2 Mayıs
- mutlunecmettin
- 2 May
- 35 dakikada okunur
Finlandiya'da 'sauna diplomasisi'ne ara
Finlandiya’nın meşhur “sauna diplomasisi” geleneği, Brüksel’deki daimi temsilcilik saunasının tadilata girmesiyle kesintiye uğradı. Diplomatların bir araya geldiği sauna yaklaşık bir yıl kapalı kalacak
A+ Yazı Boyutunu BüyütA- Yazı Boyutunu Küçült
Diplomasi farklı şekillerde vücut bulur: Oval Ofis’teki resmî toplantılar ve Beyaz Saray’ın görkemli Doğu Odası’ndaki devlet yemekleri; büyükelçiliklerde verilen samimi resepsiyonlar; beş yıldızlı otellerin lobilerinde martini eşliğinde yapılan bire bir görüşmeler. Bir deFinlandiya hükümetinin diplomasi yürütmeyi tercih ettiği başka bir yöntem var. Finlandiyalı diplomatlar görüşmelerini ve kariyer ağlarını çoğunlukla saunada gerçekleştirmeyi tercih ediyor.
Şimdi ise AB çevrelerinde popüler olan Finlandiya Daimi Temsilciliği’nin saunası tadilat nedeniyle geçici olarak kapatılıyor. Bu gelişme, saunada ter atarken diplomatik ilişkiler kurmaya alışkın diplomatlar için hayal kırıklığı yarattı. AB kurumları ve NATO merkezindeki benzer aktivitelere ilham olan bu sauna Finlandiya Cumhurbaşkanı Alexander Stubb ve eski Başbakan Jyrki Katainen gibi isimleri de ağırlamıştı.
Finlandiya'nın diplomatik temsilciliklerinin çoğunda sauna bulunuyor. Ülkede sauna kültürü siyasette o kadar önemli ki, Finlandiya Sauna Derneği her yıl sauna kültürünü tanıtan kişi ya da kurumlara Löylynhenki Ödülü veriyor. 2011 yılında bu ödül, “Fin sauna diplomasisi ve sauna diplomatları” adına Finlandiya Dışişleri Bakanlığı’na verilmişti. On altı yıl önce, Washington D.C.’deki Finlandiya Büyükelçiliği, siyasetçiler, diplomatlar, gazeteciler, kamu görevlileri ve akademisyenleri birlikte sauna deneyimi yaşamaya davet etmeye karar verdi. Bugün bu buluşmalar “Diplomatik Sauna Derneği” olarak adlandırılıyor.
Bir yıl kapalı kalabilir
Fin Daimi Temsilciliği sözcüsü, saunanın tadilatta olduğunu doğruladı ancak ne zaman yeniden açılacağına dair net bir tarih vermedi. Saunayı düzenli kullanan diplomatlar, Politico’ya yaptıkları açıklamada kapalı kalma süresinin yaklaşık bir yıl olmasını beklediklerini söyledi. Sözcü, “Fin Diplomatik Sauna Derneği bu yıl da aktif” dedi ve alternatif saunaların, özellikle büyükelçi konutundaki saunanın kullanılacağını belirtti.
NYT yazdı: Çin-ABD ilişkilerinde 'yemek diplomasisi'
Kaynak: Gazete Oksijen
NYT yazdı: Çin-ABD ilişkilerinde 'yemek diplomasisi'
ABD'li diplomatlar Çin'i ziyaret ettiklerinde seçtikleri yemekler damak zevklerinden daha fazlasını ilgilendiriyor. NYT, Çin'in sosyal medya kullanıcıları Blinken'ın ziyaretinde meşhur 'xiaolongbao'yu yiyip yemeyeceğini merak ediyordu. Onlara göre bu yemek 'uluslararası ilişkileri idare etmek' gibi
A+ Yazı Boyutunu BüyütA- Yazı Boyutunu Küçült
Yan Zhuang / New York Times
İki ülke arasındaki ticari ilişkiyi vurgulamak için Amerikan şerbetçiotu ile yapılan Pekin birası, insan hakları mesajı vermek için Tibet yemekleri, sırf tadı güzel diye eklenen muhtemelen halüsinojenik özelliklere sahip olan mantarlar... ABD'li diplomatlar Çin'i ziyaret ettiklerinde nerede, ne ve nasıl yemek yedikleri ciddi bir konu. Restoran ve yemek seçimleri jeopolitik sembolizmin yanı sıra tartışma ve alay konusu olabilecek fırsatlarla dolu.
Yemek çubuğu kullanma becerileri (ya da eksiklikleri) kültürel yeterliliğin ya da cehaletin bir işareti olabilir. Aşırı pahalı bir yemek, bir yetkiliyi ulaşılmaz gösterebilir. Çok ucuz ya da gayri resmi bir yemek ise haysiyetsiz görünme riski taşır. Otantiklik, tarih, pişirme tekniği ve lezzet, bir yemek seçiminin algılanmasını etkileyebilir.
"Dikkatiniz biraz dağılırsa ağzınız yanar"
ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, Biden yönetiminin iki ülke arasındaki ilişkileri istikrara kavuşturma çabalarının bir parçası olarak çarşamba günü Çin gezisine başladığında, Çin'deki sosyal medya kullanıcıları şehrin meşhur xiaolongbao'sunu (köfte çorbası) deneyecek zamanı olup olmayacağını merak etti. Kendisine yapılan tavsiyelerden biri siyasi bir uyarı niteliğindeydi: Weibo'da bir yorumcu “xiaolongbao yemek tıpkı uluslararası ilişkileri idare etmek gibidir. Dikkatiniz biraz bile dağılırsa ağzınız yanar" dedi.
Döner diplomasisi
Daha samimi bir tutum sergiledi
Blinken aslında o gece ünlü bir mantı restoranını ziyaret etti. Yediği köftenin sembolizmini ne kadar dikkate aldığı belli değil ama geleneksel bir popüler atıştırmalığın tadına bakması ve bir basketbol maçına katılması, geçen yıl ABD'yi boydan boya geçen Çin casus balonunun gerilimi tırmandırmasından kısa bir süre sonra yaptığı geziye kıyasla daha samimi bir duygu taşıdığını gösteriyor.
Yemek diplomasisi
Blinken'ın yeme alışkanlıkları Hazine Bakanı Janet Yellen'ınkinden çok daha az ilgi çekti. Bu ay ve geçen yıl yaptığı iki seyahatte Çin'de yediği yemekler o kadar dikkat çekti ki, devlet gazetesi Global Times bunu bir tür “yemek diplomasisi” olarak nitelendirdi. Geçtiğimiz yıl Yellen, Pekin'de Yunnan eyaletinin yemeklerini yapan bir restoranda, hafif zehirli olduğu ve düzgün pişirilmediği takdirde halüsinasyonlara neden olabileceği ortaya çıkan mantarları yediğinde manşetlere çıkmıştı.
ABD Hazine Bakanı Yellen Çin ziyaretini değerlendirdi: Biraz ilerleme kaydettik
Yellen'in tavrı büyük beğeni topladı
Yellen daha sonra mantarları yerken potansiyel halüsinojenik özelliklerinden haberdar olmadığını ve hiçbir anormal etki hissetmediğini söyledi. Yine de bu hikaye Çin'de kısa süreli bir mantar çılgınlığına yol açtı. Bu ay Çin'e yaptığı dört günlük gezi sırasında Yellen, Guangzhou'da ünlü bir Kanton restoranını ve Pekin'de bir Sichuan restoranını ziyaret etti. Sipariş ettiği yemekler kısa sürede internette yayınlandı. Bu yemeklerin çeşitliliği ve uygun fiyatlı olması, yemek çubuğu becerileri ve ekibiyle birlikte özel bir oda yerine diğer müşterilerin arasında oturması büyük beğeni topladı.
"Prestij için değil lezzet için seçildi"
Çin mutfağı konusunda uzmanlaşmış Londra merkezli aşçı ve yemek yazarı Fuchsia Dunlop'a göre, Yellen ve ekibinin sipariş ettiği yemekler kendi bölgelerinin klasik yemekleriydi ve yabancı damak tadına göre değiştirilmemişti. Dunlop, Sichuan yemeği hakkında konuşurken “Gerçekten pahalı, gösterişli yemekler ve malzemeler seçmemişler. Bunlar daha çok Sichuan'daki sıradan insanların yemekten hoşlandıkları şeyler. Bu menü prestij için değil lezzet için seçildi" dedi.
Gitmeden restoranları araştırıyor
Hazine Bakanlığı sözcüsüne göre, bakanlık Yellen'in seyahatlerinde restoran önerileri için genellikle yerel büyükelçilik personelinden öneri alıyor. Daha sonra Yellen restoranları kendisi araştırıyor ve son karar veriyor. Sözcü, zaman zaman diplomatik bir mesaj iletmek için belirli kuruluşların seçileceğini de sözlerine ekledi. Sözcü, Yellen'ın bu ay Pekin'de Amerikan şerbetçiotu kullanan bir bira fabrikasına yaptığı ziyaretin amacının Çin'e yapılan Amerikan tarım ihracatının önemini vurgulamak olduğunu belirtti.
Menünün adı: Para Tanrısı
Yellen'in yemek yediği bazı restoranlar onun şöhretinden yararlandı; mantarları yediği Yunnan restoranı da buna dahildi ve Yellen'in siparişlerine göre bir set menü hazırladı. Bu menüye Yellen'in Hazine Bakanı konumuna bir gönderi olarak “Para Tanrısı” adı verildi.
Yellen, Çin restoranlarını bir gecede sansasyona dönüştüren ilk ABD'li diplomat değil. Çin devlet medyasına göre, 2011 yılında dönemin Başkan Yardımcısı Joe Biden'ın Pekin'deki bir erişte restoranına yaptığı ziyaret, restoranın işlerinin hızla artmasına ve “Biden” erişte menüsü oluşturmasına yol açtı. 2014 yılında Michelle Obama'nın Chengdu kentindeki bir güveç restoranını ziyaret etmesinin ardından restoran “American First Lady” menüsü oluşturacağını söyledi. Çin medyasında yer alan makalelerde Obama'nın yabancı bir damak tadı için hafifletilmemiş olan baharatlı çorbayı içebildiği belirtildi. Ancak aynı şehirdeki bir Tibet restoranına yaptığı ziyaret tartışmalara yol açmış ve o zamanki kurmayları mekanın Çin'deki Tibetlilerin haklarına ve dini özgürlüklerine destek vermek amacıyla bilinçli olarak seçildiğini kabul etmişti.
Resmi davetlerdeki Çin yemekleri Amerikanlaştırılıyor
Obama'nın eşi ve diğer ABD başkanları için resmi devlet ziyafetlerinde servis edilen Çin mutfağı genellikle Amerikanlaştırılıyor ya da yabancı bir damak tadına daha iyi uyacak şekilde özelleştiriliyor. Çin devlet medyasına göre 2009 yılında Başkan Barack Obama'ya Çin usulü dana biftek ve fırında balık servis edilmişti. 2017 yılında ise Başkan Donald Trump kung pao tavuğu ve domates soslu kemiksiz dana eti gibi yemekler yemişti. Her iki yemek de geleneksel Çin yemeklerine pek benzemeyen meyveli dondurma ile son buldu.
Obama'nın menüsü muhafazakar, Trump'ın menüsü daha çağdaş
Dunlop, bu yemeklerin bile uluslararası bir eğilime işaret edebileceğini söyledi. Barack Obama'nın menüsünün “yabancılara hitap edecek çok güvenli, muhafazakar seçenekler” içerdiğini, Trump'ın menüsünün ise biraz daha çağdaş olduğunu ve daha fazla Çin pişirme tekniği gösterdiğini söyledi. Dunlop'a göre bu değişim, Çin'in 2009‘a kıyasla 2017’de Batılıların gerçek Çin yemeği deneyimlerinden biraz daha emin olduğunu yansıtıyor.
