top of page

Ajanda 20 Şubat

  • Yazarın fotoğrafı: mutlunecmettin
    mutlunecmettin
  • 20 Şub
  • 59 dakikada okunur

Güncelleme tarihi: 21 Şub

Ürdün Kralı, ülkesinin Filistin meselesine yönelik tavrının net olduğunu belirterek şu ifadeler yer verdi:

"25 yılın ardından neden tutumumuzu değiştirelim, 25 yıl sonra da diyorum ki; zorla göçe kesinlikle hayır, iskâna kesinlikle hayır, alternatif vatana kesinlikle hayır"


Başkan Donald Trump Ukrayna'daki savaşı durdurmak için bir anlaşma yapmak istediğini söyledi. Trump'ın Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'le yaptığı telefon görüşmesi ve bu hafta Suudi Arabistan'da ABD'li ve Rus yetkililer arasında yapılması beklenen toplantı, müzakerelerin üç yıldır süren çatışmalara son verebileceğine dair beklentileri arttırdı.

Ancak bu görüşmeler gerçekte nasıl işleyecek? Kimler dahil olacak? Bir anlaşma neye benzeyebilir?

New York Times, Ukrayna ve Rusya'nın bir barış anlaşmasına varamayan doğrudan görüşmeler yaptığı 2022'deki savaşın ilk haftalarından bu yana bu sorularla ilgili haberler yapıyor.

Bu noktada bildiklerimizi özetlemek gerekirse, işte olası Ukrayna barış görüşmelerine dair rehberimiz:

Ukrayna'nın önünde fazla seçenek yok

SIKI PAZARLIK- RUS EKONOMİSİ- SAVAŞ HARCAMALARI

Şu anda Ukrayna'nın Rusya'nın savaş alanındaki son kazanımlarını tersine çevirmek için çok az seçeneği var. Bu da herhangi bir anlaşmanın Ukrayna'nın acı verici tavizler vermesini gerektireceği anlamına geliyor ki bu da Trump'ın Putin'in saldırganlığını ödüllendirmesi olarak görülebilir. Bu aynı zamanda Rusya'nın neredeyse kesinlikle sıkı bir pazarlık yapacağı anlamına geliyor.

Ancak Putin'in anlaşma yapmak için kendi teşvikleri de olabilir. Rusya'nın ekonomisi, savaş için yapılan yüksek harcamalar nedeniyle enflasyon riskiyle karşı karşıyayken, ordusu da günde 1000'in üzerinde asker kaybediyor. Ukrayna konusunda varılacak bir uzlaşma Batı yaptırımlarının azaltılmasının önünü açabilir.

Görüşmeler son derece karmaşık olacaktır. Pek çok kişi Putin'in iyi niyetle müzakere edeceğinden şüphe duyarken, Avrupa ve Ukrayna Trump'ın Kremlin'le kendi başlarının üstünde bir anlaşma yapmasından korkuyor.

Yine de Rusya ve Ukrayna en son 2022 baharında doğrudan müzakere ettiklerinde bir anlaşmaya varma yolunda ilerleme kaydetmişlerdi. Bazı uzmanlar Putin'i tatmin edecek ve Ukrayna'nın egemenliğini ve güvenliğini koruyacak bir anlaşmanın mümkün olduğuna inanıyor.

Masada kimler var?

Biden yönetimi Rusya'yı diplomatik olarak izole etmeye çalıştı ve Ukrayna'nın kaderiyle ilgili her türlü müzakerenin Ukraynalıları da içermesi gerektiğini söyledi. Trump Çarşamba günü Putin ile yaptığı uzun bir telefon görüşmesinde Ukrayna konusunu ele aldıktan sonra Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy'yi bu görüşmeden “haberdar edeceğini” söyleyerek bu yaklaşımdan ayrıldı.

Şimdi ise Ukrayna izole edilmiş görünüyor. Zelenskiy bu hafta Suudi Arabistan'da Trump'ın üst düzey yardımcıları ve Rus mevkidaşları arasında yapılan görüşmelere davet edilmediğini söyledi.

Avrupa'nın savaşın başlangıcından bu yana Ukrayna'ya yaptığı toplam yardımın yaklaşık 140 milyar dolar ile ABD'nin yaptığından daha fazla olmasına rağmen Avrupa ülkeleri de devre dışı bırakılabilir.


Trump Putin ile “muhtemelen” yakında Suudi Arabistan'da görüşeceğini söyledi. Katar, Birleşik Arap Emirlikleri ve Türkiye, esir değişimi ve Karadeniz'de seyrüsefer gibi konularda Ukrayna ve Rusya arasında arabuluculuk yapıyor.

Bölgede son durum

Ukrayna, sınırlarında yapılacak herhangi bir değişikliği asla tanımayacağını söyledi. Rusya sadece halihazırda kontrol ettiği ülkenin yaklaşık %20'sinde değil, aynı zamanda tam olarak kontrol etmediği dört bölgede, Ukrayna'nın elindeki topraklarda da hak iddia ediyor.

Olası bir uzlaşma ise çatışmaları dondurmaktan geçiyor.

Bu senaryo gerçekleşirse Rusya ele geçirdiği toprakların kontrolünü elinde tutar ama daha fazlası için savaşmayı bırakır. Ukrayna ve Batı, Rusya daha geniş toprak iddialarını sürdürse bile Rusya'nın ilhakını resmen tanımaz. Bir anlaşma, toprak anlaşmazlıklarının gelecekte bir noktada barışçıl bir şekilde çözüleceğini öngörebilir.

Elbette ortada bir pürüz de var ve adı Kursk.

Ukrayna halen Rusya'nın Kursk bölgesinde yaklaşık 200 kilometrekarelik bir alanı elinde tutuyor. Rusya, Ukrayna'nın bu toprakları gelecekteki görüşmelerde bir pazarlık kozu olarak kullanabileceği fikrini reddetti. Ancak görüşmeler Rusya'nın Ukrayna birliklerini bölgeden çıkarmasından önce başlarsa, Ukrayna yine de Rusya'nın vereceği tavizler karşılığında Kursk'tan çekilmeyi takas etmenin bir yolunu bulabilir.

NATO ve AB'nin durumu

Ukrayna, Rusya'nın ele geçirdiği toprakları geri almak isterken, gelecekteki güvenliğinin de en az onun kadar önemli olduğunu, yani Rusya'nın yeni saldırılarından korunmak istediğini açıkça ortaya koydu.

Ukrayna NATO üyeliğini bu korumanın anahtarı olarak tanımlıyor. Rusya ise Ukrayna'nın ittifaka katılma ihtimalini kendi güvenliğine yönelik varoluşsal bir tehdit olarak tanımlıyor.

Trump yönetimi Rusya'nın bu konuda istediğini almasını beklediğini açıkça ortaya koydu.

Ukrayna'nın NATO'ya değil ama Avrupa Birliği'ne katılması için açık bir yol bırakmak bir uzlaşma olarak sunulabilir. 2022 barış görüşmeleri başarısızlıkla sonuçlanmadan önce Rus müzakereciler taslak anlaşmada anlaşmanın “Ukrayna'nın Avrupa Birliği'ne olası üyeliği ile uyumlu” olacağını belirten bir dil kullanılmasını kabul ettiler.

Beklenen güvenlik garantileri

Zelenskiy, NATO üyeliğinin gerçekleşmemesi halinde, ateşkesi korumak üzere Ukrayna'ya 200 bin yabancı asker gönderilmesini gündeme getirdi. Analistler Batı'nın bu kadar büyük bir güç oluşturamayacağını söylüyor. İngiltere Başbakanı Keir Starmer Pazar günü yaptığı açıklamada ülkesinin barış gücü askeri göndermeye hazır olduğunu söyledi.

Ancak Rusya, Ukrayna'nın askeri kapasitesini yeniden inşa etmeye ve Rus işgali altındaki toprakları yeniden ele geçirmeye çalışmayacağından emin olmak için kendi “güvenlik garantilerini” istiyor. Ukrayna ordusunun büyüklüğünü sınırlandırmak ve yabancı askerlerin ülkeye girişini yasaklamak istiyor.

Bu nokta, müzakerenin en zor kısmı olarak görülüyor. Cambridge'de uluslararası hukuk profesörü olan ve barış müzakereleri konusunda uzmanlaşan Marc Weller liderliğindeki bir uzmanlar ekibi, bir uzlaşma öngören potansiyel bir anlaşma taslağı hazırladı. O da şu: Cephe hattında barışı korumak için hem Rusya hem de Ukrayna tarafından kabul edilebilir ülkeler tarafından görevlendirilen 7 bin 500 kişilik küçük bir uluslararası güç konuşlandırılması.

Weller'in önerisi, çatışmaların yeniden başlaması halinde her iki tarafa da derhal yaptırım uygulanmasını öngörüyor.

Yabancı birliklerin kalıcı olarak konuşlanUkrayna'nın diğer ülkelerle sınırlı ortak tatbikatlar yapmasına ve bu ülkelerle silah üretimi ve askeri eğitim konularında işbirliği yapmasına izin veriyor.dırılması söz konusu olmayacak, ancak Ukrayna az sayıda teknik personele ev sahipliği yapabilecek. Ve Ukrayna 155 kilometreden fazla menzile sahip füzelerin yasaklanmasını kabul edecek.

Ateşkesin temel unsurları

Herhangi bir barışın kalıcılığı ateşkes anlaşmasının temel unsurlarına bağlı olabilir. 2015'ten sonra Ukrayna'nın doğusundaki ateşkesin izlenmesinde görev alan İsviçreli eski diplomat Thomas Greminger, üç kilit konuya dikkat çekiyor.

Bunlardan ilki

Rusya ile Ukrayna kontrolündeki toprakları birbirinden ayıran “temas hattı” üzerinde anlaşmaya varılması. Daha sonra,

silah seslerinin ya da yanlış anlaşılmaların çatışmaya dönüşmesini önlemek için karşıt güçler arasında bir “ayrılma bölgesi” ya da tampon bölge olması gerekecek. Greminger, üçüncü olarak, ateşkes ihlalleri konusunda her iki tarafın da hesap vermesini sağlayacak bir yol bulunması gerektiğini söyledi.

Şu anda Cenevre Güvenlik Politikası Merkezi adlı düşünce kuruluşunun direktörü olan Greminger, anlaşmalardaki dilin ayrılma bölgesi ve ateşkesin uygulanması gibi konularda “çok teknik” olabileceğini söyledi. Ancak bu dilin “ateşkesin devam edip etmeyeceği konusunda oldukça belirleyici olabileceğini” söyledi.

Putin beklentilerin ötesinde talepte bulunabilir

Putin savaşının sadece Ukrayna ile ilgili olmadığını,

Batı'yı Avrupa'da yeni bir güvenlik mimarisini kabul etmeye zorlamakla ilgili olduğunu iddia ediyor.

Putin, işgalden haftalar önce NATO'nun doğuya doğru genişlemesini durdurmasını ve Avrupa'nın büyük bölümünden çekilmesini talep eden bir ültimatom verdi. Kremlin'in açıklamasına göre Putin, 12 Şubat'ta Trump'la yaptığı görüşmede “çatışmanın temel nedenlerinin ortadan kaldırılması gerektiği” konusunda uyarıda bulundu.

Bu da Rusya'nın Ukrayna'nın kaderinin çok ötesine geçen taleplerde bulunacağı anlamına geliyor.

ABD'nin müttefikleri NATO'nun Avrupa'da geri çekilmesinin Polonya ve Baltık ülkeleri gibi ülkeler için Rus işgali riskini arttıracağını savunabilir. Ancak Trump, ABD'nin yurtdışında konuşlanmasına şüpheyle yaklaştığı için böyle bir anlaşmaya sıcak bakabilir.

Tüm bunlar ise son derece karmaşık bir müzakere süreci yaratacak. Görüşmelerin nasıl ilerleyebileceğini belirlemek için savaşta çıkarı olan hükümetlere yakın uzmanlarla çalışan Greminger,

en az üç müzakere yolu görüyor: ABD-Rusya, Rusya-Ukrayna ve Rusya-Avrupa.

Putin'in toprak ve güvenliğin ötesine geçen talepleri de var. 2022 barış görüşmelerinde Rus müzakereciler Ukrayna kimliğini ortadan kaldırmaya çalışmış, ülkenin Rusça'yı resmi dil haline getirmesini ve Ukraynalı bağımsızlık savaşçılarının isimlerinin bazı yerlere verilmesinin yasaklanmasını talep etmişti. Bu konuların yeniden gündeme gelmesi muhtemel.

Putin ayrıca Trump'tan yaptırımların hafifletilmesi gibi başka menfaatler elde etmek için Ukrayna anlaşmasını koz olarak kullanmayı deneyebilir. Ancak bazı analistlere göre Putin'in Washington'la büyük bir pazarlık yapma arzusu, bir anlaşma yapmak için en büyük teşvik unsuru olabilir.

Ruslarla müzakere deneyimi olan eski ABD Dışişleri Bakanlığı müsteşarı Rose Gottemoeller, “Putin bu yönetimle daha uzun vadeli ve verimli bir ilişki kurmak istiyor. Taviz vermeye istekli olması gerekiyor” dedi.

PUTİN'İN TRUMP TİCARETİNE DAHİL EDİLMESİ GÜNDEME GELECEK !!!!! (BRICS 2024 )


NATO Genel Sekreteri Mark Rutte de 61. Münih Güvenlik Konferansı'nda yaptığı açıklamada, Avrupa'nın savunma harcamalarını artırması gerektiğini vurgulayarak, yeni harcama hedefinin mevcut yüzde 2 seviyesinin "çok üzerine çıkacağını" ve ABD'nin bu taahhüdü yakından izleyeceğini söylemişti.


İngiltere'nin "ulusal güvenlik söz konusu olduğunda kuşaklar boyu sürecek meydan okumayla karşı karşıya olduğu" uyarısında bulunan Starmer, "Açıkçası acil soru, Ukrayna'nın geleceği ve bundan sonra ne olursa olsun Ukrayna'yı mümkün olan en güçlü konuma getirmeye devam etmeliyiz ve barış olursa ki hepimiz barış istiyoruz, bunun kalıcı olmasını sağlamalıyız" dedi.



Rusya ve Ukrayna arasındaki savaş, 24 Şubat'ta üçüncü yılına girecek. Savaşın üçüncü yıl dönümüne kısa bir süre kala ABD öncülüğünde savaşa dair Rusya ile ikili görüşmeler de Suudi Arabistan'ın başkenti Riyad'da gerçekleşti.


Washington ve Moskova arasında Riyad'da yapılan görüşmeler hem masada bulunmayan savaşın bir diğer tarafı Ukrayna'dan hem de savaşın kendi topraklarına sıçramasından endişe eden Avrupa Birliği'nden (AB) tepki çekiyor. 


Ukrayna'nın masada olmadığı sürece sunulacak hiçbir anlaşmayı tanımayacağını söylediği, AB'nin de Kiev için güvenlik garantileri istemini yinelediği sıralarda Riyad'daki temaslar devam ederken Kremlin'den bir açıklama geldi. Kremlin'den yapılan açıklamada, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski ile görüşmeye hazır olduğunu açıkladı. 

Rusya, aslında savaşın başından bu yana "müzakereye açık" olduğunu sık sık dile getiriyor. Ancak Moskova her ne kadar müzakerelere "açık" olduğunu söylese de bunun kendi istediği şartlar oluştuğunda mümkün olduğunu da ifade ediyor. Ukrayna ise herhangi bir anlaşma için güvenlik garantileri konusunda ısrar ediyor. 

Peki taraflar ne istiyor?

Rusya: Rusya 2022'de Ukrayna'ya yönelik başlattığı savaşta ateşkesin ve barışın sağlanması için önce Belarus'ta ardından Türkiye'de müzakereler yürütmüştü. 

İstanbul görüşmelerinde taraflar bir anlaşma taslağı metni üzerinde mutabakata ulaşsa da bir sonuç alınamamış ve çatışmalar devam etmişti. İstanbul'da yapılan bu müzakerelerden çıkan metnin prensip olarak temel alınmasını isteyen Rus tarafı, daha sonra sahadaki "yeni gerçeklikler" olarak adlandırdığı yasa dışı ilhak ettiği bölgeleri de şartları arasına koydu. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, geçen yıl haziran ayında Rus diplomatlarla yaptığı toplantıda Moskova'nın Kiev ile müzakere ve barış şartlarını açık ve net bir şekilde ilan etti. Buna göre, çatışmaların dondurulmasını değil nihai olarak sonlanması niyetini vurgulayan Moskova, yasa dışı ilhak ettiği Donetsk, Luhansk, Zaporijya ve Herson'un idari sınırlarından Ukrayna askerlerinin çekilmesini Kiev ile müzakerelere başlamak için şart koşuyor.

Rusya aynı zamanda Ukrayna'dan şunları da talep ediyor:

  • Tarafsız, bağlantısız ve nükleer silahlardan arındırılmış bir statüye kavuşturulması

  • Silahsızlandırılması,

  • Nazilerden arındırılması,

  • Ukrayna'daki Rusça konuşan vatandaşların hak, özgürlük ve çıkarlarının tam olarak güvenceye alınması,

  • İlhak ettiği Kırım, Donetsk, Luhansk, Zaporijya ve Herson bölgelerinin Rusya'nın toprakları olarak tanınması,

  • Batı'nın Rusya'ya uyguladığı yaptırımların kaldırılması 

Ukrayna: Ukrayna ise toprak bütünlüğü ve güvenlik garantilerini şart koşuyor. Kiev'in Moskova ile olası müzakerelerinde ülkenin toprak bütünlüğü ve egemenliğinin tam olarak sağlanmasının yanı sıra güvenlik garantileri taleplerinin ön plana çıkması bekleniyor.

Ukrayna, Rusya ile müzakerelere "güçlü pozisyonda" girmek istiyor. Kiev, müzakerelerin başında şart olarak, ABD Başkanı Trump ve Avrupa ülkelerinin çatışmaları durdurmak için ortak bir plan hazırlaması ve net güvenlik garantilerinin sağlanmasını talep ediyor.



Amerika Birleşik Devletleri'nin (ABD) Donald Trump liderliğindeki yeni yönetimi, dünyadaki büyük kriz ve savaşlara yönelik attıkları adımlarla gündemde kalmaya devam ediyor. "Gazze'yi devralma" planlarıyla uluslararası arenada tepki çeken Washington şimdi de Ukrayna Savaşı'nın görüşmelerini Suudi Arabistan'da gerçekleştirmesiyle eleştirilerin odağındaydı. Tüm eleştirilere rağmen, Ukrayna'nın dahil edilmediği ikili savaş görüşmesi Riyad'da gerçekleşti. 

Putin-Trump görüşmesi için tarih belirlenemedi

ABD ve Rusya temsilcilerinin Suudi Arabistan'daki savaş konulu görüşmesi tam 4,5 saat sürdü. Rus heyetinde yer alan Devlet Başkan Yardımcısı Yuriy Uşakov, görüşmelerin iyi geçtiğini belirtti. Uşakov, taraflar arasında tüm konularda ciddi bir istişare yapıldığının altını çizdi.

Rusya ve ABD'nin ikili ilişkileri ilerletme konusunda anlaşmaya vardığını söyleyen Uşakov, iki ülkenin birbirine saygı göstermeyi kararlaştırdığını da vurguladı. Uşakov, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve ABD Başkanı Donald Trump arasındaki görüşmenin haftaya gerçekleşmesinin pek mümkün görünmediğini, henüz kesin tarihler hakkında konuşmanın zor olduğunu aktardı.

Rusya'nın devlet ajansı Ria Novosti'de yer alan habere göre, taraflar, ABD ve Rusya liderlerinin bir araya gelmesi için gerekli koşulları yaratmak üzere çalışacak. Tarafların Ukrayna'daki durumla ilgili ilkesel yaklaşımlarının ana hatlarını belirledikleri ifade edilen haberde, Rus ve ABD'li müzakerecilerden oluşan ayrı ekiplerin zamanı geldiğinde Ukrayna konusunda temaslara başlayacağına vurgu yapıldı.

Ekip oluşturulmasında mutabık kalındı

ABD Dışişleri'nden yapılan açıklamada, ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio ve Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov'un Ukrayna savaşının bitirilmesi için ekipler kurulması konusunda mutabık kaldığı belirtildi.

ABD Dışişleri Bakanı Rubio da Rusya-Ukrayna Savaşı'nı sona erdirecek barış müzakerelerini yürütmek ve ekonomik işbirliğini teşvik etmek için üst düzey ekip oluşturma konusunda Rus heyetiyle anlaştıklarını duyurdu. Rus heyetiyle barış görüşmeleri yapmak ve ekonomik işbirliğini teşvik etmek amacıyla üst düzey ekip oluşturma konusunda mutabık kalındığını aktaran Rubio, iki heyetin elçilik personelinin yeniden işe alınması konusunda anlaştığını da kaydetti.

