top of page

Nato hazırlıksız yakalandı

  • Yazarın fotoğrafı: mutlunecmettin
    mutlunecmettin
  • 5 Haz
  • 12 dakikada okunur

İtalya'daki Tuscia Üniversitesi'nde büyük çaplı yangın çıktı

İtalya'nın Viterbo kentindeki Tuscia Üniversitesi'nde sabah saatlerinde yangın çıktı. Söndürme çalışmalarının devam ettiği yangında, şimdiye can kaybı ya da yaralanan olmadığı ancak yoğun dumandan etkilenenlerin bulunduğu ifade edildi

A+ Yazı Boyutunu BüyütA- Yazı Boyutunu Küçült

Ulusal basında çıkan haberlere göre, başkent Roma'nın 80 kilometre kuzeyindeki Viterbo kentindeki Tuscia Üniversitesi'nin Ziraat Fakültesi'nde yerel saatle 10.00 sularında çıkan yangında, çatının tamamını kısa sürede alevler sardı.

Yangın nedeniyle Viterbo'ya, Roma'dan da itfaiye ekipleri sevk edildi.

Üniversitenin de içinde bulunduğu geniş çaplı alanda güvenlik koridoru oluşturulurken bu alanın içinde kalan binalardaki kişiler tahliye edildi.

Viterbo Belediyesi, yoğun duman sebebiyle yerel halkı evlerinin camlarını kapalı tutmaya çağırdı.

Üniversite yönetimi, bugün ve yarın için ders ve sınavların tamamen durdurulduğunu bildirdi.

Bazı haberlerde, yangının, tadilat çalışmalarının yapıldığı C bloktaki katran kaplama rulolarından çıkmış olabileceği belirtildi.

Söndürme çalışmalarının devam ettiği yangın nedeniyle şu ana kadar can kaybı ya da yaralanan olmadığı ancak yoğun dumandan etkilenenlerin bulunduğu ifade edildi.

Bu arada, basında yer alan haberlerde 1 işçinin yangın sırasında kaybolduğu belirtilse de bu işçiye daha sonra sağ ulaşıldığı kaydedildi.

Kaynak: AA


AB Komisyonu: Bulgaristan euro'ya geçmeye hazır

AB Komisyonu, 2007 yılından itibaren AB üyesi olan Bulgaristan'ın gelecek yılın başında euro'ya geçmeye hazır olduğunu bildirdi

A+ Yazı Boyutunu BüyütA- Yazı Boyutunu Küçült

Avrupa Birliği (AB) Komisyonu tarafından, euro para birimini kullanmayan Birlik üyesi ülkelerin Euro Bölgesi'ne katılımına hazırlık seviyelerinin değerlendirildiği yakınlaşma raporu yayımlandı. Raporda, Bulgaristan'ın, Euro Bölgesi'ne katılım sürecinde ilerleme gösterdiği belirtilerek, “AB Komisyonu, Bulgaristan'ın 1 Ocak 2026 itibarıyla euro'ya geçmeye hazır olduğu sonucuna vardı” ifadesine yer verildi.

Raporda, Bulgaristan'ın euro'ya geçiş için gereken kriteri yerine getirdiği, ülkenin euro'ya geçmesiyle Euro Bölgesi'nin 21'inci üyesi olacağı vurgulandı.

Bulgaristan'ın euro'ya geçişine ilişkin nihai karar Avrupa Parlamentosu (AP) ve Avrupa Merkez Bankası'nın (ECB) görüşlerini bildirmesinin ardından AB Konseyi tarafından alınacak.

Kaynak: DHA


Putin: Ukrayna Bryansk ve Kursk'taki saldırılarla müzakereleri sekteye uğratıyor

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Ukrayna'nın 1 Haziran'da Bryansk ve Kursk bölgelerindeki saldırılarına ilişkin, "Ukrayna, 2. tur müzakerelerin arifesinde kadınlar ve çocuklar dahil olmak üzere sivillere karşı işlenen tüm suçlarla müzakereleri sekteye uğratmayı amaçlıyordu" dedi

A+ Yazı Boyutunu BüyütA- Yazı Boyutunu Küçült

Putin başkent Moskova'da Rus yetkililerle gerçekleştirdiği toplantıda, Ukrayna'nın Bryansk ve Kursk bölgelerindeki tren yolu altyapısına yönelik 1 Haziran'da gerçekleştirdiği bombalı saldırılara ilişkin konuştu.

