top of page

26-27 Mayıs

  • Yazarın fotoğrafı: mutlunecmettin
    mutlunecmettin
  • 30 May
  • 38 dakikada okunur

İtalya'da balkonlara Gazze'deki İsrail saldırılarında ölenler anısına temsili kefenler asıldı

İtalya'nın pek çok kentinde meydanlara, balkonlara ve pencerelere Gazze'deki İsrail saldırılarında hayatını kaybedenler anısına kefen temsili beyaz çarşaflar ve Filistin bayrakları asıldı

A+ Yazı Boyutunu BüyütA- Yazı Boyutunu Küçült

İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırıları devam ederken İtalya'da dün Filistinlilere dayanışma için dikkat çekici eylem gerçekleştirildi.

Milano, Floransa ve Rimini başta olmak üzere büyük küçük birçok kentte "Gazze için 50 bin kefen" çağrısıyla meydanlara, binaların ve evlerin balkonlarına kefen temsili beyaz çarşaflar asıldı.

Eyleme Floransa Belediyesi de destek vererek belediye binası olan tarihi Vecchio Sarayı’nın balkonuna beyaz çarşaf astı.

Bazı kentlerdeki meydanlarda da Filistin destekçileri, kefenleri göstererek eylem yaptı.

"Netanyahu hükümetinin pervasızca davranışları kimseyi kayıtsız bırakamaz"

Floransa Belediye Başkanı Sara Funaro, X platformundan yaptığı paylaşımda, "Gazze için 50 bin kefen" kampanyasına katıldıklarını belirterek, "(İsrail Başbakanı Binyamin) Netanyahu hükümetinin pervasızca davranışları kimseyi kayıtsız bırakamaz. Şehrimiz her zaman barışın, hakların, insan onurunun yanında yer alacaktır." değerlendirmesinde bulundu.

"Gazze için 50 bin kefen" eyleminin organizatörlerinden sanat tarihçisi akademisyen Tomaso Montanari, İtalyan basınına yaptığı açıklamada, "İtalya’da 200’den fazla belediye bu eylemimize katıldı. Bunu beklemiyorduk. Gazze’deki soykırımın durması gerektiğini güçlü şekilde söylüyoruz." ifadelerini kullandı.

Kaynak: AA


ABD ve Suriye, kayıp ABD'lilerin veya cenazelerinin bulunması konusunda anlaştı

ABD’nin Ankara Büyükelçisi Barrack, "Yeni Suriye hükümeti, ABD vatandaşlarının ya da cenazelerinin bulunup iade edilmesi konusunda ABD'ye yardımcı olmayı kabul etti" dedi

A+ Yazı Boyutunu BüyütA- Yazı Boyutunu Küçült

ABD’nin Ankara Büyükelçisi Thomas J. Barrack, İstanbul’da Suriye Cumhurbaşkanı Ahmet Şara ile görüşmesinin ardından, yeni Suriye hükümetinin, Austin Tice, Majd Kamalmaz ve Kayla Mueller gibi kayıp ya da hayatını kaybeden Amerikalılar konusunda işbirliğine açık olduğunu duyurdu.

Barrack, "Yeni Suriye hükümeti, ABD vatandaşlarının ya da cenazelerinin bulunup iade edilmesi konusunda ABD'ye yardımcı olmayı kabul etti" dedi.

İstanbul’da dün Suriye Cumhurbaşkanı Ahmet Şara ile görüşen ABD'nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Thomas J. Barrack, sosyal medya hesabından görüşmeye ilişkin paylaşım yaptı.

Yeni Suriye hükümetinin ABD vatandaşlarının ya da naaşlarının bulunup iade edilmesi konusunda ABD'ye yardımcı olmayı kabul ettiğini açıklayan Barrack, şunları kaydetti:

"İleriye doğru güçlü bir adım. Yeni Suriye hükümeti, ABD vatandaşlarının ya da cenazelerinin bulunup iade edilmesi konusunda ABD'ye yardımcı olmayı kabul etti. Austin Tice, Majd Kamalmaz ve Kayla Mueller'in aileleri, bu konuda bir sonuç almalıdır. Başkan Trump, ABD vatandaşlarını evlerine getirmenin ya da cenazelerini bir şekilde onurlandırmanın her yerde önemli bir öncelik olduğunu açıkça belirtmiştir. Yeni Suriye Hükümeti bu taahhüdümüzde bize yardımcı olacaktır. Kongre Üyesi Abraham Hamadeh, Kayla Mueller için sürekli olarak adaleti savundu. Onun mirasını onurlandırarak, görev yeminini ailesinin İncil'i üzerine etti. O ve Mueller ailesi, nihayet gerçeği ortaya çıkarmak ve olayı kapatmak için işbirliği yapacak bir Suriye hükümeti muhatabı bulacaktır."

Ne olmuştu?

Houston doğumlu gazeteci Austin Tice, 12 yıl önce Suriye’de iç savaşı takip ederken kayboldu. Şam’dan Lübnan’a gitmek üzereyken bir kontrol noktasında gözaltına alındığı tahmin edilen Tice'in silahlı kişilerle birlikte göründüğü 43 saniyelik bir video ailesine "Austin Tice Yaşıyor" başlığıyla gönderildi. Aile, o günden bu yana sorumlulara dair bilgi alamadı, Tice’ın hala hayatta olduğuna inanılıyor.

Ailelerimizi Eve Getirin Kampanyası’na (BoFH) göre, 2017’de Suriye’de gözaltına alınan Amerikalı psikoterapist Majd Kamalmaz ise hayatını kaybetti. Şam’daki bir kontrol noktasında gözaltına alınan Kamalmaz, yedi yıl boyunca yargılanmadan tutuldu ve ailesiyle hiç iletişim kuramadı. BoFH, Kamalmaz’ın cezaevindeki ağır koşullar nedeniyle yaşamını yitirdiğini açıkladı.

Kayla Mueller da 2012'de 26 yaşındayken Türkiye-Suriye sınırına mültecilerle çalışmak üzere gelmiş ve 2013'te IŞİD tarafından Halep'te kaçırılmıştı. Daha sonra Mueller'in Bağdadi ile zorla evlendirildiği, IŞİD liderinin cinsel tacizine ve fiziksel şiddetine maruz kaldığı öne sürülmüştü. Mueller, Şubat 2015'te Rakka'da düzenlenen bir hava operasyonunda hayatını kaybetmişti. Mueller'in Ürdün tarafından düzenlenen bir hava operasyonunda hayatını kaybettiği öne sürülse de ölümüne dair detaylar halen netleşmiş değil.

Kaynak: ANKA


Boeing, ABD Adalet Bakanlığı'yla anlaştı: 346 can kaybına neden olan iki kaza için 1,1 milyar dolar ödenecek

Boeing 737 MAX uçakların 2018 ve 2019'da karıştığı iki ölümcül uçak kazasıyla ilgili açılan davada ABD Adalet Bakanlığı ve Boeing anlaşmaya vardı. Anlaşmaya göre Boeing, 346 kişinin öldüğü kazalarla ilgili 1,1 milyar dolar ödeme yapacak. Karşılığında şirket hakkında cezai kovuşturma yürütülmeyecek

A+ Yazı Boyutunu BüyütA- Yazı Boyutunu Küçült

ABD Adalet Bakanlığı ile Boeing, iki ölümcül 737 MAX uçak kazasından kaynaklanan davada, şirketin cezai kovuşturmadan kurtulmasına olanak tanıyan bir anlaşmaya vardı. Kazalarda toplam 346 kişi hayatını kaybetmişti. Bu gelişme, kazalarda yakınlarını kaybeden aileler açısından büyük bir hayal kırıklığı yarattı.

Anlaşma sayesinde Boeing, hüküm giymekten kurtulurken, bu durum yakınlarını kaybeden aileler ve kamuoyunun tepkisini çekti. Bazı ailelerin avukatları ile iki ABD senatörü, Adalet Bakanlığı’na Boeing’in yargılanması yönünde çağrıda bulunmuştu. Ancak hükümet bu talepleri kısa sürede reddetti.

Kazalarda hayatını kaybedenlerin ailelerini temsil eden avukat Paul Cassell, anlaşmaya sert tepki gösterdi:

"ABD tarihinin en ölümcül kurumsal suçunda böyle bir anlaşma daha önce yapılmamıştı ve bu açıkça yanlış. Aileler, bu anlaşmaya itiraz edecek ve anlaşmayı reddetmesi için mahkemeyi ikna etmeye çalışacak"

Anlaşma kapsamında Boeing, her kurban için eşit şekilde paylaştırılmak üzere oluşturulacak fona 444,5 milyon dolar ek ödeme yapmayı kabul etti. Buna 243,6 milyon dolarlık ek bir para cezası da eklendi.

Adalet Bakanlığı, anlaşmanın yazılı halini önümüzdeki hafta sonuna kadar mahkemeye sunmayı planlıyor. Anlaşmayla birlikte, Boeing’in artık bağımsız bir denetçi tarafından izlenmesi zorunluluğu da ortadan kalkacak.

ABD Adalet Bakanlığı’na göre Boeing, toplamda 1,1 milyar dolardan fazla ödeme yapacak. Bu tutarın 455 milyon dolardan fazlası, şirketin uyum, güvenlik ve kalite sistemlerini güçlendirmek için ayrılacak.

Bakanlık açıklamasında, "Boeing’in dolandırıcılıkla mücadele ve etik uyum programlarının etkinliğini artırmaya devam etmesi ve bağımsız bir uyum danışmanı bulundurması gerekiyor" denildi. Bakanlık, bu anlaşmanın "en adil sonuç" olduğunu ve somut faydalar sağlayacağına inandıklarını vurguladı.

737 MAX uçakların karıştığı iki kaza

29 Ekim 2018’de Endonezya’da Lion Air’e ait bir 737 MAX uçağının, 10 Mart 2019’da ise Etiyopya’da Ethiopian Airlines’a ait aynı model bir uçağın düşmesi sonucu toplam 346 kişi hayatını kaybetmişti. Her iki kazanın da, uçağın otomatik denge sistemi MCAS’taki yazılım hatasından kaynaklandığı ortaya çıkmıştı.

Kazaların ardından Boeing’in güvenlik ve şeffaflık uygulamaları sert şekilde eleştirilmiş, 737 MAX modeli dünya genelinde 20 aya yakın süreyle uçuşlardan çekilmişti. Kazalarda yakınlarını kaybeden aileler, Boeing’in dolandırıcılıkla suçlanmasını ve kamuoyu önünde yargılanmasını talep etmişti. Ancak ABD Adalet Bakanlığı’nın yeni anlaşmasıyla Boeing, 1,1 milyar dolardan fazla ödeme karşılığında bu süreçten mahkeme kararıyla suçlu ilan edilmeden çıkmış oldu.

Kaynak: Gazete Oksijen


Rusya'dan Ukrayna'ya geniş çaplı hava saldırısı

Rus ordusu Ukrayna'nın çeşitli bölgelerine 70 füze ve 300 insansız hava aracılığıyla saldırılar düzenledi. Saldırılarda en az 11 kişi hayatını kaybetti

A+ Yazı Boyutunu BüyütA- Yazı Boyutunu Küçült

Rus ordusunun Ukrayna’da füze ve insansız hava araçlarıyla (İHA) düzenlediği saldırılarda en az 11 kişinin hayatını kaybettiği ve 31 kişinin yaralandığı bildirildi.

Ukrayna Devlet Acil Durum Servisi’ne ait Telegram hesabından yapılan yazılı açıklamada, Rus ordusunun ülkenin farklı bölgelerine füze ve İHA ile saldırılar düzenlediği ifade edildi.

Kiev bölgesine yönelik saldırıda 4 kişinin öldüğü, 3’ü çocuk 16 kişinin yaralandığı belirtildi.

Açıklamada, Jitomir bölgesine gerçekleştirilen saldırıda da 3 çocuğun yaşamını yitirdiği, 10 kişinin yaralandığı kaydedildi.

Hmelnitski Bölgesi Askeri İdaresi Başkanı Sergiy Tyurin, Telegram hesabından yaptığı paylaşımda, bölgeye düzenlenen saldırı sonucu 4 kişinin öldüğünü, 5 kişinin yaralandığını bildirdi.

Ülkedeki arama kurtarma çalışmaları sürüyor.

"Ateşkes yerine cinayetler işleniyor"

Ukrayna Devlet Başkanlığı Ofisi Başkanı Andriy Yermak da Telegram hesabından yaptığı açıklamada, Rus saldırılarına tepki gösterdi.

Saldırılarda sivillerin hedef alındığını kaydeden Yermak, “Rus ordusu, bu gece füze ve insansız hava araçlarıyla çocukları ve sivilleri öldürdü. Ateşkes yerine cinayetler işleniyor." ifadelerini kullandı.

Uzun süredir ateşkes için hazır olduklarını vurgulayan Yermak, Rusya’ya baskının artırılması gerektiğini belirtti.

Yermak, şunları kaydetti:

“Baskı yapılmadığı takdirde hiçbir şey değişmeyecek. Rusya ve müttefikleri, Batı ülkelerinde bu tür cinayetler için güç toplamaktan başka bir şey yapmayacaklar.”

Zelenski: Ruslar, yaklaşık 70 füze ve 300'e yakın İHA ile saldırı düzenledi

Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski, Rus ordusunun, ülkesine yaklaşık 70 füze ve 300'e yakın insansız hava aracıyla (İHA) saldırı gerçekleştirdiğini bildirdi.

