top of page

Dünya 2 Nisan

  • Yazarın fotoğrafı: mutlunecmettin
    mutlunecmettin
  • 1 Nis
  • 19 dakikada okunur

Hamaney'den Trump'ın tehditlerine yanıt: Bunu yaparlarsa kesinlikle güçlü darbe yiyecekler

İran lideri Hamaney, ABD Başkanı Trump'ın saldırı tehditlerini hayata geçirmesine ihtimal vermediklerini ancak herhangi bir saldırıya güçlü karşılık vereceklerini söyledi

A+ Yazı Boyutunu BüyütA- Yazı Boyutunu Küçült

İran lideri Ayetullah Ali Hamaney, başkent Tahran'daki İmam Humeyni Musalla Camisi'nde kıldırdığı bayram namazının hutbesinde, İsrail'in bölgedeki saldırganlığına ve ABD Başkanı Donald Trump'ın İran'a saldırı tehditlerine değindi.

"Milletin kendisi bunun cevabını verecektir"

İsrail'in, Gazze, Lübnan ve Filistin'de Ramazan ayında çocukları öldürerek soykırıma devam etmesinin Müslümanları derinden üzdüğünü ve bu katliamların ABD'nin desteğiyle gerçekleştiğini ifade eden Hamaney, "Bu suç şebekesi Filistin'den atılmalıdır ve bu gerçekleşecektir. Herkes bu kötü varlığın bu bölgeden yok edilmesi için çaba göstermelidir" dedi.

ABD Başkanı Donald Trump'ın tehditlerine isim vermeden işaret eden Hamaney, şunları söyledi:

"Bizim tutumumuz önceki gibidir. ABD ve Siyonist rejim kötülük yapacaklarına dair tehdit ediyorlar. Dışarıdan bir kötülük yapacaklarına ihtimal vermiyoruz ancak bunu yaparlarsa kesinlikle güçlü darbe yiyecekler. Ülke içinde fitne çıkarmaya kalkarlarsa da milletin kendisi bunun cevabını verecektir"

Trump'ın İran'a müzakere çağrısı ve tehditleri

ABD Başkanı Trump, 7 Mart'ta İran lideri Ali Hamaney'e hem tehdit hem de müzakere çağrısında bulunan bir mektup yazdığını duyurmuştu.

Hamaney de ABD'nin müzakere talebiyle sorunları çözmek değil, kendi taleplerini dayatmak ve tahakküm kurmak istediğini belirterek, İran'ın bunu kabul etmeyeceğini söylemişti.

Mektup günler sonra Birleşik Arap Emirlikleri tarafından İran'a teslim edilmiş ve İran da 27 Mart'ta Umman üzerinden mektuba cevabını ilettiğini açıklamıştı.

İran Dışişleri Bakanı Abbas Erakçi, Trump'ın tehditlerini sürdürdüğü müddetçe ABD ile doğrudan görüşme yapmayacaklarını açıklamış ve aracılar üzerinden dolaylı görüşmelere hazır olduklarını söylemişti. Erakçi, müzakereleri de Trump'ın talep ettiğinin aksine yalnızca nükleer konuda yapacaklarını ve ülkesinin savunma kapasitesi konusunun müzakereye kapalı olduğunu belirtmişti.

Trump, son olarak dün ülke medyasına yaptığı açıklamada, ABD ile anlaşmaya varmaması halinde İran'ı "daha önce hiç görmedikleri şekilde bombalayacakları" tehdidini savurmuştu.


Marine Le Pen'e siyasi yasak: Cumhurbaşkanlığı seçiminde aday olamayacak

Fransa'da aşırı sağcı ve Ulusal Birlik Partisi'nin önde gelen isimlerinden Marine Le Pen, Avrupa Birliği (AB) fonlarını zimmete geçirmekle yargılandığı davada suçlu bulundu. Le Pen, 2027 Cumhurbaşkanlığı seçiminde aday olamayacak

A+ Yazı Boyutunu BüyütA- Yazı Boyutunu Küçült

Aşırı sağcı lider Marine Le Pen ve sekiz Avrupa Parlamentosu üyesi AB fonlarını zimmete geçirmekten suçlu bulundu.

Marine Le Pen'e kamu görevinden beş yıl süreyle men cezası verildi. Öte yandan mahkeme, Le Pen'e 5 yıl boyunca siyasetten men yasağı, 2 yılı ertelenmiş 4 yıl hapis cezası ve 100 bin euro para cezası verilmesine hükmetti.

Bu, 2027'deki Fransa cumhurbaşkanlığı seçimlerine katılamayacağı anlamına geliyor.

Karara itiraz edecek

Marine Le Pen'in avukatı Rodolphe Bosselut, aşırı sağcı liderin kamu fonlarını zimmetine geçirme suçundan mahkumiyetine itiraz edeceğini doğruladı. Ulusal Birlik'in Sözcüsü Laurent Jacobellin ‘demokrasiye vurulmuş bir darbe’ olduğunu savundu. Jacobelli de liderin “mücadele havasında” olduğunu söyledi.

The Guardian’ın aktardığına göre itiraz hapis ve para cezasını ertelese de siyasi yasağı kaldırmayacak. Siyasi yasak, itiraz hakkında karar verilene kadar yürürlükte kalacak. Fransız medyası, temyiz sürecinin 2026’dan önce başlamayacağını öngörüyor. Bu da Le Pen’in 2027 seçimlerinde aday olup olamayacağı hakkında tartışmaları körükleyecek.

Marine Le Pen, 5 yıl boyunca kamu görevlerinden men edildi. Guardian'da yer alan habere göre bu karar hemen geçerli sayıldı. Bu durum, 2027 başkanlık adaylığını son derece zorlaştırıyor, hatta tamamen sona erdiriyor.

Mahkeme salonunu terk etti

Marine Le Pen, cezası açıklanmadan önce mahkemeden ayrıldı. Pas-de-Calais Milletvekili, özellikle Catherine Griset'in eşliğinde duruşma salonunu terk etmeyi tercih etti.

Le Pen ile birlikte kimler yargılanıyor? 

Marine Le Pen ve tüzel kişilik olarak yargılanan Ulusal Birlik (RN) partisinin yanı sıra, davada adı geçen sanıklar arasında RN üyesi veya eski üyesi olan birçok isim bulunuyor:

On bir Avrupa Parlamentosu üyesi, olayların yaşandığı dönemde Ulusal Cephe (FN) çatısı altında seçilmişti. Bunlar arasında Perpignan Belediye Başkanı Louis Aliot, eski RN geçici başkanı Jean-François Jalkh, Avrupa Parlamentosu üyesi Nicolas Bay ve partinin eski ikinci ismi Bruno Gollnisch yer alıyor.