Söz konusu saldırıların yapılmasına yönelik kararın, Ukrayna'da siyasi düzeyde alındığını anlatan Putin, "Bryansk ve Kursk bölgelerinde demir yolu raylarının havaya uçurulması kesinlikle bir terör eylemidir. Ukrayna hükümeti terör örgütüne dönüşürken, Kiev'in sponsorları da teröristlerin suç ortağıdır" ifadelerini kullandı.

Ukrayna ve müttefiklerinin kısa süre öncesine kadar Rusya'nın savaş alanında "stratejik yenilgi" almasını hayal ettiğini söyleyen Putin, "Bugün ise büyük kayıplar veren, tüm çatışma hattı boyunca geri çekilen ve Rusya'ya gözdağı vermeye çalışan Kiev yönetimi, terör eylemleri düzenlemeye başladı" dedi.

Putin, mevcut koşullarda Ukrayna konusunda bir liderler zirvesinin yapılmasının güçleştiğini belirterek, "Teröristlerle, teröre güvenenlerle kim, neyi müzakere edebilir ki? Ukrayna, 2. tur müzakerelerin arifesinde kadınlar ve çocuklar dahil olmak üzere sivillere karşı işlenen tüm suçlarla müzakereleri sekteye uğratmayı amaçlıyordu" diye konuştu.

Rusya'nın teklif ettiği ve Ukrayna'nın reddettiği "2-3 günlük ateşkes" teklifine ilişkin de konuşan Putin, "Bu bizi şaşırtmadı. Bu olaylar bizi Kiev rejiminin barışa hiç de ihtiyacının olmadığına ikna ediyor. Ukraynalı yetkililer barışa ilgi duymuyor, tek umursadıkları iktidarlarını korumak" dedi.

Kaynak: AA


Putin ile görüşen Trump: Rusya Ukrayna'nın drone saldırısına yanıt vermeye hazırlanıyor

ABD Başkanı Donald Trump, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'le yaptığı görüşmede, Putin'in, "Ukrayna'nın Rus uçaklarına yönelik saldırısına cevap vermek zorunda kalacağını açıkça söylediğini" belirtti

A+ Yazı Boyutunu BüyütA- Yazı Boyutunu Küçült

ABD Başkanı Trump, Truth Social hesabından yaptığı açıklamada, Rusya Devlet Başkanı Putin ile 1 saat 15 dakika süren "çok iyi" bir görüşme yaptıklarını kaydetti.

Trump, "Ukrayna'nın, Rusya'nın limanda demirlemiş uçaklarına düzenlediği saldırı ve her iki tarafın gerçekleştirdiği diğer saldırıları konuştuk. Devlet Başkanı Putin, havaalanlarına yapılan son saldırıya yanıt vermek zorunda kalacağını açıkça belirtti." ifadelerini kullandı.

Putin'le yaptığı görüşmeyi "iyi bir görüşme" olarak nitelendiren Trump, bununla birlikte söz konusu görüşmenin "hemen barışa yol açacak bir görüşme olmadığının" da altını çizdi.

Trump ayrıca, Putin ile İran meselesini de ele aldıklarını kaydederek "İran'ın nükleer silahlarla ilgili kararını vermek için zamanının azaldığını ve bu kararın bir an önce verilmesi gerektiğini de konuştuk. Devlet Başkanı Putin'e, İran'ın nükleer silahlara sahip olamayacağını söyledim. Bu konuda hemfikir olduğumuzu düşünüyorum" değerlendirmesinde bulundu.

Putin'in, İran'la yapılacak nükleer görüşmelere katılabileceğini ve bu sürecin hızlı bir şekilde sonuçlandırılmasına yardımcı olabileceğini söylediğini aktaran Trump, "Benim görüşüm, İran'ın bu önemli konuda kararını yavaşlattığı ve çok kısa bir süre içinde kesin bir cevap almamız gerektiği yönündedir" yorumunu yaptı.



