Avrupa'nın kaderinde 3 kadın
- mutlunecmettin
- 15 Haz 2024
- 4 dakikada okunur
Von der Leyen, Meloni ve Le Pen
Tehlikelerle dolu günümüz dünyasında çanlar rahata alışmış ihtiyar Avrupa için çalıyor. Ukrayna’da kıtanın 1945’ten bu yana gördüğü en kanlı savaş hız kesmeden devam ederken Rusya, Baltık ülkelerinden siber uzaya kadar her yer için tehdit oluşturuyor. Donald Trump Beyaz Saray’a dönerse Avrupa güvenliğinin temeli olan NATO’nun altını oyabilir. Kıta ekonomisi dünyanın başka yerlerindeki sanayi politikaları ve himayeciliğin yol açtığı şoklara karşı savunmasız. Avrupa Birliği’ne şüpheci bakan popülistler anketlerde günden güne yükseliyor.
Avrupa bu tehlikelerle başa çıkabilmek için en azından AB seviyesinde uyumlu bir yönetime muhtaç. Ayrıca aşırılıkçı siyasetçileri iktidardan uzak tutması gerekiyor. Başarısı ise üç kadının tercihlerine bağlı olacak: Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, İtalya Başbakanı Giorgia Meloni ve Fransız popülist lider Marine Le Pen.
Soğukkanlı muhafazakar von der Leyen
Von der Leyen’le başlayalım. 2019’dan beri AB’nin yürütme organının başında ve ikinci dönemi için adaylığa hazırlanıyor. Hak etmedi denemez. Oldukça iyi iş çıkardı: Vladimir Putin’in saldırganlığına karşı AB’nin güçlü kolektif tepkisini organize etti ve ortak borç ihracı gibi çığır açıcı bir programı kabul ettirerek hayati bir dönemde Avrupa’daki entegrasyonu derinleştirmeye yardımcı oldu. Soğukkanlı ve muhafazakar bir Alman olan von der Leyen ayrıca Fransa-Almanya ilişkilerinin limoni olduğu günlerde karar mekanizmasının merkezine Avrupa Komisyonu’nu koymayı başardı. Mevcut tehditler düşünülünce güçlü ve birlik olmuş bir yönetime hiç bu kadar ihtiyaç olmadığı söylenebilir.
Von der Leyen’in ikinci kez seçilebilmek için öncelikle 27 AB üyesinin liderlerinden gelecek desteğe ihtiyacı var. Sonra 6-9 Haziran’da yapılacak ve 350 milyon seçmenin oy kullanacağı Avrupa Parlamentosu seçimlerinde çoğunluğu elde etmesi gerekiyor. Teoride siyasette müesses nizamı oluşturan muhafazakar, liberal ve sosyalist gruplar arkasında. Ama siyaset çok dağınık hale geldiğinden bu grupların toplamının bile parlamento çoğunluğuna ancak yetmesi bekleniyor. Üstelik bazı milletvekilleri saf değiştirebilir. Von der Leyen 2019’da girdiği seçimi ucu ucuna kazanmıştı. Bu sefer de zaferi garanti değil.
Pragmatist sağcı Giorgia Meloni
Bu da bizi Meloni’ye getiriyor. Aşırı sağcı İtalya’nın Kardeşleri partisinin lideri olan Meloni başbakanlık koltuğuna 2022’de oturdu. Bir zamanların asi partisi şimdi ülkeyi yönetiyor ve AB seçimlerinde de iyi iş çıkarması bekleniyor. İtalya’nın Kardeşleri destek verirse von der Leyen’in yeniden seçilme ihtimali artacak. Kendisi de bunun farkında. 23 Mayıs’ta, “Giorgia Meloni ile çok uyumlu çalışıyoruz” diye konuştu.
Bu sözler ve İtalya’nın Kardeşleri’ni içeren bir anlaşma ihtimali liberaller ve müesses nizamın önde gelenleri arasında kızgınlık yarattı. Almanya Sosyal Demokrat Partisi ve Fransa’da Emmanuel Macron cephesinden tepkiler var. Onlara göre Meloni haddini aşıyor. Macaristan’ın otoriter lideri Viktor Orban gibi nahoş figürlerle arası iyi. “Büyük yer değiştirme” (Oksijen’in notu: Elitlerin planladığı demografik hareketler sonucu Avrupa’daki beyazların yerini göçmenlerin alacağı iddiası) gibi ırkçı komplo teorilerine kıymet veriyor. AB’yi Sovyetler Birliği’ne benzetmişliği var. Kısacası birçoklarına göre Meloni karar alma süreçlerinin dışında bırakılması gereken bir aşırı sağcı.
