Almanlar, "nehirden denize" “from the river to the sea” ifadesinin yasallığına ilişkin duruşmada protesto düzenledi

Almanya'nın başkenti Berlin'de, "Nehirden denize, Filistin özgür olacak" sloganının suç sayılmasına ilişkin davanın görüldüğü mahkeme önünde Filistin yanlısı aktivistler toplandı.

Aktivistlerin sosyal medyada paylaştığı ve El Cezire'nin doğruladığı videolarda, onlarca kişinin Filistin kefiyesi takarak, Filistin bayrakları sallayarak ve slogan atarak adliye binası önünde toplandığı görülüyor.

Polis göstericilerle çatıştı, çok sayıda kişi tutuklandı.

Ürdün Nehri'nden Akdeniz'e kadar Filistinlilere özgürlük çağrısı yapan slogan, İsrail'in Gazze'ye yönelik savaşı sırasında Batı dünyasındaki Filistin yanlısı göstericiler tarafından kullanılmaya devam edilmesi nedeniyle eleştirilere maruz kalmıştı.

Bu ifadenin ne anlama geldiğine ve bu ifadenin etrafında dönen tartışmalara ilişkin açıklamamızı burada okuyabilirsiniz .

'Nehirden denize': Filistin sloganı gerçekte ne anlama geliyor?

Eleştirmenler, İsrail'in Gazze'ye yönelik savaşı sırasında bu sloganın kullanımını anti-Semitik olarak nitelendirdi. Ancak analistler, sloganın daha karmaşık köklere sahip olduğunu söylüyor.

Ürdün Nehri'nden Akdeniz'e kadar özgürlük çağrısı yapan bir slogan, Batı dünyasındaki Filistin yanlısı göstericilerin bu sloganın kullanımını kısıtlama girişimleriyle karşılaşmasının ardından eleştirilere maruz kaldı.

Beyrut'tan Londra'ya, Tunus'tan Roma'ya kadar, İsrail'in Gazze'ye yönelik amansız bombardımanına son verilmesi için ateşkes çağrıları, "Nehirden denize Filistin özgür olacak" sloganıyla harmanlanıyordu

Filistin bayraklarını sallayan kalabalıklara, dünya çapında yankılanan tezahürat, tarihi Filistin topraklarında baskıdan kurtulma arzusunu ifade ediyor. Ancak bu ifadeyi Hamas yanlısı olarak etiketleyen İsrail ve destekçileri için, bu, anti-Semitik bir suçlama taşıyan örtülü bir şiddet çağrısı.

Birleşik Krallık İşçi Partisi, Pazartesi günü Filistin yanlısı bir mitingde yaptığı konuşmada "nehirle deniz arasında" ifadesini kullanan Milletvekili Andy McDonald'ı görevden aldı .

İçişleri Bakanı Suella Braverman, bu ayın başlarında Filistin yanlısı gösterileri "nefret yürüyüşleri" olarak tanımlamış ve sloganın İsrail'in ortadan kaldırılmasına yönelik şiddet içeren bir arzunun göstergesi olarak yorumlanması gerektiği konusunda uyarmıştı.

İngiltere Futbol Federasyonu, futbolcuların özel sosyal medya hesaplarında sloganı kullanmasını yasakladı.

Avusturya polisi de benzer bir tavır takınarak Filistin yanlısı bir protestoyu slogan nedeniyle yasakladı ve Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) tarafından formüle edilen sloganın silahlı grup Hamas tarafından benimsendiğini iddia etti. Alman yetkililer sloganı yasak ve suçlayıcı ilan etti ve başkent Berlin'deki okulları Filistin atkısı olan kefiyenin kullanımını yasaklamaya çağırdı.

Tartışma hakkında bilmeniz gerekenler:

Sloganın kökeni nedir?

Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ), 1964 yılında Yaser Arafat önderliğinde diasporadaki Filistinliler tarafından kurulduğunda, Ürdün Nehri'nden Akdeniz'e kadar uzanan ve tarihi topraklarını da içine alan tek bir devletin kurulmasını talep ediyordu.

Bölünme tartışması, 1948'de İsrail devletinin kurulmasından öncesine dayanır. Bir yıl önce Birleşmiş Milletler tarafından, bölgeyi eski İngiliz mandasının yüzde 62'sini kaplayan bir Yahudi devleti ve ayrı bir Filistin devleti olarak bölme planı, o dönemdeki Arap liderler tarafından reddedilmişti.

Nakba veya "felaket" olarak bilinen olayda 750.000'den fazla Filistinli evlerinden sürüldü .

Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) liderliği daha sonra iki devletli çözüm olasılığını kabul etti; ancak 1993'teki Oslo barış sürecinin ve ABD'nin 2000'de Camp David'de nihai bir anlaşmaya varma çabalarının başarısızlığa uğraması ve ardından gelen ikinci İntifada'nın, yani kitlesel Filistin ayaklanmasının ardından tutumların sertleşmesine yol açtı.

Londra'daki Doğu ve Afrika Çalışmaları Okulu'nda (SOAS) hukuk öğretim görevlisi olan Nimer Sultany, sıfatın "tarihi Filistin'in tüm sakinleri için eşitlik ihtiyacını" ifade ettiğini söyledi.

İsrail vatandaşı Filistinli Sultany, Al Jazeera'ye yaptığı açıklamada, "Apartheid'ı ve Yahudi üstünlüğünü destekleyenler, eşitlikçi sloganı sakıncalı bulacaktır." dedi.

Buradaki özgürlük, İngiltere'nin 1917 Balfour Deklarasyonu ile Yahudilere Filistin'de ulusal bir vatan kurma hakkı tanımasından bu yana Filistinlilerin kendi kaderlerini tayin haklarının gerçekleştirilmesinden mahrum bırakılmış olmaları gerçeğini ifade etmektedir.

Sultany, "Sorunun özü hâlâ bu: Filistinlilerin herkes gibi eşit, özgür ve onurlu bir şekilde yaşama hakkının sürekli olarak reddedilmesi" dedi.

Parti, İngiliz milletvekilinin İsrail-Gazze savaşıyla ilgili "son derece saldırgan" yorumlarda bulunduğunu iddia etti. McDonald, yerel medya haberlerine göre, sözlerinin bölgedeki "katliamların son bulması için içten bir yalvarış" olduğunu söyleyerek suçlamaları reddetti.

İsrail'in 'nehirden denize' ifadesinin kullanımı

Kendisini muhafazakar ve milliyetçi olarak tanımlayan Binyamin Netanyahu'nun Likud partisi, Yahudi halkının İsrail toprakları üzerindeki İncil'den kaynaklanan hakkı olan "Eretz İsrail" kavramının kararlı bir savunucusu olmuştur.

Yahudi Sanal Kütüphanesi'ne göre, partinin 1977'deki orijinal parti manifestosu "Deniz ve Ürdün arasında yalnızca İsrail egemenliği olacak" ifadesini içeriyordu. Ayrıca, bir Filistin devletinin kurulmasının "Yahudi nüfusunun güvenliğini tehlikeye attığını" ve "İsrail devletinin varlığını tehlikeye attığını" savunuyordu.

İsrail'in İngiltere Büyükelçisi Tzipi Hotovely, Yahudilerin nehirden denize kadar uzanan topraklar üzerindeki tarihi iddialarının uluslararası alanda tanınması için çabalayanlar arasında yer alıyor.

Brandeis Üniversitesi'nden Mirsky, İsrailli kamu figürlerinin, tartışmalı tüm topraklar üzerinde siyasi otorite iddia etmek için İncil'deki kavramları kullanırken, konunun modern İsrail'de "sıcak bir şekilde tartışıldığını" söyledi.