Riyad'da kimler vardı?

ABD ve Rus heyetleri, ikili ilişkileri normalleştirmeyi ve Ukrayna'daki savaşı sonlandırmayı hedefleyen görüşmeler Riyad'da gerçekleşti. ABD Başkanı Donald Trump ile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in geçen hafta yaptığı telefon görüşmesinden sonra her iki ülkenin heyetleri Suudi Arabistan'ın başkenti Riyad'da bir araya geldi.

Görüşmelerde Rus heyetinde Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Kremlin Dış Politika Danışmanı Yuriy Uşakov ve Rusya Doğrudan Yatırım Fonu Başkanı Kiril Dmitriyev, ABD heyetinde Dışişleri Bakanı Marco Rubio, Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışmanı Mike Waltz ve Orta Doğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff yer aldı.

Zelenskiy ve AB tepki göstermişti

Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy Ukrayna'nın kendi katılımı olmadan yapılan hiçbir barış anlaşmasını tanımayacağını yinelemişti. Zelenskiy Pazartesi günü yaptığı açıklamada, “Ukrayna, Ukrayna'nın olmadığı her türlü müzakereyi sonuçsuz müzakereler olarak görüyor ve biz olmadan bizimle ilgili hiçbir anlaşmayı tanıyamayız” demişti.

Avrupa Birliği (AB), Ukrayna'nın Rusya ile barış masasına güçlü bir pozisyonda oturması ve varılacak herhangi bir barışın bağımsızlık, egemenlik, toprak bütünlüğü ve güvenlik garantilerini içermesi gerektiğini bildirmişti. 


Rusya Ukrayna ile Azak Denizi ve Kerç Boğazı'nda seyir güvenliğine ilişkin anlaşmayı feshetti

Rusya Başbakanı Mihail Mişustin, Ukrayna ile Azak Denizi ve Kerç Boğazı'nda seyir güvenliğine ilişkin anlaşmanın feshedilmesine yönelik belgeyi imzaladı



KERÇ KÖPRÜSÜ KIRIM RUSYA

Başbakanlıktan yapılan yazılı açıklamada, Başbakan Mişustin'in Ukrayna ile Rusya arasındaki Azak Denizi ve Kerç Boğazı'nda seyir güvenliğine ilişkin anlaşmanın feshedilmesine yönelik belgeyi imzaladığı belirtildi.

Açıklamada, "Rusya ve Ukrayna hükümetleri arasında 20 Mart 2012'de Azak Denizi ve Kerç Boğazı'nda seyir güvenliğinin sağlanmasına yönelik imzalanan anlaşma feshediliyor" ifadeleri yer aldı.

Söz konusu anlaşma gereği, Rusya ile Ukrayna, denizde seyir güvenliği ve denizin korunması konusunda birbirine bilgi iletiyor, gemilerin boyutları ve rotaları hakkında bilgi paylaşımında bulunuyordu.



ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio'nun, Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman ve Dışişleri Bakanı Faysal bin Ferhan ile görüştüğü bildirildi. ABD Dışişleri Bakanlığından yapılan yazılı açıklamada, Rubio'nun, Suudi Arabistan'ın başkenti Riyad'a yaptığı ziyarette, Veliaht Prens Bin Selman ve mevkidaşı Bin Ferhan ile görüşmelerde bulunduğu bilgilerine yer verildi.

Açıklamada, "(Görüşmede) Bakan, bu ay Başkan Franklin Roosevelt ile Kral Abdülaziz arasında (ABD savaş gemisi) USS Quincy'de 1945'te gerçekleşen toplantının 80. yıl dönümünde ABD-Suudi Arabistan ilişkisinin gücünü vurguladı" ifadesi kullanıldı. Rubio'nun, iki ülke arasındaki ekonomik ve savunma işbirliğinin artmasını "dört gözle" beklediğini ve ikili ortaklığı "daha da güçlendirmeye kararlı olduğunu" muhataplarına ilettiği belirtilen açıklamada, "Bakan ve Veliaht Prens, Gazze'de ateşkesin uygulanmasını ve Hamas'ın ABD vatandaşları da dahil olmak üzere tüm esirleri serbest bırakmasını sağlama konusundaki kararlılıklarını yineledi" denildi.

Bölgenin güvenliğine katkıda bulunacak bir "düzenlemenin" öneminin vurgulandığı açıklamada, Kızıldeniz'in güvenliği ve seyrüsefer özgürlüğü konuları da dahil, Lübnan ve bölgedeki ortak çıkarların ilerletilmesiyle ilgili görüşlerin ele alındığı kaydedildi.




Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Avrupa’nın Ukrayna’da barış müzakerelerinde masa dışı kalması endişesiyle dün gerçekleştirilen acil zirvenin ardından yeni bir zirve daha planlıyor. Adı açıklanmayan diplomatik kaynaklar, Fransa, Ukrayna ve Avrupa’nın güvenliğinin tartışılacağı yeni toplantıya dünkü toplantıda bulunmayan Avrupa ülkelerinin ve NATO müttefiki Kanada’nın davet edildiğini belirtti.



Kaynaklar, toplantıya Norveç, Kanada, Litvanya, Estonya, Letonya, Çekya, Yunanistan, Finlandiya, Romanya, İsveç ve Belçika’nın davet edildiğini aktararak, toplantıya video konferans ile katılım da sağlanacağını açıkladı.


Pazartesi günü Paris zirvesine bütün ülkelerin değil yalnızca seçilmiş liderlerin davet edilmesi bazı ülkelerin tepkisine neden olmuştu. Macaristan Dışişleri Bakanı Peter Szijjarto zirvenin "savaş yanlısı" AB liderlerini bir araya getirdiğini söylerken, Slovenya Cumhurbaşkanı Nataa Pirc Musar ise toplantının tüm AB üyelerinin eşit muamele görmediklerinin göstergesi olduğunu ifade etmişti.


Kasım, "İşgalcinin Hamas'ı Gazze Şeridi'nden uzak tutma şartı saçma bir psikolojik savaş. Direnişi Gazze'den çıkarmak veya silahsızlandırmak kabul edilemez." ifadelerini kullandı. Kasım ayrıca Gazze Şeridi'nin geleceğinin Filistin ulusal uzlaşısı ile şekilleneceğine vurgu yaptı.


Çin Dışişleri Bakanı Vang: Gazze ve Batı Şeria, Filistin halkının ana vatanıdır

Çin Dışişleri Bakanı Vang Yi, Gazze Şeridi ve işgal altındaki Batı Şeria'nın Filistin halkının ana vatanı olduğunu belirterek, Filistin'in uluslararası politikada "pazarlık kozu" olarak kullanılmaması gerektiğini söyledi


ABD-AB arasında gerilim artıyor

Trump, uzun süredir ABD otomotiv ihracatının yabancı pazarlarda adil olmayan muamelelere maruz kaldığını savunuyor. Örneğin, Avrupa Birliği (AB), ithal araçlardan yüzde 10 gümrük vergisi alırken, ABD’nin binek otomobillerde uyguladığı tarife oranı yüzde 2,5 seviyesinde bulunuyor. ABD Başkanı Donald Trump, otomobil ithalatına yaklaşık yüzde 25 oranında gümrük vergisi getirmeyi planladığını ve benzer tarifelerin yarı iletken ve ilaç ithalatına da uygulanacağını belirtti. Bu, Trump'ın uluslararası ticareti altüst edeceği son kararlarından biri.




Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy Türkiye'deki temaslarının ardından ülkesine dönmeden önce gazetecilerin sorularını yanıtladı. 

Devlet Başkanı Zelenskiy, en yakın zamanda savaşın bitmesini istediklerini belirterek, şunları söyledi: "Biz adil bir barış, kalıcı bir barış, sürdürülebilir bir barış istiyoruz. Ölümün tekrar ülkemize gelmesini istemiyoruz. Yeni Suriye olmasını istemiyoruz. Bütün bunları istemiyoruz. Bütün bunları istemememiz oldukça adil bir duruş. Bütün katiller cezalandırılmalıdır. Bütün bu noktalarda en önemli şeylerden biri bize gerçekten de güvenlik garantileri verebilecek insanlarla ilerlemeliyiz, ülkelerle ilerlemeliyiz. Eğer bu savaşın bitmesi değil, ateşkesin yaşanmasıysa, bu da elbette savaşın sıcak evresinin tamamlanmasına ilişkin önemli bir adım."

'AB gibi büyük bir pazara katılmalıyız'

Zelenskiy, ABD Başkanı Donald Trump'la da savaşın sona erdirilmesi konusunda konuştuklarını söyleyerek, "Her zaman göz önünde bulundurmak gerekir ki Putin kandırabilir. Minsk Anlaşmaları sonrasında biz de Fransa'da onunla anlaşmıştık. Ateşkes olacaktı. Oysa o bunu bozdu ve yine savaşı başlattı" dedi.

Yeniden bir savaşın başlamaması için Ukrayna'nın NATO üyeliğine değinen Zelenskiy, "Cumhurbaşkanı Erdoğan da bunu biliyor ve kendisi de Ukrayna'nın gelecekteki NATO üyeliğini desteklediğini ifade etti. O bunun önemini anlıyor ve Avrupa'daki birçok kişi de bunu anlıyor. Avrupa liderlerinin yüzde 99'u bizim NATO üyeliğimizi destekliyor. Slovakya, Macaristan, Almanya ve ABD henüz desteklemiyor. Ancak herkesin fikrini etkileyen ABD etkeni var, bunu biliyoruz" diye konuştu.

Zelenskiy, "Eğer NATO olmayacaksa hangi garantilerden söz edeceğiz?" diyerek, ülkesinin güçlü bir orduya sahip olduğunu ancak ordunun desteklenebilmesi için sürekli silah ve paraya ihtiyaç olduğunu vurguladı. Ayrıca ekonomik güvenlik garantilerine de ihtiyaç duyduklarını belirten Zelenskiy, "Bunun için Avrupa Birliği gibi büyük bir pazara katılmalıyız" diye konuştu. Zelenskiy, herkesin Putin'in bir daha savaşa dönmeyeceğinden eminse Ukrayna'ya asker konuşlandırmasıyla ilgili şunları söyledi: "Eğer herkes Putin'in bir daha savaşa dönmeyeceğinden eminse o zaman neden Ukrayna'ya kuvvetlerin yerleştirilmesinden çekiniyoruz? Sonuç olarak biz bunun tekrarlanmaması senaryosundan yola çıkıyoruz. Güvenlik garantilerinin bu boyutunu da Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan'la bugün görüştük."

'Putin'le konuşmaktan pek hoşlanmam'

Zelenskiy, Ukrayna'nın birtakım beklentileri olduğunu belirterek, şöyle devam etti: "Tam da bu nedenle müzakere masasında Putin eğer savaşa dönmek isterse onu durduracak insanlar olmalı. Ve bize gerçek, sadece sözler değil, somut güvenlik garantileri verebilecekler olmalı. Böyle bir diyaloğa biz hazırız. Diplomasinin ne olduğunu biliyoruz. Elbette Putin'le konuşmaktan pek hoşlanmam. Biz düşmanız ve düşmanlığımız devam ediyor. Ancak biz bu savaşı bitirmek için her şeyi yapacağız. Her şey partnerler arasında açık bir iletişimle olmalı. Biz satranç oynayamayız. Çünkü her bir adımınız bu satrançta bazen onlarca, bazen yüzlerce, bazen binlerce insanın ölümüne neden oluyor."

Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskiy, ABD'nin Rusya'yla ikili ilişkisine yönelik şunları söyledi: "Ben bunu beğensem de beğenmesem de bu onların ikili işbirliği ve ABD'nin kendi kararı. Yoksa elbette onların politik izolasyondan Putin'i çıkardıklarını gözlemliyoruz ama bu onların kararı, görüşüyorlar. Ancak ne zaman 'Bizim savaşın bitmesine ilişkin planlarımız bunlar' denildiğinde bu bizde sorular yaratıyor. Biz neredeyiz? Bu müzakere masasının neresindeyiz? Bu savaş Ukrayna'nın içinde gerçekleşiyor. Putin Ukraynalıları öldürüyor, Amerikalıları değil, Avrupalıları da değil. Yine de başka kimse ölmesin. Ancak bizim acımız çok büyük ve bu nedenle bizsiz müzakere edilemez. Siz istediğinizi görüşebilirsiniz ancak bizim hakkımızda biz olmaksızın görüşürseniz biz bunu kabul etmeyeceğiz diye net bir şekilde ifade ediyoruz. Bunun oldukça adil olduğuna inanıyorum."

'Avrupa kıtası temsil edilmeli'

Zelenskiy, savaşı sona erdirmek için yapılacak müzakerelerde hem Ukrayna hem de Rusya'nın masada olması gerektiğine işaret ederek, masada sadece Avrupa Birliği değil, Avrupa kıtasının da temsil edilmesi gerektiğini söyledi. Müzakere masasında Avrupa'nın temsiline ilişkin Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'la görüştüğünü belirten Zelenskiy, "Kendisi Avrupa Birliği liderleriyle görüşmüştü Fransa'da. Biliyorum birkaç görüşme daha olacak. Bugün yine Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüştüm ve haberimiz olmayan görüşmeleri dikkate almıyoruz" dedi.

'Bizi çağırmadılar'

Zelenskiy, Suudi Arabistan'ın başkenti Riyad'daki ABD-Rusya görüşmesine ilişkin, "Görüşmenin tarihi benim oraya ziyaretimle denk gelmişti. Ben istemiyorum, bu bir oyun gibi görünsün. Bu bir oyun değil. Ukrayna için güveni kaybetmek istemiyoruz. Çünkü çok fazla tesadüf var. Bizi çağırmadılar." diye konuştu.

Temiz, şeffaf ve adil bir görüşme istediğini söyleyen Zelenskiy, "Bu benim istediğim tek şey. Bu şeffaflığı kaybetmek istemiyorum. Ben, partnerlerimiz bize güvenmesin istemiyorum. Bu oyunlar maalesef Ukraynalıların mental, psikolojik durumuna etki ediyor. Ukraynalılar kandırılıyor gibi hissediyorlar. Ben halkımın duygularıyla oynanmasını istemiyorum" ifadelerini kullandı.

'Savaş durumu bitmeden seçim gerçekleşemez'

Zelenskiy, Ukrayna olmadan savaşın bitirilmesine yönelik bir görüşmenin gerçekleştirilemeyeceğini söyleyerek, ABD'li yetkililerin yakın zamanda Kiev'e bir ziyarette bulunacaklarını ayrıca kendisinin de Trump ile görüşmeyi düşündüğünü söyledi. Putin'in Moskova yönetiminin kendisinin meşru bir lider olmadığına ilişkin eleştirilerine yönelik soruya Zelenskiy, şöyle yanıt verdi: "Ukrayna'daki güncel mevzuata göre savaş devam ederken herhangi bir seçim yapılamaz. Bu olağanüstü hal mevzuatında da yazıyor, anayasada da yazıyor. Anayasada diyor ki 'Savaş durumu bitmeden herhangi bir seçim gerçekleşemez.' Bu sanırım her ülkenin anayasasında vardır. Bütün görevleri mevcut Cumhurbaşkanı üstlenir ve gerçekleştirir. Bu nedenle ülkemizde seçim olmadığı sürece Cumhurbaşkanlığım meşrudur.

Eğer demokratik bir seçimden bahsediyorsak yurt dışında oldukları için 8,5 milyon insanın katılamayacağı bir seçimi nasıl kabul edebiliriz? Orada 8,5 milyon insanın oy verebilmesi için gerekli altyapı henüz yok. Geçici olarak işgal altında olan bölgelerdekiler nasıl seçim yapabilecek? Şu an anayasamıza göre online bir seçim prosedürü öngörülmüyor. Cephe hattındaki askerlerimiz nasıl oy verecek? Savaş durumu devam ettiği sürece askerler de kendi adaylarını hem Cumhurbaşkanlığı için hem parlamento için aday gösteremez. Bu nedenle bizim için bir seçim olsaydı biz askerlerin görüşlerini, haklarını göz ardı mı edeceğiz? Aynı zamanda cephe hattına yakın yerlerdeki insanlar nasıl oy verecek?"

'O taslakta güvenlik garantileri yok'

Zelenskiy, Ukrayna'da doğalgaz, petrol, doğal kaynaklar ve nadir elementler olduğunu hatırlatarak, "Maalesef bunların bir kısmı işgal altında olan bölgelerde. Bu bölgeleri işgalden kurtarmalıyız. Eğer siz yaptırımlarla jeopolitik boyutta finansal olarak ondan ucuz enerji kaynakları almazsanız, onların bankalarını kapatırsanız, iş dünyanızı Rusya'dan çekerseniz, yani birçok farklı boyutta onu zorlarsanız bu savaşı durdurmaya ve geri çekilmeye zorlarsınız. Artık partnerlerimizin anlaması gerekiyor ve bu talepte adil olduğumuzu düşünüyorum" dedi.

Güvenlik garantisi karşılığında ABD ile nadir toprak elementi üzerine yatırım konusunda hazırlanan taslak belgeye değinen Zelenskiy, "O taslakta güvenlik garantileri yoktu. Bu nedenle güvenlik garantileri olmaksızın adil olmayacak. Ben dedim 'Bu belge hazır değil, biz bunu imzalamayız. Siz bu belgenin üzerinde çalışmaya devam edin, ben açığım. Ülkemize yatırım yapmanıza, doğal kaynaklarımıza yatırım yapmanıza her zaman açığım. Eminim ki bizim toplumumuz da bunu destekliyor, meclisimiz de bunu destekliyor.' Ancak biz bir şeyi vereceksek bunun karşılığında bir şey almalıyız. Bence adalet dediğin budur. Eğer biz bunu koruyamazsak o zaman neyden bahsedeceğiz? Tam da bu aslında" diye konuştu.

SONRA TRUMP: UKRAYNADA SEÇİM DİYE KONUŞMAYA BAŞLADI

Zelenskiy, NATO'nun güvenlik alanında öncü olduğunu ancak Avrupa'da NATO üyesi olmayan, güçlü orduya sahip ülkeler de bulunduğuna işaret etti.

Ülkesinin Avrupa'daki en büyük orduya sahip olduğunu belirten Zelenskiy, "Ukrayna'da savaş bittiği zaman, birleşik bir kuvvet ihtiyacımız var. Ukrayna'da birbiriyle iletişimde olacak ve birbirini savunacak ülkelerin birleşmesi çok mantıklı olur. İnanıyorum ki Avrupa Birleşik Kuvvetleri için Ukrayna güzel bir başlangıç olur. Avrupa kıtası güçlü orduyla savunulmalıdır. Sadece birkaç ordu da değil, oraya herkes girmeli ancak girerken de güçlenmeli" ifadesini kullandı.

'Erdoğan'la görüştüğüm zaman bana torunlarını anlatır'

Zelenskiy şöyle devam etti: "Ben bir babayım. Özellikle Erdoğan'la görüştüğüm zaman bana torunlarını anlatır, ben de çocuklarımı anlatırım. Benim çocuklarım nasıl biliyor musun? Ukrayna'daki her çocuk gibi. Maalesef çocuklar olgunlaşmak zorunda kaldı savaş nedeniyle. Nasıl desem? Gerçekten de çocukluklarını kaybettiler. Çocuklukları alındı, yılları gitti. Olgunlaştılar, büyüdüler. Çok güçlü oldular. Ancak böyle şeyler, yani o çocuklukla, çocuğun gözündeki ışık, duygu kayboldu. Savaşın çocukları haline geldiler. Ukrayna'daki diğer bütün ebeveynler gibi ben de, Ukrayna'da eğitim görenler, örneğin oğlum, kızım çocuk değil artık. Neredeyse 21 yaşında üniversiteye gidiyor oğlum. Hepsi benimle Ukrayna'dalar. Hepimiz birlikteyiz ülkede. Elbette çok nadir görüşebiliyoruz güvenlik nedeniyle. Ancak görüştüğümüz zaman da hayatımın en mutlu günleri. 'Babacım şimdi gidersen uzun mu sürecek geri gelmen? Biz seninle her dakikamızı beraber geçirmek istiyoruz. Bu dakikaların biteceğini biliyoruz veya saatler hızlı geçecek, biliyoruz.' diyorlar. Onlar için de benim için de bu zaman yeterli olmuyor."


3. yılını dolduracak olan Rusya- Ukrayna savaşını sonlandırmak amacıyla harekete geçen ABD, dün Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’da Rusya ile bir araya geldi. Kiev’in yer almadığı üst düzey görüşme hem Avrupa hem de Ukrayna'nın tepkisini çekti.

Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski, toplantı sırasında Ankara'da Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuğuydu. İki lider baş başa ve heyetler arası görüşmeler sonrası ortak basın toplantısı düzenledi.

Zelenski “Rusya-ABD görüşmesi bizim için sürpriz oldu. Medyadan öğrendik” dedi ve Riyad’daki müzakere masasında Ukrayna ile Türkiye’nin de olması gerektiğini belirterek şöyle devam etti:

“Türkiye toprak bütünlüğümüz konusunda her zaman çok ilkeli. Türkiye gerek askerlerimizin gerek sivillerimizin serbest bırakılması için kolaylıklar sağladı. Bu savaşın kalıcı barış ile sonuçlanması için hiçbir hata yapmamalıyız. Bu müzakereler başarılı olursa bu garantiler bu ülkelerin katılımı ile gerçekleşecek.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin bugüne kadar savaşı bitirmek için attığı adımlara dikkat çekti ve "Son 3 yılda izlediğimiz aktif diplomasi dikkate alındığında Rusya ile Ukrayna ve Amerika arasında önümüzdeki dönemde gerçekleştirilmesi muhtemel görüşmeler için ülkemiz ideal bir ev sahibi olacaktır" dedi.

Dünya basını görüşmeyi nasıl değerlendirdi?

İki liderin Ankara'daki görüşmesi, dünya basınının manşetlerine taşındı. AFP haber ajansı NATO üyesi Türkiye'nin savaş halindeki Karadeniz komşularıyla iyi ilişkiler sürdürmeye çalıştığını vurgulayarak "Ankara, Ukrayna'ya insansız hava araçları sağladı, Batı öncülüğündeki ülkelerin Moskova'ya uyguladığı yaptırımlardan kaçındı. Ayrıca Rusya ile Ukrayna arasında da çok sayıda tutuklu takasında arabuluculuk yaptı, bu takaslarla devam eden çatışmalara rağmen yüzlerce tutuklunun evlerine dönmesi sağlandı." ifadelerini kullandı.

AFP ayrıca Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın savaşın başından beri kendini iki ülke arasında önemli bir arabulucu ve olası bir barış elçisi olarak konumlandırdığını belirtti.

Middle East Eye, "Zelenski, Türkiye'nin Rusya-Ukrayna savaş görüşmelerine dahil edilmesi gerektiğini söyledi" başlıklı haberinde iki liderin açıklamalarına yer verdi. Zelenski'nin "Müzakereler adil olmalı ve bu ancak tüm ilgili ülkeler sürece katılırsa işe yarayabilir. Hiç kimse geride bırakılmamalı" ifadeleri ön plana çıkarıldı.

Al Monitor de Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Rusya ile Ukrayna arasındaki müzakereler için en uygun ülkenin Türkiye olduğunu belirttiğini vurguladı ve "Ankara, Ukrayna ile Rusya arasındaki tarafsızlık politikasının bir parçası olarak Batı'nın Rusya'ya uyguladığı yaptırımlara katılmadı, Ukrayna'ya askeri destek sağlamaya devam etti ve Rus donanma gemilerine Türk Boğazlarını kapatarak, onların Karadeniz'e girip çıkmasını engelledi. Ankara ayrıca İstanbul'da Rusya ve Ukrayna heyetleri arasında bir dizi doğrudan barış görüşmesine ev sahipliği yaptı" diye yazdı.

Euronews Zelenski'nin Türkiye ziyaretini detaylandırdığı haberinde "Cumhurbaşkanı Erdoğan gelinen aşamada ABD Başkanı Donald Trump'ın, savaşın müzakereler yoluyla ve süratle sonlandırılması için başlattığı diplomatik girişimin, Türkiye'nin son 3 yıldır izlediği politikayla da örtüştüğünü vurguladı ve Türkiye'nin, geçmişteki arabuluculuk girişimleri göz önüne alındığında, Türkiye'nin barış görüşmeleri için "ideal ev sahibi" olabileceğini belirtti" ifadelerini kullandı.


Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Başkanı Donald Trump, Suudi Arabistan'ın başkenti Riyad'da gerçekleşen Moskova-Washington görüşmelerine ilişkin konuştu. Avrupa Birliği'nin (AB) tepki gösterdiği, Ukrayna'nın "Bizi davet etmediler" dediği 4,5 saat süren savaş görüşmesine dair Trump, “Bugün duydum ki 'biz davet edilmedik' diyorlarmış. Üç yıldır oradasınız, üç yıl önce bunu bitirmeliydiniz” dedi.

Politico'da yer alan habere göre Trump, Zelenskiy ile "kötü bir müzakereci" ve “beceriksiz” diye alay etti. Öte yandan Trump, “Ukrayna'da seçimlerin yapılmadığı, Ukrayna'da sıkıyönetimin olduğu, Ukrayna liderinin - bunu söylemekten nefret ediyorum ama yüzde 4'lük bir onay oranına sahip olduğu - ve ülkenin paramparça olduğu bir durumla karşı karşıyayız” ifadelerini de kullandı. Zelenskiy'nin Ukrayna halkı nezdindeki onay oranı savaşın ilk başladığı zamanlara göre düşmüş de olsa, ABD Başkanı Trump'ın bahsettiği gibi bir gerileme yaşanmadı. Politico'daki haberde yer alan ve geçen ay yapıldığı belirtilen bir ankete göre Zekenskiy hâlâ yüzde 52 gibi bir çoğunluğunun desteğine sahip.

 

'Süreç iyi başladı'

ABD Başkanı Donald Trump, Florida'daki malikanesi Mar-a-Lago'da düzenlediği basın toplantısında Rusya-Ukrayna Savaşı’na ilişkin konuştu. Suudi Arabistan'daki görüşmelerin iyi başladığını ve sürecin iyi gideceğini umduğunu belirten Trump, savaşta yüz binlerce askerin öldüğünü ve bunun artık sona ermesi gerektiğini bildirdi.

Trump, Ukrayna'nın Suudi Arabistan'daki ABD-Rusya görüşmelerine neden davet edilmediği konusunda da açıklamada bulundu. Ukrayna'nın savaşı daha önce bitirme imkanına sahip olduğu halde Joe Biden yönetiminin de desteğiyle savaşı sürdürmeyi tercih ettiğini savunan Trump, “Bugün duydum ki 'biz davet edilmedik' diyorlarmış. Üç yıldır oradasınız, üç yıl önce bunu bitirmeliydiniz. Hiç başlamamalıydınız. Daha önce bir anlaşma yapabilirdiniz. Ukrayna için öyle bir anlaşma yapabilirdim ki, onlara neredeyse tüm topraklarını verebilirdim. Ama onlar bu şekilde yapmamayı tercih ettiler. Ve Başkan Biden, bu konuda ne kadar yanlış hareket ettiğine dair en ufak bir fikri bile yok. Çok kötü ve üzücü” ifadelerini kullandı.

Avrupa barış gücü askerlerinin Ukrayna'da konuşlanması ihtimaline sıcak baktığını kaydeden Trump, “Eğer bunu yapmak istiyorlarsa bu harika. Ben buna varım. Eğer bunu yapmak istiyorlarsa bu iyi olur” diye konuştu.

Ne olmuştu?

Zelenskiy, Türkiye'de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile gerçekleştirdiği ortak basın açıklamasında, Suudi Arabistan'ın başkenti Riyad'daki ABD-Rusya görüşmesine ilişkin, "medyadan öğrendik" ifadesini kullanmıştı. Zelenskiy ayrıca Ankara'da gazetecilere verdiği röportajda, "Görüşmenin tarihi benim oraya ziyaretimle denk gelmişti. Ben istemiyorum, bu bir oyun gibi görünsün. Bu bir oyun değil. Ukrayna için güveni kaybetmek istemiyoruz. Çünkü çok fazla tesadüf var. Bizi çağırmadılar" diye konuşmuştu.


Trump yönetimi, ebeveynleri olmadan ABD'ye göç eden 18 yaşın altındakilere ilişkin yeni bir karar aldı. Bu kapsamda, refakatçisi olmayan çocuklara göç mahkemelerinde yasal temsil, hukuki danışmanlık ve yasal haklara yönelik eğitimler verilmesini sağlayan fonlar kesildi.



Al Jazeera'de yer alan habere göre, Hamas, savaşın sona ermesi karşılığında, 7 Ekim'de kaçırılan askerler de dahil olmak üzere tüm İsrailli esirleri serbest bırakmayı teklif etti. Bu teklifin önemli yanlarından biri de Hamas'ın esirleri birkaç hafta boyunca belirli aralıklarla değil, tek seferde yapacak olması. 

Habere göre Hamas'ın şartı, İsrail birliklerinin bölgeden tamamen çekilmesi. 

İsrail'den teklife ilişkin resmî bir yanıt gelmese de ülkede, özellikle sağ görüşlü gruplar savaşı sonlandırmak ve Hamas'ın Gazze'de kalmasını kabul etmek istemiyor. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu da İsrail'in Hamas'ı mutlak bir şekilde yok edeceğini söylüyor.

Haftalar süren gecikmenin ardından İsrail Başbakanı nihayet görüşmelerin ikinci aşaması için bir müzakere ekibi göndermeyi kabul etti; ancak İsrail'in ikinci aşamadan sonra ne beklediği hâlâ belirsiz.

İsrail medyasında yer alan haberlere göre Netanyahu, daha fazla esirin serbest bırakılması için birinci aşamayı uzatmak istiyor; ancak Hamas anlaşmaya bağlı kalmak konusunda kararlı.


Putin-Trump görüşmesi ay sonu gerçekleşebilir

Suudi Arabistan'da gerçekleşen Rusya-ABD görüşmelerinin ardından gözler Trump-Putin görüşmesinin ne zaman yapılacağına çevrilmişti. Kremlin'den görüşme için "ay sonu" mesajı geldi


'Olumlu bir ivme var'

Görüşmelerin Rusya ile ABD arasındaki ilişkilerin iyileştirilmesine ve bunun için gerekli koşulların oluşturulmasına yönelik yapıldığına dikkati çeken Peskov, "İlk önemli adım atıldı. Her iki taraf da siyasi irade gösterdi. Yapılması gereken çok iş var. Şimdilik görüşmenin sonuçlarını konuşmak erken, ancak olumlu bir ivme var. Çalışmaları sürdürme isteği var. Önemli olan ikili ilişkilerin canlandırılarak yeniden kurulması" değerlendirmesinde bulundu.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'e yapılan istişarelerin sonuçlarıyla ilgili bilgi verildiğini aktaran Peskov, Ukrayna krizinin çözümüne ilişkin müzakerelerde ABD'nin temsilcisini belirlemesinin ardından Rusya'nın da temsilcisini atayacağını dile getirdi.

Peskov, Ukrayna'da devlet başkanı seçiminin yapılması ihtimaline dair, bu konuda görüşmede herhangi bir karar alınmadığını söyledi.

'Ukrayna çelişkili açıklamalar yapıyor'

Ukrayna'nın Rus-Amerikan istişarelerine ilişkin "çelişkili" açıklamalar yaptığını belirten Peskov, "Rusya ile ABD, siyasi iradesini gösterdi. Kiev yönetiminin nasıl bir irade göstereceğini göreceğiz." şeklinde konuştu.

Peskov, Putin ile Trump'ın bir araya gelmesi ihtimaline ilişkin, bunun için iki devletin dışişleri bakanlıklarının hazırlık yapacağını belirterek, "Ay sonuna kadar görüşme yapılabilir, yapılmayabilir de." ifadesini kullandı.

Sözcü Peskov, Avrupa'dan barış güçlerinin Ukrayna'ya gönderilmesine karşı çıktıklarını kaydetti.

Kaynak: AA


İtalya'da Donald Trump Jr hakkında 'yasadışı av' soruşturması

İtalya’da yasa dışı av faaliyetine katıldığı gerekçesiyle ABD Başkanı Donald Trump'ın oğlu Donald Trump Jr hakkında, hayvan hakları derneklerinin şikayeti üzerine Venedik Cumhuriyet Başsavcılığınca soruşturma başlatıldı



Zelenskiy'den Trump'a: Dezenformasyon balonunun içinde yaşıyor

Ukrayna lideri Zelenskiy, kendisi için "Onay oranı yüzde 4'e kadar düştü" diyen ABD Başkanı Trump'ın Rusya'dan çok fazla dezenformasyona maruz kaldığını savundu. Zelenskiy, "Ne yazık ki Başkan Trump bu dezenformasyon balonunun içinde yaşıyor" dedi


Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy, halkının kendisine verdiği desteğin yüzde 4 olduğunu iddia eden ABD Başkanı Donald Trump'ın "Rusya'nın yarattığı dezenformasyon alanında yaşadığını" söyledi.Zelenskiy, Ukrayna'nın başkenti Kiev'de basın toplantısı düzenledi.Avrupalı liderlerle son günlerde yaptığı görüşmelerde Avrupa'dan kendilerine güçlü mesaj verildiğini belirten Zelenskiy, gelecek birkaç hafta içinde İngiltere dahil daha fazla görüşme yapılacağını aktardı.Zelenskiy, görüşmelerin, ABD'den gelen yardımın azalması ya da başka bir durum olması halinde Avrupa'nın Ukrayna'ya yardım için neler yapmaya hazır olduğu konusuna odaklandığını, Avrupa'daki müttefik pozisyona güvenmeleri gerektiğini vurguladı.


Rusya-Ukrayna Savaşı'nın 24 Şubat'taki 3. yıl dönümünde karma bir toplantı planlandığını dile getiren Zelenskiy, Türkiye ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ile yaptığı görüşmelere ilişkin de değerlendirmelerde bulundu. Zelenskiy, konuşmasında, Ankara'nın Ukrayna için güvenlik garantileri sağlayabileceği önerisine değindi.


"Etrafında yanlış bilgilendirme çemberi var"

Ukraynalı lider, Trump'ın dün yaptığı açıklamada kullandığı, "Ukrayna'da seçimlerin yapılmadığı bir durum var... sıkıyönetim var... Ukrayna'daki lider, bunu söylemekten nefret ediyorum, onay oranı yüzde 4'e kadar düştü" ifadelerine de yanıt verdi. Zelenskiy, şu anda herhangi birinin kendisini lider olarak değiştirmek istemesi halinde bunun işe yaramayacağını belirterek, halkının yüzde 58'inin lider olarak kendisine güvendiğini gösteren bir ankete atıfta bulundu.Ayrıca, ülkesinin, Rusya'dan çok fazla dezenformasyona maruz kaldığını anlatan


Zelenskiy, "Ne yazık ki Başkan Trump, büyük saygı duyduğumuz bir ulusun lideri olarak kendisine tüm saygımızla... Bu dezenformasyon balonunun içinde yaşıyor" ifadesini kullandı.


Zelenskiy, Trump'ın bahsettiği yüzde 4'lük onay oranına ilişkin dezenformasyonun Rusya tarafından yayıldığına dair kanıtlara sahip olduğunu ve bu rakamların ABD ile Rusya arasında tartışıldığını kaydetti.


Volodimir Zelenskiy, Rus dezenformasyonuna karşı koymak için önemli küresel liderlere duyulan güven konusunda daha fazla veri toplamaya çalışacağına işaret ederek, Macar ve Slovak hükümetleriyle bağlantılı temsilcilerin de dahil olduğunu iddia ettiği "Trump'ın etrafındaki yanlış bilgilendirme çemberine" karşı uyarıda bulundu. Ukraynalı lider, "Bunların hepsi endişe verici. Yaptıkları her şey, Ukrayna'nın zayıf olduğundan emin olmak için." dedi.

"Gerçekte en çok yardım başka yerden geldi"

Trump yönetiminin, Ukrayna'ya en çok yardımın ABD tarafından yapıldığı şeklindeki açıklamalarını reddeden Zelenskiy, isim vermeden "gerçekte (en çok yardımın) başka yerden geldiğini" söyledi.Zelenskiy, ABD'ye yaptığı yardımlar ve verdiği destek için müteşekkir olduğunu belirterek, "Trump ekibinin gerçek verilerle donatılması" temennisinde bulundu.

ABD'yi, Rusya'nın uluslararası izolasyondan çıkmasına yardımcı olmakla eleştiren Zelenskiy, Moskova yönetiminin bundan memnun olduğunu ve kendisini "mağdur" olarak göstermeye çalıştığını ifade etti.Ukrayna'da yaşananların çatışma değil, "Putin'in kendilerine karşı savaşı" olduğunu kaydeden Zelenskiy, Suudi Arabistan'da Rus ve ABD heyetleri arasındaki görüşmede Ukrayna'nın işgalinin çatışma olarak gösterilerek "yumuşatıldığına" dikkati çekti.


'ABD'nin 500 milyar dolar verdiği' iddialarını reddetti

Zelenskiy, ABD'nin maden anlaşması taslağına ilişkin "Ukrayna'yı satamam" diyerek Trump'ın ABD'nin Ukrayna'ya 500 milyar dolar verdiğine dair iddiaları reddetti. Maden kaynaklarıyla ilgili anlaşması çerçevesinde "madenlerin geri verilmesi" düşüncesine de karşı olduğunu aktaran Zelenskiy, "Ciddi bir konuşma değildi. Ancak güvenliğin garanti edildiği ciddi belgeler üzerinde çalışmaya hazırım. Hadi gelin anlaşma yapalım. Yatırıma göre paylaşalım ama güvenlik garantisine ihtiyacımız var" diye konuştu.


Zelenskiy, herkesin zafer istediğine işaret ederek, "Bakın Trump da kazanmak istiyor, biz de Ukrayna'nın kazanmasını istiyoruz. Ancak burada açık bir durum yok. Yüzdeleri bir kenara koyalım. Benim de önerim bu. Ukrayna'yı korumak durumundayım. Ülkemi satamam" şeklinde konuştu.

NATO'nun herhangi bir anlaşma için doğal garantör olduğunu belirten Zelenskiy, "Bu yıl güvenlik garantilerini istiyoruz. Savaşın bu yıl bitmesini istiyoruz. Her NATO dediğimde bu kelimeyi kullanmamamı istediklerini biliyorum

ancak bizim olduğumuz nokta bu. Ukraynalılar oyun oynamıyor. Arka planda anlaşma yapmıyoruz. Rusya ister dinlesin ister dinlemesin biz ne istiyorsak onu söylüyoruz." ifadelerini kullandı.

"Net güvenlik garantilerine ihtiyacımız var"

Zelenskiy, savaşın ilk dönemine oranla daha güçlü olduklarını kaydederek, "Rusya'nın savaştaki rolünü örtbas edemezsiniz. Rusya, suçlu taraf olmaya devam ediyor. Onları para gibi aklayamaz ve sorumluluklarının üzerini kapatamazsınız. Her şeyi anlaşmalarla çözebileceğinize inanabilirsiniz ama bu mümkün değil. Ukrayna'daki hiç kimse Putin'e güvenmiyor. Net güvenlik garantilerine ihtiyacımız var." dedi.ABD'nin Ukrayna ve Rusya Özel Temsilcisi Keith Kellogg'a Ukrayna ziyareti kapsamında halkla konuşmasını tavsiye eden Zelenskiy, insanlara Trump hakkındaki fikirlerini sormasını istedi. Zelenskiy, NATO'nun Ukrayna için en güçlü güvenlik garantisi olduğuna işaret ederek, "Hava savunma sistemli ABD askerlerine mutlak anlamda ihtiyacım yok. Sistemleri yönetecek insanlarımız var. Peki füze veya Patriot parçalarını üretebilmek için lisans alabiliyor muyuz? Bu yanlış." diye konuştu.Avrupa Birliği (AB) ile Ukrayna ordusunun finansmanı hakkında görüştüğünü dile getiren Zelenskiy, AB'nin bu görüşmeler için hazır olduğunu ancak başka seçenekler üzerinde de çalıştığını belirtti. Zelenskiy, ABD'den silah almaya hazır olduklarını da sözlerine ekledi.

Kaynak: AA


"Tüm suçun Ekonomi Bakanı'nda olduğunu söylemek haksızlık"

Pezeşkiyan'ın, burada Himmeti ile bir araya gelerek ülke ekonomisinin yönetimine ilişkin bakanlığın eylem ve planlarını gözden geçirdiği belirtildi. Ziyaret sonrasında bakanlıkta basına konuşan Pezeşkiyan, "Tüm mali, bankacılık ve döviz politikaları, hükümetin ekonomi heyeti, parlamento ekonomi komiteleri başkanları ve uzmanların da katılımıyla üç kuvvetin (yasama, yürütme ve yargı) başkanlarıyla yapılan toplantıda kararlaştırıldı. Eğer birileri suçluysa o da biziz. Hadi, o halde gelip bizi alsınlar." dedi.

Pezeşkiyan, "Tüm suçun Ekonomi Bakanı'nda olduğunu söylemek haksızlık olur." ifadelerini kullandı.

