top of page

11 Mart Satır Araları

  • Yazarın fotoğrafı: mutlunecmettin
    mutlunecmettin
  • 12 Mar
  • 34 dakikada okunur

Terörle mücadele, uyuşturucu ve silah kaçakçılığıyla mücadelede işbirliği, sınır güvenliğinin sağlanması, bölgedeki diğer ortak zorluklar ve Suriye'deki gelişmelerin görüşüldüğü toplantının ardından yayımlanan ortak bildiride, Suriye halkının; ülkenin güvenliğini, istikrarını, egemenliğini ve toprak bütünlüğünü sağlayan, haklarını ve güvenliğini koruyan temeller üzerinde vatanlarını yeniden inşa etme çabaları desteklendi.

Suriye'nin güvenliği ve istikrarının, bölgenin güvenliği ve istikrarı için esas olduğu vurgulanan bildiride, Suriye'nin güvenliği, egemenliği ve barışını hedef alan tüm girişimler ve gruplar kınandı. Hükümete, kamu düzenini güçlendirmek ve Suriye'nin istikrarını ile halkının güvenliğini korumak için aldığı tüm önlemlerde destek mesajı verildi.


İsrail'in Suriye topraklarına yönelik saldırganlığı ve iç işlerine müdahale girişimlerinin reddedildiği ve kınandığı bildiride, bu durumun uluslararası hukuk ve uluslararası insancıl hukukun açık bir ihlali, Suriye'nin egemenliğine ve toprak bütünlüğüne yönelik bir saldırı olduğu ve daha fazla çatışmaya yol açacak bir tırmanmaya neden olacağı ifade edildi.

Katılımcılar, bildiride, uluslararası toplumu ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyini (BMGK) uluslararası hukuka uymaya, İsrail'in ihlallerine son vermeye ve İsrail'in işgali altındaki Suriye topraklarından çekilmesini sağlamaya çağırdı. Ayrıca, İsrail'in saldırılarını durdurması ve Suriye ile İsrail arasında 1974'te imzalanan Kuvvetlerin Ayrıştırılması Anlaşması'na uyması talep edildi.

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler ve Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Başkanı İbrahim Kalın, Ürdün, Irak, Lübnan ve Suriye'nin dışişleri ve savunma bakanları ile genelkurmay ve istihbarat başkanlarının katılımıyla Amman'da bir toplantı düzenlenmişti.


Katılımcıların yayımladığı ortak bildiride, Suriye Ulusal Diyalog Konferansı'nın sonuçları memnuniyetle karşılanarak, Konferans tarafından açıklanan anayasal bildirinin en kısa sürede yayınlanması teşvik edildi.

Her türlü terörizmin kınandığı ve askeri, güvenlik ile ideolojik düzeylerde terörle mücadelede işbirliği mesajının verildiği bildiride, katılımcıların, terör örgütü DEAŞ'ın Suriye, bölge ve dünya güvenliğine yönelik oluşturduğu tehdidi ortadan kaldırmak ve bu örgütü yok etmek amacıyla mevcut uluslararası çabalara destek sağlamak için işbirliği ve koordinasyonun tesisi adına ortak bir operasyon merkezi kurulması ve DEAŞ cezaevleriyle ilgili meselelerin ele alınması konusunda mutabık kaldığı kaydedildi.

Uyuşturucu ve silah kaçakçılığı ile organize suçlarla mücadelede işbirliği yapılmasının yanı sıra Suriye'nin bu konulardaki kapasitesinin geliştirilmesi için yardım ve destek sağlanması kararı alındığı belirtilen bildiride, Suriye'nin yeniden imarına yönelik çabalara destek verildiği ifade edildi.

Bildiride, ülkenin erken toparlanma projelerine yönelik katkıların artırılması için uluslararası desteğin seferber edilmesi gerektiği belirtilerek, Suriye'nin devlet inşası ve yeniden imarına engel teşkil eden tüm hususlarla mücadele edebilmesine yönelik kapasitesinin geliştirilmesi gerektiği vurgulandı.

Suriye'nin yeniden inşa kapasitesini artırmak ve Suriye halkının ihtiyaçlarını karşılamak için Suriye'ye yönelik yaptırımların kaldırılması gerektiğine işaret edilen bildiride, Suriye ve komşu ülkeler arasında ekonomik, ticari ve yatırım işbirliğinin yanı sıra enerji ve ulaşım sektörleri de dahil olmak üzere altyapı geliştirme alanlarında işbirliğinin artırılması ve ekonomik kalkınmanın desteklenmesi teyit edildi.

Bildiride, bölge ülkelerinin, uluslararası toplum ve ilgili Birleşmiş Milletler (BM) kuruluşlarıyla işbirliği içinde çalışarak Suriyeli mültecilerin uluslararası hukuka uygun şekilde, güvenli ve sürdürülebilir şekilde vatanlarına dönüşünü sağlayacak güvenliğe ilişkin, yaşamsal ve siyasi koşulların oluşturulması için ortak çalışması mesajı verilerek, mültecilerin dönüşü tamamlanana kadar uluslararası toplumun, ev sahibi ülkelerdeki mültecilere yönelik tüm sorumluluklarını yerine getirmeye devam etmesi gerektiğinin altını çizildi.

Kaynak: AA


Çin Ordu Sözcüsü Vu Çien: Savunma harcamaları karmaşık güvenlik sorunlarına yanıt için gerekli

Çin Savunma Bakanlığı Sözcüsü Vu Çien, bu yılın bütçesinde ulusal savunma harcamalarına yapılması öngörülen yüzde 7,2'lik artışın ülkenin karşı karşıya olduğu karmaşık güvenlik sorunlarına yanıt vermek için gerekli olduğunu söyledi


Xinhua'nın haberine göre Sözcü Vu, Pekin'de düzenlenen Çin Ulusal Halk Kongresi (ÇUHK) genel kurul toplantısına Çin Halk Kurtuluş Ordusu ve Halk Silahlı Polis Gücü delege heyetinin sözcüsü olarak katıldı.

Çin'in, egemenlik ihtilafı içinde olduğu Tayvan ile yeniden birleşme hedefini henüz gerçekleştiremediğini ve küresel olarak en karmaşık güvenlik koşullarıyla karşı karşıya olduğunu belirten Sözcü Vu, "Çin'in sınırlı savunma harcamaları, karmaşık güvenlik sorunlarına yanıt için gerekli." dedi.

Vu, Çin'in savunma harcamalarının gayrı safi yurt içi hasılaya oranının, genel kamu harcamalarına oranı ve kişi başına harcama bakımından ABD gibi büyük askeri güce sahip ülkelere kıyasla düşük olduğuna işaret etti.

Sözcü Vu, savunma harcamalarının, "yeni muharebe kabiliyetleriyle" donatılmış "yeni alan güçlerinin" geliştirilmesi, muharebe koşullarında askeri eğitimin iyileştirilmesi, ulusal savunma ve ordunun reformu için kullanılacağını kaydetti.

Başbakan Li Çiang, 5 Mart'taki ÇUHK genel kurulunun açılış oturumunda meclise sunduğu bütçe taslağında, ulusal savunma harcamalarını 2025'te yüzde 7,2 artışla 1,78 trilyon yuana (250 milyar dolar) çıkarılmasının öngörüldüğünü bildirmişti.

11 Mart 2024 tarihi itibarıyla ABD Savunma Bakanlığı'nın 2025 mali yılı (FY2025) bütçe talebi 849,8 dolardı. milyar.



Savunma harcamalarındaki artış büyüme hedefini aşıyor

Savunma harcamalarında öngörülen artış oranı, hükümetin bu yıl için "yüzde 5 civarında" belirlediği ekonomik büyüme hedefini aşıyor.

Çin'in savunma harcamaları Devlet Başkanı Şi Cinping'in göreve geldiği 2013'ten bu yana her yıl büyüme oranının üzerinde artış gösterdi. Savunma harcamaları son 12 yılda yaklaşık iki kat arttı.

Çin, ABD'nin ardından en fazla savunma harcaması yapan ülke konumunda bulunuyor. Dünyanın en büyük iki ekonomisine sahip iki ülke arasında artan ekonomik ve jeopolitik rekabet, Çin'i askeri alanda gücünü artırmaya yöneltiyor.

ABD, hem kapasitesinin büyüklüğü hem de teknolojik kabiliyeti ile askeri alanda Çin'e karşı üstünlüğünü koruyor. ABD Kongresi, geçen yılın sonunda, 2025 mali yılı için 850 milyar dolarlık savunma bütçesine onay vermişti.

Stockholm Uluslararası Barış Enstitüsü raporlarına göre, Çin'in savunma harcamalarının gayrı safi yurt içi hasılaya oranı yüzde 1,6 iken ABD'de yüzde 3, Rusya'da ise yüzde 6,3 düzeyinde.

Savunma uzmanları, Çin'in savunma harcamalardaki artışın, Pekin'in kısa vadede savaş ve çatışma arayışında olmadığını ancak uzun dönemde askeri modernizasyonunu sürdürme, Tayvan sorunu ve Güney Çin Denizi'ndeki artan gerilimlere karşı muharebe kapasitesini güçlendirme niyetini gösterdiği değerlendirmesini yapıyor.


Kosova Başbakanı Kurti Sırbistan'ı ülkesindeki genel seçime müdahaleyle suçladı

Kosova Başbakanı Albin Kurti, Sırbistan'ı 9 Şubat'ta ülkesinde yapılan genel seçime doğrudan müdahale etmekle ve Sırplar ile diğer topluluk milletvekillerinin seçim sonuçlarını etkilemekle suçladı


BALKANLARDA YENİ BİR HAREKETLENME OLABİLİR Mİ?

ROMANYA VE BULGARİSTAN'DA DA HUZURSUZLUKLAR VAR

Bulgaristan Rusya'yı 'en büyük milli güvenlik tehdidi' olarak ilan etti

Bulgaristan Hükümeti, ülkenin milli güvenliği açısından son durumunu gözden geçirerek "en büyük tehdit olarak" Karadeniz'de komşusu olan Rusya'yı ilan etti


Romanya'da Batı ve NATO karşıtı Georgescu'nun cumhurbaşkanlığı adaylığı reddedildi

Romanya Merkez Seçim Komisyonu (BEC), Kasım 2024'te gerçekleştirilen ve iptal edilen cumhurbaşkanlığı seçiminin ilk turunu birinci sırada tamamlayan Batı ve NATO karşıtı bağımsız aday Calin Georgescu'nun yeniden adaylığını onaylamadı


Sırbistan Meclisinde kavga: Meclis başkanının kafasına sis bombası isabet etti

Sırbistan Meclisi'nde iktidar ve muhalefet vekilleri arasında kavga çıktı. Meclis Başkanı Ana Brnabic, kafasına sis bombası isabet eden vekilin hastaneye kaldırıldığını ve hayati tehlikesinin bulunduğunu belirtti


NATO Genel Sekreteri Rutte: Bosna Hersek'te güvenlik boşluğu oluşmasına izin vermeyeceğiz

NATO Genel Sekreteri Mark Rutte, Bosna Hersek'te Sırp Cumhuriyeti'nin körüklediği gerilimle ilgili, İttifak'ın bu ülkenin egemenliğine ve toprak bütünlüğüne sıkı sıkıya bağlı olduğunu belirterek, "Güvenlik boşluğu oluşmasına izin vermeyeceğiz" mesajını verdi


Rutte, Bosna Hersek ziyareti kapsamında Saraybosna Üniversitesi öğrencilerinin sorularını yanıtladığı bir panele katıldı.

Dayton Barış Anlaşması'nın 30. yılı olduğuna değinen Rutte, "Dayton mükemmel olmayabilir, ancak Bosna Hersek'teki barışın temel taşı olmaya devam ediyor ve buna tüm taraflarca saygı gösterilmelidir" dedi.