ABD Hazine Bakanı Yellen Çin ziyaretini değerlendirdi: Biraz ilerleme kaydettik
ABD Hazine Bakanı Yellen, Pekin'deki yeni ekonomi yönetimiyle yaptığı görüşmeleri değerlendirdi. ABD-Çin ilişkilerinde biraz ilerleme kaydettiklerini belirten Yellen, "Hem bize hem de dünyaya fayda sağlayan sağlıklı bir ekonomik ilişkiye sahip olabileceğimizi düşünüyorum" dedi
A+ Yazı Boyutunu BüyütA- Yazı Boyutunu Küçült
ABD Hazine Bakanı Janet Yellen, Çin ziyareti sırasında yaptığı görüşmelerin verimli geçtiğini belirterek, iki ülke arasındaki ilişkilerde biraz ilerleme kaydedildiğini düşündüğünü ifade etti. Yellen, Çin ziyaretinin son gününde düzenlediği basın toplantısında, ABD ile Çin arasındaki ilişkinin zamanın en önemli ilişkilerinden biri olduğunu kaydetti.
ABD Hazine Bakanı Yellen Çin Başbakanı Li Çiang ile görüştü
Dünyanın iki büyük ekonomisinin küresel ekonominin yüzde 40'ını temsil ettiğine dikkati çeken Yellen, "ABD ve Çin arasında önemli anlaşmazlıklar var. Bu anlaşmazlıkların açık ve doğrudan iletilmesi gerekir" değerlendirmesinde bulundu.
"Dünya iki ülkenin gelişmesi için yeterince büyük"
Yellen, ABD Başkanı Joe Biden ile kendisinin ABD ile Çin arasındaki ilişkiyi büyük güç çatışması çerçevesinde görmediklerini belirterek, "Dünyanın her iki ülkenin de gelişmesi için yeterince büyük olduğuna inanıyoruz" ifadelerini kullandı. Her iki ülkenin de bu ilişkiyi sorumlu bir şekilde yönetme yükümlülüğü olduğunu vurgulayan Yellen, bunun birlikte yaşamanın ve küresel refahı paylaşmanın bir yolunu bulmak olduğunu aktardı.
ABD Hazine Bakanı Çin'le sağlıklı bir ekonomik rekabet arayışında olduklarını vurguladı
Yellen, Çin ziyaretindeki amacının Pekin'deki yeni ekonomi yönetimiyle ilişki kurmak ve derinleştirmek olduğunu belirterek, ziyaret sırasındaki görüşmelerinin, iki ülke arasındaki ilişkiyi istikrara kavuşturma, yanlış anlama riskini azaltma ve işbirliği alanlarını ele almaya yönelik daha geniş bir çabanın parçası olduğunu anlattı. ABD Hazine Bakanı Yellen, "Biraz ilerleme kaydettiğimizi ve hem bize hem de dünyaya fayda sağlayan sağlıklı bir ekonomik ilişkiye sahip olabileceğimizi düşünüyorum" değerlendirmesinde bulundu.
2 günde 10 saat süren ikili görüşmeler
İki ülke arasındaki ekonomik ilişkileri görüşmek üzere Çin Başbakanı Li Çiang, Çin Başbakan Yardımcısı He Lifeng, Maliye Bakanı Liu Kun, Çin Merkez Bankası Başkanı Pan Gongsheng ve diğer üst düzey yetkililerle bir araya geldiğini belirten Yellen, söz konusu görüşmelerin "doğrudan, anlamlı ve verimli" geçtiğini kaydetti. Yellen, "Genel olarak, iki gün boyunca yaklaşık 10 saat süren ikili görüşmelerimin ABD-Çin ilişkilerini daha sağlam bir temele oturtma çabamıza ileriye doğru bir adım olarak hizmet ettiğine inanıyorum" değerlendirmesini yaptı. Çin'in haksız ekonomik uygulamaları hakkındaki ciddi endişelerini aktardığını kaydeden Yellen, Amerikan firmalarına karşı zorlayıcı eylemlerde son zamanlarda yaşanan artışla ilgili endişelerini de gündeme getirdiğini bildirdi.
Kaynak: AA
Ukrayna: ABD ile nadir toprak elementleri anlaşması 24 saat içinde imzalanabilir
Ukrayna Başbakanı Şmigal, ülkesi ile ABD arasındaki nadir toprak elementleri anlaşmasıyla ilgili konuştu. Ekonomi Bakanı Sviridenko'nun görüşmeler için ABD'ye gittiğini belirten Şmigal, "Yakın gelecekte, umarım önümüzdeki 24 saat içinde anlaşma imzalanır" dedi
A+ Yazı Boyutunu BüyütA- Yazı Boyutunu Küçült
Ukrayna Başbakanı Denis Şmigal, ülkesi ile ABD arasındaki nadir toprak elementleri anlaşmasının 24 saat içinde imzalanmasının beklendiğini söyledi. Şmigal, Ukrayna'daki 1+1 televizyon kanalında katıldığı canlı yayın programında yaptığı konuşmada, ABD ile Ukrayna arasında imzalanması beklenen nadir toprak elementleri anlaşmasının hazırlık sürecini değerlendirdi.
Rusya-Ukrayna savaşında 600 Kuzey Kore askeri öldü
Ukrayna Başbakan Yardımcısı ve Ekonomi Bakanı Yulia Sviridenko'nun konuyla ilgili görüşmeler için ABD'ye gittiğini belirten Şmigal, "Amerikalı meslektaşlarımızla son detayları şimdiden netleştiriyoruz. Tüm son detaylar netleştiğinde, yakın gelecekte, umarım önümüzdeki 24 saat içinde anlaşma imzalanır ve ilk adımı atarız" dedi. Şmigal, "Anlaşma imzalanmadan önce Ukrayna'ya verilen hiçbir borç, hiçbir yardım bu anlaşmanın konusu değildir" ifadesini kullandı.
Ukrayna Başbakanı Şmigal ayrıca, ABD ile imzalanması beklenen anlaşmanın, Ukrayna'nın Avrupa Birliği'ne (AB) entegrasyonu sürecine aykırı olan maddeleri içermediğini kaydetti. Söz konusu anlaşmaya göre Ukrayna için bir "Yatırım Fonu"nun kurulacağını hatırlatan Şmigal, bu çerçevede daha sonra iki teknik anlaşmanın daha imzalanması gerekeceğini aktardı. Ukrayna ile ABD arasında, nadir toprak elementleri anlaşması çerçevesinde 18 Nisan'da bir mutabakat zaptı imzalanmıştı.
ABD'de şiddetli fırtına 500 bin kişiyi elektriksiz bıraktı
ABD'deki şiddetli fırtınalar nedeniyle yaklaşık 500 bin kişi elektriksiz kaldı. Pensilvanya'da elektrik direklerinin devrilmesi sonucu akıma kapılan 3 kişi hayatını kaybetti
A+ Yazı Boyutunu BüyütA- Yazı Boyutunu Küçült
ABD'nin Pensilvanya ve Ohio eyaletlerinde, şiddetli fırtına nedeniyle yaklaşık 500 bin kişinin elektriksiz kaldığı belirtildi. Yerel yetkililerin verdiği bilgiye göre, Pensilvanya ve Ohio'da şiddetli fırtına etkili oldu. Pensilvanya'nın State College ve Pittsburgh şehirlerinde fırtınada elektrik direklerinin devrilmesi sonucu akıma kapılan 3 kişi hayatını kaybetti.
İspanya ve Portekiz neden karanlığa gömüldü?
Ülkedeki elektrik kesintilerini takip eden PowerOutage sitesi, devrilen ağaç ve elektrik direkleri nedeniyle Pensilvanya'da 450 bine yakın kişinin, Ohio'da da 50 binden fazla kişinin elektriksiz kaldığını açıkladı. Ulusal Meteoroloji Servisi Pittsburgh Ofisi, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, bölgedeki fırtınanın hızının saatte 145 kilometreye kadar çıktığını belirtti.
Yetkililer, Pensilvanya ve Ohio'daki kötü hava koşullarının Arkansas, Texas ve Louisiana eyaletlerine kadar etkili olabileceği, hasar verici rüzgarların beraberinde getireceği aşırı yağışların ani sellere yol açabileceği uyarısında bulundu.
Kaynak: AA
ABD: Ukrayna ile nadir toprak elementleri anlaşmasını bugün imzalamaya hazırız
ABD Maliye Bakanı Scott Bessent, Ukrayna ile nadir toprak elementleri anlaşmasıyla ilgili, "Ukrayna tarafı bazı son dakika değişiklikleri yaptı. Bunu tekrar gözden geçireceklerinden eminiz. Eğer onlar hazırsa biz bu öğleden sonra anlaşmayı imzalamaya hazırız" dedi
A+ Yazı Boyutunu BüyütA- Yazı Boyutunu Küçült
ABD yönetimi, Ukrayna ile nadir toprak elementleri anlaşmasında son aşamaya geldiklerini ve anlaşmayı bugün imzalamaya hazır olduklarını belirtti. ABD Başkanı Donald Trump, Beyaz Saray'da düzenlediği kabine toplantısında, kabine üyeleriyle grevdeki ilk 100 günde yaptıklarına ilişkin kapsamlı değerlendirmelerde bulundu.
Ukrayna: ABD ile nadir toprak elementleri anlaşması 24 saat içinde imzalanabilir
Rusya-Ukrayna Savaşı'nın bir an önce sona ermesi için çalışmaya devam ettiklerini kaydeden Trump, bu savaşta artık askerlerin ve sivillerin ölmesini istemediğini belirtti. Trump, Ukrayna ile nadir toprak elementleri anlaşmasını imzalamaya hazır olduklarını ifade ederek, Ukrayna'nın anlaşma üzerindeki bazı değişiklik talepleriyle ilgili son görüşmelerin yapıldığını söyledi.
Trump: Anlaşmanın meyvelerini göreceğimizden şüpheliyim
Başkan Trump, "Karmaşık bir anlaşma yapmak istemedim. Yapılamayacak bir anlaşma yapmak istemedim çünkü Ukrayna'nın çok fazla parası yok. O yüzden nadir toprak elementleri fikri çıktı. Bu anlaşma onlar için de iyi çünkü sahada bir Amerikan varlığı olacak. Umarım anlaşmaya saygı gösterirler. Bu anlaşmanın meyvelerini henüz görmedik. Ben göreceğimizden şüpheliyim" değerlendirmesini yaptı.
Bessent: Ukrayna bazı son dakika değişiklikleri yaptı
Konuyla ilgili olarak Trump'ın söz verdiği Maliye Bakanı Scott Bessent ise "Biz bu anlaşmayı imzalamaya hazırız, dün gece (Ukrayna tarafı) bazı son dakika değişiklikleri yaptı. Bunu tekrar gözden geçireceklerinden eminiz. Eğer onlar hazırsa biz bu öğleden sonra anlaşmayı imzalamaya hazırız." şeklinde konuştu.
Ukrayna Başbakanı Denis Şmigal, ülkesi ile ABD arasındaki nadir toprak elementleri anlaşmasının 24 saat içinde imzalanmasının beklendiğini açıklamıştı. Ukrayna ile ABD arasında, nadir toprak elementleri anlaşması çerçevesinde 18 Nisan'da bir mutabakat zaptı imzalanmıştı.
Kaynak: AA
Hindistan hava sahasını Pakistan havayollarına kapattı
Hindistan, Cemmu ve Keşmir’deki saldırının ardından hava sahasını Pakistan havayollarına kapattı
Trump'tan 'Çin'de fabrikalar kapanıyor' iddiası: Üzüldüm ama bir noktada anlaşacağımızı düşünüyorum
ABD Başkanı Trump, hayata geçirilen ek gümrük vergilerinin Çin'de üretimi olumsuz etkilediği, ülkenin her yerinde fabrikaların kapandığını savundu. Trump, "Ancak bir noktada Çin ile bir anlaşma yapacağımızı umuyorum" dedi
A+ Yazı Boyutunu BüyütA- Yazı Boyutunu Küçült
ABD BaşkanıDonald Trump, ülkesinin uyguladığı ek gümrük vergilerinden dolayı Çin'de üretim kaybı yaşandığını savunarak, "Bunun Çin'in başına gelmesini istemem. Bir noktada Çin ile bir anlaşma yapacağımızı umuyorum" dedi. ABD Başkanı Trump, Beyaz Saray'da düzenlediği kabine toplantısında ABD-Çin gerilimine ilişkin gündemi değerlendirdi.
Trump vergileri milyonlarca Çinliyi işsiz bırakabilir
Trump, Pekin'e uyguladıkları yüzde 145'lik gümrük vergisi nedeniyle Çin'deki üretimin gerilediğini ve bazı fabrikaların kapanmaya başladığını savundu.
