19 Nisan
- mutlunecmettin
- 19 Nis
- 18 dakikada okunur
UnitedHealthcare CEO'sunu öldürmüştü: Mangione, idam edilebilir
ABD'de UnitedHealthcare CEO'sunu öldüren zanlı Mangione, idam cezasına çarptırılabilir
A+ Yazı Boyutunu BüyütA- Yazı Boyutunu Küçült
Amerika Birleşik Devletleri'nin (ABD)önde gelen sağlık sigortası şirketi UnitedHealthcare'in Üst Yöneticisi (CEO) Brian Thompson'ı öldürdüğü gerekçesiyle yargılaması süren Luigi Mangione, "ateşli silah kullanarak cinayet işlemekten" hüküm giymesi durumunda idama çarptırılabilir. CNN'in haberine göre, 2024'te Thompson'ı öldürmekle yargılanan Mangione'nin federal ve eyalet mahkemelerinde davası sürerken, hakkında yeni bir iddianame hazırlandı. Daha önce "terör eylemi olarak cinayet işleme" suçlamalarıyla yargılanan Mangione'ye, hazırlanan bu iddianamede "ateşli silah kullanarak cinayet işleme" suçlaması yöneltildi. Mangione'nin "ateşli silah kullanarak cinayet işlemekten" hüküm giymesi durumunda federal mahkemenin, Mangione'yi idam cezasına çarptırabileceği belirtiliyor. ABD Adalet Bakanı Pam Bondi, 1 Nisan'da Mangione'nin davasına ilişkin, federal savcılara Mangione'nin davasında ölüm cezası talep etmeleri talimatını verdiğini söylemişti.
Sağlık sigorta şirketi CEO'suna saldırı
ABD'de UnitedHealthcare'in CEO'su Brian Thompson, 4 Aralık 2024'te New York Manhattan'da bir konferans için geldiği otele girerken uğradığı silahlı saldırıda hayatını kaybetmişti. New York Emniyet Müdürü Jessica Tish, polise yapılan ihbar üzerine, restoranda yemek yediği sırada gözaltına alınan ve üst aramasında silah susturucusu ve sahte kimlikler bulunan şüphelinin, Maryland eyaleti doğumlu, Hawaii eyaletine kayıtlı 26 yaşındaki Luigi Mangione olduğunu bildirmişti. New York Polis Departmanı başdedektifi Joseph Kenny de Mangione'nin üzerinden "hayalet silah" denilen 3D yazıcıyla yapılmış bir silah, susturucu ve sağlık sigorta şirketine yazılmış 3 sayfalık bir metin çıktığı bilgisini paylaşmıştı.
Kaynak: AA
Londra sularının modern göçebeleri: Botta yaşayanlar
Dünyanın en pahalı kentlerinden Londra'da yaşam maliyetlerine para yetiştirmekte zorlananların tercihi olan kanal botları, hem ucuza bir yaşam imkanı sunuyor hem de yer değiştirme zorunluluğuyla Londra kanallarında göçebe deneyimi yaşatıyor
A+ Yazı Boyutunu BüyütA- Yazı Boyutunu Küçült
İngiltere'nin başkenti Londra'da "narrowboat" adı verilen kanallara uygun dizayn edilmiş botlar, kent içinde alternatif ve hesaplı bir yaşam arayanların tercih ettiği konaklama türlerinden biri olarak dikkati çekiyor. Nehir ve Kanal Kurumu (CRT) tarafından belirlenen şartlara göre kent içindeki kilometrelerce uzunluğundaki kanallarda bağlı botlarda yaşayanlar, bu yaşamı sürdürebilmek için 2 farklı lisanstan birine sahip olmak zorunda.
Bunlardan ilki, botları marina ve limanlarda sürekli olarak tutmaya izin veren "Kalıcı Lisans", diğeri ise bot sahiplerinin iki haftada bir yer değiştirmesini zorunlu tutan "Geçici Lisans." Ucuz olduğu için bot sahiplerinin büyük çoğunluğu Geçici Lisans tercih ederken buna sahip olanlara "Sürekli seyrüseferdekiler" adı veriliyor.
Kiraları, aynı oda sayısındaki evlerden daha düşük
Narrowboat'ta yaşayan bir kişinin, karadaki bir evin imkanlara sahip olmak isterse aylık 400 sterlinden (yaklaşık 20 bin lira) fazla para harcaması gerekiyor. Harcamalar botun uzunluğuna ve kullandığı kaynaklara göre değişebiliyor.
Eğer botun Kalıcı Lisansı varsa bu harcama 800 sterlini (Yaklaşık 40 bin lira) bulurken botun kiralık olması halinde buna bir de farklı aralıklarda kira ücreti ekleniyor.
Narrowboat'ta kirası, sahip oldukları oda sayıları kıyaslandığında karadaki bir evden 500 ila 600 sterlin arasında daha ucuza geliyor. Ev kiralarının yüksek olduğu bölgelerdeki kanallarda bulunan botlarda tasarruf miktarı daha da yüksek oluyor.
Londra'da kanallar şehrin özellikle tarihi ve turistik bölgelerinden geçiyor. Kenti kanallar ağıyla kuzeye bağlayan Grand Union Kanalı ile şehri neredeyse doğudan batıya kat eden Regent's Kanalı, kentin hareketli noktalarının da içinden geçiyor.
Bunlar arasında Notting Hill, Little Venice, Camden, Hackney ve Angel gibi yerler bulunuyor. Yaklaşık 4 bin botun konut işlevi gördüğü Londra'da 10 bin kişinin botlarda yaşadığı tahmin ediliyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan: İsrail halkını yönetimlerine karşı harekete geçmeye davet ediyorum
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İsrail hükümetinin Filistin'deki katliamına tepki gösterdi. İsrail halkına çağrı yapan Erdoğan, "Sadece vicdan sahiplerini değil, İsrail halkını da yönetimlerinin kendilerini sürüklediği felakete karşı harekete geçmeye davet ediyorum" dedi
A+ Yazı Boyutunu BüyütA- Yazı Boyutunu Küçült
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Filistin'i Destekleyen Parlamentolar Grubu Toplantısı'nda açıklamalarda bulundu. Erdoğan, burada yaptığı konuşmada, "Filistin davasını savunmak, sadece mazlum bir halkı savunmak değildir, insanlığı, barışı ve adaleti savunmaktır. Filistin davası, yaklaşık bir asırdır her türlü zulme, barbarlığa ve katliama maruz kalmış bir halkın haysiyet davasıdır. Tüm bunlarla birlikte Filistin davası, özü itibariyle insan olma, insan kalma mücadelesidir" ifadelerini kullandı.