Rutte, NATO'nun her adımda Bosna Hersek'in yanında olduğunu vurgulayarak, şöyle devam etti:

"Savunma ve güvenlik sektörünü güçlendirmek, silahlı kuvvetlerinizi NATO'nun yüksek askeri standartlarına uygun şekilde modernize etmek için sizinle birlikte çalışıyoruz. Buna savunma kapasitesi geliştirme projelerimiz ve NATO tatbikatlarına katılımınız da dahildir. Çünkü güvenlik, ekonominizin büyümesi ve Bosna Hersek'in tüm vatandaşlarının refaha kavuşması için gerekli koşullar yaratır"

Bosna Hersek'in Avrupa Birliği (AB) üyeliği yolunda attığı adımların NATO'nun çabalarıyla tamamlayıcı nitelikte olduğunu belirten Rutte, Bosna Hersek'in iki entitesinden biri olan Sırp Cumhuriyetinin Başkanı Milorad Dodik tarafından körüklenen gerilime de değindi. Rutte, şunları kaydetti:

"Ne yazık ki tehlikeli söylemlerde ve siyasi çekişmelerde artış gördük. Bosna-Hersek'in sonuna işaret eden ifadeler çok rahatsız edici. Ayrılık tehditleri ve kışkırtıcı eylemler bu ülkenin zorlukla kazanılmış güvenliğini aşındırıyor. İlerlemenizi rayından çıkarma ve sizi bölünmüş bir geçide geri götürme riski taşıyor. Bugün siyasi liderlerinize mesajım; geçmişi geride bırakmanın zamanının geldiğiydi. Liderlik göstermenin, herkesin yararına birlikte ilerlemek için cesaret göstermenin zamanı geldi. NATO, Bosna Hersek'in egemenliğine ve toprak bütünlüğüne sıkı sıkıya bağlıdır. Bir güvenlik boşluğunun oluşmasına izin vermeyeceğiz"

Bosna Hersek'te RS Başkanı Dodik'in anayasaya aykırı uygulamaları

Bosna Hersek Mahkemesi, ayrılıkçı söylemleriyle gündeme gelen RS Başkanı Dodik hakkında "Yüksek Temsilcilik Ofisi (OHR) kararlarına saygı duymadığı" gerekçesiyle 1 yıl hapis ve 6 yıl siyasi yasak cezası vermişti.

Mahkeme kararının hemen ardından RS Ulusal Meclisinde (NSRS) yapılan oylamada devlet kurumları olan Bosna Hersek Yüksek Yargı ve Savcılık Konseyi (VSTV), Bosna Hersek Savcılığı, Bosna Hersek Mahkemesi ve Bosna Hersek Araştırma ve Koruma Ajansının (SIPA) RS entitesindeki faaliyetleri yasaklanmıştı.

Ülke anayasasına aykırı olan kararları imzaladığını duyuran RS Başkanı Dodik, sözde yasaların yürürlüğe girmesinden sonra mahkemenin ve savcılığın çağrılarına cevap vermeyeceğini açıklamıştı.

Ulusal medyada kararları "darbe" olarak nitelenen Dodik'e ülke içinden ve ülke dışından çok sayıda devlet adamı, sivil toplum kuruluşu temsilcisi ve gazeteciden tepki açıklaması gelmişti.

Kaynak: AA

Bosnalı Sırp lider, Çarşamba günü tartışmalı bir şekilde ceza almasının ardından, ülke topraklarının bir bölümünde devlet düzeyindeki güvenlik ve yargı organlarını yasaklayan yasaları yürürlüğe koydu.

Bosna Hersek'te Sırpların çoğunlukta olduğu Sırp Cumhuriyeti'nin lideri Milorad Dodik, Batı Balkan ülkesinin yaklaşık yarısını oluşturan topraklarda devlet düzeyindeki güvenlik ve yargı kurumlarının faaliyetlerini yasaklamayı amaçlayan yeni yasalar çıkardı.

Daha önce Sırp Cumhuriyeti Ulusal Meclisi tarafından kabul edilen yasalar, Bosna Hersek Devlet Mahkemesi'nin Çarşamba günü Dodik aleyhine verdiği karara yanıt olarak geldi.

Saraybosna merkezli mahkeme, uluslararası toplumun barış elçisi Alman diplomat Christian Schmidt'in kararlarına karşı geldiği gerekçesiyle Bosnalı Sırp lideri bir yıl hapis cezasına çarptırmış ve altı yıl siyasetten men etmişti. Ancak karar nihai değil ve Dodik karara itiraz edebilir.

Yüksek Temsilci Schmidt, Bosna'daki savaşı durdurmak için 1995 yılında imzalanan Dayton Anlaşması'nın uygulanmasını denetleyen kilit isim.




İsrail Suriyeli Dürzilerin işgal altındaki Golan Tepeleri'nde çalışmasına izin vereceğini duyurdu

İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz, Suriyeli Dürzilerin işgal altında tuttukları Golan Tepeleri'nde çalışmaları için girişlerine izin vereceklerini duyurdu


İsrail Gazze Şeridi’nin elektriğini kesme kararı aldı

İsrail Enerji Bakanı Eli Cohen, Gazze Şeridi'ne elektrik tedariğini derhal kesme kararı aldıklarını duyurdu


Fransa'dan Ukrayna'ya dondurulmuş Rus varlıklarıyla desteklenen 195 milyon euro'luk yardım

Fransız hükümeti, Ukrayna'ya, dondurulmuş Rus varlıklarından elde edilen 195 milyon euro'luk yeni yardım paketini açıkladı


HOLLANDA 'DA ,3,5 MİLYAR EURO YARDIM YAPTI!


Bu paketin Ukrayna'ya tank ve zırhlı araçların yanı sıra 155 milimetrelik top mermisi ve Fransız yapımı AASM bombası tedarikini mümkün kılacağını kaydeden Lecornu, ulusal savunma harcamalarında da artışa gidileceğini söyledi.

Bakan Lecornu, ayrıca Fransız savunma şirketi Dassault Aviation'un aylık 2 olan Rafale savaş uçağı üretimini 2026'dan itibaren 4 ila 5'e çıkaracağını ifade etti.

Lecornu, Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un Rusya'nın Avrupa güvenliğine önemli bir tehdit oluşturduğuna dair sözlerini yineledi.

İngiltere ve Ukrayna arasında da dondurulmuş Rus varlıkları ile desteklenecek 2,2 milyar sterlinlik bir kredi anlaşması imzalanmıştı.


İNGİLTERE FRANSA HOLLANDA ALMANYA BELKİ FAKAT SENKRONZE BİR HAREKET YOK !


Esad'ın kuzeni Mahluf Lazkiye'deki olayların fitili ateşleyen Giyas Delle'yi hedef aldı

Mahluf, Lazkiye'de güvenlik güçlerine yönelik saldırı düzenleyenleri hedef alarak "Niye bu masum sivilleri sizinle birlikte bu işe soktunuz? Paraları siz aldınız, halkımıza ise kan, aşağılama ve açlık verdiniz" ifadelerini kullandı


Devrik rejimin lideri Başşar Esad'ın kuzeni Rami Mahluf, Lazkiye ilinde güvenlik güçlerine yönelik saldırı düzenleyenleri hedef alarak "Niye bu masum sivilleri sizinle birlikte bu işe soktunuz? Paraları siz aldınız, halkımıza ise kan, aşağılama ve açlık verdiniz" ifadelerini kullandı.

Devrik rejimin lideri Beşşar Esad'i de hedef alan Mahluf, şunları kaydetti:

"Sayın kaçan Başkan ülkeyi yok ettin, böldün, orduyu ve ekonomiyi tahrip ettin, halkı aç bıraktın, yetmez mi? Üstüne bir de paralarla kaçtınız, o paralar halka dağıtılabilseydi ne aç kalırdı ne de yoksul. Bugün, etrafınızdakiler gelip bu aptalca hareketle, devletin yıkılmaması için gençlerini feda eden bu topluluğu yok etmeye çalışıyor. Bu gençlerin kanı, hepsi sizlerin boynunuzda"


Çin, İran ve Rusya'dan tatbikat

Çin, İran ve Rusya’nın ortak deniz tatbikatı düzenleyeceği bildirildi


Çin, İran ve Rusya donanmaları, bu ayın ortalarında ‘Güvenlik Kuşağı 2025’ adlı bir ortak tatbikat gerçekleştirecek. İran’ın Çabahar Limanı yakınlarında gerçekleştirilecek tatbikat, deniz hedeflerinin vurulması, geçici denetim ile tutuklama, hasar kontrolü ve ortak arama-kurtarma çalışmaları gibi aktiviteleri içerecek.

Çin filosu, karşılıklı askeri güveni artırmayı ve katılımcı ülkelerin deniz kuvvetleri arasındaki iş birliğini geliştirmeyi amaçlayan tatbikata, ‘Baotou’ adlı muhrip gemisi ve ‘Gaoyouhu’ adlı ikmal gemisiyle katılacak.


Çin ihracatında Trump etkisi

Çin'de ihracattaki artış, ilk 2 ayda Trump'ın gümrük tarifelerinin etkisiyle yavaşladı. Ocak ve şubatta ihracat yıllık bazda yüzde 2,3 artarken geçen yılın son çeyreğindeki artış ivmesinin gerisinde kaldı




Avrupa Komisyonu Başkanı Leyen: Yeni ortaklıklar inşa etmenin önemini zor yoldan öğrendik

Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, Avrupa’nın yeni ortaklıklar inşa etmeye odaklandığını ifade ederek, "İhtiyaç duyduğumuz ürünleri güvendiğimiz ortaklardan temin etmenin aşırı bağımlılıkları, savunmasız kalmayı ve şantajı önlemenin en iyi yolu olduğunu zor yoldan öğrendik" dedi

Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, Salı günü itibarıyla görevindeki ikinci döneminin ilk 100 gününü dolduracak olması vesilesiyle Brüksel’de bir basın toplantısı düzenledi. Basın toplantısında bu süreçteki çalışmalarına ve Avrupa Komisyonu’nun önümüzdeki dönemdeki önceliklerine ilişkin bilgi veren Von der Leyen, basın toplantısının büyük bir kısmını Avrupa’ya yönelik güvenlik tehditleri ve savunma konularına ayırdı.Avrupa’nın ABD ile olan ittifakının sarsıldığına ilişkin imaların öne çıktığı açıklamasında Von der Leyen, "Etrafımızdaki dünya baş döndürücü bir hızla değişiyor. Jeopolitik değişimler, ittifakları sarsıyor. On yıllardır süregelen güvenceler çökmekte" şeklinde konuştu.Avrupa Komisyonu’nun yeni dönemde ilk kez bir savunmadan sorumlu komiser atadığını ve bunun doğru bir karar olduğunun görüldüğünü vurgulayan Von der Leyen, "Çünkü açıkça sert bir jeostratejik rekabet çağrına girmiş bulunuyoruz. Bazılarının kendilerini dışa kapattığını, belirsizlikler ektiğini ve kısa vadeli kazançlar peşinde koştuğunu görüyoruz. Şunu net bir şekilde ifade etmek istiyorum, Avrupa açık kalacak, ortaklık ve dışa dönüklüğü savunacak" dedi.

"Ortaklıklar kurmak hayati önem taşıyor"

ABD NİN ÇEKİLDİĞİ TİCARİ ROL'Ü DOLDURACAKLAR !


Avrupa’nın yeni ortaklıklar inşa etmeye odaklandığını ifade eden Von der Leyen, "İsviçre, Meksika ve Güney Amerika ortak pazarı Mercosur ile yeni ortaklıklar inşa ettik. Mercosur ile 20 yıl süren müzakerelerin ardından büyük bir atılıma imza attık ve kırılgan sektörleri koruyan 700 milyon tüketicinin bulunduğu bir pazar oluşturduk. Malezya ile ticaret görüşmelerini yeniden canlandırdık. Karayip Ortak Pazarı ülkeleriyle yeniden etkileşime geçtik" dedi.Hindistan Başbakanı Narendra Modi ile serbest ticaret anlaşmasını bu yıl tamamlamayı hedeflediklerini de ifade eden Von der Leyen, "Benim için bu ortaklıkları kurmak hayati önem taşıyor. Çünkü ihtiyaç duyduğumuz ürünleri güvendiğimiz ortaklardan temin etmenin aşırı bağımlılıkları, savunmasız kalmayı ve şantajı önlemenin en iyi yolu olduğunu zor yoldan öğrendik" diye konuştu.

"Her şey karşılıklı çıkarlara dayalı hale geldi"

"Avrupa değerleri, demokrasi, özgürlük ve hukukun üstünlüğü tehdit altında" diyen Von der Leyen, "Egemenliğin yanı sıra sarsılmaz taahhütlerin de sorgulandığını görüyoruz. Her şey karşılıklı çıkarlara dayalı hale geldi. Bu nedenle değişimin hızı arttı ve atılması gereken adımlar da cesur ve kararlı olmalı" dedi.