"Bunun Çin'in başına gelmesini istemem"
ABD Başkanı Trump, Çin'de üretilen ürünleri almadıkları için bu ülkeden olumsuz ekonomik raporların geldiğini belirterek, şunları söyledi: "Az önce Çin'deki durumla ilgili bazı raporları gördüm, bunun Çin'in başına gelmesini istemem. Devlet Başkanı Şi'yi (Cinping) çok severim. Bu duyduklarıma üzüldüm ama Çin'de kesinlikle (üretim konusunda) darbe alıyorlar. Ancak bir noktada Çin ile bir anlaşma yapacağımızı umuyorum. Çin'le konuşuyoruz ama Çin'in her yerinde fabrikalar kapanıyor çünkü onların ürünlerini almıyoruz."
"Bize adil davranmaları gerekiyor"
Çin'in üretimle ilgili durumundan mutlu olmadığını ifade eden Trump, "Bize karşı adil olmadıkları sürece onların ürünlerini istemiyoruz. Neler olacağını göreceğiz. Ben bunu görmekten mutlu değilim. Çin'in iyi olmasını isterim. Her ülkenin iyi olmasını isterim ama bize de adil davranmaları gerekiyor." yorumunu yaptı. ABD Başkanı Trump, ABC News kanalına verdiği son mülakatta, Çin'e uyguladıkları yüzde 145'e varan vergileri Pekin yönetiminin kabulleneceği imasında bulunarak, "Çin, büyük ihtimalle bu tarifeleri yiyecek" demişti.
Newsweek inceledi: Çin neden çok fazla altın alıyor?
ABD Başkanı Donald Trump, 2 Nisan'da, aralarında Çin'in de olduğu ticaret ortaklarına 'karşılıklı tarifeler' kapsamında ek gümrük vergileri açıklamıştı. Çin'in karşılık vermesiyle iki ülke arasında başlayan restleşme sonunda ABD, Çin'e uyguladığı gümrük vergisini yüzde 145'e kadar çıkarmış, Çin de ABD'ye yüzde 125 gümrük vergisi getirmişti.
Washington yönetimi, AB'ye ve diğer ülkelerde getirdiği ek vergileri 90 gün ertelerken, Çin'e yönelik vergiler yürürlüğe girmişti. Trump, 25 Nisan'da Time dergisine verdiği mülakatta, tarifeler konusunda Çin Devlet Başkanı Şi Cinping ile görüştüğünü ileri sürmüş, detayların uygun zamanda açıklanacağını ifade etmişti.
Pekin yönetimi, müzakerelerin sürdüğü iddiasını reddederken, Washington'ı bu konuda kamuoyunu yanıltmakla suçlamıştı.
Kaynak: AA
Newsweek inceledi: Çin neden çok fazla altın alıyor?
Altın fiyatları rekor seviyelere ulaşırken, Çin'in kamu ve özel sektör kanalıyla yaptığı yoğun alımlar dikkat çekiyor. Newsweek'e göre uzmanlar, bu eğilimin ABD’ye ekonomik bağımlılığı azaltma stratejisinin parçası olduğunu belirtiyor
A+ Yazı Boyutunu BüyütA- Yazı Boyutunu Küçült
Son haftalarda altın fiyatlarında tarihi bir yükseliş yaşanıyor. Bu artış hem global gerilimle artan taleplere hem de Asya piyasasında özellikle Çin'in yaptığı alımlara bağlanıyor. Uzmanlar altının yeniden güvenli liman işlemi gördüğünü belirtiyor.
Geçtiğimiz hafta başında altının ons fiyatı ilk kez 3.500 doları aştı. Her ne kadar fiyat daha sonra 3.300 dolar seviyelerine gerilese de, altın hâlâ geçen yılın aynı dönemine göre yaklaşık yüzde 40 daha değerli ve birçok analistin 2025 sonu için öngördüğü seviyenin üzerinde.
Altın ticaretini takip eden BullionVault platformunun araştırma direktörü Adrian Ash, yükselişin özellikle Çinli özel sektör yatırımcılarının etkisiyle gerçekleştiğini, Şanghay Altın Borsası ve Şanghay Vadeli İşlemler Borsası’nda işlem hacimlerinde "büyük sıçramalar" yaşandığını belirtti. Dünya Altın Konseyi'nden kıdemli piyasa stratejisti Joseph Cavatoni ise son dönemdeki yükselişin büyük kısmının Çin kaynaklı olduğunu, ülkenin merkez bankası işlemlerine yönelik şeffaf veri akışının ise "rekor seviyelerde" olduğunu söyledi.
Cavatoni, Çin’in hem bireysel yatırımcılar hem de devlet kurumları üzerinden son 15 yıldır aktif biçimde altın alımı yaptığını ancak ticaret ve çatışma kaynaklı endişelerin bu eğilimi Trump döneminden itibaren ciddi biçimde artırdığını vurguladı. Çin, Trump yönetiminin küresel ticaret dengesini ABD lehine çevirmeye yönelik çabalarının ana hedefi olmuştu.
Ash'e göre altın fiyatlarındaki artışı doğrudan jeopolitik gerilime bağlamak tam olarak doğru değil. Ancak Çin'in bu süreçte ABD kaynaklı riskleri azaltma ve ekonomik bağımsızlığını güvence altına alma çabası göz ardı edilemez.
Çin Altın Derneği de geçen hafta yaptığı açıklamada, yılın ilk çeyreğinde altın külçe ve sikke tüketiminin yıllık bazda yüzde 30 arttığını duyurarak, “Karmaşık jeopolitik gelişmeler ve ekonomik belirsizlikler, altının değer koruma işlevini daha da ön plana çıkardı” dedi.
Cavatoni, merkez bankalarının altın alımlarının “rekor seviyelerde” olduğunu belirtirken, Ash Çin hükümet rezervlerine giden altın miktarının “temelde ölçülemez” olduğunu söyledi. Çin Merkez Bankası her ne kadar Uluslararası Para Fonu’na alımlarını bildiriyor olsa da, Ash'e göre “kimse açıklanan rakamların gerçek alımları yansıttığına inanmıyor."
Bu nedenle resmi rezervler ile analiz tahminleri arasında giderek açılan bir fark oluşmuş durumda. Dünya Altın Konseyi’ne göre Mart 2025 itibarıyla Çin’in resmi altın rezervi 2.292 ton. Ancak bazı tahminler gerçek rakamın 30 bin tonun üzerinde olabileceğini öne sürüyor.
Dolara karşı güvenlik önlemi
Çin, yalnızca altına değil, dolar dışı varlıklara da yöneliyor. Nisan ayında Asya'daki ETF yatırımlarının büyük kısmını Çin gerçekleştirdi. Bu eğilim, ABD Hazine tahvillerinin satılması ve euro ile Avrupa tahvillerine geçiş gibi adımlarla birlikte, Pekin’in Amerikan ekonomisine olan bağımlılığını azaltma stratejisinin parçası olarak değerlendiriliyor.
Uzmanlar, bu yaklaşımın hem çeşitlendirme arayışından hem de ABD’nin öngörülemez politikaları ve artan borç yükü gibi uzun vadeli risklerden kaynaklandığını belirtiyor. Çin’in altın alımları ise doğrudan dolara karşı bir güvenlik önlemi olarak görülüyor.
Trump vergileri milyonlarca Çinliyi işsiz bırakabilir
Trump’ın Çin mallarına uyguladığı %145’lik tarifeler sonrası Çin imalat sektörü sert darbe aldı. Üretim faaliyeti son bir yılın en büyük düşüşünü yaşarken, milyonlarca kişinin işsiz kalabileceği uyarısı yapıldı. ABD'de de durum pek parlak değil ve tüketici güveni ile istihdam zayıflıyor
ABD Başkanı Donald Trump’ın tarifeleri, Çin’in fabrikalarında etkisini göstermeye başladı. Çin’den ithal edilen ürünlere %145 oranında gümrük vergisi uygulanan ticaret savaşının üçüncü haftasında, Çinli fabrikalar Nisan ayında son bir yıldan fazla süredir görülen en sert aylık yavaşlamayı yaşadı.
Ulusal İstatistik Bürosu tarafından Çarşamba günü yayımlanan ve sanayi firmalarının yer aldığı bir anket, ABD tarifelerinin Çin ekonomisi üzerindeki etkilerine dair ilk resmi göstergeleri sundu. Çin ise, ABD menşeli ürünlere karşılık olarak %125 oranında vergi uygulamaya başladı.
Bu ticaret savaşı hem ABD’nin hem de Çin’in büyümesini, dolayısıyla küresel ekonomiyi tehdit ediyor. Her iki ülkede de zorluklara dair ilk işaretlerin ortaya çıkması, Başkan Trump ile Çin lideri Şi Cinping üzerindeki anlaşma baskısını artırdı.
Ancak ne Pekin ne de Washington geri adım atmaya hazır görünüyor. Çin Dışişleri Bakanlığı Salı günü yayımladığı bir videoda, ülkenin “zorbalığa boyun eğmeyeceğini” belirtti. Trump ise ABC News’a verdiği röportajda, Çin’in “bizi bugüne kadar kimsenin sömürmediği kadar sömürdüğünü” savundu. Trump, Çin’in tarifelerin etkisini “muhtemelen sineye çekeceğini” söyleyerek tüketici ve işletmelerde artan kaygılara karşı geldi.
Salı günü, kargo devi United Parcel Service (UPS) 20 bin personelini işten çıkaracağını ve 73 binayı kapatacağını açıkladı. General Motors, Trump’ın ithal araç ve parçalara getirdiği tarifeler nedeniyle bu yıl için öngördüğü kâr büyümesi hedefini artık sürdüremeyeceğini bildirdi. ABD’de tüketici güveni son beş yılın en düşük seviyesine geriledi.
ABD ekonomisi 2022'den bu yana ilk kez küçüldü
Çin’in imalat satın alma yöneticileri endeksi, Mart ayındaki 50,5 seviyesinden Nisan’da 49,0’a düştü. 50’nin altındaki okumalar sektörde daralma yaşandığını gösteriyor. Önceki iki ayda 50’nin üzerindeki değerler, tarifeler öncesinde verilen siparişlerin etkisiyle oluşmuştu. Nisan verisi ekonomistlerin beklentilerinin de altında kaldı.
Anketteki ihracat siparişleri verisi, COVID-19 pandemisinden bu yana en düşük seviyeye geriledi ve genel endeksi aşağı çekti. Ayrıca, imalat istihdamına ilişkin gösterge Şubat 2024’ten bu yana en düşük düzeye indi.
Çin büyümesi beklentilerin altında kalacak
Capital Economics’ten Çin ekonomisti Zichun Huang, müşterilere gönderdiği notta, bu verilerin “Çin ekonomisinin dış talepteki soğumayla baskı altına girdiğini” gösterdiğini belirtti. Hükümetin ekonomiye nakit pompalama çabalarının “bu baskıyı tamamen telafi etmesinin pek mümkün olmadığını” da ekledi. Kurum, Çin’in bu yıl %5’lik resmi büyüme hedefinin altında, %3,5 büyüyeceğini tahmin ediyor.
Nomura Securities’in Salı günkü araştırma raporunda, Çin’in ABD’ye olan ihracatının %50 düşmesi halinde 5,7 milyon kişinin kısa sürede işsiz kalabileceği belirtildi. Bu etkinin zamanla yayılmasıyla birlikte işini kaybeden kişi sayısının 15,8 milyona ulaşabileceği kaydedildi.
Trump'tan 'Çin'de fabrikalar kapanıyor' iddiası: Üzüldüm ama bir noktada anlaşacağımızı düşünüyorum
Çin hükümeti, ABD ile ticaret savaşında ekonomiyi destekleme sözü verdi. Harcamayı artırmaya yönelik çeşitli girişimler de gündemde. Yerel yönetimlerin düşük gelirli kişilere daha fazla sübvansiyon vermesi ve emekli maaşlarının artırılması gibi öneriler öne çıkıyor.
Ancak Çin, zayıf iç talep ve süregelen emlak krizinin etkisiyle tüketimi canlandıramıyor. Bu durumu telafi etmek için ihracata daha fazla ağırlık verilmiş durumda.
Çarşamba günü Çin, özel şirketlerin haklarını korumaya yönelik yeni bir yasayı kabul etti. Güvenlik ve devlet kontrolüne odaklanan politikalar, Çin’in ikinci büyük ekonomi konumuna gelmesini sağlayan dinamizmin önüne geçmişti.
