların üye ülkelerle birlikte koordine edilmesi amacıyla bir toplantı da yapılacak.
Zaharieva, “Avrupa’nın akademik özgürlüğü savunma konusunda tarihsel bir sorumluluğu var” dedi. 1930’lar ve 40’larda kıtada Nazi ve faşist rejimler tarafından hedef alınan akademisyenlere atıfta bulunan Zaharieva, “Özgürlük olmadan bilgi gerçekten büyüyemez” ifadelerini kullandı.
Trump yönetimi, federal araştırma harcamalarında önemli kesintilere gitti. Bu kesintiler en çok belirli üniversiteler ile iklim bilimi, aşılar, azınlık ve cinsiyet konularını araştıran akademisyenleri etkiledi. Bütçe kesintilerine maruz kalan ABD'li akademisyenler ise yönlerini başka ülkelere çevirdi. Yale Üniversitesi'nden profesörler Jason Stanley, Timothy Snyder ve Marci Shore, Toronto Üniversitesi'ne geçiş yapmayı planlıyor.
Avrupa harekete geçti
Bu gelişmeler karşısında, Avrupa'daki çeşitli kurumlar ABD'li akademisyenlerle işbirliği yapmak için programlar başlattı. Fransa'daki Aix-Marseille Üniversitesi, iklim, sağlık ve astrofizik alanlarında çalışan 15 ABD'li bilim insanını ağırlamak üzere "Safe Place for Science" adlı bir program başlattı. Bu girişim, üç yıl için 15 milyon avroluk bir bütçeye sahip ve şimdiden 60 başvuru aldı.
Ayrıca, Avrupa'daki on bilim yetkilisi, Avrupa Birliği'ne ABD'den gelen bilim insanlarını çekmek için fon ayrılması çağrısında bulundu. Fransa, Almanya ve İspanya gibi ülkelerin bakanları tarafından imzalanan bu önerge araştırmacıların entegrasyonunu kolaylaştırmak için özel fonlar ve göç planları oluşturulmasını öneriyor.
'Otoriter stratejinin parçası'
Trump yönetiminin üniversitelere yönelik saldırıları ve araştırma fonlarındaki kesintiler, ABD'deki akademik özgürlüğün geleceği konusunda endişelere yol açtı. Columbia Üniversitesi gibi kurumlar, federal fonlarının kesilmesi ve öğrenci protestolarına yönelik baskılarla karşı karşıya kaldı. Üniversitenin eski başkanı Lee Bollinger, bu durumu otoriter bir stratejinin parçası olarak değerlendiriyor ve Amerikan üniversite sisteminin kriz içinde olduğunu belirtiyor.
Reuters: İsrail, Türkiye'nin keşif yaptığı Suriye üslerini vurdu
İsrail, Türkiye’nin Suriye’de üs kurmayı değerlendirdiği üç noktayı vurdu. Reuters'a göre Ankara'nın Washington’a verdiği güvenceye rağmen yapılan saldırı bölgesel hesaplaşmaya işaret ediyor
A+ Yazı Boyutunu BüyütA- Yazı Boyutunu Küçült
İsrail, bu hafta Suriye'de Türkiye'nin ortak savunma paktı planları kapsamında güç konuşlandırmak üzere keşif yaptığı en az üç hava üssüne hava saldırısı düzenledi. Konuya aşina dört kaynak, saldırıların Türkiye ve İsrail arasındaki gerilimi artırabileceğini söylüyor. Ankara’nın ABD’ye verdiği “İsrail’i tehdit etme niyetimiz yok” teminatına rağmen İsrail Suriye’de saldırı gerçekleştirdi.
Reuters’ın haberine göre Esad sonrası yönetimi Şara’nın devralması sınırında İslamcı bir varlık istemeyen İsrail’i tedirgin ederken, Tel Aviv yönetimi Türkiye’nin Suriye’deki etkisini sınırlamak için Washington nezdinde girişimlerde bulunuyor.
Suriye’deki yeni yönetimin destekçisi olan Ankara ise Suriye’de yeni Türk üsleri ve hava sahası kullanımını içeren olası bir ortak savunma paktıyla daha güçlü bir rol oynamayı hedefliyor.
Bu kapsamda, son haftalarda Türk askeri ekiplerinin Humus’taki T4 ve Palmira hava üsleri ile Hama’daki ana havalimanını ziyaret ettiği belirtildi. Bilgiyi paylaşan bir bölgesel istihbarat yetkilisi, iki Suriyeli askeri kaynak ve konuya yakın başka bir Suriyeli kaynak, ziyaretlerin daha önce bildirilmediğini ve kimliklerinin gizli kalmasını istediklerini söyledi.
