23 Mayıs
- mutlunecmettin
- 23 May
- 20 dakikada okunur
Las Vegas’ta silahlı saldırı: Felakete ramak kala saldırgan öldürüldü
Las Vegas’ta bir spor salonunda yaşanan silahlı saldırıda 1 kişi hayatını kaybetti, 3 kişi yaralandı. Saldırgan Daniel Ortega polis tarafından vurularak etkisiz hale getirildi, olayın görüntüleri dünya basınında ses getirdi
A+ Yazı Boyutunu BüyütA- Yazı Boyutunu Küçült
Las Vegas’ta geçtiğimiz Cuma günü bir spor salonunda gerçekleşen ölümcül silahlı saldırı sırasında saldırganın silahında meydana gelen bir arıza, polis yetkililerine göre olayın toplu can kaybına dönüşmesini büyük ölçüde engelledi. Polis, saldırganın kimliğini 34 yaşındaki Daniel Ortega olarak açıkladı.
Las Vegas'ın kuzeyinde yaşayan Ortega, Rainbow Bulvarı yakınındaki Vegas Drive üzerinde bulunan Las Vegas Athletic Club’da gerçekleştirdiği saldırının ardından polis tarafından vurularak öldürüldü. İşletme yetkilileri, Cuma günü yaşanan saldırıda uzun süredir salonda çalışan Edgar Quinonez’in hayatını kaybettiğini Cumartesi günü doğruladı. Saldırıda üç kişi daha yaralandı. Polisin paylaştığı vücut kamerası görüntülerinde, Ortega’nın polis tarafından vurulmadan hemen önceki anları yer aldı.
Doğrudan çalışana yöneldi
16 Mayıs günü saat 13:30’dan hemen sonra, Ortega spor salonuna geldi. Yanında Olympic Arms marka PCR-223 kalibreli bir tüfek ve çok sayıda mermi şarjörü taşıyordu. Bu bilgiyi Las Vegas Metropolitan Polis Departmanı (LVMPD) Asistan Şerifi Jamie Prosser basına açıkladı.
Ortega, spor salonundan çıkan birçok kişinin yanından geçerek, ön büroda görev yapan bir çalışana doğru ilerledi. İkinci bir çalışan, Ortega’ya yaklaştı ve ikili kısa bir diyalog yaşadı. Ortega tüfeğini kaldırıp ateş açmaya başladığında çalışan kaçmaya çalıştı fakat vuruldu.
Saldırgan, vurduğu çalışanı iş yerinin iç kısımlarına kadar takip ederek ateş etmeyi sürdürdü. Ardından ön lobiye geri dönerek ateşe devam etti. Ortega’nın silahı burada tutukluk yaptı. Saat 13:35 sularında çok sayıda kişi 911 hattını arayarak durumu bildirdi. Bir ihbarda bulunan kişi, “Sanırım içeri AR tarzı bir silahla biri girdi,” dedi. İhbar sırasında silah sesleri de duyuldu.
Saat 13:39’da Polis Memurları Kaid Urban, Skeeter Black ve Aaron Javier spor salonuna ulaştı. Üçü birlikte ön kapıya ilerledi ve Ortega’yı gördü. Polis memuru görür görmez Ortega'yı otomatik tüfekle vurdu, Ortega olay yerinde yapılan bütün müdahaleye rağmen hayatını kaybetti.
Salonda düzenli olarak spor yapıyordu
Polis, tarafından yapılan basın açıklamasında, Ortega’nın saldırı motivasyonuna dair henüz net bir bulguya ulaşamadıklarını söyledi. Ortega'nın spor salonunun bir üyesi olduğunu ve düzenli olarak burada spor yaptığını aktaran yetkililer, saldırgan ile hayatını kaybeden çalışan arasında doğrudan bir bağlantı tespit edilmediğini de vurguladı.
Ortega hayatta olsaydı nelerden suçlanacaktı?
Bir kişiyi öldürmekten birinci derece cinayet
Üç kişiye yönelik saldırıdan üç ayrı cinayete teşebbüs
Polis memurlarına yönelik saldırıdan üç ayrı ağır ceza
Diğer sivillere yönelik saldırılardan beş ayrı ağır ceza
Kaynak: Gazete Oksijen
İsrail'in 'gıda planı' deşifre oldu | 14 sayfalık rapor: BM devre dışı, herkesi aynı noktaya topluyorlar
İsrail’in Gazze’ye yönelik son kara harekatı sürerken, GHF adlı yeni bir vakıf aracılığıyla bölgeye gönderilen gıda yardımları uluslararası tartışma yarattı. Yardım planının arkasındaki nedeni ise Orta Doğu medyası ortaya çıkardı
A+ Yazı Boyutunu BüyütA- Yazı Boyutunu Küçült
İsrail Gazze'ye yönelik geçtiğimiz hafta yeni ve geniş çaplı bir kara harekatı başlattı. Saldırılarda her gün onlarca insan hayatını kaybederken Gazze'deki en büyük krizlerden biri de gıda. İsrail kanadı gıda krizi üzerinden Gazze'lileri bölgenin güneyinde bulunan Refah'a yöneltmek istiyor hatta bunun için de Birleşmiş Milletler'i dahi devre dışı bırakmak üzere.
Gazze İnsani Vakfı (GHF) adı verilen oluşumla birlikte bölgeye gıda yardımı gönderdiğini öne süren İsrail ve vakıf eleştirilerin odağı haline geldi. İnsan hakları ve yardım kuruluşları, hükümetlere ve uluslararası insani yardım camiasına çağrıda bulunarak, GHF modelinin reddedilmesini ve “yalnızca işgalci güçle iş birliği yapanlara değil, tüm yardım kuruluşlarına” Gazze’ye erişim hakkı tanınmasını talep etti.
14 sayfalık rapor sızdı, paralı askerler 'yardım' dağıtacak
GHF, kamuoyunun gündemine birkaç hafta önce girdi. ABD’li insani yardım uzmanları, finansçılar ve paralı askerlerden oluşan bir ekip tarafından yönetilen vakıf, Gazze için geliştirilen tartışmalı yeni İsrail planının uygulayıcısı olarak öne çıktı. Plan kapsamında, Gazze’nin güneyinde özel güvenlik şirketlerinin denetiminde sınırlı sayıda dağıtım merkezi kurulacak ve gıda ile diğer ihtiyaç malzemeleri bu noktalardan dağıtılacak.
İsrail Güvenlik Kabinesi'nin planı onaylamasının ardından, Middle East Eye tarafından ilk kez yayımlanan ve GHF’nin Gazze stratejisini içeren 14 sayfalık bir belge sızdırıldı. Belgede, İsrail'in planıyla dikkat çekici benzerlikler bulunuyor.
1 milyon kişilik açık
Aralarında Action for Humanity ve Council for Arab-British Understanding gibi önde gelen kuruluşların bulunduğu İngiliz sivil toplum örgütleri, mektupta GHF’nin “Gazze’de hiçbir yerel bağı bulunmadığını, Filistinli sivil topluma karşı herhangi bir sorumluluk taşımadığını ve İsrail ile ABD hükümetleriyle açık bir iş birliği geçmişine sahip olduğunu” ifade etti.