'Son asrın en büyük haydutluklarından biri'
"7 Ekim 2023 tarihinden bu yana Gazzeli ve Filistinli kardeşlerimiz son asrın en büyük haydutluklarından birine maruz kalıyor" diyen Erdoğan, şunları söyledi: "İsrail hükümeti çocuk, kadın, bebek, yaşlı demeden tam bir cinnet halinde Filistinli kardeşlerimizi katlediyor. İsrail'in vahşice öldürdüğü 60 bine yakın Filistinlinin kahir ekseriyeti kadın ve çocuk. Nüfusun yüzde 7'den fazlası ya katledildi ya da sakat bırakıldı. Sahadaki gerçekleri dünyaya aktarmak için çalışan tam 212 gazeteci infaz edildi."
Erdoğan, şöyle devam etti: "Gazeteciler öldürülüyor, uluslararası basın kuruluşları seyrediyor. Çocuklar öldürülüyor, insan hakları savunucuları seyrediyor. Yıllardır özgürlükten, haktan, hukuktan, basın hürriyetinden bahsedenler, İsrail'in katliam politikası karşısında tam 18 aydır üç maymunu oynuyor."
'İslam dünyası da kendisinden bekleneni yerine getirememiştir'
"Üzülerek söylüyorum, içim kan ağlayarak söylüyorum. İslam dünyası da kendisinden bekleneni maalesef yerine getirememiştir" diyen Erdoğan, "Şüphesiz çok gayret sarfedip zulmü engellemek için pek çok yok denendi. Diplomasinin bütün imkanları kullanıldı. Toplantılar, zirveler, temaslar gerçekleştirildi. Ama sonuçta Gazze'nin tamamen yıkılmasına, 60 bine yakın Gazzelinin katledilmesine mani olunamadı. Bunun üzerine hepimizin uzun uzun düşünmesi gerekiyor. Müslümanlar olarak kapsamlı bir muhasebeye ihtiyacımız olduğu açıktır" ifadelerini kullandı.
Erdoğan, şunları söyledi: "Gazzeli mücadelesiyle milletimizin bundan bir asır önce müstevlilere karşı verdiği istiklal mücadelesi arasında hiçbir fark yoktur. Filistin direniş hareketi, bizim nazarımızda bir kuvayi milliye hareketidir. Filistinliler yalnızca son 1,5 yıldır değil, aslında son bir asırdır direniyorlar."
İsrail halkına çağrı yapan Erdoğan, şunları söyledi: "Sadece vicdan sahiplerini değil, İsrail halkını da yönetimlerinin kendilerini sürüklediği felakete karşı harekete geçmeye davet ediyorum. Bundan 75 yıl önce kendileri holokost yaşamış, kendileri soykırıma uğramış bir toplumun Gazze'de ve diğer Filistin topraklarında yaşanan katliama, soykırıma, vahşete ve cinayetlere artık ses çıkarması, tepki göstermesi, yöneticilerine artık dur demesi gerektiğine inanıyorum."
ABD'de eski Başkan Kennedy'nin kardeşi Robert F. Kennedy suikastıyla ilgili belgeler yayımlandı
ABD'de eski Başkan Kennedy'nin kardeşi Robert F. Kennedy suikastına ilişkin yaklaşık 10 bin sayfalık 229 belge halkın erişimine açıldı
A+ Yazı Boyutunu BüyütA- Yazı Boyutunu Küçült
ABD'de eski Başkan John F. Kennedy'nin kardeşi Robert F. Kennedy'nin suikastına ilişkin yaklaşık 10 bin sayfalık belge, ABD Başkanı Donald Trump'ın talimatıyla yayımlandı. Robert F. Kennedy'nin 1968'de uğradığı suikastla ilgili yaklaşık 10 bin sayfalık 229 belge, ABD Ulusal Arşiv ve Kayıtlar İdaresinin internet sitesinden halkın erişimine açıldı.
ABD'de eski Başkan Kennedy suikastıyla ilgili belgeler açıklandı
ABD Ulusal İstihbarat Direktörü Tulsi Gabbard, konuya ilişkin yaptığı açıklamada, "Robert F. Kennedy'nin öldürülmesinden yaklaşık 60 yıl sonra ilk kez ABD halkı, Trump sayesinde federal hükümetin soruşturmasını inceleme fırsatına sahip olacak" ifadesini kullandı.
Mart ayında eski Başkan John F. Kennedy suikastıyla ilgili yaklaşık 80 bin sayfadan oluşan belge halkın erişimine açılmıştı. Daha önce suikasta ilişkin belgeleri inceleyen analistler, ABD medya kuruluşlarına yaptıkları açıklamalarda, yeni açıklanan belgelerden çığır açacak bir şey ortaya çıkma ihtimalinin az olduğu görüşünü paylaşmıştı.
Kennedy suikastı belgelerine ilişkin kararname
Trump, 23 Ocak'ta, eski Başkan Kennedy suikastına ilişkin gizli dosyaların kamuoyuna açıklanmasını öngören bir kararnameyi imzalamıştı. Söz konusu kararname, Kennedy'nin yanı sıra kardeşi Robert F. Kennedy ve Martin Luther King suikastlarıyla ilgili tüm belgelerin kamuoyuna açıklanmasını öngörüyor.
Kaynak: AA
ABD'de yargıdan kamuda toplu işten çıkarmalara karşı bir karar daha
ABD'de federal yargıç Amy Berman Jackson, Tüketici Finansal Koruma Bürosu (CFPB) yetkililerinin yüzlerce çalışanı topluca işten çıkarmaya veya bilgisayar sistemlerine erişimlerini kesmeye hakkı olmadığına ve bu uygulamanın derhal durdurulması gerektiğine karar verdi
A+ Yazı Boyutunu BüyütA- Yazı Boyutunu Küçült
ABD'de federal yargıç, Tüketici Finansal Koruma Bürosu'nun (CFPB) yüzlerce çalışanını topluca işten çıkarma kararına karşı karar verdi. ABD Bölge Mahkemesi Yargıcı Amy Berman Jackson, (ABD Başkanı Donald) Trump yönetiminin daha önce CFPB'nin faaliyetlerini tamamen durdurulmasına dair karar verdiğini anımsattı.
