top of page

Ve vuruldu

  • Yazarın fotoğrafı: mutlunecmettin
    mutlunecmettin
  • 22 Haz
  • 12 dakikada okunur

CNN International analizi: Sıra İran'da | ABD'nin saldırısı sonrası Orta Doğu'yu neler bekliyor?

ABD’nin İran’a düzenlediği hava saldırısı sonrası Ortadoğu diken üstünde. Tahran ya masaya oturacak ya da karşılık verecek. Gözler Hamaney’in vereceği kararda olsa da Orta Doğu yine tarihi bir eşikte bulunuyor

A+ Yazı Boyutunu BüyütA- Yazı Boyutunu Küçült

ABD Başkanı Donald Trump’ın İran’ın nükleer tesislerine yönelik düzenlediği hava saldırısı, Ortadoğu’daki kırılgan dengeleri daha da sarsarken, gözler şimdi Tahran yönetiminin vereceği yanıta çevrildi. Uzmanlar, İran’ın önünde birkaç farklı seçenek bulunduğunu, ancak her birinin ciddi riskler barındırdığını vurguluyor.

Diplomasi seçeneği masada

İlk olasılık, İran’ın yeniden müzakere masasına dönmesi. Eski İsrail Askeri İstihbarat Başkanı Amos Yadlin’e göre, saldırılar İran rejimi için savaşı bitirme ve rejimi kurtarma adına güçlü bir teşvik olabilir.Bu, savaşı sona erdirip rejimi kurtarmak için büyük bir teşvik,” diyen Yadlin, İran’ın uranyum zenginleştirme faaliyetlerini sıfırlama temelinde müzakerelere açık olabileceğini belirtiyor.

Yadlin ayrıca İran’ın, Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Anlaşması'ndan (NPT) çekilme ihtimaline de dikkat çekiyor. Ancak İran’ın yakın vadede nükleer silah üretme kapasitesine sahip olmadığını da ekliyor: “İran’ın bunu gerçekleştirme kapasitesi en az bir-iki yıl içinde yok.”

ABD’nin İran topraklarını hedef aldığı bir saldırının ardından, Tahran’ın yalnızca diplomatik bir yanıtla yetinip yetinmeyeceği belirsizliğini koruyor.

Misilleme olur mu? Bölgesel bir savaş kapıda mı?

İkinci ve daha riskli senaryo ise İran’ın karşılık vermesi. Bu durumda ABD ile birlikte tüm bölgeyi içine çekebilecek, karmaşık ve uzun soluklu bir çatışma kaçınılmaz olabilir.CNN siyaset ve küresel ilişkiler analisti Barak Ravid’e göre, İran defalarca ABD’nin nükleer tesislere saldırması halinde misillemede bulunacağını açıkça ifade etti:

“Böyle bir durumda ABD güçleri, bölgedeki çıkarları ve üsleri doğrudan hedef alınabilir. Bu da geniş çaplı bir çatışmayı tetikleyebilir.”

Ravid, İran’ın Hürmüz Boğazı’nı kapatma ihtimaline de dikkat çekiyor. Dünya enerji piyasaları açısından hayati öneme sahip bu geçiş noktası, küresel petrol arzının büyük bir kısmını taşıyor. “Bu adım, enerji fiyatlarını yükseltir, dünya ekonomisini doğrudan etkiler,” uyarısında bulundu.

'Şimdi sıra bizde'

İran’ın dini lideri Ayetullah Ali Hamaney’e yakınlığıyla bilinen Kayhan Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hüseyin Şeriatmedari, misilleme çağrısını açıkça dile getirdi: “Amerika'nın Fordow nükleer tesisine saldırısının ardından sıra bizde,” dedi. Şeriatmedari daha önce de Hamaney’in temsilcisi olduğunu söylemişti.

Ortadoğu uzmanı Muhammed Ali Şabani ise, İran’ın coğrafi avantajlarını kullanarak küresel petrol piyasasında şok etkisi yaratabileceğine dikkat çekti: “Bu durum petrol fiyatlarını artırır, enflasyonu körükler ve Trump’ın ekonomik gündemini sarsabilir.”