New York Times yazdı: Ukrayna'nın drone saldırısı NATO'yu hazırlıksız yakaladı

Ukrayna’nın Rus hava üslerine düzenlediği yüzlerce drone saldırısı, savaşın doğasını kökten değiştiriyor. NATO ülkeleri kendi savunmalarını sorgularken, yeni çağın “sürü savaşı”na ne kadar hazır oldukları büyük bir soru işareti

A+ Yazı Boyutunu BüyütA- Yazı Boyutunu Küçült

Lara Jakes / New York Times

Son haftalarda Ukrayna ve Rusya semalarını dolduran insansız hava aracı (drone) saldırıları yalnızca yeni bir savaş çağının gücünü dünyaya göstermekle kalmadı, aynı zamanda Batılı ülkelerin bu çağa ne kadar hazırlıksız olduğunu da gösterdi.

Pazar günü, Ukrayna Rusya’ya gizlice soktuğu yüzlerce drone'u kullanarak oradaki hava üslerine saldırdı; bu saldırı binlerce kilometre mesafedeki 20 stratejik uçağı tahrip etti ya da yok etti. Bu durum, bazı NATO ülkelerinde savunma yetkililerini alarma geçirdi ve bir düşmanın, drone kullanarak büyük bir askeri gücü — ister Rusya, ister Çin, isterse ABD olsun — ciddi şekilde felç edip edemeyeceği sorusunu gündeme taşıdı.

“Bu yalnızca münferit bir olay değil, gelecekteki çatışmaların karakterine dair bir bakış” diyen Cornell Üniversitesi’nde drone savaşı uzmanı James Patton Rogers sözlerini şöyle sürdürdü: “Ukrayna’nın etkileyici saldırısının ardından NATO’nun ilgilenmesi gereken acil konu şu: Kendi hava üsleri, bombardıman uçakları ve kritik altyapılarının ne kadar savunmasız olduğunu belirlemek!”

Ukrayna’nın bombardımanından önce, Rusya neredeyse her gün Ukrayna’daki askeri ve sivil hedeflere uzun menzilli drone saldırılarını artırmıştı. Uzmanlara göre, Rusya, insansız hava araçlarını üretildikleri hızla kullanıma sokabilecek kapasitede. Buna karşılık, ABD ve Avrupa’daki savunma sanayi üretimi üç yılı aşkın süredir bu hıza yetişemiyor.

NATO'nun öğrenmesi gereken çok şey var.

Bu yıl NATO, Polonya'da Ukrayna kuvvetleriyle ortak bir eğitim merkezi açtı ve Rusya'nın işgalinden çıkarılan dersleri paylaşmayı amaçladı. Ukrayna ordusu her ne kadar sınır bölgelerinde toprak tutmakta zorlanıyor olsa da, Rusya hariç Avrupa’daki en büyük ve en çok savaş tecrübesine sahip ordu olma özelliğine sahip.

Aynı zamanda, askeri ittifakın büyük bölümü hâlâ geçmişteki savaşlara odaklı ve enerji altyapıları, finans kurumları ve hükümet veri tabanlarını hedef alan sürekli siber saldırı ve hibrit tehdit akışına karşı koyamıyor.

Ukrayna’nın geniş çaplı drone saldırısının ardından Trump döneminde Pentagon’da üst düzey bir yetkili olan Simone Ledeen, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda "Çin, uçaklarını 3 binden fazla sağlamlaştırılmış sığınakla korurken, ABD hâlâ açık hava pistlerinde uçağa binmeye çalışıyor “ve varsayımlara güveniyor” diye yazdı.

Ledeen “Zamanlaması iyi bir sürü saldırı, biz havalanmadan bizi kör edebilir” dedi.

Kuzey Amerika Hava Savunma Komutanlığı’nın başı Orgeneral Gregory Guillot’un Şubat ayında Kongre üyelerine aktardığına göre, ABD ordusu geçen yıl yaklaşık 100 askeri tesiste 350 drone gözlemi bildirdi.

Bu hafta yayımlanan İngiltere’nin savunma yeteneklerine dair yeni hükümet değerlendirmesi, diğer ittifak üyelerinin de zayıf noktalarının farkında olduğunu ortaya koydu.

