notlar
- mutlunecmettin
- 8 May
- 14 dakikada okunur
New York Times inceledi: Çin neden Fas'taki fabrikalara yatırım yapıyor?
Çinli otomotiv ve batarya üreticileri, Avrupa’daki yüksek gümrük vergilerini aşmak için Fas’ı üretim ve ihracat üssüne dönüştürüyor. New York Times'a göre Fas, düşük maliyetli iş gücü ve AB ile serbest ticaret avantajıyla öne çıkıyor
Çin Devlet Başkanı Şi Cinping, geçen kasım ayında Brezilya’daki G20 zirvesinden dönerken Kazablanka’ya uğradı. Burada geleneksel bir karşılama olan hurma ve süt ikram edildi ve Fas Veliaht Prensi Moulay Hassan ile bir görüşme gerçekleştirdi.
Kısa süreli bu ziyaret, Çin ile Afrika’nın en büyük otomotiv üretim merkezi olan Fas arasındaki ekonomik bağların güçlendiğinin bir göstergesiydi. Fas, Avrupa’ya yönelik ihracatlarda gümrük vergilerinden kaçınmak isteyen Çinli şirketler için giderek daha önemli bir geçiş noktası haline geliyor.
Son birkaç yılda, Çinli enerji, elektrikli araç ve batarya üreticilerinin Fas’a yaptığı yatırımlar hızla arttı. Bir tahmine göre bu alana 10 milyar dolar yönlendirildi. Batarya üreticisi Gotion High-tech gibi otomotiv alanında faaliyet gösteren onlarca Çinli şirket, Fas’ta faaliyete başladı.
AB ile serbest ticaret anlaşması var
Bu büyüme, yüksek gümrük vergileri, ticaret kısıtlamaları ve jeopolitik rekabetlerle şekillenen yeni küresel ticaret sisteminde, Avrupa Birliği ile serbest ticaret anlaşması olan Fas gibi ülkelerin oynadığı bağlayıcı rolün önemini gösteriyor.
Düşük ya da sıfır gümrük vergisine tabi ülkeler olarak statülerinden faydalanmak isteyen bu tür ülkeler, Batı’yı ya da Çin’i karşılarına almadan ticaret fırsatlarını değerlendirme yönünde dikkatli bir denge kurmak zorunda kalıyor. Ancak Trump yönetiminin küresel ticaret sistemine zarar vermesiyle bu yol çok daha hassas hale geldi.
Batarya teknolojisi, otonom sürüş ve eğlence yazılımları alanlarında birçok rakibini geride bırakan Çinli otomobil üreticileri, Latin Amerika, Asya, Avrupa ve Afrika’da küresel çapta büyüme hedefliyor.
Donald Trump’ın başkan seçilmesinden önce bile, ABD ve Avrupa, kendi elektrikli araç endüstrilerinin, ucuz fiyatlarla satış yapan Çinli şirketlerle nasıl rekabet edeceği konusunda endişeliydi. Geçtiğimiz yıl, Biden yönetimi Çinli elektrikli araçlara yüzde 100 gümrük vergisi uygulayarak bu ürünlerin ülkeye girişini fiilen engelledi. Avrupa Birliği de Çin’den gelen elektrikli araçlara yüzde 45’e kadar çıkan gümrük vergileri getirdi.
Avrupa'ya geçiş noktası
Bu tür ticaret engelleri, Çinli üreticilerin ithalat vergilerinden kaçınmalarını sağlayan Meksika, Vietnam, Tayland, Malezya, Hindistan, Endonezya, Türkiye ve Fas gibi ülkeler için fırsat yarattı. Çinli üreticiler için Fas, Avrupa Birliği’ne yönelik başlıca geçiş noktalarından biri.
Pekin’in “Fas’ın temel avantajlarından yararlanmak istediğini” söyleyen ekonomist ve Multipolarity Report’un kurucusu Alexandre Kateb, Fas’ın 20 yıldır “otomotiv sanayi ekosistemi” kurduğunu belirtiyor. Avrupa ve Afrika’ya komşu olan ülke, Tanger-Med gibi limanlara sahip gelişmiş bir ulaşım ağına ve batarya üretiminde kullanılan fosfat rezervlerine sahip. Ayrıca, temiz enerjiye geçiş süreci de hızla ilerliyor.
Auto World Journal’a göre Fas, 2023’te Avrupa Birliği’ne en fazla otomobil ihraç eden ülke olarak Çin, Japonya ve Hindistan’ı geride bıraktı.
Fransız otomobil üreticisi Renault, Avrupa’ya kıyasla daha düşük iş gücü ve enerji maliyetleri nedeniyle 20 yılı aşkın süredir Fas’ta üretim yapıyor. Chrysler ve Jeep markalarının sahibi olan Stellantis grubu da 2019’dan bu yana Fas’taki varlığını genişletiyor.