'Sert bir mesajdı'
Türk ekiplerinin pistleri, hangarları ve üs altyapısını incelediğini belirten istihbarat yetkilisi, 25 Mart’ta T4 ve Palmira üslerine yapılması planlanan bir başka ziyaretin, İsrail’in her iki üssü de birkaç saat öncesinde vurması nedeniyle iptal edildiğini aktardı. Yetkili “T4’te pist, kule, hangarlar ve yerdeki uçaklar imha edildi. Bu, İsrail’in Türkiye’nin artan varlığını kabul etmeyeceği yönünde sert bir mesajdı” dedi. Türkiye’ye yakın bir dördüncü Suriyeli kaynak ise “T4 artık tamamen kullanılamaz durumda” dedi.
Bakanlık iddiaları reddetti
Savunma Bakanlığı’ndan bir yetkili, konuya ilişkin soruya verdiği yanıtta “Suriye’deki gelişmelerle ilgili resmi kaynaklardan gelmeyen haber ve paylaşımlar —gerçek ya da iddia— dikkate alınmamalı; bu içerikler güvenilir değildir ve yanıltıcı olabilir” dedi. Suriye Savunma Bakanlığı ise yorum yapmayı reddetti.
Türkiye Dışişleri Bakanlığı perşembe günü yaptığı açıklamada, “İsrail, bölgesel güvenliğe yönelik en büyük tehdittir” dedi. Cuma günü Reuters’a konuşan Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ise Türkiye’nin Suriye’de İsrail’le karşı karşıya gelmek istemediğini söyledi.
Trump, Vance ve Musk, Le Pen'in arkasında birleşti
Washington'ın en güçlü üç figürü Başkan Donald Trump, Başkan Yardımcısı JD Vance ve teknoloji milyarderi Elon Musk, yargılandığı yolsuzluk davasında hapis ve siyasi yasak cezası alan aşırı sağcı Fransız lider Marine Le Pen'e destek çıktı
A+ Yazı Boyutunu BüyütA- Yazı Boyutunu Küçült
Geçtiğimiz günlerde hakkındaki yolsuzluk davasında hüküm giyen ve siyasi yasak cezası alan aşırı sağcı Fransız lider Marine Le Pen'e ABD yönetiminden tam destek geldi.
ABD Başkanı Donald Trump, Başkan Yardımcısı JD Vance ve Trump yönetiminin en etkili isimlerinden biri olarak görülen Elon Musk, Fransız siyasetçiye destek veren açıklamalar yaptı.
Kendisi hakkında yürütülen yasal soruşturmaları sıklıkla "solcu cadı avı" olarak tanımlayan Donald Trump, Le Pen'in ceza almasıyla sonuçlanan yolsuzluk soruşturması için de benzer bir yorum yaptı.
Truth Social hesabı üzerinden konuyla ilgili bir açıklama yapan Trump şu ifadeleri kullandı:
Marine Le Pen'e yönelik Cadı Avı, Avrupalı solcuların ifade özgürlüğünü yok etmek ve siyasi rakiplerini sansürlemek için hukuğu nasıl kullandıklarının bir başka örneği. Bana karşı kullanılan taktiklerin aynısı.
Avrupa ülkelerini, aşırı sağcı partileri iktidardan uzak tutmak için demokrasiyi suistimal etmekle suçlayan ABD Başkan Yardımcısı JD Vance ise Newsmax'e verdiği demeçte şunları söyledi:
Avrupalılar yüzde 100 dostumuz. Ama muhalefet liderlerini hapse atmaya devam ederlerse bu ilişki gerilecek ve test edilecek.
ABD yönetiminin en etkili isimlerinden biri olarak görülen ve seçim kampanyası döneminden bu yana Avrupalı aşırı sağ gruplara desteğini her fırsatta gösteren Elon Musk ise X hesabından yaptığı paylaşımla Le Pen'e destek çıktı.
Trump'ın konuyla ilgili açıklamasını alıntılayan Musk, paylaşımına "Le Pen'i serbest bırakın" notunu düştü.
Washington'ın en güçlü üç figüründen gelen bu destek açıklamaları, ABD ve Avrupa arasında, özellikle de siyasetçilerin yargılandığı davalar konusunda, giderek artan fikir ayrılıklarının da yeni bir işareti.
Ancak Fransa'nın deniz aşırı bölgelerden sorumlu bakanı Manuel Valls'e göre, Washington'dan gelen bu güçlü destek Marine Le Pen'e yardımcı olmayacak.