"ReArm Europe, bir Avrupa savunma birliğinin temeli olabilir"

Geçtiğimiz hafta gerçekleştirilen olağanüstü AB Liderler Zirvesi’nde birlik üyesi ülkelerin 800 milyar euroluk savunma paketine oy birliğiyle destek verdiklerini hatırlatan Von der Leyen, "Bu tarihi bir adım. Bu, bir Avrupa savunma birliğinin temeli olabilir. ReArm Europe planını tüm gücümüzle ilerleteceğiz. Bunun ardındaki fikir, somut tehditlere karşı tam kapasitemizin ortaya sürülmesidir. İngiltere, Norveç ve Kanada gibi aynı zihniyetteki ülkelerle ekip halinde çalışabilirsek, potansiyel daha da büyük olur" şeklinde konuştu.

Savunmaya ilişkin düzenli toplantılar yapılacak

Olağanüstü zamanların olağanüstü tedbirler gerektirdiğini ifade eden Von der Leyen, "Önümüzdeki zorlu yolla baş edebilmek için hazırlıklı olmamız gerekiyor. Bu nedenle önümüzdeki haftalarda ilk defa güvenlik konusunda bir komiserler heyeti toplayacağım. Bu sayede komisyon üyeleriyle birlikte güvenlikle ilgili gelişmeler hakkında düzenli bilgi alacağız. Dış ve iç güvenlikten enerjiye, savunmadan araştırmaya, siber güvenlikten ticarete ve dış müdahalelere geniş bir yelpazede bilgi sağlanacak" dedi.

Göçmenlerin iadesi kolaylaştırılacak

Göçmenlerin iadesinin kolaylaştırılması için yeni bir yasa kabul edileceğini de duyuran Von der Leyen, "Üye devletler arasında iade kararlarının karşılıklı tanınmasını içeren ortak düzenlemeler teklif edeceğiz. Daha sade ve net kurallar içeren bir yönetmelik sunarak, kaçakları önleyen ve sığınma hakkı olmayan üçüncü ülke vatandaşlarının iadesini kolaylaştıran, Avrupa çapında bir iade sistemi oluşturmayı amaçlıyoruz. Bu şekilde zorla iade edilenlere giriş yasağı uygulanacak. Güvenlik riski bulunan durumlarda daha katı olacağız. Kararlı hareket edeceğiz ancak uluslararası hukuk ve temel haklara ilişkin yükümlülüklerimize de saygı gösterdiğimizden emin olacağız" ifadelerini kullandı.

"ABD ile birlikte çalışmamız önemli"

Basın toplantısında ABD ile ilişkilere ilişkin bir soruya cevabında Von der Leyen, "ABD, 80 yılı aşkın bir süredir en yakın müttefikimiz oldu ve zorluklar karşısında ABD ve Avrupa birlikte olduklarında her zaman daha güçlü olmuştur. Evet, bazı konularda farklı yaklaşımlara sahip olabiliriz ancak ortak çıkarlarımıza baktığımızda her zaman bunların farklılıklarımızdan daha ağır olduğunu görüyoruz. Bu yüzden birlikte çalışmamızın önemli olduğunu düşünüyorum" dedi. Von der Leyen, "ABD müttefikimiz ancak bu, son 25-30 yıldır, ve hatta daha uzun süredir izlediğimiz modelin halen doğru olduğu manasına gelmez. Savunma sorumluluğunun büyük kısmı ABD’nin omuzlarında olup diğer müttefiklerin yeterince katkı sağlamaması artık sürdürülebilir bir durum değil. Kendi sorumluluklarımızı yerine getirmeli, üzerimize düşeni yapmalıyız. Bu nedenle ReArm paketiyle atılan ilk adım büyük bir önem taşıyor" şeklinde konuştu.

AB’nin güvenliğinde nükleer seçenek sorusu

AB’nin güvenliğinin sağlanmasında nükleer seçeneğin söz konusu olup olmadığı yönünde bir soru alan Von der Leyen, "Nükleer caydırıcılık, her zaman için tamamen ulusal yetki alanında kalmıştır ve kalacaktır. Bu nedenle Komisyon’un bu konuda herhangi bir yorumu bulunmuyor" dedi.

"Savunma yatırımlarının yüzde 80’i Avrupa’nın dışına akıyor"

800 milyar euro’luk ReArm Europe planının Avrupa ekonomisi için gerekli bir teşvik fırsatı da sunabileceğine dikkat çeken Von der Leyen, "Böylece Avrupa’nın refahı ve rekabet gücü artırılabilir. Mevcut duruma baktığımızda savunmaya yapılan yatırımların yüzde 80’i, ki bu milyarlarca avro demek, Avrupa Birliği dışına gidiyor. Yani, savunma sektöründeki iyi işler, araştırma ve geliştirme fırsatlarının büyük kısmı AB dışına akıyor. Bunun yalnızca yüzde 20’si burada kalıyor. Bu yüzden, Avrupa’da ortak tedarik süreçlerini şekillendirecek yeni bir araç oluşturuyoruz" diye konuştu.



Kanada'dan ABD'ye misilleme: Elektriğe yüzde 25 zam yaptı

Kanada'nın en kalabalık eyaleti Ontario'nun Başbakanı Doug Ford, Washington yönetiminin gümrük vergilerine karşılık ABD eyaletlerine sağladıkları elektriğe yüzde 25 oranında ek ücret uygulayacaklarını duyurdu

Ford, düzenlediği basın toplantısında, ABD'nin Kanada'ya uyguladığı tarifelere karşı eyaletin misilleme önlemlerini açıkladı. ABD Başkanı Donald Trump'ın çelik, alüminyum, süt ürünleri ve kereste gibi ürünlere yönelik diğer gümrük vergisi tehditlerine işaret eden Ford, bu tehditler tamamen ortadan kalkana kadar geri adım atmayacaklarını söyledi.

Ford, bu kaosun sona ermesi ve birlikte çalışarak adil bir anlaşma yapılması gerektiğine dikkati çekerek, o zamana kadar Ontario'nun elindeki kozu en üst düzeye çıkarmak için azami baskı uygulayacaklarını kaydetti.

Bu kapsamda bugünden itibaren ABD'nin Michigan, Minnesota ve New York eyaletlerine yaptıkları elektrik ihracatına yüzde 25 ek ücret uygulayacaklarını belirten Ford, bunun 1,5 milyon ev ve iş yerini etkileyeceğini aktardı.

"Gerekirse elektriği tamamen kesmekte tereddüt etmeyeceğim"

Ford, gerekirse bu oranı artırmaktan çekinmeyeceğinin altını çizerek, "ABD bunu tırmandırırsa, elektriği tamamen kesmekte tereddüt etmeyeceğim. Amerikan halkı için çok üzülüyorum çünkü bu ticaret savaşını başlatan onlar değil. Sorumlu olan tek bir kişi var, o da Başkan Trump" diye konuştu.

Birlikte çalışmayı tercih ettiğini vurgulayan Ford, "en yakın dostlar ve müttefiklere" karşı yüksek maliyetli gümrük vergileri uygulamanın mantıklı olmadığını dile getirdi.

Ford, ABD piyasalarının trilyonlarca dolar değer kaybettiğini, istihdamın risk altında olduğunu ve Amerikalıların maliyetinin artacağını ifade ederek, "Bu şekilde olmak zorunda değil. Birlikte çalıştığımızda daha güçlü oluruz. Umarım birlikte çalışmaya, istihdam yaratmaya, ekonomilerimizi büyütmeye ve her iki ülkedeki aileler için maliyetleri düşürmeye geri dönebiliriz" dedi.

ABD, iki komşusuna ek tarifeler uygulamıştı

ABD'nin Kanada ve Meksika'dan ithal edilen ürünlere yönelik yüzde 25 gümrük vergisi 4 Mart’ta başlamıştı.

Trump daha sonra, söz konusu ülkelere "ABD-Meksika-Kanada Anlaşması (USMCA)" kapsamına giren ürünler için 2 Nisan'a kadar gümrük tarifesi uygulamayacaklarını açıklamıştı.

ABD Başkanı Donald Trump, ülkenin çelik ve alüminyum ithalatına yönelik tarifelerin de 12 Mart'ta yürürlüğe gireceğini bildirmişti.

Trump'ın Özel Temsilcisi Witkoff: Ukrayna ile bu hafta anlaşma imzalanabilir

ABD Başkanı Donald Trump'ın Özel Temsilcisi Steve Witkoff, Suudi Arabistan'da Ukrayna heyetiyle yapacakları görüşmelere işaret ederek, bu ülkeyle nadir toprak elementleri anlaşmasının bu hafta imzalanabileceğini söyledi


"Ukrayna'ya istihbarat desteğini hiçbir zaman tamamen kesmedik"

Öte yandan Witkoff, son günlerde gündem olan Ukrayna'ya istihbarat desteğinin kesilmesi ile ilgili sorulara, "Ukraynalıların ihtiyaç duyduğu savunma amaçlı istihbarat desteğini hiçbir zaman kesmedik. Dolayısıyla bu hiçbir zaman tamamen kesilmedi" şeklinde yanıt verdi.

Witkoff'a ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio ve Ulusal Güvenlik Danışmanı Mike Waltz da eşlik edecek.

ABD ve Rusya geçen ay ikili ilişkilerin normalleştirilmesi ve Ukrayna'da devam eden savaşın sona erdirilmesi konularını görüşmek üzere Suudi Arabistan'da bir araya gelmişti.


USAID programlarının yüzde 83'ü iptal edildi

ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, USAID programlarının yüzde 83'ünün iptal edildiğini duyurdu


ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, Uluslararası Kalkınma Ajansı (USAID) programlarına ilişkin açıklamada bulundu. USAID'e yönelik 6 hafta süren incelemenin yapıldığını belirten Rubio, ajansın programlarından yüzde 83'ünün resmi olarak iptal edildiğini bildirdi.

Rubio, iptal edilen 5 bin 200 sözleşmenin, ABD'nin ulusal çıkarlarına hizmet etmeyen on milyarlarca dolar harcamaya yol açtığını ifade etti. Kalan yaklaşık 1000 programın Dışişleri Bakanlığı bünyesinde yönetilmesinin planlandığını vurgulayan Rubio, Hükümet Verimliliği Departmanı'na (DOGE) da teşekkür ederek, bu girişimi, ‘geç kalınmış ve tarihi bir reform’ olarak değerlendirdi.


Trump: Grönland halkını zenginleştirmek için milyarlarca dolar yatırıma hazırız

Donald Trump, sık sık satın almak istediğini dile getirdiği Grönland'da halkın kendi geleceğini tayin etme hakkını desteklediklerini ve onları "zengin yapmak için" milyarlarca dolarlık yatırıma hazır olduklarını duyurdu



ABD Başkanı Donald Trump "satın almak" istediği Grönland'a ilişkin Truth Social'dan yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı:

İkinci Dünya Savaşı'ndan beri olduğu gibi sizi korumaya devam edeceğiz. Yeni istihdam oluşturmak ve sizi zengin yapmak için milyarlarca dolar yatırım yapmaya hazırız.

Trump, isterlerse Grönlandlıların ABD'nin parçası olarak da memnuniyetle karşılanacağını belirtti.


ABD'ye meydan okudu: Kanada'nın yeni Başbakanı Carney kimdir?

Kanada'da eski Merkez Bankası Başkanı Mark Carney, iktidardaki Liberal Parti'nin liderlik yarışını kazandı ve ülkenin yeni başbakanı oldu. Kanada Başbakanı Justin Trudeau'nun yerini alacak olan Carney, partisini bu yıl 20 Ekim'e kadar yapılması planlanan genel seçime hazırlayacak


CBC'nin haberine göre, Kanada'da eski Merkez Bankası Başkanı olan Mark Carney*, Liberal Partinin başkanlık seçiminde ilk turda oyların yüzde 85,9'unu alarak partinin yeni lideri seçildi.

Carney, sonuçların belli olmasının ardından yaptığı konuşmada, ABD yönetiminin izlediği “51. eyalet" söylemine atıfta bulunarak, Amerikalıların, ”(Kanada’nın) kaynaklarını, suyunu, toprağını istediğini” söyledi. "ABD, Kanada değil. Kanada hiçbir zaman, hiçbir şekilde ABD'nin bir parçası olmayacak” diyen Carney, Kanada’nın mozaik bir ülke olduğunu savundu.

Carney konuşmasında Trump'ı "haksız tarifeler kullanarak Kanada ekonomisini zayıflatmaya çalışan biri" olarak tanımladı ve Kanada'nın "ömrünün en büyük kriziyle" karşı karşıya olduğu konusunda uyardı.