Zelenski Telegram hesabından yaptığı yazılı açıklamada, Rusların bu gece Ukrayna'nın farklı bölgelerine füze ve İHA saldırısı düzenlediğini belirtti.

Saldırıda, balistik füzeler dahil farklı tipten yaklaşık 70 füze ve 300'e yakın İHA'nın kullanıldığını aktaran Zelenski, Kiev başta olmak üzere birçok bölgenin hedef alındığını kaydetti.

Zelenski, ülke genelinde sivil altyapılar ile sanayi tesislerine saldırıldığını bildirerek, saldırılarda Kiev'deki bir üniversitenin yurtlarının hasar gördüğü bilgisini paylaştı.

Ukrayna'nın 30 şehir ve yerleşim yerinde arama kurtarma çalışmalarının sürdüğünü belirten Zelenski, "Maalesef çocuklar da dahil olmak üzere ölenler var." ifadesini kullandı.

Zelenski, "Rusya bu savaşı uzatıyor ve her gün öldürmeye devam ediyor." yorumunu yaptı.

Müttefik ülkelere Rusya'ya baskı yapma çağrısını yineleyen Zelenski, "Amerika'nın sessizliği, dünyadaki diğerlerinin sessizliği (Rusya Devlet Başkanı Vladimir) Putin'i sadece cesaretlendiriyor." değerlendirmesinde bulundu.

Zelenski, Rusya'ya yönelik yaptırımların artırılması gerektiğini savunarak, açıklamasında, "Putin'in füze fırlatma konusunda değil, savaşı bitirme konusunda düşünmesi sağlanmalı." görüşüne yer verdi.

Rusya: Ukrayna’ya ait 205 İHA’yı etkisiz hale getirdik

Rusya Savunma Bakanlığı, dün akşamdan sabaha kadar Rusya’ya saldırı düzenleyen Ukrayna’ya ait 205 insansız hava aracını (İHA) vurduklarını bildirdi.

Bakanlıktan yapılan açıklamada, dün yerel saat ile 20.00’den 00.00’a kadar Rus hava savunma sistemlerinin başkent Moskova ve Ukrayna ile sınır bölgeleri dahil olmak üzere farklı bölgelerde 95 Ukrayna İHA’sını düşürdüğü belirtildi.

Diğer bir açıklamada da, Rus savunma sistemlerinin 00.00’dan 07.00’ye kadar ise 110 Ukrayna İHA’sını vurduğu aktarıldı.

Saldırılar nedeniyle Moskova ve Kaluga’da havaalanlarında uçak iniş ve kalkışlarına geçici kısıtlamalar getirildi.

İstanbul'da planlanan esir takası gerçekleşti

Rusya ile Ukrayna arasında İstanbul'daki barış müzakerelerinde kararlaştırılan esir değişimi, 303 askerin daha karşılıklı olarak takas edilmesiyle tamamlandı.

Rusya Savunma Bakanlığından yapılan açıklamada, Rusya ile Ukrayna arasında Türkiye'nin ev sahipliğinde geçen hafta İstanbul'daki müzakerelerde sağlanan mutabakatla esir değişiminin yapıldığı belirtildi.

Açıklamada, şunlar kaydedildi:

"Kiev yönetiminin kontrolündeki topraklardan 303 Rus askeri daha alındı. Bunun karşılığında 303 Ukraynalı asker verildi. Serbest bırakılan Rus askerler, Belarus'ta bulunuyor ve onlara gerekli tıbbi ve psikolojik destek sağlanıyor. Bunların hepsi, Bakanlığa bağlı sağlık merkezlerinde tedavi görmeleri için Rusya'ya ulaştırılacak. Böylece, Rusya ve Ukrayna arasında, İstanbul'da sağlanan anlaşmalar doğrultusunda, 23-25 Mayıs'ta 1000 kişiye 1000 kişilik esir takası gerçekleşti."

"Esir değişimi tamamlandı"

Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy de Telegram hesabından yaptığı açıklamada, Rusya ile karşılıklı olarak 303 esir askerin daha takas edildiğini belirterek, "Türkiye'de mutabakata varılan 1000'e 1000 esir değişimi tamamlandı." ifadelerini kullandı.

Zelenskiy, tüm Ukraynalı esirlerin evlerine dönmeleri için çalışmalarını sürdüreceklerini belirtti.

Kaynak: AA


Trump: Ordumuzun asıl amacının sınırlarımızı işgallerden korumak olduğu temel ilkesini yeniden tesis ediyoruz

ABD Başkanı Donald Trump, ABD ordusunun asıl amacının ülke sınırlarını işgallerden korumak olduğunu ve bu temel ilkeyi yeniden tesis ettiklerini belirterek, sınırdaki düzensiz göçmen girişinde yüzde 99,9 azalma olduğunu söyledi

A+ Yazı Boyutunu BüyütA- Yazı Boyutunu Küçült

Trump, New York'taki ABD Askeri Akademisi West Point'in mezuniyet töreninde konuştu.

Başında kırmızı renkli "Amerika'yı Tekrar Büyük Yap (MAGA)" yazılı şapkasıyla kürsüye çıkan Trump, yeni mezun askerlere hitaben "Amerika'nın altın çağının ilk West Point mezunlarısınız" ifadesini kullandı.

Trump, ABD'nin gidişatını "çok hızlı değiştirdiklerini" söyleyerek, dünyanın en güçlü ordusunu inşa ettiğini savundu ve "Ayrıca, ordumuzun asıl amacının sınırlarımızı işgallerden korumak olduğu temel ilkesini yeniden tesis ediyoruz" diye konuştu.

ABD'nin son 4 yıldır düzensiz göçmenlerin "işgali altında" olduğunu savunan Trump, "İlk günden, askerimizi güney sınırına konuşlandırdım ve o günden beri sınır geçişlerini azalttık. Eskiden bir günde yüz binlerce insanın girdiği sınırda son bir buçuk haftada geçişler yüzde 99,999 azaldı" dedi.

Önceki yönetimin hiç bir inceleme yapmadan ABD'ye girmemesi gereken insanlara ve "suçlulara" izin verdiğini savunan Trump, ABD mahkemelerinin, yönetiminin bu konuda çalışmalarına izin vermesini umduğunu da sözlerine ekledi.

Bir saat süren konuşmanın ardından Trump, ABD başkanlarının geleneğini bozarak mezunlarla el sıkışmadan törenden ayrıldı.

Yerel medyada, Trump'ın törene katılımı nedeniyle bir grup göstericinin, "Faşizmi yenin", "Tiranlığı yenin" yazılı pankartlarla akademi binasının girişinde Trump'ı protesto ettiği haberleri yer aldı.

Trump, ABD Askeri Akademisi West Point'te en son 2020'de konuşma yapmıştı.

Kaynak: AA


Pentagon'dan bina içinde görev yapan gazetecilere erişim ve dolaşım sınırlaması talimatı

ABD Savunma Bakanı Pete Hegseth, ulusal güvenlikle ilgili bilgilerin korunmasına işaret ederek, gazetecilerin Savunma Bakanlığı (Pentagon) binasındaki erişimlerini ve dolaşımını sınırlayan talimat yayımladı

A+ Yazı Boyutunu BüyütA- Yazı Boyutunu Küçült

Hegseth'in iki sayfalık yeni talimatının yayımlanmasında "hassas bilgilerin korunması" gerekçe gösterildi.

"Pentagon içinde basın/medya erişimine yönelik güncellenmiş fiziksel kontrol önlemleri" başlıklı talimatta, Pentagon'da son zamanlardaki gizli sızmalara dikkat çekilerek, medya mensuplarının Savunma Bakanı ve Genelkurmay Başkanı'nın bulunduğu bölümler başta olmak üzere Pentagon içindeki bazı alanlara önceden izin almadan ve yetkili refakatçi olmadan dolaşmalarının yasaklandığı kaydedildi.

Talimatta, "Bakanlık, şeffaflığa bağlı kalırken aynı zamanda hassas gizli ulusal güvenlik bilgilerini korumakla yükümlüdür. Yetkisiz ifşalar, ABD hizmet üyelerinin hayatlarını tehlikeye atabilir." ifadesine yer verildi.

Alınan önlemlere uymayan basın mensuplarının kartlarının iptal edileceği uyarısı yapılan talimatta ayrıca, gelecek haftalarda, Pentagon'da görev yapan basın mensuplarından, gizli bilgileri koruma sorumlulukları ve ek güvenlik kontrolleri için kimliklerini güncellemelerini içeren yeni bir bilgilendirme formunu doldurmaları isteneceği bilgisi paylaşıldı.

Pentagon, daha önce de "yeni rotasyon sistemi" uygulaması gereği New York Times, Washington Post, CNN gibi medya kuruluşlarından binada bulunan ofislerini boşaltmaları talebinde bulunmuş, onların yerine Trump yönetimine yakın New York Post, Breitbart, Daily Caller gibi diğer yayın kuruluşlarına yer açmak istediğini duyurmuştu.

Kaynak: AA


AP: İsrail ordusu Filistinli sivilleri sistematik şekilde canlı kalkan olarak kullanıyor

Associated Press (AP) ajansı, bazı İsrail askerleri ile Filistinli tutuklulardan edindiği bilgilerle, İsrail'in Gazze'de Filistinli sivilleri sistematik şekilde canlı kalkan olarak kullandığını ortaya koydu

A+ Yazı Boyutunu BüyütA- Yazı Boyutunu Küçült

AP'nin elde ettiği tanık ifadeleriyle, 7 Ekim 2023'ten bu yana Gazze'ye yönelik yoğun saldırılarını sürdüren İsrail'in, Filistinli sivilleri canlı kalkan olarak kullandığı gözler önüne serildi.

AP'ye konuşan çok sayıda Filistinli sivil ve İsrail askeri, Gazze'de Filistinlilerin sistematik olarak canlı kalkan olmaya zorlandığını, patlayıcı ya da saldırgan olup olmadığını kontrol etmek için binalara ve tünellere gönderildiğini ve bu uygulamanın 19 aydır süren saldırılar boyunca her yerde görüldüğünü ifade etti.

Filistinli Eymen Ebu Hamadan, kolları ya da gözlerinin bağlı olmadığı tek zamanın İsrail askerleri tarafından canlı kalkan olarak kullanıldığı anlar olduğunu ifade etti.

Canlı kalkan olarak kullanıldığı sırada askeri kıyafetler giydirilip alnına bir kamera sabitlendiğini anlatan Ebu Hamadan, Gazze Şeridi'ndeki evlerin bombalardan ve silahlı kişilerden arındırıldığından emin olmak için evlere girmeye zorlandığını belirtti.

2024'te 2,5 hafta boyunca İsrail ordusu tarafından gözaltında tutulan Ebu Hamadan, kendisinin bir eşya gibi kullanıldığını ve bir birimin canlı kalkan olarak kendisiyle işi bittiğinde, diğer bir birime yollandığını ifade etti.

Kendisine başka seçenek bırakılmadığını vurgulayan Ebu Hamadan, "'Başka seçeneğin yok, bunu yap yoksa seni öldürürüz.' dediler" ifadesini kullandı.

Ebu Hamadan, 17 gün boyunca evleri aramaya ve tüneller için yerdeki her deliği incelemeye zorlandığını, her geceyi de karanlık bir odada bağlı olarak geçirdiğini bildirdi.

Sistematik canlı kalkan kullanımı

Misilleme korkusuyla adının açıklanmasını istemeyen İsrailli bir subay, emirlerin genellikle yukarıdan geldiğini ve zaman zaman neredeyse her müfrezenin bölgeleri temizlemek için Filistinli sivilleri kullandığını ifade etti.

Bu iddialara yanıt olarak İsrail ordusu, AP'ye yaptığı açıklamada, sivillerin operasyonlara katılmaya zorlanmasının yasaklandığını belirtti.

Ordu yetkilileri, Filistinlilerin görevlerde yer aldığı iddia edilen birkaç vakanın soruşturulduğunu açıkladı ancak uygulamanın kapsamı ya da komutanlardan gelen herhangi bir emirle ilgili sorulara yanıt vermedi.

"Bunlar münferit anlatılar değil"

Eski İsrail askerlerinden oluşan ve ordu içinden bu uygulamaya ilişkin tanıklıkları toplayan "Breaking the Silence" adlı organizasyonun yöneticisi Nadav Weiman, "Bunlar münferit anlatılar değil" ifadesini kullandı.

AP'ye konuşan iki İsrailli asker ile "Breaking the Silence"a konuşan üçüncü bir asker, komutanların, Filistinli sivillerin canlı kalkan kullanımından haberdar olduklarını ve buna göz yumduklarının altını çizdi.

Bazı komutanların "canlı kalkan kullanılması" için emir bile verdiğini belirten askerler, Filistinlilerden "sivrisinek", "eşek arısı" ve diğer insanlık dışı terimlerle bahsedildiğini bildirdi.

Askerler, canlı kalkan kullanımının 2024'ün ortalarında yaygınlaştığını, canlı kalkan kullanma emirlerinin genellikle telsizle geldiğini ve askerlerin komutanlarının emirlerine göre hareket ettiğini belirtti.

Canlı kalkan olarak kullanılan siviller can veriyor

AP'ye konuşan diğer bir subay, Gazze'de geçirdiği 9 ayın sonunda her piyade birliğinin evlere girmeden önce bir Filistinliyi canlı kalkan olarak kullandığını ifade etti.