Ayrıca, GHF’nin planının Gazze’deki 2,2 milyondan fazla insana rağmen yalnızca 1,2 milyon kişiye sınırlı yardım ulaştırmayı öngördüğüne dikkat çekildi. İsrailli yetkililerin bazı ülkelerin Filistinlileri kabul etmesini umduğunu dile getirdiği hatırlatılarak, bu farkın da böylece kapanmasının hedeflendiği iddia edildi.
Kuruluşlar ayrıca, GHF’nin silahlı özel güvenlik görevlileri ve zırhlı araçlar kullanma planının, evrensel insani yardım ilkeleriyle bağdaşmadığını vurguladı.
Yardım değil zorunlu yerinden etme: Tarihin yönünü değiştireceğiz
BM ve diğer yardım kuruluşları şu ana kadar GHF ile iş birliği yapmayı reddetti. Eleştiriler, GHF’nin yardım dağıtım merkezlerini sadece Gazze’nin güneyine kurmasının, insanların Mısır sınırına doğru göçe zorlanacağı ve bunun “zorunlu yerinden etme”ye dönüşeceği yönünde.
İsrail Maliye Bakanı Bezalel Smotrich ise IDF’nin son operasyonunun Gazzelilerin bölgeden çıkarılması ve “tarihin yönünün değiştirilmesi” amacıyla yapıldığını açıkça dile getirdi.
BM yardım koordinatörü Tom Fletcher, geçen hafta Güvenlik Konseyi’nde yaptığı konuşmada, GHF planının “yardımı siyasi ve askeri amaçlara bağladığını” ve “açlığı pazarlık kozu haline getirdiğini” belirtti.
Kaynak: Gazete Oksijen
"Cheers" dizisinin oyuncusu George Wendt hayatını kaybetti
ABD yapımı komedi dizisi "Cheers"ın sevilen karakteri Norm Peterson'ı canlandıran oyuncu George Wendt'in 76 yaşında hayatını kaybettiği bildirildi.
A+ Yazı Boyutunu BüyütA- Yazı Boyutunu Küçült
CNN'in haberine göre Wendt'in ailesi, oyuncunun dün sabah evinde uykusunda yaşamını yitirdiğini açıkladı.
ABD'nin Illinois eyaletinde 7 Ekim 1948'de doğan George Wendt, 1982-1993 yılları arasında yayımlanan komedi dizisi Cheers'deki "Norm Peterson" rolüyle büyük çıkış yakalamıştı.
"Forever Young", "House" ve "Fletch" gibi yapımlarda rol alan Wendt, altı kez üst üste Emmy Ödülleri'ne "Komedi Dizisinde En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu" kategorisinde aday gösterilmişti.
Kaynak: AA
Eski Ukraynalı başdanışmana suikast | Yer: İspanya, üç kişi kurşun yağdırdı
İspanya'nın başkenti Madrid'in zengin semtlerinden birinde, kimliği belirsiz saldırganlar tarafından vurularak öldürülen kişinin eski Ukraynalı siyasetçi Andriy Portnov olduğu bildirildi
A+ Yazı Boyutunu BüyütA- Yazı Boyutunu Küçült
Henüz kimliği belirlenemeyen üç kişi eski Ukraynalı siyasetçi Andriy Portnov’u Madrid’in lüks bir mahallesinde öldürdü. İspanyol medyasın konuşan görgü tanıkları, saldırı sırasında Portnov'un araç kullanmakta olduğunu belirtti.
Madrid polisi, Reuters’a yaptığı açıklamada, yerel saatle sabah 09.15’te (GMT 07.15) Madrid’in Pozuelo de Alarcon bölgesinde bulunan seçkin Amerikan Okulu’nun önünde bir Ukrayna vatandaşının vurulduğuna dair bir ihbar aldıklarını bildirdi.
Portnov, 2014'teki Euromaidan devrimiyle görevden alınan Ukrayna'nın eski Cumhurbaşkanı Viktor Yanukoviç’in kıdemli danışmanıydı.
Savaşın başından beri gerilim hat safhada
Kasım ve Aralık 2022’de, İspanya genelinde başbakan Pedro Sánchez, Ukrayna’nın Madrid Büyükelçiliği, hükümet binaları, bir Avrupa Birliği uydu şirketi ve ABD Büyükelçiliği de dahil olmak üzere yüksek profilli hedeflere altı adet bombalı mektup gönderildi.
Rusya’ya sempati duyduğu yönünde sosyal medya aramaları tespit edilen 76 yaşındaki emekli bir İspanyol memur bu suçlardan ötürü hapse atıldı.
Nisan 2022’de, Rusya’nın gaz şirketi Novatek ile bağlantılı bir Rus iş insanı, karısı ve bıçaklanmış halde bulunan kızıyla birlikte intihar şüphesiyle ölü bulundu.
Şubat 2024’te ise, helikopteriyle Ukrayna’ya iltica eden bir Rus pilot, Alicante yakınlarındaki evinin otoparkında çok sayıda kurşunla öldürülmüş halde bulundu.
Kaynak: Gazete Oksijen
Pirinç fiyatları kriz çıkardı: Japon bakanın açıklaması istifayı getirdi
Japonya Tarım Bakanı Eto Taku, ülkede pirinç fiyatları artarken tepki alan "Destekçilerim bana bol miktarda verdikleri için evimde satabileceğim kadar çok pirinç var." açıklamasının ardından, istifa etti
A+ Yazı Boyutunu BüyütA- Yazı Boyutunu Küçült
Eto, 19 Mayıs'taki bağış toplama programında "Pirinç satın almıyorum. Destekçilerim bana bol miktarda verdikleri için evimde satabileceğim kadar çok pirinç var." ifadeleri nedeniyle eleştirilerin hedefi oldu.
Resmi Kyodo ajansının haberine göre, Eto, Başbakanlık Ofisine istifasını sunmasının ardından basına yaptığı açıklamada, "Halk, artan pirinç fiyatları nedeniyle zorluk yaşarken bakan olarak son derece uygunsuz yorum yaptığım için özür dilerim." ifadesini kullandı.
Japonya Başbakanı İşiba Şigeru da yaptığı açıklamada, konuya ilişkin eleştirileri kabul ettiğini söyleyerek Eto'nun yerine Koizumi Shinjiro'nun yeni tarım bakanı olarak görev yapacağını belirtti.
Japonya'da artan pirinç fiyatları
Japonya'nın geleneksel mutfağında önemli yer tutan pirinç üretiminin, son dönemdeki iklimsel olaylar ve doğal afetler nedeniyle olumsuz etkilenmesi üzerine Tokyo hükümeti, artan fiyatları baskılamak amacıyla bu yıl ilk defa şubatta yaklaşık 210 bin ton acil durum pirinç rezervini piyasaya sürmüştü.
Hükümetin bu hamlesine rağmen ülke genelinde pirinç fiyatları artmaya devam ediyor.