Chatham House’un Orta Doğu ve Kuzey Afrika programında yardımcı araştırmacı olan Ahmed Aboudouh, Çinli otomobil üreticileri için Fas’ın, ABD’ye yönelik gümrük vergilerinden kaçınmak isteyen üreticiler için Meksika’nın oynadığı role benzer bir işlev görebileceğini söylüyor.
Ancak Çin ile ABD ve Avrupa arasındaki gerilimin artması, Fas için ekonomik ve jeopolitik çıkarların her zaman örtüşmediği zorlu bir dengeyi beraberinde getiriyor. Washington, Çin’e yönelik tarifeleri yüzde 145’e kadar çıkardı.
Trump yönetimi, Fas’ı daha yüksek gümrük tarifeleri tehdidiyle, Çin’e karşı bir tercih yapmaya zorlayabilir.
Fas’ın “Çin’i önemli bir ortak” olarak gördüğünü söyleyen Aboudouh, Trump’ın Çin ile ticaret yapan ülkelere baskı uygulayabileceği riskinin farkında olduklarını belirtiyor.
Çin’in Kuşak ve Yol Girişimi kapsamında sağladığı krediler ve yatırımlar, Fas’ın ekonomik kalkınmasına katkı sağladı. Bu kapsamda ülkeye yüksek hızlı tren hattı, güneş enerjisi santralleri ve Tanca’da 10 milyar dolarlık bir teknoloji merkezi inşa edildi. Bu yıl, Nijerya ile Fas arasında planlanan 26 milyar dolarlık doğal gaz boru hattında kullanılacak çeliği de bir Çinli şirket sağlayacak.
Aynı zamanda Fas için ABD ile stratejik ortaklık da öncelikli. Aboudouh’a göre Fas, NATO ile askeri tatbikatlar yapıyor ve ABD ile terörle mücadelede iş birliği içinde. Ayrıca F-35 savaş uçaklarını satın alma isteği bulunuyor. Aboudouh, Fas’ın Çin ile ilişkilerini “AB ve ABD pahasına” geliştirmeyeceğini vurguluyor.
Fas, 20 yıldır ABD ile serbest ticaret anlaşmasına sahip. Ancak Trump, neredeyse tüm ithalatlara uyguladığı %10’luk genel tarife ile Fas’ı da kapsadı. Buna rağmen, Meksika, Vietnam ve Tayland gibi ülkelere yöneltilen ek ve daha sert gümrük vergilerine Fas şu ana dek maruz kalmadı.
Bu arada Çin’in üretimi artmaya devam ediyor; bu durum Trump yönetiminin dikkatini çekebilir.
Aboudouh, Fas’ın uzun süredir ABD ve Çin arasında bir "denge politikası" izlediğini belirtiyor. Biden yönetimi, Çin yatırımları konusunda Fas’a belli bir tolerans gösterdi. Ancak Trump yönetimi altında bu manevra alanı daralırsa, Fas’ın daha temkinli davranabileceğini söylüyor.
New York Times analizi: Volkswagen Çin'de yolunu nasıl kaybetti?
Acımasız bir fiyat savaşı, tüketici talebindeki ani değişimler ve Sincan'daki insan hakları sorunları, VW'nin 40 yıldır liderlik ettiği bir pazarda tökezlemesine neden oldu. New York Times, bir zamanlar Çin pazarında lider olan otomobil devinin düşüşünü yazdı
Keith Bradsher / The New York Times
Volkswagen'ın kuzeybatı Çin'in Sincan bölgesinin kalbinde yer alan montaj fabrikasındaki endüstriyel binaların yüksek duvarları yüzlerce metre boyunca uzanıyor; bir zamanlar Alman endüstriyel gücünün sembolü olan bu binalar şimdi Volkswagen'ın Çin'deki ticari ve siyasi bataklığının bir işareti. Volkswagen Group, kırk yıl boyunca Çin'de pazar lideriydi ve sürücüler tutumlu Volkswagen Santana'lardan güçlü Audilere ve Porsche'lere kadar geniş otomobil yelpazesine değer veriyordu. Ancak VW'nin Çin'in otomobil üreticisi olarak yerini Çinli elektrikli araç devi BYD aldı.
Bir dönemin kralı
BYD son üç yılda tamamen elektrikli otomobil satışlarını hızla artırarak VW'yi geçen yıl bu pazara büyük bir yatırım yapmaya zorladı. Ardından BYD, bu yıl sadece batarya gücüyle uzun mesafeler gidebilen ve küçük benzinli motorları yedek olarak kullanan plug-in benzinli-elektrikli hibritlerin satışını artırarak VW'yi yine hazırlıksız yakaladı. VW'nin hızla büyüyen bu kategoride çok seçeneği var ve bu boşluk gelecek yılın sonuna kadar tam olarak kapanmayacak. Çin otomobil endüstrisi danışmanı Michael Dunne, “Çinli tüketiciler VW'yi geçmişin, küresel markaların hüküm sürdüğü bir dönemin kralı olarak görüyor. Bugün pek çok Çinli tüketici VW ürünlerine kayıtsızlıkla yaklaşıyor. Kendi markalarının daha taze, daha cazip tekliflerini tercih ediyorlar" dedi.
