Avrupa turist tuzağı
- mutlunecmettin
- 7 Tem 2024
- 2 dakikada okunur
Avrupa’nın şekillendirmediği ilk yüzyılın içindeyiz. “Amerikan” sayılan 20. yüzyıl bile Avrupa kıtasındaki dünya savaşı meydanlarında ve Soğuk Savaş cephelerinde geçmişti. Einstein'ın ve Keynes’in düşünceleri gibi en büyük fikirler Avrupalılar tarafından ve Avrupa’da tasarlandı. Picasso'nun resmi, Joyce'un edebiyatı, Le Corbusier’in mimarisi gibi modernizm başlığı altında topladığımız deneyler de öyle. Avrupa devletlerinin yüzyılın ikinci yarısına kadar sömürgeleri vardı ki bu da kıtaya itibarsızlıkla beraber nüfuz da getirdi.
Avrupa’nın bugünkü iktidarsızlığını düşününce tüm bunlar biraz can yakıyor. Avrupa’nın büyük teknoloji şirketleri yok, dünya üretimindeki payı azaldı ve korumacılık yayıldıkça yerli sanayiyi desteklemek konusundaki bonkörlüğü ABD ya da Çin ile yarışmaktan uzak. Ticaret dünyasında Avrupa’nın tek bir süper gücü vardı: AB düzenlemelerinin fiilen küresel standart haline geldiği “Brüksel etkisi”. Ticaretin parçalanmasıyla Avrupa geleceğin şekillenmesinde bundan bile mahrum kalabilir.
Zengin dünyada neredeyse eşi benzeri olmayan turizm gelirleri elde edebiliyorlar. Covid öncesi dönemin son yılı olan 2019’da turizm İspanya’da GSYH’nin yüzde 12’sini, Portekiz’de yüzde 8’ini ve Yunanistan’da yüzde 7’sini oluşturuyordu. Yeni Zelanda hariç, Avrupa dışındaki hiçbir Batılı ülke yüzde 3’e ulaşamadı. Japonya ya da havalimanı bile başlı başına bir destinasyon sayılabilecek olan Singapur dahi bu orana ulaşamadı.
Avrupa’ya her zaman tatlı tatlı “Sen önemlisin” denir ki bu cümleyi sadece turistler sarfetmez. Cazibenin kıtasının kültürel açıdan nasıl bir koruma altında olduğunu anlatmaya çalışıyorum. Eğer bir siyasi rejim kendini spor yoluyla aklamak istiyorsa, Los Angeles Lakers’ı değil Paris Saint-Germain’i satın alır. Kırsal kesimde yaşayan bir Çinli, kentsel refaha yükselişinin reklamını yapmak isterse, ABD’deki eşdeğerlerini değil LVMH ürünlerini tercih eder. Avrupa bu gücünden asla vazgeçmemeli. Kendi prestijinden para kazanmamak delilik olurdu. Ancak “yumuşak” konulardaki bu ustalığı Avrupa’nın teknoloji ve diğer daha sert alanlarda neler olup bittiğini görmesini engelleyebiliyor. Tehlike şu ki jeostratejik açıdan bakıldığında Avrupa’yı ilginç bir şey yapmaya ya da söylemeye ihtiyaç duymayacak kadar güzel insanlarla karşılaştırabiliriz. İçinde bulunduğumuz yüzyılın başka bir yerde yazıldığını fark etmeyecek kadar çok pohpohlanıyor.
Turizmin coğrafyaları yağmaladığı söylenir. Ama bu aslında yönetilebilir bir şeydir. Venedik 25 kişiden büyük tur gruplarını yasakladı. Barcelona turist vergisini yeniden artırdı. Avrupa, müşteri kaybetmeden daha fazla ücret talep edebilir çünkü sonuçta, sadece iyi diyebileceğimiz şeylerin coğrafi olarak sıkıştırılmış halde bir arada bulunması konusunda başka hiçbir yer onunla boy ölçüşemez.
Comments