Hükümet verilerine göre, martın son haftasında 5 kilogramlık pirincin ortalama fiyatı, geçen yıla kıyasla iki kat artarak 29 dolara yükseldi.
Kaynak: AA
ABD, Türkiye Büyükelçisi'ni Suriye Özel Temsilcisi olarak atayacak
Reuters haber ajansı ABD yönetiminin, Türkiye Büyükelçisi Thomas Barrack'ı Suriye Özel Temsilcisi olarak atamaya hazırlandığını yazdı. Barrack her iki görevi bir arada yürütecek
A+ Yazı Boyutunu BüyütA- Yazı Boyutunu Küçült
ABD, Türkiye Büyükelçisi Thomas Barrack'ı Suriye Özel Temsilcisi olarak atayacak.
Söz konusu gelişmeyi konuya yakın bir kaynak ve Türkiye'deki bir diplomat aktardı.
Bu gelişme, ABD'nin Suriye'ye yönelik yaptırımları kaldıracağına dair Başkan Trump'ın geçen hafta yaptığı açıklamanın ardından geldi.
Gelişme, Beşar Esad'ın geçen yılın Aralık ayında silahlı muhaliflerce devrilmesinden bu yana Türkiye'nin Suriye'deki artan nüfuzunun ABD tarafından tanındığına işaret ediyor.
Kaynak: Reuters
İsrail aralarında Türk diplomatların da olduğu konvoya ateş açtı
Filistin Dışişleri Bakan Yardımcısı Ahmed ed-Dik, İsrail askerlerinin işgal altındaki Batı Şeria'daki Cenin Mülteci Kampı'na ulaşan, aralarında Türk diplomatların da olduğu heyete "sindirmek" ve "korkutmak" amacıyla ateş açtığını açıkladı
A+ Yazı Boyutunu BüyütA- Yazı Boyutunu Küçült
Filistin Dışişleri Bakan Yardımcısı Dik, Anadolu Ajansı (AA) muhabirine yaptığı açıklamada, "İsrail işgal güçleri, 35 büyükelçi, konsolos ve diplomattan oluşan diplomatik heyetin kampın girişine varması üzerine kuralları ihlal ederek gerçek mermiyle ateş açtı." dedi.
Heyete eşlik eden Dik, askerlerin heyeti "korkutmak ve sindirmek" ve heyetin 21 Ocak'tan bu yana kuşatma altında olan kampa girmelerini engellemek amacıyla ateş açtığını belirtti.
Dik, İsrail'in ateş açmasını kınayarak, "Batı Şeria ve Gazze Şeridi'nde Filistinlilere yönelik İsrail saldırılarının sona ermesi ve İsrail'in hesap vermesi" çağrısında bulundu.
Heyette Türk diplomatlar da vardı
Bu arada İsrail ordusunun ateş açtığı heyette Türkiye'nin Filistin nezdindeki Kudüs Başkonsolosluğu'ndan diplomatların da yer aldığı belirtildi.
İsrail ordusu kendisini savundu
Diğer yandan, İsrail ordusundan yapılan yazılı açıklamada ise diplomatik heyetin Cenin’e "koordineli" bir şekilde giriş gerçekleştirdiği iddia edildi.
Açıklamada, koordinasyon kapsamında, diplomatik heyete onaylanmış bir güzergâh verildiği ve bölgenin aktif bir çatışma bölgesi olması nedeniyle bu güzergâhı izlemeleri talimatı verildiği öne sürüldü.
Bölgede görev yapan İsrail askerlerinin, onları uzaklaştırmak amacıyla uyarı ateşi açtığı kaydedilerek, herhangi bir yaralanma veya maddi hasar bildirilmediği ifade edildi.
Filistin Dışişleri Bakanlığı, konsolos ve büyükelçilerin İsrail'in devam eden saldırılarını gözlemlemek üzere Cenin Mülteci Kampı'nı ziyaret edeceğini duyurmuştu.
İsrail'in Gazze Şeridi'ne saldırı başlattığı 7 Ekim 2023'ten bu yana işgal altındaki Batı Şeria ve Doğu Kudüs'te de Filistinlilere yönelik gözaltı, baskın ve saldırılarda artış yaşanıyor.
Batı Şeria ve Doğu Kudüs'te 7 Ekim 2023'ten beri İsrail askerleri ile Filistin topraklarını gasbeden İsraillilerin saldırılarında 171'i çocuk olmak üzere 962 Filistinli hayatını kaybetti. Bu sürede 7 binden fazla Filistinli yaralandı, 16 bin 400 kişi gözaltına alındı.
Gazze'de varılan ateşkesin 19 Ocak'ta yürürlüğe girmesinin ardından İsrail ordusu, 21 Ocak Salı günü işgal altındaki Batı Şeria'nın kuzeyinde yer alan Cenin kenti ve mülteci kampına "Demir Duvar" adını verdiği bir saldırı başlattı.
Saldırılar birkaç gün içinde Tulkerim ve Tubas ile buralardaki mülteci kamplarını kapsayacak şekilde genişletildi. İsrail ordusu, Cenin ve Tulkerim'deki mülteci kamplarında işgalini sürdürüyor.
Kaynak: AA
Almanya İçişleri Bakanı Dobrindt: Müslümanlar bizimle yaşamak istiyorlarsa bu ülkeye aittirler
Almanya İçişleri Bakanı Alexander Dobrindt, Müslümanların Alman toplumunda memnuniyetle yaşayabildiklerini ve topluma uyum sağlamak istediklerinde Almanya’ya ait olduklarını söyledi
A+ Yazı Boyutunu BüyütA- Yazı Boyutunu Küçült
Dobrindt, Federal Meclis'te milletvekillerinin sorularını yanıtladı. Aşırı sağcı Almanya için Alternatif (AfD) Partisi Milletvekili Stephan Brandner, Dobrindt’in 2018 yılında sarf ettiği "İslam, her ne şekilde olursa olsun Almanya’ya ait değildir" şeklindeki sözlerini hatırlatarak, bugünkü Almanya İçişleri Bakanı olarak bu açıklamaya karşı tutumunu sordu.
Bakan Dobrindt, "İslam Almanya'ya aittir" ve "İslam Almanya'ya ait değildir" söylemlerinin meşru ifadeler olduğunu savunarak, "Öncelikle yanlış anlaşılmayacak şekilde ifade etmek istiyorum, Almanya’daki Müslüman inancına sahip insanlar da bu toplumda memnuniyetle yaşıyor ve bizimle yaşamak, uyum sağlamak istiyorlarsa bu ülkeye aittirler. Tutumumuz bu yöndedir" yanıtını verdi.
Suç işleyen Afgan ve Suriyeliler sınır dışı edilecek
Yasa dışı göçe ilişkin soruları da yanıtlayan Dobrindt, bu konuda önlemler alacaklarını belirterek, ülke sınırlarındaki kontrollerin artırılacağını, suç işleyen Afgan ve Suriyelilerin ülkelerine sınır dışı edileceğini söyledi.