Özel sektör temsilcileri, hükümetin öncelikleri uğruna ekonomik çıkarlarının ve haklarının göz ardı edildiğinden şikayetçiydi. Görünürde bu yasa, bu kaygıları gidermeyi amaçlıyor gibi görünüyor.
İsrail tarihinin en büyük yangınlarından biri: Tel Aviv yönetimi uluslararası yardım talebinde bulundu
İsrail, Kudüs ile Tel Aviv arasındaki yangınlar nedeniyle uluslararası yardım talebinde bulundu. İsrail itfaiyesi, ülke tarihindeki en büyük yangınlardan biriyle mücadele ettiklerini duyurdu
A+ Yazı Boyutunu BüyütA- Yazı Boyutunu Küçült
İsrail'de Kudüs ile Tel Aviv arasında yangınlar sebebiyle tahliye edilen yerleşim yerlerinin sayısı 10'a yükselirken, itfaiye ekipleri şiddetli rüzgar nedeniyle büyüyen yangını henüz kontrol altına alamadı. İsrail itfaiyesi, Kudüs ile Tel Aviv arasındaki Eştaol Ormanı'nda başlayan ve yayılan yangın nedeniyle aralarında Neve Şalom, Bekoa, Taoz, Naşşon ve Mesilat Zion'un bulunduğu 10 yerleşim yerinden yaklaşık 7 bin kişinin tahliye edildiğini duyurdu.
Kudüs ile Tel Aviv arasındaki şiddetli rüzgarla büyüyen yangınlar nedeniyle iki şehir arasındaki bazı otoyolların ulaşıma kapatıldığı aktarıldı. İsrail basını daha önce 11 yangın söndürme uçağı ile 150 itfaiye ekibinin şiddetli rüzgarla yayılan yangını kontrol altına almak için çalıştığını bildirirken, İsrail itfaiyesi yetkilileri, hava muhalefeti nedeniyle uçakların yangına müdahale edemediğini duyurdu. Kudüs yakınlarındaki Latrun Zırhlı Birlikler Anıtı ve Müzesi'nin de yangından etkilendiği görüldü.
"Kontrol altına almaktan çok uzağız"
İsrail devlet televizyonu KAN'ın haberine göre, İsrail itfaiyesi Kudüs Bölge Sorumlusu Shmulik Friedman, ülke tarihindeki en büyük yangınlardan biriyle mücadele ettiklerini duyurdu. Friedman, basına yaptığı açıklamada, "Çok büyük bir orman yangınının ortasındayız, belki de bu ülkede şimdiye kadar görülen en büyük yangın.” ifadesini kullandı. İtfaiye ekiplerinin yangınları kontrol altına almaktan "çok uzak" olduğunun altını çizen Friedman, yangına neyin sebep olduğunu henüz tespit edemediklerini belirtti.
İsrail Polisi Sözcüsü Dean Elsdunne, Anadolu Ajansına (AA) yaptığı açıklamada bölgedeki yangının yayıldığını ve ülkenin önemli otoyollarından 1 No'lu otobana yaklaştığını belirtti. Elsdunne, "Polis ve itfaiye teşkilatı, itfaiye teşkilatının işini yapabilmesi ve yangını kontrol altına alabilmesi için sivilleri bölgeden tahliye etmek amacıyla titizlikle ve hızla çalışıyor" ifadesini kullandı. İsrail ordusunun X hesabından yapılan açıklamada, Genelkurmay Başkanı Eyal Zamir'in İç Cephe Komutanlığı, Hava Kuvvetleri Komutanlığı ve ordu birliklerine, yangınla mücadele için polise, itfaiyeye ve kurtarma ekiplerine gerekli her konuda yardımcı olmalarını emrettiği aktarıldı.
Uluslararası yardım talebi
İsrail Başbakanlık Ofisinden yapılan açıklamada, Tel Aviv yönetiminin, büyüyen yangınlara müdahale için uluslararası yardım talebinde bulunduğu aktarıldı. İtalya ve Hırvatistan'dan orman yangınını söndürme çalışmalarına katılmak üzere 3 uçağın ülkeye geleceği de duyuruldu.
Öte yandan Başbakan Binyamin Netanyahu'nun talimatı doğrultusunda, İsrail Ulusal Güvenlik Konseyi'nin uluslararası yardım çabalarını yürütülmesine ilişkin bir durum değerlendirmesi gerçekleştirdiği aktarıldı. İsrail Dışişleri Bakanlığından yapılan açıklamada ise Bakan Gideon Saar'ın kontrol altına almakta zorlandıkları yangınlara karşı yardım için İngiltere, Fransa, Çek Cumhuriyeti, İsveç, Arjantin, İspanya, Kuzey Makedonya ve Azerbaycan'dan mevkidaşlarıyla görüşme gerçekleştirdiği bildirildi.
Bağımsızlık Günü töreni iptal edildi
Ülkede 5 yerleşim birimi tahliye edilirken Batı Kudüs’teki Herzl Dağı'nda yapılacak Bağımsızlık Günü meşale yakma töreni iptal edildi. İsrail Ulaştırma ve Yol Güvenliği Bakanı Miri Regev, X hesabından, güvenlik yetkilileriyle yapılan durum değerlendirmesinin ardından Herzl dağı yakınlarındaki tepelerde çıkan yangınlar ve şiddetli rüzgar nedeniyle tören yapmama kararı aldıklarını duyurdu. Miri, iki gün önce, 4 bin kişinin katılımıyla gerçekleştirilen Bağımsızlık Günü meşale yakma töreni provasının ekranlardan yayınlanacağını bildirdi.
Kaynak: AA
Arap ülkelerinden Hindistan ile Pakistan'a 'sağduyu ve diyalog' çağrısı
Kuveyt, Ürdün, Irak, Libya ve Umman, Hindistan ile Pakistan arasında tırmanan gerginliğe ilişkin iki ülkeye "sağduyu ve diyalog" çağrısında bulundu
Küresel yatırımları çekeceğiz'
Ukrayna Ekonomi Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Yulia Sviridenko da, Ukrayna hükümeti adına ABD-Ukrayna Yeniden Yapılandırma Yatırım Fonu’nun kurulmasına yönelik anlaşmayı imzaladığını duyurarak, "Ülkemize küresel yatırımları çekecek fonu ABD ile birlikte kuruyoruz" açıklamasında bulundu. İmzalanan anlaşmanın iki ülkenin de çıkarına olduğunu belirten Sviridenko, "Anlaşma için çalışan ve onu daha anlamlı hale getiren herkese minnettarım. Bu anlaşma Ukrayna ve ABD’nin başarısını garanti altına alabilecek nitelikte" dedi.
ABD ve Ukrayna, Ukrayna’daki maden kaynaklarının geliştirilmesine ilişkin ilk adım olarak 18 Nisan’da yayınlanan bir mutabakat zaptı imzalamıştı. Memorandumda, tarafların 26 Nisan’a kadar görüşmeleri tamamlamayı ve anlaşmayı mümkün olan en kısa sürede imzalamayı hedefledikleri belirtilmişti. Ukrayna hükümet kaynaklarından yapılan çok açıklamada süreçte sona yaklaşıldığı belirtilerek Ukrayna Ekonomi Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Yulia Sviridenko’nun anlaşmayı imzalamak üzere ABD’ye geldiği aktarılmıştı.
Kaynak: AA
Harris’ten Trump’a ilk büyük çıkış: Dar ve bencil bir Amerika vizyonu yürütüyor
Beyaz Saray’dan ayrıldıktan sonraki ilk büyük konuşmasında Kamala Harris, Trump’ın ekonomi ve demokrasiye yönelik politikalarını sert sözlerle eleştirdi. Harris Trump yönetimini “doğruları söyleyenleri cezalandıran, sadıklara imtiyaz tanıyan dar ve bencil bir Amerika vizyonu yürütmekle suçladı
A+ Yazı Boyutunu BüyütA- Yazı Boyutunu Küçült
ABD’nin eski başkan yardımcısı ve Demokrat Parti'nin Trump'a karşı başkan adayı Kamala Harris, Beyaz Saray’dan ayrılmasının ardından yaptığı ilk büyük kamu konuşmasında ABD Başkanı Donald Trump’ı sert sözlerle hedef aldı.
San Francisco’da, kadınların siyasete katılımını destekleyen Emerge adlı kuruluşun etkinliğinde konuşan Harris, Trump’ın ilk 100 gününün “Amerikan ideallerinin toptan terk edilmesiyle” geçtiğini söyledi.
Harris, Trump yönetimini “doğruları söyleyenleri cezalandıran, sadıklara imtiyaz tanıyan ve gücünü kendi lehine kullanan dar ve bencil bir Amerika vizyonu” yürütmekle suçladı. Trump’ın ithalat tarifelerini “sorumsuzca” bulduğunu belirten Harris, bu politikaların ABD ekonomisini resesyona sürükleme riski taşıdığını ifade etti.
Bu vergilerin, temel ihtiyaç maddelerinin fiyatlarını artırarak ailelerin geçimini zorlaştıracağını ve şirketleri işçi çıkarmaya mecbur bırakacağını söyleyen Harris, ABD'deki güçler ayrılığı sisteminin "çökmeye başladığını" ve Kongre ya da mahkemeler devreye girmezse “anayasal bir krizle” karşı karşıya kalınabileceğini vurguladı.
Demokrat partili isimlere de destek veren Harris, Cory Booker, Bernie Sanders, AOC ve Jasmine Crockett gibi liderlerin “ahlaki netlikle konuştuğunu” belirtti. Partisine birlik çağrısı yapan Harris, “Korku salmak isteyenler, insanları bölüp yalnızlaştırarak en etkili hale gelirler,” dedi.
Çin, ABD ürünlerine vergi muafiyeti getirirken Trump fabrika kapanışlarını gündeme taşıdı
Çin, bazı ABD ürünlerine yönelik yüzde 125’lik vergiyi kaldırmaya hazırlanırken, ABD Başkanı Donald Trump, Çin’de üretimin daraldığını ve fabrikaların kapanmaya başladığını açıkladı. Taraflar kamuoyuna sert mesajlar verirken perde arkasında uzlaşı sinyalleri geliyor
A+ Yazı Boyutunu BüyütA- Yazı Boyutunu Küçült
Reuters'ın aktardığına göre Çin, ABD ile yaşanan ticaret savaşının etkilerini hafifletmek amacıyla, bazı Amerikan ürünlerini yüzde 125’lik gümrük vergisinden muaf tutan gizli bir “beyaz liste” oluşturdu. Liste kamuoyuyla paylaşılmasa da, bazı ABD'li şirketlere özel olarak bildirim yapıldı. Bu hamle, Pekin’in kamuoyuna verdiği kararlı duruş mesajını korurken, pratikte ekonomik hasarı azaltma çabasının bir parçası olarak görülüyor.
Şirketlere ürün gruplarına dair vergi muafiyeti bilgileri iletildi. Bazı firmaların daha önce istisna talebinde bulunduğu, özellikle ilaç ve yarı iletken gibi stratejik sektörlerin muafiyet listesinde yer aldığı bildirildi. Çin daha önce etan gibi belirli ürünlerde de tarifeleri kaldırmıştı.
Trump: Fabrikalar kapanıyor, görmek istemem ama adil davranmalılar
ABD Başkanı Donald Trump ise Beyaz Saray’daki kabine toplantısında Çin’in yaşadığı ekonomik daralmayı yorumladı. Yüzde 145’lik gümrük tarifeleri nedeniyle Çin’de üretimin gerilediğini belirten Trump, “Az önce Çin’de fabrikaların kapanmaya başladığına dair raporları gördüm. Bunu görmek istemem ama bizim ürünleri almayı bırakmamızın sonucu bu” dedi.
Trump, Çin’e karşı sert tutumunu sürdürürken bir yandan da uzlaşı kapısını açık bırakmayı ihmal etmedi: “Devlet Başkanı Şi’yi severim. Çin’in iyi olmasını isterim ama bize adil davranmaları gerek. Umuyorum ki bir noktada bir anlaşmaya varacağız.”
Taraflar sert söylemlere rağmen temas halinde
Her iki taraf da kamuoyuna sert mesajlar verirken, Çin’in vergi muafiyeti adımı ve ABD’nin “bir anlaşma umuyoruz” söylemleri, ticaret savaşında perde arkasında bir diplomatik yumuşama arayışının işaretleri olarak değerlendiriliyor. Çinli yetkililer şimdilik listeyi kamuya açıklamaktan kaçınırken, ABD tarafı da Çin’in üretim daralmasını stratejik baskı unsuru olarak kullanmaya devam ediyor.