Son karar elbette Hamaney'de

CNN analisti Aaron David Miller’a göre, nihai karar İran’ın dini lideri Hamaney’e ait. 86 yaşındaki liderin bu saldırıya sessiz kalmasının neredeyse imkansız olduğunu belirten Miller, “Rejimi korumayı ve devrimi halefine devretmeyi hedefleyen Hamaney, mutlaka bir yanıt verecektir. Ancak bu yanıtı dikkatli bir şekilde dengelemesi gerekebilir,” değerlendirmesinde bulundu.

Kaynak: Gazete Oksijen


İran'ın nükleer tesisleri hakkında neler biliniyor? B-2 savaş uçakları 7 tesisten üçünü vurdu

ABD bombardıman uçakları İran'ın üç kritik nükleer tesisine saldırı düzenledi. İran genelinde toplam yedi nükleer tesis bulunduğu bilinirken, saldırıya uğrayan noktaların stratejik önemi dikkat çekiyor

A+ Yazı Boyutunu BüyütA- Yazı Boyutunu Küçült

ABD Başkanı Donald Trump, 22 Haziran’ın ilk saatlerinde yaptığı açıklamayla, Amerikan savaş uçaklarının İran’da Fordo, Natanz ve İsfahan’daki nükleer tesisleri hedef aldığını duyurdu. New York Times başta olmak üzere ABD medyası ise Washington'un Orta Doğu'daki savaşa dahil olduğunu resmen ilan etti.

İsrail de 13 Haziran Cuma günü başlattığı hava saldırılarında İran’ın çeşitli nükleer tesislerini hedef almıştı. İran basınında yer alan haberlere göre saldırıya uğrayan tesisler arasında Natanz ve Arak da yer aldı.

Başta ABD ve İsrail olsa da Avrupa ülkeleri, Japonya Avustralya gibi ülkeler de İran'ın nükleer silah sahibi olmasını istemiyor ve bu saldırılara dolaylı veya doğrudan destek veriyor. Peki İran'ın bu nükleer tesisleri hakkında neler biliniyor?

Natanz: İran’ın kalbi

Tahran’ın yaklaşık 250 kilometre güneyinde bulunan Natanz, İran’ın en büyük uranyum zenginleştirme tesisi konumunda. Tesis; Yakıt Zenginleştirme Pilot Tesisi (PFEP) ve hava saldırılarına karşı yeraltında inşa edilen Ana Yakıt Zenginleştirme Tesisi (FEP) olmak üzere iki ana bölümden oluşuyor.

Santrifüj kapasitesi yaklaşık 50 bin olan tesiste halihazırda 14 bin santrifüj kurulu durumda. Bunların 11 bini aktif olarak çalışıyor ve uranyumu yüzde 5 saflığa kadar zenginleştirebiliyor. Santrifüj, çok hızlı dönen bir silindir şeklindedir ve uranyum gazı bu silindirin içinde pompalanmaktadır.

İran, 2015 yılında imzalanan nükleer anlaşma kapsamında zenginleştirme oranını %3.67 ile sınırlamayı kabul etmişti. Ancak ABD’nin 2018’de anlaşmadan çekilmesiyle birlikte İran, zenginleştirme seviyesini önce %20’ye, ardından %60’a kadar yükseltti. Silah yapımında kullanılabilecek düzeyde zenginleştirilmiş uranyumun eşiği ise %90.

Natanz tesisi geçmişte birçok kez sabotaj ve siber saldırının hedefi olmuştu. 2010’da keşfedilen Stuxnet virüsü, 2021’de yaşanan patlama ve nükleer bilimci Mustafa Ahmedi Ruşen’in 2011’deki suikastı bu saldırılar arasında yer alıyor.

Fordo: Dağın içine gizlenen tesis

Fordo Yakıt Zenginleştirme Tesisi, Tahran’ın yaklaşık 160 kilometre güneyinde, Kum kenti yakınlarında yer alıyor. Yeraltına gömülü olan bu tesis, hava saldırılarına karşı en korunaklı noktalardan biri olarak biliniyor.Yaklaşık 3 bin santrifüj kapasitesine sahip olan Fordo’nun varlığı 2009 yılında uluslararası kamuoyuna duyurulmuştu. İran, nükleer anlaşma kapsamında buradaki faaliyetleri 15 yıl askıya almayı ve araştırma tesisi statüsüne geçmeyi kabul etmişti. Ancak ABD’nin anlaşmadan çekilmesinin ardından İran burada yeniden zenginleştirme faaliyetlerine başladı.