Eski FN lideri Jean-Marie Le Pen (7 Ocak 2025'te hayatını kaybetti) ve eski AP üyesi Jean-François Jalkh (67 yaşında) da bu davada suçlanan isimler arasında.

On iki kişi, parlamento asistanı olarak gösterilmiş. Bunlar arasında Thierry Légier, Catherine Griset, mevcut RN milletvekilleri Timothée Houssin ve Julien Odoul ile Marine Le Pen’in kız kardeşi Yann Le Pen bulunuyor.

Dört parti çalışanı, bunlar arasında Wallerand de Saint-Just yer alıyor.

'Siyasi ölüm' demişti

Bu senaryoyu "siyasi ölüm" olarak tanımlayan Le Pen, partisine fayda sağlamak amacıyla AB parlamentosunun parasını hortumlamayı amaçlayan "bir sistemin" başında olduğu suçlamalarını reddetmişti. Le Pen, parlamento çalışmalarını, partisinin milletvekillerinin ihtiyaçlarına göre uyarlamanın kabul edilebilir olduğunu savunarak mahkemeye verdiği ifadede "Kesinlikle en ufak bir usulsüzlük, en ufak bir yasa dışı hareket yaptığımı düşünmüyorum" ifadelerini kullanmıştı. 

Ne olmuştu?

Le Pen'in Avrupa Parlamentosu (AP) milletvekilli olduğu dönemde 2 kişiye hayali danışmanlık hizmetleri nedeniyle AP fonlarıyla maaş ödediği iddia ediliyor.

Fransa'da Marine Le Pen'in de aralarında bulunduğu, eski adıyla Ulusal Cephe Partisinden seçilmiş bazı AP milletvekilleri hakkında 2004-2016 yıllarında AP'de "hayali istihdam" oluşturdukları iddiasıyla 2015'te soruşturma açılmıştı.

Paris savcılığı, Le Pen ve babası Jean-Marie Le Pen dahil partinin bazı AP üyeleri hakkında AB'ye ait fonları kötüye kullandıkları ve "suçu gizledikleri" gerekçesiyle dava açılmasını istemişti.

2018'de isim değişikliğine giderek Ulusal Birlik (RN) ismini alan oluşumun önde gelen ismi ve eski cumhurbaşkanı adayı Le Pen ile babası Jean-Marie Le Pen ve Louis Aliot ile Bruno Gollnisch gibi isimlerin aralarında bulunduğu 27 partilinin AB fonlarını kötüye kullanmaktan yargılandıkları dava, Eylül 2024'te Paris Ceza Mahkemesi'nde görülmeye başlanmıştı.

Anketlerde önde görünüyordu

2 aydır devam eden süreçte Le Pen’in 5 yıl ceza alacağı önceden de konuşuluyordu. Le Pen, suçlu bulunması durumunda verilen ceza ne olursa olsun temyize gideceğini belirtmişti. Burada önemli olan detay, mahkemenin “kararın hemen geçerli olacağına” dair bir hükümde bulunup bulunmayacağıydı ki bu hüküm de verildi. Bu süreç, Marine Le Pen’in şimdiden favorisi olarak görüldüğü 2027 seçimlerinde aday olmasının önüne geçebilir.

Avrupa’da aşırı sağcı dalganın yükseldiği günlerde Le Pen de iktidara yürüyordu. 2022’de yapılan son cumhurbaşkanlığı seçimlerinde merkez partilerin Emmanuel Macron’un arkasında birleşmesiyle yenilen Le Pen, 2024’te yapılan Avrupa Parlamentosu seçimlerinde ise büyük bir zafer elde etmişti. Le Pen’in partisi Ulusal Birlik, bu seçimlerde oyların yüzde 31.37’sini almış, en yakın parti yüzde 14.6’da kalmıştı. Yapılan kamuoyu araştırmalarına göre Le Pen, şu anda da cumhurbaşkanlığı için favori durumda. Le Figaro’nun aktardığına göre Ihop’un yaptığı ankette Le Pen, sol ve merkez bloğun adayı kim olursa olsun yüzde 34 ile 37 oy arasında alarak birinci aday çıkıyor.


İtalya'da Tesla bayisinde yangın çıktı: 17 otomobil kullanılamaz hale geldi

İtalya'nın başkenti Roma'daki Tesla bayisinde çıkan yangında 17 otomobilin kullanılamaz hale geldiği belirtildi. Polisin yangını incelediği kaydedildi


Trump, Putin'e 'sinirliyim' demişti: Kremlin'den 'gerekirse görüşme ayarlanır' değerlendirmesi

Rusya Devlet Başkanı Putin'e "sinirlendiğini" söyleyen ABD Başkanı Trump için Kremlin, "gerekirse bir telefon görüşmesi ayarlanır" dedi. Kremlin Sözcüsü Peskov ardından Putin'in bu hafta Çin Dışişleri Bakanı ile Moskova'da görüşeceğini de sözlerine ekledi

A+ Yazı Boyutunu BüyütA- Yazı Boyutunu Küçült

Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Başkanı Donald Trump'ın, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin için sarf ettiği "oldukça sinirliyim" ifadeleri uluslararası medyanın başlıklarında yer almaya devam ediyor. Trump'ın büyük yankı uyandıran sözleri ardından gözler, Moskova'dan gelecek yanıttaydı. Moskova'da gazetecilerin sorularını yanıtlayan Kremlin Sözcüsü Dimitri Peskov da konuya ilişkin açıklamalarda bulundu. 

'İhtiyaç duyulursa görüşme organize edilir'

Peskov, "Başta bir önceki [ABD] yönetimi tarafından büyük ölçüde zedelenen ikili ilişkilerimizin düzeltilmesi olmak üzere Amerikan tarafıyla çalışmaya devam ediyoruz. Ayrıca Ukrayna barış sürecine ilişkin çeşitli alanlarda da çalışıyoruz. Çalışmalar devam ediyor. Henüz size söyleyebileceğimiz ya da söylememiz gereken somut bir şey yok. Bu süreç karmaşık doğası nedeniyle uzamaktadır. Cumhurbaşkanı, Başkan Trump ile temasa açık olmaya devam ediyor. İhtiyaç duyulması halinde hızlı bir şekilde bir telefon görüşmesi organize edilebilir" dedi. 

Peskov ayrıca Putin'in bu hafta Moskova'ya yapacağı ziyaret sırasında Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi ile görüşmesinin beklendiğini de doğruladı.

Bu yıl Rusya Devlet Başkanı Putin ve ABD Başkanı Trump arasında kamuya duyurulan iki telefon görüşmesi gerçekleşti. İki liderin kamuya açıklanandan daha sık görüştüklerine dair de spekülasyonlar var. Bu spekülasyonlara geçen yıl Trump seçilmeden önce görüştüklerine yönelik iddialar da dahil. 

Trump ne demişti?