Trump yönetiminin söz konusu karara uygun hareket etmemesinin endişe verici olduğunu belirten Jackson, CFPB yetkililerinin yüzlerce çalışanı topluca işten çıkarmaya veya bilgisayar sistemlerine erişimlerini kesmeye hakkı olmadığına ve bu uygulamanın derhal durdurulması gerektiğine hükmetti. Jackson, 28 Nisan'daki duruşmada, kurum çalışanlarının sayısını düşürme planı üzerine çalışanları dinleyeceğini açıkladı.
'DOGE' etkisi: ABD'de işten çıkarmalar şubatta yüzde 245 arttı
Trump yönetimi, CFPB'den yaklaşık 1500 kişinin işten çıkarılmasını planlarken CFPB'nin faaliyetlerinin tamamen durdurulmasını da talep etmişti. Yargıç Jackson ise bu karara karşı hükmetmişti. Tüketici Finansal Koruma Bürosu, eski ABD Başkan Barack Obama döneminde 2008'de yaşanan ekonomik krizin ardından mali reform kapsamında kurulmuştu. Kongre'nin onayıyla oluşturulan CFPB'nin kaldırılabilmesi için yine Kongre'nin onayı gerekiyor.
Kaynak: AA
Trump'tan 'hızlıca halletmek istiyoruz' mesajı: Rusya-Ukrayna görüşmeleri sonuca doğru yaklaşıyor
ABD Başkanı Trump, Dışişleri Bakanı Rubio'nun Rusya-Ukrayna anlaşmasının günler içinde tamamlanmaması halinde 'ABD'nin önüne bakacağı' yönündeki açıklaması için "Bunu hızlı bir şekilde halletmek istiyoruz. Görüşmeler sonuca doğru yaklaşıyor. Anlaşmayı yapmak için gerçekten iyi bir şansımız var" dedi
A+ Yazı Boyutunu BüyütA- Yazı Boyutunu Küçült
ABD BaşkanıDonald Trump, Rusya ile Ukrayna arasındaki anlaşmayı "hızlı bir şekilde halletmek" istediklerini belirterek, "Bu anlaşmayı yapmak için gerçekten iyi bir şansımız var" dedi. ABD Başkanı Trump, Dr. Mehmet Öz'ün Medicare ve Medicaid Hizmetleri Merkezleri Direktörü olarak yemin ettiği törenin ardından basın mensuplarının Rusya-Ukrayna Savaşı ve diğer konulara ilişkin sorularını yanıtladı.
"Bu anlaşmayı yapmak için iyi bir şansımız var"
Trump, ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio'nun, Rusya-Ukrayna anlaşmasının günler içinde tamamlanması, aksi halde ABD'nin "önüne bakacağı" yönündeki açıklamasını değerlendirdi. "Bunu hızlı bir şekilde halletmek istiyoruz, spesifik bir gün sayısı yok ama hızlıca bu savaşın bittiğini görmek istiyoruz. Rusya-Ukrayna görüşmeleri şu anda sonuca doğru yaklaşıyor. Bu anlaşmayı yapmak için gerçekten iyi bir şansımız var" diyen Trump, iki tarafın da anlaşmayı yapmak için adım atması gerektiği mesajını verdi.
"Kimse benimle oynamıyor"
ABD'nin Moskova ile Kiev'den beklentisinin ne olduğunu da söyleyen Trump, iki taraftan da barış anlaşması için bir "istek" görmesi gerektiğini ve bu isteği gördüğünü belirtti. Trump, "Rusya-Ukrayna görüşmelerinden ne olması halinde tamamen çekilebileceklerine" ilişkin soruya karşılık, "Şu anda bunu söylemek istemem. Biz bu savaşın sona erdiğini görmek istiyoruz" diye konuştu. ABD Başkanı, "Rusya sizinle oynuyor mu?" sorusuna ise "Kimse benimle oynamıyor" yanıtını verdi.
"İran'ın nükleer silah sahibi olmasını engellemek için buradayım"
Öte yandan Trump, İran ile doğrudan görüşmelerde ne durumda olduklarına ilişkin soru üzerine, "Ben, İran'ın nükleer silah sahibi olmasını engellemek için buradayım" dedi. İran'ın gelişmesini istediğini ancak nükleer silaha sahip olamayacağını belirten Trump, "İran, nükleer silaha sahip olamaz; eğer nükleer silaha sahip olurlarsa, hepiniz çok mutsuz olacaksınız ve hayatınız büyük bir tehlike altında olacak." değerlendirmesinde bulundu.
"Çin ile görüşmeler iyi gidiyor"
Diğer yandan Trump, Çin ile gümrük vergileri konusundaki görüşmelerin "gerçekten çok iyi" şekilde sürdüğünü dile getirdi. Trump'ın konuşmasına devam ettiği sırada Oval Ofis'te bulunan genç bir kadının baygınlık geçirerek yere düşmesi üzerine salonda bulunan basın mensuplarının dışarı çıkarıldığı anlar kameralara yansıdı.
Kaynak: AA
ABD'de üniversitelerden Trump yönetimine karşı 'ortak savunma' girişimi
ABD'de 'Big Ten Academic' ittifakına bağlı bazı üniversiteler, Trump yönetiminin baskılarına karşı birlikte hareket etmek için girişim başlattı. İttifak üyesi üniversitelerin 'ortak savunma anlaşması' üzerinde mutabık kalmasını öngören girişime halihazırda 4 büyük üniversite katıldı
A+ Yazı Boyutunu BüyütA- Yazı Boyutunu Küçült
ABD Başkanı Donald Trump yönetiminin üniversiteleri hedef alan eylemlerine karşı 'Big Ten Academic' ittifakı bir 'ortak savunma anlaşması' girişimi başlattı. The Hill gazetesinde yer alan habere göre, üniversiteler arası işbirliğini artırmayı hedefleyen 'Big Ten Academic' ittifakına bağlı bazı üniversitelerin fakülte senatoları, Trump yönetiminin üniversitelere yönelik baskılarına karşı kurumsal dayanışmayı artırmak için adım attı.