Kasım 2022’de zenginleştirme oranı %60’a çıkarıldı. Bu gelişme, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’nın denetimlerine rağmen Fordo’nun küresel nükleer denetim çabalarına meydan okuyan bir unsur hâline gelmesine yol açtı.


Arak: Plütonyum burada üretiliyor

Merkezi Eyaleti’nde yer alan Arak reaktörü, plütonyum üretme potansiyeli nedeniyle uzun yıllardır uluslararası endişelere neden oluyor. Tesis, nükleer anlaşma kapsamında betonla doldurularak devre dışı bırakıldı. İran, bu reaktörü yeniden tasarlayarak silah üretimine uygun olmayan bir forma dönüştürmeyi taahhüt etmişti.

Buna rağmen Tahran yönetimi, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’na yaptığı bildirimde reaktörü 2026 yılına kadar yeniden faaliyete geçirmeyi planladığını duyurdu.

İsfahan: Nükleer yakıt dönüşümü

İsfahan tesisi, uranyumu zenginleştirme ve nükleer yakıt formuna dönüştürme amacıyla faaliyet gösteriyor. Burada üretilen uranyum hekzaflorür (UF6) gazı, Natanz ve Fordo’daki santrifüjlerde kullanılıyor.Tesis aynı zamanda Buşehr nükleer santraline yakıt sağlıyor.

Şubat 2023’te, burada dördüncü bir araştırma reaktörünün inşasına başlandığı duyurulmuştu. İsfahan’daki faaliyetler, İran’ın tam bir nükleer yakıt döngüsüne ulaşma hedefinin bir parçası olarak görülüyor.

Buşehr: İran’ın tek faal nükleer santrali

Buşehr Nükleer Enerji Santrali, Basra Körfezi kıyısında yer alıyor ve İran’ın faal durumdaki tek sivil nükleer enerji tesisi konumunda. 1975’te Almanya tarafından başlatılan, ardından Rusya tarafından tamamlanan santral 2011’de faaliyete geçti.

Santralde kullanılan nükleer yakıt, silah yapımında kullanılmaması için Rusya’ya geri gönderiliyor. Ancak deprem riski ve güvenlik standartlarına ilişkin kaygılar sürüyor.


Tahran Reaktörü: Tıbbi amaçlı kullanım

1967’de ABD’nin desteğiyle kurulan Tahran Araştırma Reaktörü, tıbbi izotop üretimi için kullanılıyor. Reaktör, 2009’da yakıt sıkıntısı nedeniyle İran’ın %20 oranında zenginleştirme kararı almasına yol açmıştı. 2012’de İran, yerli üretim ilk yakıt çubuklarını bu reaktör için üretmişti.

Parçin: Askeri nükleer faaliyetler

Tahran’ın güneydoğusundaki Parçin tesisi, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’nın geçmiş raporlarında nükleer silah geliştirme faaliyetlerinden şüphelenilen bir nokta olarak yer aldı. İran buradaki nükleer faaliyet iddialarını reddediyor.

2015 yılında yapılan bir IAEA ziyareti, bu konuda netlik sağlamadı. 2022’de tesiste meydana gelen patlamada bir mühendis hayatını kaybetmişti.

Kaynak: Gazete Oksijen


New York Times yazdı: ABD İsrail-İran savaşına dahil oldu, bölgesel savaş riski yükseldi

ABD İran'daki Fordo, Natanz ve İsfahan’daki nükleer tesisleri bombalayarak İran-İsrail savaşına doğrudan dahil oldu. Trump’ın emriyle kullanılan devasa sığınak delici bombalar, bölgedeki tansiyonu tehlikeli bir eşiğe taşıdı. İran’dan misilleme beklentisi yükseliyor

A+ Yazı Boyutunu BüyütA- Yazı Boyutunu Küçült

The New York Times

ABD, İran’daki üç nükleer tesisi bombalayarak ABD ordusunu İsrail’in İran’la savaşına doğrudan dahil etti. Bu hamle, savaşta daha tehlikeli bir aşamayı başlatabilir.

Saldırı, İsrail’in 13 Haziran’da İran’a yönelik sürpriz saldırısıyla başlayan çatışmaya Başkan Donald Trump’ın müdahale edip etmeyeceğine dair günler süren belirsizliğin ardından geldi.