Kaynak: Reuters
Tesla, Elon Musk'ın yerine yeni CEO'mu arıyor?
İddiaya göre, Tesla'nın yönetim kurulu üyeleri yeni CEO arayışı kapsamında birkaç şirketle temasa geçti. Musk, WSJ'nin haberini "son derece kötü bir etik ihlali" olarak tanımladı
A+ Yazı Boyutunu BüyütA- Yazı Boyutunu Küçült
ABD'li elektrikli otomobil üreticisi Tesla'nın, Üst Yöneticisi (CEO) Elon Musk'ın yerine başka bir isim arayışında olduğu öne sürüldü.
Wall Street Journal'ın haberinde, konuya ilişkin bilgisi olan yetkililerin Tesla ve Elon Musk'la ilgili iddialarına yer verildi.
Yetkililer, Tesla'nın hisselerinin yıl başından bu yana değer kaybetmesinin ardından, şirketin Musk yerine yeni bir CEO arayışına girdiğini öne sürdü.
İddiaya göre, Tesla'nın yönetim kurulu üyeleri bu arayış kapsamında birkaç şirketle temasa geçti.
Tesla ve Musk'tan iddiaya yalanlama
Öte yandan söz konusu iddiayı X sosyal medya platformundan yaptığı paylaşımda yalanlayan Musk, bu durumu "son derece kötü bir etik ihlali" olarak tanımladı.
Tesla tarafından yapılan açıklamada da, "Bu iddia tamamen yanlıştır ve bu durum, haber yayımlanmadan önce medyaya bildirilmiştir. Tesla'nın CEO'su Elon Musk'tır ve yönetim kurulu, Musk'ın büyüme planını uygulamaya devam etme yeteneğine son derece güvenmektedir." ifadeleri kullanıldı.
Musk, 23 Nisan'da yapılan Tesla toplantısında, mayıstan itibaren Hükümet Verimliliği Departmanına (DOGE) ayırdığı zamanın "büyük ölçüde" azalacağını söylemişti.
Musk'ın siyasi hamleleri, Tesla'yı protestoların hedefi yapmıştı
Tesla, Trump yönetiminde aktif rol alan Musk'ın siyasi eylemleri nedeniyle protesto ve boykotlara maruz kalmıştı.
Seçim kampanyası sırasında Trump'a destek olan Musk, Trump'ın yeniden başkan seçilmesiyle DOGE'nin sorumlusu olmuştu.
Musk'ın sorumlu olduğu DOGE'nin maliyetleri düşürmeye yönelik attığı adımlar ve binlerce federal çalışanın işine son vermesi tartışmalara yol açmıştı.
ABD'nin farklı bölgelerinde, Musk'ın sahibi olduğu Tesla'nın otomobil bayileri önünde gösteriler düzenlenmiş, protestolarda gözaltılar olmuştu.
Trump da kıdemli danışmanı olarak atadığı Musk'a desteğini göstermek amacıyla Tesla araç satın almıştı.
Kaynak: AA
Türkiye, dünyada en uzun çalışan ülkeler arasında
OECD verilerine göre Türkiye, haftalık ortalama 45,7 saatle dünyada en uzun çalışma sürelerine sahip ikinci ülke oldu. Listede Kolombiya 47,6 saatle zirvede yer alırken Türkiye’de haftada 60 saatten fazla çalışanların oranı da OECD ortalamasının üç katından fazla
Güney Kore'de Başbakan Han Duck-soo istifa etti
Güney Kore'de Devlet Başkanlığına vekalet eden Başbakan Han Duck-soo, başkanlık seçimleri öncesi görevinden istifa etti. Devlet Başkanlığına vekalet eden Han'ın, istifa kararını başkanlık seçimlerinde aday olabilmek için aldığı düşünülüyor
A+ Yazı Boyutunu BüyütA- Yazı Boyutunu Küçült
Eski Devlet Başkanı Yoon Suk Yeol'un görevden alınmasının ardından Devlet Başkanlığına vekalet eden Han Duck-soo istifa etti.
Yonhap'ın haberine göre, Han, Seul'de düzenlediği basın brifinginde istifa ettiğini açıkladı.
Han, "Bu vahim zamanda taşıdığım sorumluluğun ağırlığını değerlendirerek, böyle bir kararın gerçekten doğru ve kaçınılmaz olup olmadığını uzun uzun ve dikkatlice düşündükten sonra, eğer tek yol buysa, bunu yapmam gerektiğine karar verdim" ifadesini kullandı.
Eski Devlet Başkanı Yoon Suk Yeol'un görevden alınmasının ardından Devlet Başkanlığına vekalet eden Han'ın, istifa kararını başkanlık seçimlerinde aday olabilmek için aldığı düşünülüyor.
Güney Kore'de devlet başkanı seçimlerinin 3 Haziran'da yapılması planlanıyor.
Kaynak: DHA
Suriye kırsalında yaşanan çatışmalarla ilgili neler biliniyor?
Şam kırsalında üç gündür Dürzi ve Sünni silahlı gruplar arasında çatışmalar yaşanıyor. Güvenlik güçlerinin de müdahil olduğu çatışmalarda şu ana kadar hayatını kaybedenlerin sayısı 73'e ulaştı
A+ Yazı Boyutunu BüyütA- Yazı Boyutunu Küçült
Suriye'nin başkenti Şam'ın kırsalında Dürzi ve Sünni silahlı gruplar arasında çatışmalar yaşanıyor.
BBC Türkçe'de yer alan habere göre, 29 Nisan'da başlayan çatışmaların fitilini Hz. Muhammed'e hakaret edilen bir ses kaydı ateşledi.
Ses kaydının yayılmasının ardından ülke genelinde protestolar patlak verdi.
Kaydın, Dürzi bir din adamına ait olduğu iddia edildi. Bahsi geçen din adamı iddiaları yalanladı.
Suriye İçişleri Bakanlığı da kayıttaki kişinin bu isim olmadığına dair yazılı açıklama yaptı.
NYT, Palmira Antik Kenti'ni yazdı: 2 bin yıl ayakta kaldı, Suriye savaşında harap oldu
Gerilimin tırmanmasıyla Dürzi ve Sünni gruplar Şam kırsalında Dürzilerin çoğunlukta olduğu Ceramane kasabasında çatışmaya başladı.
Güvenlik güçlerinin de müdahil olduğu çatışmalar 30 Nisan'da Ceramane yakınındaki Sahnaya kentine sıçradı.
Geçtiğimiz aylarda Dürzileri koruma sözü veren İsrail, 30 Nisan'da Sahnaya'da hava saldırısı düzenledi.
İngiltere merkezli Suriye İnsan Hakları Gözlemevi'ne (SHOR) göre son iki günde çatışmalarda 30'u güvenlik güçleri mensubu, 42'si silahlı Dürzi ve biri sivil olmak üzere toplam 73 kişi hayatını kaybetti.
Suriye'nin resmi haber ajansı SANA'ya konuşan hükümet yetkilileri, çatışmaların ardından Ceramane'de ateşkes ilan edildiğini duyurdu.
Enab Baladi web sitesinin 29 Nisan'da yayınladığı habere göre ateşkes anlaşması kapsamında hayatını kaybedenlerin ailelerine tazminat ödenecek ve sorumlular hakim karşısına çıkacak.
Reuters haber ajansı da Şam'a bağlı yetkililerin ve Eşrefiyet Sahnaya kentinden bazı şeyhlerin 30 Nisan'da bir araya gelerek çatışmaları durdurmak için anlaşmaya vardığını aktardı.
Anlaşmanın ardından Sahnaya'ya yüzlerce güvenlik gücü sevk edildi.
Netanyahu ve Erdoğan’ın savaş meydanı: Suriye
Ancak AFP haber ajansı ve BBC'ye konuşan bölge sakinleri 30 Nisan itibariyle çatışmaların sürdüğünü aktardı.
BBC'ye konuşan bir bölge sakini, "aşırılıkçı" grupların Eşrefiyet Sahnaya ve Sahnaya kentlerine saldırdığını söyledi.
Bölge sakini, duruma ilişkin şu ifadeleri kullandı:
"Kent sakinleri saldırılara kendi başlarına direnmeye çalışıyor ama ne kadar dayanabileceğimizi bilmiyoruz. Şu ana kadar hiçbir güvenlik gücü varlığı görmedik."
Şam'a bağlı güvenlik güçlerini silahlı gruplarla iş birliği yapmakla suçlayan bölge sakini, Sahnaya'nın "barışçıl ortak yaşamın sembolü" olduğu ancak "mezhepsel kışkırtma ve Suriye'yi bölmeye yönelik yabancı planların üstün geldiği" yorumunu yaptı.
Sahnaya'da yaşayan ve Reuters'a konuşan Elias Hanna ise "Aşırı panik ve korku" içinde olduklarını söyledi.
Hanna, "Sahilde yaşanan katliamların Sahnaya'da Dürzilere karşı tekrar etmesinden endişe ediyoruz" ifadelerini kullandı.
Mart'ta Suriye'nin Akdeniz kıyısında Alevi nüfusunun yoğun yaşadığı Lazkiye ve Tartus'ta güvenlik güçleri Beşar Esad destekçisi olduğu iddia edilen grupların çatışmasıyla başlayan olaylarda yüzlerce kişi hayatını kaybetmişti.
BM ve Türkiye'den itidal çağrısı
SANA'nın aktardığına göre Mart'ta atanan Suriye Başmüftüsü Şeyh Usame El Rıfai "Suriyelilerin her damla kanının değerli olduğunu ve israf edilmemesi" gerektiğini söyledi.
El Rıfai ayrıca "Herkes aklına, yüreğine, vicdanına dönmeli, intikam ve misilleme çağrılarından uzak durmalı, adaletin yerini bulmasına izin vermeli, böylece ruhlar huzura kavuşacaktır" diye konuştu.
Birleşmiş Milletler'den (BM) yapılan açıklamada BM Suriye Özel Temsilcisi Geir O. Pedersen'in ülkedeki "kabul edilemez şiddet" hakkında "derinden endişeli" olduğu söylendi.
Taraflara itidal çağrısı yapılan açıklamada İsrail'in hava saldırılarının durması gerektiği belirtildi.
Ayrıca Pedersen'in infiale ve sivillerin öldürülmesine yol açanların yargılanması ve Suriye'nin egemenliğine "mutlak saygı" gösterilmesi çağrısı yaptığı kaydedildi.
Türkiye Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Öncü Keçeli, Suriye'de yaşananlara dair X hesabından paylaşım yaptı.
Keçeli, paylaşımında şiddet olaylarının "diyalog ve sağduyu yoluyla sona erdirileceğine ve olaylarda rolü olan kişilerin adalet önüne çıkarılacağına inancımız tamdır" ifadelerini kullandı.
Dışişleri sözcüsü ayrıca İsrail'in "Suriye'deki birlik ve bütünlük çabalarına zarar vermekte olan" hava saldırılarını sona erdirmesi gerektiğini söyledi.
Dışişleri kaynakları: Türkiye, Suriye ve SDG arasındaki mutabakatın uygulanmasını istiyor
İsrail'den hava saldırısı
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun ofisinden de olaylara ilişkin açıklama geldi.
Açıklamada Sahnaya'da "Dürzi nüfusa saldırı hazırlığındaki aşırılıkçı bir gruba" hava saldırısı düzenlendiği duyuruldu.
Ayrıca "Suriye rejimine ciddi bir mesaj verildi: İsrail, onlardan Dürzi topluluğuna zarar gelmesinin önlenmesini bekliyor" ifadeleri kullanıldı.
İsrail, Aralık 2024'te devrilen Beşar Esad döneminde Suriye'ye sık sık hava saldırıları düzenliyordu.
Esad yönetiminin devrilmesinin ardından özellikle Suriye Ordusu'na ait askeri üslere yönelik bu saldırılar devam etti.
İsrail genelde bu saldırıları düzenlediğini duyurmuyor.
Ancak Sahnaya'da düzenlenen hava saldırısına dair hem Netanyahu'nun ofisi hem de İsrail Ordusu'nun sosyal medya hesabından açıklama yapıldı.