Harvard direniyor Trump öfkeden çıldırıyor
Rutgers Üniversitesi'nin öncülüğünde başlatılan girişim, 18 üyesi bulunan 'Big Ten Academic' ittifakının Trump yönetimine karşı birlikte hareket etmesini hedefliyor. İttifakın tüm üyelerinin 'ortak savunma anlaşması' üzerinde mutabık kalmasını öngören girişime, halihazırda 4 büyük üniversite katılmış durumda. Üniversitelere fon ve stratejik destek sağlamayı da öngören girişime bazı üniversitelerin bu etapta Trump yönetiminden tepki toplamamak için mesafeli durduğu ama girişimin bütün üyeleri kapsayacak şekilde büyüyeceği öngörülüyor.
Üniversitenin asaleti bizi şaşırttı
ABD'de son dönemde, başta Filistin yanlısı kampüs protestoları ile çeşitlilik, eşitlik ve kapsayıcılık programları gerekçe gösterilerek üniversitelere yönelik federal fonların dondurulması gündemde. Harvard Üniversitesinden profesörler, Trump yönetiminin okula sağlanan 8,7 milyar dolarlık federal fonlara yönelik soruşturma kararına karşı dava açmıştı.
Trump yönetiminin 'antisemitizmle mücadele' politikası kapsamında hedef aldığı Columbia Üniversitesi de okulun 400 milyon dolarlık fonunun kesilmemesi için hükümetin taleplerine uyulması kararı aldığını açıklamıştı. Pensilvanya Üniversitesine (UPenn) ayrılan 175 milyon dolarlık federal fonun ise okulun yüzme takımında yer alan bir transseksüel sporcu nedeniyle geçen ay askıya alındığı belirtilmişti.
Kaynak: AA
Ford'un Çin'e otomobil sevkiyatına 'gümrük vergisi' ayarlaması
ABD'li otomobil üreticisi Ford, mevcut gümrük vergileri doğrultusunda Çin'e yapılan ihracata ayarlama yaptığını duyurdu. Bazı modellerin Çin'e sevkiyatı durduruldu
A+ Yazı Boyutunu BüyütA- Yazı Boyutunu Küçült
ABD'li otomobil üreticisi Ford, gümrük vergilerinden kaçınmak amacıyla bazı otomobil modellerinin Çin'e sevkiyatını durdurdu. ABD basınında yer alan haberlerde, Çin'in, ABD'ye misilleme olarak aldığı karşı önlemlerin otomobillere uygulanan gümrük vergilerini yüzde 150'ye kadar yükselttiği ifade edildi.
Bu savaş Çin için nimet, olan ABD şirketlerine oldu
Ford'un konuya ilişkin açıklamasında, "ABD'den Çin'e yapılan ihracatı mevcut gümrük vergileri doğrultusunda ayarladık" ifadesi kullanıldı. Söz konusu ayarlamanın detaylarına dair bilgi paylaşılmayan açıklamada, sevkiyatın ne kadar süreyle durdurulduğu veya bundan hangi modellerin etkilendiği belirtilmedi. ABD Başkanı Donald Trump'ın tüm ülkelere yönelik açıkladığı "karşılıklı" gümrük vergilerine Çin, misillemeyle yanıt vermiş, iki ülke arasındaki restleşme gümrük vergisi oranlarını tırmandırmıştı.
Kaynak: AA
Bu savaş Çin için nimet, olan ABD şirketlerine oldu
Şi Cinping’in gümrük vergisi misillemesiyle birlikte Apple, Boeing, Nike ve Starbucks gibi şirketlerin Çin’deki faaliyetleri zora girebilir
A+ Yazı Boyutunu BüyütA- Yazı Boyutunu Küçült
Washington’daki siyasetçiler uzun yıllar Amerikan bankalarını, uçaklarını ve fast-food zincirlerini Çin’e götürmek için çok uğraştı. Örneğin Amerikan uçak üreticisi Boeing 1972’de Richard Nixon’ın Çin ziyaretinden hemen sonra bu ülkeden sipariş almaya başladı. Ama şimdi Çin’deki birçok Amerikalı şirket yöneticisi bu gayretlerin kendi hükümetleri tarafından mahvedilişine tanık oluyor.
Donald Trump’ın gümrük vergilerini yoğun biçimde kullanması tedarik zincirlerini sürdürülemez hale getiriyor. Çin hükümetinin misilleme girişimi yıllardır süregelen ticari başarıyı ortadan kaldırabilir.
Bloomberg’in haberine göre 15 Nisan’da Çin havacılık denetleme kurulu ülkedeki havayolu şirketlerine Boeing’den uçak siparişlerini durdurmalarını söyledi. Şangay ve Pekin’deki Amerikalı patronlar bu hamlenin ne anlama geldiğini biliyor olmalı.
Çin’deki Amerikalı firmalar hâlâ geleceğe dair öngörülerde bulunmaya çalışıyor. Amerika’nın Çin’den ithalatlara uyguladığı gümrük vergileri yüzde 145 seviyesinde. 11 Nisan’da Beyaz Saray’ın tüketicilere yönelik elektronik ürünleri vergilerden muaf tutması Apple gibi şirketlere nefes aldırdı. Sonrasında Trump bunların geçici olduğunu ve esas neticenin yarı iletkenler, elektronik ve farmasötik ürünlere dair soruşturmaların sonucunda ortaya çıkacağını söyledi. Telefon gibi çip kullanılan ürünlere yüksek gümrük vergisi getirilmesi muhtemel.
Çin de gümrük vergilerini yüzde 125’e çıkararak karşılık verdi. Ama geçtiğimiz günlerde yapılan açıklamada yeni vergilere cevap verilmeyeceğini çünkü çok yüksek fiyatları yüzünden Amerikan ithalatlarından oluşan bir piyasanın zaten kalmadığı ifade edildi. Çinli düzenleyiciler bir yandan da soruşturmalar açarak Amerikan şirketlerini ülkedeki faaliyetlerinde dezavantaj getirecek listelere ekledi. Boeing gibi şirketler siparişlerde keskin düşüşe veya iptale hazır olmalı.