Trump, Pazar sabahı vurulan hedeflerin İran’ın iki büyük uranyum zenginleştirme merkezi — dağ altındaki Fordo tesisi ve daha büyük olan Natanz tesisi — olduğunu açıkladı. Üçüncü hedef ise antik İsfahan kenti yakınlarında, İran’ın neredeyse bomba seviyesine kadar zenginleştirilmiş uranyumu tuttuğuna inanılan bir tesisti.

Saldırı sonrası Cumartesi gecesi sosyal medyada yaptığı paylaşımda "Şu anda tüm uçaklar İran hava sahasının dışında" dedi ve Fordo’ya “tam kapasite” bomba bırakıldığını ekleyerek, “Tüm uçaklar güvenli bir şekilde evlerine dönüyorlar” ifadesini kullandı.

İsrail, İran’ın nükleer bomba geliştirmesini engellemek amacıyla bu tesisleri vurduğunu söylerken, İran nükleer programının barışçıl olduğunu savunuyor. Katar, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve Kuveyt’in büyükelçileri, sınırlarına yakın nükleer tesislerin güvenliğine ilişkin endişelerini dile getirerek, bu tür tesislere yapılacak saldırıların ciddi sonuçlar doğurabileceği uyarısında bulundu.

İran’daki son durum ne?

Trump’a göre ABD savaş uçakları İran’daki üç nükleer tesisi bombaladı.

Trump, ABD’yi uzun süreli “sonsuz savaşlardan” uzak tutma vaadini sürdürürken, İran’ın en ağır korunan yer altı nükleer tesisine saldırı izni vererek kararını değiştirdi.

Pazar sabahı İran’daki ABD bombardımanı, İsrail’in Cumartesi günü İran’daki füze üsleri ve bir nükleer tesise düzenlediği hava saldırılarının ardından gerçekleşti. İsrail kuvvetleri, Ahvaz bölgesinde bulunan füze fırlatma rampaları ve radarları hedef aldı; bu bölge, ABD savaş uçaklarının Fordo’ya saldırı için geçmesi gereken rota üzerinde bulunuyordu.

Savaş dokuzuncu gününe girerken, İsrail İran Devrim Muhafızları’na ait üç komutanın öldürüldüğünü açıkladı. Devrim Muhafızları, İran’ın en güçlü askeri gücü olarak biliniyor.

İsrail’in saldırılarında sivil kayıplar giderek artıyor. İran Sağlık Bakanlığı, Cumartesi günü güncellenen resmi verilere göre, İsrail’in saldırılarında 54’ü kadın ve çocuk olmak üzere 400’den fazla İranlının öldüğünü, en az 3.056 kişinin ise yaralandığını duyurdu. Bakanlık sözcüsüne göre ölenlerin çoğu sivildi.

İran’ın dini lideri Ayetullah Ali Hamaney, suikast endişesiyle tedbirler alıyor. Acil savaş planlarına aşina üç İranlı yetkiliye göre, Hamaney artık komutanlarıyla yalnızca güvendiği bir yardımcı aracılığıyla iletişim kuruyor ve elektronik haberleşmeleri durdurdu. Ayrıca, askeri hiyerarşide kendisinden sonra gelecek isimleri belirledi.

İran Silahlı Kuvvetleri Genelkurmay Başkanı ile üst düzey komutanlar bu savaşta öldürüldü.

Ülkede üç gündür süren neredeyse tamamen kesilmiş internet erişimi, Cumartesi sabahı kısa bir süreliğine yeniden sağlandı ancak iki saat sonra tekrar çöktü. İnternet izleme grubu NetBlocks’a göre, İran halkı hem kendi aralarında hem de dış dünya ile iletişim kurmakta ciddi zorluk yaşıyor.

İsrail füzeleri apartmanlara ve konutlara isabet ettikçe sivil halk acı çekiyor. New York Times’a konuşan bölge halkı, böyle saldırılar yaşamadıklarını, 1980’lerdeki İran-Irak savaşını hatırladıklarını söyledi.

BM’nin nükleer denetim birimine göre, uydu görüntüleri Natanz’daki yer altı uranyum zenginleştirme tesisinin ciddi şekilde zarar gördüğünü gösteriyor; önceki değerlendirmelere göre hasar çok daha büyük olabilir.