Aşırı sağ hareketlerin uluslararası yapısına dikkat çeken Valls, konuyla ilgili açıklamasında, "(Trump'ın açıklamaları) Bu tartışmayı etkilemek isteyen uluslararası bir aşırı sağ hareketin varlığını gösteriyor. Fransız yargısından elinizi çekin Bay Trump!" dedi.
Ne olmuştu?
Aşırı sağcı Ulusal Birlik partisinin lideri Marine Le Pen, pazartesi günü son duruşması görülen yolsuzluk davasında hüküm giyerek 4 yıl hapis cezasına çarptırıldı.
Le Pen'e yönelik suçlamaların merkezinde, Avrupa Birliği'nden alınan 4,6 milyon euroluk fonun parti yöneticilerine aktarılarak kötüye kullanılmasına yönelik iddialar yer alıyor.
Le Pen'e verilen cezanın iki yılı ertelenirken, iki yılının da ev hapsi olarak uygulanmasına karar verildi. 100 bin dolarlık para cezasına çarptırılan Fransız siyasetçi ayrıca 5 yıl siyasi yasak da aldı.
Bu ceza aşırı sağcı liderin 2027'de yapılacak cumhurbaşkanlığı seçiminde yarışamaması anlamına geliyor.
Fransız yargısını demokrasi krizi yaratmakla suçlayan Le Pen ise, pazar günü başkent Paris'te büyük bir miting çağrısı yapmış durumda.
Trump’ın yeni gümrük vergilerinin ilk aşaması yürürlükte: Küresel ticarete “sarsıcı” müdahale
ABD'de cumartesi günü Türkiye'de de uygulanacak olan yüzde onluk ithalat vergisi yürürlüğe girdi. Bazı ürünler için daha yüksek oranlı tarifeler ise gelecek hafta devreye girecek. Bu yeni ithalat vergilerinden Çin ve Tayvan başta olmak üzere birçok ülke etkilenecek
A+ Yazı Boyutunu BüyütA- Yazı Boyutunu Küçült
ABD Gümrük yetkilileri, Başkan Donald Trump’ın tek taraflı olarak ilan ettiği yüzde onluk gümrük vergilerini 5 Nisan Cumartesi itibarıyla uygulamaya başladı. Vergiler, birçok ülkeden gelen ithalat ürünlerini kapsıyor. ABD’nin elli yedi büyük ticaret ortağından gelen ürünlere yönelik daha yüksek oranlı vergiler ise önümüzdeki hafta yürürlüğe girecek.
Bu "başlangıç tarifesi" yerel saatle cumartesi günü ABD’nin liman, havaalanı ve gümrük noktalarında yürürlüğe girdi. Bu adım, Trump’ın İkinci Dünya Savaşı sonrası kurulan karşılıklı anlaşmaya dayalı gümrük tarifesi sistemini tamamen reddettiğini gösteriyor.
Yeni gümrük düzenlemesi kapsamında bazı ülkeler yalnızca yüzde 10’luk temel vergi oranıyla karşı karşıya kalacak. Bu ülkeler arasında Birleşik Krallık, Singapur, Brezilya, Avustralya, Yeni Zelanda, Türkiye, Kolombiya, Arjantin, El Salvador, Birleşik Arap Emirlikleri ve Suudi Arabistan yer alıyor.
'Tarihimizin en büyük ticaret hamlesi'
Trump’ın ilk döneminde Beyaz Saray’da ticaret danışmanlığı yapan, şu anda ise Hogan Lovells hukuk firmasında çalışan ticaret avukatı Kelly Ann Shaw, durumu “Tarihimizin en büyük ticaret hamlesi” olarak değerlendirdi. Brookings Enstitüsü’nde konuşan Shaw, vergilerin zamanla değişebileceğini ancak bunun “dünya genelinde ticaret anlayışında sarsıcı bir kırılma” olduğunu söyledi.
Trump’ın çarşamba günü yaptığı tarife açıklaması küresel piyasalarda büyük bir dalgalanma yarattı. S&P 500 endeksinde işlem gören şirketlerin toplam piyasa değeri iki günde 5 trilyon dolar erirken, petrol ve emtia fiyatları sert bir düşüş yaşadı. Yatırımcılar güvenli liman olarak devlet tahvillerine yöneldi.
İlk etapta Avustralya, Birleşik Krallık, Kolombiya, Arjantin, Mısır ve Suudi Arabistan gibi ülkelerden gelen ürünler vergiden etkilendi.