Trump’ın gümrük vergileri için sunduğu gerekçelerden biri 2024’te ABD’nin Çin ile ticaret açığının 300 milyar dolar civarına gelmiş olması. Ama Çin’deki Amerikalı patronlar öyle düşünmüyor. Çin’deki satış rakamlarını bildiren halka açık Amerikan şirketlerinin 2024 gelirleri de yaklaşık aynı düzeydeydi. Apple, Nike ve Starbucks ülkenin her yerinde faaliyet gösterirken elektrikli otomobil üreticisi Tesla bu yılın ilk üç ayında satışlarının yaklaşık beşte ikisini Çin’de gerçekleştirdi. Firmaların ülkedeki faaliyetleri için birçoğu yüksek vasıflı olmak üzere on binlerce kişi istihdam ediliyor. Amerika’daki Çinli şirketler ise bu konuda çok daha başarısız ve geçen yıl sadece 50 milyar dolar gelir getirebildiler. Amerika sokaklarında Çinli bir markayı nadiren görüyorsunuz.
Amerikalı şirket yöneticilerine göre yaşananların tek sonucu Çin’de faaliyet göstermenin çok daha zorlaşması oldu.
Çin’in kara listesi var
Amerikalı patronlar Çin devletinin gazabıyla da başa çıkmak zorunda kalacak. 2019’dan bu yana düzenleyiciler şirketlere ve ülkelere karşılık vermek için karmaşık bir yasal çerçeve kurdu. Başka ülkelerin yaptırımlarına uyanlara yaptırımlar, ihracat kısıtlamaları ve içinde bulunan şirketin Çin’e girmesini ve Çin’le ticaret yapmasını engelleyen “güvenilmez kuruluşlar listesi” de buna dahil. Georgetown Üniversitesi’nden Evan S. Medeiros ile danışmanlık firması Trivium’dan Andrew Polk’un yayınladığı çalışmaya göre bu mekanizmalar 2023’te 15 kez kullanılırken geçen yıl aynı tedbirlere tam 115 kez başvuruldu. 2025’in ilk iki buçuk ayında güvenilmez kuruluşlar listesine ekleme ve ihracat kontrolüne tabi tutma önlemleri 60 kez uygulandı.
8 Nisan’da Çin sosyal medyasında altı tedbirden oluşan gayriresmi bir liste dolaşmaya başladı. Bazıları görece doğrudan ve Amerika’dan kümes hayvanı ve soya fasulyesi ithalatına yasak getirilmesini, fentanil ticaretine dair tüm görüşmelerin askıya alınmasını içeriyor. Bir diğerinde Amerikan filmleri ithalatının durdurulması öneriliyor. Listede Amerika’ya ait fikri mülkiyete ve hukuk büroları gibi profesyonel hizmetlere yönelik engellemeler de var. Liste sağlam bağlantıları bulunan iki blogger’ın elinden çıktı. İki gün sonra film denetleme ve düzenleme kurumu Çin’e girişine izin verilen Amerikan filmi sayısının azaltılacağını açıkladı.
Çin için nimet
Böyle bakınca ticaret savaşı Çinli liderler için nimete dönüşebilir. Çinli tüketiciler Amerikan kültürüne ve ürünlerine hayran. Birçokları devletin yerel markaları teşvik girişimlerini bugüne kadar görmezden gelmişti. Ama Trump’ın Çin’e yönelttiği öfke sebebiyle Komünist Parti’nin ülkeyi Amerikan markalarından ve şirketlerinden arındırması çok daha kolay hale gelebilir.
ABD'den Suriye'ye seyahat uyarısı: Saldırı 'olası ve an meselesi'
ABD'nin Şam Büyükelçiliği, Suriye'ye yönelik seyahat uyarısının dördüncü seviyede olduğunu belirterek, vatandaşlarına ülkeyi ziyaret etmemeleri, bölgede bulunan vatandaşlarına da ülkeyi derhal terk etmeleri çağrısında bulundu
A+ Yazı Boyutunu BüyütA- Yazı Boyutunu Küçült
ABD'nin Şam Büyükelçiliği'nden yapılan açıklamada, ABD vatandaşları, Suriye'ye seyahat etmemeleri yönünde uyarıldı. Suriye'ye yönelik seyahat uyarısının dördüncü seviyede olduğu ifade edilen açıklamada, ABD Dışişleri Bakanlığının turistik yerler de dahil olmak üzere 'olası ve an meselesi' saldırılarla ilgili güvenilir bilgileri takip ettiği belirtildi.
"Hiçbir bölge güvenli değil"
Söz konusu uyarının sebebinin "terörizm ve iç karışıklık" olduğu iddia edilen açıklamada, "Suriye'nin hiçbir bölgesi şiddete karşı güvenli sayılmamalıdır" ifadesi kullanıldı. "ABD vatandaşlarına, teröristlerin Suriye'de insan kaçırma, bombalama ve diğer saldırıları planlamayı sürdürdüklerinizi hatırlatırız" ifadesine yer verilen açıklamada, olası saldırılarda kamusal etkinliklerin ve yerlerin hedef alınabileceği öne sürüldü. Bölgede bulunan ABD vatandaşlarına ise ülkeyi derhal terk etmeleri uyarısı yapıldı. Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, resmi temaslarda bulunmak üzere bugün başkent Şam'ı ziyaret etmişti.
Kaynak: AA
Pentagon: Suriye'de asker sayımızı gelecek aylarda binin altına düşüreceğiz
Pentagon Sözcüsü Parnell, Savunma Bakanı Hegseth'in Suriye'deki ABD güçlerinin belirli noktalarda birleştirilmesi talimatı verdiğini, bunun da asker sayısının azaltılacağı anlamına geldiğini belirtti. Parnell "Bu süreç, önümüzdeki aylarda ABD'nin Suriye'deki ayak izini binden aza indirecek" dedi
A+ Yazı Boyutunu BüyütA- Yazı Boyutunu Küçült
Pentagon Sözcüsü Sean Parnell, Suriye'de görev yapan ABD askerlerinin görevlerine ilişkin yapılan güncellemeler sonucunda, ülkedeki asker sayısının gelecek aylarda binin altına düşürüleceğini açıkladı. Sözcü Parnell'ın yaptığı yazılı açıklamada, Suriye'den çekilecek ABD askerlerine yönelik bilgi verildi.