Başka bir subay da bir planlama toplantısında komutanının tümen komutanına "bir sivrisinek alın" yazılı slayt sunduğunu ve "sokaklardan bir tane yakalayabilecekleri" önerisinde bulunduğunu anlattı.

Tugay komutanına canlı kalkan kullanımını detaylandıran iki rapor yazdığını belirten subay, bu raporların tümen komutanına iletildiğini ifade etti. Ordu yetkilileri ise bu raporların kendilerine ulaşıp ulaşmadığı sorulduğunda yorum yapmayı reddetti.

Subay, raporlardan birinde bir Filistinlinin yanlışlıkla öldürüldüğünün belgelendiğini, söz konusu Filistinli sivilin, canlı kalkan olarak kullanıldığını fark etmeyen başka bir birlik tarafından vurulduğunu belirtti.

Kalkan olarak kullanılırken ölen en az bir Filistinliden daha haberdar olduğunu aktaran subay, sivilin bir tünelde bayıldığını kaydetti.

Uluslararası organizasyonlar, İsrail'in on yıllardır Gazze ve Batı Şeria'da Filistinlileri kalkan olarak kullandığını ifade ederken İsrail Yüksek Mahkemesi, 2005'te bu uygulamayı yasakladı. Ancak bu organizasyonlar ihlalleri belgelemeye devam etti.

Filistinli Said, Han Yunus kentinde iki hafta boyunca canlı kalkan olarak kullanıldı

İsminin açıklanmaması şartıyla AP'ye konuşan İsrailli çavuş, birliğinin 2024 yılı ortalarında canlı kalkan kullanmayı reddettiğini ancak kendilerine başka seçeneklerinin olmadığının söylendiğini belirtti.

Yüksek rütbeli bir subayın da kendilerine uluslararası insancıl hukuk konusunda endişelenmemeleri gerektiğini söylediğini aktaran çavuş, görevli olduğu birlikte birkaç gün boyunca 16 yaşında bir çocukla 30 yaşında bir yetişkinin canlı kalkan olarak kullanıldığını bildirdi.

Mesud Ebu Said, Mart 2024'te Gazze'nin güneyindeki Han Yunus kentinde iki hafta boyunca canlı kalkan olarak kullanıldığını ifade etti.

Askerlere defalarca bunun son derece tehlikeli olduğunu, çocuklarının yanına gitmek istediğini söylediğini belirten Said, askerlerin kendisini tünel kazmak için kullandığını, evlere ve bir hastaneye girmeye zorlandığını kaydetti.

Said, bir operasyon sırasında başka bir birlik tarafından canlı kalkan olarak kullanılan kardeşine denk geldiğini belirtti.

Filistinliler, Batı Şeria'da da canlı kalkan olarak kullanılıyor

İşgal altındaki Batı Şeria'da yaşayan Hazar Estity, Kasım 2024'te Cenin Mülteci Kampı'ndaki evinin İsrailli askerler tarafından elinden alındığını ifade etti.

Askerlerin kendisini bölgede bulunan birkaç dairenin içini görüntüleyip temizlemeye zorladığını belirten Estity, 21 aylık bebeğine dönmek için İsrail askerlerine yalvardığını ancak kendisini dinlemediklerini kaydetti.

Estity, "En çok beni öldürmelerinden ve oğlumu bir daha görememekten korkuyordum" ifadesini kullandı.

Kaynak: AA

Pakistan ve Hindistan hava sahalarına yönelik yasakları bir ay uzattı

Pakistan ve Hindistan, iki ülkenin uçaklarına yönelik hava sahası kısıtlamalarını haziran sonuna kadar uzattı

A+ Yazı Boyutunu BüyütA- Yazı Boyutunu Küçült

Dawn gazetesinin haberine göre, taraflar, iki ülke arasındaki hava sahası kısıtlamalarına ilişkin açıklamalarda bulundu.

Pakistan Havalimanları İdaresinden yapılan açıklamada, ülkenin hava sahasını kullanan Hint uçaklarına yönelik uygulanan yasağın 24 Haziran'a kadar yürürlükte kalacağı bildirildi.

Pakistan hava sahasının Hindistan'a kayıtlı ya da Hint hava yolları tarafından kiralanan uçaklar da dahil olmak üzere tüm askeri uçuşlara kapalı kalacağı belirtilen açıklamada, diğer uluslararası hava yollarının ise bu yasaktan etkilenmeyeceği aktarıldı.

Diğer yandan, Hindistan Sivil Havacılık Bakanlığından konuya ilişkin yapılan açıklamada, Pakistan'a ait uçakların Hindistan hava sahasına girişini engelleyen kısıtlamanın 23 Haziran'a kadar uzatıldığı duyuruldu.

Hindistan'ın idaresindeki Cammu Keşmir'in Pahalgam bölgesinde silahlı kişilerin 22 Nisan'da turistlere ateş açması sonucu 26 kişinin hayatını kaybettiği terör saldırısının ardından iki ülke arasındaki tüm ticaret askıya alınmış ve hava sahaları kapatılmıştı.


İspanya sonrası şimdi de Fransa: Trafik lambaları dahil elektrikli hiçbir şey çalışmıyor

Fransa'nın güneyindeki Alpes-Maritimes vilayetindeki farklı kentlerde elektrik kesintilerinin yaşandığı bildirildi

A+ Yazı Boyutunu BüyütA- Yazı Boyutunu Küçült

Fransa'nın Alpes-Maritimes Valiliğinin X hesabından yapılan açıklamada, Alpes-Maritimes vilayetinin batısında ciddi bir elektrik kesintisi yaşandığı belirtildi.

Açıklamada, Fransız elektrik iletim şebekesi (RTE) servislerinin durumu düzeltmek için çalıştığı belirtilirken, vatandaşlara günlük seyahatlerinde dikkatli olmaları çağrısı yapıldı.

Akdeniz'de RTE hesabından X'te yapılan açıklamada, elektrik kesintisinden Cannes ve çevresindeki kentlerin etkilendiğini ve 160 bin haneye elektrik verilemediği aktarıldı.

Açıklamada, RTE ve ülkenin elektrik hatları altyapı ve bakımından sorumlu kuruluş Enedis'in ekiplerinin elektriğin en kısa sürede geri gelmesi için çalışmalar yürüttüğü belirtilirken, yaşanan olumsuzluktan ötürü özür dilendi.

Fransız basınındaki haberlere göre, RTE, bu sabah yüksek gerilim hattına ait bir direğin devrilmesinin bu elektrik kesintisine neden olduğunu belirtti.

Festival yarıda kesildi

RTE, gece Cannes çevresinde bir elektrik trafosunda çıkan yangının, elektrik şebekesinin güçsüzleşmesine neden olduğunu kaydetti.

78. Cannes Film Festivali'ni de etkileyen elektrik kesintisi nedeniyle "Sirat" filminin gösterimi yarıda kesildi.

Elektrik kesintisinden etkilenen kentlerde yerel saatle 10.00'dan bu yana trafik lambaları çalışmazken, bu durum ulaşımı zorlaştırıyor. Festivalin bu akşamki kapanış töreninin, jeneratör sayesinde sorun olmadan yapılacağı belirtildi.

İspanya'da yaşanan kesintiler

İspanya’nın çeşitli bölgelerinde geçtiğimiz günlerde meydana gelen geniş çaplı elektrik kesintisi, günlük yaşamı ve altyapıyı ciddi şekilde etkiledi. Aralarında Katalonya, Valencia ve Endülüs’ün de bulunduğu birçok bölgede binlerce hane saatler boyunca elektriksiz kaldı.

İspanyol elektrik iletim şirketi Red Eléctrica de España (REE) tarafından yapılan açıklamada, kesintilerin yüksek gerilim hatlarındaki teknik bir arıza sonucu gerçekleştiği belirtildi. Yetkililer, arızanın kaynağını tespit etmek ve sistemi yeniden devreye almak için sahada yoğun bir şekilde çalıştıklarını ifade etti.

Elektrik kesintisi özellikle şehir merkezlerinde trafik ışıklarının devre dışı kalmasına, toplu taşıma sistemlerinde aksamaya ve bazı bölgelerde mobil iletişim ağlarının zayıflamasına neden oldu. Yetkililer, sürücülere dikkatli olmaları yönünde çağrıda bulunurken, acil müdahale ekipleri de olası kazalara karşı hazır bekletildi.


Starbucks bardakları nasıl siyasallaştı? Güney Kore seçimlerinde kahve etkisi

Güney Kore’de Starbucks müşterileri, sipariş verirken Devlet Başkanı Yoon Suk-yeol ve muhalefet lideri Lee Jae-myung’un isimlerini kullanarak siyaseti kahve bardaklarına taşıdı. Bu yeni mizahi protesto biçimi sosyal medyada viral oldu

A+ Yazı Boyutunu BüyütA- Yazı Boyutunu Küçült

Güney Kore’de yaklaşan genel seçimler öncesinde siyasetteki kutuplaşma, ülkenin en popüler kahve zincirlerinden Starbucks’a taşındı. Ülke genelinde bazı Starbucks müşterileri, sipariş verirken kendi adları yerine siyasi figürlerin, özellikle Devlet Başkanı Yoon Suk-yeol ve muhalefet lideri Lee Jae-myung’un adlarını kullanmaya başladı. Bu eğilim, ülkede sosyal medya kullanıcıları arasında hızla yayıldı.

TikTok, Instagram ve YouTube gibi platformlarda paylaşılan videolarda, Starbucks baristalarının siparişleri "Yoon Suk-yeol!" veya "Lee Jae-myung!" şeklinde anons ettiği görülüyor. Bazı kullanıcılar bu durumu esprili bir protesto olarak değerlendirirken, bazıları ise siyasi kutuplaşmayı daha da körüklediği gerekçesiyle eleştiriyor.

"Saygılı bir iletişim ortamı"

Söz konusu olayın merkezinde yer alan Starbucks şubeleri, sosyal medyada geniş yankı uyandırdı. Videolarda, baristaların duraksayarak veya gülümseyerek bu isimleri anons ettikleri görülüyor. NBC News’e konuşan Starbucks Kore sözcüsü, müşterilerin sipariş verirken istedikleri ismi kullanma hakkına sahip olduklarını, bu durumun şirket politikalarına aykırı olmadığını belirtti. Ancak sözcü, diğer müşterilerin rahatsız olmaması için saygılı bir iletişim ortamının korunmasının önemine de dikkat çekti.

Bu protesto biçimi, özellikle genç seçmenlerin siyasete olan ilgisinin arttığını ve geleneksel siyasal katılım biçimlerinin dışında yeni ifade yolları aradıklarını gösteriyor. Uzmanlara göre bu tarz mizahi yaklaşımlar, siyasi atmosferin gerginliğini hafifletirken aynı zamanda gençlerin politik katılımını teşvik ediyor.

Güney Kore seçimleri yaklaşıyor

Güney Kore, 2024 yerel seçimlerinden bu yana yoğun bir siyasi rekabetin içinde bulunuyor. Nisan 2024’te yapılacak olan genel seçimlerde Devlet Başkanı Yoon’un liderliğini yaptığı muhafazakâr iktidar bloğu ile Lee Jae-myung’un liderliğindeki liberal muhalefet arasındaki mücadele büyük önem taşıyor. Özellikle ekonomi, genç işsizliği ve basın özgürlüğü gibi konular seçmen nezdinde tartışma yaratan başlıklar arasında yer alıyor.

Baristalara yeni dress code: Starbucks'tan 'uyumluluk' adımı

Kaynak: Gazete Oksijen


İsrail büyükelçisi: Orta Doğu'yu kökünden değiştirdik | Suriye ve Lübnan'a yeşil ışık, Katar liste dışı

İsrail’in ABD Büyükelçisi Yechiel Leiter, PragerU’ya verdiği röportajda dikkat çeken açıklamalarda bulundu. Suriye ve Lübnan’la Abraham Anlaşmaları çerçevesinde normalleşmenin mümkün olduğunu söyleyen Leiter, Katar ve Suudi Arabistan'ı ise liste dışı bıraktı

A+ Yazı Boyutunu BüyütA- Yazı Boyutunu Küçült

İsrail’in Amerika Birleşik Devletleri Büyükelçisi Yechiel Leiter, Perşembe günü muhafazakar medya platformu PragerU’da yayımlanan röportajında dikkat çeken açıklamalarda bulundu. Leiter, İsrail’in Suriye ve Lübnan’la normalleşme yolunda ilerleyebileceğini ve bu ülkelerin Suudi Arabistan’dan önce Abraham Anlaşmaları'na katılabileceğini ifade etti.

“Artık Suriye ve Lübnan’la bir uzlaşma yoluna gitmememiz için bir neden yok,” diyen Leiter, "Bu bölgede paradigmamızı köklü şekilde değiştirdik. Suriye ve Lübnan’la bir Abraham Anlaşması imzalanması konusunda son derece umutluyum ve bu anlaşma, Suudi Arabistan’dan önce gerçekleşebilir," şeklinde konuştu.

'Suudi Arabistan ile anlaşma sağlayabilirdik'

PragerU CEO’su Marissa Streit’in sorularını yanıtlayan Leiter, Suudi Arabistan’ın hâlâ Abraham Anlaşmaları'na katılmayı değerlendirdiğini belirtti. Leiter, "2019’da bu noktaya oldukça yaklaşmıştık. Eğer Başkan Trump 2020’de görevde kalsaydı, büyük olasılıkla Suudi Arabistan’la tam bir normalleşme sağlanmış olurdu,” dedi. Mevcut durumda ise İsrail ile Suudi Arabistan arasında normalleşme yolunun açık olduğunu ancak Gazze savaşı nedeniyle bazı karmaşıklıkların sürdüğünü ifade etti.