ABD Başkanı Donald Trump, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in kendisini "çok kızdırdığını" açıklamıştı. Trump, Putin'in Ukrayna'da Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski yerine geçiş hükümeti önermesinin "yersiz" olduğunu savundu.

ABD lideri şu ifadeleri kullanmıştı: 

"Bu hafta Putin ile görüşmeyi planlıyorum. Ona çok kızgınım. Ukrayna'da akan kanı durdurma konusunda anlaşma sağlayamazsak ve bunun Rusya'nın hatası olduğunu düşünürsem, Rusya'dan çıkan tüm petrole ikincil gümrük vergisi koyacağım. Gümrük vergisinin yürürlüğe girmesi halinde Rusya'dan petrol alan ülkeler de ABD'de iş yapamayacak. Aynı zamanda bu ülkelere, ABD'den satın aldıkları her ürün için yüzde 25 gümrük vergisi uygulanacak"

Putin'in Trump'ı sinirlendiren önerisi

Putin, cuma günü Murmansk'ta yaptığı açıklamada, Ukrayna'da Birleşmiş Milletler öncülüğünde bir geçici hükümet kurulması gerektiği ifadelerini kullanmıştı.   

 

Putin, bu önerisinin, “(Ukrayna'da) demokratik bir seçim yapılabilmesi ve halkın güvendiği yetkin bir hükümetin iş başına gelebilmesi için” önemli olduğunu dile getirmişti. Çünkü Putin, Ukrayna Devlet Başkanı Zelenski'nin başkanlığını daha önce de tanımadığını açıklamıştı. Rus lider bunun gerekçesi olarak da Ukrayna'da yapılamayan seçimleri gösteriyor. Ancak Ukrayna da Rusya Şubat 2022'de başlattığı savaş nedeniyle ilan edilen sıkıyönetim altında seçimlere yasalar nezdinde izin vermiyor. 


Katargate' soruşturması: Netanyahu ifadeye çağırıldı, sözcüsü ile danışmanı tutuklandı

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun sözcüsü Eliezer Feldstein ile danışmanı Jonathan Urich 'Katargate' soruşturmasından tutuklandı. Netanyahu ise Başsavcı Gali Baharav-Miara'nın onayıyla ifadeye çağrıldı

A+ Yazı Boyutunu BüyütA- Yazı Boyutunu Küçült

İsrail devlet televizyonu KAN'ın haberine göre, tutuklama kararı, İsrailli işadamı Gil Bilger'in Katar tarafından istihdam edilen bir ABD vatandaşından İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun sözcüsü Eliezer Feldstein'a para aktardığının ortaya çıkmasının ardından geldi.

Katargate soruşturması kapsamında tutuklanan Feldstein ve Urich'in, "yabancı bir ajanla temas kurmak" ve "kara para aklamakla" da suçlandığı bildirildi.

Netanyahu bugün ifade vermeyi seçti

İki hafta önce soruşturma kapsamında gözaltına alınıp sorgulanan Urich evinden alınarak tutuklanırken, "gizli belgelerin sızdırılması" kapsamında tutuklanarak hakkında ev hapsi kararı verilen Feldstein için de ev hapsinin devamı kararı alındığı aktarıldı. Ayrıca Feldstein ile Birger arasında aracılık yaptığından şüphelenilen bir medya mensubunun da sorgulanmak üzere gözaltına alındığı kaydedildi.

Öte yandan İsrail Başbakanı Netanyahu da Başsavcı Gali Baharav-Miara'nın onayıyla ifadeye çağrıldı. Netanyahu'ya, bugün ya da başka bir gün açık ifade verme seçeneği sunulurken Başbakan'ın bugün ifade vermeyi seçtiği belirtildi. Batı Kudüs'teki Başbakanlık Ofisi'nde Netanyahu'nun ifadesinin alınacağı aktarıldı.

'Katargate' skandalı

'Katargate' tartışmaları Katar'dan alınıp Netanyahu'nun seçim kampanyasına aktarıldığı ileri sürülen milyonlarca dolar iddiasıyla başlamıştı.

Bu iddialar, İsrail Başbakanı'nın sözcülerinden Eliezer Feldstein ve danışmanları Jonathan Urich ile Srulik Einhorn'un sanık sandalyesine oturduğu, Şabak'ın ise soruşturduğu bir soruşturmaya dönüşmüştü.

İsrail basınında, Netanyahu'nun da Katar'dan 2012'de 15 milyon dolar, 2018'de 50 milyon dolar aldığı iddia edilmişti.

Feldstein'in Katar'ın imajını desteklemek için uluslararası bir şirketten maaş aldığı, Netanyahu'nun danışmanları Urich ve Einhorn'un da Katar için imaj danışmanlığı yaptığı aktarılmıştı.

İsrailli işadamı Gil Bilger'in Feldstein'a para aktardığını söylediği ses kaydı İsrail devlet televizyonunda yayınlanmış, Feldstein de Bilger'in iddiasının doğru olduğunu kabul etmişti.

Kaynak: AA


Fransa yaptı yapacağını: Aşırı sağın liderinin cumhurbaşkanlığı hayal oldu

Yolsuzluk suçuyla aşırı sağın cumhurbaşkanı adayı Marine Le Pen’in kellesini Fransız adaleti giyotin gibi keskin bir kararla uçurdu. İki yıl kesin hapis cezası, 5 yıl siyasetten uzaklaştırma ve 100 bin euro para cezasına çarptırılan Le Pen’in cumhurbaşkanı adaylığı hayal olarak tarihe gömüldü

A+ Yazı Boyutunu BüyütA- Yazı Boyutunu Küçült

Nurdan Bernard- PARİS

Aşırı sağın lideri Marine Le Pen’in babasının yolundan giderek şahsi olmasa da, partisine yasa dışı gelir sağladığı ortaya çıktı. 2027 cumhurbaşkanlığı seçimleri için aday olan Marine Le Pen’e 5 yıl boyunca hemen işleme girmek üzere siyasi yasak verildi.

Hayali işe alımlar yoluyla kamu fonlarını zimmete geçirmek ve 4 milyon eurodan fazla zarara yol açmaktan birinci derecede suçlu bulunan aşırı sağcı lider ile birlikte partisinden 8 Avrupa milletvekili çeşitli para ve hapis cezalarına çarptırıldılar.

Politikacılar ile birlikte Ulusal Birlik (RN) Partisi de suçlu bulundu.

Le Pen’in aldığı “geçici infazla hak mahrumiyeti cezası” genel karar hakkında avukatların temyize gitmeleri durumunda dahi 5 yıllık politikadan men cezasını kapsamıyor, yani verilen ceza hemen uygulanacak ve itiraz edilmesinin önü kapalı olduğu anlamına geliyor.