İltica talebinde bulunanların kara sınırlarından geri çevrilmesine yönelik uygulamaya dair eleştirilere yanıt veren Dobrindt, sınır kontrollerinin ulusal yasalar çerçevesinde yürütüldüğünü belirterek, "Burada ulusal bir acil durum söz konusu değil. Bu, Avrupa hukukuyla uyumlu şekilde uygulanan ulusal hukuktur" ifadesini kullandı.
Dobrindt, bu konuda Alman İltica Yasası'nın 18. maddesini hatırlatarak, başka bir ülkenin iltica prosedürünü yürütmekle yükümlü olduğuna dair işaretler varsa, iltica talebinde bulunan kişinin ülkeye girişine izin verilmemesi gerektiğini kaydetti.
Çin'den ABD'ye 'altın kubbe' tepkisi: Uzayda silahlanma yarışını tetikleyebilir
Çin, ABD Başkanı Donald Trump'ın "Altın Kubbe" adlı füze savunma sistemi projesinin, uzayda silahlanma yarışını tetikleyerek, barışçıl kullanım ilkesine aykırı bir yönelime sebep olacağı uyarısında bulundu
A+ Yazı Boyutunu BüyütA- Yazı Boyutunu Küçült
Çin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mao Ning, Pekin'de düzenlenen olağan basın toplantısında sorulan soruya verdiği yanıtta, projeye dair görüşlerini dile getirdi.
ABD'nin "Altın Kubbe" ile küresel, çok katmanlı, çok boyutlu ve sınır gözetmeyen bir füze savunma sistemi yaratmayı amaçladığına dikkati çeken Mao, yörüngede kurulması planlanan tespit ve takip sistemleri dahil ülkenin muharebe kabiliyetini atmosferin dışına taşımayı hedeflediğini belirtti.
Mao, projenin saldırgan bir karakterinin olduğunu ve Dış Uzay Sözleşmesi'nin barışçı kullanım ilkesiyle çeliştiğini vurguladı.
Trump: Altın Kubbe Hava Savunma sistemini hayata geçireceğiz
Projenin uzayı savaş alanına dönüştürme ve uzayda silahlanma yarışını başlatma riskini artırdığını, ayrıca uluslararası güvenlik ve silah kontrolü sistemlerini zayıflatacağını belirten Mao, "Bu, ABD'nin kendi güvenliğini her şeyin üstünde tuttuğu bir başka 'Önce Amerika' projesinden ibarettir. Herkes için tam güvenlik ilkesini ihlal etmenin yanı sıra, küresel stratejik dengeyi ve istikrarı da tehdit edecektir." dedi.
Mao, Çin'in projeden kaygı duyduğunu vurgulayarak, ABD tarafına, küresel füze savunma sistemleri geliştirme ve konuşlandırmaya son verme, büyük ülkeler arasında stratejik güveni güçlendirme ve küresel stratejik istikrarı koruma çağrısında bulundu.
Trump'ın "Altın Kubbe" planı
ABD Başkanı Trump, uzun süredir bahsettiği "Altın Kubbe" savunma sistemiyle ilgili resmi duyuruyu dün yapmıştı.
Projenin, uzay tabanlı sensörler ve önleyiciler de dahil olmak üzere yeni nesil teknolojileri kara, deniz ve uzayda konuşlandıracak son teknoloji ürünü bir sistem olacağını ifade eden Trump, proje için ilk etapta 25 milyar dolarlık bir bütçe ayıracaklarını, sonraki mali yıllarda da planlanan diğer harcamaları yapacaklarını kaydetmişti.
Slovenya Cumhurbaşkanı Pirc Musar: Gazze'de şahit olduğumuz şey soykırım ve biz susuyoruz
Slovenya Cumhurbaşkanı Natasa Pirc Musar, İsrail'in yoğun saldırılarına maruz kalan Gazze'de soykırıma tanık olunduğunu ve buna sessiz kalındığını belirtti
A+ Yazı Boyutunu BüyütA- Yazı Boyutunu Küçült
Pirc Musar, Brüksel'de Avrupa Parlamentosu'nda (AP) yaptığı konuşmada, Avrupa Birliği'nin (AB) Gazze konusunda pasif ve bölünmüş olduğunu söyledi.
Slovenya'nın barışçıl ve istikrarlı bir Avrupa komşuluğu için çabaladığını ifade eden Pirc Musar, "İşte tam da bu nedenle AB'nin Orta Doğu'daki krize yönelik daha güçlü bir eylemde bulunmasını savunuyoruz" dedi.
Pirc Musar, İsrail'in Filistin'e yönelik devam ettirdiği yoğun saldırılara işaret ederek, "Gazze'de tanık olduğumuz şey soykırımdır ve biz buna sessiz kalıyoruz. Uluslararası ve insan hakları hukuku çerçevesinde saldırılara bir an evvel son verilmesi çağrısında bulunuyoruz" diye konuştu.
AB'nin temel hedefinin düşmanlıklara son vermek olması gerektiğini vurgulayan Pirc Musar, Filistin'in tanınmasının bölgede kalıcı ve adil barışa doğru atılması gereken bir adım olduğunu kaydetti.
Pirc Musar, konuşmasının ardından ayakta alkışlandı.
Kaynak: AA
Avrupa Tüketici Birliği hava yolu firmalarının bagaj ücretlerini AB'ye şikayet etti
Avrupa'nın en büyük tüketici kuruluşu Avrupa Tüketici Birliği (BEUC), EasyJet, Norwegian Air Shuttle, Ryanair, Transavia, Volotea, Vueling ve Wizz Air'in kabin bagajı için aldığı ücretler konusunda şikayette bulundu
A+ Yazı Boyutunu BüyütA- Yazı Boyutunu Küçült
Avrupa ülkelerinden 45 tüketici derneğinin çatı kuruluşu olan BEUC'tan yapılan açıklamada, Brüksel merkezli BEUC ve üye derneklerin, kabin bagajı için hukuka aykırı ücret talep ettikleri gerekçesiyle 7 hava yolu firması hakkında Avrupa Birliği (AB) Komisyonu ve AB Tüketici Koruma Otoriteleri Ağına resmi şikayette bulunduğu bildirildi.
Açıklamada, söz konusu 7 hava yolu şirketinin EasyJet, Norwegian Air Shuttle, Ryanair, Transavia, Volotea, Vueling ve Wizz Air olduğu kaydedildi.
Havacılık sektörünün ticari uygulamaları konusunda AB genelinde bir soruşturma açılmasının da gerektiğine işaret edilen açıklamada, hava yolu firmalarının özellikle makul boyutlardaki kabin bagajlarından ücret alınmaması yönündeki AB mahkeme kararlarını ihlal ettikleri vurgulandı.
Açıklamada, tüketicilerin bilet aldıklarında buna küçük bir eşya veya el bagajının dahil olmasını beklediği, bu konudaki anlaşmazlıkları azaltmak için el bagajının makul boyut ve ağırlığının tanımlanması gerektiği dile getirildi.
Öte yandan, Avrupa Adalet Divanı 2014 yılında, el bagajının taşınması, ağırlığı ve boyutları bakımından makul şartları karşılaması ve geçerli güvenlik gerekliliklerine uyması koşuluyla fiyat artışına tabi tutulamayacağı yönünde bir karar almıştı.