Trump yönetiminin belirlediği yeni “karşılıklılık esaslı” gümrük vergileri, çarşamba günü aynı saatte yürürlüğe girecek. Vergiler yüzde 11 ila yüzde 50 arasında değişiyor. Avrupa Birliği'nden ithal edilen ürünlere yüzde 20, Çin menşeli ürünlere ise yüzde 34 oranında ek vergi uygulanacak. Bu son artışla birlikte Trump’ın Çin'e yönelik toplam gümrük vergisi oranı yüzde 54'e ulaşmış olacak.
Trump’ın ilk döneminde Çin’le yaşanan ticaret savaşının ardından Amerikan tedarik zincirlerinden pay kapmayı başaran Vietnam da yeni tarifelerden nasibini aldı. Bu ülkeye yönelik vergi oranı yüzde 46 olarak belirlendi. Vietnam yönetimi, cuma günü Trump ile bir anlaşma görüşmesi yapmayı kabul ettiğini duyurdu.
9 Nisan itibarıyla belirli ülkelere yönelik özel gümrük tarifeleri yürürlüğe girecek. Bu yeni uygulama kapsamında Avrupa Birliği’nden ithal edilen ürünlere yüzde 20, Çin’den gelen ürünlere ise önceki vergilerle birlikte toplamda yüzde 54 oranında vergi uygulanacak. Vietnam’a yönelik tarife oranı yüzde 46 olarak belirlenirken, Tayland için bu oran yüzde 36 olacak. Japonya’dan gelen ürünler yüzde 24, Kamboçya’dan gelenler yüzde 49, Güney Afrika’dan gelenler yüzde 30 ve Tayvan’dan gelenler ise yüzde 32 oranında gümrük vergisine tabi tutulacak.
Kanada ve Meksika muaf tutuldu
Kanada ve Meksika, ABD-Meksika-Kanada anlaşmasındaki menşe kurallarına uymayan ürünler için hâlâ geçerli olan yüzde 25'lik fentanil krizi kaynaklı vergilere tabi oldukları gerekçesiyle Trump’ın son tarife dalgasından muaf tutuldu.
Daha önce ulusal güvenlik gerekçesiyle yüzde 25 vergiye tabi tutulan çelik, alüminyum, otomobil ve yedek parçalar gibi ürünler de yeni tarifelerin dışında bırakıldı.
Trump yönetimi, 2024 yılında toplam değeri 645 milyar doları bulan ithalata karşılık gelen binin üzerinde ürün grubunu da tarifelerden muaf tuttu. Bu ürünler arasında ham petrol, rafine petrol ürünleri, diğer enerji ithalatları, ilaçlar, uranyum, titanyum, kereste, yarı iletkenler ve bakır yer alıyor.
Enerji haricindeki birçok sektör ise ulusal güvenlik gerekçesiyle ek vergi soruşturmasına tabi tutuluyor
'Piyasa konuştu'
Çin, ABD Başkanı Donald Trump’ın Çin mallarına uyguladığı yüzde 34’lük ek gümrük vergisine karşılık olarak ABD menşeli ürünlere aynı oranda vergi uygulamaya başladı. Ayrıca, stratejik öneme sahip bazı nadir toprak elementlerinin ihracatına da kısıtlama getirildi. Bu karşılıklı hamleler küresel piyasalarda sert düşüşlere yol açtı. Haftanın sonunda S&P 500 endeksi yaklaşık yüzde 9 değer kaybetti.
Çin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Guo Jiakun, yaptığı açıklamada “Piyasa konuştu” ifadelerini kullanarak, ABD'nin tek taraflı adımlarının küresel piyasalarda yarattığı olumsuz etkiye dikkat çekti. Guo, Washington’u sorunları eşit şartlarda müzakere yoluyla çözmeye çağırdı.
Çin’deki çeşitli sektör temsilcileri de ortak bir açıklama yayımlayarak ABD’nin tarifelerinin küresel enflasyonu tetikleyebileceği ve durgunluk riskini artırabileceği uyarısında bulundu. Ticaret birlikleri, Çinli firmaları alternatif pazarlar aramaya ve uluslararası iş birliklerini güçlendirmeye teşvik etti.