'Lübnan başarısız devlet statüsünden çıkabilir'

Lübnan’ın normalleşme sürecine dahil olma ihtimalini de değerlendiren Leiter, “Lübnan, başarısız devlet statüsünden çıkma ve sivil bir toplum olarak yeniden var olma fırsatına sahip,” dedi. Suriye konusunda ise ABD’nin uyguladığı yaptırımların kaldırılmasında daha temkinli olması gerektiğini savunan Leiter, bu ülkenin atacağı adımların dikkatle izlenmesi gerektiğini söyledi. Özellikle ülkedeki Dürzi ve Alevi azınlıkların korunmasının önemine vurgu yaptı.

'Katar'dan daha fazla rahatsız olduğum bir ülke yok'

Röportajın ilerleyen bölümlerinde Katar’ı da hedef alan Yechiel Leiter, “Katar’dan daha fazla rahatsız olduğum bir ülke yok,” ifadesini kullandı. Bazı gazetecilerin Katar’a destek verdiğini ve bu ülkeyi Batı’nın müttefiki olarak tanımladığını dile getiren Leiter, “Ne yazık ki gazeteciler Katar’ı Batı’nın dostu gibi sunuyor. Oysa Katar’ın ajandası Batı yanlısı değil,” dedi.

Leiter’in açıklamaları, İsrail’in bölgesel dış politikasında önemli yönelimleri gözler önüne sererken, Suriye ve Lübnan ile olası diplomatik gelişmelerin de uluslararası kamuoyunun gündeminde daha fazla yer almasına neden olabilir.

Abraham Anlaşmaları nedir?

Abraham Anlaşmaları (Abraham Accords), İsrail ile bazı Arap ülkeleri arasında diplomatik ilişkilerin normalleştirilmesini öngören bir dizi anlaşmadır. İlk olarak 13 Ağustos 2020 tarihinde, Amerika Birleşik Devletleri'nin arabuluculuğunda İsrail ile Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) arasında duyurulmuştur.


İsrail jetleri doktorun evini vurdu: Çok sayıda çocuk yaşamını yitirdi

İsrail'in Han Yunus'a düzenlediği hava saldırısında bir doktorun 9 çocuğu hayatını kaybetti. Doktorun eşi ve 11 yaşındaki bir çocuğunun ise tedavisi sürüyor

A+ Yazı Boyutunu BüyütA- Yazı Boyutunu Küçült

İsrail'in Gazze Şeridi'ne düzenlediği bir hava saldırısı, Han Yunus kentinde yaşayan bir doktorun evini hedef aldı. Saldırıda, Dr. Alaa el-Najjar'ın 10 çocuğundan 9'u hayatını kaybetti. Eşi Hamdi el-Najjar ve 11 yaşındaki bir çocuğu ise yaralı olarak kurtuldu.

Dr. el-Najjar'ın çalıştığı Nasser Hastanesi, saldırının ardından yaptığı açıklamada, ailenin evinin, Dr. el-Najjar'ın işe bırakılmasından kısa bir süre sonra vurulduğunu belirtti. Hastanede görev yapan İngiliz cerrah Graeme Groom, hayatta kalan 11 yaşındaki çocuğun ameliyatını gerçekleştirdiğini ifade etti.

Hamas yönetimindeki Sağlık Bakanlığı Direktörü Dr. Muneer Alboursh, saldırının ardından paylaştığı bir videoda, enkaz altından çıkarılan yanmış çocuk cesetlerinin görüntülerini aktardı.

İsrail ordusundan henüz resmi bir açıklama yapılmazken, Hamas yönetimindeki sivil savunma yetkilileri, cuma günü düzenlenen hava saldırılarında 70'ten fazla kişinin hayatını kaybettiğini, cumartesi günü ise en az 6 kişinin daha öldüğünü bildirdi.

Ailenin bir yakını olan Youssef el-Najjar, AFP'ye verdiği demeçte, "Yeter! Bize merhamet edin! Tüm ülkelere, uluslararası topluma, halka, Hamas'a ve tüm fraksiyonlara sesleniyoruz: Bize merhamet edin. Yerinden edilmekten ve açlıktan yorulduk, yeter!" diyerek uluslararası topluma çağrıda bulundu. 

Kaynak: Gazete Oksijen


3 yıl sonra savaşın seyri değişiyor: Rusya en güçsüz olduğu alanda öne geçti

Rusya-Ukrayna savaşında dengeleri değiştiren en kritik gelişme insansız hava araçları oldu. 2022'de Bayraktar TB2'lerle başlayan drone savaşı, 2025’te Rusya’nın geliştirdiği elektronik harp bağışıklığına sahip fiber optik FPV dronlarla yeni bir boyuta taşındı

A+ Yazı Boyutunu BüyütA- Yazı Boyutunu Küçült

24 Şubat 2022'de başlayan savaşta Rus ordusunun en büyük hedefi birkaç gün içinde Kiev'e girip kukla bir hükümeti başa getirmekti. 65 kilometrelik Rus ordusuna ait konvoy Kiev sınırına doğru ilerlerken Ukrayna kanadı tank ve zırhlı araçları Bayraktar TB2'ler ile hedef aldı. İlk kez devasa bir savaşta sahneye çıkan TB2'ler Rus ordusunu geri püskürtünce Moskova kanadı taktik değişikliğine gitti ve savaşı ülkenin doğusuna yaydı. Ukrayna ordusu cephe savaşın da da dronları ana unsurlardan biri haline getirdi. Tank, asker, zırhlı araç gibi birçok hedef oldukça düşük maliyetli dronlar ile yok edildi. The Times'da yer alan haberde Rusya-Ukrayna savaşının belirleyici silahları olan dronlar incelendi. 

Rusya, insansız hava aracı yarışında öne geçti. Moskova, orta menzilli FPV dronlar ve savaşın seyrini değiştiren fiber optik varyantların üretiminde ve kullanımında Kiev’i geride bıraktı.

Elektronik karıştırmalara karşı çoğu zaman dirençli olan, Molniya-1 gibi yeni nesil, seri üretim Rus orta menzilli FPV dronlar ve fiber optik FPV eşdeğerleri, yalnızca cephede faaliyet göstermekle kalmıyor, aynı zamanda cephe hattının fiziksel yapısını, savaşın taktiklerini ve savaşan askerlerin psikolojisini kökten değiştiriyor. Bu dronlar Ukrayna’nın lojistik kabiliyetleri üzerinde de oldukça yıkıcı bir etkiye sahip.

20 kilometre uzaktan vurabiliyor

Hedefe çarpana kadar bir operatör tarafından uzaktan kontrol edilen FPV dronlar, 2024’te Ukrayna'daki  savaş alanlarına egemen oldu ve her iki taraf için de diğer tüm silah sistemlerinden daha fazla askeri öldürdü ya da yaraladı. Son altı ayda bu FPV’lerin menzili büyük ölçüde artırıldı; Rus yapımı Molniya-1 ve Molniya-2 gibi modeller, Ukrayna pozisyonlarını ve lojistik konvoylarını 20 kilometre uzaktan vurabiliyor.

2025’te karanlık bir şöhret kazanan bir başka FPV türü daha ortaya çıktı: fiber optik FPV dron. Standart FPV modeli gibi, Ruslar tarafından geliştirilen bu yeni tür de dört pervaneli bir tasarıma sahip. Bu dronlar üstte batarya taşırken altta mühimmat taşıyor.

Elektronik harpa karşı bağışık

Ancak standart FPV dronlar elektronik harp sistemleriyle karıştırılabilirken, fiber optik FPV dronlar bu tür önlemlere karşı bağışık. Bu silah sistemi, pilotuna doğrudan bağlanan son derece ince bir fiber optik kabloyla yönlendiriliyor.  Kusursuza yakın bir video aktarımı sağlayarak hedefe kadar yönlendirilen bu sistem, kablolu, yüksek manevra kabiliyetine sahip, karıştırılamayan ve radyo tabanlı drone dedektörlerinden kaçabilen ölümcül bir dron haline geliyor.

Cephelere ikmal sağlanamıyor

Molniya gibi orta menzilli FPV’lerle paralel çalışan fiber optik dronlar, Ukrayna’nın cephedeki birliklerine ikmal sağlama kabiliyetini ağır şekilde sarstı.

Sadece geçen hafta, Rus FPV dron saldırıları Ukrayna’nın savunmasının Donbas’taki kalesi sayılan ve Ukrayna kontrolündeki Kramatorsk şehrinin 20 kilometre dışındaki yollarda ilerleyen ikmal konvoylarına yöneldi.

Bu dronların cephedeki askerler üzerindeki etkisi oldukça kapsamlı. Tanklar ve zırhlı personel taşıyıcılar, bir zamanların cephe atları, artık cephe hattında neredeyse tamamen işlevsiz hale geldi ve göründükleri anda yok ediliyorlar.

Ukrayna Ordusu mensubu Teğmen Stanyslav "Zırhlı araçlarımız sıfır noktasına yaklaştığında hemen üzerimize üşüşüyor” diyor ve ekliyor: "Tankların devri sona erdi."

Cephenin dinamikleri tamamen değişti

2023 sonlarına kadar her iki tarafın piyadeleri, standart rotasyon görevleriyle cepheye zırhlı personel taşıyıcılarla taşınır, son birkaç yüz metreyi yürüyerek kat ederdi.

Şimdi, dronların yarattığı çekince yüzünden piyadeler cepheye bırakılıyor ve cephe hattındaki “sıfır noktası”na ulaşmak için gece boyunca ağaçlar arasında 5 ila 8 kilometrelik  yolları yürüyorlar.

Nihayet cepheye varabildiklerinde, 2024’ün başında olduğu gibi iki hafta içinde rotasyonla geri çekilmek yerine aylarca siperlerde kalıyorlar. Bu uzun süreli kalışlarda neredeyse hiç insan teması olmadan bütün erzak ihtiyaçları tarım donlarıyla karşılanıyor. 

Medya da tehlikede

Dronlar, Ukrayna’nın savaş çabalarının başka bir yönünü de etkiledi: medya erişimini. 93. Tugay, cepheden haber yapmaları için gazetecilere iyi erişim sağlamasıyla biliniyordu.  Ukrayna ordusunun bile cephedeki birliklere ulaşmakta zorlandığı bu dönemde, gazetecilere sağlanan erişim büyük ölçüde azaldı.

Birçok medya kuruluşu artık cepheye 15 kilometreden yakın bölgelerde gazeteci görevlendirmekte isteksiz. Ukrayna tugayları da gazetecileri araçla cepheye götürmenin askerlerine yarattığı risk konusunda temkinli.

İki yıl önce, 93. Tugay’ın 41 yaşındaki basın subayı Iryna Rybakova, cepheye yüzlerce gazeteci ziyareti düzenlemişti. Şimdi bu sayı parmakla sayılacak kadar az.


AB'den Trump'ın yüzde 50 vergi tehdidine ilk sözler: Gerilimi azaltalım

Avrupa Birliği, ABD Başkanı Donald Trump'ın tarifeleri artırmasına yönelik sözlerine ilk yanıtı verdi

A+ Yazı Boyutunu BüyütA- Yazı Boyutunu Küçült

Avrupa Birliği Ticaret Komiseri Maros Sefcovic, birliğin ABD ile "tehditlere" değil "karşılıklı saygıya" dayalı bir ticaret anlaşması yapmaya kararlı olduğunu ifade etti.

ABD Ticaret Temsilcisi Jamieson Greer ve Ticaret Bakanı Howard Lutnick ile yaptığı görüşmenin ardından konuşan Sefcovic, "AB tamamen sürece dahil ve her iki taraf için de işe yarayacak bir anlaşma sağlamaya kararlı," değerlendirmesinde bulundu.Sefcovic ayrıca AB ile Avrupa Birliği arasında çok derin bir bağ, iş birliği ve ortak çıkarların söz konusu olduğunu söyledi.

Trump ne demişti?

ABD Başkanı Donald Trump, Cuma günü yaptığı açıklamalarda, AB ile devam eden ticaret müzakerelerinin yavaş ilerlemesinden duyduğu memnuniyetsizliği dile getirerek, 1 Haziran'da tarifeleri artırma planının kesin olduğunu söyledi. Trump sahibi olduğu Truth Social üzerinden yaptığı açıklamada şöyle dedi:

'ABD’nin ticaret konusundaki çıkarlarından yararlanmak amacıyla kurulan Avrupa Birliği ile başa çıkmak çok zor oldu. AB, güçlü ticaret engelleri, KDV yükleri, mantıksız kurumsal cezalar, parasal manipülasyonlar ve Amerikan şirketlerine açtığı haksız davalarla 250 milyar dolarlık ticaret açığına sebep oluyor, bu tamamen kabul edilemez bir rakam. Onlarla yaptığımız görüşmeler hiçbir yere varmıyor. Bu nedenle 1 Haziran 2025’ten itibaren Avrupa Birliği’ne doğrudan yüzde 50 gümrük vergisi uygulanmasını öneriyorum. Ürünler ABD’de üretilmişse vergi uygulanmayacaktır'

Kaynak: Gazete Oksijen


Suudi Arabistan'da 73 yıl sonra alkol satışı başlıyor

Suudi Arabistan tam 73 yıl sonra 600 farklı lokasyonda tekrar alkol satışına başlayacaklarını açıkladı

A+ Yazı Boyutunu BüyütA- Yazı Boyutunu Küçült

Alkol satışının yasak olduğu Suudi Arabistan 2026'dan itibaren belirlenen yaklaşık 600 lokasyonda alkollü içecek satışı ve tüketimi lisanslanacak. Şimdilik sadece turistlere ve diplomatik çalışmalar için ülkeye gelen kişiler alkol alabilecek.