"Yüzde 50 indirimle piyasaya sürülmeye zorlanıyor"
Çin'in devlete ait bankaları ve yerel yönetimleri, yerel otomobil üreticilerine para pompalayarak bazı üreticilerin otomobilleri üretim maliyetinin çok altında satmasına olanak sağlıyor. Volkswagen yöneticileri fiyat kırma savaşına katılmayı reddettiklerini ve bunun sonucunda pazar paylarını kaybettiklerini söylüyorlar. Bir Volkswagen sözcüsü, “Elektrikli otomobiller yüzde 50'ye varan indirimlerle piyasaya sürülmeye zorlanıyor. Bu nedenle geçen yıl bu sağlıksız ortamda ne pahasına olursa olsun büyümeye devam etmek istemediğimize karar verdik" ifadelerini kullandı.
İlk kez fabrikalarını kapatmak zorunda kalabilir
Volkswagen'ın yaşadığı sıkıntılar şirketi bir bütün olarak etkiliyor. Bu yılın ilk dokuz ayında Çin'de satılan otomobil sayısındaki yüzde 10,2'lik düşüş, dünyanın geri kalanında elde ettiği tüm satış artışını sildi süpürdü. Sonuç olarak tüm grubun dünya çapındaki satışları bir miktar azaldı ve şirket salı günü yaptığı açıklamada üçüncü çeyrekte karının düştüğünü duyurdu. Şirket, kısmen Çin'den gelen rekabet nedeniyle 87 yıllık tarihinde ilk kez Almanya'daki fabrikalarını (her biri binlerce işçi çalıştıran üç fabrika) kapatmak zorunda kalabilir.
Siyasi sorunlar
Siyasi yanlış adımlar VW'nin sıkıntılarını daha da arttırdı. Mayıs ayında VW, Çin'den Avrupa'ya bataryalı elektrikli otomobil ihraç etmeye başladı. Sorun, Avrupa Birliği'nin Çin'den getirilen bu tür araçlara gümrük vergisi uygulamaya çoktan başlamış olmasıydı. Avrupa Birliği'nin yürütme organı olan Avrupa Komisyonu, bir yıldan uzun bir süre önce Çin hükümetinin elektrikli otomobilleri uygunsuz bir şekilde sübvanse edip etmediğine ilişkin bir soruşturma başlattı. Pekin, üreticilere Avrupa soruşturmasıyla işbirliği yapmamaları için baskı yaparak karşılık verdi. Diğer bazı yabancı üreticilerin aksine VW, Avrupa Komisyonu ile bilgi paylaşmayı reddetti.
Çinli Chery, Rusya'daki otomobil pazarını ele geçirdi: Batılı rakiplerinin boşalttığı tesislere yerleşti
Mayıs ayında VW, Cupra Tavascan bataryalı elektrikli otomobilleri Çin'in merkezindeki yeni bir tasarım ve üretim kompleksinden Avrupa'ya sevk etmeye başladı. Ancak kısa bir süre sonra Avrupa Komisyonu gümrük vergilerini uygulamaya karar verdi. VW gibi işbirliği yapmayan şirketlere bu haftadan itibaren en yüksek gümrük vergisiyle karşı karşıya kalacakları söylendi: Yüzde 37.
VW tarifelerini yüzde 21'e indirmeyi başardı ve bu tarifeler çarşamba günü yürürlüğe girdi. Ancak VW'nin en büyük rakiplerinden biri olan ve daha önce işbirliği yapmış olan Tesla, komisyonu tarifesini sadece yüzde 7,8'e düşürmeye ikna etti. BYD ise yüzde 17 oranında ödeme yapıyor. VW, dünyanın en düşük maliyetli üreticisi olan Çin'den ithal edilen elektrikli otomobillerin kendi iç pazarında kalıcı bir dezavantaj yaratma ihtimaliyle karşı karşıya.
Uyuşturucu krizi
VW için en son zorluk 23 Ekim'de, dışişleri bakanlığının Volkswagen markasının Çin'deki pazarlama müdürünün kokain testinin pozitif çıktığını, 10 gün hapiste tutulduğunu ve ardından sınır dışı edildiğini açıklamasıyla ortaya çıktı. Söz konusu kişi test yapıldığında Tayland'daki bir tatilden yeni dönmüştü. VW dava hakkında yorum yapmayı reddetti. Ancak Volkswagen'ın Çin'deki en uzun soluklu sorunu Sincan'ın başkenti Urumçi'de yaşanıyor. Volkswagen ve devlete ait bir ortak girişim ortağı olan SAIC Motor of Shanghai, 2013 yılında Urumçi'de Çin'in batısında satmak üzere ucuz, benzinle çalışan otomobiller üretmek için bir montaj tesisi kurdu. Volkswagen, Sincan'da ağırlıklı olarak Müslüman bir etnik grup olan çok sayıda Uygur'u işe almaya özen göstermişti. Uygurlar uzun süredir Çinli işverenlerin ayrımcılığına maruz kalıyor ve Uygur gruplarının 2008-2014 yılları arasında gerçekleştirdiği ölümcül saldırıların ardından Uygurlara yönelik güvensizlik daha da derinleşti.