Avrupa ülkelerinde hava yolu seyahatlerinde firmaların farklı bagaj uygulamaları bulunuyor.
Bagaj hakkı konusunda çeşitlilik bazen yolcuların sıkıntı yaşamasına neden olabiliyor.
Kaynak: AA
Pentagon Katar'ın 400 milyon dolarlık hediye uçağını kabul etti
Pentagon, ABD'nin Katar'dan bir Boeing 747 uçağını teslim aldığını ve bu uçağın dönüştürülerek başkanlık uçağı Air Force One olarak kullanılacağını açıkladı. Ancak hediye edilen bu uçağın, “uçan Beyaz Saray”a dönüşmesi için kapsamlı bir yenileme sürecinden geçmesi gerekecek
A+ Yazı Boyutunu BüyütA- Yazı Boyutunu Küçült
ABD, Katar’dan Air Force One filosu için planlanan bir uçağı teslim aldı. Ancak bu hediye, Başkan Donald Trump’ın en büyük destekçileri de dahil olmak üzere pek çok kesimden sert eleştiri aldı.
Pentagon Sözcüsü Sean Parnell ise bugün yaptığı açıklamada, “Savunma bakanı, tüm federal yasa ve düzenlemelere uygun olarak Katar’dan bir Boeing 747 kabul etmiştir” ifadelerini kullandı.
Uçağın, başkanın resmi hava ulaşım aracı olan Air Force One olarak kullanılabilmesi için çeşitli modifikasyonlardan geçmesi gerekiyor.
Trump uçak sorusunu yönelten muhabiri kovdu
Pentagon'un bu açıklaması sırasında ABD Başkanı Donald Trump, Güney Afrika Cumhurbaşkanı Cyril Ramaphosa'yı Beyaz Saray'da ağırlıyordu. Pentagon'un Katar uçağını kabul etmesine ilişkin NBC muhabirinin uçakla ilgili soru yöneltmesi üzerine Trump sert tepki gösterdi.
Muhabire olan öfkesini Trump şu sözlerle dile getirdi:
"Buradan defolup gitmelisin. Bunun konuyla ne ilgisi var? Ne anlatıyorsun sen? Bunun Katar uçağıyla ne alakası var? Sus. Sus. Sana bir daha soru yok"
Tartışma yarattı
Beyaz Saray, bu hediyenin yasal olduğunu savunsa da, geçen hafta yaşanan bu gelişme büyük tartışmalara neden oldu.
Söz konusu uçak, Katar kraliyet ailesinden gelen bir hediye ve tahmini değeri 400 milyon dolar (yaklaşık 300 milyon sterlin). Beyaz Saray, uçağın Trump’ın görev süresi sona erdiğinde başkanlık kütüphanesine devredileceğini açıkladı.
Ancak uçağın başkan taşıyabilmesi için yıllar sürecek ve milyonlarca dolara mal olacak güvenlik sistemleri ve teknik yükseltmelere ihtiyaç duyulacak.
Geçen hafta transferi savunan Trump, “Bize bir hediye veriyorlar” demişti. Ayrıca uçağı reddetmenin “budalalık” olacağını da eklemişti.
ABD Anayasası'nda yer alan "Emoluments Clause" (Kazanç Maddesi), Kongre izni olmadan devlet görevlilerinin yabancı hükümetlerden hediye kabul etmesini yasaklıyor. Ancak bu transfer Kongre tarafından onaylanmadı.
Trump, uçağın kendisine değil Savunma Bakanlığı’na verildiğini ve bu nedenle yasal olduğunu savundu. Ayrıca görev süresi sona erdiğinde uçağı kişisel olarak kullanmayacağını da belirtti.
Mevcut Air Force One filosu, 1990 yılından bu yana kullanılan iki adet 747-200 modeli ile birkaç adet daha küçük 757 model jetten oluşuyor.
NATO Genel Sekreteri Rutte: Daha fazla savunma harcaması yapmazsak başımız dertte
NATO Genel Sekreteri Mark Rutte, yakın gelecekte caydırıcılık elde etmek için savunma harcamalarının artırılması gerektiğine işaret ederek "En azından öngörülebilir gelecekte, daha fazla savunma harcaması yapmazsak gerçekten başımız dertte" ifadelerini kullandı
A+ Yazı Boyutunu BüyütA- Yazı Boyutunu Küçült
Mark Rutte ile 23-25 Haziran'da düzenlenecek NATO zirvesine ev sahipliği yapacak Hollanda Başbakanı Dick Schoof, Brüksel'deki NATO karargahında ortak basın toplantısı düzenledi.
Rutte, zirvenin ana gündeminin savunma harcamaları ve üretiminin artırılması olacağını yineleyerek, "Eğer savunma harcamalarımızı yüzde 2'de tutarsak, kendimizi şimdi savunabiliriz. (Rusya Devlet Başkanı) Vladimir Putin bize saldırırsa, tepkimiz yıkıcı olur. Benim endişem 3 ila 5 yıl sonrası. Bazıları 7 yıl sonra diyor. Ancak en azından öngörülebilir gelecekte, daha fazla savunma harcaması yapmazsak gerçekten başımız dertte" dedi.
Bu tehdidin Rusya ile sınır komşusu olan Estonya, Polonya gibi ülkelere yönelik olduğu yanılgısına düşülmemesi konusunda uyaran Rutte, "Rusya'nın son füze teknolojisiyle bu artık böyle değil. Polonya'ya yapılan bir saldırı ile Rotterdam'a yapılan bir saldırı arasındaki fark beş dakika. Yani hepimiz artık NATO'nun doğu kanadındayız, sadece haritada doğu kanadında olanlar değil" değerlendirmesini yaptı.
Rutte, zirveye Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy'nin katılıp katılmayacağıyla ilgili soruyu "henüz programın netleşmediğini" belirterek yanıtladı.
Savunma sektörünün tüm paydaşları Lahey'de buluşacak
Hollandalı lider Schoof da ülkesinin İttifak'ın kuruluşundan bu yana ilk kez bir NATO zirvesine ev sahipliği yapacağını dile getirerek, eski Hollanda Başbakanı olan Rutte'ye bunu mümkün kılan diplomatik çabaları için teşekkür etti.
Schoof, ev sahibi ülke olarak tüm müttefikleri mümkün olduğunca ortak zeminde buluşturmak için çalıştıklarını belirterek, "Lahey'de, tüm üye ülkelerin arkasında durabileceği anlaşmalar yapacağız" dedi.
"Rusya artık bir savaş ekonomisi. Bu yüzden Avrupa savunma sanayisinin geride kalmasını göze alamayız." diyen Schoof, zirvede NATO topraklarındaki fabrikaların tam kapasitede çalışmaya başlaması ve daha fazla malzemeyi yenilikçi yollarla üretebilmesi için ihtiyaç duyduğu desteğin nasıl sağlanacağını tartışmak üzere kamu otoritelerini, şirketleri ve savunma sektörü uzmanlarını bir araya getireceklerini kaydetti.