İran'da son haftalarda döviz ve altın kurlarında tarihi rekorlar görüldü. Buna göre dolar ilk kez geçen hafta 90 bin tümen seviyesini aşmıştı.

Ekonomik sorunların derinleşmesinden sorumlu tutulan Ekonomi Bakanı Abdunnasır Himmeti hakkında Meclis'te bir grup milletvekili gensoru teklifi sunmuştu. Himmeti, döviz ve altın kurlarının aşırı yükselmesine karşı kayıtsız kalmakla suçlanmıştı. Himmeti hakkında verilen gensoru önergesinin Meclis gündemine alınması talebi bugün Meclis'te 91 milletvekilinin imzasıyla kabul edilmişti.

Bundan sonraki süreçte Himmeti'nin 10 gün içerisinde Mecliste hakkındaki suçlamalara karşı savunma yapması gerekiyor. Meclis Başkan Yardımcısı Ahmed Nadıri, Himmeti'nin azil süreciyle ilgili Mecliste ilk oturumun 2 Mart'ta yapılacağını açıklamıştı.

Kaynak: AA


Putin'den müzakerelere yeşil ışık: Masaya dönmeye hazırız

Rusya Devlet Başkanı Putin, ABD heyetiyle yapılan görüşme için "Olumlu ve iyi niyetliydi" dedi. Rusya'nın Ukrayna ile müzakere sürecini hiçbir zaman reddetmediğini savunan Putin, "Ukrayna tarafı kendi kendine müzakere sürecine katılmayı yasakladı. Biz müzakere masasına dönmeye hazırız" diye konuştu


Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, ABD heyeti ile yaptıkları görüşmenin "olumlu" ve "iyi niyetli" olduğunu belirtti. Putin, St. Petersburg'da, Rusya ve ABD heyetlerinin Suudi Arabistan'ın başkenti Riyad'da yaptığı istişare toplantısını değerlendirdi. Görüşmelerden sonuç alındığına dikkati çeken Putin, iki ülkenin karşılıklı olarak diplomatik temsilciliklerinin normal bir şekilde yeniden çalışmasının tesisi hususunda anlaştıklarını ifade etti.


Rusya ve ABD'nin birlikte Suriye ve Filistin meselesini de içine alacak şekilde Orta Doğu dahil karşılıklı çıkarların olduğu farklı yönlerdeki işleri yeniden sağlamak için ilk adımı attığını belirten Putin, Ukrayna konusuna ise öncelik verdiklerini dile getirdi. Ekonomi, dünya enerji pazarındaki ortak konular ve uzay hususunda da ABD ile meselelerin olduğunu belirten Putin, "(Görüşmelerle ilgili) değerlendirmemiz, olumlu ve iyi niyetliydi." dedi.


"Rusya ile ABD arasında güven sağlanmadan Ukrayna krizi çözülmez"

ABD ile Rusya heyetlerinin görüşmelerine katılmamalarından dolayı Avrupalıların ve Ukrayna'nın tedirginlik ve panik içinde olduğunu söyleyen Putin, söz konusu görüşmelerin amacının ve konusunun, Rusya ve ABD arasındaki ilişkilerin yeniden sağlanmasına yönelik olduğunu dile getirdi.

Putin, "Ukrayna sorunu da dahil olmak üzere tüm acil sorunların çözümünde en önemli husus, Rusya ile ABD arasındaki güven düzeyinin artırılmasıdır. Bu olmadan Ukrayna krizi dahil olmak üzere birçok sorunun çözülmesi imkansızdır. Bu görüşmenin amacı tam da Rusya ile ABD arasındaki güveni artırmaktı" diye konuştu.

"Kimse Ukrayna'yı süreçten dışlamıyor"

Rusya'nın Avrupalılarla temas kurmayı hiçbir zaman reddetmediğini vurgulayan Putin, "Rusya, Ukrayna ile müzakere sürecini hiçbir zaman reddetmedi. Avrupalılar kendileri Rusya ile temasları kesti. Ukrayna tarafı kendi kendine müzakere sürecine katılmayı yasakladı. Biz hiç kimseye bir şey dayatmıyoruz. Biz müzakere masasına dönmeye hazırız" dedi.

ABD'nin Ukrayna ve Rusya Özel Temsilcisi Keith Kellogg'un halihazırda Kiev'de bulunduğunu, Avrupalılarla buluştuğunu, diğer bazı Avrupalı liderlerin ABD'ye gideceğini belirten Putin, kapalı hiçbir konunun bulunmadığını, Amerikalıların onlarla görüştüğünü ifade etti.

Washington'un müzakere sürecinin hem Rusya hem de Ukrayna'nın katılımıyla gerçekleşeceği gerçeğinden hareket ettiğine dikkati çeken Putin, "Kimse Ukrayna'yı süreçten dışlamıyor, bu nedenle tepki göstermek için bir neden yok." dedi. Putin, ABD Başkanı Donald Trump ile görüşme için bir sürece ihtiyaç olduğunu, Ukrayna dahil hem Rusya hem de ABD açısından önemli olan meselelerin her iki taraf için de kabul edilebilir çözümlere ulaşması için önden çalışmalar yapılması gerektiğini vurguladı.

"Ukrayna bu saldırıyı tek başına organize etmiş olamaz"

ABD ve Rusya tarafından heyetlerin Ukrayna dahil iki ülke için önemli konuları ele alarak çözüme kavuşturmaya çalışacaklarını dile getiren Putin, Orta Doğu'da istikrar, ekonomi ve enerji gibi alanlarda iki ülke arasında işbirliğinin önem taşıdığını söyledi.

Petrol piyasalarına ilişkin Trump ile görüşmeleri gerektiğini belirten Putin, "Ben, Trump ve Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed Bin Selman ile üçlü telefon görüşmesi yaptığımızı ve küresel enerji piyasalarını ele aldığımızı hatırlıyorum. Bunun günümüzde de yapılması lazım." diye konuştu.

Ukrayna'nın, Rusya'da Kazakistan petrolünü taşıyan Hazar Boru Hattı Konsorsiyumu'na ait petrol pompalama istasyonuna yönelik saldırısını değerlendiren Putin, "Ukrayna bu saldırıyı tek başına organize etmiş olamaz çünkü uzay istihbarat verilerini Batılılar temin ediyor." dedi.

Putin, Rusya'nın söz konusu hat üzerinden sevk edilen petrolden cüzi miktarda gelir elde ettiğini, ABD'li ve Avrupalı şirketlerin asıl kazanç sağlayanlar olduğunu söyledi. Ukrayna'nın saldırıyı Avrupa ile birlikte gerçekleştirmiş olabileceğini dile getiren Putin, "Buna inanmak istemiyorum. Herhalde yanlışlıkla olmuştur. Avrupalılar kendi başlarına hareket etti ve herhalde olanlara pek dikkat etmediler" ifadesini kullandı. Putin, saldırının küresel enerji piyasalarını etkileyeceğini de belirtti.

Kaynak: AA


Zelenskiy için 'seçime gitmemiş bir diktatör' diyen Trump: Elini çabuk tutsa iyi olur yoksa ülkesini kaybedecek

ABD Başkanı Donald Trump Ukrayna'daki son gelişmelere ilişkin "Seçime gitmemiş bir diktatör olan Zelenskiy elini çabuk tutsa iyi olur yoksa ülkesini kaybedecek” dedi


ABD Başkanı Trump, Truth Social adlı sosyal paylaşım platformundan yaptığı açıklamada Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy'i eleştirdi.

Trump, açıklamasında, "komedyen" diye nitelendirdiği Zelenskiy'nin hiç başlamaması gereken bir savaşı başlattığını ve bu süreçte kötü bir iş çıkardığını savundu.

Zelenskiy için, "ABD'yi 350 milyar dolar harcayarak, kazanılması mümkün olmayan ve hiç başlaması gerekmeyen, ancak ABD ve 'Trump' olmadan kendisinin asla çözemeyeceği bir savaşa girmeye ikna etti. Bunun da ötesinde Zelenskiy, kendisine gönderdiğimiz paranın yarısının 'kayıp' olduğunu itiraf ediyor. Seçimlere girmeyi reddediyor" değerlendirmesini yapan Trump, eski ABD Başkanı Joe Biden'ın da bu süreçte aynı derecede kötü bir yönetim gösterdiğini ifade etti.

ABD Başkanı Trump, müzakerelere Rusya ile devam edeceğini kaydederek, "Ukrayna'yı seviyorum ama Zelenskiy berbat bir iş çıkardı. Ülkesi paramparça oldu ve milyonlarca kişi gereksiz yere öldü" ifadelerini kullandı.

Trump ayrıca, Zelenskiy'i ülkesinde seçim yapılmaması konusunda da eleştirerek, "Seçim yapmayan bir diktatör olan Zelenskiy, elini çabuk tutsa iyi olur yoksa ülkesini kaybedecek" yorumunu yaptı.


ABD'nin Rus yetkililerle yaptığı toplantıdan kısa bir süre sonra Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy, Ukraynalıları kendi ülkelerinin kaderiyle ilgili görüşmelerden dışladığı için Trump yönetimine şimdiye kadarki en sert ifadelerle tepki gösterdi.

Riyad'daki toplantı, ve ABD ile Rusya arasında daha yakın ilişkiler için iyimser açıklamalar ve taahhütlerin yanı sıra Ukrayna'daki savaşın sona erdirilmesi ve ilişkilerin normalleştirilmesi için müzakere edecek ekiplerin kurulması anlaşmasıyla sona erdi.


Zelenskiy görüşmelerde dışlanmasını Suudi başkentine yapmayı planladığı geziyi iptal ederek protesto etti.Zelenskiy, planlı bir Orta Doğu turu kapsamında ziyaret ettiği Türkiye'den yaptığı açıklamada “Ukrayna'daki savaşın nasıl sona erdirileceğine ilişkin kararlar Ukrayna olmadan alınamaz ve herhangi bir koşul dayatılamaz. Suudi Arabistan'daki Rus-Amerikan toplantısına davet edilmedik. Bu bizim için bir sürpriz oldu, sanırım pek çok kişi için de öyle" dedi.


Ukrayna'nın toplantı planlarını medyadan öğrendiğini söyleyen Zelenskiy, toplantıdan sonra Suudi Arabistan'ın başkenti Riyad'da ABD'li yetkililerle bir araya gelmeyi planladığını ve bu amaçla Suudi Arabistan'a önceden planlanmış bir devlet ziyareti gerçekleştirdiğini belirtti.

Zelenskiy "Kimin kalacağını, kimin gideceğini ya da kimin nereye gitmeyi planladığını bilmiyorum. Dürüst olmak gerekirse umurumda da değil. Rastlantı istemiyorum ve bu yüzden Suudi Arabistan'a gitmeyeceğim" dedi.

Koruma ve tazminat istiyor

Ukrayna, NATO üyeliği ya da savaş bölgesine barış gücü konuşlandırılması taahhüdü ile Rusya'nın gelecekteki saldırganlığına karşı kendisine koruma sağlayacak görüşmeler arayışında. Ukrayna ayrıca ülkelerden


Rusya'nın işlediği savaş suçlarının kovuşturulmasını ve tüm şehirleri yerle bir eden, on binlerce sivilin yanı sıra her iki taraftan yaklaşık 1 milyon askerin ölümüne ve yaralanmasına neden olan bu çatışma için tazminat ödenmesini de talep ediyor.

Dışişleri Bakanı Marco Rubio'ya göre bu tür talepler Riyad'daki görüşmelerde gündeme gelmedi ve ABD'li müzakereciler bunun yerine Moskova ile ilişkilerin geliştirilmesinin getireceği “inanılmaz fırsatlara” odaklandı. Ancak Zelenskiy, Ukrayna olmadan müzakere edilen herhangi bir şartın Ukrayna'ya “dayatılamayacağı” konusunda ısrar etti.

Zelenskiy değişiyor

Bu sivri açıklamalar, Trump yönetiminin açıklamaları karşısında ince bir çizgide yürümeye çalışan ve doğrudan eleştiriden kaçınan Zelenskiy için bir değişimi temsil ediyordu. Son zamanlarda yaptığı konuşmalarda ve verdiği röportajlarda Trump'ı öven Zelenskiy, hafta sonu NBC'ye verdiği demeçte Başkan Donald Trump'ın Rusya'yı bir anlaşmaya zorlamayı başarabileceğini çünkü Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in kendisinden korktuğunu söyledi. Ancak Riyad'daki toplantı yaklaştıkça müzakere sürecine yönelik eleştirilerini sertleştirdi.

Hafta başında Alman yayın kuruluşu ARD'ye verdiği röportajda Zelenskiy, ABD'nin “Putin'in gerçekten hoşuna gidecek şeyler söyleyerek” hızlı bir ateşkes arayışında olduğunu söyledi. Zelenskiy, ABD'li müzakerecilerin amacının Trump ve Putin'in katılacağı bir başkanlık zirvesine hızla ilerlemek ve bir ateşkes ilan etmek olduğunu söyledi. Zelenskiy "Ancak istedikleri şey, sadece bir ateşkes, başarı değil" dedi.Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa ülkelerinin öncelikle Ukrayna'da savaş sonrası güvenliğin şartlarını belirlemeleri gerektiğini söyleyen Zelenskiy, Rusya'nın ihlalleri ya da savaşın yeniden başlamasını önlemek için güvenlik garantilerini kabul etmesinde ısrar etti.

AFGANİSTAN 2.0.

Zelenskiy, Suudi Arabistan'da başlayan Rusya-ABD görüşmelerini, 20 yıllık Amerikan savaşının ardından Taliban'ın iktidarlığına kapı açan Amerika'nın Afganistan'daki askeri varlığının müzakere yoluyla sona erdirilmesine benzetti. Amerika Birleşik Devletleri, ABD destekli Afgan hükümetini devre dışı bırakarak doğrudan Taliban ile müzakere etti.

Zelenskiy, Suudi Arabistan görüşmeleri sona ermeden önce yayınlanan bir röportajda “Kimsenin Afganistan 2.0 ile ilgilendiğini sanmıyorum. Amerikalılar aceleyle çekildiğinde Afganistan'da neler olduğunu hatırlıyoruz" dedi. Zelenskiy, bu çekilmenin “birileri bitirmediğinde, düşünmediğinde ve aceleyle gittiğinde neler olabileceğinin” bir örneği olduğunu söyledi. Zelenskiy ayrıca Putin'in Ukrayna'da seçim yapılmadığı için (sıkıyönetim varken seçim yapılamaz) kendisinin gayrı meşru bir lider olduğu yönündeki suçlamalarını da reddediyor.

ABD'nin Rusya'nın Ukrayna'nın nihai bir barış anlaşmasından önce seçimlere gitmesi talebini destekleyip desteklemediği sorusuna Trump, Ukrayna'nın bir an önce seçimlere gitmesi için baskı yapanın Rusya değil kendi yönetimi olduğunu söyledi. Trump "Evet, bilirsiniz, masada bir koltuk istediklerinde, Ukrayna halkının, seçim yapmayalı uzun zaman oldu demesi gerekmez mi? Bu Rusya ile ilgili bir şey değil, bu benden ve diğer pek çok ülkeden gelen bir şey. Biliyorsunuz, Ukrayna yok ediliyor" dedi.Aslında Rusya ve Amerika Birleşik Devletleri Ukrayna'da yakında seçim yapılması çağrısında bulunan tek önemli ülkeler.

ABD VE RUSYA ZELENSKY'NİN TASFİYESİ ÜZERİNE ANLAŞTI MI ?

Trump, Ukrayna'daki yıkım nedeniyle Zelenskiy'nin onaylanma oranının düştüğünü iddia etti ve Rusya'nın neden olduğu yıkımın suçlusunun Ukrayna Devlet Başkanı olduğunu öne sürdü.Riyad'daki görüşmelerin savaşın gidişatında hemen bir değişiklik getirmediğinin bir işareti olarak, görüşmelerin sona ermesinden yaklaşık yedi saat sonra Ukrayna'nın başkenti Kiev'de Rus insansız hava araçlarını püskürtmek için uçaksavar sesleri yükseldi.

Savaş boyunca Ukrayna, Rusya'nın çok daha büyük ve donanımlı ordusuyla savaştı, ancak momentum artık açıkça Rusya'nın lehine. Kasım 2022'den bu yana Ukrayna topraklarının yaklaşık %1'inin yarısı şiddetli ama büyük ölçüde durağan çatışmalarda el değiştirdi. Rusya şimdi Ukrayna'nın doğusundaki Donbas bölgesinde kanlı ama yavaş ilerleyen bir saldırıyla ilerliyor.

Zelenskiy açıklamasında "Bu noktada, iki tarafın da bu çatışmayı savaş alanında kazanamayacağı açık. Rusya bunu istedi ama başarısız oldu. Kimse Ukrayna'ya inanmıyordu ama biz kendimizi kanıtladık ve askerlerimizin, halkımızın canı pahasına bağımsızlığımızı savunduk. Bu da gösteriyor ki diplomasiye doğru bir kayış olmalı ama bu kayış adil bir barışla sonuçlanmalı" dedi.


Macron'un inisiyatifiyle, birçok Avrupa Birliği (AB) ülkesi ile Kanada, İzlanda ve Norveç gibi ülkelerin liderlerinin katılımıyla Ukrayna konulu çevrim içi görüşme düzenlendi.


Macron, Avrupa'nın ve görüşmeye katılan ülkelerin güvenlik ve savunma harcamalarını artırmanın gerekli olduğuna inandıklarını belirterek, bu konuda "Gelecek günlerde ve haftalarda kararlar alınacak." ifadesini kullandı.


Trump yönetimi 8 Latin Amerika kartelini yabancı terör örgütü olarak nitelendirdi

ABD Başkanı Donald Trump yönetimi, bazı Latin Amerika ülkelerindeki 8 karteli "yabancı terör örgütü" olarak tanımladı



isveç başbakanı türkiyeye yeşil ışık

Kristersson, AA muhabirinin, "Ukrayna konusunda Avrupa Birliği (AB) ve Türkiye arasında işbirliği yapılmasını istiyor musunuz?" sorusuna ise şu yanıtı verdi:

"Başkan Zelenskiy dün Türkiye'deydi ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'la görüştü. Kendisinin şu anda dünyanın birçok önemli ülkesinden destek ve dayanışma arayışında olmasına büyük saygı duyuyorum. AB'nin Türkiye ile birçok konuda çok yakın işbirliği içinde olması, Ukrayna'da hukukun üstünlüğüne ilişkin ortak Avrupa görüşünü güçlendiriyor"


Elon Musk'tan Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskiy'e 'seçim' çağrısı

Amerikalı milyarder iş insanı ve Başkan Donald Trump'ın kıdemli danışmanı Elon Musk, Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy'nin "Ukrayna halkının iradesini temsil etmek" için seçimlere gitmesi çağrısında bulundu


Senatör Sanders: Trump ve Amerikan oligarkları Putin ve Rus oligarklarıyla ittifak kuruyor

ABD'li Senatör Sanders, Başkan Trump ve Amerikan oligarkların Rusya lideri Putin ve Rus oligarklarla "ittifak kurduğunu" iddia etti. Sanders, "Putin ve Trump'ın otoriterliğine karşı Avrupa'daki müttefiklerimizle birlikte durmalıyız" ifadelerini kullandı


Polonya: Ukrayna'ya asker gönderme planımız yok

Polonya Savunma Bakan Yardımcısı Cezary Tomczyk, ülkesinin Ukrayna'ya asker gönderme planı olmadığını söyledi



TEKRAR MADEN GÖRÜŞMELERİNE GERİ DÖNÜYOR :)

Zelenskiy: ABD ile yatırım ve güvenlik alanında güçlü ve faydalı bir anlaşmaya hazırız

Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy, "Ukrayna, ABD Başkanı (Donald Trump) ile yatırım ve güvenlik konusunda güçlü, gerçek anlamda faydalı bir anlaşmaya hazır" dedi


Zelenskiy, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, ABD'nin Ukrayna ve Rusya Özel Temsilcisi Keith Kellogg'u Kiev'de kabul ettiğini belirtti.

Görüşmede, cephedeki durumu, Ukraynalı esirlerin evlerine geri getirilmesini, ülkesinin ihtiyaç duyduğu etkili güvenlik garantileri gibi konuları ele aldıklarını aktaran Zelenskiy, "Amerikan gücünün hissedilmesi bizim ve tüm özgür dünya için önemlidir" değerlendirmesinde bulundu.

Ukrayna'nın, savaşın "ilk saniyelerinden" itibaren barış arayışında olduğunu vurgulayan Zelenskiy, şu ifadeleri kullandı:

"Ukrayna, ABD Başkanı (Donald Trump) ile yatırım ve güvenlik konusunda güçlü, gerçek anlamda faydalı bir anlaşmaya hazır. Sonuç almanın en hızlı ve yapıcı yolunu önerdik. Ekibimiz 7 gün 24 saat çalışmaya hazır"

Zelenskiy, desteklerinden dolayı ABD tarafına teşekkür etti.

