Kudüs Tapınağı
- mutlunecmettin
- 14 Ağu 2024
- 4 dakikada okunur
Kudüs Tapınağı ya da Kutsal Tapınak (İbranice: בית המקדש, Bet HaMikdash; anlam: "Kutsal ev"), Kudüs'ün Eski Şehrindeki Moria Tepesi'nde ("har ha-bayit") bulunan ve Yahudilerce kutsal sayılan tapınak. Birinci Tapınak, Kral Süleyman tarafından M.Ö. 960 dolaylarında kurulmuş ve Nabukadnesar yönetimindeki Babilliler tarafından M.Ö. 586'da yıkılmıştır. İkinci Tapınak ise, M.Ö. 520 dolaylarında açılmış ve Titus tarafından yönetilen Romalılar tarafından 70'te yıkılmıştır.
Klasik Musevi inancına göre, Tapınak fiziksel dünyada Tanrı'nın tecellisinin (İbranice "shechina") simgesel ayak taburesidir.
Birinci Tapınak, Kral Süleyman tarafından MÖ 957 yılında yaklaşık 7 yıllık bir sürede inşa edilmişti. Antik Museviliğin merkeziydi[1] Tapınak, Musevi inancının merkezinde bulunan Shiloh, Nov ve Givon'da bulunanlarla beraber Musa'nın buluşma çadırı (taşınabilir Musevi tapınağı) ile yer değiştirmiştir. İlk tapınak MÖ 586 yılında Babillilerce tahrip edilmiştir. Yeni tapınağın yapımına MÖ 535'te başlanmış olup bir süre ara verildikten sonra inşaat MÖ 521'de yeniden başlamış, MÖ 516 yılında tamamlanmasının ardından MÖ 515 yılında ibadete açılmıştır. Ezra Kitabı'nda bahsedildiğine göre, Tapınağın yeniden inşasına Büyük Cyrus izin vermiş ve Büyük Darius da onaylamıştır. Yaklaşık 500 yıl sonra İkinci Tapınak, MÖ 20 yılında Kral Herod tarafından yeniden tamir ettirilmiş ve daha sonra Romalılar tarafından M.S. 70 yılında tahrip edilmiştir. Her ne kadar Tapınak uzun süre önce tahrip edilmiş olsa da, Batı duvarı hala ayaktadır ve uzun yıllardan beri tapınak yapısının ayakta kalan tek duvarı olduğuna inanılır.
Bir İslam mabedi olan Kubbetü's-Sahre tapınak alanına 7. yüzyıl sonlarında inşa edilmiştir ve yine tapınak avlusunda yaklaşık aynı dönemde yapılmış olan Mescid-i Aksa bulunur.
Musevi Eskatologya'sı Mesih'in gelmesinden önce buraya Üçüncü Tapınak'ı inşa edilmesini planlamaktadır ve bu yüzden Ortodoks ve Muhafazakâr Musevilik taraftarları bir gün Üçüncü Tapınağın inşa edileceğini ummaktadırlar.
30 Ağustos 2007 tarihinde, boru hattı döşenmesi sırasında İkinci Tapınağın kalıntıları ortaya çıkmıştır.[2] Ardından kısa bir süre sonra Ekim 2007'de arkeologlar tarafından Birinci Tapınağın kalıntılarına da ulaşıldığı açıklanmıştır.[3]
İbranice yazılarda yapıya verilen isimler Beit HaMikdash ya da "Kutsal Ev" dir ve Kudüs'te bu isimle anılan tek tapınaktır. Tapınak aynı zamanda Tanah'da, Beit Adonai (Tanrı'nın Evi) ya da kısaca Beiti (Evim) ya da Beitechah (Eviniz) olarak da adlandırılmıştır.
Süleyman Mabedi, Tanrı tarafından Kral Davud'a verilen özel bir plan temel alınarak yapılmıştı. Davud bu tapınağı inşa etmeyi umut etmişti ancak Tanrı ona, Birinci Tapınağı oğullarından birisinin yapacağını söyledi. Davud, saltanatı sırasında tapınak için gerekli olan ve ahşap, büyük temel taşları, altın, gümüş, bronz ve kullanılacak olan diğer metaller gibi işlenmemiş malzemeleri toplamaya başladı. Tapınak, Ahit Sandığı evi ve başta İsrailoğulları'na olmak üzere tanrıya ibadet edebilecek her milletten insanlar için tasarlanmıştı. Birinci ve İkinci tapınakların Museviliğe adanmış olduğunu söylemek bir hata olacaktır çünkü bu inanç sistemi birkaç yüzyıl sonra şimdi Irak olarak bilinen Antik Babil'de biçimlendirilmiştir. Kitab-ı Mukaddes'te, Yehuda (Davud) Krallığı vatandaşlığı ile ilişkili olarak Yahudi teriminden ilk kez bahsedilmesi, birinci tapınağın tahrip edilmesinden (Bu olay yaklaşık olarak MÖ 590 yılı civarında gerçekleşmiştir) hemen önce yaşamış olan ve Yehuda (Davud) Krallığı'nın son yöneticisi olan Kral Zedekiah'tan önce olmamıştır.