Beyaz Saray'da ikinci Zelenski vakası: Trump'ın 'Beyazlara soykırım' suçlamaları görüşmeye damga vurdu
ABD Başkanı Donald Trump ile Güney Afrika Cumhurbaşkanı Cyril Ramaphosa arasında Beyaz Saray'da gerçekleşen görüşmeye, Trump'ın "beyaz çiftçilere soykırım yapılıyor" iddiası damga vururken, Ramaphosa ise iddiaları reddetti
A+ Yazı Boyutunu BüyütA- Yazı Boyutunu Küçült
ABD Başkanı Trump, Güney Afrika Cumhurbaşkanı Ramaphosa'yı Beyaz Saray'da ağırlarken ikili arasında "soykırım" tartışması yaşandı.
1 saatten uzun süren görüşmenin başında iki lider de ABD-Güney Afrika ilişkilerinin geliştirilmesi ve ticaretin artırılması gibi işbirliği alanlarına vurgu yaparken, daha sonra Trump'ın açıklamaları gündeme damgasını vurdu.
ABD Başkanı, Güney Afrika'da beyaz çiftçilere "soykırım" uygulandığını savunarak, bu kişilerin topraklarının zorla ellerinden alındığını ve çoğunun öldürüldüğünü savundu.
Trump, "Güney Afrika ile ilgili olarak çok sayıda insan kaygı duyuyor ve toplantının asıl amacı da bu. Ancak zulüm gördüklerini düşünen ve ABD'ye sığınan pek çok insanımız var. Bu zulüm ya da soykırımın devam ettiğini hissettiğimiz pek çok yerden çok sayıda insan ülkemize geliyor. Bunlar genelde beyaz çiftçiler ve Güney Afrika'dan kaçıyorlar" diye konuştu.
Ramaphosa'dan Trump'ın iddialarına yanıt
Cumhurbaşkanı Ramaphosa ise ülkede bazı bölgelerde güvenlik sorunları olduğunu ve şiddet olayları yaşandığını, ancak beyaz çiftçileri hedef alan hiçbir hükümet politikalarının olmadığını dile getirdi.
Görüşme devam ederken Trump, Beyaz Saray tarafından hazırlanan ve Güney Afrika'daki beyaz çiftçilerin öldürüldüğü iddialarını içeren bir video klip izletti.
Trump, öldürüldüğü iddia edilen beyaz çiftçilerin mezar yerlerinin ziyaret edildiği bir bölümün de yer aldığı videonun ardından, "Bunlar tam buradaki mezar alanlarında 1000'den fazla beyaz çiftçi yatıyor. Yaklaşık 1000 kişi var, hepsi beyaz çiftçiler" değerlendirmesini yaptı.
"Soykırım" iddialarını reddeden Ramaphosa ise Trump'ın beyaz çiftçilerin topraklarının ellerinden alındığı ve öldürüldükleri yönündeki iddialarına da karşı çıktı. Cumhurbaşkanı, ülkede "suç" oranının yüksek olduğunu kabul etti, ancak Güney Afrika'daki kurbanlarının çoğunluğunun siyahi olduğunu belirtti.
Ramaphosa, "Bizim hükümet politikamız, burada dile getirilen şeylere tamamen karşıdır. Bu kişiler, anayasamız açısından var olmalarına izin verilen küçük bir azınlık partisi" dedi.
Daha sonra söz alan Güney Afrika Tarım Bakanı John Steenhuisen de, izlettirilen videodaki yabancı düşmanlığı içeren ifadeleri kınadığını söyledi.
Kendisinin bir beyaz Güney Afrikalı ve muhalefet partisinden gelen bir isim olarak Ramaphosa'nın partisiyle koalisyon kurduğunu ve Güney Afrika'daki "azınlık durumundaki" beyaz karşıtı grupları siyasetten tamamen atmaya çalıştıklarını anlattı.
Trump ise Steenhuisen'in sözlerine, "Bunlar küçük bir hareketten daha fazlası, Güney Afrika'da oldukça büyük bir hareket gibi gözüküyor. Bu yüzden çözülmesi gerekiyor. Eğer çözülmezse bu ülkenin sonu olur." yorumunu yaptı.
Size verecek uçağım yok
Öte yandan Ramaphosa, bir gazetecinin, "Katar'ın ABD'ye hediye ettiği uçakla" ilgili sorduğu sorunun ardından Trump'a dönerek, "Size verecek bir uçağım yok Sayın Başkan" dedi.
Güney Afrika Cumhurbaşkanı'nın esprisi salonda gülüşmelere neden oldu.
Kaynak: AA
Kanada Başbakanı Carney: 'Altın Kubbe'ye katılmak için ABD ile görüşüyoruz
Kanada Başbakanı Mark Carney, Altın Kubbe (Golden Dome) adı verilen savunma sistemine katılmak için ABD ile görüştüklerini belirtti
A+ Yazı Boyutunu BüyütA- Yazı Boyutunu Küçült
Kanada'nın başkenti Ottawa'da basın mensuplarına açıklama yapan Kanada Başbakanı Mark Carney, ABD Başkanı Donald Trump'ın duyurduğu Altın Kubbe savunma sistemi hakkında "Kanada için iyi bir fikir mi? Evet, Kanadalılar için koruma sağlamak iyi bir şey" ifadelerini kullandı.
Carney, Kanada'nın "çok uzak olmayan bir gelecekte" uzaydan gelebilecek muhtemel füze tehditleriyle karşı karşıya olduğu uyarısında bulunarak ülkesinin Altın Kubbe'ye katılması konusunda Trump'la telefon görüşmesi yaptığını ve iki ülkenin üst düzey yetkilileri arasında görüşmelerin sürdüğünü kaydetti.
Kanada'nın savunma konusunda ABD ile işbirliğinden başka seçenekleri olduğunu da belirten Carney, "Gerekirse işbirliği yaparız ama ille de işbirliği yapmamız gerekmez" dedi.
Altın Kubbe nedir?
ABD Başkanı Trump, ülkenin savunmasında kullanılmak üzere Altın Kubbe (Golden Dome) adı verilen savunma sistemini inşa edeceklerini duyurmuş, bunun "uzay tabanlı sensörler ve önleyiciler de dahil olmak üzere yeni nesil teknolojileri kara, deniz ve uzayda konuşlandıracak son teknoloji ürünü bir sistem olacağını" söylemişti.
Trump: Altın Kubbe Hava Savunma sistemini hayata geçireceğiz
Söz konusu sistemin kendi görev süresi bitmeden hayata geçirileceğini, dolayısıyla 3 yıl gibi bir sürede sistemin işler hale gelmesini beklediklerini kaydeden Trump, sistemin inşasının toplam maliyetinin yaklaşık 175 milyar dolar olacağını belirtmişti.
Trump ayrıca, "Kanada da bizi aradı ve bunun bir parçası olmak istiyorlar, bu yüzden onlarla konuşacağız. Onlar da korunmak istiyor" demişti.