Güçlü özgeçmişiyle yeni başbakan Carney

Eski Merkez Bankası Başkanı Carney, Wall Street deneyimi olan yüksek eğitimli bir ekonomist ve uzun zamandır siyasete girmeyi ve başbakan olmayı düşünüyordu ancak iş ve finans dünyasından geldiği için siyasi deneyimi yoktu. Aslında finans sektöründe onlarca yıl süren kariyerinde hükümetleri büyük küresel krizler ve çalkantı dönemlerinde yönlendirmiş bir isim.

Harvard Üniversitesi'nde ekonomi alanında lisans eğitimi almak üzere ABD'ye giden Carney, ardından Oxford Üniversitesi'nde ekonomi alanında yüksek lisans ve doktora yaptı.

Carney eski bir Goldman Sachs yöneticisi. Londra, Tokyo, New York ve Toronto'da 13 yıl çalıştıktan sonra 2003 yılında Kanada Merkez Bankası başkan yardımcılığına atandı.

2008 yılına gelindiğinde Kanada Merkez Bankası’nın başkanlığını üstlenen Carney, göreve küresel ekonomik krizin etkilerinin derinleştiği bir dönemde başladı. Liberal Parti liderliği için yürüttüğü kampanyada bu dönemi kriz yönetimi konusundaki tecrübesine örnek olarak gösteren Carney, internet sitesinde yer alan açıklamasında Kanada ekonomisini istikrara kavuşturduğunu ve istihdamı korumaya yardımcı olduğunu vurguladı.

Beş yıllık görev süresini başarıyla tamamlayan Carney, İngiltere Merkez Bankası tarafından başkanlık görevine getirildi. Böylece bu görevi üstlenen ilk Britanya vatandaşı olmayan isim oldu. 

Carney’nin görev süresi krizlerle dolu devam etti; Britanya halkı Avrupa Birliği’nden ayrılma yönünde oy kullandı. 2016’daki referandum öncesinde yaptığı konuşmalarda Brexit’in ülke ekonomisi üzerindeki olumsuz etkilerine dair uyarılarda bulunmuştu. Yaklaşık yedi yıl boyunca görev yaptığı İngiltere Merkez Bankası’ndan 2020’de ayrıldı.

2019'da BM İklim Eylemi ve Finans Özel Temsilcisi olduktan sonra, finans sektörünü net sıfır emisyon yatırımlarına yönlendirme çağrısında bulundu.

Ne olmuştu?

Nisan 2013'ten beri Liberal Parti liderliği ve Kasım 2015'ten bu yana Kanada Başbakanlığı görevini yürüten Trudeau, son dönemde parti içi artan memnuniyetsizlik ve düşük kamuoyu desteğiyle karşı karşıya kalmıştı.

İktidardaki Liberal Partinin 153 milletvekilinden 24'ü, "gelecek seçimlerde yenilgi endişesiyle" partinin lideri ve Başbakan Trudeau'ya 28 Ekim 2024'e kadar istifa etmesi için çağrı yapmıştı.

Trudeau, ocak ayında düzenlediği basın toplantısında, siyasi "iç çekişmeler" nedeniyle gelecek seçimlerde "en iyi seçenek olamayacağının fakında olduğunu" belirterek, "İktidardaki Liberal Parti yeni bir lider seçtikten sonra parti liderliği ve başbakanlık görevlerinden istifa etmeyi düşünüyorum" ifadesini kullanmıştı.

Justin Trudeau, Kanada Ulusal Parlamentosu'nun aylardır "felç durumda" olduğunu, parlamentoda yeni bir başlangıç ​​yapılmasının zamanının geldiğini kaydetmişti.

Kaynak: AA


Küresel silah transferleri raporu ortaya koydu: Avrupa'nın silah ithalatı son 5 yılda yüzde 155 arttı

Rusya-Ukrayna savaşı sonrası Avrupa'da birçok ülke savunma harcamalarını artırma kararı aldı. ABD şirketlerinin 2015-2019'da yüzde 35 olan küresel silah ihracatındaki payı, 2020-2024'te yüzde 43'e yükseldi


Rusya-Ukrayna savaşı sonrası artan güvenlik tehditlerinin ardından Avrupa'da birçok ülke savunma yatırımlarını artırma kararı aldı. Stockholm Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsü'nün (SIPRI) küresel silah transferlerine ilişkin raporuna göre, Avrupa'da savaş uçakları, uçaksavar, tanklar ve denizaltılar gibi silah ithalatı 2020-2024 döneminde 2015-2019 dönemine kıyasla yaklaşık yüzde 155 arttı.

Avrupa, 2015-2019 döneminde küresel silah ithalatının yüzde 11'ini gerçekleştirirken, bu oran 2020-2024 döneminde yüzde 28'e yükseldi.

Avrupalı NATO üyelerinin silah ithalatı da 2020-2024 döneminde önceki 5 yıla kıyasla yüzde 105 artarken, bu silahların yüzde 64'ü ABD tarafından sağlandı. Bu oran 2015-2019 döneminde yüzde 52 olarak kayıtlara geçmişti.

Avrupa'daki en büyük ithalatçı, küresel toplam silah ithalatının yüzde 8,8’i gerçekleştiren Ukrayna oldu. Rusya ile savaşta olan ülkenin ithalatı söz konusu dönemde yaklaşık 100 kat arttı.

Rusya-Ukrayna savaşı küresel silah pazarını önemli ölçüde değiştirdi. Ukrayna için en önemli 2 ihracat ülkesi, ithal edilen malların yüzde 45’ini sağlayan ABD ve yüzde 12’sini tedarik eden Almanya oldu.

SIPRI Silah Transferleri Programı'nın kıdemli araştırmacısı Pieter Wezeman değerlendirmesinde, "Giderek daha saldırgan hale gelen Rusya ve ABD’de Donald Trump'ın ilk başkanlığı döneminde gerilen transatlantik ilişkiler nedeniyle Avrupalı NATO ülkeleri silah ithalatına bağımlılıklarını azaltmak ve Avrupa silah endüstrisini güçlendirmek için adımlar attı” ifadelerini kullandı.

Transatlantik silah tedarik ilişkisinin derin kökleri olduğunu belirten Wezeman, “ABD'den yapılan ithalatın arttığını, Avrupa'daki NATO ülkelerinin ABD'den sipariş ettiği yaklaşık 500 savaş uçağı ve daha pek çok silah bulunduğunu kaydetti.

ABD en büyük küresel silah ihracatçısı

ABD, 2020-2024 döneminde silah ihracatını 2015-2019 dönemine göre yüzde 21 artırarak, bu alandaki liderliğini korudu.

Aynı dönemde Rusya'dan yapılan silah teslimatları ise yüzde 64 düştü. ABD, 2020-2024 döneminde 107 ülkeye silah satarken, Rusya ise 33 ülkeye önemli silahlar ihraç etti.

ABD şirketlerinin 2015-2019'da yüzde 35 olan küresel silah ihracatındaki payı, 2020-2024'te yüzde 43'e yükseldi. Rus şirketlerinin küresel silah ihracatındaki pay ise yüzde 21’den yüzde 7,8’e geriledi.

ABD, savaş uçakları gibi gelişmiş uzun menzilli saldırı kabiliyetleri için tercih edilen tedarikçi olmaya devam etti.

Rusya, en büyük iki silah tedarikçisinden biri unvanını yeniden Fransa'ya kaptırdı.

Fransa, 2020-2024 döneminde 65 ülkeye silah sağlayarak dünyanın en büyük ikinci silah tedarikçisi oldu. Fransa, küresel silah ihracatının yüzde 7,8'ini gerçekleştirdi.

ABD, Avrupa'nın silah ithalatının yüzde 50'sinden fazlasını karşılıyor

ABD, 2020-2024 döneminde Avrupa'nın silah ithalatının yüzde 50'sinden fazlasını karşılarken, İngiltere, Hollanda ve Norveç'in ABD silahlarının en büyük alıcıları arasında yer alması dikkati çekti.

Yirmi yıldır ilk kez, Avrupa 2020-2024 döneminde yüzde 35 ile ABD'nin silah ihracatında en büyük payı aldı. Orta Doğu ise yüzde 33 ile ikinci sıraya geriledi.

Suudi Arabistan yüzde 12 pay ile ABD silahlarının en büyük alıcısı oldu.

Asya ve Okyanusya'nın silah ithalatının ise dünyanın ikinci büyük ekonomisine sahip Çin'in kendi silahlarını daha fazla üretmesi nedeniyle yüzde 21 gerilemesi de dikkati çekti.

Çin, 2020-2024 döneminde küresel silah ihracatının yüzde 5,9'unu gerçekleştirerek en büyük dördüncü silah ihracatçısı oldu. Çin'in ithalatı ise son 5 yılda yüzde 64 geriledi.

Orta Doğu'daki ülkelerin 2020-2024 döneminde silah ithalatı da 2015-2019 dönemine göre yüzde 20 azaldı.

Almanya İsrail’in silah ithalatının yüzde 33'ünü gerçekleştirdi

Küresel silah ihracatındaki payı yüzde 2,6 ile komşusu Fransa’ya göre düşük olan Almanya'nın, İsrail’in silah ithalatının yüzde 33'unu gerçekleştirdiği görüldü. ABD, 2020-2024 döneminde İsrail'in silah ithalatında yüzde 66 ile en büyük payı aldı.

Hindistan da dünyanın en büyük ikinci silah ithalatçısı oldu. Bu ülkenin silah ithalatı yüzde 9,3 geriledi.

Kaynak: AA


Hamas'la görüşen ABD Temsilcisi: 'İsrail'in öfkesini anlıyorum ama biz ABD'yiz, İsrail'in ajanları değil'

ABD Rehine İşleri Özel Temsilcisi Adam Boehler, Hamas ile doğrudan görüşmeler konusunda İsrail'in şaşkınlık ve endişesini anlayışla karşıladıklarını belirtti


Rehinelerin serbest bırakılmasının teşvik edilmesinde, bu görüşmelerin "yapıcı ve faydalı" olduğunu kaydeden Boehler, "Gerçek şu ki yapmak istediğim şey, çok kırılgan bir noktada olan bazı müzakereleri başlatmaktı" diye konuştu.

Görüşmelerde Hamas'a "Burada istediğiniz oyun sonu nedir? Rüya gibi değil, bu noktada gerçekçi olduğunu düşündüğünüz şey nedir?" sorularını yönelttiğini kaydetti.

Rehineler konusunda birkaç hafta içinde bir şeyler başarılabileceğine inandığını dile getiren Boehler, sadece bölgede tutulan Amerikalılar değil, tüm esirlerin serbest bırakılabileceği bir anlaşma yapılabileceğine inandığını aktardı.

'Diyalog, oturmak demek'

Bu arada, Boehler, pazar günü katıldığı Fox News'un bir programında İsrail'in endişelerine rağmen ABD ile Hamas arasındaki doğrudan görüşmeleri savunarak, diyaloğun "bir şeyler vermek anlamına gelmediğini" belirtti.

Boehler, "Diyalog, oturmak demek. Birinin ne istediğini dinlemek ve sonra bunun bizim istediklerimizle uyup uymadığını belirlemek demek. Daha sonra ortada bir yerde nasıl bir yere varılabilir ve savaş çıkmadan nasıl yaşayabiliriz?" diye konuştu.

'Bazı ifadelerim yanlış yorumlandı'

İsrail'den gelen tepkiler üzerine daha sonra X hesabından paylaşımda bulunan Boehler, bazı ifadelerinin yanlış yorumlandığına dikkati çekti. Boehler, "Bazılarının yanlış yorumlamasından dolayı net olmak istiyorum. Hamas binlerce masum insanı katletmiş bir terör örgütüdür. Tanımı gereğince kötü insanlardır. Ve ABD Başkanı'nın da dediği gibi, Hamas tüm rehineleri derhal serbest bırakmadığı takdirde tek bir Hamas üyesi bile güvende olmayacak" dedi.

ABD'nin Orta Doğu Özel Temsilcisi Witkoff hafta içi Doha'ya gidecek

Öte yandan, ABD ulusal basınında, Trump'ın Orta Doğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff'un, rehine salıverilmesi ve olası ateşkesi kapsayan yeni bir anlaşma için hafta içinde Doha'ya gitmeyi planladığı aktarıldı.

İsrail devlet televizyonu KAN’ın haberine göre, İsrail, Boehler ile Hamas yöneticisi Halil el-Hayya arasında gerçekleştirilen görüşmelerde ilerleme kaydedildiğini aktarmıştı.