Marine Le Pen avukat olduğundan yargı süreci boyunca tüm duruşmalarda hazır bulunmaya özen göstermişti. Ancak karar günü, itiraza kapalı ve hemen geçerli cezayı duyar duymaz detayları beklemeden “inanılmaz” diye haykırarak mahkeme salonunu terk etti ve parti genel merkezine gitti.

 

Başı dik, elleri pis

2016 yılında getirilen Sapin II yasası ile görevde bulundukları sırada yolsuzluk ve yasa dışı finansman suçu işleyen politikacılara temyiz yolu kapatılmıştı. Fransız yargısı politikacıların aynı suçu yeniden işlediklerini gözlemleyerek bu ek yasayı getirmişti.

Kamuoyunda temiz politika istediklerini göstermek için bütün siyasi partiler “yolsuzluk durumunda politikadan kat’i men cezası”nın hemen uygulanması ek yasasını oy birliği ile kabul etmişlerdi. Le Pen'in kızı daha 2013 yılında "görevleri sırasında veya görevleri sayesinde işlenen fiillerden dolayı hüküm giymiş kişilerin ömür boyu siyasetten men edilmelerini" savunmuştu. Şimdi tam da bu yasa ile siyasetten uzaklaştırıldı. Cumhurbaşkanlığı hayalleri sona eren Marine Le Pen ile birlikte Fransız politikasından Le Pen ailesi de muhtemelen sonsuza dek silinmiş oluyor.

Fransa’da demokrasiyi koruma amacıyla gayet sıkı tutulmuş olan adalet sistemine karşı aşırı sağcı parti zaten öfkeli idi. Bu ağır kararlarla seçmenini ve sempatizanlarını “kendilerini mazlum göstererek” sisteme karşı ayaklandırmaya çalışacakları muhtemeldir.

Marine Le Pen mahkemeden hemen Michel-Ange caddesindeki parti genel merkezine gitti. Kendisi ile buluşmak üzere yola çıkan Jordan Bardella; yoldan attığı "#Marine’e destek veriyorum" tweeti ile yeni bir cephe açacaklarının ipucunu vermiş oldu. Jordan Bardella kendisine siyaset yolunu açan Marine Le Pen’e tabii ki arka çıkacak ancak diğer yandan yıllar içinde çıkacağı basamaklar yerine, Le Pen’in siyasetten ekarte edilmesiyle asansörle en üst kata çıkmış oldu.


Aşırı sağdan Le Pen'e destek açıklamaları: 'Onu siyasetten dışlamak istiyorlar'

Fransa Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin güçlü adaylarından Le Pen’e yolsuzluktan yargılandığı mahkeme; 2 yılı ertelenmiş, 2 yılı elektronik kelepçe ile gözetim altında geçirilmek üzere 4 yıl hapis cezası verdi. Söz konusu karara AB'nin sağ siyasetinden ve Rusya'dan tepki geldi

A+ Yazı Boyutunu BüyütA- Yazı Boyutunu Küçült

Fransa'da bir önceki seçimlerde mevcut Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un en büyük rakibi olan Fransız siyasetçi aşırı sağcı Marine Le Pen'in yargılandığı davada çıkan karar, "siyasi deprem" yorumlarını da beraberinde getirdi. 

Mahkeme, Le Pen'e 5 yıl boyunca siyasetten men yasağı, 2 yılı ertelenmiş 4 yıl hapis cezası ve 100 bin euro para cezası verilmesine hükmetti. Bu da Le Pen'in "büyük umutlarla" hazırlandığı 2027 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday olamayacağı anlamına geliyor. 

Söz konusu karar Avrupa'nın sağcı siyasetçilerinden ve Rusya'dan da tepki geldi. 

Macaristan Başbakanı Viktor Orban: "Je suis Marine (Ben Marine'im)" 

Hollandalı aşırı sağcı lider Geert Wilders: Le Pen aleyhindeki inanılmaz sert karar karşısında şok oldum. Le Pen'i yüzde 100 destekliyor ve ona inanıyorum; temyizde davasını kazanacağına ve Fransa Cumhurbaşkanı olacağına inanıyorum.Le Pen’in partisi Ulusal Birlikin (RN) Genel Sekreteri Jordan Bardella: "Bugün adil olmayan bir şekilde mahkum edilen sadece Marine Le Pen değildir, mahkum edilen Fransız demokrasisidir."

İtalya Başbakan Yardımcısı Matteo Salvini: "Seçmenlerin kanaatinden korkanlar genellikle mahkemelerin yargılamasında güvence bulurlar. Paris’te Marine Le Pen’i mahkum ettiler ve onu siyasi hayattan dışlamak istiyorlar."Aşırı sağcı Yeniden Fetih partisinin başkanı Éric Zemmour: “Halkın kime oy vermesi gerektiğine karar vermek yargıçların işi değildir. Görüş ayrılıklarımız ne olursa olsun, Marine Le Pen'in oylamaya katılması meşrudur.”

Rusya'dan tepki

Öte yandan Le Pen'e yönelik karar Rusya'da da yankı buldu. Kremlin Sözcüsü Dimitri Peskov yaptığı açıklamada, "Birçok Avrupa ülkesi, demokratik normları çiğneme yolunu izliyor. Fransa'nın iç işlerine karışmak istemiyoruz ve bunu hiçbir zaman yapmadık. Ancak gelenek olarak Avrupalı ülkeler, siyasi süreçlerde demokrasi sınırları dışına çıkmaktan kaçınmıyor" dedi. 

 

Marine Le Pen, son yıllarda Rusya ile yakın ilişkiler kurmayı savunarak sıkça eleştirilerin odağında yer alıyordu. 2014'te Kırım'ın ilhakını meşrulaştırmaya çalışırken, 2015'te Suriye'deki Rusya'nın rolünü desteklemiş, 2017'de ise Rusya'nın Batı seçimlerine müdahalesine dair iddiaları sorgulamıştı. Aynı yıl Moskova'ya giderek Vladimir Putin ile görüşen Le Pen, Fransa'nın Rusya ile dostane ilişkiler kurmasını istemesiyle de öne çıkıyordu.


Le Monde: Türkiye 'Artık dayanılmaz hale gelen şeyleri yüksek sesle ve net bir şekilde söylemekten korkmuyoruz' diye haykırıyor


Dünya basını, Türkiye’deki yabancı muhabirlerinden ülkedeki olaylar hakkında her gün haber istemeye devam ediyorlar. Fransız basını muhabirlerinin haberleri yanında her gün geniş yorumlara da yer veriyor. Ayrıca basın toplantılarında Dışişleri Bakanını ve dış politikadan sorumlu olduğundan Cumhurbaşkanı  Macron’u sıkıştırarak Türkiye hakkında tepki vermeye zorluyorlar.