İsrail’de son durum ne?

Cumartesi günü İran, İsrail’e balistik füzeler ve dronlar gönderdi. Dronlar, İsrail’in kuzeyinde ve Golan Tepeleri’nde sirenlerin çalmasına neden oldu. Geçen hafta boyunca İsrail genelde İran dronlarını havada durdurarak can kaybını önledi.

Cuma günü İran’dan fırlatılan füzeler, İsrail’in güneyindeki Beerşeva ve üçüncü büyük şehri Hayfa’daki binalarda hasara yol açtı.

İsrail ordusuna göre Perşembe günü İran, Orta İsrail’de yerleşim yerine küme bombası başlıklı bir balistik füze fırlattı. Bu, savaş boyunca bu tür bir silahın ilk kez kullanıldığını gösteriyor.

İran’ın BM Daimi Temsilciliği, Or Yehuda ve çevresine düşen bu füzeyle ilgili yorum yapmaktan kaçındı. Füze ya da içindeki bombacıklar can kaybına yol açmadı; yaralanma olup olmadığı netleşmedi.

İsrail, milyarlarca dolarlık hava savunma sistemine sahip olsa da sistem yoğun saldırı altında zorlanıyor.

İran’ın karşılık vermeye başlamasından bu yana İsrail’in hava savunma sistemleri çoğu balistik füzeyi durdurmayı başardı. Bu durum, İsrail hava kuvvetlerine İran’a karşı saldırı için zaman kazandırdı.

Ancak İsrail, füze savunma füzelerini üretme hızının üzerinde tüketiyor.

ABD savaşa nasıl dahil oldu?

Günler boyunca Trump, yalnızca ABD uçaklarının taşıyabileceği ağırlıktaki sığınak delici bombaları İsrail’e sağlayıp sağlamama konusunda kararsız kaldı. Fordo gibi yer altı tesislerini vurmak için bu bombalar şart.

Trump yönetimi kısa süre öncesine kadar bu çatışmadan uzak durmaya kararlıydı. Dışişleri Bakanı Marco Rubio, “İran’a yönelik saldırılarda yer almıyoruz; önceliğimiz bölgede Amerikan kuvvetlerini korumak” dedi.

Ancak barış çağrıları yapan Trump, zamanla daha saldırgan açıklamalar yapmaya başladı.

Uzmanlara göre, ABD’nin İsrail’in saldırılarına doğrudan katılması, İran’ın bölgedeki Amerikan üslerine hızla misilleme yapmasına yol açabilir.

Massive Ordnance Penetrator (Büyük Patlayıcı Delici Bomba) nedir?

ABD Hava Kuvvetleri, Massive Ordnance Penetrator ya da GBU-57 olarak bilinen bu bombayı yer altı savunmalarını delmek için geliştirdi. Aynı zamanda “sığınak delici” olarak da biliniyor.

ABD bu silahı 2004 yılında, George W. Bush döneminde İran ve Kuzey Kore’nin dağ altına inşa ettiği nükleer tesisleri hedef alarak geliştirmeye başladı. Trump’ın ilk döneminde test edilerek ordu envanterine eklendi.

Bu bomba, benzer büyüklükteki klasik bombalardan daha kalın çelik bir dış yapıya ve daha az patlayıcı maddeye sahip. Kalın çelik gövdesi, bombanın toprak, kaya veya betonu delerek derinlere inmesini ve ardından infilak etmesini sağlıyor.

Uzunluğu 6 metre, ağırlığı ise 13,6 ton olan bu bomba, yalnızca Amerikan B-2 hayalet bombardıman uçağı tarafından taşınabiliyor. İsrail’in savaş uçakları bu kadar ağır bombaları taşıyacak seviyede değil.

ABD ordusu, Fordo tesisini tek bir bombayla yok etmenin mümkün olmadığını; bu yüzden saldırıların peş peşe dalgalar halinde yapılması gerektiğini belirtti. B-2’ler aynı noktaya ardı ardına bomba bırakabiliyor.