Kaynak: AA
ABD'de 2 İsrail Büyükelçiliği çalışanı silahlı saldırıda öldü
ABD'nin başkenti Washington'da düzenlenen silahlı saldırıda İsrail'in Washington Büyükelçiliğinde çalışan 2 kişinin hayatını kaybettiği bildirildi
A+ Yazı Boyutunu BüyütA- Yazı Boyutunu Küçült
ABD İç Güvenlik Bakanı Kristi Noem, X hesabından yaptığı açıklamada, 2 elçilik çalışanının Washington'daki Yahudi Müzesi yakınlarında "anlamsız" bir şekilde öldürüldüğünü belirtti. Olayın incelendiğini aktaran Noem, "Bu ahlaksız faili adalete teslim edeceğiz" ifadesini kullandı.
ABD Federal Soruşturma Bürosu (FBI) Direktörü Kash Patel de X'ten yaptığı açıklamada, silahlı saldırının FBI'ın Washington Saha Ofisi yakınlarında meydana geldiğini bildirdi. Olaya müdahale etmek için polisle birlikte çalıştıklarını ifade eden Patel, kamuoyunu bilgilendirmeye devam edeceklerini duyurdu.
'Nefret ve radikalizmin ABD'de yeri yok'
ABD Başkanı Donald Trump, silahlı saldırı hakkında Truth Social sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, "nefret ve radikalizmin ABD'de yeri olmadığını" ifade ederek, saldırıda hayatını kaybedenlerin ailelerine başsağlığı diledi.
ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio da X üzerinden silahlı saldırıyı kınayarak "Dualarımız (hayatını kaybedenlerin) sevdikleriyle birlikte" ifadesini kullandı.
Öte yandan, İsrail’in Birleşmiş Milletler Daimi Temsilcisi Danny Danon X üzerinden, saldırıyı 'antisemitik terör eylemi' olduğunu iddia ederek, ABD makamlarının saldırının sorumlularına karşı "güçlü bir şekilde" harekete geçmesini istedi.
Basın toplantısında konuşan Washington Metropolitan Polis Şefi Pamela A. Smith de saldırganın 30 yaşındaki Elias Rodriguez olduğunu açıkladı. Rodriguez'in gözaltına alındığını aktaran Smith, şüphelinin gözaltına alındıktan sonra "Özgür Filistin" diye bağırdığını ifade etti.
Kaynak: AA
'Katar uçağı' sorusu Trump'ı küplere bindirdi: 'Aptal, pislik herif niye bunu soruyorsun?'
ABD Başkanı Donald Trump, Katar’ın ABD Hava Kuvvetleri’ne hediye ettiği lüks jetle ilgili soru soran NBC muhabiri Peter Alexander’a sert sözlerle yüklendi. Muhabire “aptal” ve “pislik bir insan” diyen Trump, NBC’yi de “sahte haber” yaymakla suçladı
A+ Yazı Boyutunu BüyütA- Yazı Boyutunu Küçült
ABD Başkanı Donald Trump, Çarşamba günü Oval Ofis’te Güney Afrika Cumhurbaşkanı Cyril Ramaphosa ile düzenlediği ortak basın toplantısında NBC News muhabiri Peter Alexander’a yönelik sert çıkışıyla da gündeme oturdu. Trump, Katar’ın ABD Hava Kuvvetleri’ne hediye ettiği lüks jetle ilgili soru soran Alexander’a “aptal herif” ve “pislik bir insan” diyerek hakaret etti.
Neden bundan bahsediyorsun?
Alexander, Katar’ın yaklaşık 400 milyon dolar değerindeki, geçici olarak Air Force One filosunun yerini alması planlanan “gökyüzündeki saray” olarak anılan uçağı sormak isteyince Trump öfkelendi.“Neden bundan bahsediyorsun? Niye böyle bir soru soruyorsun? Burası sana göre değil,” diyerek muhabire tepki gösteren Trump, soruyu duyduktan sonra sesini yükseltti. “Amerika Birleşik Devletleri Hava Kuvvetleri’ne bir jet veriliyor. Bu harika bir şey,” diyen Trump, gazetecinin sorusunu konuyla ilgisiz buldu.
Hiçbir sorusuna yanıt vermedi: Berbat birisin
Basın toplantısında tansiyonun yükselmesiyle Trump, NBC kanalına ve muhabire yönelik eleştirilerini şu sözlerle sürdürdü:
“Sen gerçekten... korkunç bir insansın. Bir gazeteci olmak için gerekenlere sahip değilsin. Yeterince zeki değilsin,”
Trump, Alexander’ın Güney Afrika’daki beyaz çiftçilere yönelik iddia edilen “soykırımla” ilgili başka bir soru yöneltme girişimini de reddetti. “Onun adı Peter bir şey. Berbat bir gazeteci,” diyerek sözlerine devam etti.Tüm bu hakaretlere rağmen soğukkanlılığını koruyan Alexander, basın toplantısını terk etmeyerek tekrar soru yöneltti:
“Eğer soykırım işleniyorsa, Ramaphosa neden Beyaz Saray’a davet edildi?”
Ancak Trump bu soruya da yanıt vermeyerek başka bir gazeteciye söz verdi. Toplantının ilerleyen dakikalarında Katar’ın verdiği jetle ilgili soruya hala sinirli olduğu gözlenen Trump, NBC’yi tekrar “sahte haber” olarak değerlendirdi ve şöyle dedi:
“Eğer haberler sahte olmasaydı, bu aptalınki gibi olmasaydı... Gerçek gazetecilerimiz olsaydı, bu konular haber yapılırdı,” dedi.
Trump'a hediye edilen uçak
ABD Başkanı Donald Trump'a Orta Doğu'daki temasları esnasında Katar tarafından bir uçak hediye edildi. ABD, ülke içinde Başkan Donald Trump'ın destekçilerinin de tepkisini çeken Katar'ın lüks uçak hediyesinin kabul edildiğini açıkladı.
ABD Bakanlığı Sözcüsü Sean Parnell, "Savunma Bakanı Katar'dan bir Boeing 747'yi federal kurallar ve düzenlemeler çerçevesinde kabul etti" dedi. Trump kendisine yönelik eleştirilere 12 Mayıs'ta Beyaz Saray'da gazetecilere yaptığı açıklamada "Bize bir hediye veriyorlar" dedi ve kabul etmezse "aptal bir insan" olacağını ifade etti.
Kaynak: Gazete Oksijen
Kuzey Kore'de savaş gemisi krizi | Kim Jong Un: Bana sorumluyu getirin
Kuzey Kore lideri Kim, ülkesinin yeni savaş gemisinin denize indirme törenine bizzat katıldı. Gemi törende paramparça olup batma durumuna geldi. Kuzey Kore medyası ise tarihte ilk kez ülkelerinde yaşanan 'Kötü bir durumu' dış dünyaya duyurdu
A+ Yazı Boyutunu BüyütA- Yazı Boyutunu Küçült
Kuzey Kore lideri Kim Jong Un’un bizzat katıldığı yeni savaş gemisi töreni faciaya dönüştü. Devlet medyası KCNA'nın Perşembe günü bildirdiğine göre, 5.000 tonluk yeni bir muhrip (destroyer) gemisinin denize indirilişi sırasında yaşanan ciddi bir teknik arıza, geminin kıç kısmının kontrolsüz şekilde suya kaymasına ve gövdesinin parçalanmasına neden oldu. Geminin ön kısmı ise rıhtımda mahsur kaldı.