İngiltere’nin değerlendirme raporunda, eğer birkaç yıl içinde savaşmak zorunda kalınırsa, İngiltere ve müttefiklerinin daha yeni silahlara ve teknolojilere sahip düşmanlarla karşılaşabileceği belirtildi. Raporda, tek yönlü saldırı drone’ları dahil olmak üzere, hava ve kara drone’larına büyük yatırım yapılması ve stoklanması gerektiği vurgulandı.

 

“Yeni teknolojiyi silahlı kuvvetlerin eline en hızlı kim verirse, o kazanır” denildi.

Savaşın başından bu yana hem Rusya hem de Ukrayna, kendi drone filolarını kurmak için milyarlarca dolar harcadı.

Ukrayna drone üretimini 5 milyona çıkaracak

Washington’daki Stratejik ve Uluslararası Çalışmalar Merkezi'nde görevli ve daha önce Ukrayna hükümetine danışmanlık yapan Kateryna Bondar "İki yıl önce Ukrayna yaklaşık 800 bin drone üretiyordu. Bu yıl bu sayının 5 milyonu aşması bekleniyor" dedi . Bunlar arasında, 1.800 kilometreye kadar uçabildiği bildirilen “füze drone” olarak bilinen silahlar da bulunuyor.

Geçtiğimiz hafta sonu Rusya’ya yapılan sürpriz saldırıdan hemen önce, Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski, müttefiklerine drone programını daha fazla finansal destekle büyütmek istediğini söyledi ve “Operasyonlarımız, yatırımın özellikle drone’larda ne kadar etkili olabileceğini gösteriyor” ifadelerini kullandı.

İngiltere bu çağrıya olumlu yanıt verdi ve Çarşamba günü Ukrayna’ya bu yıl 100 bin drone temin etme sözü verdi. Bu sayı başlangıçta planlananın 10 katı.

Savunma uzmanlarına göre, gayri safi yurt içi hasılasının %7’sinden fazlasını savunmaya ayıran Rusya, Mart ayından bu yana her hafta Ukrayna semalarını 1.000’den fazla drone’la doldurarak hava savunmalarını boğmuş durumda. Bunların çoğu, İran yapımı uzun menzilli Shahed saldırı uçağının Rus üretimi olan Geran serisi drone’lar. Bazılarının üretim maliyeti sadece 20 bin dolar.

Fakat Storm Shadow gibi 1 milyon dolarlık uzun menzilli bir füzeye kıyasla çok daha ucuz olsalar da, Geran drone’lar yine de Rusya’ya her gün milyonlarca dolara mal oluyor olabilir.

Rus drone’ları ve silahları konusunda uzman Samuel Bendett “Eğer her gün yüzlercesini fırlatabiliyorlarsa, bu, her gün yüzlercesini de üretmeleri gerektiği anlamına gelir” şeklinde konuştu.

Drone saldırılarındaki artış, Trump’ın bastırdığı ateşkes görüşmeleriyle aynı döneme denk geliyor. Rusya, olası bir anlaşmadan önce Ukrayna’da daha fazla toprak kazanmayı hedefliyor.

Aynı zamanda bu saldırılar, Rusya’nın hâlâ güçlü bir askeri oyuncu olduğunu dünyaya hatırlatmayı amaçlıyor.

Bendett sözlerinin devamında “Avrupa’da, gerçekten, kimse bu tür bir tehditle başa çıkmaya yeterince hazırlıklı değil” dedi.


Estonya mayın kullanımını yasaklayan Ottawa Antlaşması'ndan çekildi

Estonya, Rusya’nın oluşturduğu güvenlik endişesi nedeniyle antipersonel mayınların kullanımını yasaklayan Ottawa Antlaşması'ndan çekilme kararı aldı

A+ Yazı Boyutunu BüyütA- Yazı Boyutunu Küçült

Estonya Kamu Yayıncılığı ERR'nin haberine göre, Estonya Meclisi bugün antipersonel mayınların kullanımını yasaklayan Ottawa Antlaşması'ndan çekilmeyi oyladı.

Dışişleri Bakanı Margus Tsahkna, mecliste yaptığı konuşmada, kararı memnuniyetle karşıladığını ve bunun Rusya’ya “net bir mesaj” verdiğini söyledi.

Estonya’nın sözleşmeden çekilmesini “doğru bir adım” olarak nitelendiren Tsahkna, Rusya’nın Avrupa için ciddi ve uzun vadeli bir tehdit oluşturduğunu belirtti.