New York Times: ABD Suriye'deki 3 askeri üssünü kapatarak yüzlerce askerini geri çekmeye başladı
ABD'li sözcü, açıklamasında, Suriye'de terör örgütü DEAŞ'a karşı elde edilen başarılara ve güncel askeri değerlendirmelere atıf yaparak "Savunma Bakanı bugün, Birleşik Müşterek Görev Gücü-Kararlılık Operasyonu kapsamında Suriye'deki ABD güçlerinin Suriye'de belirli noktalarda birleştirilmesi talimatını verdi" ifadesini kullandı. ABD'nin bu iki operasyonu birleştirmesinin, Suriye'deki asker sayısını azaltacağı anlamına geldiğini kaydeden Parnell, "Bu bilinçli ve koşullara dayalı süreç, önümüzdeki aylarda ABD'nin Suriye'deki ayak izini binden az ABD kuvvetine indirecektir" değerlendirmesini yaptı.
ABD'den Suriye'ye seyahat uyarısı: Saldırı 'olası ve an meselesi'
DEAŞ'a karşı atılan adımlara dikkati çeken sözcü, ABD Merkez Kuvvetler Komutanlığı (CENTCOM) bünyesinde mücadelenin devam edeceğini aktardı. Parnell, "Terörizm tehdidi Orta Doğu ile sınırlı değildir ve DEAŞ'ın saklanacak hiçbir yeri olmadığından emin olmak için tüm kıtalarda dikkatli olacağız" ifadesini kullandığı açıklamasında, önceki açıklamalarından farklı olarak SDG ismini kullanan terör örgütü YPG/PKK unsurlarına atıf yapmadı. Parnell, söz konusu açıklamasında, "koalisyon ortaklarımız" ifadesini kullandı.
ABD'den Suriye'ye seyahat uyarısı: Saldırı 'olası ve an meselesi'
ABD'nin Şam Büyükelçiliği, Suriye'ye yönelik seyahat uyarısının dördüncü seviyede olduğunu belirterek, vatandaşlarına ülkeyi ziyaret etmemeleri, bölgede bulunan vatandaşlarına da ülkeyi derhal terk etmeleri çağrısında bulundu
A+ Yazı Boyutunu BüyütA- Yazı Boyutunu Küçült
ABD'nin Şam Büyükelçiliği'nden yapılan açıklamada, ABD vatandaşları, Suriye'ye seyahat etmemeleri yönünde uyarıldı. Suriye'ye yönelik seyahat uyarısının dördüncü seviyede olduğu ifade edilen açıklamada, ABD Dışişleri Bakanlığının turistik yerler de dahil olmak üzere 'olası ve an meselesi' saldırılarla ilgili güvenilir bilgileri takip ettiği belirtildi.
"Hiçbir bölge güvenli değil"
Söz konusu uyarının sebebinin "terörizm ve iç karışıklık" olduğu iddia edilen açıklamada, "Suriye'nin hiçbir bölgesi şiddete karşı güvenli sayılmamalıdır" ifadesi kullanıldı. "ABD vatandaşlarına, teröristlerin Suriye'de insan kaçırma, bombalama ve diğer saldırıları planlamayı sürdürdüklerinizi hatırlatırız" ifadesine yer verilen açıklamada, olası saldırılarda kamusal etkinliklerin ve yerlerin hedef alınabileceği öne sürüldü. Bölgede bulunan ABD vatandaşlarına ise ülkeyi derhal terk etmeleri uyarısı yapıldı. Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, resmi temaslarda bulunmak üzere bugün başkent Şam'ı ziyaret etmişti.
Kaynak: AA
New York Times: ABD Suriye'deki 3 askeri üssünü kapatarak yüzlerce askerini geri çekmeye başladı
New York Times gazetesi (NYT), ABD ordusunun Suriye'nin kuzeyindeki 8 askeri üssünden 3'ünü kapatarak yüzlerce askerini geri çekmeye başladığını iddia etti
A+ Yazı Boyutunu BüyütA- Yazı Boyutunu Küçült
Gazetenin iki üst düzey yetkiliye dayandırdığı habere göre, ABD, Suriye'deki askeri varlığını azaltıyor. Haberde, ABD'nin Suriye'nin kuzeydoğusunda bulunan 8 üssünden 3'ünü kapatma planı kapsamında yüzlerce askerini geri çekmeye başladığı öne sürüldü.
Bu bağlamda Suriye'de 2 bin olan ABD asker sayısının 1400'e düşürüleceği aktarıldı. Kapatılan üsler arasında Görev Destek Sitesi Yeşil Köy, M.S.S. Fırat ve diğer küçük bir tesisin ismi geçerken, askeri yetkililerin, 60 gün sonra ek kesintiler yapıp yapmayacaklarını değerlendirecekleri ifade edildi.
ABD geçen yılın sonlarında, bölgedeki DEAŞ tehdidi ve ABD üslerine yapılan İran destekli milislerin saldırılarını gerekçe göstererek Suriye'de askeri varlığını 2 bine çıkardığını duyurmuştu.
Öte yandan NBC, şubat ayı başında iki ABD Savunma yetkilisine dayandırdığı haberde, Trump yönetiminin politikaları gereği Savunma Bakanlığının, ABD birliklerini Suriye'den 30, 60 veya 90 gün içinde tamamen geri çekmek için planlar hazırlamaya başladığını öne sürmüştü.
İran, ABD nükleer görüşmeleri sürüyor: İsrail yine de İran'a saldıracak mı?
ABD ve İranlı müzakereciler, cumartesi günü Roma’da nükleer müzakerelerin ikinci turunun ön görüşmeleri için bir araya gelmeye hazırlanırken İsrail'in İran'a saldırma ihtimali ortadan kalkmış değil. İsrail ABD'ye bazı saldırı planları sunarken Trump kısa vadede saldırıyı onaylamayacaklarını belirtti
A+ Yazı Boyutunu BüyütA- Yazı Boyutunu Küçült
ABD ve İranlı müzakereciler, Cumartesi günü Roma’da nükleer müzakerelerin ikinci turunun ön görüşmeleri için bir araya gelmeye hazırlanıyor.
Son aylarda İsrail, Trump yönetimine İran’ın nükleer tesislerine yönelik çeşitli saldırı planları sundu. Bu seçenekler arasında ilkbahar sonu ve yaz aylarında uygulanabilecek planlar da yer alıyor. Kaynaklara göre planlar, farklı şiddet düzeylerine sahip hava saldırıları ile komando operasyonlarının bir kombinasyonunu içeriyor.