Kim 'rezalet' olarak nitelendirdi
Kim Jong Un, yaşanan durumu ülkenin itibarına gölge düşüren bir “rezalet” olarak nitelendirdi ve sorumluların cezalandırılacağını açıkladı. Olayı “suç teşkil eden bir eylem” olarak tanımlayan Kuzey Kore lideri, hatanın “tam bir özensizlik” ve “sorumsuzluk” sonucu gerçekleştiğini belirterek, Mühimmat Sanayi Departmanı, Kim Chaek Teknoloji Üniversitesi ve merkezi gemi tasarım bürosu gibi çeşitli devlet kurumlarını doğrudan suçladı.
Güney Kore Genelkurmay Başkanlığı (JCS) sözcüsü Lee Sung-joon'un açıklamasına göre, gemi şu anda denizde yan yatmış durumda. Askeri analistler, bu tür bir fırlatma hatasında oluşan hasarın “felaket boyutunda” olabileceğine dikkat çekiyor. Kuzey Kore devlet medyası ise kazaya dair herhangi bir görsel yayımlamadı.
ABD’nin Campbell Üniversitesi’nde denizcilik uzmanı olan Prof. Sal Mercogliano, CNN’e verdiği demeçte, “Eğer gemi bütün olarak hareket etmezse, oluşan gerilim gövdeyi parçalayabilir” uyarısında bulundu.Yaşanan kaza Kuzey Kore’nin son yıllardaki en iddialı denizcilik modernizasyon projelerinden birine büyük bir darbe olarak değerlendiriliyor. Hasar gören bu gemi, Kim Jong Un’un nisan ayında tanıttığı Choe Hyon adlı yeni nesil muhripten sonra açıklanan ikinci büyük donanma gemisiydi.
Choe Hyon, Pyongyang tarafından “yeni nesil” bir savaş gemisi olarak lanse edilmiş, ABD ve Güney Kore’den gelen tehditlere karşı donanmanın gücünü artıracağı belirtilmişti. Uydu görüntüleri ve analizler, Choe Hyon’un Sovyet döneminden kalma eski Kuzey Kore donanma gemilerinden farklı ve Rus donanmasıyla benzer tasarım unsurları taşıdığını göstermişti.
'Yeterli seviyede değiller'
Güney Koreli askeri yetkililer, kazaya karışan yeni geminin de benzer şekilde donatıldığını düşünüyor.Kim Jong Un, tahrip olan muhribin en geç haziran sonunda düzenlenecek Kore İşçi Partisi Merkez Komitesi genel kuruluna kadar onarılmasını emretti. Ancak uzmanlara göre, oluşan hasarın boyutu göz önüne alındığında bu hedefin gerçekçi olması mümkün görünmüyor.
Emekli Güney Koreli Amiral Kim Duk-ki, Kuzey Kore’nin 5.000 tonluk bir muhribi denize indirmek veya onarmak için gerekli altyapıya, özellikle de kuru havuza sahip olmadığını söyledi.
“Kuru havuz pahalı bir tesistir ve Kuzey Kore’nin böyle bir imkanı muhtemelen yok. Suyu boşaltarak gemiyi kolayca onarmak mümkün ama bu tesis olmadan bu çok zor,” diyen Amiral, onarım sürecinin dört ila beş ay sürebileceğini ifade etti.
Güney Koreli milletvekili ve savunma analisti Yu Yong-weon ise, geminin aceleyle denize indirilmesinin bu faciayı tetiklediğini, aceleci bir onarım sürecinin daha büyük sorunlara yol açabileceği uyarısında bulundu.ABD’li denizcilik analisti Carl Schuster da, geminin gövdesinde oluşan gerilmenin omurgada çatlaklara veya tamamen kırılmalara neden olabileceğini belirterek, onarım süresinin haftalar değil aylar alacağını kaydetti.
ABD'li uzman: Gemilerin motoru bile olmayabilir
KCNA, olayla ilgili olarak üst düzey yetkililerin sorgulanacağı bir soruşturma komitesinin kurulduğunu duyurdu. Haziran ayındaki parti genel kurulu toplantısında birçok yetkilinin hesap vermesi bekleniyor.Uzmanlar, bu başarısızlığın Kuzey Kore’nin donanma kapasitesi üzerindeki soru işaretlerini artırdığını belirtiyor.
ABD’li akademisyen Mercogliano, devlet medyasının bu yeni gemilere ait hiçbir seyre çıkma görüntüsü yayımlamamasının, gemilerin motor sistemlerinin bile mevcut olup olmadığını sorgulattığını söyledi.
Hollanda Merkez Bankası'ndan halka uyarı: Nakit bulundurun
Hollanda merkez bankası vatandaşlara artan tehditler nedeniyle nakit para bulundurması yönünde çağrıda bulundu
A+ Yazı Boyutunu BüyütA- Yazı Boyutunu Küçült
Hollanda Merkez Bankası (DNB), artan jeopolitik gerginlikler ve ülkenin ödeme sistemini tehlikeye atabilecek siber tehditler nedeniyle halkın nakit para bulundurması yönünde çağrıda bulundu.
Banka bu hafta yaptığı açıklamada, vatandaşların tedbir amaçlı olarak yetişkinler için 70 avro, çocuklar içinse 30 avro nakit bulundurmalarını önerdi.
Bankanın açıklamasında bu miktarların, 72 saatlik su, gıda, ilaç ve ulaşım gibi gerekli masrafları karşılamaya yetecek kadar olması gerektiği ve azami koşulların dikkate alınmasına vurgu yapıldı.
Kaynak: Gazete Oksijen
Netanyahu'dan İsrail elçiliklerine talimat
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, tüm İsrail elçiliklerinde güvenlik seviyesinin yükseltilmesi talimatı verdi
A+ Yazı Boyutunu BüyütA- Yazı Boyutunu Küçült
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, İsrail'in Washington Büyükelçiliği’nde çalışan 2 kişinin hayatını kaybettiği saldırı sonrasında dünya genelinde tüm elçiliklerde güvenlik seviyesinin yükseltilmesi talimatı verdiğini açıkladı. Netanyahu, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, ABD Adalet Bakanı Pam Bondi ve İsrail'in Washington Büyükelçisi Yechiel Leiter ile telefonda görüştüğünü bildirdi. Netanyahu, Leiter'den olayın ayrıntıları hakkında bilgi aldığını belirterek, elçilik çalışanlarına başsağlığı dilediğini kaydetti.
ABD Adalet Bakanı Bondi ile görüşmesinde saldırıyı gerçekleştiren kişi ve detaylar hakkında da bilgi aldığını vurgulayan Netanyahu, başsavcının ABD Başkanı Donald Trump'ın olayı yakından takip ettiğini söylediğini aktardı.
Kaynak: DHA
Comentarios