Karaj uçaksavar bataryası

Bu tür hedeflerden biri, İsrail'in bir dizi uçaksavar bataryasını vurduğu Tahran'ın kuzeybatısındaki Karaj şehri olabilir. Ancak Karaj, İran'ın nükleer sisteminin santrifüj endüstrisine ev sahipliği yapıyor ve İsrail'in şehirdeki saldırılarının füze sistemleriyle sınırlı olmaması tamamen mümkün.

Karaj santrifüj tesisi daha önce de hedef alınmış, 2021'deki büyük saldırının İsrail'e atfedildiği belirtilse de İsrail hiçbir zaman sorumluluğu üstlenmemişti.

New York Times'daki bir habere göre, İsrailliler Cumartesi günü Tahran'ın dışındaki gizli Parchin askeri üssünü de hedef aldı. Haberde, İranlı yetkililerin, İsrail saldırısı sırasında sitenin vurulduğunu söylediği aktarıldı.

The Associated Press tarafından analiz edilen uydu fotoğrafları, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı'nın İran'ı nükleer silahı tetikleyebilecek yüksek patlayıcı testleri yapmakla suçladığı Parchin üssündeki hasarı gösteriyor. İran uzun zamandır nükleer programının barışçıl olduğunu iddia ediyor, ancak IAEA, Batılı istihbarat ajansları ve diğerleri Tahran'ın en azından 2003'e kadar aktif bir silah programına sahip olduğunu söylüyor.

Tahran, uluslararası yaptırımların kaldırılması karşılığında BM gözetiminde nükleer faaliyetlerini sınırlamayı kabul ettiği büyük güçlerle tarihi bir anlaşmaya vardığında, 2015 yılında site Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı tarafından yeniden incelemeye alındı. Anlaşma o zamandan beri bozuldu.

İran daha önce IAEA'nın Parchin'e erişimini, herhangi bir nükleer faaliyetle ilgisi olmayan askeri bir tesis olduğunu iddia ederek reddetmişti, ancak ajansın o zamanki şefi, merhum Yukiya Amano, tesisi ziyaret etti. IAEA, tesisten alınan toprak örneklerinde zenginleştirilmiş uranyum izleri bulduğunu bildirdi, ancak İran bu bulguların geçerliliğini sürekli olarak reddetti.

O tarihten bu yana İran'ın tesisi nükleer patlatma araştırmaları için kullandığına dair şüpheler devam ediyor ve İsrail'in bu hafta sonu tesisi hedef aldığına dair haberler, uluslararası toplumun tesise olan ilgisini yeniden canlandırabilir.

Bir sonraki saldırının zemini

İsrail saldırısının ana hedefi olan İran'ın hava savunma sistemleri ve füze endüstrisi, bir sonraki saldırının zeminini hazırladı. İran'ın amiral gemisi hava savunma sistemleri olan Rus yapımı S-300'e verilen iddia edilen hasar, İsrail'e İran semalarında daha fazla hareket özgürlüğü sağlıyor.

Wall Street Journal, İsrailli bir yetkiliye dayandırdığı haberinde, saldırıdan önce İran'ın elinde dört adet S-300 sistemi bulunduğunu, dördünün de İsrail tarafından imha edildiğini bildirdi.

New York Times, ülkenin petrol bakanlığından biri olmak üzere ismi açıklanmayan üç İranlı yetkiliye dayanarak, hava savunma sistemlerine yönelik saldırıların İran'da "derin bir alarma" yol açtığını bildirdi. Zira bu saldırılar, ülkenin önemli enerji tesislerini gelecekteki saldırılara karşı savunmasız hale getirdi.

İsrail'in ayrıca İran'ın füze sanayiine "felç edici" bir darbe indirdiği ve uzun menzilli balistik füzelerde kullanılan katı yakıt yapımında kullanılan en az 12 planet mikserini vurduğu bildirilirken, bazı kaynaklara göre vurulan mikser sayısı 20 olarak tahmin ediliyor.

Suudi haber sitesi Elaph, ismini açıklamayan bir kaynağa dayanarak, ağır yakıt karıştırıcılarının, bu ayın başlarında İran tarafından İsrail'e düzenlenen saldırıda fırlatılan balistik füzeler olan Hayber ve Kasım füzelerine güç sağlamak için kullanıldığını bildirdi.

Kaynak, tamamen yıkılan fabrikanın onarılmasının iki yıl süreceğini iddia etti. Fabrikanın nerede olduğunu söylemedi.

Axios haber sitesi, İsrail kaynaklarına ve bir ABD yetkilisine atıfta bulunarak İran'ın mikserleri kendi başına üretemeyeceğini ve bunları Çin'den edinmesi gerektiğini, bunun da bir yıldan fazla sürebileceğini söyledi. Raporda ayrıca, geliştirmenin Tahran'ın Lübnan'ın Hizbullah'ı ve Yemen'in Husi isyancıları gibi vekillerine balistik füzeler tedarik etme yeteneğini sınırlayacağı belirtildi.