Foklar, penguenler ve koloniler: Trump'ın ‘özgürleştirme’ planındaki 5 akılalmaz tarife
Trump yönetiminin “özgürleştirme” hedefiyle başlattığı yeni gümrük tarifeleri sadece büyük ekonomileri değil, penguenlerin ve fokların yaşadığı ücra kolonileri bile hedef aldı. Politico, Trump'ın 5 ilginç tarifesini derledi
A+ Yazı Boyutunu BüyütA- Yazı Boyutunu Küçült
Trump’ın “ABD’yi özgürleştirmek” için açıkladığı yaklaşık 60 ülkeye yönelik gümrük vergileri tüm dünyada endişe yaratmıştı. Küresel piyasalarda dalgalanmaya sebep olan yeni tarifeler sonrası S&P 500 endeksi %6, Nasdaq %5,8 ve Dow Jones %5,5 oranında değer kaybetti. Ayrıca, JPMorgan, ABD ekonomisinin 2025 sonuna kadar resesyona girme ihtimalini %60 olarak değerlendirdi. Uluslararası Para Fonu (IMF) Başkanı Kristalina Georgieva, bu tarifelerin küresel ekonomi için "önemli bir risk" oluşturduğunu açıkladı.
Tüm bunların yanında Trump’ın tarifeleri arasında ‘tuhaf’ olarak adlandırılacak maddeler de vardı. Politico, ABD'nin tarife listesindeki en ilginç yaptırımları derledi.
1- Fransa, ama Fransa'nın tamamı değil
ABD yönetimi, Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un ‘yüksek’ olarak eleştirdiği yüksek gümrük vergileri için birkaç Fransız denizaşırı bölgesini seçti. Sonuç olarak, bu bölgelerin bazılarından yapılan ihracatlar, Fransa ve Avrupa Birliği'nin geri kalan ihracatlarına kıyasla cezalandırılıyor ya da avantajlı hale getiriliyor.
Karayipler'deki Guadeloupe ve Martinique, Güney Amerika’daki Fransız Guyanası ve Hint Okyanusu’ndaki Mayotte Adaları da dahil olmak üzere Fransız denizaşırı toprakları AB'nin bir parçası. Ancak Trump yönetimi, bu bölgelerden gelen ihracata yalnızca yüzde 10 gümrük vergisi uyguladı. Bu da Fransa’nın kendisinin karşı karşıya olduğu oranın yarısıydı.
Bu bölgeler özel bir ekonomik ve hukuki statüye sahip olduğundan ve farklı kurallara tabi tutulduğundan vergilendirme konusunda farklı muamele görmesi normal karşılanabilir. Ancak Hint Okyanusu’ndaki Réunion adlı volkanik ada aynı hukuki statüye sahip olmasına rağmen yüzde 37’lik vergiye tabi tutuldu. Bu oran, Fransa ve AB’den gelen ihracata uygulanan yüzde 20’lik tarifeden oldukça yüksekti.
2- St. Pierre ve Lesotho, Çin’den bile tehlikeli görüldü
Fransız takımadaları Saint-Pierre-et-Miquelon, ABD tarafından tehdit olarak algılanıyor gibi duruyor. Kanada yakınlarındaki bu ufacık Fransız adalarından gelen ihracat, ABD tarifelerinin en yüksek seviyesi olan yüzde 50’ye tabi tutulacak. Aynı durum, Güney Afrika içinde yer alan Afrika ülkesi Lesotho için de geçerli. Bu ülkelerin ihracatı, yüzde 34 vergi uygulanan Çin mallarından bile daha ağır muamele görüyor.
Saint-Pierre-et-Miquelon için bir açıklama var: ABD Nüfus Bürosu’na göre geçen yıl Fransız takımadaları ile ABD arasındaki tek ticaret, ABD’ye yapılan 3,4 milyon dolarlık ihracattan ibaretti; ABD’den ise hiçbir ürün bu adalara gönderilmedi.
3- Penguenlere ceza
Birleşik Krallık’a bağlı denizaşırı topraklardan Falkland Adaları’nı oluşturan 778 adanın yalnızca 15’inde insanlar yaşıyor. Genel olarak penguenler, insanlardan yaklaşık 300 kat fazla. Ancak bu durum, Trump yönetiminin Falkland Adaları’na yüzde 41’lik bir tarife uygulamasını engellemedi. Öte yandan Birleşik Krallık, Trump’ı yeterince iyi ikna etmiş olacak ki sadece yüzde 10’luk bir tarife aldı.
Trump yönetiminin yine yalnızca penguenlerin yaşadığı Heard ve McDonald Adaları’na uyguladığı yüzde 10'lık gümrük tarifesi de sosyal medyada bir ‘meme’ fırtınası başlattı.
4- Foklara karşı biraz daha yumuşaktı
Trump’ın tarifeleri, tam olarak sıfır yerli nüfusa sahip Norveç’e ait bir adayı da hedef aldı. İzlanda’nın kuzeydoğusundaki Jan Mayen Adası, neredeyse hiç ekonomik faaliyeti olmamasına rağmen yüzde 10’luk tarifeye tabi tutuldu. Adada yalnızca meteorologlar ve Norveçli askerler görev yapıyor ve bunların sayısı açık ara foklardan az.