Volkswagen CEO'sundan AB'ye çağrı: Çin’e karşı planlanan gümrük vergilerini gözden geçirin
2014 yılından itibaren Çin, Uygurlara ve Sincan'da çoğunluğu Müslüman olan diğer etnik gruplara karşı sert baskılar uygulamaya başladı. 1 milyon kadar etnik Uygur, Kazak ve diğer azınlıklar telkin kamplarına, gözaltı merkezlerine ve hapishanelere gönderildi. Kırsal kesimdeki Uygurları fabrikalara ve diğer kentsel işlere göndermeye yönelik bağlantılı zorunlu çalışma programları da insan hakları gruplarının ağır eleştirilerine neden oldu ve ABD ile bazı Avrupa ülkelerinin 2021'den bu yana Sincan'dan ithalatı kısıtlamasına yol açtı.
VW için bir başka sorun da Urumçi'deki ortak girişim montaj tesisinin zayıf satışlar nedeniyle 2019'dan bu yana otomobil üretmemesi. Batı Çin'deki VW bayilerine teslim edilmek üzere otomobillerin son hazırlıklarını yapan işçi sayısı 190'a düştü. Çin'de benzinli araçlara olan talep çökmüş durumda. Urumçi'den ihracat yapmak pratik değil: Yakındaki Orta Asya ülkeleri çok az araba satın alıyor ve fabrika kıyıdan yaklaşık 3 bin kilometre uzakta, deniz yoluyla sevkiyat için çok uzak.
Bu ay yapılan röportajlarda Urumçi'deki Volkswagen sahipleri benzinli araçlarından memnun olduklarını ve elektrikli model istemediklerini söyledi. Elektrikli arabalarla ilgili en büyük endişeleri, elektrikli arabaların bataryalarına zarar veren ve sürüş menzillerini azaltan bölgenin şiddetli soğuğuyla uyumsuz olmalarıydı. Ancak Xinjiang tek başına otomobiller için küçük bir pazar. Elektrikli otomobiller ve plug-in hibritler Çin otomobil pazarının yüzde 54'ünü oluştururken ve hala yükselirken, benzinle çalışan otomobillerin ülke çapındaki satışlarının daha da azalması bekleniyor.
VW'nin Çin'deki benzinli araç montaj tesislerini kapatması gerekiyor. Çin'in doğusundaki Nanjing'de bir fabrikada üretimi durdurdu ve gelecekteki herhangi bir otomobil modelini bu fabrikaya tahsis etmedi, bu da olası bir kapanışın habercisi.
ABD Hazine Bakanı Bessent: 17 ticaret ortağıyla görüşmeler sürüyor, bu hafta anlaşmalar açıklanabilir
Hazine Bakanı Bessent, ABD'nin 18 önemli ticari partnerinden 17'si ile müzakere yürüttüklerini, Çin ile ise henüz görüşülmediğini belirtti. Bessent, "Belki de bu hafta en büyük ticaret ortaklarımızdan bazılarıyla ticaret anlaşmaları açıklayacağımızı düşünüyorum" dedi
ABD Hazine Bakanı Scott Bessent, bu hafta en büyük ticaret ortaklarından bazılarıyla ticaret anlaşmaları açıklayabileceklerini bildirdi. Bessent, ABD Temsilciler Meclisi'nin Mali Hizmetler ve Genel Kamu Ödenekleri Alt Komitesi'nde düzenlenen oturuma katıldı. Anlaşmaların ABD'nin ticari ortaklarına bağlı olacağını söyleyen Bessent, ABD'nin 18 önemli ticari partnerinden 17'si ile müzakere yürüttüklerini kaydetti. Bessent, Çin ile henüz müzakere halinde olmadıklarını belirterek, "Bizden alınan gümrük vergilerinde önemli bir azalma görebileceğimizi umuyorum" diye konuştu.
Trump'ın vergi kararı film stüdyolarının gişe gelirlerini yok edebilir
Müzakerelerin iyi ilerlediğini ve ABD'nin ticari ortaklarının iyi teklifler sunduğunu aktaran Bessent, "Belki de bu hafta en büyük ticaret ortaklarımızdan bazılarıyla ticaret anlaşmaları açıklayacağımızı düşünüyorum" ifadesini kullandı. Bessent, tarife maliyetlerini kimin ödediğine yönelik soruya cevaben de bunun karmaşık faktörlere bağlı olduğunu dile getirdi.