© 2025 The New York Times Company 


Arap basını: ABD, İran'a bilgi verdi, tek seferlik saldırı

Arap medyasına açıklamalarda bulunan İranlı üst düzey bir yetkili, Washington'un saldırı öncesi İran'a bilgi verdiğini öne sürdü ve ABD'nin saldırısının tek seferlik olduğunu ifade etti

A+ Yazı Boyutunu BüyütA- Yazı Boyutunu Küçült

ABD'nin İran’a düzenlediği ani saldırıyla Fordow, İsfahan ve Natanz’daki nükleer tesisler hedef alındı. Washington saldırı öncesinde Tahran’a bilgi verdi hatta İranlı üst düzey bir kaynak, tesislerin önceden tahliye edildiğini ve zenginleştirilmiş uranyum stoklarının güvenli alanlara taşındığını doğruladı.

Saldırı önceden bildirildi

Güvenlik nedeniyle isminin açıklanmasını istemeyen İranlı yetkili, ABD’nin saldırıdan önce Tahran’a mesaj ilettiğini ve çatışmayı genişletme niyetinde olmadığını bildirdiğini aktardı. Washington ayrıca saldırının tek seferlik olduğunun da altını çizdi.

Aynı kaynağa göre ABD yönetimi, yalnızca Fordow, İsfahan ve Natanz’daki nükleer tesisleri hedef almayı planladı. İran tarafı da bu çerçevede söz konusu tesisleri tahliye etti ve “zenginleştirilmiş uranyumun büyük kısmı” güvenli noktalara taşındı. Öyle ki, sadece iki gün önce uydu görüntülerindeki fotoğraflarda da bu iddia kısmen desteklendi. Görüntülerde onlarca kamyonun tesislerin hemen çıkışında olduğu görüldü.


Saldırıya ilişkin ayrıntılar

Üç nükleer tesisi bombalamak için havalanan B-2 bombardıman uçakları ABD'den havalanarak Orta Doğu'ya geldi. Fordow yer altı nükleer tesisine toplam altı adet, her biri 13,6 ton (30.000 libre) ağırlığında olan MOP (Massive Ordnance Penetrator) bombası atıldı. Uzmanlar, bu bombalardan ikisinin tesisin ana girişlerine, ikisinin ise havalandırma şaftına yöneltildiğini belirtiyor.

Ayrıca bir Amerikan denizaltısından fırlatıldığı düşünülen 30 Tomahawk füzesi, Natanz ve İsfahan’daki tesisleri hedef aldı. Bu iki tesis, son günlerde İsrail tarafından da bombalanmıştı.

CBS’e konuşan ABD'li bir yetkili “İsfahan’daki yer altı tesisi, Fordow’dan bile daha zorlu bir hedefti.” dedi.

Hasar tespiti henüz yapılamadı

ABD'nin saldırılarının yol açtığı hasara dair somut veriler henüz paylaşılmış değil. Fordow tesisinin 80–90 metre derinlikte olduğu düşünüldüğünden, bazı uzmanlar aynı noktaya birden fazla bomba atılmasının gerekmiş olabileceğini belirtiyor.

Washington merkezli Foundation for Defense of Democracies’in (FDD) başkanı, 'güvenilir' bir İsrailli kaynağa dayandırdığı açıklamasında, “Saldırı İran’ın nükleer programını sonlandırmış gibi görünüyor. Kesin teyit önümüzdeki 24 saatte gelecek,” dedi. Ancak birçok uzmana göre, bu iddiayı destekleyecek veriler henüz mevcut değil.

Diplomasi mi yoksa sembolik saldırı mı? 

İran, halihazırda İsrail’in saldırılarıyla karşı karşıyayken ABD ile aynı anda topyekün bir savaşa girmeye sıcak bakmıyor. Bombardımandan önce Tahran, nükleer müzakerelere yeniden başlamaya hazır olduğunu bildirmiş ancak bunun için İsrail’in saldırılarını durdurması gerektiğini şart koşmuştu.

Saldırının önceden haber verilmiş olması ve ABD’nin doğrudan çatışma istemediğine dair özel bir mesaj göndermesi, İran'ın vereceği yanıtın da benzer şekilde sembolik olacağı yönünde.

Ancak bu kez İran’ın elindeki seçenekler daha çeşitli. Nükleer Denetim Anlaşması’ndan (NPT) çekilmek, yabancı denetçileri ülkeden çıkarmak, İsrail’in Dimona nükleer tesisini hedef almak ya da Hürmüz Boğazı’ndaki deniz trafiğini sekteye uğratmak bu seçenekler arasında yer alıyor.