ABD’nin hedef listesindeki bir diğer Norveç toprağı da Svalbard. Bir zamanlar madencilikle öne çıkan Svalbard’ın 3 bin kişilik nüfusu bugün ağırlıklı olarak turizmle geçiniyor. Bölgede faaliyet gösteren son maden de bu yıl kapanıyor.
ABD’nin 2024 yılında bu iki ada ile arasında aslında 400 bin dolarlık mütevazı bir ticaret fazlası vardı ve ne Svalbard ne de Jan Mayen, ABD’ye herhangi bir ihracat yaptı. Norveç’in geneli ise yüzde 16’lık gümrük tarifesiyle karşı karşıya.
5- Peki ya Curaçao?
Karayipler’deki eski bir Hollanda kolonisi olan Curaçao, hâlâ Hollanda Krallığı’na bağlı ve AB tarafından Denizaşırı Ülke ve Toprak (OCT) statüsünde sınıflandırılıyor. Ancak AB’nin iç pazarının parçası değil. Bu statü sayesinde ada, AB pazarına gümrüksüz ve kotasız erişim hakkına sahip.
ABD, 2024’te Curaçao ile yaklaşık 800 milyon dolarlık bir ticaret fazlası verdi; ihracatının büyük kısmı petrol, otomotiv ürünleri ve elektronik eşyalardan oluşuyordu. Bu da 150 binin altında nüfusu olan ada ülkesinin, Hollanda ve AB’nin geri kalanına uygulanan yüzde 20 tarifeye kıyasla yalnızca yüzde 10’luk bir tarifeye tabi tutulmasının nedeni olabilir.
ABD'de 'koruma statüsüne' karşın sınır dışı edilen göçmen için 'geri getirilsin' kararı
ABD'de federal yargıç Paula Xinis, 2019'da 'koruma statüsü' sağlanmasına karşın El Salvador'a gönderilen 29 yaşındaki göçmen Kilmar Armando Abrego Garcia'nın geri dönmesine hükmetti. Xinis, Trump yönetimine Garcia'yı geri getirmesi için pazartesi gecesine kadar süre tanıdı
A+ Yazı Boyutunu BüyütA- Yazı Boyutunu Küçült
ABD'de bir federal yargıç, El Salvadorlu 29 yaşındaki göçmen Kilmar Armando Abrego Garcia'nın sınır dışı edilmesinin yasa dışı olduğuna karar vererek, ABD'ye dönmesine hükmetti. Maryland'de federal yargıç Paula Xinis, Garcia'nın sınır dışı edilmesine ilişkin davayı karara bağladı. Garcia'nın sınır dışı edilmesinin yasa dışı olduğunu belirten Xinis, onun geri getirilmesine hükmetti.
Xinis, ABD hükümetine Garcia'yı geri getirmesi için pazartesi gecesine kadar süre tanıdı. ABD'de Donald Trump yönetimi, Garcia'nın MS13 adlı çete içindeki rolü nedeniyle gözaltına alındığı iddia etmiş ve Garcia, El Salvador hapishanesine gönderilmişti. Hakkındaki başka bir mahkeme kararıyla El Salvador'a iade edilmekten korunduğunun ortaya çıkmasının ardından ABD yönetimi, Garcia'nın 'idari hata' nedeniyle gönderildiğini itiraf etmişti.
Garcia'nın, Tren de Aragua çetesi üyesi olduğu iddia edilen diğer göçmenlerle El Salvador'daki hapishaneye aktarıldığının kabul edilmesine rağmen, artık hapishanede tutulduğu için geri getirilemeyeceği savunulmuştu. ABD medyasında, Garcia'nın 16 yaşındayken ülkesindeki çete şiddeti nedeniyle ABD'ye kaçtığı ve 2019'da çıkarıldığı mahkemede federal yargıç tarafından El Salvador’a gönderilmesine karşı kendisine 'koruma statüsü' sağlandığı belirtilmişti.
Çete üyelerini El Salvador'daki hapishanelere göndermişti
ABD yönetimi, Latin Amerika'daki en tehlikeli suç örgütlerinden biri olarak sayılan El Salvador kökenli MS13 ve Venezuela kökenli Tren de Aragua çetelerini "yabancı terör örgütleri" listesine eklemişti.