"Veriler resesyonda olduğumuzu göstermiyor"
ABD'nin resesyonda olup olmadığına yönelik soruyu yanıtlayan Bessent, "Ben verilere inanırım ve verilerde resesyonda olduğumuzu gösteren hiçbir şey yok. İstihdam raporu yukarı yönlü bir sürpriz yaptı. Bu ekonomik rakamlar önemli ölçüde revizyona tabidir. İlk çeyrek GSYH'nin yukarı yönlü revize edileceğine inanıyorum" dedi. Bessent, ABD'nin borç limitine ulaşıp mali yükümlülüklerini yerine getiremeyeceği ve temerrüde düşeceği olası tarih olarak adlandırılan "X günü" konusundaki soruyu da yanıtladı.
X gününe yaklaşıldığını düşündüklerinde bunu Kongre ile paylaşacaklarını anlatan Bessent, "Elbette ABD hükümeti asla temerrüde düşmeyecek. Hazine borç limitini aşmak için hilelere başvurmayacak. Borç limitinin yükseltildiğinden emin olacağız" şeklinde konuştu.
Trump'ın vergi kararı film stüdyolarının gişe gelirlerini yok edebilir
Trump'ın yabancı ülkelerde çekilen filmlere yüzde 100 gümrük vergisi uygulama kararı Hollywood'da kafa karışıklığı yarattı. Vergi teşviki bekleyen sektör yöneticileri, ABD'nin bu kararına diğer ülkelerin yanıt vermesinden ve gişe gelirlerini kaybetmekten korkuyor
ABD Başkanı Donald Trump, yurtdışında yapılan filmlere yüzde 100 oranında gümrük vergisi getirileceğini açıkladı. Trump'ın kararı Amerikan film endüstrisinde kafa karışıklığı ve endişe yarattı.
Aslında Hollywood yıllardır, film ve televizyon yapımlarının başka ülkelere kaymasını engelleyecek adımlar için siyasetçilerle görüşüyor. Ancak Wall Street Journal'da yer alan habere göre Hollywood'un aklındaki gümrük vergisi değildi.
Gazeteye konuşan endüstri yöneticileri, belirli değeri olmayan bir fikri mülkiyet ürününe nasıl vergi uygulanacağına dair kafa karışıklığı yaşadıklarını söyledi.
Sektör yöneticileri aynı zamanda ABD'nin gümrük vergisi kararına diğer ülkeler tarafından karşılık verilmesi durumunda stüdyoların diğer ülkelerdeki gelirlerinin de zarar görmesinden endişe ettiklerini söyledi.
Trump'ın tarife kararının ardından Netflix, Disney, Warner Bros. Discovery ve Paramount hisselerinde yüzde 2'yi aşan düşüşler görüldü.
Sektör temsilcileri, Amerikan film endüstrisinin 2023'te 15,3 milyar dolar ticaret fazlası verdiğini hatırlatırken, Barclays analistleri tarafından yazılan raporda, "Eğer bu karar geniş çapta uygulanırsa, fayda sağlamak istediği endüstriye zarar verebilir" ifadeleri yer aldı.
Hollywood'un büyük bütçeli yapımlarının genellikle gişe gelirinin çoğunluğunu yurtdışındaki gösterimlerden elde ettiği biliniyor.
Hollywood kararlarının devamı gelebilir
Aktör Jon Voight, geçtiğimiz hafta sonu menajeri Steven Paul ve onun ortağı Scott Karol'ı da yanına alarak, Trump'ın Florida'daki konutunu ziyaret etmişti.
Görüşmeden haberdar olan kaynaklar, Trump'ın bu buluşmanın ardından konuyla ilgili çalışmaya başladığını söyledi.
Beyaz Saray'dan gelen yüzde 100 vergi kararının ardından bir açıklama yapan Voight, kararın önemli değişimlerin bir başlangıcı olabileceğini vurguladı ve "Biraz daha beklememiz gerekiyor" ifadelerini kullandı.
86 yaşındaki aktör bir süredir Trump'ın yakın danışmanlarından biri olarak görev yapıyor ve ocakta Trump tarafından "Hollywood Özel Elçisi" olarak atanmıştı.
Kaynaklar Voight'ın Trump'la vergi teşviki konusunu da görüştüğünü aktardı.
Gümrük vergisi yerine teşvik bekleniyordu
Hollywood'daki birçok kişi aslında federal hükümetin, ABD'yi rakipleri karşısında avantajlı kılmak adına, vergi teşviklerine yönelmesini istiyordu.