Tsahkna, Estonya’nın topraklarını ve özgürlüğünü savunmak için gerekli tüm araçları kullanmaya hazır olduğuna vurgu yaptı.

Ottawa Antlaşması'ndan çekilme kararı, 89 milletvekilinin katıldığı meclis oylamasında 81 milletvekilinin oyuyla kabul edildi.

Kararın, cumhurbaşkanı onayından geçmesi gerekiyor. Estonya, kararı Birleşmiş Milletler (BM) ve diğer taraf ülkelere bildirdikten altı ay sonra mayın stoklama ve döşeme hakkı kazanacak.

Polonya, Litvanya, Estonya ve Letonya Ottawa Antlaşması'ndan bölgedeki güvenlik endişesi nedeniyle çekilmeyi planladıklarını duyurmuş, Letonya ve Litvanya çekilme sürecini başlatan ilk ülkeler olmuştu.

Ottawa Antlaşması nedir?

1 Mart 1999'da yürürlüğe giren Ottawa Antlaşması veya kısaca "Mayın Yasağı Sözleşmesi" adıyla da bilinen "Antipersonel Mayınların Kullanımının, Depolanmasının, Üretiminin ve Devredilmesinin Yasaklanması ve Bunların İmhası ile İlgili Sözleşme", mayınların üretimini, kullanımını, depolanmasını ve devredilmesini yasaklıyor.

Ottawa Antlaşması'na 164 ülke taraf olurken, bunlardan 132'si antlaşmayı imzalayıp onayladı.​​​​​​​

Sözleşmeyi imzalayan ülkelerin hiçbiri kara mayını üretmiyor. Sözleşmeye katılmayan 12 ülke (Rusya, Çin, ABD, Küba, Hindistan, Pakistan, İran, Myanmar, Kuzey Kore, Güney Kore, Singapur, Vietnam) halen "mayın üretme hakkını" saklı tutuyor.

Kaynak: AA


Almanya Savunma Bakanı Pistorius: Savunma harcamalarında yüzde 5 hedefi gerçekçi değil

Almanya Savunma Bakanı Boris Pistorius, ABD'nin NATO ülkelerinin savunma harcamalarının gayrisafi yurtiçi hasılanın (GSYİH) yüzde 5'i olması yönündeki talebini gerçekçi bulmadığını, bunun Lahey'deki NATO zirvesinde müzakere edileceğini söyledi

A+ Yazı Boyutunu BüyütA- Yazı Boyutunu Küçült

Ukrayna Temas Grubu, Almanya ve İngiltere'nin öncülüğünde Brüksel'deki NATO karargahında 28. toplantısını tamamladı.

Toplantının ardından Almanya Savunma Bakanı Pistorius, İngiliz mevkidaşı John Healey ve Ukraynalı mevkidaşı Rüstem Umerov ile ortak basın açıklaması yaptı.

Pistorius, toplantıda müttefiklerle beraber Ukrayna'nın savunmasını güçlendirmek için ortak projeler üzerine fikir alışverişinde bulunulduğunu söyledi.

Alman Bakan, "Bu, bireysel olarak çok büyük boyuttaki projeleri ortaklaşa yönetmemizi sağlayacak. Bu teklifler ayrıca Ukrayna endüstrisi ve müttefik ülkelerin endüstrileri arasında iş birliğini de teşvik edecek." dedi.

Pistorius ayrıca elektromanyetik muharebe kabiliyetlerinin genişletilmesini destekleyen grubun büyüyeceğini, Belçika, Estonya, İtalya, İsveç ve Türkiye'nin girişime katılmayı planladığını duyurdu.

Savunma harcamaları ölçütü olarak ABD'nin talep ettiği yüzde 5'le ilgili fikri sorulan Pistorius, şu yanıtı verdi:

"Şunu vurgulamak isterim ki, bundan sonra gerçekten hiç kimse yüzde 5'i varsaymıyor çünkü bu gerçekten gerçekçi değil. Bahsettiğimiz şey, önümüzdeki yıllarda yüzdeyi artırmak. Bu mümkün ve kesinlikle gerekli. Bu konuyu (24-25 Haziran'da Lahey'de yapılacak) zirvede tartışacağız. Bu, kimseyi hayal kırıklığına uğratmakla ilgili değil. 'Gerekli olan' ve 'mümkün olan' arasında bir müzakereyle ilgili"

İngiltere Savunma Bakanı Healey de bu hedefin tartışmaya açık olduğunu belirterek, "taahhütlerin her ülkenin ittifaka katkıda bulunduğu yeteneklerle ölçülmesi gerektiğini" vurguladı.