Kaynak: AA,,


Trump'tan ABD'deki Filistin destekçisi öğrencilere 'tutuklanma' ve 'sınır dış' tehdidi

ABD Başkanı Donald Trump, Colmubia Üniversitesi'ndeki protestolara öncülük eden Filistinli aktivist öğrenci Mahmud Halil'in tutuklandığını ve buna benzer daha fazla tutuklamanın gerçekleşeceğini bildirdi


Zelenski ile ABD Dışişleri Bakanı Rubio Suudi Arabistan'a gitti

Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy, ile ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio'nun, ABD-Ukrayna görüşmeleri için Suudi Arabistan'ın Cidde kentine ulaştığı açıklandı


Öte yandan Israel Hayom'un haberinde, ABD Rehine İşleri Özel Temsilcisi Adam Boehler'in görüştüğü Hamas yetkililerinin "iyi insanlar" olduğunu söylemesi ve "İsraillilerin neden öfkeli olduğunu anlıyorum ancak biz ABD'yiz. İsrail'in ajanları değiliz. Belirli çıkarlarımız var ve iletişim kurduk. Özel parametrelerimiz vardı." ifadelerinin "müzakerelerde hasara yol açtığı" iddia edildi.

Heyetin öncelikli hedeflerden birinin bu hasarın giderilmesi olacağı öne sürüldü.

ABD'nin Hamas ile doğrudan müzakere etmesi ve Boehler'in açıklamaları Tel Aviv yönetiminin tepkisini çekmiş, Boehler daha sonra yaptığı açıklamada sözlerinin yanlış anlaşıldığını söylemişti.

Kaynak: AA


Trump, kritik mineraller için askerî üslere rafineri tesisi kuracak

ABD Başkanı Donald Trump, ülkenin kritik mineraller üretimini artırmak ve Çin’in bu sektördeki hakimiyetini dengelemek amacıyla Pentagon’a ait askerî üslerde metal rafineri tesisleri kurmayı planlıyor


ABD Başkanı Donald Trump, ülkenin kritik mineral üretimini artırmak ve Çin’in bu alandaki etkisini azaltmak amacıyla, Pentagon’a bağlı askeri üslerde metal rafineri tesisleri kurulmasını öngören bir plan üzerinde çalışıyor. Reuters’a göre, bu adım Trump’ın kısa süre içinde imzalaması beklenen bir başkanlık kararnamesinin önemli bir parçası olacak.

Geçtiğimiz hafta Kongre’ye hitap eden Trump, ABD’de kritik minerallerin ve nadir toprak elementlerinin üretimini büyük ölçüde artırmayı hedeflediğini vurgulamıştı. Kararname doğrultusunda, Pentagon’un diğer federal kurumlarla iş birliği yaparak askerî üslerde işleme tesisleri inşa etmesi bekleniyor. Bu hamle, savaş uçakları, denizaltılar, mühimmat ve diğer askeri sistemlerde kullanılan ve büyük ölçüde Çin’den temin edilen minerallerin yerli üretimini teşvik etmeyi amaçlıyor.

Yetkililer, Trump yönetiminin ayrıca kritik mineraller sektörünü koordine edecek bir yetkili atamayı planladığını belirtiyor. Ancak kararnameye ilişkin ayrıntılar netleşmiş değil ve olası değişiklikler gündemde. Çin’in kritik mineraller ihracatını sınırlandırabileceği endişesi, ABD yönetiminde bu alandaki bağımsızlığın artırılması yönündeki çabaları hızlandırmış durumda. Çin, ABD’nin kritik olarak nitelendirdiği 50 mineralin 30’unun en büyük küresel üreticisi konumunda bulunuyor.

Pentagon’un 30 milyon dönümlük araziyi kontrol etmesi, bu planın hayata geçirilmesini kolaylaştırabilir. Böylece, yeni tesisler için ek arazi satın alma ihtiyacı ortadan kalkacak ve yerel toplulukların itirazlarının önüne geçilecek. Ancak, bu girişim ABD’nin çevre düzenlemeleriyle karşı karşıya kalabilir. Askerî üsler de Temiz Hava Yasası ve Temiz Su Yasası gibi düzenlemelere tabi olduğundan, özel sektörün rafineri projelerinde yaşadığı zorluklar burada da ortaya çıkabilir.

Trump’ın girişimi, doğrudan madencilik izin süreçlerini hızlandırmayı içermese de, FAST-41 sürecinin genişletilmesini öngörüyor. Bu sistem, daha önce Biden yönetimi tarafından Güney Arizona’daki Hermosa çinko-manganez projesi için uygulanmıştı. Ayrıca, federal arazilerde bulunan maden atıklarının yeniden sınıflandırılması planlanıyor. Bu düzenleme, madencilik devleri Rio Tinto ve Freeport-McMoRan gibi şirketlerin daha önce ekonomik değeri olmadığı düşünülen maden atıklarından bakır ve diğer mineralleri çıkarmasına olanak tanıyabilir.

Trump’ın bakırı “stratejik mineral” ilan edip etmeyeceği ise belirsizliğini koruyor. Eğer böyle bir adım atılırsa, ABD’de faaliyet gösteren madencilik şirketleri yüzde 10’luk üretim vergi kredisine hak kazanabilir. Freeport-McMoRan, bu tür bir düzenlemenin kendilerine yıllık 500 milyon dolarlık bir tasarruf sağlayacağını belirtiyor.

Öte yandan, Trump yönetiminin kritik mineraller için stratejik bir rezerv oluşturmayı ya da ABD hükümetinin yalnızca yerli mineraller kullanmasını zorunlu kılan bir “Amerikan Üretimi” şartı getirmeyi planlamadığı ifade ediliyor.

Bu gelişmeler, ABD’nin Çin’e olan bağımlılığını azaltma çabasının bir parçası olarak görülüyor. Ancak askerî üslerde rafineri tesisleri kurma planının çevresel düzenlemeler ve yerel halkın tepkileri karşısında nasıl hayata geçirileceği belirsizliğini koruyor.

Kaynak: Reuters



"Zelenski, gönderdiği mektupta özür diledi"

ABD Başkanı Donald Trump'ın Orta Doğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff, Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski'nin Trump'a gönderdiği mektupta ‘özür dilediğini’ belirtmişti. Witkoff, "Zelenski, Başkan'a bir mektup gönderdi ve Oval Ofis'te yaşanan o olay için özür diledi. Bunun önemli bir adım olduğunu düşünüyorum. Ekiplerimiz ile Ukraynalılar ve bu konuyla ilgili Avrupalılar arasında da pek çok görüşme gerçekleştirildi" ifadelerini kullanmıştı.


Ukrayna ve ABD heyetleri arasında görüşme başladı

Ukrayna ve ABD heyetleri arası görüşme Suudi Arabistan’ın Cidde kentinde başladı


Ukrayna'dan Moskova'ya en büyük İHA saldırısı: "Putin'e bir ateşkes mesajı"

Ukrayna, bugün Rusya'nın başkenti Moskova’ya şimdiye kadarki en büyük İHA saldırısını düzenledi. En az bir kişinin hayatını kaybettiği saldırılarda, havaalanları kapatıldı, uçuşlar iptal edildi. Ukrayna, bu saldırının Putin'e havada ateşkesle ilgilenmesi yönünde bir mesaj olduğunu belirtti


Ukrayna, bugün Rusya'nın başkenti Moskova’ya şimdiye kadarki en büyük insansız hava aracı (İHA) saldırısını düzenledi. Rus yetkililere göre, başkenti hedef alan en az 91 drone nedeniyle en az bir kişi hayatını kaybetti, yangınlar çıktı, havaalanları kapatıldı ve onlarca uçuş başka bölgelere yönlendirildi.

Rusya Savunma Bakanlığı, ülke genelinde toplam 337 Ukrayna insansız hava aracının düşürüldüğünü bildirdi. Bunların 91’i Moskova bölgesi, 126’sı ise Ukrayna güçlerinin geri çekildiği Kursk bölgesi üzerinde vuruldu.

Bu büyük çaplı saldırı, Ukraynalı yetkililerin olası barış görüşmeleri için Suudi Arabistan'da bir ABD heyetiyle buluşmaya hazırlandığı bir dönemde gerçekleşti. Aynı zamanda, Rus güçleri de Batı Rusya’daki Kursk bölgesinde binlerce Ukraynalı askeri kuşatma altına almaya çalışıyor.


'En büyük İHA saldırısı'

Moskova’da sabah saatlerinde yoğunluk artarken, Belediye Başkanı Sergey Sobyanin hava savunma sistemlerinin hâlâ saldırıları püskürtmeye çalıştığını duyurdu. En az 21 milyonluk nüfusuyla Avrupa'nın en büyük metropollerinden biri olan Moskova ve çevresi, İHA saldırılarının hedefi oldu. Sobyanin, Telegram hesabından yaptığı açıklamada "Düşmanın Moskova'ya yönelik en büyük İHA saldırısı püskürtüldü" dedi. 

Moskova Bölge Valisi Andrey Vorobyov, saldırılarda en az bir kişinin hayatını kaybettiğini, üç kişinin de yaralandığını belirtti. Ayrıca, Ramenskoye ilçesinde çok katlı bir binada bazı sakinlerin tahliye edilmek zorunda kaldığını bildirdi. Vorobyov, hasar gören bir apartmanın camlarının patladığını gösteren bir fotoğraf da paylaştı.

Moskova’da saldırıya rağmen panik havası oluşmadı, şehir merkezinde işe gidenler günlük rutinlerini sürdürdü.

Rusya’nın havacılık düzenleyici kurumu, saldırılar sonrası hava güvenliğini sağlamak amacıyla Moskova’daki dört havaalanında uçuşların askıya alındığını duyurdu. Moskova’nın doğusundaki Yaroslavl ve Nijniy Novgorod bölgelerindeki iki havaalanı da kapatıldı.

'Özellikle yapıldı'

Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mariya Zaharova, Ukrayna'nın, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) Genel Sekreteri Feridun Sinirlioğlu'nun başkent Moskova'da bulunduğu sırada insansız hava araçlarıyla (İHA) özellikle saldırdığını belirtti.

Zaharova, "Zelenski'nin sponsorlarını, Avrupa'da güvenlik ve işbirliğini sağlamak olan asıl amacından mahrum bırakarak sadece konuşma seviyesine indirdiği örgütün başkanından bahsediyorum" ifadelerini kullandı.

Barış sağlanmak istense de çatışmalar sürüyor

ABD Başkanı Donald Trump, Ukrayna’da barışı sağlamak istediğini belirtse de savaş sahada giderek şiddetleniyor. Kursk’ta büyük bir Rus taarruzu devam ederken, Ukrayna da Rusya’nın derinliklerine yönelik İHA saldırılarını sürdürüyor.

Rusya, Moskova ve stratejik tesislerini korumak için çok katmanlı bir hava savunma sistemi geliştirdi. Başkentin çevresinde elektronik "şemsiyeler" oluşturuldu ve Kremlin gibi önemli binalar için ileri düzey savunma sistemleri devreye alındı.

Savaş boyunca Ukrayna, Rusya’nın petrol rafinerilerini, hava üslerini ve erken uyarı radar istasyonlarını hedef alan İHA saldırıları düzenledi.

"Putin'e havada ateşkesle ilgilenmesi için mesaj"

Ukrayna Ulusal Güvenlik ve Savunma Konseyi Dezenformasyonla Mücadele Merkezi Başkanı Andriy Kovalenko  sosyal paylaşım hesabından paylaştığı görüntülü mesajında, Rusya-Ukrayna savaşını sonlandırmak amacıyla Ukraynalı ve ABD'li yetkililerin bugün Suudi Arabistan'ın Cidde kentinde bir araya geldiğini hatırlattı.

Diğer yandan bu gece Rusya'nın başkenti Moskova ve civarına en yoğun İHA saldırılarının yapıldığını belirten Kovalenko, bunun hava sahasında ateşkes sağlanmasıyla ilgilenmesi yönünde Rusya Devlet Başkanı Putin'e bir "mesaj" olduğunu söyledi.

Kovalenko, "Bu, Putin'e havada ateşkesle de ilgilenmesi gerektiğine dair ek bir sinyal. Sadece rafineriler (petrol rafinerilerine yönelik) değil, insansız hava araçları Moskova üzerinde sürekli olarak toplu halde uçabilir" ifadelerini kullandı.

'İHA savaşları' 

Moskova ve Kiev, yeni insansız hava araçları satın alıp geliştirerek bunları yenilikçi taktiklerle kullanmaya ve savunma sistemlerini güçlendirmeye çalışıyor. Her iki taraf da basit ticari droneları ölümcül silahlara dönüştürerek kendi üretimlerini artırıyor.