Fransa Cumhurbaşkanı Macron Trump'a seslendi: Putin'e karşı zayıf olamazsın

Fransa Cumhurbaşkanı Macron, "(Trump'a) Şunu söyleyeceğim: Putin'e karşı zayıf olamazsın. Bu sen değilsin, bu senin kumaşın değil, bu senin çıkarına değil" açıklamasında bulundu


Polonya Başbakanı Tusk: Rusya'ya karşı hemen harekete geçilmeli

Polonya Başbakanı Donald Tusk, "yeterince konuşulduğunu" belirterek, Rusya'ya karşı harekete geçme zamanının geldiğini belirtti


Tusk, AB'nin güvenlik ve savunmasını finanse edecek yeni mali kuralların süratle kabul edilmesini istedi.


çünkü küresel sahnede yeni bir petrol ittifakı şekilleniyor. Eğer fosil yakıtlara dayalı siyasi güçler dünyaya hakim olursa, insanlık ve yaşam büyük bir tehlikeyle karşı karşıya kalacaktır" dedi.

Savaşın bir an önce bitmesi gerektiğini belirten Petro, sözlerini şöyle tamamladı:

"Temel siyasi çelişki, ABD ile Rusya ya da ABD ile Çin arasında değil; açgözlülüğün gücü ile yaşamın gücü arasındadır. Açgözlülük büyük fosil sermayede ve her yerdedir; yaşam ise dünyanın tüm halklarında, kadınlarda ve doğadadır"

Kaynak: AA


İngiltere Başbakanı Starmer’dan Zelenskiy’e destek: Ukrayna’nın demokratik yolla seçilmiş lideri

İngiltere Başbakanı Keir Starmer, ABD Başkanı Donald Trump’ın hedef aldığı Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy’e destek vererek, "Ukrayna’nın demokratik yolla seçilmiş lideri" olarak nitelendirdi

Starmer, savaş döneminde seçimlerin askıya alınmasının tıpkı İkinci Dünya Savaşı sırasında İngiltere’nin yaptığı gibi "tamamen makul" olduğunu belirtti. Starmer, ayrıca Ukrayna’da Rusya’yı gelecekteki herhangi bir saldırganlıktan caydıracak kalıcı bir barışın sağlanmasına yönelik ABD öncülüğündeki çabalara desteğini yinelediğini belirtti.



ABD Dışişleri Bakanlığı ülkedeki 6 medya organının aboneliklerini iptal etme talimatı verdi

ABD Dışişleri Bakanlığının personeline, ABD'deki 6 medya organının aboneliklerini iptal etme talimatı verdiği açıklandı


Washington Post'un haberine göre, Donald Trump yönetiminin federal kesintilerinden medya kuruluşları da etkilendi.

ABD Dışişleri Bakanlığı ilk olarak 11 Şubat'ta, dünya genelindeki diplomatik makamlarından, "görev açısından kritik olmayan medya aboneliklerinin" iptalini istedi.

Dışişleri Bakanlığı personeline 14 Şubat'ta ise öncelikle ABD'deki The Economist, The New York Times, Politico, Bloomberg News, The Associated Press ve Reuters gibi yayın organlarının aboneliklerini iptal edilmesi talimatı verildi.

Dışişleri Bakanlığı çalışanlarının belirli abonelikleri korumak için itirazda bulunabilecekleri ancak bunun için güçlü gerekçeler sağlamaları gerektiği kaydedildi.

Kaynak: AA

İtalya'da bazı banka ve firmaların internet siteleri, tekrar siber saldırıların hedefi oldu

İtalya'da bazı banka ve silah endüstrisi firmalarının internet sitelerine, Rusya yanlısı bilgisayar korsanları tarafından siber saldırı düzenlendiği bildirildi

Rusya yanlısı bilgisayar korsanları ilk olarak, 17 Şubat'ta, İtalya Cumhurbaşkanı Sergio Mattarella'nın 5 Şubat'ta Fransa'daki Marsilya Üniversitesinde fahri doktora beratı aldığı törende, Rusya'yı Ukrayna'yı işgalinden ötürü Nazi Almanya'sına benzettiği gerekçesiyle bazı kritik kuruluşların internet sitelerini hedef almıştı.

Mattarella'nın sözleri, Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mariya Zaharova'nın sert tepkisine neden olmuş ve Roma - Moskova ilişkileri gerilmişti.

Kaynak: AA




Trump, Ukrayna'da uzun zamandır seçimlerin yapılmadığına işaret ederek, "Uzun zamandır seçim olmamıştı. Artık seçim zamanı ve aynı zamanda (ABD'nin Ukrayna'ya sağladığı) tüm paraya ne olduğunu öğrenmenin de zamanı geldi" dedi.

Rusya-Ukrayna savaşının sona erdirilmesine yönelik Moskova ile başlayan görüşmelerin iyi gittiğini kaydeden Trump, "Rusya ile çok iyi gidiyoruz. Rusya ile onun (Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy'in) yapamadığı bir şeyi yapacağız. Potansiyel olarak milyonlarca insanın daha öldürülmesini durdurmak için Rusya ile bir anlaşma yapabiliriz" diye konuştu.

'Kartlar biraz Rusya'nın elinde'

"Bence Ruslar savaşın bittiğini görmek istiyor. Kartlar biraz onların elinde çünkü çok fazla toprak ele geçirdiler" ifadesini kullanan Trump, söz konusu müzakerelerde Moskova'nın Kiev karşısında avantajlı olduğunu ima etti.

Ukrayna için 350 milyar dolar harcadıklarını savunan ve bu paranın karşılığında bu ülkeden değerli toprak madenlerine ilişkin bir anlaşma talep ettiklerini söyleyen Trump, daha önce ABD Hazine Bakanı Scott Bessent'i Kiev'e gönderdiğini ancak Zelenski'nin önüne konan anlaşmaya imza atmadığını ifade etti.

Macron ve Starmer Washington'a geliyor

Trump, bir soru üzerine İngiltere Başbakanı Keir Starmer ile Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un kısa süre içinde Washington'a geleceğini belirtti.

Net bir tarih ifade etmekten kaçınan Trump, "Belki pazartesi olabilir." dedi.

'Çin Devlet Başkanı Şi ile iyi bir ilişkim var'

ABD Başkanı Trump, Çin Devlet Başkanı Şi Cinping ile iyi bir ilişkisinin olduğunu kaydederek, "Devlet Başkanı Şi ile harika bir ilişkimiz olduğunu düşünüyorum. Ama unutmayın, o Çin'i seviyor, ben de ABD'yi seviyorum. Yani burada biraz rekabet var, ancak Devlet Başkanı Şi ile olan ilişkimin harika bir ilişki olduğunu söyleyebilirim" yorumunu yaptı.

Trump, bir soru üzerine, Çin'le bir ticaret anlaşması yapmalarının da mümkün olduğunu belirtti.


'Grönland'a sahip olmak zorundayız'

Trump, Grönland ile ilgili önceki açıklamalarını bir kez daha yineleyerek "Ulusal güvenlik açısından Grönland'a sahip olmak zorundayız. Yıllar önce Grönland'dan bahsediyorlardı ama şimdi modern silahlar, uçaklar ve hız sayesinde çok daha fazla bahsediyorlar. Tüm bu hususlardan dolayı Grönland'a sahip olmak zorundayız." değerlendirmesini yaptı.

'TikTok konusunda Çin'le görüşeceğiz'

Öte yandan Trump, TikTok'u satın almak isteyen birçok kişi olduğuna işaret ederek bu konuda öncelikle Çin'le görüşeceklerini dile getirdi.

Trump, "Bence TikTok'la ilgili iyi bir şeyler yapma şansımız var ancak bu konuda Çin ile de konuşacağız. Bunun bir tarafı var mı, tabii ki var ama Tiktok'u hayatta tutmak ve onunla iyi bir iş çıkaracak birine satmak harika olurdu." ifadesini kullandı.

Kaynak: AA


Hamas, naaşını teslim ettiği İsraillerin yakınlarına hitaben, "Evlatlarınızın size canlı dönmesini isterdik ama ordunuzun ve hükümetinizin liderleri, onların geri getirilmesi yerine öldürülmelerini seçti" açıklamasında bulundu. İsrail ordusunun, Gazze'deki esirlerin canlarını umursamadığı belirten açıklamada, "İsrailli esirlerin canlarını elimizden geldiğince koruduk, onlara insanlıkla davrandık ama İsrail ordusu onları, kendilerini kaçıran kişilerle birlikte öldürdü" ifadesi kullanıldı.



Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Başkanı Donald Trump'ın "savunma harcamalarını artırmazlarsa, Rusya'yı saldırsın diye teşvik ederim" dediği NATO üyelerinden Danimarka, savunma harcamalarını 7 milyar dolar artırmayı planlıyor. Danimarka, Baltık Denizi'nde artan Rus tehdidi nedeniyle savunma harcamalarını 2 yıl içinde 7 milyar dolar artırmayı planladığını bildirdi.

'Son yılların en tehlikeli durumu içindeyiz'

Danimarka Başbakanı Mette Frederiksen, basın toplantısında yaptığı konuşmada, askeri ihtiyaçların önemine dikkati çekti. Ülkesinin savaş kabiliyetini artırmak için 2 yıl içinde 7 milyar dolarlık fon oluşturacaklarını kaydeden Frederiksen, "Yeniden silahlanan ve belki de başkalarına saldırmaya hazırlanan bir Rusya ile karşı karşıyayız. Son yılların en tehlikeli durumunun içindeyiz" dedi. Frederiksen, askeri savunmaya öncelik verilmesi gerektiğini belirterek, "Şu anda önemli olan tek şey var, o da hız. Çünkü gerçek şu ki diğer ülkelerin gerisinde kaldık" değerlendirmesinde bulundu.

Danimarka'da savunma bütçesindeki 7 milyar dolarlık artışla, ulusal savunma anlaşması kapsamında 2033'e kadar tahsil edilmesi planlanan yaklaşık 28 milyar dolarlık fon tamamlanmış olacak.

NATO Genel Sekreteri uyarmıştı

NATO Genel Sekreteri Mark Rutte, yeni savunma harcamaları hedefinin mevcut yüzde 2 hedefinden, "çok daha yüksek" olacağını kaydetmişti. Geçtiğimiz hafta 61. Münih Güvenlik Konferansı'nda bir panelde konuşan Rutte, yeni hedef hakkında başlayan tartışmaların başından bu yana hedefin artırılmasına dair müttefikler arasında desteğin artığını aktararak, "Tabii ki hala parayı nasıl bulacakları konusunda endişeliler" demişti. 

Rutte hatta müttefiklere "Washington'dan bir adam sizi arar" diyerek savunma harcamalarının artırılması konusunda ABD Başkanı Donald Trump'ın oluşturduğu baskıya da atıfta bulunmuştu. Rutte, Avrupalı üyelere harcamalarını artırmaları "Ve eğer beni dinlemezseniz, taahhüdünüzü yerine getirmediğinizde eminim Washington'dan çok iyi bir adam sizi arayacaktır" sözleriyle aktarmıştı.


Üniversite anket yaptı: ABD'lilerin yüzde 81'i Putin'e güvenilmemesi gerektiğini düşünüyor

ABD'de yapılan ankete göre, seçmenlerin yüzde 81'i, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'e güvenilmemesi gerektiğine inanıyor


ABD Başkanı Donald Trump'ın oğlu Donald Trump Jr, X hesabından, bir kullanıcının paylaştığı yapay zekadan faydalanılarak üretilen "deepfake" videoyu yeniden paylaştı.

Videoda, Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy'nin müzik eşliğinde dans ettiği görülüyor.

Trump Jr, paylaşımında, "Zelenskiy, gerçekten de gidip bizim sonsuz dolarlarımız olmadan savaşı kazanmalı. Bakalım nasıl olacak" ifadelerini kullandı.


Zelenskiy'nin reytinginin düştüğü aşikar' 

Peskov, ABD ile Ukrayna arasında anlaşmazlıklar yaşandığını ve Kiev'in "kontrolsüz tüketmeye" alıştığını söyleyerek, "Kiev, yabancı vergi mükellefinin parasını ve bu parayı kontrolsüz şekilde kullanmayı seviyor. Elbette Kiev'in, harcanan parayla ilgili hesap verilmesi de hoşuna gitmiyor." ifadelerini kullandı.

Ukrayna yönetiminin temsilcilerinin son aylarda diğer devletler hakkında kabul edilemez açıklamalarda bulunduğunu kaydeden Peskov, "Elbette bu tür açıklamalar, birçok devlet başkanı için kabul edilemez. Ancak (Ukrayna Devlet Başakanı Volodimir) Zelenskiy'nin reytinginin düştüğü aşikar." dedi.

Peskov, Ukrayna ordusunun Rus toprağı Bryansk bölgesine saldırı düzenleyeceği yönündeki iddialara ilişkin ise Rus birliklerinin tüm cephelerdeki durumu takip ettiğini kaydetti.


SABOTAJ'A BU NOKTADAN SONRA DİKKAT ! ÇERNOBİL TESİSLERİNE SALDIRI RAPORLANMIŞTI !


Törene katılmaktan vazgeçmişti

Öte yandan İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, 4 İsrailli esirin cenazelerinin ordu tarafından teslim alındığı törene katılmaktan son anda vazgeçmişti. İsrail'de yayın yapan Kanal 12 televizyonunun haberine göre, gelişi için sahada hazırlık yapılmasına karşın Netanyahu son anda törene katılmama kararı almıştı.

Netanyahu'nun esir ailelerinin protestosuyla karşılaşma ihtimali nedeniyle törene katılmaktan vazgeçtiği belirtilmişti. Hamas, Gazze Şeridi'nde "İsrail saldırısında ölen 4 İsrailli esirin cenazesini", ateşkes ve esir takası anlaşması kapsamında Uluslararası Kızılhaç ekiplerine teslim etmişti.

Uluslararası Kızılhaç'a teslim edilen Oded Lifshitz, Shiri Bibas, Ariel Bibas ve Kfir Bibas'ın cenazeleri İsrail'e getirilmişti.


Fransa: ABD, Avrupa ile ticaret savaşına girerse kaybedecek çok şeyi var

Fransa Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Lemoine, ABD'nin 'en büyük ticari ortağı' Avrupa ile bir ticaret savaşına girmesi durumunda kaybedeceği çok şeyin olacağını savundu

Donald Trump, 9 Şubat’ta, yakın zamanda Avrupa’dan çelik ve alüminyum ithalatına yönelik yüzde 25 gümrük vergisi getireceğini duyurmuştu. Kanada ile Meksika'dan gelen alüminyum ve çeliğin de tarifelere tabi olacağını bildirmişti. AB Komisyonu, AB ürünlerine ek tarife uygulanması halinde karşılık vereceklerini açıklamıştı.​​​​​​​


İsrail, 7 Ekim'in 'katliam' olduğunu reddedenlerin ülkeye girişini yasakladı

İsrail Meclisi, 7 Ekim'in 'katliam' olduğunu reddedenlerin ülkeye girişini yasaklayan kararı kabul etti. Yasa, İsrail vatandaşlarının güvenlik hizmetlerindeki faaliyetleri nedeniyle uluslararası kovuşturmaya tabi tutulmasını açıktan destekleyen kişilerin de İsrail'e girişini engelliyor



HİND RAJAB VAKFI

Hollanda'ya giden İsrail askerleri, Gazze'deki savaş suçlarından ötürü haklarında tutuklama kararı çıkartılması endişesiyle ülkeden ayrılmak zorunda kaldı. Gazze'de savaş suçu işleyen İsrailli askerlerini takip ederek ulusal ve uluslararası davalarda yargılanmalarını hedefleyen Hind Receb Vakfı'nın X hesabından yapılan açıklamaya göre, biri savaş suçlusu iki İsrail askeri tutuklanma endişesiyle Hollanda'nın başkenti Amsterdam'ı terk etmek zorunda kaldı.


Brezilya'da Federal Mahkeme, Hind Rajab Vakfı'nın (HRF) suç duyurusu üzerine ülkeyi turistik amaçla ziyaret eden İsrailli asker hakkında soruşturma kararı aldı. HRF'nin internet sitesinden yapılan açıklamaya göre, Brezilya hükümeti, vakıf tarafından bir hafta önce Brezilya'ya turist olarak gelen İsrailli asker hakkında yapılan suç duyurusu üzerine harekete geçti. Mahkeme, ismi açıklanmayan İsrailli asker hakkında soruşturma açılmak üzere polise "acil talimat" verdi. Brezilya Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu'nun 88. Maddesine atıfta bulunan Federal Mahkeme, polisten, savcı tarafından talep edilen soruşturma tedbirleri kapsamında acilen harekete geçmesini istedi.


Hind Receb Vakfı, İsrail'in 7 Ekim 2023'ten bu yana Gazze'ye süren saldırılarında işlenen "savaş suçları ve insanlığa karşı suçlar" nedeniyle İsrail Dışişleri Bakanı Gideon Saar hakkında ülkeyi ziyareti öncesinde tutuklama emri çıkarılması talebiyle Uluslararası Ceza Mahkemesine (UCM) resmi şikayette bulunmuştu.

Gazze'de savaş suçu işledikleri belirlenen çok sayıda İsrail askeri, Brüksel merkezli Hind Rajab Vakfı tarafından tespit edilmiş, İtalya ve Brezilya gibi bulundukları ülkelerin yetkililerinden bu kişilerin tutuklanması istenmişti.

İsrailli yedek asker Yuval Vagdani, yetkililerin 3 Ocak'ta soruşturma başlattığını öğrenmesi üzerine tatil için gittiği Brezilya'dan Arjantin'e kaçmıştı. Adını 6 yaşındayken İsrail askerlerince katledilen Filistinli kızdan alan Hind Receb Vakfı'nın merkezi, Belçika'nın başkenti Brüksel'de bulunuyor.

Kaynak: AA


ABD istedi: Zelenskiy ile Kellogg'un Kiev'deki basın toplantısı iptal edildi

Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskiy'nin sözcüsü Nikiforov, ABD’nin Rusya ve Ukrayna Özel Temsilcisi Kellog ile Kiev’de düzenlenmesi planlanan basın toplantısının ABD tarafının isteğiyle iptal edildiğini açıkladı


Vance, paylaşımında, "Niall'ın Ukrayna için gerçek planı nedir? Başka bir yardım paketi mi? Sahadaki gerçekliğin, Rusların sayısal üstünlüğünün, Avrupalıların tükenen stoklarının veya daha da tükenen endüstriyel temellerinin farkında mı?" ifadesine yer verdi.



ABD Başkanı Donald Trump'ın aday gösterdiği Kash Patel, Senatonun onayıyla Federal Soruşturma Bürosu'nun (FBI) yeni direktörü oldu. Patel, ABD Senatosu'nda yapılan oylamada 49 'hayır' oyuna karşılık 51 'evet' oyu alarak resmen görevine başlamaya hak kazandı.


Senatodaki oylama sonucu FBI'ın başına ilk kez Hint kökenli Amerikalı atanmış oldu. Oylama sürecinde Patel ismine karşı çıkan Demokrat senatörler, yeni FBI Direktörü'nün 6 Ocak Kongre baskını sanıkları hakkındaki söylemini ve Büroda siyasi amaçlı işten çıkarmaları denetleme olasılığını eleştirdi.

Ayrıca oylamada Cumhuriyetçi Senatörler Susan Collins ve Lisa Murkowski de Patel'e karşı oy kullandı. Cumhuriyetçi Alaska Senatörü Murkowski, X hesabından oylamanın hemen öncesinde yaptığı paylaşımda, Patel'in FBI Direktörlüğüne aday gösterilmesine karşı çıktığını açıkça ifade etmişti.

'Siyasi intikam' peşinde olmayacağını söylemişti

ABD Başkanı Donald Trump'ın FBI Direktörlüğüne aday gösterdiği Kash Patel, ABD Senatosu'ndaki onay oturumunda başa gelmesi halinde FBI'da siyasallaşmanın olmayacağını ve Trump'ın hedef aldığı isimler de dahil, kimseden 'siyaseten intikam' almayacağını ifade etmişti.

Patel, Trump aleyhinde soruşturma yürüten ve bazıları görevden alınan FBI içindeki isimler de dahil olmak üzere, kimseye karşı cezalandırıcı yöntem izlemeyeceğini kaydetmişti. "Tüm FBI çalışanları, siyasi cezalandırmaya karşı korunacak" ifadesini kullanan Patel, Büroyu tüm çalışanlarıyla daha iyi bir noktaya getireceklerini belirtmişti.