İsrail Ordusu'nun paylaşımında İsrail Hava Kuvvetleri'nin "Şam yakınlarında Dürzi sivillere saldıran" unsurları hedef aldığı belirtildi.
Paylaşımda ayrıca İsrail Genelkurmay Başkanı Orgeneral Eyal Zamir'in "Dürzi topluluklara yönelik şiddetin sürmesi durumunda Suriye rejimine ait hedeflere saldırmaya hazırlık talimatı verdiği" belirtildi.
İsrail ayrıca üç Suriyeli Dürzinin tedavi görmek üzere İsrail'e tahliye edildiğini duyurdu.
Binyamin Netanyahu, Beşar Esad yönetiminin yıkılmasının ardından Dürzilere yönelik şiddete askeri müdahale ile karşılık verme tehdidinde bulunmuştu.
AFP'ye konuşan analist Michael Horowitz, İsrail'in kendini Dürzi topluluğun "koruyucusu" olarak konumlandırarak "Türkiye'nin mandası ve potansiyel düşman" olarak gördüğü Şam yönetiminin yetkisini sınırlandırmayı hedeflediği yorumunu yaptı.
İsrail'in hava saldırılarına dair Suriye Dışişleri Bakanlığı'ndan da yazılı açıklama geldi.
İsrail'in adının direkt geçmediği açıklamada, Suriye'nin içişlerine yönelik yabancı müdahalelerin "kategorik olarak reddedildiği" söylendi.
SANA'nın aktardığına göre açıklamada ayrıca Şam yönetiminin "Suriye halkının tüm unsurlarını, özellikle de Suriye ulusal dokusunun her zaman ayrılmaz bir parçası olan ve olmaya devam eden şerefli Dürzi toplumunu koruma konusundaki sarsılmaz kararlılığı" vurgulandı.
Öte yandan, PYD ile KDP çizgisindeki partiler tarafından oluşturulan 'Suriye Kürt Ulusal Konseyi'nin de katılımıyla Kamışlı'da 26 Nisan 2025 tarihinde 'Kürt Birlik ve Tutumu' adlı bir konferans düzenlendi. Suriye yönetimi, bu konferansta verilen mesajların varılan mutabakata uygun olmadığı yönünde bir açıklama yaptı.
Türkiye'nin temennisi, terör örgütüyle iltisaklı oluşumların siyasi ve askeri düzlemde etkin olmalarının önünün kesilmesi suretiyle Suriye yönetimi ile SDG arasında varılan mutabakatın uygulanmasıdır. Aynı zamanda, PKK'nın örgüt olarak yapılan çağrıya bir an evvel olumlu cevap vermesi, silahlarını bırakması ve bölgede normale dönüşün önünde engel oluşturmaktan çıkması beklentisi mevcuttur" ifadelerine yer verildi.
Suriye'de PKK ve uzantıları kendilerini lağvetmezse, terör örgütünün sistem dışına çıkarılmasının başka yollarla sağlanması için gerekli irade ve imkan bulunmaktadır. Terörle mücadele bağlamında, 9 Mart 2025 tarihinde Amman'da Suriye ve dört komşu ülkenin Dışişleri ve Savunma Bakanları ile İstihbarat Başkanlarının bir araya geldiği bir toplantı da gerçekleştirilmiş, toplantıya Türkiye'yi temsilen Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler ve MİT Başkanı İbrahim Kalın iştirak etmiştir. Bahse konu toplantıda bölgesel sahiplenme ilkesi temelinde ve mevcut uluslararası çabaları da destekleyecek şekilde, terörizmle mücadele amacıyla müşterek bir operasyon merkezi kurulması üzerinde mutabık kalınmıştır. Bu hususta muhataplarla temaslar ve teknik çalışmalar ilgili kurumlarla eş güdüm içerisinde yürütülmektedir. Toplantının önümüzdeki dönemde yapılması planlanmaktadır. Ayrıca, Suriye, güvenliğiyle ilgili bir sorun görürse herhangi bir ülkeyle bir anlaşma yapmayı tercih edebilir. Türkiye de Suriye'nin ihtiyaç duyduğu birçok alanda karşılıklı anlaşmalar çerçevesinde Suriye'ye destek verebilir. Bu çerçevede Türkiye, bölgede kendi güvenlik ve tehdit değerlendirmelerine göre Suriye'yle ikili iş birliğine hizmet edecek her türlü konuyu ele almaya açıktır. Suriye'deki siyasi gelişmeler açısından, 29 Mart 2025 tarihinde teknokrat ağırlıklı geçiş kabinesinin oluşturulmasının ardından bakanlıkların üst düzey yönetimine atamaların sürdüğü görülmektedir"
ABD'de inşaat harcamaları beklentilerin aksine azaldı
ABD'de inşaat harcamaları, martta artış beklentilerinin aksine yüzde 0,5 geriledi. Kamu inşaat harcamalarında yüzde 0,2, özel sektör inşaat harcamalarında ise yüzde 0,6 düşüş kaydedildi
Yeni yaptırımların ardından: 3 Mayıs'taki ABD-İran görüşmesi 'lojistik nedenlerle' ertelendi
İran ile ABD arasında 3 Mayıs'ta Roma'da yapılması planlanan nükleer görüşme ertelendi. 'Lojistik nedenlerle' alındığı açıklanan erteleme kararının, İran'ın petrol sektörünü hedef alan yeni ABD yaptırımlarının ardından gelmesi dikkat çekti
A+ Yazı Boyutunu BüyütA- Yazı Boyutunu Küçült
İran ile ABD'nin Umman'ın aracılığında 3 Mayıs'ta İtalya'nın başkenti Roma'da yapacakları dördüncü tur nükleer görüşmelerin ertelendiği açıklandı. Görüşmelere aracılık yapan Umman Dışişleri Bakanı Bedr bin Hamed el-Busaidi, X sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, erteleme kararının "lojistik nedenlerden" dolayı alındığını belirtti.
ABD'den, İran ve Çin merkezli 12 kişi ve kuruluşa yeni yaptırım kararı
Busaidi, "3 Mayıs Cumartesi günü için planlanan ABD-İran toplantısının tarihini lojistik nedenlerden dolayı yeniden planlıyoruz. Taraflar arasında mutabakata varılmasının ardından yeni tarih duyurulacaktır" ifadelerini kullandı.
İran: Ertelemeyi Umman önerdi
İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü İsmail Bekayi, görüşmelerin ertelenme kararının Umman Dışişleri Bakanı Bedr bin Hamed el-Busaidi'nin önerisi üzerine alındığını ve yeni tarihin daha sonra açıklanacağını belirtti.
İran ile ABD arasındaki müzakere süreci
İran ile nükleer anlaşmadan 2018'de tek taraflı ülkesini çeken ABD Başkanı Donald Trump, İran ile doğrudan nükleer müzakere çağrısında bulunan ve tehditler de içeren bir mektubu martta İran lideri Ayetullah Ali Hamaney'e göndermişti. Mektuba İran, Umman üzerinden yanıt vermişti.
Tahran ile Washington, mektup trafiğinin ardından önce Umman’da 12 Nisan'da daha sonra birer hafta arayla Roma ve tekrar Umman'da dolaylı görüşmeler yapmıştı. Hem İran hem ABD, müzakerelerde ilerleme kaydedildiğini açıklamıştı. Taraflar dördüncü tur müzakerelerin 3 Mayıs'ta Roma'da yapılması konusunda anlaşmıştı.
ABD'nin İran'a saldırı tehditleri ve yeni yaptırımları
Washington yönetimi, dün İran'a "azami baskı" kampanyası kapsamında, İran petrolünün satışında yer alan ve dördü Birleşik Arap Emirlikleri'nde biri de Türkiye'de bulunan toplam 7 şirkete yaptırım uyguladığını duyurmuştu.
ABD Savunma Bakanı Pete Hegseth de sosyal medya hesabından "İran'a mesaj" başlığıyla paylaştığı mesajında, "Husilere ölümcül desteğinizi görüyoruz. Ne yaptığınızı tam olarak biliyoruz. ABD ordusunun neler yapabileceğini çok iyi biliyorsunuz ve uyarıldınız. Sonucu, bizim seçtiğimiz zaman ve yerde ödeyeceksiniz" ifadelerini kullanmıştı. İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü İsmail Bekayi de ABD'yi iki ülke arasında müzakereler sürerken "çelişkili eylemler ve provokatif açıklamalar" yapmakla suçlamıştı.
Kaynak: AA
İspanya'daki elektrik kesintisinde 5 kişi hayatını kaybetti
İspanya ve Portekiz’de etkili olan büyük çaplı elektrik kesintisi, son 24 saat içinde yaşanan çeşitli olaylar sonucu en az beş kişinin ölümüne yol açtı
A+ Yazı Boyutunu BüyütA- Yazı Boyutunu Küçült
İber Denizi'ni kaosa sürükleyen elektrik kesintisiyle bağlantılı olarak İspanya'da en az 5 kişi hayatını kaybetti.
İspanyol El Pais gazetesinin haberine göre üç ayrı olayda ölenlerden biri, Galiçya'nın Taboandela kasabasında yaşayan yaşlı bir çift ve oğulları.
Diğer iki vakada ise Valensiya eyaletinde 46 yaşında bir kadın ve Madrid'in güneyinde bir bölgede başka bir kadın hayatını kaybetti.
Taboandela'daki kazayla ilgili olarak, dün sabah ölü bulunan ebeveynler ve oğullarının ölümleri yetkililer tarafından arızalı bir jeneratörle bağlantılı olabilecek karbonmonoksit solunmasına bağlanıyor. Acil durum servisleri ölenlerin 81 ve 77 yaşlarında bir çift ile 56 yaşındaki oğulları olduğunu doğruladı.
İkinci olay ise sağlık sorunları olan bir kadınla ilgili. Valensiya'nın Algira kasabasında yaşayan kadının, kullandığı oksijen makinesinin elektrik kesintisi nedeniyle çalışmayı durdurması üzerine hayatını kaybettiği bildirildi.
Evine giden polis memurları 46 yaşındaki kadını hayata döndürmek için yaklaşık yarım saat uğraştı ancak başarılı olamadı.
Son olarak, Madrid'in Carabanchel bölgesinde meydana gelen üçüncü bir olayda, 56 yaşındaki bir kadının muhtemelen bir mumun neden olduğu yangın nedeniyle öldüğü kaydedildi.
Yangın pazartesi akşamı çıktı ve kadının evi yanarak kül oldu. Söndürme operasyonu sırasında itfaiyeciler, 5'i duman soluma nedeniyle hastaneye kaldırılan çok sayıda kişiyi kurtarmaya devam etti.
ABD'nin yeni Ankara Büyükelçisi Tom Barrack oldu
Senato'da 36 "hayır" oyuna karşı 60 "evet" oyu alan Tom Barrack, ABD'nin Ankara Büyükelçisi olarak onay aldı. Barrack, ay başında Senato Dış İlişkiler Komitesi'ne yaptığı konuşmada "kılıç-kırbaç" benzetmesiyle dikkat çekmişti
A+ Yazı Boyutunu BüyütA- Yazı Boyutunu Küçült
ABD'nin Ankara Büyükelçisi adayı Tom Barrack, Senato'dan onay aldı.
ABD Senatosu'nda, Barrack'a ilişkin oylama yapıldı.
Oylama sonucunda 36 "hayır" oyuna karşı 60 "evet" oyu alan Barrack, ABD'nin Ankara Büyükelçisi olarak onay aldı.
Nisan ayı başında Senato'daki onay oturumunda Barrack, "Avrupa, Asya ve Orta Doğu'nun en stratejik kavşağında yer alan değerli NATO ortağımız Türkiye'nin NATO'ya katkıları saymakla bitmez." ifadesini kullanmıştı.
Tom Barrack kimdir?
ABD'nin California eyaletinde doğup büyüyen 77 yaşındaki Barrack, lisans eğitimini Güney California Üniversitesinde, hukuk eğitimini de San Diego Üniversitesinde tamamladı.
Lübnan'ın Zahle kentinden 1900 yılında ABD'ye göç eden Lübnanlı Hıristiyan göçmen bir ailenin torunu olan Barrack, babasının bakkal, annesinin sekreter olduğu Los Angeles'taki Culver City'de büyüdü.
Öğrencilik yıllarında rugby takımına girerek sporla ilgilenen Barrack, avukat olarak Suudi Arabistan'da çalıştı.