Savaş alanında askerler, dronelara karşı duydukları korkuyu sık sık dile getiriyor. Her iki taraf da propaganda amacıyla, droneların etkisini gösteren şiddet dolu görüntüler kullanıyor. Askerlerin tuvaletlerde öldürüldüğü veya yanan araçlardan kaçmaya çalıştığı anlar sıkça yayımlanıyor.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Moskova’yı savaşın etkilerinden uzak tutmaya çalışsa da, Ukrayna’nın sivil altyapıyı hedef alan saldırılarını "terör eylemi" olarak nitelendiriyor ve bu saldırılara karşılık vereceklerini belirtiyor.

Moskova, savaş boyunca büyük bir ekonomik ivme kazandı. Kent, Soğuk Savaş’tan bu yana en büyük savunma harcamalarından yararlanarak ekonomik canlılığını sürdürüyor.


Kayıp 300 milyar doları aştı: Trump destekçisi milyarderlerin serveti eriyor

Küresel piyasalar ABD'de ekonomik yavaşlama korkusuyla sarsılırken teknoloji şirketlerindeki kayıplar öne çıktı. Trump'ın başkanlığını destekleyen milyarderlerin kaybı 300 milyar doları aştı. Serveti en çok eriyen isim ise Elon Musk oldu


Teknoloji endeksi Nasdaq, yüzde 4 ile Eylül 2022'den bu yana en büyük günlük düşüşü kaydetti. Elon Musk'ın elektrikli araç şirketi Tesla ile yapay zeka furyasının taşıyıcısı Nvidia'da yaşanan kayıplar ön plana çıktı. Diğer taraftan Trump'ın başkanlık sürecini destekleyen ve yemin törenindeki milyarderlerin servetlerindeki düşüş dikkat çekti.

Tesla yarı yarıya düştü

Elon Musk'ın şirketi Tesla, 18 Aralık'ta 480 dolara kadar yükselerek rekor kırmıştı.

Şirketin hisseleri, aradan geçen 3 aylık süreçte yüzde 50'nin üzerinde değer kaybetti. Tesla'nın hisseleri, dün yüzde 15,4 düşüşle 222 dolara geriledi. Piyasa değeri ise 1,5 trilyon dolardan 850 milyar dolara indi.

Trump'ın seçim zaferinin ardından hızla yükselişe geçen Tesla hisseleri, Hükümet Verimliliği Departmanı'ndan (DOGE) sorumlu Üst Yönetici Elon Musk'ın eylemleri ve Avrupa'daki aşırı sağcı siyasi partileri desteklemesinin etkisiyle ivme kaybetti. Tesla'nın özellikle Avurpa'daki satışlarında önmeli ölçüde düşüş gerçekleşti.

Musk'ın serveti 301 milyar dolara indi

Öte yandan Tesla'daki kayıpların etkisiyle Musk'ın serveti eridi. Bloomberg Milyarderler Endeksi'ne göre Musk'ın serveti 18 Aralık 2024'te 486 milyar dolar ile rekor kırmıştı.

Son veriler Musk'ın mal varlığının yüzde 38 düşüşle 301 milyar dolara indiğini ortaya koydu.

Jeff Bezos'un serveti 220 milyar dolara düştü

Amazon'un kurucusu Jeff Bezos'un serveti 260 milyar dolardan 220 milyar dolara düştü.

Meta CEO'su Mark Zuckerberg'in kaybı 38 milyar dolara yaklaştı. Şubat ayında 259 milyar dolar serveti bulunan Zuckerberg'in güncel serveti 221 milyar dolar oldu.

Bu dönemde Oracle CEO'su Larry Ellison da ciddi kayıp yaşadı. Ellison'un serveti ocak ayında 211 milyar doları gördü, son düşüşlerle birlikte ise 169 milyar dolara geriledi.


Pakistan'da militanlar treni rehin aldı

Pakistan'ın güneybatısındaki Belucistan eyaletinde içinde yaklaşık 500 kişinin bulunduğu trene silahlı saldırı düzenlendiği bildirild


Dawn Gazetesi'nin haberine göre, Belucistan Hükümet Sözcüsü Shahid Rind, eyaletteki Ketta'dan Hayber-Pahtunhva'daki Peşaver'e giden bir trene silahlı saldırı düzenlendiğini açıkladı.

Rind, bölgeye güvenlik güçlerinin sevk edildiğini ve olayın kontrol altına alınmaya çalışıldığını belirtti.

Demiryolları Kontrolörü Muhammad Kaşif de trenin Ketta'daki 8 numaralı tünelde silahlı kişilerce durdurulduğunu doğruladı.

Kaşif, trendeki yaklaşık 500 yolcu ve personele ulaşmak için çaba sarf edildiğini bildirdi.

Sağlık Bakanlığı Sözcüsü Dr. Waseem Baig ise bölgedeki Sibi Hastanesinde acil durum ilan edildiği, ambulansların olay yerine yönlendirildiği bilgisini paylaştı.

Belucistan Kurtuluş Ordusu (BLA) saldırıyı üstlenirken, yerel basındaki haberlerde yolculardan en az 100'ünün rehin alındığı belirtiliyor.

Öte yandan, trenin durdurulduğu bölgenin dağlık alan olduğu, bunun da zanlıların saklanmasını ve saldırı planlamasını kolaylaştırdığı ifade edildi.

Saldırıda ölü ve yaralıların olabileceği kaydediliyor.

Pakistan'ın terör sorunu

Pakistan'da silahlı saldırılar, özellikle Afganistan'a sınırı bulunan Hayber Pahtunhva ve Belucistan eyaletlerinde yoğunlaşıyor.

Her iki eyalette de Peştun ve Beluci etnik gruplarının haklarını savunduklarını ileri süren silahlı gruplar, Pakistan güvenlik güçleri ve sivillere yönelik saldırılarda bulunuyor.

İslamabad, Pakistan Talibanı'nın (TTP) Afganistan'da mevzilendiğini ve saldırılarını buradan organize ettiğini savunurken, Afganistan yönetimi bu iddiaları reddediyor.

Belucistan'da ise BLA saldırıları ön plana çıkıyor. BLA, Belucistan eyaletinin Pakistan'dan ayrılmasını ve Beluç halkının bu bölgeyi yönetmesini istiyor.

Kaynak: AA


Rusya'dan 'barış gücü' tepkisi: Kiev yönetiminin Nazi kalıntılarını mı koruyacak?

Rusya, Ukrayna ile olası bir anlaşmanın ardından bu ülkeye 'barış gücü' konuşlandırılmasına karşı olduğunu yineledi. Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, "Barış güçleri neyi koruyacak? Rus kültürünü, dilini, kitle iletişim araçlarını yok eden Kiev yönetiminin Nazi kalıntılarını mı koruyacak?" dedi


Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Batı'nın Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı'nı (AGİT) kendi çıkarları doğrultusunda kullanmaya çalıştığını belirterek "Batı, NATO ve Avrupa Birliği'ne (AB) yardımcı olmak, Kiev yönetimini desteklemek için AGİT'in tüm kaynaklarını kullanmaya çalışıyor." dedi. Bakan Lavrov, Rusya'yı ziyaret eden AGİT Genel Sekreteri Feridun Sinirlioğlu ile başkent Moskova'da bir araya geldi.


Lavrov ve Sinirlioğlu, görüşmelerinin ardından basın toplantısı düzenledi. Toplantıda konuşan Lavrov, Sinirlioğlu ile uzun zamandır tanıştıklarını belirterek tecrübeli bir diplomat olarak bildikleri Sinirlioğlu'nun AGİT'in gelişimiyle ilgili pozisyonuna değer verdiklerini söyledi. AGİT temsilcilerinin Şubat 2022'den bu yana Rusya'yı ziyaret etmediğini belirten Lavrov, "AGİT yöneticileri, Moskova'ya gelmemek için çeşitli bahaneler uydurdu" diye konuştu.


Lavrov, Sinirlioğlu'na kötü bir miras bırakıldığını savunarak şunları kaydetti: "Batı, AGİT'te fikir birliğinden vazgeçilmesi ve Rusya'ya karşı Ukraynalaşması için elinden geleni yaptı. Batılılar, hala AGİT'i kendi çıkarları doğrultusunda kullanmaya çalışarak Birleşmiş Milletler (BM) tüzüğünü ve AGİT'in temel prensiplerini ihlal ediyor. Batı, NATO ve Avrupa Birliği'ne (AB) yardımcı olmak, Kiev yönetimini desteklemek için AGİT'in tüm kaynaklarını kullanmaya çalışıyor."

AGİT'in Ukrayna krizinin çözümü sürecine katılması konusunda herhangi bir planının bulunmadığını ifade eden Lavrov, bu aşamada, Ukrayna tarafına bilgi aktarılmasıyla ilgili hususlar dahil, AGİT'in çalışma sürecindeki sorunların giderilmesi gerektiğini vurguladı. Sinirlioğlu'na 2022'den bugüne kadar Ukrayna'daki savaşta ölen Rus gazetecilerin listesini teslim ettiklerini aktaran Lavrov, Rusya'nın tüm AGİT kurumlarının şeffaf olması için girişimlerde bulunacağını ifade etti.

Lavrov, AGİT çalışanlarının, Ukrayna ordusuna Rus birliklerinin pozisyonlarına dair bilgileri teslim etmesiyle ilgili konuyu Sinirlioğlu ile görüşmede ele aldıklarını aktardı.

"Barış güçleri Ukrayna'da neyi koruyacak?"

Rusya Dışişleri Bakanı, Ukrayna'ya barış güçlerinin konuşlandırılması ihtimaline ilişkin şu değerlendirmeyi yaptı: "Barış güçleri Ukrayna'da neyi koruyacak? Rus kültürünü, dilini, kitle iletişim araçlarını yok eden ve Ukrayna Ortodoks Kilisesini yasaklayan Kiev yönetiminin Nazi kalıntılarını mı koruyacak? Yoksa öncelikle Kiev yönetiminin ırkçılığına son vermeye mi çalışmalıyız? Bunu ilk önce halletmek lazım. Şimdilik Kiev yönetiminin Nazi kalıntılarını koruma yönündeki girişimleri gibi görünüyor."

Lavrov, Rusya'nın, ABD dahil ilgili tüm ülkelerle Ukrayna krizinin çözümünü istişare etmeye hazır olduğunu, söz konusu krizin temel nedenlerinin ortadan kaldırılması gerektiğini vurguladı. Suriye'deki durumun endişe verici olduğunu belirten Lavrov, "Şiddetin artması kesinlikle kabul edilemez. Ülkedeki tüm etnik, dini ve siyasi grupların tüm temsilcilerinin siyasi sürece katılımını sağlayacak yaklaşımın sergilenmesi gerekiyor. Bunun alternatifi yok" ifadelerini kullandı.

“Suriye Dışişleri Bakanı ile Ankara’da görüştüm”

Bakan Lavrov, ayrıca geçen ay Ankara’yı ziyareti esnasında Suriye Dışişleri Bakanı Esad Hasan Şeybani ile görüştüğünü bildirdi. Daha önce Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed Şara ile telefon görüşmesi yaptığını, bir Rus heyetinin de Şam’a ziyarette bulunduğunu hatırlatan Lavrov, “Yeni hükümetin Dışişleri Bakanı Şeybani ile Ankara'da yaptığım görüşmede gerekli tüm güvenceler verildi. Ulusal mutabakat ve siyasal süreçlerin kapsayıcılığının sağlanması yönündeki anlayış teyit edildi." dedi.

"Ukrayna'daki savaşı sonlandırmalıyız"

AGİT Genel Sekreteri Sinirlioğlu da AGİT üyesi olan ülkelerle çalışmaya hazır olduğunu dile getirerek "Rusya Federasyonu, AGİT'in kurucu ortağı. Bu nedenle, Rusya AGİT kapsamında önemli bir ortak. Rusya ile Avrupa'da barış ve güvenlik ile ilgili konularda çalışmaları sürdürmek istiyorum. Bu nedenle burada bulunuyorum." diye konuştu. Sinirlioğlu, AGİT'in tüm ülkeler arasındaki diyalog ve Avrupa güvenliğinin istişare edilmesi için önemli platform olduğunun altını çizdi.