Amerikan film endüstrisinde kamera arkasında çalışan çok sayıda kişiyi temsil eden Tiyatro Sahnesi İşçileri Uluslararası Birliği sendikasından pazartesi günü yapılan açıklamada, Trump yönetimine ABD'de film yapımı için vergi teşviği uygulamasına gitme çağrısı yaptı.
Sendikanın açıklamasında, son iki yılda üyelerinin onbinlerce iş kaybettiği vurgulandı.
Trump'tan yabancı filmlere yüzde 100 gümrük vergisi hamlesi
Amerikan film stüdyoları yıllardır, yapımlarını cömert vergi teşvikleri öneren ve işgücü maliyetlerinin daha düşük olduğu ülkelere kaydırmıştı. Bu da, kamera operatörü, makyaj sanatçısı, ışık operatörü gibi set çalışanlarının ABD'de iş bulmasını zorlaştırıyordu.
Daha önce film stüdyolarında çalışan kişilere göre, büyük bütçeli Hollywood filmlerinin büyük çoğunluğunun vergi kesintilerinden faydalanmak için başka ülkelerde çekildiğini söyledi.
Üretimin çoğunluğu yurtdışında
Hollywood'da senenin en çok kazandıran filmi olan 'A Minecraft Movie'nin Kanada'da çekildiği biliniyor. Benzer şekilde, kısa süre içinde vizyona girmesi beklenen Mission: Impossible (Görevimiz Tehlike) serisinin yeni filmi de İngiltere'de çekildi.
20. yüzyılın neredeyse tamamında, Amerikan filmleri ağırlıklı olarak Los Angeles'ta çekiliyordu.
Ancak İngiltere ve Kanada gibi ülkeler, film stüdyolarının set çalışanı, kira veya görsel efekt gibi konulara harcadığı neredeyse her dolar için sübvansiyon verdi. Bunun yanı sıra Doğu Avrupa ülkelerindeki düşük iş gücü maliyetleri de film stüdyoları için bir cazibe nedeni oldu.
Araştırma şirketi ProdPro'nun verilerine göre, geçen yıl 40 milyon dolar bütçenin üzerinde olup ABD'de çekilen sinema ve televizyon prodüksiyonlarının oranı iki yıl öncesine kıyasla yüzde 26 düşüş gösterdi.
Kaynak: Gazete Oksijen
Reuters: Suriye ve İsrail, BAE arabulucuğunda gizlice görüşüyor
Reuters haber ajansı, Suriye'deki yeni yönetimin İsrail'le ilişkileri düzeltmek için gizli görüşmeler yaptığını yazdı. İddiaya göre, iki ülke arasındaki arka kapı diplomasi kanallarının kurulmasına Birleşik Arap Emirlikleri arabuluculuk etti
Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), İsrail ile ilişkileri giderek bozulan Suriye'nin yeni yönetiminin bölge ülkelerinden talebi üzerine Suriye ile İsrail arasında arka kapı diplomasisi kanalları kurdu.
Konuya dair bilgi sahibi bir kişi, Suriyeli bir güvenlik kaynağı ve bölge ülkelerinde görevli bir istihbarat yetkilisinin aktardığı bilgiye göre, daha önce kamuya açıklanmayan temaslar, güvenlik ve istihbarat konularının yanı sıra birbiriyle resmî ilişkisi olmayan iki devlet arasında güven inşasına odaklanıyor.
Kaynaklardan biri, girişimlerin Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed Şaraa'nın 13 Nisan'daki BAE ziyaretinin ardından başladığını ve şu an "teknik konulara" odaklanıldığını belirtti.
Reuters'e konuşan Suriyeli üst düzeydeki bir güvenlik kaynağı ise arka planda yapılan görüşmelerin tamamen güvenlikle ilgili konularla sınırlı olduğunu ve terörle mücadeleye ilişkin çeşitli konulara odaklanıldığını söyledi.
İstihbarat kaynağı, BAE'den güvenlik yetkilileriyle Suriye istihbarat yetkilileri ve İsrail'in eski güvenlik yetkilerinin görüşmelere dâhil olduğunu söyledi.
BAE'nin ara buluculuk girişimleri, İsrail'in geçen hafta Şam'daki cumhurbaşkanlığı sarayının 500 metre yakınını bombalamasından önce başlamıştı fakat Reuters iletişimin bombalama sonrasında da devam edip etmediğini tespit edemedi.
Suriye'deki yeni hükümet, Şam'da ve yurt dışındaki Yahudi topluluğunun temsilcileriyle buluşarak ve Filistinli İslami Cihat örgütünün Suriye'deki iki liderini tutuklayarak İsrail'e karşı bir tehdit teşkil etmediklerini göstermeye çalışmıştı.
Reuters, Suriye'nin merkezi yönetime sahip olmaması ve dış dünyadan tecrit edilmesi için İsrail'in Şubat'ta ABD'de lobi faaliyetleri yürüttüğünü ve bu yaklaşımını bir zamanlar El Kaide'nin bir kolunun başında bulunan Şaraa'ya yönelik şüphelerle gerekçelendirmeye çalıştığını bildirmişti.