2030 Dünya Fuarı ve 2034 FIFA Dünya Kupası'na ev sahipliği yapmaya hazırlanan Suudi Arabistan, turizm endüstrisine uygun hareket ederek, gelen turisti memnun etmeyi hedefliyor.

İçki izni verilen yerler şu şekilde:

  • Beş yıldızlı oteller ve lüks tatil köyleri

  • Lisanslı distribütörler ve yetkili elçilikler

  • Kızıl Deniz Tesisi, Sindalah ve Neom gibi turistik merkezler

  • Belirlenen uluslararası kültürel ve iş etkinlikleri

Kaynak: Gazete Oksijen


Netanyahu: Rehinelerle ilgili 'bugün olmazsa yarın' bir açıklama yapabiliriz

İsrail Başbakanı Netanyahu, "bugün olmazsa yarın" İsrailli esirlere dair açıklama yapabileceklerini söyledi. İsrail devlet televizyonu KAN, müzakerelerde yetkili İsrailli kaynakların, "İlerleme yok, Netanyahu'nun ne kast ettiğini bilmiyoruz" dediğini aktardı

A+ Yazı Boyutunu BüyütA- Yazı Boyutunu Küçült

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, "bugün olmazsa yarın" İsrailli rehinelerle ilgili bir açıklama yapabileceklerini belirtti. Netanyahu, X hesabından bir video yayınlayarak, Gazze'de ateşkes ve esir takası anlaşmasına ilişkin müzakerelere değindi. İsrailli esirleri "geri getirmek" için sıkı çalıştıklarını iddia eden İsrail Başbakanı Netanyahu, "Esirlerle ilgili bugün olmazsa yarın bir şeyler açıklayacağımızı umuyoruz" dedi.

Netanyahu, İsrail iç istihbarat teşkilatı Şin-Bet Direktörü Ronen Bar'ın etkin olduğu müzakere heyetinde değişiklik yaptıktan sonra 25 İsrailli esiri geri getirdiklerini iddia etti. Bu iddiaya karşın, Bar'ın 19 Ocak'ta yürürlüğe giren, Gazze'deki sağ ve ölü 33 İsrailli esirin teslim edildiği anlaşmanın sağlandığı heyete liderlik ettiği biliniyor. İsrail devlet televizyonu KAN, müzakerelerde yetkili İsrailli kaynakların, "İlerleme yok, Netanyahu'nun ne kast ettiğini bilmiyoruz." dediğini aktardı. İsrail Başbakanlık Ofisi, "bugün olmazsa yarın" ifadeleriyle Netanyahu'nun "bugün ya da yarın" bir açıklama yapılacağına değil, çok çalıştıklarına işaret etmek istediğini öne sürdü.

Hamas'a yakın Filistinli bir kaynak, Hamas'ın Witkoff'un ateşkes önerisini kabul ettiğini söylemişti. Axios'tan Barak Ravid, Witkoff'un "Hamas'ın, ABD'nin Gazze'de ateşkesle ilgili önerisini kabul ettiği" yönündeki haberlerin doğru olmadığını ve grubun tutumunun kabul edilemez olduğunu savunduğunu aktarmıştı.

Kaynak: AA


Trump'ın temsilcisi Witkoff ateşkesle ilgili haberleri yalanladı: Hamas'ın tutumu kabul edilemez

ABD Başkanı Donald Trump'ın Orta Doğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff, Hamas'ın rehine ve ateşkes anlaşması önerisini kabul ettiği yönündeki haberlerin doğru olmadığını ifade ederek, "Hamas'tan gördüklerim hayal kırıklığı yarattı ve tamamen kabul edilemez" dedi

A+ Yazı Boyutunu BüyütA- Yazı Boyutunu Küçült

ABD Başkanı Donald Trump'ın Orta Doğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff, "Hamas'ın, ABD'nin Gazze'de ateşkesle ilgili önerisini kabul ettiği" yönündeki haberlerin doğru olmadığını ve grubun tutumunun kabul edilemez olduğunu savundu. Trump'ın Özel Temsilcisi Witkoff, Axios'tan Barak Ravid'e yaptığı açıklamada, ABD tarafından sunulan ateşkes önerisini Hamas'ın kabul ettiğine yönelik açıklamaları değerlendirdi.

"Hamas'tan gördüklerim hayal kırıklığı yarattı"

Witkoff, Hamas'ın rehine ve ateşkes anlaşması önerisini kabul ettiği yönündeki haberlerin doğru olmadığını ifade ederek, "Hamas'tan gördüklerim hayal kırıklığı yarattı ve tamamen kabul edilemez." değerlendirmesini yaptı. İsrail'in geçici bir ateşkes ve rehine anlaşmasını kabul edeceğini söyleyen Witkoff, bu anlaşmayla birlikte yaşayan ve ölen esirlerin yarısının geri döneceğini savundu. Witkoff, "Bu süreç, kalıcı bir ateşkese giden yolu bulmak için benim başkanlık etmeyi kabul ettiğim esaslı müzakerelerle ilerleyecek. Şu an bu anlaşma masada. Hamas bunu kabul etmelidir." yorumunu yaptı. Özel Temsilci Witkoff, açıklamasında, iddialarına rağmen "Hamas'a yeni bir öneri verilmediğini" belirtti. ABD'nin Orta Doğu Özel Temsilcisi Witkoff'un Gazze Şeridi’nde ateşkes önerisinin Hamas tarafından kabul edildiği bildirilmiş, söz konusu haber uluslararası medyaya yansımıştı.

Kaynak: AA


KKTC Cumhurbaşkanı Tatar: Rum tarafının terörize hareketleri artarak devam ediyor

KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nin ülkesinden mülk alanlara yönelik yürüttüğü tutuklama eylemlerini "terör faaliyeti" olarak nitelendirerek, "Rum tarafının terörize hareketleri artarak devam ediyor" ifadesini kullandı

A+ Yazı Boyutunu BüyütA- Yazı Boyutunu Küçült

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres'in Kıbrıs Şahsi Temsilcisi olarak yeniden atadığı Maria Angela Holguin Cuellar'i Cumhurbaşkanlığı Yerleşkesi'nde kabul etti. Tatar ile Cuellar arasında bir buçuk saat süren görüşmede, Kıbrıs'taki taraflar arasındaki meseleler masaya yatırıldı.


Görüşmenin ardından bir basın toplantısı düzenleyen KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, GKRY'nin KKTC'de mülk alanlara yönelik tutuklama eylemlerini eleştirerek, bu anlamdaki rahatsızlıklarını BM Genel Sekreteri Guterres'e iletmek üzere Cuellar'a aktardıklarını belirtti.

GKRY Lideri Nikos Hristodulidis'e daha önceki görüşmelerde KKTC'de mülk alanlara ilişkin yaptığı tutuklama eylemlerinin süreci olumsuz etkilediğini söylediğini ifade eden Tatar, KKTC'de mal-mülk alanlara yönelik Rumların tutuklama süreci sona ermeden hem BM gözetimindeki 3'lü toplantıdan hem de diğer görüşme konularından bir sonuç almanın mümkün olmadığını vurguladı. KKTC Cumhurbaşkanı Tatar, Rumların KKTC'ye yönelik daha önce de turizm ve eğitim sektörlerini hedef alan saldırılarda bulunduklarını hatırlatarak, ülkesinde mülk alanlara karşı yürüttüğü tutuklama eylemlerini "terör faaliyeti" olarak nitelendirdi.

"Bize diz çöktürmeyi amaçlayan bir hesap hatası"

Tatar, GKRY'nin zaten ambargo ve izolasyonlar altında olan KKTC'yi daha çok sıkıştırmaya çalıştığını ifade ederek şunları söyledi: "Rum tarafının terörize hareketleri artarak devam ediyor. Yapılan saldırılar, bize diz çöktürmeyi amaçlayan bir hesap hatası. Bu durumu da BM'ye ilettik. Mal-mülk meselelerinden dolayı büyük bir rahatsızlık var. Bu konular düzeltilmeden üçlü görüşme kimseye fayda sağlamayacak."

Cuellar iyimser konuştu

Görüşme sonrası BM Genel Sekreteri Guterres'in Kıbrıs Şahsi Temsilcisi Maria Angela Holguin Cuellar da Tatar'dan ayrı olarak basın mensuplarına açıklamalarda bulundu. Cuellar, KKTC Cumhurbaşkanı Tatar’ın mülkiyet konusundaki endişelerini dikkatlice dinlediğini belirterek, mart ayında Cenevre’de tarafların mutabık kaldığı Güven Yaratıcı Önlemler (GYÖ) konusunu ele aldıklarını, temmuzda New York’taki bir sonraki görüşme için bu konularda sonuç elde etmeleri gerektiğini kaydetti. KKTC Cumhurbaşkanı Tatar ile iyi bir görüşme gerçekleştirdiğini dile getiren Cuellar, 30 Mayıs'ta GKRY Lideri Hristodulidis ile tekrar bir araya geleceğini açıkladı. Cuellar, Kıbrıs konusunda elinden geleni yapmaya çalışacağını söyleyerek, somut sonuçlar için taraflar arasında bir köprü kuracağını da sözlerine ekledi. ​​​​​​​

Kaynak: AA


Trump'ın 3 milyar dolarlık yeni planı: Harvard'dan alıp ticaret okullarına vermeyi düşünüyorum

ABD Başkanı Donald Trump, Harvard Üniversitesi'nin 3 milyar dolarlık hibe parasını ticaret okullarına aktarmayı düşündüğünü belirtti

A+ Yazı Boyutunu BüyütA- Yazı Boyutunu Küçült

ABD Başkanı Donald Trump, Harvard Üniversitesi'nin bağışlardan toplanan gelirinden 3 milyar dolarlık kesinti yapıp, ticaret okullarına aktarmayı planladığını açıkladı. Trump, Truth Social hesabından yaptığı paylaşımda, "Çok antisemitik olan Harvard'dan 3 milyar dolarlık hibe parasını alıp, ülkemizin dört bir yanındaki ticaret okullarına vermeyi düşünüyorum" ifadesine yer verdi. 3 milyar doların ABD için "büyük bir yatırım" olacağını vurgulayan Trump, bu paraya ülkenin "çok ihtiyaç duyduğunu" belirtti.

Trump, daha önce talepte bulunmalarına rağmen Harvard yönetiminin yabancı öğrenci listesini "hala beklediklerini" vurguladığı paylaşımında, söz konusu listeye, "radikalleşmiş" uluslararası öğrencilerin belirlenmesi ve ABD'ye alınmaması için gerek duyulduğunu bildirdi. ABD Başkanı paylaşımında ayrıca şu ifadeleri kullandı: "Harvard bu belgeleri sunmada çok yavaş ve bunun iyi bir nedeni olabilir! Harvard'ın sahip olduğu en iyi şey, etrafta dolaşıp (kendileri için) en iyi yargıcı bulmuş olmalarıdır. Ama korkmayın, hükümet sonunda kazanacaktır!" Trump, dün yaptığı bir açıklamada, Harvard Üniversitesi öğrencilerinin yüzde 31'inin ABD dışından kabul edildiğini ve bu rakamın çok yüksek olduğunu söylemişti.

Trump ile Harvard arasındaki anlaşmazlık

Federal hükümet, aralarında Harvard'ın da olduğu birçok üniversiteyi, başta Filistin'e destek için düzenlenen kampüs protestoları ile çeşitlilik, eşitlik ve kapsayıcılık programlarını gerekçe göstererek federal fonlarını dondurmakla tehdit etmişti. Bu süreçte Adalet Bakanlığı, Sağlık ve İnsan Hizmetleri Bakanlığı, Eğitim Bakanlığı ve Genel Hizmetler İdaresi (GSA) ortaklığıyla "Antisemitizmle Mücadele Görev Gücü" kurulmuştu.

Trump yönetimi, Harvard'a sağlanan 2,2 milyar dolarlık fonun ve 60 milyon dolarlık sözleşme bedelinin dondurulmasına karar vermiş, üniversite de federal hükümetin fonları dondurmasının hukuka aykırı olduğunu savunarak, bu kararı engellemek üzere dava açmıştı. ABD İç Güvenlik Bakanı Kristi Noem, Harvard Üniversitesine mektup göndererek okulun uluslararası öğrenci kabulünün durdurulduğunu açıklamıştı. Öte yandan, Boston Bölge Yargıcı Allison Burroughs, İç Güvenlik Bakanlığının Harvard'a ilettiği bu kararı geçici olarak durdurmuştu.

Kaynak: AA


Hamas, ABD'nin ateşkes önergesini kabul etti

Filistinli kaynaklar, Hamas'ın ABD özel temsilcisi Steve Witkoff'un Gazze'de ateşkes önerisini kabul ettiğini duyurdu

A+ Yazı Boyutunu BüyütA- Yazı Boyutunu Küçült

Gruba yakın Filistinli bir yetkilinin Reuters'a verdiği bilgiye göre Hamas, ABD özel temsilcisi Steve Witkoff'un Gazze'de ateşkes önerisini kabul etti. Gazze Şeridi'nden kısmi çekilme karşılığında 10 rehinenin serbest bırakılmasını ve 70 günlük ateşkesi öngören yeni teklif, arabulucular aracılığıyla Hamas tarafından kabul edildi.