1980'lerde Reagan yönetiminde İçişleri Bakanlığı müsteşar yardımcısı olarak görev yapan Barrack, ABD'nin 40. Başkanı Ronald Reagan ile California'daki Rancho del Cielo bölgesinde komşuluk yaptı.
ABD-Türkiye ilişkilerini değerlendirmişti
ABD'nin Ankara Büyükelçisi Tom Barrack, 2 Nisan'da büyükelçi adayı olarak ABD-Türkiye ilişkilerini Senato Dış İlişkiler Komitesi’ndeki oturumda değerlendirmişti.
Barrack, daha önce de birçok kez bulunduğu Türkiye’nin çok önemli bir bölgesel aktör olduğunu ve ABD-Türkiye ilişkilerinin çok değerli olduğunu şu sözlerle aktarmıştı:
"Avrupa, Asya ve Orta Doğu’nun en stratejik kavşağında yer alan değerli NATO ortağımız Türkiye’nin NATO’ya katkıları saymakla bitmez. NATO’nun en büyük ordularından ve deniz filolarından birine sahip olan Türkiye, IŞİD’e karşı mücadelede çok değerli bir ortaktır.
Türkiye, NATO’nun Ukrayna’yı destekleyen tutumunu desteklemiş, Ukrayna’ya çok değerli insansız hava araçlarını tedarik etmiş ve Karadeniz Tahıl Girişimine aracılık etmiştir. İki ülke arasında, Başkan Trump ve Cumhurbaşkanı (Recep Tayyip) Erdoğan’ın ortak hedefi olan 100 milyar dolar ticaret hacmine kolayca ulaşılabilir"
"Kılıcı, kırbaç yeterliyse çekmem"
Barrack, Senato Dış İlişkiler Komitesi'nde yaptığı konuşmada Halil Cibran'a atfedilen bir dörtlük okuyarak dikkatleri üzerine çekmişti:
"Kılıcı, kırbaç yeterliyse çekmem; kırbacı da, dilim kâfiyse kullanmam. İnsanlarla aramda tek bir bağ ipliği dahi varsa, onun kopmasına izin vermem. O çekerse ben gevşetirim, o gevşetirse ben çekerim"
Kaynak: Gazete Oksijen
Harvard Üniversitesi'ne 'ırka dayalı ayrımcılık' soruşturması
ABD Başkanı Donald Trump yönetimi, Harvard Üniversitesi ve üniversitenin hukuk dergisi "Harvard Law Review" hakkında, makale seçimlerinde "ırka dayalı ayrımcılık" yapıldığı iddiaları üzerine soruşturma başlattı
A+ Yazı Boyutunu BüyütA- Yazı Boyutunu Küçült
İlk olarak kampüsündeki Filistin'e destek gösterileriyle daha sonra da çeşitlilik, eşitlik ve kapsayıcılık programlarını sürdürdükleri gerekçesiyle federal hükümetin hedefi haline gelen Harvard Üniversitesi ile Trump yönetimi arasındaki anlaşmazlık sürüyor.
ABD Eğitim Bakanlığı ile Sağlık ve İnsani Hizmetler Bakanlığının ortak açıklamasında, 'Harvard Law Review' dergisinin makale seçim sürecinde ırkı temel aldığına ilişkin iddiaların ardından, üniversite ve dergi hakkında soruşturma başlatıldığı duyuruldu.
Açıklamada, soruşturma kapsamında derginin "yazarların ırkına göre tercihte bulunduğu ve liyakatin geri plana atıldığı" yönündeki iddiaların araştırılacağı, incelemenin, derginin mali bağlantılarını, denetim prosedürlerini, üyelik ve makale yayımlama seçim politikalarını kapsayacağı belirtildi.
Soruşturmanın, federal hükümetten hibe alan kurumların ırk temelinde ayrımcılık yapmasını yasaklayan 1964 tarihli Sivil Haklar Yasası'nın 6. Başlığının ihlal edilip edilmediğinin tespit edilmesi amacıyla yürütüldüğü vurgulandı.
Trump ile Harvard arasındaki anlaşmazlık
Trump yönetimi, aralarında Harvard'ın da olduğu birçok üniversiteye yönelik, başta Filistin'e destek için düzenlenen kampüs protestoları ile çeşitlilik, eşitlik ve kapsayıcılık programlarını gerekçe göstererek, federal fonları dondurma tehdidinde bulunmuştu.
Bu bağlamda yönetim, Harvard'a sağlanan 2,2 milyar dolarlık fonun ve 60 milyon dolarlık sözleşme bedelinin dondurulmasına karar vermişti.
Üniversite de federal hükümetin fonları dondurmasının hukuka aykırı olduğunu savunarak bu kararı engellemek üzere Trump yönetimine dava açmıştı.
Kaynak: AA
ABD Senatosu Trump'ın Pekin Büyükelçiliğine aday gösterdiği David Perdue'yu onayladı
ABD-Çin ilişkilerinin kritik bir dönemden geçtiği günlerde ABD Senatosu, Başkan Donald Trump'ın Pekin Büyükelçiliğine aday gösterdiği David Perdue'yu onayladı
A+ Yazı Boyutunu BüyütA- Yazı Boyutunu Küçült
ABD Senatosu Genel Kurulunda yapılan oylamada 29 "hayır" oyuna karşılık 67 "evet" oyu alan Perdue, ABD'nin yeni Pekin Büyükelçisi oldu.
Eski ABD Senatörü Perdue'nun kısa sürede yemin ederek görevine resmen başlaması bekleniyor.
Perdue, Senato Dış İlişkiler Komitesindeki adaylık oturumunda, ABD'nin Çin'e yaklaşımının "incelikli, partiler üstü ve stratejik" olması gerektiğini söylemişti.
Perdue, "İki ülke arasında doğal olarak anlaşmazlıklar olacaktır ve bu alanlarda aktif olarak angaje olmalıyız. Daha iyi ve daha güvenli bir çalışma ilişkisi geliştirmek için çıkarlarımızın örtüştüğü alanları aramalıyız" ifadelerini kullanmıştı.
Kaynak: AAİş kariyeri
[ düzenlemek ]
Perdue kariyerine 1972 yılında uluslararası bir danışmanlık firması olan Kurt Salmon Associates'te başladı [ 21 ] ve burada 12 yıl boyunca yönetim danışmanı olarak çalıştı [ 27 ] ve 1984'te ayrıldı. [ 21 ] 1991'den 1992'ye kadar Perdue, Singapur'daki uluslararası giyim şirketi Gitano Group Inc.'de yönetici müdür olarak çalıştı. [ 28 ] [ 29 ] [ 30 ] 1992'de Perdue, Sara Lee Corporation'da Asya operasyonlarından sorumlu kıdemli başkan yardımcısı pozisyonunu aldı . Görev süresi boyunca Perdue, şirket ABD'de düzinelerce fabrikayı kapatırken Çin ve Hong Kong'da tedarikçi bulma işleriyle ilgilendi, bunlardan dördü Gürcistan'daydı. [ 21 ] İki yıl sonra Perdue, Haggar Clothing'de operasyonlardan sorumlu kıdemli başkan yardımcısı oldu [ 28 ] [ 31 ] ve düşük maliyetli ülkelerdeki uluslararası üretimi şirket operasyonlarının %75'ine çıkardı. [ 21 ]
1998'de Perdue, Reebok'a kıdemli başkan yardımcısı olarak katıldı ve sonunda Reebok Markası'nın başkanı ve CEO'su oldu. [ 32 ] Şirketin spor ayakkabı serisini canlandırdığı kabul edilir. Perdue, şirketin ayakkabı markasını yeniden konumlandırmak için eski bir Reebok yöneticisinin "devrim niteliğinde" olarak adlandırdığı Ulusal Futbol Ligi ile bir sözleşme müzakere etti. [ 16 ]
Perdue, Haziran 2002'de Kuzey Karolina'daki bir tekstil şirketi olan PillowTex'in CEO'su olmak için Reebok'tan ayrıldı . [ 33 ] Şirket, ağır bir borç yükü ve yetersiz finanse edilen bir emeklilik yükümlülüğü ile iflastan yeni çıkmıştı. Şirketin yatırımcılarından ek fon sağlayamayınca veya şirket için bir alıcı bulamayınca, dokuz ay görev yaptıktan ve 1,7 milyon dolar tazminat aldıktan sonra 2003'te şirketten ayrıldı. [ 34 ] Bir iç denetçi, Perdue'nun Kuzey Karolina Genel Merkezi'ndeki uzun süreli yokluğunun "moral açısından korkunç" olduğunu belirtti. "Vazgeçtiğini hissettik." [ 35 ] Temmuz 2003'te Pillowtex iflas edeceğini duyurdu ve [ 36 ] ülke çapında 7.650 çalışanı işsiz bıraktı. [ 34 ]
Pillowtex'ten ayrıldıktan sonra Perdue, Dollar General'in CEO'su oldu . [ 37 ] Şirkete katılmadan önce, şirket yakın zamanda kârları 100 milyon dolar fazla göstermiş ve hissedar davalarını çözmek için 162 milyon dolar ödemişti. Perdue, şirketin envanter hattını ve lojistik ağını elden geçirdi ve pazarlama stratejisini güncelledi. Başlangıçta yüzlerce mağazayı kapattıktan sonra şirket hisse senedi fiyatını iki katına çıkardı ve 2.600 yeni mağaza açtı. [ 16 ] CEO olarak geçirdiği dört yıl boyunca, federal mahkemede şirket aleyhine yaklaşık 2.500 bireysel istihdam davası açıldı; önceki dört yıldaki 76'ya kıyasla. [ 38 ]
Perdue, 2007 yılında Dollar General'in özel sermaye yatırımcıları KKR'ye satışını ayarladığı için itibar görüyor . 2007 ve 2008'de Dollar General'den 42 milyon dolar tazminat aldı. [ 39 ] KKR'ye satıştan sonra Dollar General, Perdue ve diğer yöneticilerin hissedarlara düşük fiyat verdiği iddiasıyla hissedar davalarıyla karşı karşıya kaldı; [ 40 ] bu davaları çözmek için 40 milyon dolar ödedi. [ 41 ] [ 42 ]
Perdue, 2007'den 2009'a kadar Hindistan kimya ve tekstil konglomerası Gujarat Heavy Chemicals Ltd. için kıdemli danışman olarak çalıştı. [ 43 ] Temmuz 2010'da, o zamanki vali olan kuzeni Sonny Perdue onu Georgia Liman İdaresi'nin müdürü olarak atadı . [ 44 ] Nisan 2011'de, Ocak 2011'de görev süresi sona eren kuzeni ve iki eski eyalet yetkilisiyle birlikte Atlanta merkezli küresel bir ticaret firması olan Perdue Partners'ı kurdu . [ 16 ]
Aralık 2012'de Perdue Partners, Atlanta merkezli bir lojistik şirketi olan Benton Express'i satın aldı [ 46 ] ve adını Benton Global olarak değiştirdi. Şubat 2013'te Benton Global, nakliye hizmetleri için sözleşme yapmak yerine doğrudan limandan kargo taşımaya başladı. [ 47 ] Perdue, 2013'ün ortalarında liman yönetim kurulundan ayrıldı. [ 41 ] Benton Global, 2015'te aniden kapandı. [ 21 ]
Perdue, 2010'dan 2014'e kadar veri pazarlama firması Cardlytics'in yönetim kurulunda görev yaptı. Yönetim kurulu hizmeti karşılığında 75.000 hisse satın aldı. Cardlytics halka açıldığında Perdue hisselerden 6 milyon dolar kazandı. [ 48 ] [ 49 ]
Atlanta Journal-Constitution, Perdue'nun "karmaşık" bir iş geçmişine sahip olduğunu belirtmiş, ancak onun "Wall Street'te markaları canlandırmaya ve yatırımcılar için ödüller toplamaya yardımcı olan bir dönüşüm uzmanı olarak tanındığını" belirtmiştir. [ 16 ] [ 41 ] İşlerinin çoğu işleri yurtdışına taşeronluk yaparak yapmayı içeriyordu ve bir ifadesinde "Kariyerimin çoğunu bunu yaparak geçirdim." demiştir. [ 21 ] [ 50 ]
Reuters yazdı: Trump yönetimi, iklim bilimcileri görevden aldı
ABD’de Trump yönetimi, Ulusal İklim Değerlendirmesi’ne katkı sağlayan yüzlerce bilim insanını görevden aldı. 2028’de yayımlanması planlanan raporun geleceği belirsizliğe sürüklendi
A+ Yazı Boyutunu BüyütA- Yazı Boyutunu Küçült
ABD Başkanı Donald Trump yönetimi, hükümetin iklim değişikliğine yönelik en kapsamlı çalışması olan Ulusal İklim Değerlendirmesinin (NCA) tüm katkı sağlayıcılarını görevden aldı. Reuters’ın elde ettiği bir e-postaya göre, yaklaşık 400 bilim insanı bu karardan etkilendi.