AGİT Genel Sektereri, Ukrayna ordusunun Moskova bölgesine yönelik insansız hava araçlarıyla (İHA) saldırısına ilişkin şunları söyledi: "Ukrayna'daki savaşın durdurulması için elimizde imkan var. Savaşı sonlandırmalıyız. Elimizdeki imkanları kullanmamız lazım. AGİT, Ukrayna'daki savaşı sonlandırma yönündeki girişimleri her türlü şekilde desteklemeye hazır. AGİT Başkanı olarak bu konuda yardım sağlamaya hazırım. Bu savaş milyonlarca insana acı çektirdi. Kiev'e de gittim. Orada da benzer sonuçlar gördüm. Savaşın en kısa zamanda sona ereceğini ve bu tür olaylara tanık olmayacağımızı gerçekten umuyorum."

AGİT Genel Sekreteri Sinirlioğlu'nun Lavrov ile görüşme öncesi, Ukrayna'nın Moskova bölgesine yönelik İHA saldırısı esnasında hasar gören binaları ziyaret ettiği bildirildi.

Kaynak: AA




UCM kararıyla tutuklanmıştı: Filipinler'in 'Doğu'nun Trump'ı' lakaplı eski lideri Duterte, Lahey'e götürülüyor

Kırmızı bültenle aranan Filipinler eski Devlet Başkanı Rodrigo Duterte, bu sabah başkent Manila'daki Ninoy Aquino Uluslararası Havalimanı'nda gözaltına alındı. Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin (UCM) yakalama kararı nedeniyle tutuklanan Duterte uçakla Lahey'e götürülüyor

Popülist söylemleri ve açık sözlü ifadeleri ona 'Doğu'nun Donald Trump'ı' lakabını kazandırdı. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'i "idolü" olarak adlandırdı ve onun yönetimi altında Filipinler, dış politikalarını uzun süredir müttefiki olan ABD'den uzaklaştırarak Çin'e çevirdi.

Duterte'nin ardından göreve gelen Marcos, Manila'nın Washington ile bağlarını yeniden kurdu ve Filipinler'in Çin ile deniz anlaşmazlığı içinde olması nedeniyle Duterte hükümetini 'Çin uşağı' olmakla eleştirdi.

Çin Dışişleri Bakanlığı Salı günü "durumun gelişimini yakından takip ettiğini" ve UCM'yi Duterte'nin tutuklanmasında "siyasallaştırma" ve "çifte standartlara" karşı uyardığını söyledi. Duterte'nin kızı ve siyasi varisi Sara Duterte, 2028'de olası bir başkan adayı olarak gösteriliyor. Görevdeki başkan Marcos, anayasa gereği yeniden seçilemiyor. 



Trump’ Kanada'ya karşı vites yükseltti: Çelik ve alüminyuma uygulanan vergiyi yüzde 50’ye çıkardı

ABD Başkanı Donald Trump, Kanada’nın Ontario eyaletinden ABD’ye ihraç edilen elektriğe yüzde 25 vergi uygulamasına misilleme olarak Kanada’dan ithal edilen tüm çelik ve alüminyum ürünlerinde vergiyi yüzde 50’ye çıkardı


ABD-Kanada arasında ticaret savaşı giderek kızışıyor. Kanada’nın Ontario eyaletinden ABD’ye ihraç edilen elektriğe yüzde 25 vergi uygulamasına misilleme olarak ABD Başkanı Donald Trump, Kanada’dan ithal edilen tüm çelik ve alüminyum ürünlerinde vergiyi iki katına çıkararak yüzde 50 bandına çıkardı.Söz konusu yeni verginin yarın yürürlüğe gireceğini ifade eden

AMERİKAN TARIM SEKTÖRÜ HEDEF !

ÇİN'DE TARİFELERDE TARIM SEKTÖRÜNÜ HEDEF ALDI !

Trump, "Kanada, ABD süt ürünlerine uyguladığı yüzde 250 ile yüzde 390 arasındaki bu Anti-Amerikan Çiftçi Tarifesini derhal kaldırmalı. Bu tarifeler uzun süredir skandal olarak görülüyor. Ayrıca, tehdit altındaki bölgede elektrik konusunda ulusal acil durum ilan edeceğim" dedi.Trump, ayrıca Kanada tarafından uzun süredir uygulanan diğer "korkunç gümrük vergilerinin" de aynı şekilde düşürülmemesi halinde 2 Nisan’da ABD’ye gelen otomobillere uygulanan gümrük vergilerini "önemli ölçüde arttırmakla" tehdit etti.


Trump'tan Kanada'ya elektrik tarifesi tepkisi

Kanada'nın en kalabalık eyaleti Ontario'nun Başbakanı Doug Ford, Washington yönetiminin gümrük vergilerine karşılık ABD eyaletlerine sağladıkları elektriğe yüzde 25 oranında ek ücret uygulayacaklarını duyurdu. Bu kararın ardından Trump, Truth hesabından şu açıklamaları yaptı:

"Ülkemiz neden başka bir ülkenin küçük bir alan için bile olsa bize elektrik sağlamasına izin versin? Bu kararları kim ve neden aldı? Kanada'nın masum insanların hayatını bu kadar etkileyen elektriği bir pazarlık kozu ve tehdit olarak kullanacak kadar alçaldığını hayal edebiliyor musunuz? Bunun mali bedelini o kadar büyük ödeyecekler ki, uzun yıllar boyunca tarih kitaplarında okunacak!"



Kosova Cumhurbaşkanı Osmani’den NATO açıklaması: İttifaktaki yerimizi alma zamanımız geldi

Kosova Cumhurbaşkanı Vjosa Osmani, Kosova’nın NATO’ya üyeliği için çağrıda bulunarak, "Kosova’nın bölgesel istikrara katkı sağlayan sorumlu bir üye olarak ittifaktaki yerini alma zamanı geldi" dedi

Kosova Cumhurbaşkanı Vjosa Osmani, Kosova’nın başkenti Priştine’de NATO Genel Sekreteri Mark Rutte ile bir araya geldi. Osmani ve Rutte, görüşmenin ardından ortak basın toplantısı düzenledi.Kosova Cumhurbaşkanı Osmani, bölgenin istikrarının Avro-Atlantik entegrasyonla yakından bağlantılı olduğunu kaydetti. Osmani, hibrit tehditlere rağmen Kosova’nın güvenilir bir partner olmaya devam edeceğini söyledi. Bir kez daha Kosova’nın NATO’ya üyeliği yönünde çağrıda bulunan Osmani, "Kosova’nın bölgesel istikrara katkı sağlayan sorumlu bir üye olarak ittifaktaki yerini alma zamanı geldi" dedi.Ülkesinin NATO’ya üyeliğinin sadece bir ulusal çıkar değil aynı zamanda bölge ve Avrupa’da barış için stratejik bir gereklilik olduğunu vurgulayan Kosovalı lider, "NATO ile ortaklığımızı derinleştirmek istiyoruz. Ordumuz Kosova Güvenlik Gücü’nü, dünya genelinde barış, istikrar ve güvenliğe hizmet eden ortak kuvvetlerle uyumlu, modern ve profesyonel bir güç haline getirmek istiyoruz" dedi.

"Belgrad sadece Kosova’yı değil, Avrupa’nın tamamını istikrarsızlaştırmayı hedefliyor"

Konuşmasında Sırbistan’ı ülkesini istikrarsızlaştırma teşebbüslerinde bulunmakla suçlayan Osmani, "Belgrad sadece Kosova’yı değil, Avrupa’nın tamamını istikrarsızlaştırmayı hedefliyor" ifadelerini kullandı. NATO güçlerinin Kosova’daki varlıklarının bir güvenlik garantisi olduğunu ifade eden Osmani, "Batı Balkanlar’da istikrarsızlaştırıcı eylemler yapmayı düşünenler için en iyi mesaj, Kosova’nın büyük dostu Başkan Trump’ın dediği gibi, ‘Güç yoluyla barış’ olacaktır" dedi.

"On yıllardır inşa edilen barış, tehlikeye atılmamalı"

NATO Genel Sekreteri Rutte ise NATO’nun Batı Balkanlar’da barış ve güvenliğe destek verdiğini vurguladı. Rutte, "Batı Balkanlar’ın güvenli bir bölge olması, tüm Avro-Atlantik bölgesinde daha fazla güvenlik anlamına gelir. Önümüzde ne olduğuna dair daha net bir bakış açısına sahip olmamız gerekiyor. On yıllardır inşa edilen barış, tehlikeye atılmamalı" dedi.NATO’nun Kosova’daki barış gücü KFOR’un güvenlikle ilgili her gelişmeye yanıt vermeye hazırlıklı olduğunu vurgulayan Rutte, Priştine ve KFOR arasındaki iş birliğinin devamını beklediklerini söyledi.Rutte, NATO’nun Belgrad ve Priştine arasındaki ilişkilerin Avrupa Birliği öncülüğünde normalleşmesi sürecini de tam olarak desteklemeye devam edeceğini belirtti.



Almanya, Fransa ve AB'den Suriye açıklaması: Birleşik bir Suriye yönünde atılmış önemli bir adım

Almanya, Suriye’nin kuzeydoğusunun entegrasyonunu öngören anlaşmayı birleşik bir Suriye yönünde atılmış önemli bir adım olarak nitelendirdi


Almanya Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock sosyal medya platformu X’ten Suriye yönetiminin ülkenin kuzeydoğusunu entegre etmesini öngören anlaşmaya ilişkin açıklama yaptı.

Barışçıl bir Suriye’nin ancak tüm Suriyelilerin eşit haklara sahip olması ve güven içinde yaşaması halinde mümkün olacağını belirten Baerbock, Suriye’nin kuzeydoğusunun entegrasyonunun birleşik bir Suriye ve tüm halk gruplarının siyasi katılımı yönünde çok önemli bir adım olduğunu ifade etti.

Fransa

Fransa Dışişleri Bakanlığından yapılan açıklamada, Suriye’nin kuzeydoğusunun entegrasyonunu öngören anlaşmanın memnuniyetle karşılandığı belirtildi.

“ABD’li ortakların katkıda bulunduğu bu siyasi anlaşmanın Kürtlerin siyasi geçiş sürecine entegrasyonuna ve Suriye’nin birleşmesine yönelik olumlu bir adım olduğu" değerlendirilen açıklamada, Fransa’nın Suriye yönetimi ve ülkenin kuzeydoğusu arasındaki diyaloğu sağlama çabalarını sürdüreceği ifade edildi.

AB Yüksek Temsilcisi Kallas

AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Kaja Kallas da Suriye'nin kuzeydoğusunun entegrasyonunu öngören anlaşmayı memnuniyetle karşıladığını belirterek bunun Suriyeliler için daha fazla istikrar ve daha iyi gelecek yolunu açabileceğini vurguladı.

Kaynak: AA


Cidde görüşmelerinin ardından ortak açıklama: Ukrayna acil ateşkesi kabul etmeye hazır, top artık Rusların sahasında

Ukrayna'nın, ABD'nin '30 günlük acil ateşkes' teklifini kabul etmeye hazır olduğu açıklandı. ABD Dışişleri Bakanı Rubio, Ukrayna'nın olumlu baktığı ateşkes teklifini Rus tarafına götüreceklerini belirterek, "Evet diyeceklerini umuyoruz. Top artık Rusların sahasında" dedi


İran Cumhurbaşkanı Pezeşkiyan'dan Trump'a yanıt: Tehdit ediyorsan müzakere etmeyeceğim, ne halt edersen et

İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan, ABD Başkanı Donald Trump'ın İran'ı tehdit ederek müzakere çağrısında bulunmasına ilişkin, "Tehdit ettiğin için seninle müzakere etmeyeceğim. Ne halt etmek istersen et" ifadelerini kullandı


Tahran'da bir etkinlikte konuşan Pezeşkiyan, ABD Başkanı Trump'ın baskı ve tehditlerini değerlendirdi. Trump'ın, Beyaz Saray'da Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski'ye davranışlarını da eleştiren Pezeşkiyan, "Trump'ın Zelenskiy'e yaptığından insan gerçekten utanıyor" dedi.

Pezeşkiyan, Trump'ın tehdit ederek müzakere çağrısında bulunmasına da, "'Biz emrediyoruz siz bunu yapacaksınız bunu yapmayacaksınız, yoksa sorun çıkarırım' diyor. Tehdit ediyorsan ben (müzakereye) gelmiyorum. Git ne halt etmek istiyorsan et" karşılığını verdi.

Trump'ın İran'a müzakere çağrısı ve tehditleri

Fox Business Network'e 7 Mart'ta röportaj veren Trump, İran lideri Hamaney'e bir mektup gönderdiğini açıklamıştı.