Suriye Dışişleri Bakanlığı geçen ay ABD Dışişleri Bakanlığı'na gönderdiği ve Reuters'in incelediği bir mektupta, Suriye'nin "İsrail de dâhil olmak üzere hiçbir tarafa karşı tehdit kaynağı olmayacağını" belirtti.
Kaynak: Reuters
Trump yönetimi Rümeysa Öztürk'ün serbest bırakılmasını istemiyor
Öztürk'ün Cuma günü yapılacak kefaret duruşması için Louisiana'daki gözaltı merkezinden Vermont'a nakledilmesine karşı temyiz mahkemesine başvuruda bulunuldu
Disney neden BAE'yi seçti?
Disney son yıllarda Birleşik Arap Emirlikleri pazarına yavaş yavaş giriyor, perakende lokasyonları ekliyor. Dahası, popüler şovlardan olan "Aslan Kral" ve "Disney on Ice" gibi eğlence şovlarını sık sık BAE'de yayınlatıyor. Iger, CNBC'ye şirketin bölgeyi ilk olarak 2017 veya 2018'de potansiyel yeni bir tatil yeri olarak görmeye başladığını, ancak Covid ve bir CEO değişikliğinin BAE'ye yönelik yatırımları geciktirdiğini ifade etti. Disney, dünya nüfusunun yaklaşık üçte birinin BAE'ye dört saatlik uçuş mesafesinde yaşadığını ve bölgenin yaklaşık 500 milyon ziyaretçiden oluşan bir pazarın ortasında yer aldığını belirtiyor.
Yas Adası hakkında bilgiler
Yas Adası, eğlence ve perakende deneyimlerinin Abu Dabi'deki en önemli merkezlerindendir. Ferrari World Abu Dhabi, Yas Waterworld, SeaWorld Abu Dhabi ve Warner Bros. World Abu Dhabi'nin yanı sıra Formula 1 Yas Marina Circuit'e de Yas Adası üzerinde bulunuyor.
Kaynak: Gazete Oksijen
Trump, Orta Doğu turuna çıkmadan önce 'büyük bir duyuru' yapacak: Ne olduğunu söylemeyeceğim ama çok olumlu
ABD Başkanı Donald Trump, Orta Doğu turuna çıkmadan önce bölgeyle ilgili 'büyük bir duyuru' yapacağını açıkladı. Trump, "Suudi Arabistan, BAE ve Katar'a gideceğiz, ondan önce çok ama çok büyük bir duyuru yapacağız, ne olduğunu söylemeyeceğim ama çok olumlu olacak" ifadelerini kullandı
ABD Başkanı Donald Trump, 13 Mayıs'ta başlayacağı Orta Doğu turuna çıkmadan önce bölge ile ilgili 'çok önemli ve olumlu' bir duyuru yapacağını söyledi. ABD Başkanı Trump, Kanada Başbakanı Mark Carney ile Oval Ofis'te yaptığı görüşmede, hafta başında çıkacağı Orta Doğu turu ile ilgili değerlendirme yaptı. Trump, açıklamasında, "Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Katar'a gideceğiz, ondan önce çok ama çok büyük bir duyuru yapacağız, ne olduğunu söylemeyeceğim ama çok olumlu olacak. Gerçekten çok olumlu bir duyuru. Çok önemli bir konuda uzun yıllardır yapılan en önemli duyurulardan biri olacak" ifadelerini kullandı.
Dünya medyası Erdoğan-Trump görüşmesini yazdı: Savaşı birlikte bitirecekler
ABD Başkanı, söz konusu açıklamanın perşembe, cuma ya da pazartesi günü yapılacağını belirtti ancak ısrarlı sorulara karşın detay vermedi. Beyaz Saray Sözcüsü Karoline Leavitt, ABD Başkanı Trump'ın 13-16 Mayıs tarihlerinde Suudi Arabistan, Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri'ni ziyaret edeceğini açıklamıştı.
Kaynak: AA
Dünya medyası Erdoğan-Trump görüşmesini yazdı: Savaşı birlikte bitirecekler
ABD Başkanı Donald Trump ve Cumhurbaşkanı Erdoğan telefon görüşmesi gerçekleştirdi. Görüşmenin detayları kısa sürede dünya basınında ses getirdi
ABD Başkanı Donald Trump 20 Ocak 2025'te Beyaz Saray'daki görevine ikinci defa başladı. Geride kalan aylarda Trump hem iç hem de dış politikadaki hamleleriyle dünyayı sarstı.
Trump'ın göreve başlamasıyla Joe Biden dönemindeki kısıtlı temas ve çalkantılı gündem, yerini liderler arası görüşmelere ve pozitif diyaloğa bıraktı. Nitekim Türkiye de bu diyalog kanallarını sık sık kullandı hatta Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ABD'ye giderek Washington ile temaslarda bulundu.