İtalya Başbakanı’nın birçok uygunsuz politikası ve özelliği mevcut. Ne var ki Meloni’yle birlikte çalışmayı ilkesel olarak reddetmek öngörüsüzlük olur. Karnesine bakınca siyaseten uzlaşılamaz biri değil. Yasadışı göç gibi meselelerde von der Leyen ile dava arkadaşlığı yaptı. İkili Kuzey Afrika ülkelerine birlikte ziyaretler düzenleyerek göçmen akışının durması için otokratlarla anlaşmalar imzaladı. Meloni ayrıca popülist sağdaki bazı kafadarlarının aksine Ukrayna’yı inatla savunuyor. Partisi yurtiçinde kültür savaşı yürütse de başbakan güvenlik ve ekonomi konularında pragmatist davranıyor. Bu yüzden Meloni siyasette ana akımın dışına atılmamalı.
Marine Le Pen nasıl durdurulur?
Üstelik onunla anlaşmak ekstra bir artı getirerek popülist sağı ılımlı ve aşırı olmak üzere ikiye bölmeyi sağlayabilir. Aşırı deyince akla Le Pen geliyor. Onun başında bulunduğu Ulusal Birlik partisinin de Avrupa Parlamentosu seçimlerinde başarılı olması bekleniyor. Le Pen kendini ana akım bir siyasetçi olarak yeniden tanımlamaya çalışsa da aldanmayın. Yabancı düşmanlığı ve Rusya dalkavukluğu konusunda köklü bir geçmişi olan gerçek bir kışkırtıcı. Avrupa’yı sağa çekiştirecek dev bir milliyetçiler grubu oluşturma derdinde. Bunun için de Meloni ile birlik olmak istiyor.
Bunun yerine Meloni’yi merkeze çekmek çok daha iyi olur. Böyle bir hamle muhtemelen Le Pen’in planını bozup aşırı sağı parçalar. Almanya İçin Alternatif (AfD) partisi Avrupa Parlamentosu adaylığı için en önemli isminin Nazilerin suçlarını hafife alması sonrası halihazırda kısmen çöktü. Le Pen’i güçsüzleştirmek Fransa’daki cazibesini de azaltabilir. 2027’deki Fransa genel seçimleri öncesinde partisi şu an anketlerde birinci. Le Pen’in cumhurbaşkanlığı ihtimalini düşünmek bile sinir bozucu.
Avrupa seçimlerinin sonuçlanmasının ardından pazarlıklar aylarca sürüp von der Leyen’i zorlayabilir. Süreç çok önemli sonuçlara gebe. Birinci rota seçilirse AB seviyesinde istikrarlı bir yönetim getirilip ılımlıların popülist sağ ile zekice başa çıkabildiği gösterilir. Popülistleri zapt etme meselesi geçmişte kaldı. Şu anki esas konu onların yükselişine verilecek cevap. Meloni elini fazla açık etmiyor. Ancak gösterişten ziyade iktidara ilgi duyduğu apaçık görünen birinin Avrupa’nın kıyısına atılmaya razı gelmesi tuhaf olur.
Alternatif rota ise felaket getirebilir. Avrupa siyaseti öyle dağınık ki von der Leyen veya başka bir adayın komisyon başkanlığı için parlamento çoğunluğunu yakalayamama ihtimali var. Ukrayna’daki savaş ve Trump’ın olası dönüşü düşünülünce, böyle bir durum en olmayacak zamanda anayasal kriz doğurabilir. Dahası Meloni merkeze yaklaşmanın bir şey getirmeyeceğine ikna olursa Le Pen’le bir olmayı daha cazip bulabilir. Avrupa’nın merkez siyasetçileri yanlış tercihi yaparsa AB’yi istikrarsızlaştırıp uzun zamandır korktukları, kıta çapında birleşik bir aşırı sağ hareketin doğuşuna vesile olabilirler. Bu sonuçla karşılaşmamak için Meloni ile masaya oturmaya değer.
Comments