"Ramstein endüstri yatırımı girişimi"

Umerov da Ukrayna Temas Grubu toplantısının ortak çabalarda "yeni bir aşamaya işaret ettiğini" söyledi.

Ukraynalı şirketlerin müttefik ülkelerde fabrikalar kurarak üretim yapması ve savaş boyunca üretilen ürünlerin Ukrayna'ya gönderilmesi konusunda bir anlaşmaya vardıklarını dile getiren Umerov, fikri şöyle detaylandırdı:

"İlgili ortak ülkelerden gelen tüm teklifleri değerlendirmeyi dört gözle bekliyoruz. İsmini teyit etmedik ama şimdilik buna 'Ramstein endüstri yatırımı girişimi' diyoruz. Bu girişim kapsamında stratejik bir değişim var. Ukraynalı şirketler Ukrayna Temas Grubundaki ortak ülkelerimize yatırım yapabilir ve bu ülkelerden de şirketler Ukrayna'da fabrikalarını kurabilir. Birlikte insansız hava araçları, füzeler, mühimmat ve diğer silahlar üreteceğiz"

Umerov, AB'nin ortak tedarik projelerine 150 milyar avroya kadar fon sağlayabilecek yeni mali aracı SAFE'in bu projeleri de desteklemesini umduğunu kaydederek, bunu bir "kazan-kazan durumu" olarak niteledi.

"Ramstein formatı" olarak da bilinen Ukrayna Savunma Temas Grubu, Ukrayna’yı Rusya ile savaşında destekleme çabalarını koordine etmeyi amaçlıyor.

Toplantıda Türkiye, Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler tarafından temsil edildi.


İran lideri Hamaney uranyum zenginleştirmenin durdurulmasını içeren ABD teklifini reddetti:

İran lideri Ali Hamaney, ABD'nin İran'ın uranyum zenginleştirme faaliyetlerinin tamamen durdurulmasını da içeren teklifini reddetti

A+ Yazı Boyutunu BüyütA- Yazı Boyutunu Küçült

Hamaney, İran devriminin kurucusu Ruhullah Humeyni’nin ölümünün 36. yıl dönümü dolayısıyla düzenlenen törende, ABD ile nükleer müzakere süreci, bölgesel ve uluslararası konular hakkında değerlendirmelerde bulundu.

ABD'nin, İran'ın uranyum zenginleştirme faaliyetlerinin tamamen durdurulmasını içeren nükleer anlaşma teklifini, "ulusal bağımsızlığa" yönelik bir tehdit olarak nitelendiren Hamaney, "Nükleer meselede ABD’nin sunduğu plan, 'biz yapabiliriz' anlayışına yüzde yüz karşıdır. Ulusal bağımsızlık demek, bir ülkenin ABD ve benzeri ülkelerden gelecek yeşil ya da kırmızı ışığı beklememesi demektir" ifadesini kullandı.

Ülkesi için "nükleer endüstrinin" önemine değinen Hamaney, konuşmasına şöyle devam etti:

"İran, büyük çabalar sonucunda nükleer yakıt çevrimini tamamlamayı başardı. Nükleer endüstri sadece enerji amaçlı değildir. Nükleer endüstri bir ana endüstridir. Nükleer endüstriden çok sayıda bilimsel alan etkilenmektedir. Uranyum zenginleştirme nükleer meselenin anahtarıdır. Amerikalıların temel söylemi, nükleer teknolojiye sahip olmamamızdır. Radyofarmasötiklerde (nükleer teknolojiyle üretilen ilaç) ve diğer nükleer tabanlı bilimlerde 'bize ihtiyaç duyun' diyorlar. ABD'nin kaba ve kibirli liderleri bunu istiyor. ABD'nin saçmalıklarına cevabımız açıktır. Bu konuda hiçbir halt yapamazlar"

İsrail'in Gazze'de sürdürdüğü soykırıma dair de konuşan Hamaney, "Bugünkü İslam ülkelerinin Filistin meselesiyle ilgili yapabileceği çok şey var. Bugün tarafsızlık zamanı veya sessiz kalma günü değil. Siyonist rejime herhangi bir şekilde destek veren alnında ebedi bir utanç kalacağından emin olabilir" diye konuştu.