Trump, "Onlara, 'Umarım müzakere edersiniz çünkü askeri olarak girmemiz gerekirse bu korkunç bir şey olacak' diyen bir mektup yazdım" demişti.

İran'ın New York'taki Birlemiş Milletler (BM) Daimi Temsilciliği, ABD Başkanı Trump'ın, Hamaney'e mektup gönderdiğine ilişkin açıklamasına dair soruyu, "Şu ana kadar böyle bir mektup almadık." diyerek yanıtlamıştı. Daha sonra ülke medyasına demeç veren bir Amerikalı yetkili, "Trump mektubu yazdı ancak henüz göndermedi" demişti.

İran lideri Hamaney, "güvenilmez" olduğunu belirttiği ve İran'ı tehdit eden Trump yönetimi ile müzakereleri yasaklamıştı.

Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan ve Dışişleri Bakanı Abbas Erakçi başta olmak üzere İranlı üst düzey yetkililer de ABD ile baskı ve tehdit altında müzakere etmeyeceklerini sıklıkla dile getiriyor.

Son olarak Hamaney, 8 Mart'ta yaptığı bir konuşmada, ABD'nin müzakere talebiyle sorunları çözmek değil, kendi taleplerini dayatmak ve tahakküm kurmak istediğini ifade ederek İran'ın bunu kabul etmeyeceğini söylemişti.


Trump: Zelenski'yi yeniden Beyaz Saray'a davet edeceğim

ABD Başkanı Trump, daha önce Oval Ofis'te tartışma yaşadığı Ukrayna Devlet Başkanı Zelenski'yi yeniden Beyaz Saray'a davet edeceğini söyledi


Portekiz parlamentosunda yapılan oylamada Başbakan Montenegro hükümeti güvenoyu alamayarak düştü

Portekiz'de yaklaşık 11 ay önce kurulan azınlık sağ hükümeti, Başbakan Luis Montenegro hakkındaki yolsuzluk iddialarından dolayı Meclis'te yapılan güven oylamasında yeterli oyu alamayarak düştü



AB'nin savunmada yeni yol haritası: 'Beyaz Bülten'in hazırlıkları tamamlandı, gelecek hafta yayımlanacak

AB, savunmada yeni yol haritası 'Beyaz Bülten'in hazırlıklarını tamamladı. AB Komisyonu'nun savunma ve uzaydan sorumlu üyesi Kubilius, "Beyaz Bülten, endüstriyel zafer programımızın, Avrupa kıtasında barışı savunmak için kazanacağımız zaferin temelini oluşturuyor" dedi


Avrupa Birliği (AB) Komisyonu'nun savunma ve uzaydan sorumlu üyesi Andrius Kubilius, AB'nin savunma konusundaki yol haritası niteliğini taşıyan 'Beyaz Bülten' isimli strateji belgesinin hazırlıklarının tamamlandığını belirterek, belgenin Avrupa'ya yönelik potansiyel askeri saldırılara karşı hazırlığı artırmayı amaçladığını ifade etti. Fransa'nın Strazburg kentindeki Avrupa Parlamentosu (AP) Genel Kurulu'nda, AB'nin savunma konusundaki yol haritası niteliğini taşıyan 'Beyaz Bülten' stratejik belgesine ilişkin oturum yapıldı.


AB Komisyonu adına söz alan Kubilius, Avrupa'ya yönelik potansiyel askeri saldırılara karşı hazırlıklı olmanın aciliyetinin altını çizerek, Rusya'nın savaş endüstrisinin tam kapasiteyle çalıştığını söyledi ve 5 yıl içinde NATO ile bir çatışmaya hazır hale gelebileceği uyarısında bulundu. Kubilius, "Avrupa, her zamankinden daha fazla en kötüsüne, yani bize karşı askeri saldırı olasılığını önlemeye hazır olmalıdır. Böyle bir hazırlık, savaşları caydırmanın tek yoludur" dedi.

"Her zamankinden daha fazla kendi ayaklarımız üzerinde durmalıyız"

Değişen jeopolitik dengelere işaret eden Kubilius, ABD'nin Asya'ya doğru stratejik yöneliminin Avrupa'nın kendi güvenliği açısından sorumluluk alması için bir uyandırma çağrısı olduğunu dile getirdi. "Her zamankinden daha fazla kendi ayaklarımız üzerinde durmalı, kendi savunmamızın ve caydırıcılığımızın sorumluluğunu üstlenmeliyiz." diyen Kubilius, aynı zamanda Ukrayna'ya desteğin sürmesinin önemini vurguladı.

Kubilius, Rusya'nın yeniden toparlanmasına ve gelecekte yeniden saldırmasına olanak tanıyacak geçici bir ateşkesin kabul edilmemesi gerektiğini belirterek, "Güçlü bir barış anlaşması aynı zamanda saldırganlığı caydırabilecek ve savaşı önleyebilecek güçlü bir Avrupa demektir" değerlendirmesinde bulundu.

"Hepimiz cephe hattındaki ülkeleriz"

Avrupa'nın savunma alanındaki durumuna değinen Kubilius, binlerce tank, zırhlı araç ve topun eksik olduğuna, askeri kabiliyetlerdeki ciddi eksikliğe işaret etti. Kubilius, hava savunması, uzay savunması ve askeri hareketlilik için gerekli ek yatırımlarla birlikte savunma kabiliyetlerindeki açığı kapatmak için tahminen en az 500 milyar euroya ihtiyaç duyulduğunu dile getirerek, üye ülkelerin yatırımlarını artırması yönünde çağrı yaptı.

Savunma konusunun AB Komisyonu'nun önceliği olmaya devam edeceğini belirten Kubilius, "Hepimiz cephe hattındaki ülkeleriz. Beyaz Bülten, endüstriyel zafer programımızın, Avrupa kıtasında barışı savunmak için kazanacağımız zaferin temelini oluşturmaktadır. Beyaz Bülten ve Rearm Europe planı, Avrupa'da barış ve demokrasinin zaferine giden yolun sadece başlangıcıdır ve biz galip geleceğiz." diye konuştu.

Kubilius, gelecek hafta yayımlanacak Beyaz Bülten'in Avrupa'nın yatırımlarını artırma, kabiliyetleri güçlendirme ve savunma sanayisine odaklanacağını ifade etti.

"Eşi benzeri görülmemiş jeopolitik değişikliklere tanık oluyoruz"

AB Konseyi adına kürsüye çıkan dönem başkanı Polonya'nın Avrupa İşleri Bakanı Adam Szlapka da mevcut jeopolitik ortamı Avrupa'nın güvenliği için bir 'dönüm noktası' olarak nitelendirerek, "Biz Avrupalıları doğrudan etkileyen eşi benzeri görülmemiş jeopolitik değişikliklere tanık oluyoruz" dedi.

Szlapka, savunma hazırlığının artırılması için AB kurumları ve üye ülkeler arasında kolektif bir çabaya ihtiyaç olduğunu, savunma harcamalarının artırılması ile Avrupa savunma teknolojisi ve sanayi tabanına yatırım yapılması başta olmak üzere AB güvenliği ve savunmasının güçlendirilmesi için harekete geçilmesi gerektiğini dile getirdi. Avrupa Savunma Sanayi Programı'nın oluşturulmasına ilişkin müzakerelerin sürdüğü bilgisini veren Szlapka, askeri yardım sağlamak üzere gerektiği sürece mali ve düzenleyici araçların kullanılmasının önemine işaret etti.*

Kaynak: AA



Trump azarladı, Zelenski'yi ülkesinde rahatlattı

Rusya ile olan savaşta giderek yalnızlaşan ve popülaritesini kaybeden Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski'nin ABD Başkanı Donald Trump'tan azar yediği görüşme kırılma noktası oldu ve Zelenski'nin ülke içinde popülaritesi yeniden yükselişe geçti



Pakistan'da yolcu trenine silahlı saldırı: 500 rehineden 104'ü kurtarıldı

Pakistan'ın Belucistan eyaletinde yaklaşık 500 kişinin bulunduğu yolcu trenine silahlı saldırı düzenlendi. Şimdiye kadar 16 saldırganın etkisiz hale getirildiği ve 104 rehinenin kurtarıldığı açıklandı. Saldırıyı Belucistan Kurtuluş Ordusu (BLA) üstlendi

Pakistan'ın terör sorunu

Pakistan'da silahlı saldırılar, özellikle Afganistan'a sınırı bulunan Hayber Pahtunhva ve Belucistan eyaletlerinde yoğunlaşıyor. Her iki eyalette de Peştun ve Beluci etnik gruplarının haklarını savunduklarını ileri süren silahlı gruplar, Pakistan güvenlik güçleri ve sivillere yönelik saldırılarda bulunuyor.

İslamabad, Pakistan Talibanı'nın (TTP) Afganistan'da mevzilendiğini ve saldırılarını buradan organize ettiğini savunurken, Afganistan yönetimi bu iddiaları reddediyor. Belucistan'da ise BLA saldırıları ön plana çıkıyor. BLA, Belucistan eyaletinin Pakistan'dan ayrılmasını ve Beluç halkının bu bölgeyi yönetmesini istiyor.

Kaynak: AA


Tel Aviv'in Gazze'deki 10 İsrailli esire karşılık ateşkesin 60 gün uzatılmasını önerdiği bildirildi

İsrail'in arabuluculara Gazze Şeridi'ndeki sağ 10 İsrailli esire karşılık, ateşkesin 60 gün uzatılması teklifini sunduğu öne sürüldü


Trump'ın Ankara Büyükelçisi adayı Tom Barrack'ın ismi onay için Senato'ya gönderildi

ABD Başkanı Donald Trump'ın, Ankara Büyükelçisi olarak aday gösterdiği Colony Capital adlı yatırım şirketinin kurucusu Thomas (Tom) Barrack'ın adı, onay için ABD Senatosu'na gönderildi


Beyaz Saray'dan yapılan yazılı açıklamada, aralarında ABD'nin yeni Ankara Büyükelçisi olması beklenen Barrack dahil, Cumhuriyetçi hükümetin çeşitli pozisyonlar için görevlendirmek istediği birçok kişinin isim listesi paylaşıldı.

Açıklamada, Trump'la yakın ilişkisi olduğu bilinen işadamı için "Colorado'dan Thomas Barrack, ABD'nin Türkiye Cumhuriyeti'ndeki Olağanüstü ve Tam Yetkili Büyükelçisi olacaktır." ifadesine yer verildi.

Barrack, Senato'dan onay alması durumunda resmen Ankara Büyükelçisi olarak görevine başlayacak.

Beyaz Saray'ın listesinde, Türkiye'nin dışında İtalya, Vatikan ve Portekiz gibi Avrupa ülkelerine atanması planlanan büyükelçi adaylarının adı da yer alıyor.

Tom Barrack kimdir?

ABD'nin Kaliforniya eyaletinde doğup büyüyen 77 yaşındaki Barrack, Güney Kaliforniya Üniversitesi'nde lisans eğitimini tamamladı, hukuk eğitimini de San Diego Üniversitesi'nde tamamladı.

1900 yılında Lübnan'ın Zahle kentinden ABD'ye göç eden Lübnanlı Hıristiyan göçmen bir ailenin torunu olan Barrack, babasının bakkal, annesinin sekreter olduğu Los Angeles'taki Culver City'de büyüdü.

Öğrencilik yıllarında rugby takımına girerek sporla ilgilenen Barrack, avukat olarak Suudi Arabistan'da çalıştı.

1980'lerde Reagan yönetiminde içişleri bakanlığı müsteşar yardımcısı olarak görev yapan Barrack, ABD'nin 40. Başkanı Ronald Reagan ile Kaliforniya'daki Rancho del Cielo bölgesinde komşuluk yaptı.

Kaynak: AA

 
 
 

Son Yazılar

Hepsini Gör
1710

1️⃣ COGAT ve Gazze Sonrası Plan İsrail’in COGAT birimi (Coordination of Government Activities in the Territories) Gazze sonrası “askeri-sivil geçiş modeli” kuruyor. • COGAT artık sadece “işgal koordin

 
 
 
410

Avrupa’nın aşırı sağcı partileri ekonomide solcu oldu Çünkü daha küçük devlet çağrısı, oylarının büyük bölümünü aldıkları işçi sınıfında...

 
 
 
4010

Trump, Hamas'ın Gazze Ateşkes Teklifine Yanıt Vermesi İçin Pazar Günü Son Tarihi Belirledi Anlaşma sağlanamazsa Trump, 'Daha önce hiç...

 
 
 

Yorumlar


©2023 copyright by MD all rights reserved

bottom of page