Fransa’nın saygıdeğer gazetesi Le Monde’un muhabiri “İktidardaki İslamcı muhafazakar partiden bazı isimler ülkede girilen baskıcı eğilimi kınarken hareketin başlangıcından bu yana 2 binden fazla kişi gözaltına alındı” sözleriyle 1 Nisan tarihli haberine başlamış. "2003'ten bu yana Türkiye'nin başında bulunan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın baş muhalifi ve baş düşmanı İstanbul Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun hapse atılmasından 12 gün sonra seferberlik zayıflamadı, tam tersine artıyor" diyen muhabir, CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in “iktidara yürüyüşe devam etmek" ve "nihayet tarih yazmak" sözlerini aktararak, katılımcıların her gün arttığına işaret ediyor.

“Haksız ve yasa dışı polis şiddetine” kınama

Gazete gençlerin nüktedan pankartlardan söz ederken “Bizden 3’er tane ister misin” yazana atıfta bulunuyor ve konuştuğu gençlerin “Artık dayanılmaz hale gelen şeyleri yüksek sesle ve net bir şekilde söylemekten korkmuyoruz, yetkililerin sistematik baskısı artık bizi durduramayacak" dediklerini aktarıyor.

İnsan Hakları İzleme Örgütü, Uluslararası Af Örgütü ve diğer on üç kuruluşun hükümete itidalli davranması ve "barışçıl protestoculara yönelik saldırılara, gazetecilerin ve medya kuruluşlarının hedef alınmasına ve sosyal medya üzerindeki baskıya son verilmesine" çağrıda bulunduklarını belirttikten sonra bu örgütlerin “Yaralanan protestoculara ilişkin kesin rakamlar verilmezken 100'den fazla memurun yaralandığının sadece açıklandığını; protestoların "haksız ve yasa dışı polis şiddetine" maruz kalmasını üzüntüyle karşılayarak, "İstanbul'daki gösterileri izlerken en az on yerel gazetecinin polis tarafından fiziki saldırıya uğradığını ve bir gazetecinin göstericiler tarafından dövüldüğünü" belirttiklerini; insanların yerdeyken polis tarafından coplarla dövüldüğü ve tekmelendiğini; polisin göstericilere karşı ayrım gözetmeksizin biber gazı, göz yaşartıcı gaz, tazyikli su ve plastik mermi kullandı” dediklerine yer veriyor ve Hükümetin bu suçlamaları yalanladığını ekliyor.

Hükümet seferberliğin durmasını umuyor

Galatasaray Üniversitesi hukuk öğrencilerinin hazırladığı polis şiddeti ve vahşet vakalarını içeren çalışmadan da söz eden gazeteci, gözünden plastik mermi ile yaralanan ODTÜ'lü öğrencinin fotoğrafını paylaşan hesabın engellenmesini; İçişleri Bakanlığı'nın son rakamlarına göre aralarında bir düzine gazetecinin de bulunduğu yaklaşık 2 bin kişinin gözaltına alındığını; resmi rakamlara göre en az 263 kişinin hapsedildiğini; her gün adliyede bulunan avukatlara göre  sayının çok daha fazlasının olduğunun tahmin edildiğini; CHP'li Milletvekili Avukat Tanrıkulu’nun müdahale güçlerini cinsel şiddet uygulamakla suçladığını aktarıyor.“Hükümetin isyanları durdurmak amacıyla bayram tatilini 6 gün uzattığı; Türk medyasının kapsam olarak %90’ını hükümet yanlısı televizyon kanalları ve gazeteler kontrol ederken, RTÜK’ün muhalif yayıncılara yeni yaptırımlar uyguladığını; bunların hükümete ne kadar yarar sağlayıp ne kadar yeterli olduğunun şüpheli olduğunu” aktaran haberde; Konda tarafından gerçekleştirilen ilk ankete de yer veriliyor: “Katılanların yüzde 73'ünün protesto hareketlerini desteklediğini gösterdiğine değiniyor ve yine Konda’ya göre İslamcı-milliyetçi hükümet koalisyonundaki üç seçmenden yalnızca ikisinin son günlerde yapılan tutuklamaları desteklediğini “aktarıyor.


Litvanya'da bataklığa saplanan zırhlı araçtaki 3 ABD askeri ölü bulundu

ABD Avrupa ve Afrika Komutanlığı, Litvanya'da zırhlı kurtarma aracının bataklığa saplanması sonucu kayıp 4 askerden 3'ünün ölü bulunduğunu duyurdu

A+ Yazı Boyutunu BüyütA- Yazı Boyutunu Küçült

ABD Avrupa ve Afrika Komutanlığının internet sitesinden yapılan yazılı açıklamada, bataklıktan çıkarılan araçta 3 askerin ölü bulunduğu, kayıp dördüncü asker içinse arama çalışmalarının sürdüğü belirtildi.

Açıklamada, ABD, Litvanya ve Polonya güçlerinin yanı sıra ABD Donanması dalgıçlarının katıldığı çok uluslu bir arama çalışması sonucunda, 63 tonluk askeri aracın bulunduğu yerden çıkarıldığı kaydedildi.

ABD ordusundan yapılan açıklamada, Litvanyalı personelle ortak arama operasyonlarının devam ettiği ve NATO'nun da çalışmalara katkıda bulunduğu belirtilirken, 3. Piyade Tümeni Komutanı Tümgeneral Christopher Norrie, "Arama herkes evine dönene kadar bitmeyecek" ifadesini kullandı.

3. Piyade Tümeninin 1. Zırhlı Tugay Muharebe Ekibinde görevli askerlerin 25 Mart'ta hareketsiz bir taktik aracı çekmeye çalışırken kaybolduğu, M88A2 Hercules tipi aracın, ertesi gün eğitim alanının yakınlarındaki bataklık bölgede, yaklaşık 4,5 metre derinlikte su ve çamura batmış halde bulunduğu açıklanmıştı.

ABD kuvvetleri, Litvanya'da NATO müttefikleriyle düzenli olarak ortak eğitim tatbikatlarına katılıyor.

Kaynak: AA


Polonya ile ABD arasında 2 milyar dolarlık Patriot anlaşması

Polonya Savunma Bakanı Wladyslaw Kosiniak-Kamysz, Polonya ile ABD’nin Patriot hava savunma sistemine lojistik destek sağlanması ve eğitimin yanı sıra teknik destek bileşenlerini de içeren yaklaşık 2 milyar dolar değerinde bir anlaşma imzalayacağını açıkladı

A+ Yazı Boyutunu BüyütA- Yazı Boyutunu Küçült

Polonya Savunma Bakanı Wladyslaw Kosiniak-Kamysz, bugün yaptığı açıklamada ABD ile yapılacak bir anlaşmanın sinyalini verildi. Kosiniak-Kamysz, Polonya ile ABD’nin Patriot hava savunma sistemine lojistik destek sağlanması ve eğitimin yanı sıra teknik destek bileşenlerini de içeren yaklaşık 2 milyar dolar değerinde bir anlaşma imzalayacağını açıkladı.