Süleyman Mabedi olarak adlandırılan ilk tapınak, Kral Davud ve Süleyman idaresi altından birleşen İsrailoğulları'ndan 12 kabilenin mensuplarınca inşa edilmişti. Süleyman'ın saltanatının ardından tahta çıkan oğlu Rehoboam'ın kibirliliği nedeniyle, İsrailoğullarından 10 kabile birlikten ayrılarak Kuzey İsrail Krallığı'nı kurarlarken, Yehuda, Bünyamin ve Levi kabilesinin çoğunluğu Yehuda Krallığı'nda kaldılar. İkinci Tapınak, Nebukadnezar'ın 6. yüzyıldaki sürgününden geriye kalan Yehudalılar tarafından tekrar inşa edildi. Diğer 10 kabile ise Asur krallığı tarafından yıkılan krallıklarından sonra, birkaç yüz yıl önce dağılmışlardı.
İkinci Tapınağın tahrip edilmesinden beri, üçüncü bir tapınağın inşa edilmesi için dua etmek bir Musevi için günde üç kez yapılan Musevi ibadetinin resmi bir parçası hâline gelmiştir. Her halukarda tapınağı nasıl ve ne zaman inşa edileceği sorusu hem Musevi ve hem de Musevi olmayanlar tarafından sürekli tartışılmaktadır. 1. yüzyıldan sonra genişlemeye başlayan İbrahimi Dinler'den Hristiyanlık ve Müslümanlığa ait kutsal yerlerin de burada bulunması sorunu daha karmaşık hale getirmektedir. Buna ilaveten Kudüs'ün politik durumu ve tarihi tapınağın bulunduğu düşünülen alanda Müslümanlarca kutsal sayılan Mescid-i Aksa ve Kubbetü's-Sahre'nin bulunması tapınağın yeniden inşa edilmesinin önündeki en büyük engellerdir.
Kitab-ı Mukaddes peygamberleri, Tapınağı baştan aşağı kaplayan Tanrının huzurunda gördükleri olağanüstü görüntüleri tarif ederler. Yeşeya şöyle yazar; "yüce ve görkemli Rab'bi gördüm; tahtta oturuyordu, giysisinin etekleri tapınağı dolduruyordu." (Isaiah 6:1). Yeremya şöyle yalvarır; "Adın uğruna bizi küçümseme" (Yeremya 14:21) ve "Tapınağımızın yeri başlangıçtan yüceltilmiş görkemli bir tahttır." diye bahseder (Yeremya 17:12). Hezekiel ise, "Ovada gördüğüm görümdeki gibi, İsrail'in Tanrısı'nın görkemi oradaydı." der.
Yeşeya, tapınakta dua etmek kadar kurban kesmenin ve evrensel bir amacın öneminden bahseder:
"Kutsal dağıma getirip dua evimde sevindireceğim.,
Yakmalık sunularıyla kurbanları sunağımda kabul edilecek,
Çünkü evime 'Bütün ulusların dua evi' denecek." (Yeşeya 56:7).
İslam dininin ilk kıblesi Kudüs'te bulunan Tapınak tepesindeki Mescid-i Aksa'dır. Kur'an'da "Beit Al-Maqdes" ya da "Al-Masjid Al-Aqsa" (en uzaktaki cami) olarak geçer.
Halife Ömer Kudüs'e girdiğinde başpatriğe kendisini Tapınak Tepesine (yıkık olan Süleyman mabedinin yerine) götürülmesini rica etti. Etraf döküntülerle doluydu çünkü şehrin bu bölümü Hristiyanlar zamanında taş ocağı ve çöplük olarak kullanılmıştı. "Ka'ab al-Ahbar" adındaki bir Musevi dönmesi müslüman, dinsel bilgilerinin yardımıyla Yahudilerin nerede tapındıklarını gösterdi ve Ömer tapınaktan geri kalanları buldu ve bu yere Medine'de peygamberin mescidine benzer kamıştan bir mescid yaptırdı. Ömer, 10.000 kişiyle birlikte tapınağın 70 yılında yıkılmasından sonra ilk kez bu yerde ibadet etti. Ömer ayrıca burada kurban kesilmesinin yasakladı. Ömer, yaklaşık 20 yıl önce İslam peygamberinin Miraç'a yükseldiği kabul edilen Kubbetü's-Sahre'yi ararken, Kaab da "kutsalların kutsalını" arıyordu. "Kutsalların kutsalını" nın bulunduğu tahmin edilen yerdeki enkaz temizlenirken herkesi şaşırtan bir şekilde büyük bir taş ortaya çıktı. Ömer taşın etrafına bit çit yaptırdı çünkü Ka'ab'ı çıplak ayakla kayanın etrafından dolaşırken görmüştü. Taşın bulunduğu alanın üzerine 687-691 yılları arasında Emevi Halifesi Abdülmelik devrinde Kubbetü's-Sahre inşa edilmiştir
Comments