İki ülke arasındaki en kritik konular yıllardır süren F-35, Suriye'de PYD'ye yönelik yardımlar ve elbette çeşitli dış politika anlaşmazlıkları.
İlk görüşme 16 Mart
Trump, Ocak ayında ABD Başkanı olarak göreve başladıktan sonra, iki lider arasındaki ilk görüşme 16 Mart'ta gerçekleşti. O dönem yapılan görüşmelerde Türkiye'nin F-16 ve F-35 programları, CAATSA yaptırımlarının kaldırılması ve Suriye konularını ele alındı.
Bir buçuk ay arayla ikinci telefon
Yanı sıra, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 5 Mayıs Pazartesi günü de ABD Başkanı Donald Trump ile telefon görüşmesinde bulundu. Görüşmede bölgesel sorunlar ve ikili ilişkiler ele alınırken rump, görüşmenin ardından yaptığı açıklamada "Cumhurbaşkanı beni Türkiye'ye davet etti ve aynı şekilde kendisi de Washington D.C'ye gelecek" dedi. Trump görüşmeyi "çok iyi ve verimli" olarak değerlendirdi ve ekledi:'Bunlara hapse atılan ve benim isteğimle derhal ABD'ye geri gönderilen Pastör Andrew Brunson da dahil. Her durumda Erdoğan ile birlikte Rusya ve Ukrayna arasındaki saçma ama ölümcül savaşın bitmesi için çalışmayı dört gözle bekliyorum'
ABD Başkanı Donald Trump bir süredir, Orta Doğu'ya yönelik kapsamlı bir ziyaret planlıyor bazı kaynaklar bu ziyaretlere Türkiye'nin de ekleneceğini geçmiş haftalarda ifade etti. Öte yandan kritik görüşme kısa sürede Orta Doğu, ABD ve Rus basınında yankı uyandırdı.
Times Of İsrael:
İsrail medyası verimli geçen görüşme sonrası Türkiye'nin Suriye politikasını öne çıkardı. Gazete Ankara-Washington yakınlaşması ile ilgili 'Trump ve Erdoğan arasındaki güçlü ilişki, Gazze'deki savaş ve son dönemde Suriye'de Ahmed el-Şara rejiminin yükselişi nedeniyle Türkiye ile anlaşmazlık yaşayan İsrail için hassas bir konu oldu' değerlendirmesinde bulundu.
Erdoğan'ın ofisi, Türk liderin Trump'a Ankara'nın "bir [Gazze] ateşkesi kurmak ve kalıcı barışı sağlamak için işbirliği yapmaya ve her türlü desteği sağlamaya hazır olduğunu" söylediğini söyledi. Ayrıca Trump'a, ABD'nin Suriye'ye yönelik yaptırımları hafifletme çabalarının savaştan zarar görmüş ülkenin istikrarına "katkıda bulunacağını" söyledi.
ABD yönetimi hali hazırda Aralık ayında Washington'un Suriye'ye yönelik yaptığı yaptırımların kaldırılmasının Suriye'nin yeni yetkililerinin "teröre" karşı eylemler de dahil olmak üzere öncelikler konusunda doğrulanabilir ilerlemesine bağlı olacağını ifade etmişti.
Al Jazeera:
Başkan Donald Trump'ın sözleriyle başlayan haberde Al Jazeera, Trump'ın Türkiye'den beklentisini çok net bir şekilde aktardı. İki liderin görüşmesinde AJ, 'ABD Başkanı Donald Trump, Ukrayna'daki savaşı bitirmek için Ankara ile çalışmak istiyor' ifadesine yer verildi.
Fox News:
ABD Başkanı Donald Trump'ın, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı Beyaz Saray'a davet ettiğini belirten Fox News, her iki ülkenin de Gazze, Ukrayna ve Suriye konusunda ortak çalışma konusunda hemfikir olduklarını öne çıkardı. Fox News ayrıca haberinde, Ukrayna-Rusya arasındaki savaş kapsamında iki ülke hakkında 'Savaşı bitirmek için potansiyel olarak ortak çalışma' sözlerine yer verdi.
Moscow Times:
Trump'ın Ocak ayında göreve başladıktan 24 saat sonra Ukrayna-Rusya arasındaki savaşı sonlandıracağına atıfta bulunan Rus medyası, ABD'li liderin son haftalarda bu çalışmalarını hızlandırdığını ve Ukrayna'nın işgali için Türkiye ile çalışmak istediğini yazdı. Moscow Times savaşın başından beri Türkiye'nin hem Ukrayna hem de Rusya'ya karşı denge politikası izlediğini hatırlatarak haberine 'Savaşı bitirmek için (Trump), Erdoğan'ın yardımına göz dikti' başlığını attı.
Kaynak: Gazete Oksijen
Σχόλια