İsrail basını, bugünkü haberlerinde ateşkes teklifinin Hamas kabul etse bile Tel Aviv yönetimi tarafından reddedileceğini öne sürmüştü.


Lufthansa Tel Aviv uçuşlarını askıya almıştı: Süre tekrar uzatıldı

Alman hava yolu firması Lufthansa Grubu’nun, İsrail ordusunun Gazze Şeridi'nde son saldırılarının güvenlik endişelerini artırmasıyla Tel Aviv uçuşlarını askıya alma uygulamasını 15 Haziran’a kadar uzattığı açıklandı

A+ Yazı Boyutunu BüyütA- Yazı Boyutunu Küçült

Alman hava yolu firması Lufthansa Grubu, 4 Mayıs’ta askıya alınan Tel Aviv uçuşlarına ilişkin açıklama yaptı. Tel Aviv'e ve Tel Aviv'den yapılan uçuşların 15 Haziran günü sonuna kadar askıya alındığı belirtilen açıklamada, uçuş iptallerinden etkilenen yolcuların bilgilendirileceği, müsaitlik durumuna bağlı olarak alternatif uçuşlarda yeniden rezervasyon seçeneği sunulacağı kaydedildi.

Lufthansa Grubu, Eurowings, Swiss, Austrian Airlines, Brussels Airlines gibi firmaları bünyesinde bulunduruyor.

Uçuşları askıya almıştı

Grup, Husilerin İsrail'deki Ben Gurion Havalimanı'nı balistik füzeyle vurmasının ardından Tel Aviv uçuşlarını askıya almıştı.

Yemen'deki Husiler, 4 Mayıs'ta, Tel Aviv'deki Ben Gurion Havalimanı'nı balistik füzeyle vurmuştu.

Saldırı sonrasında limanda uçak iniş ve kalkışları askıya alınırken, füzenin düştüğü bölgede 15 metre çapında çukur oluştuğu aktarılmıştı. Aynı gün Husiler, İsrail'e dönük kapsamlı hava ablukası uygulayacaklarını duyurmuş, uluslararası hava yollarını İsrail'e uçuşlarını iptal etmeye çağırmıştı.

İsrail ise 5 Mayıs'ta Yemen'in batısındaki Hudeyde Limanı ile Bacil çimento fabrikasına saldırı düzenlemişti. Husiler, söz konusu saldırılarda 2 kişinin öldüğünü, 42 kişinin de yaralandığını duyurmuştu.

Grup, Tel Aviv uçuşlarını askıya alma uygulamasını 8 Haziran’a kadar uzattığını da açıklamıştı.


Fransa Cumhurbaşkanı Macron uçaktan inerken eşi tarafından tokatlandı

Vietnam'ı ziyaret eden Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, uçaktan inerken eşi Brigitte tarafından tokatlandı. Kameraya yansıyan görüntülerin ardından Elysee Sarayı açıklama yaparak 'Sadece bir stres anıydı' dedi

A+ Yazı Boyutunu BüyütA- Yazı Boyutunu Küçült

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Güneydoğu Asya tutuna bugün Vietnam'la başladı. Uçaktan inerken paylaşılan görüntülere göre Macron'un, Vietnam'a vardığında eşi Brigitte Macron ile bir tartışma yaşadığı anlaşılıyor. Görüntülerde Brigitte Macron'un, Fransa liderinin yüzüne bir tokat attığı görülüyor. Tartışmanın nedeni ise henüz  bilinmiyor.

Elysee Sarayı'ndan açıklama

Franceinfo’ya konuşan Elysee yetkilileri, olayla ilgili olarak “Cumhurbaşkanı ve eşinin yolculuk öncesi aralarında yaşadığı kısa bir sataşma anıydı. Sosyal medyada dolaşan görüntüler sahte ya da çarpıtılmış belgeler değildir ancak ortada bir tokat ya da şiddet durumu yoktur” ifadelerine yer verdi. Açıklamada ayrıca, “Bu an, çiftin aralarında baskıyı hafifletmeye çalıştıkları bir stres boşaltma anıydı. Komplo teorileri üretmeye uygun bir kareden ibarettir” denildi.

Macron'dan ilk açıklama

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Vietnam ziyareti sırasında eşi Brigitte Macron'la yaşadığı iddia edilen tartışmaya ilişkin açıklama yaptı. Macron, görüntülere açıklık getirerek eşiyle aralarında herhangi bir anlaşmazlık olmadığını belirtti.

Hanoi'de gazetecilere konuşan Macron, "Bu sadece bizim sık sık yaptığımız şakalaşmalardan biriydi" dedi. Fransız lider, daha önce de kendisiyle ilgili uyuşturucu madde kullandığı gibi asılsız iddiaların gündeme geldiğini hatırlatarak, "Bu tür görüntüler yanlış yorumlanıyor. Herkesin sakin olması gerekiyor" diye konuştu.


Muhalefet boykot kararı almıştı: Maduro, Venezuela seçimlerini açık ara kazandı

Venezuela'da muhalefetin boykot ettiği yerel ve genel seçimlere katılım oranı yüzde 42'de kaldı. Nicolas Maduro'nun liderlik ettiği Büyük Vatansever Kutup, 24 eyaletin 23'ünde seçimi kazandı

A+ Yazı Boyutunu BüyütA- Yazı Boyutunu Küçült

Venezuela'da dün düzenlenen parlamento ve bölgesel seçimleri Devlet Başkanı Nicolas Maduro liderliğindeki hükümet koalisyonu Büyük Vatansever Kutup (Gran Polo Patriotico GPP) kazandı.

Ulusal Seçim Konseyi (CNE) tarafından açıklanan ilk verilere göre Büyük Vatansever Kutup, oyların yüzde 82,68'ini elde etti.

Buna göre, Ulusal Meclisteki (AN) sandalyelerin çoğunluğunu kazanan GPP, aynı zamanda 24 eyalet valiliğinden 23'ünde başarılı oldu.

Sandığa katılım oranının yüzde 42,6 olduğu seçimlerde Ana Muhalefet Koalisyonu olan Demokratik İttifak, oyların yüzde 6,25'ini alırken Alianza UNTC yüzde 5,18 ve Alianza Fuerza Vecinal ise yüzde 2,57 ile sıralandı.

CNE Başkanı Elvis Amoroso, başkent Karakas'ta düzenlenen basın toplantısında iktidar ittifakının seçimde kullanılan 5 milyon 507 bin 324 oydan 4 milyon 553 bin 484'ünü aldığını bildirdi.

Seçim sürecinin "son derece" şeffaf şekilde tamamlandığını dile getiren Amoroso, "Dünyanın en iyi seçim sisteminin bulunduğu ülkede CNE'yi destekleyen uluslararası gözlemcilere teşekkür ediyoruz. Venezuela, dünyaya bir örnektir ve CNE'nin gücünü bir kez daha gösterdik." ifadelerini kullandı.

Yerel basına göre, Büyük Vatansever Kutup, hem Ulusal Mecliste hem de valilik seçiminde "büyük" zafer kazanırken muhalefet partileri ise seçimden umduğunu bulamadı.

Muhalif lider Maria Corina Machado, seçimlerin şeffaf olmayacağı gerekçesiyle destekçilerine boykot çağrısı yapmıştı.

Venezuela'da halk, genel ve bölgesel seçimler için sandık başına gitti

Ülkede 21 milyonu aşkın kayıtlı seçmen, 2026-2031 döneminde görev yapacak 24 eyalet valisi, Ulusal Meclisin (AN) 285 milletvekili ile 260 bölgesel meclis üyesini belirlemek üzere dün oy kullandı.

Bu seçimlerde Venezuela tarihinde ilk kez komşu ülke Guyana ile ihtilaflı olan, doğal kaynaklar açısından zengin Esequibo bölgesinde de bir vali, Ulusal Meclise 8 milletvekili ve 7 bölgesel yasama konseyi üyesi seçildi.

Maduro: Sabotaj şüphesiyle 50'den fazla kişi gözaltında

Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro, 25 Mayıs’ta düzenlenecek bölgesel ve valilik seçimlerini sabote etmeye yönelik planlara karıştığı gerekçesiyle 50'den fazla kişinin gözaltına alındığını açıkladı.

Başkent Karakas'ta partisinin düzenlediği mitingde destekçilerine seslenen Maduro, pazar günü tüm Venezuelalılardan sandığa giderek oy kullanmalarını istedi.

Maduro, "Şu ana kadar ülkeye bomba yerleştirmek veya şiddet eylemleri düzenlemek amacıyla seçimleri sabote etmeye çalışan 50’den fazla kişi, güvenlik güçlerinin başarılı operasyonlarıyla yakalandı." ifadesini kullandı.

Bolivarcı Ulusal Silahlı Kuvvetler'e (FANB) teşekkür eden Maduro, bu operasyonların "barışı garanti altına almak için mükemmel bir planın" parçası olduğunu belirtti.

Gözaltına alınan kişileri "paralı askerler" olarak nitelendiren Devlet Başkanı Maduro, yargının bu kişiler hakkında gereğini yapacağını da sözlerine ekledi.

Venezuela'da 25 Mayıs'ta, komşu ülke Guyana ile ihtilaflı Esequibo bölgesi dahil olmak üzere 24 eyalette valilik seçimlerinin yanı sıra Ulusal Meclis (AN) için milletvekili seçimleri yapılacak.

Kaynak: AA


ABD'de silahlı saldırı: 11 yaralı

ABD'nin Güney Carolina eyaletine bağlı Little River bölgesinde pazar gecesi düzenlenen silahlı saldırıda en az 11 kişi yaralandı. Polis olaya ilişkin detaylı bilgi paylaşmadı

A+ Yazı Boyutunu BüyütA- Yazı Boyutunu Küçült

Horry Bölgesi Polis Departmanı’nın açıklamasına göre, kimliği henüz belirlenemeyen kişilerce gerçekleştirilen saldırı yerel saatle 21.30 sularında Watson Caddesi'nde meydana geldi.

Yaralıların bir kısmı hastanelere ambulanslarla, bazıları ise özel araçlarla ulaştırıldı.

Polis, olayın ardından bölge halkına çevrede bulunmamaları çağrısında bulunurken, saldırının nedenine ya da olası şüphelilere ilişkin herhangi bir bilgi paylaşılmadı.

Olay yerinden gelen görüntülerde çok sayıda polis aracı ve ambulansın bölgede yoğunlaştığı görülürken, yetkililer saldırının "izole bir hadise" olduğunu ve topluma yönelik bir tehdit bulunmadığını bildirdi.

Yaralı sayısının artabileceği belirtilirken, polis olayla ilgili soruşturmanın aktif şekilde sürdüğünü duyurdu.


ABD Başkanı Trump: Putin tamamen çıldırdı

ABD Başkanı Donald Trump, gereksiz yere birçok kişiyi öldürmekle itham ettiği Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in "tamamen çıldırdığını" söyledi

A+ Yazı Boyutunu BüyütA- Yazı Boyutunu Küçült

Trump, Truth Social sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, dün Rus ordusunun Ukrayna'ya saldırı düzenlemesinin ardından Putin'in eylemlerini eleştirdi.

Putin ile uzun süredir çok iyi ilişkiler yürüttüklerine işaret eden Trump, "Ancak ona bir şeyler oldu. Tamamen çıldırdı. Gereksiz yere birçok insanı öldürüyor." ifadesini kullandı.

Trump, Rusya'nın Ukrayna'ya durup dururken füze ve insansız hava araçlarıyla saldırdığını belirterek, "(Putin'in) Her zaman Ukrayna'nın tamamını istediğini söylemiştim sadece bir kısmını değil. Şimdi belki de bu doğru çıkıyor ama eğer bunu yaparsa bu Rusya'nın çöküşüne yol açar" dedi.

Zelenski'yi de eleştirdi

Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski'yi de eleştiren Trump, "Başkan Zelenski bu şekilde konuşarak ülkesine hiçbir iyilik yapmıyor. Ağzından çıkan her şey sorun yaratıyor, bundan hoşlanmıyorum, buna bir son verse iyi olur." açıklamasında bulundu.

Trump, Rusya ve Ukrayna arasındaki savaşın kendi başkanlık döneminde olsaydı başlamayacağını savunarak, "Bu Zelenski, Putin ve (Eski ABD Başkanı Joe) Biden'ın savaşıdır. Ben yalnızca, beceriksizlik ve nefretle başlatılmış bu büyük ve çirkin yangınları söndürmeye yardım ediyorum" ifadesini kullandı.

Ukrayna İçişleri Bakanı İgor Klimenko, Rus ordusunun dün Ukrayna'ya füze ve insansız hava araçlarıyla (İHA) düzenlediği saldırılarda 12 kişinin yaşamını yitirdiğini, 60'tan fazla kişinin yaralandığını duyurmuştu.

Zelenski: Ruslar, yaklaşık 70 füze ve 300'e yakın İHA ile saldırı düzenledi

Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski yaptığı yazılı açıklamada, Rus ordusunun, ülkesine yaklaşık 70 füze ve 300'e yakın İHA ile saldırı gerçekleştirdiğini bildirmişti.