Kaynak: AA


Meksika'dan karşı hamle: 'Dış müdahaleye' karşı koruma için anayasal değişiklik hazırlığı

Meksika Devlet Başkanı Sheinbaum, dış müdahaleye karşı ülkeyi koruma altına almak için Kongre'ye anayasal bir değişiklik teklif edeceğini duyurdu. Sheinbaum yönetimi, bu düzenlemeyle ABD gibi ülkelerin ülke sınırları içinde tek taraflı askeri veya güvenlik operasyonları düzenlemesini önlemek istiyor

Sheinbaum'ın Kongre'ye sunacağı anayasal değişiklik

Söz konusu anayasal değişiklikle hükümet, karadan, denizden, havadan veya uzaydan gelebilecek her türlü ihlale karşı Meksika’yı "koruma altına almayı" amaçlıyor. Sheinbaum yönetimi, bu yolla ABD gibi ülkelerin Meksika sınırları içinde tek taraflı askeri veya güvenlik operasyonları düzenlemesini önlemek istiyor.

Anayasa değişikliği, Meksika topraklarında yabancı ülkelerin herhangi bir soruşturma yürütmesini yasaklayacak, ancak yalnızca Meksika devletinin açık izniyle buna müsaade edilecek.

Kaynak: AA



Hamas Sözcüsü Abdullatif Kanu, yaptığı yazılı açıklamada konuya ilişkin bilgi verdi. İsrail'in insani protokolün tüm maddelerini uygulamasını beklediklerini ifade eden Kanu, "talepleri yerine getirildiği takdirde anlaşmanın uygulanmasını tüm aşamalarıyla tamamlamaya hazır olduklarını" vurguladı.

Kanu, Gazze'deki meşru direnişin silahsızlandırılmasını isteyen İsrail'in soykırım sırasında Filistin halkına karşı uluslararası alanda yasaklanmış silahlar kullandığını hatırlattı.

İsrail'in Gazze'de işlediği savaş suçlarının araştırılması için uluslararası bir komite kurulması gerektiğini vurgulayan Kanu, Tel Aviv bağlı kaldığı sürece Hamas'ın da ateşkes anlaşmasına bağlı kalacağını kaydetti.

Kanu, ikinci aşamaya ilişkin müzakerelerin henüz pratikte başlamadığını anımsatarak, Hamas'ın anlaşmanın öngördüğü şekliyle müzakerelere katılmaya hazır olduğunun altını çizdi.

Hamaslı yetkili, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'yu "ateşkes anlaşmasının ikinci aşamasının uygulanmasını geciktirmekle" suçladı.

Filistinli yetkiler tarafından yapılan açıklamalarda, Gazze'de yaşanan insani krizin her geçen gün derinleştiği ve İsrail’in, ateşkes anlaşmasında yer alan insani protokol hükümlerine rağmen taahhütlerini yerine getirmediği ifade ediliyor.

Gazze'deki ağır yaşam şartları devam ediyor

İsrail'in 7 Ekim 2023'ten, ateşkesin yürürlüğe girdiği 19 Ocak 2025'e kadar Gazze Şeridi'ne sürdürdüğü saldırılarda 14 binden fazlası enkaz altında kaybolanlar olmak üzere 61 binden fazla Filistinli hayatını kaybetti.

İsrail'in altyapıyı, hastaneleri ve yerinden edilen Filistinlilerin barındığı okulları da hedef alan saldırılarında nüfusu 2,3 milyon olan Gazze'de yaklaşık 2 milyon kişi yerinden edildi.

Bölgeye insani yardım girişinin uzun süre engellenmesi, hastanelerin hizmet dışı kalması, çadırların dahi İsrail ordusunca hedef alınması sebebiyle Gazze halkı ciddi miktarda insani yardıma ihtiyaç duyuyor.

Kaynak: AA


Dünyanın en büyük medya imparatoru Rupert Murdoch (92) ve çocuklarını karşı karşıya getiren dava, babalarına isyan bayrağı açan kızı Elizabeth ve küçük oğlu James’in zaferiyle sonuçlanmıştı. Babası tarafından ‘sol görüşlerle aile şirketini batıracakları’ gerekçesiyle yönetimden uzaklaştırılmak istenen James ve eşi The Atlantic dergisinden McKay Coppins’e konuştu. İşte dava sürecinde James ile birden fazla kez bir araya gelen Atlantic muhabirine oğul Murdoch’ın söylediklerinden satır başları:

Fox News’un rolü

“Eğer izleyicilerinize yalan söyleyerek reyting alıyorsanız, iyi bir kültür bunu yapmaz.”

“Fox News, ailemin adını lekeleyen ve Amerikan demokrasisi için tehdit haline gelen bir yapı oldu.”

“Kâr güdüsünün insanlara korkunç şeyler yaptırma yeteneğini hafife almışım.”

Trump ve medya manipülasyonu

“Trump’ın başkan olamayacağını düşünüyorlardı, bu yüzden onu desteklemenin hiçbir zararı olmayacağını söylediler.”

“İçinde bulunduğumuz medya kültürü, sadece karşıtlık olsun diye karşıtlık yapmaya dayanıyor.”

“Fox News prime-time programları, dört saatlik bir Trump reklamına dönüştü.”

Şirket içindeki yozlaşma ve aile içi güç oyunları

“Babam iki oğlunu birbirine düşürerek rekabet ettirmeyi sevdi. Her zaman bir kazanan ve bir kaybeden olacaktı.”

“Ailemde kimse, tarihte benzer güç mücadelelerini anlatan hikayelere dikkat etme zahmetine bile girmedi.”

“Fox News’un editoryal çizgisine dair yaptığım itirazlar Lachlan tarafından umursanmadı.”

Miras kavgası ve ailesinin geleceği hakkında

“Babam, Lachlan’ı seçti çünkü kendisine mutlak sadakat gösteren tek kişi oydu.”

“Eğer Nazilere karşı durmayacaksan, kime karşı duracaksın?” (Eşi Kathryn’in Fox News’un aşırı sağcı söylemleri için yaptığı yorum.)

“Sonunda ailede herkes birbirine daha da yabancılaştı.” 




FRANSIZLAR PKK YA OLAN İLGİSİNİ ARTIRABİLİR Mİ ? AFRİKA REKABETİ NEDENİYLE ?

Batı’nın azalan ilgisi

Batı ülkelerinin Afrika’ya ilgisi azalırken, Türkiye yıllardır sürdürdüğü politikasını hızlandırıyor. Kıtada uzun bir sömürgeci geçmişi ve ardından askeri varlığı olan Fransa, Çad’daki son askeri üssünü de ocak ayının sonunda boşalttı. Buna ek olarak Mali, Nijer ve Burkina Faso da Fransız askerlerini ülkeden çıkarmıştı. Senegal ve Fildişi Sahilleri de bu yönde planları olduğunu bildirdi. Şu ana kadar sadece Cibuti ve Gabon Fransa’nın askeri varlığına karşı harekete geçme planı açıklamadı. Libya merkezli Bawabat Al-Wasat’a göre Çad, yapılan anlaşmayla Fransa’nın boşalttığı Abéché askeri üssünün kontrolünü Türkiye’ye verdi. Yine aynı kaynağa göre Türkiye Libya sınırı yakınlarındaki Faya-Largeau üssüne de Bayraktar drone’ları konuşlandırdı. Türk kaynaklar bu bilgileri henüz doğrulamadı da, yalanlamadı da

Türkiye gibi orta güçlere alan açılıyor

Fransa’nın gördüğü tepkiyle Afrika’daki asker varlığı yavaş yavaş son bulurken, kendi iç meselelerine odaklanmış halde olan Avrupa Birliği’nin kıtaya ilgisi azalıyor. ABD, Joe Biden döneminde Afrika ile ilişkileri ivmelendirmek istiyordu, ancak Donald Trump’ın böyle bir hedefi gündeme gelmedi.

Türkiye’nin Afrika politikası 3. ayağa dayanıyor: Güvenlik, ekonomi ve diplomasi. Bu doğrultuda Türkiye kendini Afrika başkentlerine Çin ve ABD’nin belli özelliklerini taşıyan üçüncü bir yol olarak sunuyor.

AB ve ABD’nin Afrika’daki alametifarikası bölgeye muharip asker konuşlandırmasıydı. Türkiye’nin ise Afrika’da böyle bir hedefi yok. Çeşitli ülkelere askeri eğitim veriyor ve silah satışı konusunda özellikle son yıllarda önemli yol kat etmiş durumda. Türkiye’nin kıtada AB, ABD, Fransa ve Rusya ile rekabet edebilecek ekonomik güce sahip olmadığını vurguladı. Türkiye, bölgedeki jeopolitik blokların içinde yer almadığı için de bağımsız hareket ediyor. Bunun yerine Türkiye, Batı varlığının çıktığı ülkelerde onların bıraktığı alanların tamamını doldurmaya çalışmıyor. Bunun yerine o ülkelerde oluşan boşlukların belli bir bölümüne odaklanıyor. Örneğin silah satışı konusunda yeni bağlar geliştiriyor, Afrika ülkelerinin ordularını modernize etme hedefini destekliyor, bir ortak haline gelerek nüfuz kazanıyor. Türkiye Somali, Togo ve Nijer gibi ülkelere yaptığı silah satışının yanı sıra bölgede birçok enerji projesinde de oyuncu halinde. Ayrıca THY, kıtada 39’dan fazla ülkeyle en çok ülkeye uçan havayolu konumunda.

Ankara’nın Afrika’ya olan ilgisi 1998 yılında hazırlanan Afrika Açılım Eylem Planı’na dayanıyor. 2008’de Türkiye, Afrika Birliği’nin stratejik partneri ilan edildi. 2002 yılında Afrika kıtasındaki Türk büyükelçiliği sayısı 12 iken, 2022’de bu sayı 44’e yükseldi. Buna karşılık olarak 2008’de Ankara’da 10 Afrika ülkesi büyükelçiliği bulunurken, bugün bu sayı 38. 2009’da Türkiye’nin BM Güvenlik Konseyi geçici üyesi olmasını 53 Afrika ülkesinden 51’i destekledi. 2013’te Türkiye, Afrika Kalkınma Bankası üyesi oldu. 2022 itibarıyla 30’dan fazla ülke Türkiye ile savunma işbirliği anlaşması imzalamıştı.

Afrika stratejisinin kalbinde hala Somali var. Atlantik Konseyi’ne göre Türkiye ile Somali arasındaki özel ilişkinin kalbinde 2015’te başlayan ‘askeri işbirliği’ var. 2017’de Türkiye, Afrika’daki ilk askeri üssü olan TURKSOM’u kurdu. Başkent Mogadişu’da bulunan TURKSOM, bugün hala Türkiye’nin yurtdışındaki en büyük askeri üssü.

Dışişleri kaynaklarına göre Somali, Türkiye’nin en çok yardımda bulunduğu ülkelerden biri. Erdoğan’ın 2011’deki ziyaretinden bu yana ülkeye yapılan insani yardım ve kalkınma yardımı 1 milyar doları aştı.

Somali’ye 2011 yılından 2022 yıl sonuna kadar yaklaşık 116 milyon ABD doları tutarında gıda, barınma ve gıda dışı malzeme yardımı ulaştırıldı. Türkiye ülkede 26 adet su kuyusu açtı. Resmi Gazete’ye bakıldığında Türkiye ile Somali arasında 2010’dan bu yana 30’dan fazla anlaşma ve protokol imzalandığı görülüyor. Bu anlaşmalar savunmadan eğitime, ticaretten hayvan sağlığına birçok farklı alanı kapsıyor. Türkiye ile Somali arasındaki ikili ticaret hacmi 280 milyon dolara ulaştı. Bunun 5 milyon dolarını ithalat, 275 milyon dolarını ihracat oluşturuyor. Ayrıca Türkiye’nin ülkedeki yatırımlarının toplam değeri 100 milyon dolara ulaştı.

Mogadişu Uluslararası Havalimanı’nı Türkiye merkezli Favori LLC, Mogadişu Limanı’nı ise Albayrak Grubu işletiyor.

Türkiye’nin çıkarları

Somali, Libya, Kenya, Ruanda, Etiyopya, Nijerya ve Gana ile yapılan savunma anlaşmaları, Türkiye’nin savunma sektörü şirketlerine çeşitli satışlar için alan sağladı. VoA’nın aktardığına göre Çad, Togo, Burkina Faso, Mali ve Nijer’e satılan drone’lar terörle mücadele için kullanılıyor. Ankara’nın bölgedeki enerji sektörüne de ilgisi var. Oruç Reis araştırma gemisi Somali’de petrol ve doğalgaz arıyor. Libya’da da benzer faaliyetler yürütüldü. Türkiye’nin Akkuyu nükleer santralini işletmek için Nijer’in zengin uranyum kaynaklarıyla da ilgilendiği iddia edilmişti, ancak Türk diplomatlar bunu reddediyor.

Türk şirketler Avrupa’da birçok hastane, havalimanı ve camii projesinde de yer aldı. Ticaret Bakanlığı’na göre 2023 yılında Türk müteahhitler 85,5 milyar dolar değerinde projede yer aldı.

Türkiye’nin yumuşak gücü

Tanrıverdi’ye göre Afrika’daki varlığı, Türkiye’nin bir orta güç olarak kendi varlığını pekiştirmesinde de önemli rol oynuyor.

Türkiye eğitim, medya ve dini girişimlerle de Afrika’daki birçok Müslüman nüfus yoğunluklu ülkede yumuşak gücünü artırdı. VoA’nın aktardığına göre Türkiye Maarif Vakfı’nın kıtada 140 okul ve enstitüden oluşan bir ağı var ve 17 bin öğrenciye hizmet ediyor. 60 binden fazla Afrikalı öğrenci de Türkiye’de eğitim görüyor. Diyanet İşleri Başkanlığı bölgede birçok insani faaliyette aktif; ayrıca camii ve dini eğitime destek veriyor. Kıtadaki ilk Türkçe televizyon kanalı olduğu belirtilen Afroturk, 49 ülkede yayın yaptığını belirtiyor.

Yunus Emre Enstitüsü de, Türkçenin yaygınlaşmasında önemli rol oynuyor. TRT bölge dillerinde yaptığı yayınların yanı sıra genç gazetecilere de eğitim veriyor.

Rusya’nın artan rolü

Afrika’da mevcut durumda dikkat edilmesi gereken konulardan biri de Rusya’nın bölgedeki varlığını artırma girişimi. Suriye’de Rusya’nın uzun süredir desteklediği Esad rejiminin düşmesinin ardından Moskova, ülkedeki askeri üslerini tutamayacağı endişesiyle alternatifler aramaya başladı. Libya ve Sudan’la müzakereler yapıldı. bu görüşmeler sonucunda Sudan’ın Rusya’ya bir donanma üssü verildiğini, Hmeymim’deki askerlerin ise Libya’ya taşındığını ifade etti. Libya’daki hava üslerinin geliştirildiği haberleri de geliyor. Afrika’da yoğun faaliyet gösteren paralı asker grubu Wagner’in üyeleri, Yevgeni Prigojin’in ölümünden sonra tamamıyla Kremlin’in güdümüne girdi. 


Arjantin’de ‘KriptoGate’ Milei’yi sallıyor

Arjantin’de ekonomik mucize yaratmakla övünen Devlet Başkanı Javier Milei, Libra isimli kripto parayı satın almaya teşvik ettiği insanların bütün paralarını kaybetmeleri nedeniyle soruşturma altında


Milei tarafından teşvik edilen dolandırıcılık, hükümetin kalbinde bir atom bombası.”

“KriptoGate, benzeri görülmemiş bir kriz.”

Arjantin basını Aralık 2023’ten bu yana iktidarda olan ultraliberal başkan Javier Milei’nin bir kripto para birimini teşvik etmesinin neden olduğu siyasi krizi bu başlıklarla manşetlerine taşırken savcılar da 44 bin kişinin yatırımını sıfırlamasına sebep olan tavsiye nedeniyle Milei hakkında soruşturma başlattı.

Her şey 14 Şubat Cuma günü X hesabında yayınlanan bir mesajla başladı. Milei, “Liberal Arjantin büyüyor!!!” diyerek insanları küçük işletmelerin gelişimine yardımcı olması beklenen $Libra adlı kripto para birimini satın almaya davet etti. Yayını, başkanlık sloganı “Viva la libertad”ın açık bir tekrarı olan vivalalibertad-project.com adlı projenin bağlantısını içeriyordu.


Ukrayna siperlerinde Latin Amerikalı askerler

On yıllar süren uyuşturucu savaşları sebebiyle ciddi bir tecrübeli asker mevcuduna sahip olan Kolombiya, paralı asker arayanlar için altın madenine dönüştü. Vatandaşlarının yurtdışında ölümü ve yol açtıkları diplomatik karışıklıklar öyle çetrefilli hale geldi ki ülkenin sol görüşlü devlet başkanı Gustavo Petro yönetimindeki hükümet Kolombiyalıların paralı askerlik yapmasını yasaklayacak bir yasa üzerinde çalışıyor.


Ama yılmayıp denizaşırı iş aramaya koyuldu. 2023 yılının ortalarında Kolombiyalı eski askerlerin bulunduğu bir WhatsApp grubunda gezinirken bir iş ilanı gördü. Ukrayna ordusu tecrübeli asker arıyor, çatışma bölgesindekilere ayda 3 bin 300 dolar veriyordu. Kolombiyalı subayların aylık kazancı 500 dolardı. Gitmeye karar verdi.


Bir siperde Perulular diğerinde Kolombiyalılar

Bir gün Ukraynalı bir komutan yanına gelip Rusların görüşmelerini dinlediklerini ve onların safındaki Kolombiyalılarla çatışmak zorunda kalabileceğini söyledi. Pinilla’ya böyle bir durumda ne yapacağını sordu. Pinilla, “Memleketimden olup olmaması fark etmez” deyip Rusya ile saf tutan herkesi düşman olarak gördüğünü ve adamlarıyla birlikte onlarla çarpışacağını bildirdi.


Ama gerçek dünyada işler daha karmaşıktı. Pinilla’nın birliğindeki genç bir Kolombiyalı, Rusya safındaki iki Kolombiyalının Ukrayna siperlerine atlayıp iki Peruluyu el bombalarıyla öldürdüğüne tanık oldu. Pinilla genç için “Hiçbir şey yapamamış, saklanmak zorunda kalmıştı” diyor. Aynı gencin bir ay sonra Kolombiyalıların Peruluları öldürmesini hazmedemediğini söyleyerek ayrıldığını anlatıyor.


“Bu savaş biterse İsrail’e gideceğim”

Başka paralı askerlik işleri de parlak sayılmaz. Geçen yaz BAE’li bir müşteri için çalışan Kolombiyalı bir aracı, ayda 6 bin dolara kadar maaş veren İHA operatörü ilanları verdi. Adaylar Rusya destekli Libyalı bir savaş ağası için çalışacaktı. İşi alan Kolombiyalılar Libya üzerinden Sudan’a geçtiler. Kasım ayında ülkedeki iç savaşın taraflarından birine silah taşırken birçoğu öldürüldü.

Ölen paralı asker sayısı giderek artıyor. Kolombiya Dışişleri Bakanlığı Ukrayna’da öldürülen 186 askerin cenazesinin iadesi için talepler aldı. Yurtdışındaki savaşlarda en çok paralı asker kaybeden ülke durumundalar. Bakanlığa göre 122 kişi de kayıp.

Pinilla da ölebileceğinin farkında. Koyu bir Katolik. “Tanrıya inanıyorum. Benim için ölüm, son değil” diyor.

Üstelik hayatta kalırsa ve Ukrayna’da barış sağlanırsa yeni fırsatlar doğabileceğini düşünüyor. “İsrail’e gidip orada savaşmayı deneyeceğim” diyor. 


Her şeyi çözmesi beklenen bu adım iki tarafı da tatmin etmedi. Meksika Devlet Başkanı Claudia Sheinbaum, Google’ın kamu politikalarından sorumlu başkan yardımcısı Cris Turner’a bir mektup yazarak kararı kınadı ve açıklama istedi. Turner hukuki yükümlülüklerini yerine getirdiklerini belirterek konuyu mahkemeye taşımaya hazırlanan yönetim ile bizzat görüşme talebinde bulundu. Söz konusu bölgede ABD’nin yüzde 46, Meksika’nın ise yüzde 49 payı olduğunu hatırlatan Başkan Sheinbaum, konuyu Birleşmiş Milletler’de gündeme getirmeye hazırlanıyor.