NATO’nun doğu kanadındaki kilit oyuncu olarak görülen Polonya’nın Savunma Bakanı, "Polonya hava sahasının güvenliğinin bir bedeli yok" ifadelerini kullanırken, kendileri için füze savunması ve ABD ile iş birliğinin öncelikli olduğunu söyledi.Polonya Savunma Bakanlığı, anlaşmanın uygulanmasının Wisla programının temelini oluşturan Patriot rampalarının operasyonel hazırlığını sağlayacağını bildirdi. Bu program diğerlerinin yanı sıra manevra kabiliyeti yüksek füzeler de dahil olmak üzere kısa menzilli taktik balistik füzelere karşı koymayı amaçlıyor.



İran 3 milyon litreden fazla akaryakıt taşıyan 2 tankere el koydu

İran, Basra Körfezi’nde 3 milyon litreden fazla kaçak akaryakıt taşıyan "Star 1" ve "Vintag" adlı yabancı petrol tankerlerine el koyarken, olayla ilgili 25 kişi gözaltına alındı

A+ Yazı Boyutunu BüyütA- Yazı Boyutunu Küçült

İran’da kaçak akaryakıt taşıdığı belirlenen iki yabancı petrol tankerine operasyon düzenlendi. İran Devrim Muhafızları Ordusu tarafından yapılan açıklamada, "Bu sabah Basra Körfezi’nde düzenlenen operasyonda akaryakıt kaçakçılığı yapan şebekelere bağlı ’Star 1’ ve ’Vintag’ adlı 2 yabancı petrol tankerine el konuldu. Organize şekilde kaçakçılık yaptığı belirlenen tankerlerde 3 milyon litreden fazla kaçak akaryakıt ele geçirilirken, 25 mürettebat gözaltına alındı" ifadeleri kullanıldı.

Tankerler hakkında bilgi verilmedi

Açıklamada, el konulan petrol tankerlerinin hangi ülkeye ait olduğu, varış noktaları ve mürettebatın uyruğu hakkında bilgi verilmezken, gemilerin istihbarat operasyonuyla tespit edildiği ve yargı makamlarıyla yapılan koordinasyonun ardından yakıtın boşaltılması için Buşehr limanına götürüleceği belirtildi.


Yargılandığı davada suçlu bulunan Le Pen: Siyaseti bırakmıyorum, kararı temyize götüreceğim

Aşırı sağcı lider Marine Le Pen ve sekiz Avrupa Parlamentosu üyesinin AB fonlarını zimmete geçirmekten suçlu bulunması sonrası Le Pen Fransız TF1 televizyon kanalına konuk oldu. Hakkındaki siyasi yasak kararını temyize götüreceğini dile getiren Le Pen "Demokrasimiz için trajik bir gün" dedi


Fransa'da aşırı sağcı ve Ulusal Birlik Partisi'nin önde gelen isimlerinden Marine Le Pen, kamu görevinden beş yıl süreyle men cezası aldı. Ayrıca mahkeme, Le Pen'e 5 yıl boyunca siyasetten men yasağı, 2 yılı ertelenmiş 4 yıl hapis cezası ve 100 bin euro para cezası verilmesine hükmetti.

Bu kararın Fransa ve Avrupa'daki yankıları sürerken Le Pen Fransız TF1 kanalında canlı yayına konuk oldu ve dikkat çeken açıklamalarda bulundu. 

"Siyasi bir karar"

Marine Le Pen, 2027'de yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimlerinde “aday olmasını ve seçilmesini engellemek ‘ amacıyla mahkeme başkanının kendisine siyasetten 5 yıl süreyle men etme kararını vermesini ’siyasi bir karar” olarak nitelendirdi.

Kamu fonunu zimmetine geçirmekten ötürü suçlu bulunan Marine Le Pen, ulusal bir televizyon kanalında, söz konusu kararı 'demokrasi için felaket' diye yorumladı.

Le Pen mahkeme kararını “mümkün olan en kısa sürede” temyize götüreceğini söyledi.

Le Pen sözlerine "Bu akşam, Fransa'da, insan hakları ülkesinde, yargıçların otoriter rejimlere mahsus olduğunu düşündüğümüz uygulamaları yürürlüğe koyduğunu görmekten dolayı hayal edilemeyecek derecede öfkeli milyonlarca Fransız var” diye devam etti.

Fransa'da demokrasi için trajik bir gün

Yargıçların otoriter rejimlere özgü olduğu düşünülen uygulamaları hayata geçirdiklerini dile getiren Le Pen, söz konusu karar için "Demokrasimiz ve ülkemiz için trajik bir gün” ifadelerini kullandı.

 

"Ben masumum" diyen Le Pen temyize gideceğini şu sözlerle açıkladı:

"Siyasi rakiplerimiz tarafından bize karşı açılan bu davanın içi boş argümanlara dayandığına inanıyorum. Bu Avrupa Parlamentosu ile idari bir anlaşmazlıktır. Kişisel zenginleşme yok, yolsuzluk yok, bunların hiçbiri yok"

"Bu karar siyaseti bırakacağım anlamına gelmiyor"

“Jordan Bardella hareket için muazzam bir değer ve ben bunu uzun zamandır söylüyorum” diyen Le Pen, Bardella'nın bu görev için uygun olmamasın görülmesi halinde nasıl bir B planı uygulayacağı sorusuna şu yanıtı verdi:

"Umarım bunu gereğinden erken kullanmak zorunda kalmayız”

 

Le Pen, verilen siyasi yasak kararının "hiçbir şekilde” kendisi için siyasetten çekilmesi anlamına gelmediğini söyledi.

"30 yıldır adaletsizlikle mücadele ediyorum"

"Ben her zaman Fransızların yanında olacağım" diyen Le Pen sözlerini şöyle sürdürdü:

Bana güvenen milyonlarca insan var ve ben 30 yıldır onlar için mücadele ediyorum. Adaletsizlikle 30 yıldır mücadele ediyorum. Ve sizin için savaşmaya devam edeceğim"

Le Pen'in açıklamaları sonrası Fransa Adalet Bakanı Darmanin: Tehditler endişe verici

Fransa Adalet Bakanı Gérald Darmanin, Le Pen'in açıklamaları sonrası X hesabından yaptığı paylaşımda "Paris Adli Mahkemesi yargıçlarına yönelik tehditler bir demokraside kabul edilemez ve yargının bağımsızlığı açısından endişe kaynağıdır" ifadelerini kullandı.

Ne olmuştu?

Le Pen'in Avrupa Parlamentosu (AP) milletvekilli olduğu dönemde 2 kişiye hayali danışmanlık hizmetleri nedeniyle AP fonlarıyla maaş ödediği iddia ediliyor.