Kaynak: Gazete Oksijen


New York Times haberi: Trump, ABD'yi Orta Doğu'daki savaşa dahil etti

ABD Başkanı Donald Trump, İran’ın Fordo, Natanz ve İsfahan’daki nükleer tesislerine hava saldırısı düzenlendiğini duyurdu. New York Times analizinde, Washington'un Orta Doğu'daki savaşa resmen dahil olduğu belirtilirken, Trump'ın siyasi sözlerinin çelişkileri yer aldı

A+ Yazı Boyutunu BüyütA- Yazı Boyutunu Küçült

Maggie Haberman-Jonathan Swan / New York Times 

ABD Başkanı Donald Trump, cumartesi akşamı yaptığı açıklamayla, Amerikan ordusunun İran’daki üç nükleer tesisi, aralarında yer altındaki Fordo uranyum zenginleştirme tesisinin de bulunduğu hedefleri bombaladığını duyurdu.

Bu gelişmeyle birlikte ABD, Orta Doğu’daki savaşa doğrudan müdahil oldu.Trump, açıklamayı Washington saatiyle akşam 8’den kısa süre önce kendi sosyal medya platformu Truth Social üzerinden yaptı

Bombardıman sonrası barış mesajı

“İran’daki üç nükleer tesise, Fordo, Natanz ve İsfahan dâhil olmak üzere çok başarılı bir saldırı gerçekleştirdik. Tüm uçaklarımız şu an İran hava sahasının dışında,” ifadelerini kullanan Trump, “Fordo’daki ana tesise tam kapasite bomba bırakıldı. Tüm uçaklarımız güvenli bir şekilde dönüş yolunda. Büyük Amerikan Savaşçılarımızı tebrik ediyorum. Bu saldırıyı dünyada yapabilecek başka bir ordu yok. ARTIK BARIŞ ZAMANI!” diye yazdı.

'İki hafta' açıklamasından sadece iki gün sonra bombaladılar

Saldırı, Beyaz Saray’ın “önümüzdeki iki hafta içinde karar verilecek” dediği açıklamadan sadece iki gün sonra gerçekleşti. İsrailli yetkililerin saldırıdan önceden haberdar edildiği, Trump’ın da saldırı sonrası İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile görüştüğü bildirildi. Konuya yakın bir kaynak, isminin açıklanmaması kaydıyla bu bilgiyi doğruladı.

Saldırı başarılı oldu mu?

Saldırıda kaç bomba kullanıldığı ya da İran’ın uranyum zenginleştirme kapasitesine ne kadar zarar verildiği henüz netlik kazanmadı. İran’ın nükleer silah üretme potansiyeline darbe vurulup vurulmadığı da belirsizliğini koruyor.

İsrail’in İran’la yürüttüğü savaşa katılıp katılmama konusunda kararsız kalan Trump, saldırının hemen ardından hâlâ diplomatik çözüm umudunun sürdüğünü ima etti. Ancak İran’ın bu aşamada müzakereye açık olup olmayacağı belirsiz.

Trump, İran’a yönelik olası bir saldırı kararını değerlendirdiği dönemde, Cumhuriyetçi Parti içinde de baskıyla karşı karşıya kaldı. Parti içinde bazı isimler saldırıyı desteklerken, bazı danışmanlar ise ABD’nin doğrudan askeri müdahalede bulunmak yerine yalnızca istihbarat desteğiyle yetinmesi gerektiğini savundu.

Diğer danışmanlar ise Trump’ın kararlı olduğunu görerek, olası sonuçlar konusunda bilgilendirme yapmaya ve ilk saldırıdan sonra ABD’nin daha fazla karışmamasını sağlamaya çalıştı.

Aylar boyunca, Başkan Yardımcısı JD Vance, İran’da rejim değişikliğini hedefleyen bir savaşın tehlikeleri konusunda uyarılarda bulunmuştu. Trump da son günlerde danışmanlarına ve yakın çevresine, İran’ın yönetimini devirmeye yönelik uzun süreli bir savaşa girmek istemediğini söylemişti.

Trump kendisiyle çelişti

Trump, daha önce defalarca ABD askerlerini yurtdışında savaşa göndermek istemediğini dile getirmişti. İsrail, İran’a hava saldırılarına başladığında dahi, Trump, Vance ve özel elçisi Steve Witkoff’a İran’la diplomasi arayışını sürdürmeleri talimatını vermişti.