Müttefik ülkelere Rusya'ya baskı yapmaları çağrısını yineleyen Zelenski, "Amerika'nın sessizliği, dünyadaki diğerlerinin sessizliği (Rusya Devlet Başkanı Vladimir) Putin'i sadece cesaretlendiriyor." değerlendirmesinde bulunmuştu.

Kaynak: AA


Trump: İran ile nükleer müzakerelerde önemli ilerleme kaydettik

ABD Başkanı Donald Trump, İran ile nükleer müzakerelerde "önemli ilerleme" kaydedildiğini belirterek, kısa süre içinde görüşmelerden olumlu haberler gelebileceğini söyledi

A+ Yazı Boyutunu BüyütA- Yazı Boyutunu Küçült

Trump, Morristown Havaalanı'nda Air Force One uçağına binmeden önce gazetecilerin sorularını cevapladı. ABD ve İran arasında yürütülen müzakerelerde "önemli ilerleme" kaydedildiğini vurgulayan Trump, "Ne olacağını göreceğiz ama bence İran cephesinden iyi haberler alabiliriz" dedi.

Trump, bir gazetecinin nükleer müzakereler kapsamında İran ile yeni temaslar olup olmayacağı sorusuna, "Çok yakında. Yarın ne olacağını size söyleyemem. İran görüşmelerinin çok iyi gittiğini söyleyebilirim. Bunun olmasını çok isterim. Çünkü bombaların atılmadığı ve insanların hayatını kaybetmediğini görmeyi çok isterim. Bunun gerçekleşmesini gerçekten çok isterim." yanıtını verdi.

Gazze'deki duruma da değinen Trump, ABD'nin hem İsrail hem de Hamas yetkilileriyle doğrudan temas halinde olduğunu belirtti.

Trump, "Bu durumu mümkün olan en kısa sürede durdurup durduramayacağımıza bakmak istiyoruz." ifadelerini kullandı.

İran-ABD arasındaki nükleer müzakere süreci

İran ile ABD arasındaki nükleer müzakere sürecinde, Tahran'ın uranyum zenginleştirme konusu, iki ülke arasında temel anlaşmazlık noktası olmaya devam ediyor.

İran, nükleer programını atom bombası üretmesine engel olacak şekilde kısıtlama karşılığında yaptırımların kaldırılmasını istiyor.

Daha önceki açıklamalarında Tahran'ın düşük düzeyde uranyum zenginleştirmesini kabul edeceklerini söyleyen ABD'li yetkililer, son zamanlarda İran'ın her düzeyde uranyum zenginleştirme işlemini durdurmasını talep ettiklerini belirtiyor.

İran Dışişleri Bakanı Erakçi, ABD'nin müzakerelerde Tahran'ın uranyum zenginleştirme faaliyetlerini tamamen durdurması talebinin ardından beşinci tur müzakerelere katılıp katılmama konusunda henüz karar vermediklerini söylemişti.

Kaynak: AA


Trump, AB'ye uygulanacak yüzde 50'lik tarifeyi 9 Temmuz'a erteledi

ABD Başkanı Donald Trump, 1 Haziran'dan itibaren Avrupa Birliği'ne (AB) doğrudan yüzde 50 tarife uygulanmasına yönelik kararını 9 Temmuz 2025'e ertelediğini duyurdu. Trump ayrıca AB Komisyonu Başkanı von der Leyen'e teşekkürlerini iletti

A+ Yazı Boyutunu BüyütA- Yazı Boyutunu Küçült

ABD Başkanı Donald Trump, Truth Social sosyal medya hesabından AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen ile yaptığı telefon görüşmesine ilişkin paylaşımda bulundu.

Von der Leyen'in 1 Haziran olarak belirlenen yüzde 50'lik tarife için ek süre talebinde bulunduğunu aktaran Trump, bu talep üzerine son tarihi 9 Temmuz 2025'e ertelediğini kaydetti.

Trump, AB ve ABD arasındaki ticaret görüşmelerinin hızla başlayacağını belirten von der Leyen'e konuya gösterdiği ilgiden dolayı teşekkür etti.

Von der Leyen ise sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, Trump'la iyi bir görüşme yaptığına işaret ederek "AB ve ABD dünyanın en önemli ve yakın ticaret ilişkisini paylaşıyor" ifadesini kullanmıştı.

ABD'nin AB'ye yönelik ek tarifeleri

Trump, 23 Mayıs'ta Truth Social sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, AB ile yürütülen ticaret görüşmelerinde ilerleme sağlanmadığını belirterek, "Bu nedenle 1 Haziran'dan itibaren AB'ye doğrudan yüzde 50'lik bir tarife uygulanmasını öneriyorum. Ancak ürün ABD'de kurulmuş ya da üretilmişse gümrük vergisi uygulanmayacak" ifadelerini kullanmıştı.

ABD Hazine Bakanı Scott Bessent de, Trump’ın, ticaret müzakerelerinde AB’nin sunduğu tekliflerin diğer önemli ticaret ortaklarından gelenlerle aynı "kalitede" olmadığını düşündüğünü belirterek, Birliğe yönelik son tarife açıklamalarının AB’yi "harekete geçirmesini" umduğunu belirtmişti.

ABD Başkanı Trump, nisan ayı başında aralarında Çin, AB ve ASEAN ülkelerinin de olduğu ticaret ortaklarına "karşılıklı tarifeler" kapsamında ek gümrük vergileri açıklamıştı.

Çin'in karşılık vermesiyle iki ülke arasında tarife restleşmesi başlamış, Washington yönetimi de AB ve diğer ülkelere getirdiği ek tarifeleri 90 gün erteleme kararı almıştı.

ABD'nin AB'ye yönelik ek tariflere verdiği 90 günlük süre 9 Temmuz'da sona erecek.

Kaynak: AA


Hizbullah lideri Kasım: İsrail ateşkesi 3 bin 300 kez ihlal etti

Hizbullah lideri Kasım, İsrail ile Lübnan arasında Kasım 2024'te yapılan ateşkes anlaşmasına ilişkin, "Lübnan devleti de bizler de anlaşmaya tam bağlı kaldık. İsrail ise anlaşmayı 3 bin 300 kez ihlal etti" dedi

A+ Yazı Boyutunu BüyütA- Yazı Boyutunu Küçült

Hizbullah Genel Sekreteri Naim Kasım, Lübnan devleti ile İsrail arasında sağlanan dolaylı ateşkes anlaşmasına kendilerinin tam olarak bağlı kaldığını ancak İsrail'in söz konusu anlaşmayı 3 bin 300 kez ihlal ettiğini söyledi. Kasım, Lübnan'da 22 yıl süren İsrail işgalinin sona erişinin 25. yıl dönümü dolayısıyla bir televizyon konuşması yaptı.

"Bundan böyle bizden fazlası istenemez"

İsrail ile Hizbullah arasında yaşanan son çatışmaları hatırlatan Kasım, "Yaşanan çatışmaların ardından Lübnan devleti, İsrail'le dolaylı bir anlaşma yaptı. Lübnan devleti de bizler de anlaşmaya tam bağlı kaldık. İsrail ise anlaşmayı 3 bin 300 kez ihlal etti" dedi. İsrail'in birkaç ihlalinden değil, hala devam eden saldırılarından söz ettiklerini dile getiren Kasım, sözlerini şöyle sürdürdü: "İsrail'in saldırılarına maruz kalmaya devam ediyoruz. Herkes bilsin ki bundan böyle bizden fazlası istenemez, İsrail işgal ettiği noktalardan çekilsin, esirleri serbest bıraksın, ateşkese uysun ve sonrasında ne konuşulacaksa konuşulur."

"Trump başarılı olmak istiyorsa İsrail'den kurtulmalı"

Lübnan'a yönelik İsrail ihlallerinden dolayı ABD'yi suçlayan Kasım, İsrail'in hem Lübnan'a hem Gazze'ye yönelik saldırılarını ABD himayesinde sürdürdüğünü ifade etti. Ateşkes ihlallerinin Lübnan devletinin sorumluluğu olduğunu söyleyen Kasım, Lübnan devletinin sorumluluğunu yerinde getirmekte başarısız kalması halinde başka seçeneklerin var olduğuna işaret etti. ABD'nin Lübnan'a baskı kurarak İsrail şartlarını dayatma konusunda sonuç elde edemeyeceğini savunan Kasım, ABD Başkanı Donald Trump'ın dünya ekonomisini kontrol etme planında başarılı olmak istiyorsa İsrail'den kurtulması gerektiğini söyledi.

İsrail ile Lübnan arasında 27 Kasım 2024'te yapılan ateşkes anlaşmasına rağmen İsrail sıklıkla anlaşmayı ihlal ediyor. Lübnan'a yönelik kara saldırıları sırasında sınır hattındaki beldelere giren İsrail ordusu, ateşkes anlaşmasındaki geri çekilme maddesine rağmen 5 noktada varlığını sürdürüyor. Hava ve kara saldırılarıyla sınıra yakın beldelerde büyük yıkıma yol açan İsrail, ateşkesin üzerinden aylar geçmesine rağmen Lübnan'ın güneyinde araçları ve bazı noktaları insansız hava araçlarıyla hedef almaya devam ediyor.

Kaynak: AA


İran ile Fransa arasında 'Cannes' polemiği: Altın Palmiye kazanan Penahi'nin 'özgürlük' çağrısı krize yol açtı

Cannes'da 'Sadece Bir Kazaydı' filmiyle Altın Palmiye kazanan İranlı yönetmen Penahi'nin 'özgürlük' çağrısı İran ile Fransa arasında polemiğe neden oldu. Fransa Dışişleri Bakanı Barrot'un Penahi'ye destek vermesi üzerine Fransa'nın Tahran'daki maslahatgüzarı Dışişleri Bakanlığı'na çağrıldı

A+ Yazı Boyutunu BüyütA- Yazı Boyutunu Küçült

İran, Cannes Film Festivali'nde ödül alan ünlü İranlı muhalif yönetmenin ülkede 'özgürlük' çağrısında bulunmasına Fransa'nın destek vermesi üzerine bu ülkenin Tahran Maslahatgüzarı'nı Dışişleri Bakanlığına çağırdı. Cannes Film Festivali'nde dün 'Sadece Bir Kazaydı' adlı filmiyle Altın Palmiye ödülü alan İranlı yönetmen Cafer Penahi'nin ödül töreninde yaptığı konuşmada, "tüm İranlıları özgürlük için birleşmeye çağırması" İran'da devlete ait medya kuruluşunda tepki çekti. Fars Haber Ajansı, Penahi'ye Altın Palmiye ödülünün 'siyasi saiklerle' verildiğini öne sürerken, Öğrenci Haber Ağı SNN ise Penahi'yi 'ülkesini satan bir ajan' olarak nitelendirdi.

Fransız bakandan Penahi'nin çağrısına destek

Penahi'nin İran'da 'özgürlük' çağrısına Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Noël Barrot da X sosyal medya hesabından paylaştığı mesajla destek verdi. Barrot paylaşımında, "Cafer Penahi, İran rejiminin zulmüne karşı bir direniş göstergesi olarak her yerdeki tüm özgürlük savaşçıları için umutları yeniden canlandıran bir Altın Palmiye Ödülü'ne layık görüldü" ifadelerini kullandı. Bunun üzerine İran Dışişleri Bakanlığı, Fransa'nın Tahran'daki maslahatgüzarını çağırarak, Fransız bakanın ifadelerinin "İran'ın içişlerine açık bir müdahale" olarak kabul edildiğini kendisine iletti.

İranlı bakandan Fransa'ya: Hiçbir ahlaki otoriteniz yok

Fransa'nın İran'da 'özgürlük' çağrısına verdiği destek mesajına ilişkin X sosyal medya hesabından paylaşım yapan İran Dışişleri Bakanı Abbas Erakçi, Fransa'nın insanlığa karşı işlediği suçlardan hakkında Uluslararası Ceza Mahkemesi tarafından tutuklama kararı çıkarılan İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'ya verdiği destekle ilgili bir ekran görüntüsü paylaşarak şu ifadeleri yazdı: "Fransa'nın 'insan hakları aktivizmini' alay konusu yapan birçok ihlali oldu ancak belki de hiçbir şey ikiyüzlülüğü, Fransızların İsrail rejimine ve savaş suçlarına yaklaşımı kadar belirgin hale getirmemiştir. Biz İranlılara ders vermeyin. Hiçbir ahlaki otoriteniz yok."

İranlı ünlü yönetmen 2010'da bir yıl önceki cumhurbaşkanlığı seçimlerinden sonra çıkan olaylara destek verdiği gerekçesiyle 6 yıl hapis cezasına çarptırılmıştı. Buna rağmen cezası infaz edilmeyen Penahi, Mahsa Emini gösterilerinde protestoculara karşı güç kullanımını eleştiren bildiriyi imzaladığı gerekçesiyle Temmuz 2022'de cezasını çekmek üzere tutuklanmıştı. Penahi, daha sonra hapisten çıkmış ancak ülkede mesleki faaliyetler yapması yasaklanmıştı.

Kaynak: AA



Trump'la görüşmenin ardından: AB'den 'müzakereleri hızlandırmaya hazırız' mesajı

AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, ABD Başkanı Donald Trump'la telefon görüşmesinin ardından yaptığı açıklamada, Avrupa'nın ticaret anlaşması görüşmelerini hızlı ve kararlı bir şekilde ilerletmeye hazır olduğunu vurguladı

A+ Yazı Boyutunu BüyütA- Yazı Boyutunu Küçült

Avrupa Birliği (AB) Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, ABD ile yürütülen ticaret anlaşması müzakerelerini hızlandırmaya hazır olduklarını açıkladı. Von der Leyen, ABD Başkanı Donald Trump'la gerçekleştirdiği telefon görüşmesinin ardından sosyal medya hesabından paylaşımda bulundu. Trump'la iyi bir görüşme yaptığına işaret eden von der Leyen, "AB ve ABD dünyanın en önemli ve yakın ticaret ilişkisini paylaşıyor" ifadesini kullandı.