'İran'ın müzakere etmek istediğini görüyorum'
New York Times’ın Çarşamba günü yayımladığı habere göre, Trump bu ayın başında Netanyahu ile Beyaz Saray’da yaptığı görüşmede Washington’ın önceliğinin Tahran ile diplomatik müzakereleri sürdürmek olduğunu ve kısa vadede İran’ın nükleer tesislerine yönelik bir saldırıyı desteklemeyeceğini açıkça ifade etti. Ancak İsrailli yetkililer ABD desteği olmadan da sınırlı bir operasyonun mümkün olabileceğini düşünüyor.
Trump konuya ilişkin yaptığı açıklamada “Bence İran’ın harika bir ülke olma ve ölüm olmadan mutlu bir şekilde yaşama şansı var. Bu benim birinci tercihim. Eğer ikinci bir seçenek olursa, bunun İran için çok kötü olacağını düşünüyorum. Ve İran’ın müzakere etmek istediğini de görüyorum.” dedi.
'Sert ve tavizsiz karşılık'
İsrail Başbakanlık Ofisi, yorum talebine henüz yanıt vermezken Reuters’a konuşan üst düzey bir İsrailli yetkili ise İran’a yönelik bir saldırı konusunda henüz nihai bir kararın alınmadığını söyledi. Öte yandan üst düzey bir İranlı güvenlik yetkilisi, Tahran’ın İsrail’in saldırı planlarından haberdar olduğunu ve böyle bir saldırının “İran’dan sert ve tavizsiz bir karşılık” göreceğini belirtti. Aynı yetkili Reuters’a yaptığı açıklamada, “Güvenilir kaynaklardan aldığımız istihbarata göre İsrail, İran’ın nükleer tesislerine büyük çaplı bir saldırı planlıyor. Bu plan, İran’ın nükleer programına ilişkin süren diplomatik çabalardan duyulan memnuniyetsizlikten ve Netanyahu’nun siyasi olarak ayakta kalmak için çatışma yaratma ihtiyacından kaynaklanıyor” açıklamalarında bulundu.
Nükleer anlaşmaya dair müzakerelerin başlamış olması göz önüne alındığında, böyle bir saldırının ne zaman gerçekleşeceği ya da gerçekleşip gerçekleşmeyeceği belirsizliğini koruyor. Böyle bir adım, Trump’ın İsrail’e olan desteğini sarsabilir.
Planlar Biden'a da sunulmuş
Saldırı planlarının bazı bölümlerinin geçtiğimiz yıl Biden yönetimine de sunulduğu bildirildi. Reuters’a konuşan iki eski üst düzey Biden yetkilisi, planların neredeyse tamamının doğrudan askeri müdahale veya istihbarat paylaşımı yoluyla ciddi düzeyde ABD desteği gerektirdiğini belirtti. Ayrıca İsrail, İran’ın olası bir misillemesi durumunda kendini savunabilmek için Washington’dan güvence istedi.
Netanyahu, daha önce sunduğu saldırı planının bir versiyonuyla Biden yönetiminden de tepki aldı. Eski Biden yetkilileri, Netanyahu’nun ABD’nin hava saldırılarına öncülük etmesini istediğini ancak Beyaz Saray’ın İran nükleer materyal zenginleştirmeyi hızlandırmadıkça veya uluslararası denetçileri sınır dışı etmedikçe böyle bir saldırının uygun olmayacağını düşündüğünü ilettiğini aktardı.
Yetkililer ayrıca, İsrail ordusunun böyle bir saldırıyı ne derece etkin biçimde gerçekleştirebileceği konusunda da şüpheli olduklarını belirtti. Uzmanlar ve eski yetkililer, İran’ın nükleer tesislerini ,özellikle yer altına inşa edilmiş olanları, yok edebilmek için İsrail’in ABD’den ciddi askeri destek ve özel mühimmat alması gerektiğini ifade ediyor.
İran Dışişleri'nden açıklama geldi
İran Dışişleri Bakanı Abbas Erakçi, ABD ile İtalya'nın başkenti Roma'da yapılan görüşmelerde ilerleme kaydedildiğini belirterek, üçüncü tur görüşmelerin 26 Nisan'da Umman'da yapılacağını söyledi.
İran devlet televizyonuna konuşan Erakçi, "Bugünkü görüşmelerde bir dizi ilke ve hedef konusunda daha iyi bir anlayışa ulaşmayı başardık." dedi.
Erakçi, 23 Nisan'da Umman'da uzmanlar düzeyinde teknik görüşmeler yapılacağını ardından da 26 Nisan'da yine Umman'da dolaylı görüşmelerin devam edeceğini aktararak, "Görüşmeler yapıcı bir ortamda gerçekleşti ve ilerliyor." ifadelerini kullandı.
İranlı bakan, "Çok fazla iyimserliğe ya da çok fazla kötümserliğe gerek yok. Teknik toplantıların ardından gelecek hafta daha iyi bir konumda olacağımızı umuyorum." diye konuştu.
Rümeysa Öztürk'ün kefaletle bırakılma talebine ret
ABD'de Filistin'e destek verdiği gerekçesiyle gözaltına alınan Tufts Üniversitesi doktora öğrencisi Rümeysa Öztürk dün mahkemeye çıkarıldı. Öztürk'ün kefaletle bırakılma talebi reddedildi
A+ Yazı Boyutunu BüyütA- Yazı Boyutunu Küçült
ABD'de göçmenlik yargıcı, Tufts Üniversitesi doktora öğrencisi Rümeysa Öztürk'ün kefaletle serbest bırakılmasına karşı çıktı. ABD'de Filistin'e destek verdiği gerekçesiyle gözaltına alınan Tufts Üniversitesi doktora öğrencisi Rümeysa Öztürk, 2 haftadan fazladır tutulduğu Louisiana eyaletinde bugün göçmenlik mahkemesine çıkarıldı.
Basına kapalı yapılan duruşmada, Öztürk'ün avukatları, Trump yönetiminin, Gazze'deki saldırılara ilişkin öğrenci gazetesine yazdığı bir köşe yazısı nedeniyle müvekkillerini gözaltına alma ve sınır dışı etme girişiminde bulunduğunu belirterek Öztürk'ün kefaletle bırakılmasını talep etti. İç Güvenlik Bakanlığı avukatları ise Rümeysa Öztürk'ün serbest bırakılmasının ‘uçuş’ ve ‘toplum açısından tehlike’ riski bulunduğunu savunarak, kefaletle serbest bırakılmasına karşı çıktı.
Göçmenlik yargıcı, Öztürk'ün kefaletle bırakılması talebini reddetti, tutukluluk halinin devamına karar verdi.