Hamaney, ABD'nin de İsrail'e verdiği destek nedeniyle Gazze'de işlenen suçların ortağı olduğunu ve Amerikan güçlerinin bölgeden çıkarılması gerektiğini söyledi.

Kaynak: AA


Trump’tan yeni seyahat yasağı: 12 ülkenin vatandaşlarının ABD'ye girişi yasaklandı

ABD Başkanı Donald Trump, Afganistan, İran, Somali ve Libya’nın da aralarında bulunduğu 12 ülkenin vatandaşlarının ABD’ye girişini yasakladı. Karar, Colorado’da Yahudi göstericilere yönelik saldırının ardından alındı. Yasa 9 Haziran'da yürürlüğe girecek

A+ Yazı Boyutunu BüyütA- Yazı Boyutunu Küçült

ABD Başkanı Donald Trump, 12 ülkenin vatandaşlarına yönelik yeni bir seyahat yasağı kararnamesi imzaladı. Karar, çarşamba gecesi Beyaz Saray’ın Güney Çimi’nde düzenlenen etkinliğinde açıklandı.

Trump, yayınladığı video mesajda, göreve başladığı ilk gün Dışişleri Bakanlığı’na yüksek riskli bölgelerle ilgili güvenlik incelemesi yapma talimatı verdiğini söyledi. Yeni kararnamenin, Colorado eyaletinin Boulder kentinde Yahudi protestoculara düzenlenen saldırının ardından geldiği belirtildi. Saldırının zanlısı, Mısır vatandaşı Mohamed Sabry Soliman ancak Mısır listede yer almıyor.

Yasak kapsamındaki ülkeler

Kararname, şu ülkelerin vatandaşlarının ABD’ye girişini tamamen yasaklıyor:

Afganistan, Myanmar, Çad, Kongo, Ekvator Ginesi, Eritre, Haiti, İran, Libya, Somali, Sudan ve Yemen.

Ayrıca şu yedi ülkenin vatandaşlarına da kısmi kısıtlamalar uygulanacak:

Burundi, Küba, Laos, Sierra Leone, Togo, Türkmenistan ve Venezuela.

Yasağın gerekçesi olarak, söz konusu ülkelerin güvenlik taramaları, bilgi paylaşımı süreçleri ve iade edilen vatandaşları kabul etme konularında yetersiz olması gösterildi. Ayrıca bu ülkelerde terörist varlığı ve yüksek vize ihlalleri gibi güvenlik risklerinin bulunduğu belirtildi.

İstisnalar ve tepkiler

Yeni seyahat yasağı, 9 Haziran Pazartesi günü saat 00:01 itibarıyla yürürlüğe girecek. Ancak bazı istisnalar var:

  • ABD’de daimi ikamet izni bulunanlar,

  • Uluslararası spor organizasyonları için seyahat eden sporcular,

  • Birinci derece akrabalık bağını ve kimliğini DNA gibi kesin kanıtlarla gösterebilen kişiler,


    yasağın dışında tutulacak.

Demokrat Partili senatörler Adam Schiff ve Ed Markey, yasağa sosyal medyadan tepki gösterdi. Markey, “Trump’ın son seyahat yasağı Amerika’yı daha güvenli kılmayacak. Nefret göçmenlik politikasına dönüşmemeli,” açıklamasında bulundu.

Yeni politika, Trump’ın 2017’deki ilk başkanlık döneminde uygulamaya koyduğu ve çoğunluğu Müslüman ülkeleri hedef alan seyahat yasağını anımsatıyor. O dönem büyük tepki çeken yasak, 2018’de Yüksek Mahkeme tarafından onanmış, ancak Joe Biden tarafından 2021’de iptal edilmişti.