Von der Leyen, Avrupa'nın ticaret anlaşması görüşmelerini hızlı ve kararlı bir şekilde ilerletmeye hazır olduğuna dikkati çekerek, "İyi bir anlaşmaya varmak için 9 Temmuz'a kadar zamana ihtiyacımız olacak" değerlendirmesinde bulundu. Trump, 23 Mayıs'ta Truth Social sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, AB ile yürütülen ticaret görüşmelerinde ilerleme sağlanmadığını belirterek, "Bu nedenle 1 Haziran'dan itibaren AB'ye doğrudan yüzde 50'lik bir tarife uygulanmasını öneriyorum. Ancak ürün ABD'de kurulmuş ya da üretilmişse gümrük vergisi uygulanmayacak" ifadelerini kullanmıştı.

ABD Hazine Bakanı Scott Bessent de, Trump’ın, ticaret müzakerelerinde AB’nin sunduğu tekliflerin diğer önemli ticaret ortaklarından gelenlerle aynı "kalitede" olmadığını düşündüğünü belirterek, Birliğe yönelik son tarife açıklamalarının AB’yi "harekete geçirmesini" umduğunu belirtmişti. ABD Başkanı Trump, nisan ayı başında aralarında Çin, AB ve ASEAN ülkelerinin de olduğu ticaret ortaklarına "karşılıklı tarifeler" kapsamında ek gümrük vergileri açıklamıştı. Çin'in karşılık vermesiyle iki ülke arasında tarife restleşmesi başlamış, Washington yönetimi de AB ve diğer ülkelere getirdiği ek tarifeleri 90 gün erteleme kararı almıştı. ABD'nin AB'ye yönelik ek tarifelere verdiği 90 günlük süre 9 Temmuz'da sona erecek.

Kaynak: AA


İsrail Genelkurmay Başkanı Zamir'den Şin-Bet şefi Zini'ye 'ebedi savaş' yanıtı

İsrail Genelkurmay Başkanı Zami, Yüksek Mahkeme'nin aksi yöndeki kararına rağmen iç istihbarat teşkilatı Şin-Bet'in başına atanan Zini'nin "ebedi savaş" açıklamasına yanıt verdi. Zamir, "Bu sonsuz bir savaş değil. Hedeflere ulaşılması istikametinde savaşı kısaltmak için hareket edeceğiz" dedi

A+ Yazı Boyutunu BüyütA- Yazı Boyutunu Küçült

İsrail Genelkurmay Başkanı Eyal Zamir, Başbakan Binyamin Netanyahu'nun Yüksek Mahkeme kararına rağmen iç istihbarat şefi olarak atadığı Tümgeneral David Zini'nin Gazze Şeridi'nde "ebedi bir savaş" yürüttükleri açıklamasına "sonsuz bir savaşta" olmadıkları cevabını verdi. The Times of Israel gazetesinin haberine göre, Gazze Şeridi'nin güneyinde işgal ettikleri Han Yunus kentine giden Genelkurmay Başkanı Zamir açıklamalarda bulundu.

"Savaşı kısaltmak için hareket edeceğiz"

Zini'nin, İsrail basınına yansıyan, ateşkes ve esir takası anlaşmasına karşı olduğu yönündeki açıklamalarına karşı Genelkurmay Başkanı Zamir, "Bu sonsuz bir savaş değil. Hedeflere ulaşılması istikametinde savaşı kısaltmak için hareket edeceğiz" ifadelerini kullandı. Yaklaşık 20 aydır şiddetli saldırı altında tuttukları Gazze Şeridi'nde "kesin zafer" elde etmeyi amaçladıklarını belirten Zamir, esirleri geri getirmek, Hamas'ı yenmek için tüm imkanlarını kullanacaklarını öne sürdü.

Zini, ateşkes ve esir takası anlaşmasına karşı 

İsrail'de yayın yapan Kanal 12 televizyonuna konuşan kaynaklar, Netanyahu'nun Şin-Bet'in başına atadığını duyurduğu Tümgeneral Zini'nin Gazze'de ateşkes ve esir takası anlaşmasına karşı olduğunu güvenlik toplantılarında çok kez dile getirdiğini aktarmıştı. Zini'nin, "Esir takası anlaşmalarına karşıyım. Bu ebedi bir savaştır" ifadelerini kullandığı aktarılmıştı. İsrail devlet televizyonu KAN, Başbakan Binyamin Netayahu'nun Genelkurmay Başkanı Zamir'e haber vermeksizin Tümgeneral Zini’yi Şin-Bet Direktörü olarak atama kararı aldığı bildirmişti. İsrail Genelkurmay Başkanı'nın kendisinden habersiz alınan karara çok kızdığı ve Zini'yi görüşmeye çağırdığı aktarılmıştı.

Yüksek Mahkeme kararına rağmen Şin-Bet’in başına atadı

İsrail Başbakanı Netanyahu'nun Şin-Bet Direktörü Bar'ı görevden alma kararı, İsrail'de yoğun tartışmalara ve protestolara neden olmuştu. Konu yargıya taşınmış, İsrail Yüksek Mahkemesi, Netanyahu'nun Bar'ı görevden almasının yasal olmadığına hükmetmişti.

Mahkeme, Netanyahu'nun başta "Katargate" olmak üzere çevresindeki kişilerle ilgili soruşturmalar nedeniyle Şin-Bet Direktörü'yle çıkar çatışması yaşadığı bir dönemde, dayanaksız ve yargısız bir şekilde söz konusu kararı aldığına dikkati çekmişti. Buna karşın Netanyahu 22 Mayıs'ta yeni bir atama yapmış, atama kararının Bar'ın görevden alınmasına ilişkin hukuki inceleme tamamlanmadan yerine birini atama yetkisinin bulunmadığı yönündeki savcılık kararıyla çeliştiği belirtilmişti.

Kaynak: AA


WFP'ye göre izin verilen yardımlar 'denizde bir damla': Gazze'de 500 bin kişi aşırı gıda güvensizliği altında

BM Dünya Gıda Programı İcra Direktörü Cindy McCain, İsrail’in Gazze'ye çok az sayıda yardımın girmesine izin verdiğini söyledi. McCain, "Şu an Gazze'de aşırı gıda güvensizliği altında 500 bin kişi var ve onlara yardımcı olmazsak kıtlığın eşiğine gelebilirler" dedi

A+ Yazı Boyutunu BüyütA- Yazı Boyutunu Küçült

Birleşmiş Milletler (BM) Dünya Gıda Programı (WFP) İcra Direktörü Cindy McCain, insani durumu 'felaket' olarak nitelediği Gazze'de şu an aşırı gıda güvensizliği altında 500 bin kişi bulunduğunu belirterek, onlara yardımcı olunmazsa kıtlığın eşiğine gelebilecekleri uyarısında bulundu. McCain, ABD'de yayın yapan ulusal CBS kanalına verdiği mülakatta, Gazze'ye yönelik insani yardımların durumunu değerlendirdi.

"Öncelikle bunun bir felaket olduğu gerçeğiyle başlayalım" diyen McCain, İsrail’in Gazze'ye çok az sayıda yardımın girmesine izin verdiğini ifade ederek, "Bu denizde bir damla. Şu an Gazze'de aşırı gıda güvensizliği altında 500 bin kişi var ve onlara yardımcı olmazsak kıtlığın eşiğine gelebilirler" diye konuştu. Gazze'ye insani yardımların mutlaka ulaştırılması gerektiğini vurgulayan McCain, ateşkes döneminde günde yaklaşık 600 yardım TIR'ının bölgeye giriş yaptığını ancak bu sayının şu anda yaklaşık 100'e düştüğünü belirtti. McCain, ayrıca, bu TIR'ların hangi yol ve bölgelere yönlendirileceği konusunda İsrailli yetkililerin tutarsız davrandığını ifade etti.

"Bu insanların açlıktan ölmesini izlememize izin verilmemeli"

İsrail'in iddia ettiği Hamas’ın yardım kamyonlarını yağmaladığı yönündeki soruya da McCain, şöyle cevap verdi: "Hayır, hiç de değil. Bakın, bu insanlar çaresiz ve Dünya Gıda Programı TIR'ının geldiğini görüyorlar ve ona doğru koşuyorlar. Bunun Hamas'la, herhangi bir organize suçla veya başka bir şeyle alakası yok. Bu sadece bu insanların açlıktan ölmesiyle alakalı ve bu insanlar gerçekten çaresiz." McCain, uluslararası topluma, yardımların ulaştırılabilmesi için İsrail'e baskı yapılması çağrısında bulunarak, "Oturup bu insanların açlıktan ölmesini izlememize izin verilmemeli" dedi.

İsrail ordusunun, Gazze'de yardımların "Amerikan planı" kapsamında ABD'li şirketler aracılığıyla dağıtılacağı yönündeki açıklamalarıyla ilgili olarak McCain, böyle bir plan hakkında kendilerine bilgi verilmediğini söyledi. McCain, "En iyi bildiğimiz işi yapmaya devam ediyoruz ve insanların beslenmesine yardımcı olacaksa herkesle çalışmaya hazırız" ifadelerini kullandı.

İsrail, Gazze'deki yardım dağıtımını tekeline almayı hedefliyor

İsrail'in, Gazze Şeridi'ndeki insani yardım dağıtımını İsrail ordusu gözetiminde özel ABD'li şirketler vasıtasıyla gerçekleştirilecek yeni bir mekanizmayla tekeline almayı amaçladığı belirtiliyor. Yedioth Ahronot gazetesinin haberine göre, söz konusu plana göre Gazze Şeridi'ne insani yardım girişi ve Filistinlilere dağıtımın 14 Mayıs'ta kurulduğu açıklanan ABD güdümündeki İsrail'in desteklediği "Gazze İnsani Yardım Vakfı" üzerinden yapılacağı bildiriliyor.

Buna göre, yardım tırlarının İsrail ordusunun kontrolünde dağıtım merkezlerine getirileceği, İsrail ordusu havadan gözetleme yaparken, etrafı toprak setlerle yükseltilmiş ve silahlı Amerikan "güvenlik personeli" tarafından korunacak merkezlerde dağıtımın gerçekleştirileceği ifade ediliyor İsrail, BM ve uluslararası bağışçılara yeni kurulan Gazze İnsani Yardım Vakfı ile çalışması için baskı kuruyor. Buna karşın, Birleşmiş Milletler, çatışma tarafı bir grup tarafından yardımların dağıtılmasının BM prensiplerine aykırı olduğu için buna katılmayı reddediyor.

Kaynak: AA


ABD ordusu 'askerliği teşvik' için son üç yılda 6 milyar dolardan fazla harcadı

Pentagon verilerine göre, ABD ordusu asker alım ve görevde kalma oranlarını artırmak için son üç yılda teşvik programlarına 6 milyar dolardan fazla harcadı

A+ Yazı Boyutunu BüyütA- Yazı Boyutunu Küçült

ABD ordusu, Covid-19 salgını sırasında düşen asker alımı ve görevde kalma oranlarını artırmak amacıyla son üç yılda 6 milyar dolardan fazla harcama yaptı. Savunma Bakanlığı verilerine göre, son yıllarda gençleri askerlik hizmetine teşvik etmek için milyarlarca dolarlık bütçe ayrıldı. Özellikle Covid-19 salgınıyla düşen asker alım ve görevde kalma oranlarını artırmak için ABD ordusu, son üç yılda teşvik programlarına 6 milyar dolar kaynak ayırdı. ABD ordusu, yeni asker alımı için 2022'de 527,1 milyon, 2023'te 755,5 milyon ve 2024'te 805,2 milyon dolar harcadı. Mevcut personelin görevde kalmasını teşvik amacıyla ise 2022'de 1,19 milyar, 2023'te 1,76 milyar ve 2024'te 2,09 milyar dolar kaynak ayrıldı.

ABD'de asker alımları gönüllülük esasına dayanıyor. Lise mezunu, 17-42 yaş arası ABD vatandaşı kadın ve erkekler orduya katılmak için başvuruda bulunabiliyor. Katılımı teşvik etmek amacıyla ABD ordusu; askerlik sonrası eğitim desteği, öğrenci kredisi geri ödemesi, garantili maaş, ikramiye ve çeşitli ödenekler gibi finansal avantajlar sunuyor.

Kaynak: AA



 
 
 

Son Yazılar

Hepsini Gör
gazze

İsrailli bir yetkili Haaretz'e yaptığı açıklamada, İsrail'in Hamas ile devam eden müzakereler kapsamında Gazze savaşını ilk kez sona...

 
 
 
20

Zelenski'den 'biz hazırız' mesajı: Üçüncü tur müzakereler gelecek hafta yapılsın Ukrayna Devlet Başkanı Zelenski, Rusya'ya üçüncü tur...

 
 
 
kıbrıs israil

. Stratejik Konum ve Jeopolitik Hesaplar Doğu Akdeniz Üçgeni:  Güney Kıbrıs, İsrail ve Yunanistan arasında oluşturulan enerji ve savunma...

 
 
 

Commentaires


©2023 copyright by MD all rights reserved

bottom of page