ABD Başkanı Donald Trump, düzensiz göçmenlerle mücadele kapsamında "yabancı terör örgütü" ile bağlantılı göçmenlerin sınır dışı edilmelerini hızlandırmak için daha önce sadece savaş dönemlerinde kullanılan Yabancı Düşmanlar Yasası yetkisini devreye sokmuştu. Trump yönetimi, MS13 ve Tren de Aragua çetesi üyesi oldukları gerekçesiyle tutukladığı kişileri El Salvador hapishanelerine göndermişti.
Kaynak: AA
İki günlük kayıp 6 trilyon doları aştı: New York borsası haftayı sert düşüşle kapattı
New York borsası tarife açıklamaları ve Çin'in misilleme kararının ardından sert düşüşle kapandı. Endekslerdeki iki günlük keskin düşüş 6 trilyon doların üzerinde kayba neden olurken, Trump'ın göreve başlamasından bu yana ABD piyasalarından yaklaşık 10 trilyon dolar silindi
A+ Yazı Boyutunu BüyütA- Yazı Boyutunu Küçült
New York borsası, tarife açıklamaları sonrasında satış dalgasının derinleşmesiyle haftanın son işlem gününü sert düşüşle tamamladı. Kapanışta Dow Jones endeksi 2 bin 200 puanın üzerinde değer kaybetti ve yüzde 5,5 azalarak 38.314,86 puana geriledi.
S&P 500 endeksi yüzde 5,97 azalışla 5.074,08 puana ve Nasdaq endeksi yüzde 5,82 kayıpla 15.587,79 puana indi. Endekslerdeki haftalık düşüş, Dow Jones için yüzde 7,9, S&P 500 için yüzde 9,1 ve Nasdaq için yüzde 10 oldu.
ABD Başkanı Donald Trump'ın bu hafta açıkladığı karşılıklı tarifelerin ardından sert satış dalgasına maruz kalan pay piyasaları, misilleme açıklamaları sonrasında haftanın son işlem gününde kayıplarını artırdı. Çin, ABD'nin karşılıklı tarifeler kapsamında ülkeden ithal ürünlere getirdiği yüzde 34'lük gümrük vergisi artışına karşı aynı oranda ek tarife uygulayacağını duyurdu.
Trump, sosyal medya hesabından konuya ilişkin yaptığı paylaşımda, "Çin yanlış oynadı, paniklediler. Bu karşılayamayacakları tek şey" ifadesini kullandı. Ayrıca, Vietnam Devlet Başkanı To Lam ile verimli bir görüşme gerçekleştirdiklerini belirten Trump, Vietnam'ın, ABD ile bir anlaşma yapabilmesi halinde tarifeleri yüzde sıfıra indirmek istediğini ifade etti.
2020'den bu yana en kötüsü
Analistler, endekslerdeki düşüşün 2020'den bu yana görülen en yüksek oranlara çıktığına işaret ederek, Çin'in misillemesinin ve küresel ticaret savaşlarına dair korkuların piyasada kayıpları derinleştirdiğini söyledi. Endekslerdeki iki günlük keskin düşüş 6 trilyon doların üzerinde kayba neden olurken, Trump'ın göreve başlamasından bu yana ABD piyasalarından yaklaşık 10 trilyon dolar silindi.
Makroekonomik veri tarafında, ABD'de tarım dışı istihdam martta 228 bin kişi artarak beklentilerin üzerinde gerçekleşirken, işsizlik oranı yüzde 4,1'den 4,2'ye çıktı. Trump, istihdam verilerine dair ise "Harika rakamlar, beklenenden çok daha iyi. Şimdiden işe yarıyor. Sıkı durun, kaybedemeyiz." değerlendirmesini yaptı.
'Korku endeksi' de pandemiden bu yana en yüksek seviyede
ABD'nin 10 yıl vadeli hazine tahvili faizi, yaklaşık 5 baz puan azalarak yüzde 4'e indi. "Korku endeksi" olarak da bilinen VIX Endeksi ise yüzde 50 artışla 45 değerini aşarken, pandemiden bu yana en yüksek seviyesini gördü.
Öte yandan, ABD Merkez Bankası (Fed) Başkanı Jerome Powell, Trump'ın karşılıklı tarifeleri açıklamasının ardından ilk kez konuştu. Tarifelerin beklenenden önemli ölçüde daha yüksek olduğunu dile getiren Powell, olası ekonomik etkilerini değerlendirmenin zor olduğunu vurguladı.
Powell, "İleriye baktığımızda, yüksek tarifeler ekonomimizde etkisini gösterecek ve muhtemelen önümüzdeki çeyreklerde enflasyonu yükseltecektir. Para politikası için uygun seyrin ne olacağını söylemek için henüz çok erken" ifadelerini kullandı.