Trump yönetiminin dijital platformlar üzerinde yarattığı etki (ve baskı) bununla da sınırlı değil. Yeni hakim zihniyetten takvimler dahi payını almış durumda. Geçtiğimiz günlerde Google Takvim hizmetinin özel gün ve haftaları gösteren bölümünden siyahlara, kadınlara ve LGBTQ+ kesimine ait olanlar sessiz sedasız kaldırıldı. Google Sözcüsü Madison Cushman Veld, karara gerekçe olarak söz konusu özel günlerin iş modelleri için “sürdürülebilir” olmamasını gösterdi. Artık takvimde sadece ulusal bayramlar ve günler yer alacaktı.


ZUCKERBERG: PLATFORMLARDA ŞİRKETLERDE ARTIK MASKÜLEN POLİTİKALAR ZAMANI DEMİŞTİ


Çeşitlilik ve kapsayıcılık alanında nam salan Facebook, Instagram ve WhatsApp’ın çatı şirketi Meta da durumdan vazife çıkarmakta gecikmeyenlerden. CEO Mark Zuckerberg, işe alımlarda LGBTQ+ toleransına son verdiklerini ve mecralarında bu kesime yönelik nefret içeren yorumlara yönelik yaptırımları kaldırdıklarını açıkladı. Gerekçesi gayet netti: “ABD’de çeşitliliğe, eşitliğe ve kapsayıcılığa yönelik hukuki ve politik şartlar değişti”.


Komisyondan geçerek TBMM’de görüşülmeye başlanan Siber Güvenlik Kanunu teklifinde bahsi geçen SOME adlı “Siber Olaylara Müdahale Ekibi” ve bağlı olacağı yeni Siber Güvenlik Başkanlığı, her türden dijital veriye sınırsız erişim hakkıyla en azından bizim bu küresel yapılar üstündeki bürokratik yükümüzü hafifletecek gibi görünüyor. Darısı ABD’nin başına. Kimse SOMElenmekten mahrum kalmamalı.

Siz yine de bir kontrol edin bakalım Google Maps’te Kardak Kayalıkları hangi devlete ait görünüyor? 




Avrupa, Donald Trump’ın gelmesinden beri olmasından korktuklarının gerçeğe dönüşmesini hazmetmeye çalışıyor: Kıta, artık güvenliğinin garantörü olması için sırtını ABD’ye dayayamayacak. Avrupa başkentleri, Trump’ın kıtadaki askeri varlıklarını çekmesi durumunda oluşacak güvenlik boşluğunu nasıl doldurabileceğini tespit etmeye çalışıyor.

Financial Times’ın aktardığına göre şu anda Avrupa’nın yapılacaklar listesinin tepesinde savunma harcamalarını artırmak, hava savunmasını güçlendirmek, lojistik ekipmanlarını değiştirmek ve ABD ordusunun sağladığı diğer ekipmanların alternatiflerini bulmak var. Avrupa aynı zamanda askerlerinin savaşa hazırlığını artırmak ve nükleer caydırıcılığını korumak istiyor.

Avrupalı müttefiklerin tekrar silahlanma üzerine görüşmeleri son günlerde kayda değer şekilde hız kazandı. Başkentler ayrıca nasıl ulusal askeri bütçeleri artırabileceklerini ve ortak projeler için finansal mekanizmalar oluşturabileceklerini konuşuyorlar. FT’nin aktardığına göre konuşulan projeler arasında tüm AB ülkelerini kapsayacak bir hava savunma “kalkanı” da var. NATO yetkilileri ayrıca uzun menzilli mühimmat eksiğinin de kritik olduğunu vurguluyor.

Kilit sistemler Amerikan

Gazeteye konuşan, ismi paylaşılmayan, bir Avrupa ülkesinin dışişleri bakanı, “Amerikalılara vazgeçilmez müttefik denmesinin bir sebebi var. Onlar olmadan hiçbir türde kompleks askeri operasyon yapamıyoruz, hatta en basit görevleri bile sürdüremiyoruz” dedi. Belçika Dışişleri Bakanı Theo Francken da Avrupa’nın en önemli savunma sistemlerinin büyük bölümünün ABD’den geldiğini söyledi: “F-35 dediğimizde, karadan havaya füzeler dediğimizde bunların neredeyse hepsi Amerika’dan geliyor.”

FT’nin savunma muhabiri John Paul Rathbone ve Brüksel büro şefi Henry Foy, Avrupa ordularının geriye kalan 80 yıl boyunca sırtını ABD desteğine dayayacak şekilde kurulduğunu ve eğitildiğini belirtti. Gazeteye göre bunu değiştirmek zamanın yanı sıra milyarlar euro’ya mal olacak. AB ülkelerinin ordularının toplamda yaklaşık 2 milyon askeri personeli var. Ancak uzmanlara göre bu askerlerin çatışma hazırlığı ve kapasiteleri oldukça sınırlı. 



GAZZE 2035

3 aşamalı plan

Trump “ABD Gazze Şeridi’ni devralacak ve biz de orada bir iş yapacağız. Orayı uluslararası inanılmaz bir yer haline getireceğiz. Gazze Şeridi’ndeki potansiyel inanılmaz” demişti.

İsrail Başbakanlık Ofisi tarafından yayınlanan görseller de Trump’ın Riviera fikrini bire bir yansıtıyor.

Plan savaş sonrası Gazze’yi, açık denizde petrol çıkarılan (Gazze’nin kıyı bölgesinde tahmini 1.7 milyar varil petrol bulunuyor), yeşil enerji, teknoloji ve gayrimenkulle bezeli bir yer olarak tasvir ediyor. Projeye, hiper-modern gökdelenleri, açık deniz petrol kulelerini, güneş enerjisi tarlalarını gösteren yapay zeka tarafından oluşturulmuş görüntüler eşlik ediyor.

Times Of Israel gazetesinin haberine göre Netanyahu, planı 2035 yılına kadar tamamlamak için, bölgeyi Hamas’tan “kurtarmakla” geçirilecek 12 ayın ardından Gazze’nin Bahreyn, Ürdün, Suudi Arabistan ve Fas’ın himaye edici gözetimi altına alınmasını, ardından da devlet olma yolunu içermeyen muğlak bir “özyönetim” altında Filistinlilere (eğer kalmışsa) iade edilmesini öneriyor.

Gazze 2035’in ilginç bir parçası da Netanyahu’nun Gazze’yi yüksek hızlı trenle Suudi Arabistan’ın Howeitat kabilesinin hapis tehdidi altında topraklarından zorla çıkarıldığı 1.5 trilyon dolarlık spekülatif şehir Neom’a bağlama planı.


Gazze Silikon Vadisi

Gazetenin yazarlarından Seth Isenberg, hayali bir senaryo üreterek Netanyahu ve Trump’ın Gazze hakkındaki planlarının gerçek olması durumunda yaşanacakları şöyle sıraladı:

Yılın 2035 olduğunu ve Gazze Şeridi’nin 21. yüzyılın en büyük başarı öykülerinden biri olarak durduğunu hayal edin. Bir zamanlar çatışma ve zorlukların izlerini taşıyan Gazze, şimdi bir dayanıklılık, yenilikçilik ve bir arada yaşama modeli haline geldi; gelişen bir ticaret, kültür ve sürdürülebilir kalkınma merkezi. 2035 yılına gelindiğinde Gazze’nin ekonomisi teknoloji, ticaret ve turizmden güç alarak bölgenin en hızlı büyüyen ekonomilerinden biri haline geldi. Son teknoloji ürünü bir liman ve uluslararası havalimanı, Gazze’yi Orta Doğu’yu Afrika, Avrupa ve ötesine bağlayan küresel bir lojistik merkezi olarak konumlandırdı.

Şehrin teknoloji sektörü gelişti ve Gazze Silikon Vadisi yapay zeka, yenilenebilir enerji ve biyoteknoloji odaklı girişimlere ev sahipliği yapıyor. Bir zamanlar fırsat eksikliği nedeniyle engellenen Filistinli genç girişimciler artık dünya çapında tanınan şirketlere liderlik ediyor ve dünyanın dört bir yanından yatırım çekiyor. Filistin mirasını fütüristik tasarımla harmanlayan modern gökdelenler ufuk çizgisine hakim. Şehir, güneş enerjisi çiftlikleri, açık deniz rüzgar türbinleri ve gelişmiş tuzdan arındırma tesisleri tarafından desteklenen %100 yenilenebilir enerji ile çalışarak herkes için temiz su ve elektrik sağlıyor.

Otomatik elektrikli ulaşım sistemleri, trafik sıkışıklığının yerini yapay zeka destekli akıllı yollar, sürücüsüz otobüsler ve Gazze’yi bölgenin geri kalanına bağlayan yüksek hızlı trenlerle değiştirdi. Akıllı binalar ve yeşil çatılar nefes alan bir şehir yaratarak kirliliği azaltıyor ve sürdürülebilir bir ekosistem sağlıyor.

 

‘Trump Meydanı’ hayali

Gazze’nin Akdeniz kıyı şeridi, her yıl milyonlarca ziyaretçi çekerek dünya çapında bir turistik cazibe merkezi haline geldi. Lüks tatil köyleri, sahil gezinti yerleri ve kültür bölgeleri şehri “Akdeniz’in İncisi” haline getirdi. Han Yunus ve Gazze Şehri’nin tarihi pazarları güzel bir şekilde restore edilerek ziyaretçilere geleneksel Filistin zanaatları, yemekleri ve müziğinin tadına bakma imkanı sunuyor.

Gazze Şehri’nin merkezinde yer alan Donald Trump Meydanı, bölgenin geçirdiği inanılmaz dönüşümün bir kanıtıdır. Bir zamanlar savaştan harap olmuş bir alan olan meydan, şimdi kent sakinlerinin ve ziyaretçilerin kentin en büyük haftalık etkinliklerinden bazıları için bir araya geldiği, gelişen bir kamusal buluşma yeri.Meydan her cuma akşamı, modern performansların yanı sıra geleneksel Filistin müziği, dansı ve sanatının da sergilendiği kültürel festivallere ev sahipliği yapıyor. Yiyecek satıcıları Gazze’nin yeni çok kültürlü ruhunu kutlayarak yerel ve uluslararası mutfakların bir füzyonunu sunuyor.

Donald Trump Meydanı bir dönüm noktasından çok daha fazlası haline geldi; Gazze’nin yenilenmesinin sembolü, tüm insanlar için bir buluşma yeri ve barış ve refah üzerine kurulu bir geleceğin temsili oldu. 


İran Cumhurbaşkanı Pezeşkiyan'dan ABD'ye Türkçe uyarı

Geçtiğimiz günlerde Türkçe şiir okuduğu için uyarılan İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan bu kez de ABD'yi Türkçe bir deyişle uyardı. Pezeşkiyan nükleer müzakereye kapıyı kapatmadıklarını ancak baskı altında kesinlikle müzakere etmeyeceklerini vurguladı


Türkçe uyarı 

Pezeşkiyan, müzakerelerin saygı çerçevesinde olması gerektiğini belirterek, "Türkçe bir şiirimiz var. Bu şekilde alıştık biz. Diyor ki; 'Geçme namert köprüsünden bırak alsın sel seni. Yatma tilki gölgesinde bırak yesin aslan seni.' Yani onur ve özgürlük. Eğer insan tilkinin gölgesinde de uyusa sel insanı alıp götürse de namertlerin gölgesinde durulmaz. Tehditlerle bizi her şeyi yapmaya zorlayabileceklerini düşünüyorlar. Biz insanız ve saygılı bir şekilde konuşacağız ancak baskıya boyun eğmeyeceğiz" diye konuştu. 


Kızıl Haç'a teslim etmeden önce yaptığı yazılı açıklamada dört rehinenin İsrail hava saldırılarında öldüğü iddiasını yineledi. İsrail ise çocukların Kasım 2023'te Hamas tarafından öldürüldüğünü iddia etti.

Açıklamada ayrıca Hamas'ın rehineleri "hayatta tutmak" için "elinden gelen her şeyi" yaptığı belirtildi ve esir yakınlarına ithafen, "Çocuklarını umursamayan bir yönetimin kurbanları oldunuz" ifadeleri kullanıldı.


Milei'den Elon Musk'a altın testere hediyesi

Amerikalı milyarder Elon Musk, Arjantin Devlet Başkanı Javier Milei tarafından kendisine hediye edilen altından yapılmış elektrikli testere ile sahnede poz verdi

ABD'de Washington yakınlarında gerçekleştirilen Muhafazakar Siyasi Eylem Komitesi (CPAC) 2025 Yıllık Toplantısı'na katılan Musk, sahnede adeta "şov" yaptı. Konferansa katılan Arjantin Devlet Başkanı Milei tarafından kendisine hediye edilen altından yapılmış büyük bir elektrikli testere ile sahnede poz veren Musk, "Bu testere bürokrasi için" diye bağırdı.

Milei tarafından "ABD yönetimindeki bürokratik fazlalıkları kesmesi için kendisine hediye edilen" altın testere ile birçok kez poz veren Musk, katılımcılar tarafından büyük alkış topladı.

Güneş gözlüğüyle katıldığı konferansta yaptığı söyleşide federal hükümetteki kesintilere ve "usulsüzlüklere" değinen Musk, Trump'ın da desteğiyle birçok gereksiz harcamanın önüne geçtiklerini söyledi.

Federal hükümetten birçok medya kuruluşuna sorgusuz şekilde ödemeler yapıldığını, kendilerinin bunları tespit edince kestiklerini anlatan Musk, bundan dolayı insanların artık X uygulamasını kullandığını ve X'in "paha biçilemez" olduğunu ifade etti.

Musk, Fort Knox altın rezervleri deposunda altın olup olmadığıyla ilgili bir soru üzerine, "Bilmiyorum. Sadece gidip görmek ve birinin sprey boyayla sahte bir şeyler yazmadığından emin olmak istiyoruz. Bu gerçek altın mı? Külçeyi ısır..." diye karşılık verdi.

ABD Merkez Bankasını (FED) denetlemeyi düşünüp düşünmediğiyle ilgili bir soruya ise "Evet, elbette." şeklinde yanıt verdi.

Kaynak: AA



ALMANYADA STRATEJİK OY VERME

Almanya seçimleri: 53 Türk kökenli aday yarışacak

Almanya'da 23 Şubat'ta yapılacak erken genel seçime milletvekili sayısını önemli ölçüde düşüren yeni seçim yasası ile gidilecek ve 53 Türk kökenli aday yarışacak

A+ Yazı Boyutunu BüyütA- Yazı Boyutunu Küçült

Erken genel seçime ilişkin "Almanya'nın Seçimi" başlıklı dosya haberin dördüncü bölümünde AA muhabiri, yeni seçim yasasını ve seçime katılacak Türk kökenli adayları derledi. Almanya'daki seçimlerde seçmenin iki oyu bulunuyor. Birinci oy doğrudan seçim bölgesindeki adaya, ikinci oy ise partiye veriliyor.

59,2 milyon seçmenin bulunduğu Almanya'da 4 bin 506 milletvekili adayı yarışıyor. Bazı adaylar, 299 seçim bölgesinden doğrudan, diğerleri ise partilerin eyalet listelerinden 630 sandalyeli Federal Meclise girmek için çalışacak.

Yeni seçim yasasıyla halihazırda 733 olan milletvekili sayısı, yeni dönemde 630 ile sınırlandırılıyor. 2002'de 603 olan vekil sayısına 20 yılda 130 üye daha eklenmişti.

'Birinci oyun önemi azaldı'

Yeni yasayı AA muhabirine değerlendiren Almanya Türk Toplumu Seçim Koordinatörü Kenan Kolat, partilere giden ikinci oyların daha da önemli hale geldiğini, seçim bölgelerinde doğrudan vekil seçmeyi sağlayan birinci oyun öneminin ise nispeten azaldığını söyledi.

Birinci oy ve ikinci oylardaki farklardan dolayı milletvekili sayısının geçmişte daha yüksek sayıya ulaştığına dikkati çeken Kolat, şu ifadeleri kullandı: "Eski yasayla birinci oyla seçilen herkes otomatikman meclise girebiliyordu. Şimdi o artık o şekilde olamayacak. İkinci oy yani partilerin aldığı oy da önemli yani vatandaşlarımızın bilmesi gereken 'Ben, ikinci oyumla başbakanı seçiyorum.' diye düşünmesi gerektiğidir. İkinci oyu, hangi partinin iktidara gelmesi isteniyorsa ona vermeli."

299 seçim bölgesinden her partinin doğrudan birer aday çıkartabildiğini ifade eden Kolat, "Birinci oy ile ikinci oy farklı adaylar ve farklı partilere verilebiliyor. Türkiye'deki seçim sistemini düşünürsek Türkiye'de bir oy veriliyor milletvekili seçiminde. Aldıkları oy oranlarına göre partiler milletvekili sokuyorlar. Aynı sistem Almanya'daki ikinci oy" dedi.

Bavyera eyaletini örnek veren Kolat, şöyle devam etti: "Bavyera'da 49 seçim bölgesi var. Hristiyan Birlik Partisi (CSU), bütün seçim bölgelerini kazanıyor. 49'un da 49'unda onlar kazanıyor ancak eyalet çapında 100 milletvekili çıkıyor o bölgeden örneğin ama parti örneğin yüzde 40 oy almış olsun ikinci oylarda. Bu durumda 40 milletvekili çıkarması gerekiyor. Hakkı 40. Eski sistem olsaydı 49 çıkacaktı ve o 9 fazlalık diğer partilere dağılacaktı. Şimdi o fazlalık artık yok. 40 ise 40 yani 49'un ilk 40'ı ise seçilebiliyor. 9 tane direkt kazanan ise partinin aldığı oya göre giremiyor."

Birinci oyların da özellikle Türk kökenli adayların olduğu bölgelerde çok önem taşıdığını dile getiren Kolat, "Bazı bölgelerde başa baş yarışlar var. Partilerden bağımsız olarak söylüyorum. Yaklaşık 1,2 milyon Türk kökenli seçmen var. Hepsinin oy kullanacağını düşünmesek bile yani 60-70'e çıkarsa katılım o seçim bölgelerinde Türk seçmeninin vereceği oyla Türk kökenli adayın da seçilme şansı artabilir" diye konuştu.

Türk kökenli seçmenlerin oranı yaklaşık yüzde 30

Kolat, Almanya'daki Türk kökenli seçmenlerin seçime katılım oranının yüzde 30 civarında olduğunun tahmin edildiğini ifade ederek, "Seçimlere katılım konusunda tam bir veri elimizde maalesef yok. Bu oranı yüzde 60-70'lere çekersek bu, çok önemli olacaktır. Kendi geleceklerini ve Almanya'nın geleceğini belirleme ve etkileme şansına sahip olacaklar" ifadelerini kullandı.

Almanya'da federal ve eyalet seçimlerinde yüzde 5 barajı mevcut. Bir parti, bu barajı aştığı takdirde parlamentoya girmeye hak kazanıyor ancak bu durumun bir de istisnası bulunuyor. Bu istisnaya göre şayet bir parti yüzde 5 oy alamasa dahi 299 seçim bölgesinden en az 3 doğrudan vekillik kazanması durumunda yine de Federal Meclise girip parlamento grubu kurabiliyor.

53 Türk kökenli aday yarışacak

23 Şubat'taki seçime 29 parti katılacak. Bugüne kadar mecliste yer almış partiler ,yine Türk kökenli adaylara yer verdi. Sosyal Demokrat Parti (SPD) 21 milletvekili adayı ile partiler arasından en çok Türk kökenli vekil adayına yer veren parti oldu.

Önde gelen partilerden 53 Türk kökenli, Federal Meclise girmek için yarışacak.

SPD'den Hakan Demir, Sinem Taşan Funke, Aydan Özoğuz, Metin Hakverdi, Gülistan Yüksel, Nezahat Baradari, Serdar Yüksel, Mahmut Özdemir, Renan Demirkan, Elvan Emre Korkmaz, Canan Canlı, Macit Karaahmetoğlu, Derya Türk-Nachbaur, Nezaket Yıldırım, Umut Kurt, Yıldız Haertel, Ferdi Akaltın, Özge Kadah, Handan Özgüven, Rahime Dirican ve Tuna Fırat.

Hristiyan Demokrat Birlik Partisi (CDU) Ali Ertan Toprak, Serap Güler, Tijen Ataoğlu, Derya Altınok, Melis Sekmen, Hasan Avcı, Sertaç Bilgin'i aday gösterirken Hür Demokrat Partisinin (FDP) adayları ise Ömer Erdoğan, Akif Akyıldız, Ferhat Asi, Mahmut Türker oldu.

Bu yılki seçimde ilk kez Hristiyan Sosyal Birlik Partisinin (CSU) Türk kökenli adayı Hülya Düber'in seçilmesine kesin gözüyle bakılıyor. Hülya Düber, seçilmesi halinde CSU'nun ilk Türk kökenli Alman milletvekili olarak tarihe geçecek.