Fransa'da Marine Le Pen'in de aralarında bulunduğu, eski adıyla Ulusal Cephe Partisinden seçilmiş bazı AP milletvekilleri hakkında 2004-2016 yıllarında AP'de "hayali istihdam" oluşturdukları iddiasıyla 2015'te soruşturma açılmıştı.

 

Paris savcılığı, Le Pen ve babası Jean-Marie Le Pen dahil partinin bazı AP üyeleri hakkında AB'ye ait fonları kötüye kullandıkları ve "suçu gizledikleri" gerekçesiyle dava açılmasını istemişti.

2018'de isim değişikliğine giderek Ulusal Birlik (RN) ismini alan oluşumun önde gelen ismi ve eski cumhurbaşkanı adayı Le Pen ile babası Jean-Marie Le Pen ve Louis Aliot ile Bruno Gollnisch gibi isimlerin aralarında bulunduğu 27 partilinin AB fonlarını kötüye kullanmaktan yargılandıkları dava, Eylül 2024'te Paris Ceza Mahkemesi'nde görülmeye başlanmıştı.

Anketlerde önde görünüyordu

2 aydır devam eden süreçte Le Pen’in 5 yıl ceza alacağı önceden de konuşuluyordu. Le Pen, suçlu bulunması durumunda verilen ceza ne olursa olsun temyize gideceğini belirtmişti. Burada önemli olan detay, mahkemenin “kararın hemen geçerli olacağına” dair bir hükümde bulunup bulunmayacağıydı ki bu hüküm de verildi. Bu süreç, Marine Le Pen’in şimdiden favorisi olarak görüldüğü 2027 seçimlerinde aday olmasının önüne geçebilir.

Avrupa’da aşırı sağcı dalganın yükseldiği günlerde Le Pen de iktidara yürüyordu. 2022’de yapılan son cumhurbaşkanlığı seçimlerinde merkez partilerin Emmanuel Macron’un arkasında birleşmesiyle yenilen Le Pen, 2024’te yapılan Avrupa Parlamentosu seçimlerinde ise büyük bir zafer elde etmişti. Le Pen’in partisi Ulusal Birlik, bu seçimlerde oyların yüzde 31.37’sini almış, en yakın parti yüzde 14.6’da kalmıştı. Yapılan kamuoyu araştırmalarına göre Le Pen, şu anda da cumhurbaşkanlığı için favori durumda. Le Figaro’nun aktardığına göre Ihop’un yaptığı ankette Le Pen, sol ve merkez bloğun adayı kim olursa olsun yüzde 34 ile 37 oy arasında alarak birinci aday çıkıyor.


Beyaz Saray Sözcüsü Leavitt: Trump haksız ticaret uygulamalarını tersine çevirecek tarife planını açıklayacak

Beyaz Saray Sözcüsü Karoline Leavitt, ABD Başkanı Donald Trump'ın 2 Nisan'da "haksız ticaret uygulamalarını tersine çevirecek" tarife planını açıklayacağını belirtti


Beyaz Saray'da basın mensuplarına açıklamalarda bulunan Leavitt, Başkan Trump'ın "gururla" adlandırdığı gibi çarşamba gününün ABD'de "kurtuluş günü" olacağını söyledi.

Kabine üyelerinin Beyaz Saray'da düzenlenecek ve karşılıklı tarifelerin açıklanacağı toplantıya katılacağını belirten Leavitt, "Başkan, ülkemizi onlarca yıldır soyan haksız ticaret uygulamalarını tersine çevirecek bir tarife planını açıklayacak. Bunu Amerikan işçisinin çıkarını korumak için yapıyor" dedi.

Leavitt,

Avrupa Birliği'nin (AB) ABD süt ürünlerine yüzde 50, Japonya'nın ABD pirincine yüzde 700,

Hindistan'ın ABD tarım ürünlerine yüzde 100 ve Kanada'nın ABD tereyağı ile peynirine neredeyse yüzde 300 gümrük vergisi uyguladığına işaret ederek,


"Bu durum, Amerikan ürünlerinin bu pazarlara ithal edilmesini neredeyse imkansız hale getiriyor ve son yıllarda birçok Amerikalının işini kaybetmesine neden oldu" diye konuştu.

"Şu anda herhangi bir muafiyet yok"

Artık "mütekabiliyet zamanı" olduğunu vurgulayan Leavitt, açıklanacak karşılıklı tarifelerin ABD halkına adil davranılmasını sağlayacağını ifade etti.

Leavitt, çarşamba günü asıl hedefin ülke bazlı tarifeler olduğunu, Başkan Trump'ın sektör bazlı tarifleri de hayata geçirmekte kararlı olduğunu aktardı.

Çiftçiler için bu tarifelerde muafiyet sağlanmasının değerlendirilip değerlendirilmediği sorusuna Leavitt, "Şu anda herhangi bir muafiyet yok" yanıtını verdi.

Leavitt, "Amerikan halkına adaletsiz davranan her ülkenin karşılığında çarşamba günü bir tarife almayı beklemesi gerektiğini düşünüyorum" dedi.


ABD'den Le Pen kararına ilişkin açıklama: Kişilerin siyasi süreçlerden dışlanması endişe verici

ABD Dışişleri Bakanlığı, Fransa'da 2027'de yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimlerinde yarışacağını duyuran siyasetçi Marine Le Pen'in AB fonlarını kötüye kullanmaktan yargılandığı davada suçlu bulunmasına ilişkin "Kişilerin siyasi süreçlerden dışlanması endişe verici" ifadelerini kullandı

ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Tammy Bruce, "Marine Le Pen hakkında 5 yıl siyasi men yasağı verilmesine tepkiniz nedir?" sorusunu yanıtladı.

Le Pen hakkında verilen kararın farkında olduklarını belirten Bruce, "Genel olarak bu yasal karar hakkında Fransız yetkililer açıklama yapabilir" dedi.

Bruce, diğer taraftan ABD Başkan Yardımcısı JD Vance'in Münih Güvenlik Konferansı'nda "ifade özgürlüğü ve kişilerin siyasi süreçlerden dışlanması" konusunda açıklama yaptığını hatırlatarak, "Batı olarak sadece demokratik değerlerden bahsetmekten daha fazlasını yapmalıyız. Bunları hayata dökmeliyiz" diye konuştu.

"Endişe verici"

ABD Başkanı Donald Trump'a karşı "agresif ve yolsuz" yargı mekanizmasının kullanıldığını ifade eden Bruce, kişilerin siyasi süreçlerden dışlanmasının endişe verici olduğunu söyledi.


Bruce, herkesin kamu alanında görüşlerini dile getirme hakkı olduğunu belirterek, konuyla ilgi başka bir açıklaması bulunmadığını ifade etti.

Paris Ceza Mahkemesi, geçen yıl görülmeye başlanan ve Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un bir önceki seçimlerde de en büyük rakibi olan Fransız siyasetçi Le Pen'in yargılandığı davada kararını açıklamıştı.