Trump, Powell'ın konuşmasının hemen öncesinde faiz oranlarını düşürmek için "mükemmel" bir zaman olduğunu belirterek, Fed Başkanı'na faiz oranlarını düşürmesi çağrısında bulunmuştu.
Zelenski'den 'önce koşulsuz ateşkes, sonra müzakere' mesajı: Sadece konuşmanın ne anlamı var?
Ukrayna Devlet Başkanı Zelenski, savaşın sona erdirilmesi için Rusya ile müzakerelere hazır olduklarını belirterek, "Sadece konuşmanın ne anlamı var? Her şeyden önce, koşulsuz ateşkes gerekli. Ateşkesin koşulsuz olması gerektiğine inanıyoruz ve ondan sonra herhangi bir formatta konuşabiliriz" dedi
A+ Yazı Boyutunu BüyütA- Yazı Boyutunu Küçült
Ukrayna Devlet BaşkanıVolodimir Zelenski, savaşta koşulsuz ateşkesin sağlanmasından sonra Rusya ile müzakerenin mümkün olabileceğini söyledi. Zelenski, ülkesinde temaslarda bulunan Fransa Genelkurmay Başkanı Thierry Burkhard ve İngiltere Genelkurmay Başkanı Tony Radakin ile Ukrayna ordusunun üst düzey yetkililerini Kiev'deki çalışma ofisinde kabul etti.
Zelenski, ateşkes olması durumunda Ukrayna'ya yönelik güvenlik garantileri ve bu ülkede barış gücü olarak yabancı askerlerin olası konuşlandırılması gibi konuların masaya yatırıldığı görüşmenin ardından basın toplantısı düzenledi. Toplantıda ele alınan konular hakkında fazla bilgi paylaşmayacağını aktaran Zelenski, "Çok fazla ayrıntı açıklayamam çünkü bu sadece başlangıç ancak bu çalışmanın derin bir başlangıcıdır" dedi.
Zelenski, konu üzerinde iki ay önce çalışmaya başladıklarını hatırlatarak, bu sürecin bir ay daha sürebileceğini söyledi. Ukrayna'nın güvenlik garantileri oluşturma sürecinde sadece üç ülkenin yer almayacağını ifade eden Zelenski, "Bu bir koalisyon olacak" şeklinde konuştu. Ukrayna lideri toplantıda, barış gücü askerlerinin sayısı ve onların yetki alanları gibi konuları görüştüklerini ifade ederek, "Benim için önemli olan, hangi aşamada bu birliklere güvenebileceğimizi anlamaktır." dedi.
"Sadece konuşmanın ne anlamı var?"
Rus ordusunun bugün ülkesinin Kriviy Rig kentine düzenlediği füze saldırısına tepki gösteren Zelenski, Rusya'nın savaşı uzatmak istediğini ifade etti. Zelenski, savaşın sona erdirilmesi için Rusya ile müzakerelere hazır olduklarını ve Rusya'nın saldırıları durdurması gerektiğini belirterek, "Sadece konuşmanın ne anlamı var? Her şeyden önce, koşulsuz ateşkes gerekli" ifadesini kullandı.
Zelenski, "Ateşkesin koşulsuz olması gerektiğine inanıyoruz ve ondan sonra herhangi bir formatta konuşabiliriz" dedi. ABD'nin Rusya'ya "baskı artırmaya" yönelik hazırlıklar yaptığına dair bilgi aldığını dile getiren Zelenski, "Biz de tam olarak bu güçlü yaptırım adımlarını bekliyoruz." şeklinde konuştu.
Nadir toprak elementleri anlaşması
ABD ile imzalanması beklenen nadir toprak elementlerinin anlaşma taslağı üzerinde devam eden çalışmalara da değinen Zelenski, bu süreçte ülkesinin bir hukuk firması tarafından temsil edileceğini bildirdi. Zelenski, üç firma arasından birini seçme sürecinin gelecek günlerde biteceğini ifade ederek, "Bu anlaşmada sadece ortaklık adımları görüyoruz ve ekip bunun üzerinde çalışıyor" değerlendirmesinde bulundu.
Teknik ekibinin anlaşma taslağını haftaya kendisine incelemek üzere ileteceğini kaydeden Zelenski, Ukrayna heyetinin bundan sonra söz konusu anlaşma için ABD'ye gitmek için hazır olacağını söyledi. Zelenski, konuşmasının sonunda Rusya'nın Kursk bölgesindeki son durumu değerlendirerek, Ukrayna ordusunun bu bölgede kuşatma altında olmadığını, 64 bin Rus askerinin ilerleyişinin engellendiğini savundu.
Kaynak: AA
Kommentare