Trump, Harvard’daki yabancı öğrenci vizelerini askıya aldı

ABD Başkanı Donald Trump, Harvard Üniversitesi’nde eğitim almak veya değişim programına katılmak isteyen yabancı öğrencilerin vizelerini 6 ay süreyle askıya aldı. Karar, devam eden hukuki sürece rağmen açıklandı. Üniversite ise kararı "misilleme" olarak yorumladı

A+ Yazı Boyutunu BüyütA- Yazı Boyutunu Küçült

ABD Başkanı Donald Trump, Çarşamba günü imzaladığı başkanlık bildirisiyle Harvard Üniversitesi’ne yabancı öğrenci kabulünü 6 aylığına askıya aldı. Karar, hem lisans hem de değişim programları için geçerli olacak.

Beyaz Saray, yasağın gerekçesi olarak “ulusal güvenlik” endişelerini gösterdi. Bildiride, Harvard’ın bazı yabancı öğrencilerin yasa dışı ya da tehlikeli faaliyetleriyle ilgili yeterli bilgi sunmadığı, yalnızca üç öğrenci hakkında eksik veri paylaştığı öne sürüldü.

Trump, kararı açıklarken “Harvard’ın yabancı ülkelerle yakın ilişkileri var ve bu durum hem öğrencilerin hem de akademik kadronun sivil haklarını ihlal ediyor” ifadelerini kullandı.

Harvard’dan sert tepki

Karara Harvard Üniversitesi’nden sert tepki geldi. Reuters’ın aktardığına göre okul yönetimi bildiriyi “yasa dışı ve misilleme niteliğinde bir adım” olarak değerlendirdi. Üniversite ayrıca kararın, ifade özgürlüğünü güvence altına alan Birinci Anayasa Maddesi’ne aykırı olduğunu vurguladı.

Trump yönetimi ile Harvard arasında gerginlik nisan ayında tırmanmıştı. Beyaz Saray, üniversitenin kampüsteki antisemitizm iddialarına karşı yeterince önlem almadığını ileri sürerek milyarlarca dolarlık federal fonları askıya almıştı.

Geçtiğimiz ay İç Güvenlik Bakanı Kristi Noem, Harvard’ın yabancı öğrenci kabulü için gerekli sertifikasını iptal etmiş, ancak bu karar bir yargıç tarafından geçici olarak durdurulmuştu.

Yargı kararına rağmen yeni yasak

Geçen hafta bir başka federal yargıç, yabancı öğrencilerin Harvard’daki eğitimine devam etmesine olanak tanıyan bir tedbir kararı almıştı. Ancak Trump’ın son bildirisi, bu süreci yeniden belirsizliğe soktu.

Yeni kararla birlikte yalnızca yeni başvurular değil, mevcut vizelerin de iptal edilmesi gündeme geldi. Trump, Dışişleri Bakanlığı’na hâlihazırda Harvard’da bulunan öğrencilerin vizelerinin gözden geçirilmesi talimatı verdi.

Yasak başlangıçta 6 ay sürecek olsa da, gerektiğinde uzatılabileceği bildirildi.

Binlerce öğrenci etkilenebilir

Harvard, 2024–2025 akademik yılında yaklaşık 7 bin yabancı öğrenciye ev sahipliği yaptı. Bu öğrenciler okul nüfusunun yüzde 27’sini oluşturuyor.

Geçtiğimiz hafta mezuniyet töreninde konuşan Çinli bir öğrenci, birlik mesajı vermişti. Trump ise kısa süre önce Çinli öğrencilerin vizelerinin “agresif şekilde” iptal edileceğini duyurmuştu.

Trump yönetimi, üniversitelerin antisemitizmle yeterince mücadele etmediğini savunarak son aylarda yükseköğretim kurumları üzerindeki baskısını artırdı. Aynı gün içinde, Columbia Üniversitesi’nin akreditasyonunun kaldırılabileceği de Beyaz Saray tarafından gündeme getirildi.

 
 
 

Son Yazılar

Hepsini Gör
Grossi

Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı, İsfahan'daki saldırıya uğrayan nükleer tesiste çok az nükleer madde bulunduğunu veya hiç bulunmadığını...

 
 
 
SİBER SAVAŞ

Genel Gündem Bir haftayı geride bırakan İsrail - İran savaşının doğal cephelerinden biri de internetti. Her iki ülkenin de hatırı sayılır...

 
 
 

Comentarios


©2023 copyright by MD all rights reserved

bottom of page