Ancak Trump, İranlı yetkililerin mesajlara geç yanıt vermesinden rahatsızlık duyduğunu da ifade etmişti. Amerikan tarafı, İran’da muhataplarının gerçekten Dini Lider Ayetullah Ali Hamaney’i temsil edip etmediğini anlamakta zorlandıklarını dile getiriyordu.

Şimdi ise Trump’ın ekibi, İran’dan gelecek olası misillemelere karşı hazırlık yapıyor.

İstihbarat desteği kabul edilmişti

Netanyahu, 9 Haziran’da Trump’la yaptığı telefon görüşmesinde, İran’a saldırı kararında kararlı olduğunu açıkça ifade etmişti. Trump, aylar süren nükleer müzakere çabalarının ardından yalnızca istihbarat desteği vermeyi kabul etmişti. Ancak İsrail 13 Haziran’da İran’a hava saldırısı başlattığında, Trump’ın bu operasyonu tam anlamıyla destekleyip desteklemediği hala net değildi.

İlk saldırının ardından ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio tarafından yapılan açıklama, ABD’yi çatışmadan uzak tutan bir ton içeriyordu ve İsrail’le dayanışmadan açıkça söz etmeyen nadir Amerikan açıklamalarından biri oldu.

'Büyük bombayı bırakmam gerekebilir'

Ancak ertesi sabah İsrail’in saldırılarının başarılı olduğu anlaşılınca, Trump operasyonun başarısında kendi katkısına dikkat çekmeye başladı.

Kanada’daki G7 zirvesine gitmeye hazırlanan Trump, o hafta sonu danışmanlarına “büyük bombayı bırakmam gerekebilir” dedi. Bu ifadeyle, sadece ABD’nin elinde bulunan ve B-2 hayalet bombardıman uçaklarıyla taşınabilen 13.600 kilogramlık sığınak delici GBU-57A/B bombalarını kastettiği belirtiliyor.

Trump ve ani değişen kararları

Trump, siyasi kariyerini 11 Eylül saldırıları sonrası başlayan Irak Savaşı’nı eleştirerek şekillendirmişti. Ancak ilk başkanlık döneminde en gurur duyduğu eylemlerden biri, İran Devrim Muhafızları Kudüs Gücü Komutanı General Kasım Süleymani’nin 2020’de öldürülmesiydi.

Bu suikast, Trump’ın dış müdahalelere karşı çıkan bazı destekçileriyle arasını açmış olsa da, Trump bu kararının ABD’nin çıkarları doğrultusunda alındığını her fırsatta savunmuştu.

 © 2025 The New York Times Company


ABD halkı bu saldırıları destekliyor mu?

YouGov ve The Economist tarafından yapılan son ankete göre, Amerikalıların büyük bir çoğunluğu bu çatışmadan uzak kalınması gerektiğini düşünüyor. Sadece yüzde 16’lık bir kesim ABD’nin askeri olarak dahil olmasını destekliyor. Veriler, siyasi görüşe göre küçük farklılıklar gösterse de genel eğilim net; Amerikan halkı yeni bir Orta Doğu savaşına sıcak bakmıyor, anketin yapıldığı tarih aralığı ise 13-16 haziran.

Ankete göre, ABD’de erkeklerin yüzde 19’u İran’a yönelik savaşı desteklerken, kadınlarda bu oran yüzde 13 olarak ölçüldü. Savaş karşıtı kesim ise erkeklerde yüzde 59, kadınlarda yüzde 60 seviyesinde. Kararsızlar arasında ise erkeklerin oranı yüzde 22, kadınların oranı ise yüzde 27 olarak kaydedildi.

 
 
 

Son Yazılar

Hepsini Gör
18

Beyaz Saray: Rusya 50 gün içinde anlaşmaya varmazsa ağır yaptırımlarla karşı karşıya kalacak Beyaz Saray Sözcüsü Leavitt, Başkan Trump’ın...

 
 
 
17

Savaşları bitireceğim' demişti: Trump'ın ilk 5 ayındaki saldırı sayısı, Biden'ın 4 yılını geçti ABD Başkanı Trump, ikinci döneminde...

 
 
 

Comments


©2023 copyright by MD all rights reserved

bottom of page