Görevden almalar, Kongre tarafından zorunlu tutulan ve 2028 yılında yayımlanması planlanan Altıncı Ulusal İklim Değerlendirmesinin geleceğini belirsizliğe sürükledi. Yönetim tarafından gönderilen e-postada, “NCA6'nın kapsamı, 1990 tarihli Küresel Değişim Araştırma Yasası doğrultusunda yeniden değerlendirilmektedir” ifadelerine yer verildi.
Bu yasa, Cumhuriyetçi Başkan George H. W. Bush döneminde imzalanmış ve iklim değişikliği araştırmalarına yasal bir temel oluşturmuştu.
İklim değerlendirmesi, Trump yönetimi tarafından bu ayın başında kapatılan Küresel Değişim Araştırma Programı tarafından koordine ediliyordu. Program, 14 federal ajans ve yüzlerce bağımsız bilim insanının katkısıyla yürütülüyordu. Raporda elde edilen bulgular, federal kurumların ve Kongre'nin iklim politikaları ve bütçe planlamaları için önemli bir kaynak sağlıyordu.
Son yayımlanan 2023 Ulusal İklim Değerlendirmesi, iklim değişikliğinin Amerikalılar üzerindeki ekonomik etkilerinin hızla arttığını vurgulamıştı. Raporda; sigorta primlerinin ve gıda fiyatlarının yükseldiği, aşırı sıcaklar nedeniyle sağlık hizmetlerinin pahalandığı belirtilmişti.
Beyaz Saray, Reuters’ın konuya ilişkin yorum talebine yanıt vermedi.
Trump yönetimi, "israfı önleme" iddiasıyla Ulusal Sağlık Enstitüleri (NIH), Çevre Koruma Ajansı (EPA) ve Ulusal Okyanus ve Atmosfer Dairesi (NOAA) gibi bilim kurumlarında da geniş kapsamlı personel azaltmalarına gitmişti.
Öte yandan Ulusal İklim Değerlendirmesi, muhafazakâr düşünce kuruluşu Heritage Foundation tarafından hazırlanan Project 2025 planında da hedef gösterilmişti. Söz konusu planda, iklim değerlendirmesinin yeniden yapılandırılması ve katkıda bulunanların daha sıkı denetlenmesi gerektiği savunuluyordu.
Kaynak: Reuters
The Guardian'dan Jack Ma iddiası: Çin'in yıldırma kampanyasına dahil oldu
E-ticaret devi Alibaba'nın kurucusu Jack Ma'nın Fransa'da yaşayan bir iş insanını Çin'e dönmeye ikna etmek için hükümetle işbirliği yaptığı iddia edildi. The Guardian'ın yayınladığı belgelere göre söz konusu kişinin, Çin'e dönüp bir siyasetçinin yargılanmasına yardım etmesi isteniyor
A+ Yazı Boyutunu BüyütA- Yazı Boyutunu Küçült
The Guardian'ın görüntülediği belgelere göre; Çin rejimi, bir iş insanını iş birliğine zorlamak amacıyla Alibaba kurucusu milyarder Jack Ma’yı bir yıldırma kampanyasında görevlendirdi. Haberde ismi "H" olarak kodlanan iş insanı, Fransa’da yaşarken Çin devleti tarafından tehditlere maruz kaldı. Bu tehditler arasında sürekli telefon aramaları, kız kardeşinin tutuklanması ve Interpol aracılığıyla çıkarılan uluslararası bir kırmızı bülten bulunuyordu.
Nisan 2021’deki zirve noktada, Ma’dan bir telefon geldi. Ma, "Çin'e dönebilmen için seni ikna edebilecek tek kişinin ben olduğumu söylediler" dedi. H, uzun yıllardır tanıdığı Ma ile yaptığı bu görüşmeyi kaydetti. Aynı zamanda, önceki haftalarda benzer mesajlar veren diğer arkadaşları ve Çinli güvenlik yetkililerinden aldığı çağrıları da kaydetmişti.
Çin’in Birleşik Krallık Büyükelçiliği’nden bir sözcü, “Çin’in sözde ‘sınır ötesi baskı uyguladığı’ iddiası tamamen uydurmadır" açıklamasını yaptı.
48 yaşındaki H, Ma’dan gelen aramayı Fransa’nın Bordeaux kentinde aldı. Bir yıl önce, Çin polisi H hakkında mali suçlamalarla yakalama emri çıkarmış ve ardından Interpol aracılığıyla bir kırmızı bülten yayımlamıştı. Fransız makamları, iade süreci değerlendirilene kadar H’nin pasaportuna el koymuştu.
Çinli siyasetçinin yargılanmasına yardım edebilir
Görüşme dökümleri, Ma’nın H’ye, Çin Komünist Partisi'nin (ÇKP) gözden düşürdüğü bir Çinli siyasetçi olan Sun Lijun’un yargılanmasına yardım etmesi halinde tüm sorunlarının çözülebileceğini söylediğini gösteriyor. Sun, rüşvet almak ve borsa manipülasyonu yapmakla suçlanıyordu.
Sun, 2017 yılında Hong Kong’daki kitlesel protestolar sırasında güvenliği denetlemekle görevlendirilen eski bir güvenlik bakan yardımcısıydı. H telefonları almaya başlamadan bir yıl önce tutuklanmıştı. Daha sonra Disiplin İnceleme Merkez Komisyonu (CCDI), Sun’ı “büyük siyasi hırslar beslemek” ve “merkezi politikalarla keyfi şekilde ters düşmekle” suçladı.
Sun, Devlet Başkanı Şi Cinping'in siyasi rakiplerini tasfiye etmek için yürüttüğü kapsamlı yolsuzlukla mücadele kampanyasında gözaltına alınan üst düzey yetkililerden biri oldu.
'Başka çaren yok'
Görüşmenin dökümüne göre, Ma bu işin içine dahil edilmekten hoşnut değildi. Telefon görüşmesinde H'ye "Beni neden buna dahil ettin? Bana eğer şimdi dönersen affedilebileceğini garanti ettiklerini söylediler… Başka çaren yok" dedi. Daha sonra Ma, H’nin avukatını arayarak aynı mesajı yineledi.
H Çin’e dönmedi ve avukatları Fransız mahkemelerinde iade talebine karşı mücadele etti. Fransa’da yasal süreç içinde bekleyen H, arkadaşları ve güvenlik yetkililerinden gelen çağrılarla karşı karşıya kaldı. Avukatları bu süreci “tam kapsamlı bir psikolojik savaş” olarak nitelendirdi. Bazı aramalarda, tüm suçlamaların düşürüleceği vaat edilirken, diğerlerinde tehditler yapıldı.
Venezuela Devlet Başkanı Maduro: ABD'ye bağımlılığımızı artık kırdık, Çin gibi büyük dostlara sahibiz
Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro, ABD'nin gümrük vergisi politikalarıyla ilgili, "İmparatorluk mutlak hegemonya kurma aşamasına geçmeye çalışıyor. Tüm bunlar, Venezuela'nın kendi ekonomik projesine yönelmesi sürecinde yaşandı. ABD'ye olan bağımlılığımızı artık kırdık" dedi
Venezuela Devlet Başkanı Maduro: ABD'ye bağımlılığımızı artık kırdık, Çin gibi büyük dostlara sahibiz
Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro, ABD'nin gümrük vergisi politikalarıyla ilgili, "İmparatorluk mutlak hegemonya kurma aşamasına geçmeye çalışıyor. Tüm bunlar, Venezuela'nın kendi ekonomik projesine yönelmesi sürecinde yaşandı. ABD'ye olan bağımlılığımızı artık kırdık" dedi
A+ Yazı Boyutunu BüyütA- Yazı Boyutunu Küçült
Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro, ülkesinin artık ABD'ye ekonomik olarak bağımlı olmadığını ifade etti. Ülkesinde özel bir televizyon kanalına konuşan Maduro, isim vermeden ABD Başkanı Donald Trump'ın gümrük vergisi politikalarını eleştirdi.
Maduro, "İmparatorluk (ABD), neoliberal tahakkümden korumacılık yoluyla mutlak hegemonya kurma aşamasına geçmeye çalışıyor. Tüm bunlar, Venezuela'nın kendi ekonomik projesine yönelmesi sürecinde yaşandı. ABD'ye olan bağımlılığımızı artık kırdık. Önemli olan, Venezuela'nın Çin gibi büyük dostlara sahip olmasıdır" diye konuştu.
Çin'den ABD'nin ticaret savaşına karşı ülkelere 'asla diz çökme' çağrısı
Çin ile ikili ilişkilere de değinen Maduro, çok kutuplu bir dünyanın yükselişte olduğunu belirterek "Büyük güçlerin küresel işbirliği ve ortak kalkınma arayışında olduğu bir dünya doğuyor. Çin'in Latin Amerika, Karayipler ve Afrika'daki altyapı yatırımları bunu açıkça gösteriyor" ifadelerini kullandı. Maduro, 21. yüzyılda hegemonyacılığa, sömürgeciliğe, emperyalizme ve halklara yönelik tehditlere yer olmadığını vurgulayarak, tüm halkların özgür ve bağımsız olma hakkına sahip olduğunu belirtti.
ABD Başkanı Trump, otomobil tarifelerinin etkisini hafifletecek kararnameyi imzaladı
Beyaz Saray tarafından paylaşılan kararnamede, aynı ithalat kalemi için birden fazla gümrük vergisinin uygulanmasının önüne geçilmesi amacıyla yeni düzenlemeye gidildiği belirtildi
A+ Yazı Boyutunu BüyütA- Yazı Boyutunu Küçült
ABD Başkanı Donald Trump, otomobil tarifelerinin etkisini hafifletmeye yönelik kararnameye imza attı. Beyaz Saray tarafından paylaşılan kararnamede, aynı ithalat kalemi için birden fazla gümrük vergisinin uygulanmasının önüne geçilmesi amacıyla yeni düzenlemeye gidildiği belirtildi.
Kararnamede, otomobil ve otomobil parçaları, alüminyum ve çelik ithalatı ile kuzey ve güney sınırlarındaki yasa dışı uyuşturucu akışını engellemeye yönelik getirilen tarifelerin bu kapsamda ele alındığı aktarıldı.
Aynı ithal ürün üzerinde birden fazla tarifenin uygulanması durumunda hangi tarifenin geçerli olacağına dair prosedürün belirlendiği kararnamede, otomobil tarifelerine tabi olan bir ürünün diğer tarifelerden muaf tutulacağı kaydedildi.
Öte yandan bir ABD Ticaret Bakanlığı yetkilisi, 3 Mayıs'ta yürürlüğe girecek otomobil parçalarına yönelik yüzde 25'lik tarifenin uygulanacağını ancak ABD'de tamamlanan araçların bu vergilerden kısmi bir indirim alabileceğini aktardı.
ABD Başkanı Trump, Beyaz Saray'dan ayrılırken basın mensuplarına konuya ilişkin yaptığı açıklamada, geçiş döneminde otomobil üreticilerine yardımcı olmak istediklerini belirtti.
ABD Hazine Bakanı Scott Bessent de salı sabah saatlerinde Beyaz Saray'da katıldığı basın brifinginde, Trump'ın hem yerli hem de yabancı otomobil üreticileriyle görüşmeler yaptığını ve otomobil üretimini ABD'ye geri getirmeye kararlı olduğunu vurgulamıştı.
Bessent, "Dolayısıyla otomobil üreticilerine bunu hızlı, verimli bir şekilde yapmaları ve mümkün olduğunca çok istihdam yaratmaları için bir geçiş izni vermek istiyoruz." ifadelerini kullanmıştı.
ABD Başkanı Trump, 26 Mart'ta ithal otomobil ve hafif ticari araçlar ile temel otomobil parçalarına yüzde 25 gümrük vergisi uygulanmasına yönelik kararnameyi imzalamıştı.
Kaynak: AA
Comments