Mahkeme, 2027'deki cumhurbaşkanı seçimleri için yeniden adaylığını duyuran Le Pen ve beraberindeki 8 Avrupa Parlamentosu (AP) üyesini, yolsuzluktan suçlu bulmuştu.

Paris Ceza Mahkemesi, Paris Savcılığının yargı makamının itirazları ve temyiz sürecinin sonuçlanmasını beklemek yerine Le Pen hakkında 5 yıl boyunca seçimlerden men yasağının derhal uygulanması talebini kabul etmişti.


Fransa'da Yüksek Yargı Konseyi'nden Le Pen hakkındaki mahkeme kararını sorgulayan yorumlara tepki

Fransa'da Yüksek Yargı Konseyi, 2027 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin favori isimlerinden Fransız siyasetçi Marine Le Pen'in Avrupa Birliği (AB) fonlarını kötüye kullanmaktan suçlu bulan Fransız yargısının "bağımsızlığını" sorgulayan yaklaşımlara tepki gösterdi


Ulusal basında yer alan haberlere göre, Yüksek Yargı Konseyi, Le Pen'in yolsuzlukla suçlandığı davadan çıkan karara gelen tepkiler üzerine bildiri yayınladı.

Bildiride mahkeme kararına yönelik tepkileri endişeyle karşıladığını bildiren Konsey, Fransız yargısının bağımsızlığını ve hukukun üstünlüğünü sorgulayan açıklamalara karşı uyarıda bulundu.

2027 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin favori isimlerinden olan ve Le Pen hakkında 4 yıl hapis cezası, 100 bin euro para cezası ve 5 yıl süreyle siyasetten men edilmesi kararı veren yargıçların hedef gösterilmesinin eleştirildiği bildiride, "Davayı yürüten yargıçları kişisel olarak hedef gösteren tehditler ve siyasi liderlerin özellikle soruşturmanın veya mahkumiyet (kararının) esasına ilişkin açıklamaları demokratik toplumda kabul edilemez" ifadelerine yer verildi.

Yargı makamının Ulusal Meclisin onayı sonrası yürürlüğe giren yasaları uyguladığını hatırlatan Yüksek Yargı Konseyi, bu süreçte ihtiyatlı ve ölçülü yorumlarda bulunulmasını istedi.

Marine Le Pen'in Avrupa Birliği (AB) fonlarını zimmetine geçirmekten yargılandığı davada Paris Ceza Mahkemesi aşırı sağcı lider hakkında 5 yıl siyasi men yasağının derhal uygulanmasına, 2 yılı ertelenmiş 2 yılı elektronik kelepçe ile gözetim altında geçirilmek üzere 4 yıl hapis cezası ve 100 bin euro para cezası verilmesine karar vermişti.

Le Pen, hakkında verilen kararın okunmasını beklemeden mahkeme salonunu terk etmişti.

Mahkemenin kararı, Le Pen'in cezasını hapishanede çekmeyeceği anlamına gelirken, Le Pen'in avukatları kararı temyize götüreceklerini açıklamıştı.

Karara yerel siyasiler ve bazı Avrupalı liderler tepki göstermişti.


İsrail Maliye Bakanı Smotrich kabinedeki görevinden kısa süreliğine istifa etti

İsrail Maliye Bakanı Bezalel Smotrich'in Yahudi Gücü Partisi'nden Yitzhak Kroizer'i İsrail Meclisi'nin (Knesset) dışına itmek için kabinedeki görevinden kısa süreliğine istifa ettiği açıklandı


Smotrich dilekçesinde, Knesset üyeliğine dönmek ve görev yapmak üzere hükümetteki görevinden istifa ettiğini, Knesset'e döndüğünde ise hükümetteki görevlerini geri talep edeceğini kaydetti.

İsrail Devlet Televizyonu Kan, aşırı sağcı Dini Siyonizm Partisi lideri Smotrich'in istifasının, diğer bir aşırı sağcı koalisyon ortağı Yahudi Gücü'nün lideri Itamar Ben-Gvir ile yaşadığı anlaşmazlıktan kaynaklandığını kaydetti.

Dini Siyonizm Partisi'nden yapılan açıklamada, Ben-Gvir'in, 2022 seçimlerinde ortak seçime girdiği ve daha sonra ayrıldığı Smotrich ve Başbakan Binyamin Netanyahu ile yaptığı anlaşmaları ihlal ettiği aktarıldı.

İki aşırı sağcı koalisyon ortağı arasında kriz yaşandı

İsrail'de geçerli "Norveç kanununa" göre, bakanlık koltuğuna oturan bir milletvekili, milletvekilliğinden istifa ederek meclisteki koltuğunu mensup olduğu partiden seçimlere katılan ve kazanamayan ilk sıradaki kişiye devredebiliyor.

Anlaşmaya göre, 19 Ocak'ta Gazze'de ateşkes ve esir takası anlaşmasının yürürlüğe girmesinin ardından istifa eden ve İsrail'in Gazze'ye saldırılara yeniden başlamasıyla kabinedeki görevine geri dönen Ben-Gvir, Knesset'ten istifa edecekti. Böylece daha önce vekilliği düşen Dini Siyonizm Partisi'nden Zvi Sukkot'un yeniden Knesset'e dönmesinin önü açılacaktı.

Buna rağmen Ben-Gvir, partisinden Zvika Fogel'in İstihbarat Bakanı olmasını pazarlık şartı olarak öne sürerken siyasi gücünü kaybetmemek için Knesset'ten istifa etmeyi reddetti. Bunun üzerine, milletvekili olmayan Maliye Bakanı Smotrich, Knesset'e geri dönmek ve diğer bir Yahudi Gücü Milletvekili Kroizer'in vekilliğini düşürmek için istifa etti.

Sukkot, X hesabından yaptığı paylaşımda, kendisinin meclise dönmesi karşılığında yeni bir bakanlık talep edilmesinin yanlış olduğuna işaret ederek Yahudi Gücü Partisi'ni taahhütlerine uymaya davet etti.

Yahudi Gücü Partisi'nden yapılan açıklamada ise "Koalisyon içinde gereksiz tartışmalara girmeyeceğiz." ifadesine yer verildi.

Kaynak: AA

 
 
 

Son Yazılar

Hepsini Gör
Dünyadan

CFR'nin Günlük Haber Özetine hoş geldiniz. Bugün ABD Başkanı Donald Trump'ın İran'a karşı olası askeri eylemlere hazırlığını ve......

 
 
 
13 ton

Fordow'u yok edecek silah sadece Washington'da: 13 tonluk bombaları getirdiler, İran'a 45 bin özel asker ABD Başkanı Donald Trump, Orta...

 
 
 

Comments


©2023 copyright by MD all rights reserved

bottom of page