Sol Parti Ferhat Koçak, Funda Römer, Cansın Köktürk, Hüseyin Aydın, Gökay Akbulut, Ateş Gürpınar ve Cem İnce'yi aday gösterdi.

Yeşillerden Hacer Aydemir, Samet Yılmaz, Aslı Küçük, Alpay Artun, Filiz Polat, Ayşe Asar aday olurken Sahra Wagenknecht İttifakı-Anlayış ve Adalet İçin (BSW) partisi ise Sevim Dağdelen, Sibel Duyar, Eyüp Yıldız, Yasimin Zorlu ve Siyar Agu'yu aday gösterdi.

Bu seçimde iki Türk kökenli de aşırı sağcı Almanya için Alternatif Partisinden aday gösterildi.

53 adaydan 16-18 Türk kökenlinin meclise girmesi bekleniyor.


Bölünmüş Almanya sandığa gidiyor

Bu hafta sonu yeni şansölyesini seçecek olan ülkenin seçim öncesi anket haritası Soğuk Savaş dönemindeki ayrışmanın izlerini yansıtıyor. Doğuda kimsenin koalisyon kurmak istemediği aşırı sağcı AfD, batıda ise sandıktan birinci parti olarak çıkması beklenen CDU/CSU hakim


Fransa'da düzensiz göçmenlerin vatandaşlarla evlenmesi yasaklandı

Fransa Parlamentosu’nun üst kanadı Senato, Fransız vatandaşları ile düzensiz göçmenlerin evlenmesini yasaklamayı öngören yasa tasarısını kabul etti


Macron ve Zelenskiy telefonda görüştü

ABD'nin Ukrayna'nın olmadığı masada Riyad'da Rusya ile görüşmelerinin yankısı sürerken Fransa Cumhurbaşkanı Macron, Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskiy ile telefonda görüştü



Trump: Zelenskiy'nin müzakerelere katılmasının çok önemli olduğunu düşünmüyorum

ABD Başkanı Donald Trump, Riyad'daki müzakerelere Volodimir Zelenskiy'nin neden davet edilmediğine ilişkin, "Dürüst olmak gerekirse Zelenskiy'nin müzakerelere katılmasının çok önemli olduğunu düşünmüyorum. Şu ana kadar müzakerelerde çok kötü bir iş çıkardı" değerlendirmesinde bulundu

"Müzakerelerde çok kötü bir iş çıkardı"

Riyad'daki müzakerelere Zelenskiy'nin neden davet edilmediğine ilişkin Trump, Hazine Bakanı Scott Bessent'in Kiev'e gittiğini ancak orada "boşa harcanmış bir görüşme" yaptığını ve bundan pişman olduğunu kaydetti.

Trump, "Dürüst olmak gerekirse Zelenskiy'nin müzakerelere katılmasının çok önemli olduğunu düşünmüyorum. Zelenskiy toplantıya davet edilmediğini söylediğinde, bu bir öncelik değildi çünkü şu ana kadar müzakerelerde çok kötü bir iş çıkardı" değerlendirmesinde bulundu. Zelenskiy'nin 3 yıldır süren savaşı durdurmak için birçok şey yapabileceğini ancak hiçbir şey yapmadığını savunan Trump, savaşın başlamasının Rusya'nın suçu olmadığını düşündüğünü belirtti.

"Putin anlaşma yapmak zorunda değildi"

Trump, "Ne zaman 'Bu Rusya'nın suçu değil' desem, yalan haberciler tarafından eleştiriliyorum ama size söylüyorum, Biden da Zelenskiy de birçok yanlış şey söyledi, sonra çok daha büyük ve güçlü biri tarafından saldırıya uğradılar. Putin anlaşma yapmak zorunda değildi, istese tüm ülkeyi ele geçirebilirdi" ifadelerini kullandı. ABD ile Rusya'nın savaşı bitirecek bir anlaşmayı yapabileceğine inandığını aktaran Trump, bunun tüm ülkelerin çıkarına olduğunu vurguladı.

"Zelenskiy'nin elinde kart yok"

Rusya-Ukrayna Savaşı'nın sona ermesine yönelik gelinen süreçte Zelenskiy'nin elinde güçlü argümanlar olmadığını öne süren Trump, gidişatta Putin'in elindeki kozların daha fazla olduğunu belirtti. "Yıllardır bu süreci izliyorum ve onun kartsız pazarlık yapmasını izliyorum. Onun elinde kart yok. Bundan bıkarsınız. Ben bıktım" diyen Trump, Rusya ile müzakere sürecine devam edeceklerini bildirdi.

Savaşı durdurmak için Avrupa ülkelerinin hiçbir şey yapmadığını da ifade eden Trump, "(Putin) Sadece benim yüzümden konuşmak istiyor. Ben işin içinde olmasaydım, birbirleriyle konuşuyor olmazlardı. Ben olmasaydım Rusya, Ukrayna'da ilerlemeye devam ederdi." şeklinde konuştu.

"Gazze planı benim planım"

Öte yandan, Trump, Gazze'yi ABD'nin "devralması" ve "yeniden inşa etmesine" yönelik planı konusunda da açıklama yaptı. Trump, "Size bunu yapmanın yolunu söyleyeceğim, Gazze planı benim planım. Bence gerçekten işe yarayan plan bu. Ama bunu zorlamıyorum, sadece arkama yaslanıp bunu tavsiye ediyorum. ABD bu bölgenin sahibi olacak ve orada Hamas olmayacak. Sonra orayı geliştireceğiz" ifadelerini kullandı.


Mısır ile Ürdün'e her yıl milyarlarca dolar destek sağladıklarını dile getiren Trump, bu ülkelerin kendi planına tamamen destek vermemesiyle ilgili, "Bunu söyledikleri zaman biraz şaşırdım." yorumunu yaptı ve bu ülkelerle anlaşacağına inandığını belirtti. ABD Başkanı, "Planımın iyi olduğunu düşünüyorum. Onları çıkarıp başka yere taşırsınız, güzel ve kalıcı yerler inşa edersiniz ve sonra Gazze Şeridi'ni alırsınız." değerlendirmesinde bulundu.

Kaynak: AA

Pentagon'un sivil çalışanlara yönelik toplu işten çıkarma planı askıya alındı

Pentagon'da sivil çalışanların tasarruf tedbirleri kapsamında toplu işten çıkarılması planı geçici olarak durduruldu. İşten çıkarmaların ordu üzerindeki etkilerinin daha kapsamlı şekilde inceleneceği belirtilirken, uygulamanın yasalara göre sorun oluşturabileceğine de dikkat çekildi

A+ Yazı Boyutunu BüyütA- Yazı Boyutunu Küçült

ABD Savunma Bakanlığı'nın (Pentagon), tasarruf tedbirleri çerçevesinde binlerce sivil çalışanın işine son verme planını, ABD ordusu üzerindeki etkilerini daha kapsamlı şekilde inceleyene kadar durdurma kararı aldığı belirtildi. Konuyla ilgili bilgi sahibi iki yetkilinin CNN'e yaptığı açıklamaya göre, Pentagon sivil çalışanlara yönelik toplu işten çıkarma planını askıya aldı.

Yetkililer, Savunma Bakanı Pete Hegseth ve Pentagon Genel Danışmanlık Ofisinin, bu tür işten çıkarmaların ABD askeri hazırlığı üzerindeki etkilerini daha kapsamlı şekilde inceleyene kadar alt pozisyonda ve deneme sürecinde bulunan sivil çalışanların toplu işten çıkarılması planını geçici olarak durdurduğunu ifade etti.

Pentagon genelinde 50 binden fazla sivil çalışanı etkileyebilecek tasarruf uygulamaları kapsamındaki toplu işten çıkarmaların ABD yasalarına göre sorun oluşturabileceğini dile getiren yetkililer, Pentagon avukatlarının planlanan işten çıkarmaların yasallığını daha yakından incelemeye başladığını belirtti.

ABD Anayasası 10. maddesinin 129a bölümünde, Savunma Bakanı'nın, "Pentagon'da ABD ordusunun işlev ve hazırlığını nasıl etkileyebileceğine dair uygun bir analiz yapılmadığı sürece sivil iş gücünün programlanmış tam zamanlı eş değer seviyelerini azaltamayacağı" belirtiliyor. Anayasa'da ayrıca, ABD ordusunun hazırlığına yönelik riski azaltmanın maliyetten önce gelmesi gerektiği vurgulanıyor.

Bu hafta Washington Post'a konuşan kaynaklar, Hükümet Verimliliği Departmanı (DOGE) üyelerinin 19 Şubat'ta Pentagon'a yaptığı ziyaretin ardından ABD ordusunda görev yapan alt pozisyondaki binlerce sivil çalışanın işten çıkarılmasının muhtemel olduğunu belirtmişti.

ABD Savunma Bakanı Pete Hegseth, bu hafta ordudaki üst düzey yetkililere, gelecek 5 yıl için savunma bütçesinden yüzde 8'lik kesinti yapma planlarını 24 Şubat'a kadar geliştirmeleri talimatını vermişti.​​​​​​​ 840 milyar dolardan fazla bütçesi olan Savunma Bakanlığının, ABD'nin en büyük federal kurumu olduğu, Pentagon'da çeşitli alanlarda, aralarında gazilerin de bulunduğu 950 bin sivil çalışanın istihdam edildiği belirtiliyor.

Kaynak: AA


Lavrov'dan Rutte'ye: Barış müzakerelerini engellemeye çalışıyor

Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov, NATO Genel Sekreteri Rutte'yi Ukrayna ile ilgili barış müzakerelerini engellemeye çalışmakla suçladı. Lavrov, "Rutte, tüm ittifak üyelerinin fikir birliğini yansıtması gereken memur gibi değil, güçlü bir devletin başkanıymış gibi hareket ediyor" dedi


G20 Dışişleri Bakanları toplantısında aile fotoğrafı çekilmedi

Güney Afrika'daki G20 Dışişleri Bakanları toplantısında aile fotoğrafı çekilmedi. İngiltere, Fransa ve Almanya'nın aralarında bulunduğu bazı ülkelerden bakanların, Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov ile aynı karede yer almak istemedikleri için aile fotoğrafı çektirmeyi reddettikleri öne sürüldü


Rusya ve ABD, Suudi Arabistan görüşmelerinin ardından ortak Arktik enerji projelerine göz dikti

Donald Trump ile Vladimir Putin arasındaki bomba gibi görüşmeden bu yana gerçekleşen ilk görüşmede, ortak hidrokarbon projeleri yeniden gündeme gelirken, Ukrayna kenardan izliyor.


Son üç yılda, Rusya'nın Çin ile iş birliği benzeri görülmemiş seviyelere ulaştı. Yine de, iki ülkenin ortak bir zemin bulamadığı bir alan var: Arktik. Mevcut jeopolitik iklimde bile, Moskova ve Pekin'in Arktik'e yaklaşımları arasındaki farklılıklar şimdiye kadar üstesinden gelinemeyecek kadar büyük oldu ve Çin'in Uzak Kuzey'deki ilerlemelerini sınırladı.


Rusya ve Çin, açıkça Arktik konularına kadar uzanan "kapsamlı bir stratejik ortaklığa" sahip olduklarını savunuyorlar. Ancak bölgedeki çıkarları oldukça farklı olabilir.


Çin, Uzak Kuzey'e ilk olarak 2010'ların başında bölgenin en önemli çok taraflı örgütü olan Arktik Konseyi'nde bir koltuk arayarak ciddi bir ilgi gösterdi. Rusya, Çin'i kabul etmeyi hemen kabul etmedi ve iki koşul koydu: Çin'in bölgesel güçlerin egemenliğine saygı göstermesi ve seyrüsefer özgürlüğü kurallarına uyması. 2013'te Çin'e nihayet gözlemci statüsü verildi ve bununla birlikte bölgesel hedeflerini ifade edebileceği bir platform sağlandı.


2018'de Çin Devlet Konseyi, ülkenin Arktik politikasıyla ilgili ilk beyaz kitabını yayınladı. Belgede Çin, bölgenin işlerine çıkarı olan bir “Arktika'ya yakın devlet” olarak tanımlanıyordu. Arktika'nın tüm insanlığa ait olduğu ve bu nedenle Çin'in diğer “yapıcı” taraflar gibi sularına ve hava sahasına girme hakkına sahip olduğu savunuluyordu.


Arktika, Çin'in küresel Kuşak ve Yol Girişimi'ne (önerilen “Kutup İpek Yolu” biçiminde) ve “Ortak Kader Topluluğu” vizyonuna kolayca entegre edildi. Genel olarak, Pekin'e sorumlu bir büyük güç olarak imajını parlatma fırsatı sundu.


Çin'in Arktika'daki beyan edilen hedefleri 2018'den bu yana önemli ölçüde değişmedi. Uluslararası hukuka uygun olarak bilimsel araştırma yürütmeye, bölgeyi korumaya, ticari faaliyetlerde bulunmaya ve Arktika'nın ortak yönetimine yardımcı olmaya kararlı olmaya devam ediyor.


Gerçekten de Çin'in bölgeyle ilgili tüm açıklamaları ve belgeleri, Arktika'nın yararına çok taraflı iş birliğine girme isteğini yineliyor. Bu arada, askeri-politik boyut her zaman bahsedilmiyor, ne 2018 tarihli beyaz bülten ne de sonraki açıklamalar, o zamanki ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo'nun 2019'da uyardığı yayılmacı tasarımlara işaret ediyor.


Rusya'nın Arktik politikası tamamen farklı ilkelere dayanıyor. Moskova için her şey bölgenin ekonomik potansiyelini açığa çıkarmak ve egemenliği savunmakla ilgili. Esasen, Rusya bölgeyi ticarileştirmek istiyor - petrol ve gaz arama ve bir ulaşım koridoru yaratmaya vurgu yaparak - ve aynı zamanda militarize etmek istiyor.


Dahası, Rusya bunu tek taraflı olarak yapacak, Batı ile ilişkilerinin bozulması nedeniyle ülkenin Arktik'e ilişkin ana belgelerinden bölgesel ortaklarla diyalog ve iş birliğine dair tüm referanslar kaldırıldı.


Pekin'den farklı olarak, Moskova sınırlı yabancı katılımı olan ulusal projelere büyük önem veriyor. Açıkça, Kuzey Denizi Rotası Kremlin tarafından bir iç ulaşım rotası olarak ele alınıyor. Çin, Arktik ulaşım koridorlarının uluslararasılaşmasını memnuniyetle karşılarken, Rusya bu eğilime otarşi lehine direndi.


Bu temel anlaşmazlık, petrol ve gaz hariç her alanda Rusya'nın Çin ile Arktik konularındaki işbirliğini uzun süredir engelledi. 2010'larda, iki ülke Arktik'teki petrol ve gaz projelerinde aktif olarak işbirliği yaptı ve bunların çoğu Çin tarafından finanse edildi, özellikle Batı'nın 2014'te kendisine karşı ilk yaptırımları uygulamasının ardından Rusya'nın büyük minnettarlığıyla.


Ancak, bu ortaklık diğer işbirliği alanlarına genişletilemedi. Altyapıyı ele alalım: 2016'da, devlete ait China Poly Group, Arkhangelsk bölge yönetimiyle Arkhangelsk'te derin deniz limanı inşa etmek için bir mutabakat zaptı imzaladı. Çin'in projeye 78 milyon dolar yatırım yapması ve limanı önerilen Belkomur demiryolu hattına bağlaması bekleniyordu. Ancak proje hiçbir zaman gerçekleşmedi.




Rusya her yeni projeyi ulusal bir bakış açısıyla görürken Çin bunu Kutup İpek Yolu'nun bir yapı taşı olarak gördüğünde, altyapı üzerinde birlikte çalışmak zordur; Rusya çok taraflılığında temkinli olmaktan kendini alamaz.


Çin'e yönelik tutum, Vladimir Putin ve Xi Jinping'in Arktik'te iş birliğini güçlendirme konusundaki tekrarlanan taahhütlerine ve Kuzey Denizi Rotası'nda ikili bir İş Birliği Alt Komisyonu kurulmasına rağmen bu gerginlikleri yatıştırmadı.


2022'den beri Pekin, Arktik konusunda Ukrayna'daki savaşa karşı takındığı tavrın aynısını takındı: Moskova'yı ne kınadı ne de destekledi. İşgalin ardından, Arktik Konseyi'nin diğer yedi üyesi Rusya'nın başkanlık ettiği toplantılara katılmayı reddetti ve Çin, Rusya'yı dışlamanın bir anlamı olmadığını ilan etti ve organizasyondaki kendi katılımını askıya aldı.


Çin, ekonomik iş birliğine aynı yaklaşımı benimsedi ve Rusya ile enerji ve altyapı projelerinde çalışmaya devam etti; ta ki bu uygulanabilir olmaktan çıkana kadar. Arctic LNG 2'nin hikayesi gösterge niteliğindedir. Nisan 2019'da iki Çinli petrol devi, projede toplam %20 hisse satın almayı kabul etti ve bu da anında Pekin Arctic LNG 2'nin en büyük yatırımcısı oldu. Ancak Aralık 2023'te CNPC ve CNOOC, ABD yaptırımlarının sıkılaştırılmasına yanıt olarak projeden çekildi.



2022 ile 2023 yılları arasında, Arctic LNG 2'nin arkasındaki Rus LNG üreticisi Novatek, proje için Çin'den gaz türbini ekipmanı ve diğer teknolojiler sipariş etti. Pekin, ABD'nin baskısına direndi ve Joe Biden'ın başkanlığının son günlerinde uygulanan yaptırımlar her şeyi durdurana kadar Ocak 2025'e kadar bu siparişleri yerine getirmeye devam etti.


Rusya ve Çin, Arktik konularında bilimsel ve kültürel iş birliklerini öne çıkarıyor, ancak pratik kullanımları şüpheli. Akademik temaslar genellikle Rusya ve Çin için bir başarı hikayesi olarak gösterilse de, Şubat 2022'den sonra daha az sıklıkta görüldü. Çinli öğrenciler hala Rusya'daki akademik konferanslara katılıyor ve Arktik'e ortak keşif gezileri devam ediyor, ancak bu girişimler bölgesel konularda Çin-Rusya iş birliğini anlamlı bir şekilde derinleştirmek için çok az şey yapıyor.


Gerçek şu ki, Çin'in Rusya ile ortaklık kurarak Arktik'teki varlığını genişletebileceğine dair beklentiler yerine getirilmedi. Pekin için öncelik, Arktik'teki tüm ilgili taraflarla çalışma özgürlüğüne sahip olmak olmaya devam ediyor. Bu nedenle, Çin, Arktik'teki enerji projeleri için Rusya'nın teknoloji siparişlerini yerine getirmeye ve bölgeden enerji ithal etmeye devam ederken, yaptırım korkusuyla Rusya'nın Arktik girişimlerine daha fazla yatırım yapmaktan kaçındı.


Çin, Arktik'in diğer güçleriyle ilişkilerine gerçekten değer veriyor ve Rusya'ya aşırı yakınlaşarak onları yabancılaştırma riskini almak istemiyor. Arktik Konseyi gözlemcisi olduktan sonra Pekin, yalnızca Moskova ile değil, İzlanda ve Norveç de dahil olmak üzere bölgedeki diğerleriyle de çalışma fırsatları aradı. Kabul etmek gerekir ki, önerileri günümüzde giderek daha az dikkate alınıyor ve bunun nedeni genellikle ulusal güvenlik endişeleri olarak gösteriliyor.

ARKTİK KONSEYİ

Bu aksiliklere rağmen Çin, Arktik projelerinin uluslararasılaşmasına ve bölgede çok taraflılığa bağlı kalmaya kararlı. Savaş devam ederken, Rusya'nın bu çabada Çin'e yardım etme olasılığı her zamankinden daha düşük.


Rusya ile ilişkileri geliştirirken aynı anda tarafsızlık iddia eden Çin, Arktika ve genel olarak stratejik ortağına karşı bekle ve gör pozisyonu aldı. Ve Pekin, Rusya'nın Batı ile olan çatışmasının çözümünü beklerken, Moskova'dan alabileceğini almaya devam ediyor, bu da artık ilişkilerinde tanıdık bir dinamik olan know-how'ı ile başlıyor.

 
 
 

Son Yazılar

Hepsini Gör
18

Beyaz Saray: Rusya 50 gün içinde anlaşmaya varmazsa ağır yaptırımlarla karşı karşıya kalacak Beyaz Saray Sözcüsü Leavitt, Başkan Trump’ın...

 
 
 
17

Savaşları bitireceğim' demişti: Trump'ın ilk 5 ayındaki saldırı sayısı, Biden'ın 4 yılını geçti ABD Başkanı Trump, ikinci döneminde...

 
 
 

コメント


©2023 copyright by MD all rights reserved

bottom of page