Ne olmuştu?
Massachusetts eyaletindeki Tufts Üniversitesinde doktora eğitimi alan Türk öğrenci Rümeysa Öztürk, 25 Mart akşamı arkadaşlarıyla iftar yapmaya giderken yüzleri maskeli 6 Göçmenlik ve Gümrük Muhafaza Dairesi (ICE) görevlisi tarafından gözaltına alınmıştı.
ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, Öztürk'ün öğrenci vizesinin iptal edildiğini ve kendisinin sınır dışı edileceğini açıklamıştı. Rubio, "Hamas destekçisi" ve (İsrail karşıtı) "deliler" olarak tanımladığı 300'den fazla yabancı öğrencinin vizesinin iptal edildiğini belirtmişti.
ABD'li federal yargıç Denise Casper, ICE görevlilerince gözaltına alınan Türk öğrenci Öztürk'ün sınır dışı edilmesine karşı durdurma kararı vermişti. Rümeysa Öztürk'ün doktora eğitimi aldığı Tufts Üniversitesi de öğrencilerinin serbest bırakılmasını talep ederken, Rektör Sunil Kumar mahkemeye yaptığı açıklamada, Öztürk'ün tutuklanmasının "okulun uluslararası topluluğunu felç ettiğini" ve artık okulun güvenliği konusunda endişe duyduklarını belirtmişti.
ABD mahkemesinden Venezuelalı göçmen kararı
ABD Yüksek Mahkemesi, Venezuelalı göçmenlerin sınır dışı edilmesini geçici olarak durdurdu
A+ Yazı Boyutunu BüyütA- Yazı Boyutunu Küçült
ABD Yüksek Mahkemesi, Başkan Donald Trump yönetiminin, "Yabancı Düşmanlar Yasası" kapsamında sınır dışı etmeyi planladığı Venezuelalı göçmenlerin gönderilmesini geçici olarak durdurdu.
Washington Post (WP) gazetesinin haberine göre, Amerikan Sivil Özgürlükler Birliği (ACLU), Trump yönetiminin en az 30 Venezuelalı göçmeni sınır dışı etme girişimini durdurması için Yüksek Mahkeme'ye başvurdu.
Trump yönetimi karara karşı çıktı
Mahkemenin kararında, 9 yargıçtan 2'sinin Trump yönetiminin "Yabancı Düşmanlar Yasası" kapsamında sınır dışı etmeyi planladığı Venezuelalı göçmenlerin gönderilmesini geçici olarak durdurma talebine karşı çıktığı ve talebin onaylandığı belirtildi.
Kararda, "Hükümet, bu Mahkemenin yeni bir emrine kadar, gözaltındaki söz konusu grubun hiçbir üyesini ABD'den çıkarmamaya yönlendirilmiştir." ifadesi kullanıldı.
ACLU'nun açılan davadaki başavukatı Lee Gelernt, yaptığı açıklamada, kararı memnuniyetle karşıladı.
Trump yönetimi, çete üyelerini El Salvador'daki hapishanelere göndermişti
ABD yönetimi, Latin Amerika'daki en tehlikeli suç örgütlerinden biri olarak sayılan El Salvador kökenli "MS-13" ve Venezuela kökenli "Tren de Aragua" çetelerini "yabancı terör örgütleri" listesine eklemişti.
ABD Başkanı Trump, düzensiz göçmenlerle mücadele kapsamında "yabancı terör örgütü" ile bağlantılı olduğu iddia edilen göçmenlerin sınır dışı edilmelerini hızlandırmak için daha önce sadece savaş dönemlerinde kullanılan Yabancı Düşmanlar Yasası yetkisini devreye sokmuştu.
Trump yönetimi, MS-13 ve Tren de Aragua çetesi üyesi oldukları gerekçesiyle tutuklanan kişileri El Salvador hapishanelerine sevk etmişti.
El Salvador-Trump hapishane anlaşması tartışılırken ortaya çıkan görüntüler kurgu mu?
Kaynak: AA
Rusya'dan Barents Denizi feshi
Rusya, Norveç, İsveç ve Finlandiya ile Barents Denizi'nde işbirliği anlaşmasını feshetti
A+ Yazı Boyutunu BüyütA- Yazı Boyutunu Küçült
Rusya Başbakanı Mihail Mişustin, Norveç, İsveç ve Finlandiya ile Barents Denizi'nde işbirliği anlaşmasının feshedilmesine yönelik belgeyi imzaladı. Mişustin'in imzaladığı ve Rusya Resmi Belge Sistemi'nde yayımlanan belgeye göre, Norveç, İsveç ve Finlandiya ile Barents Denizi'nde işbirliği anlaşması feshedildi.
Belgede, Rusya Dışişleri Bakanlığına, alınan kararla ilgili söz konusu ülkeleri bilgilendirme talimatı verildi. Anlaşma, Barents Denizi ve Avrupa Arktik bölgesinde işbirliğinin geliştirilmesi amacıyla Uluslararası Barents Sekretaryasının kurulmasını öngörüyordu. Rusya, 2023'te Barents Bölge Konseyinden ayrılma kararı almıştı.
ABD'de aynı göreve bir haftada 3. atama
ABD Başkanı Trump, Gelir İdaresi Başkanvekili Gary Shapley'i görevden aldı. Shapley'inin yerine ABD Hazine Bakanı Scott Bessent'in yardımcısı Michael Faulkender'in ataması yapıldı
A+ Yazı Boyutunu BüyütA- Yazı Boyutunu Küçült
ABD Başkanı Donald Trump, ABD Gelir İdaresi (IRS) Başkanvekili Gary Shapley'i görevden alarak, yerine ABD Hazine Bakanı Scott Bessent'in yardımcısı Michael Faulkender'i atadı. The Washington Post'un haberine göre, değişiklik hakkında bilgi sahibi kişiler, Trump'ın, birkaç gün önce atanan IRS Başkanvekilini değiştirdiğini belirtti. Hazine Bakanlığı konuya ilişkin yaptığı açıklamada, Bessent'in yardımcısı Faulkender'in, Shapley'in yerine yeni başkanvekili olacağını doğruladı.
3. kez atama yapıldı
Faulkender, hafta içinde kurumun başına atanan üçüncü başkanvekili oldu. Trump'ın IRS Başkanlığı için aday gösterdiği Billy Long ise bu görev için Senato'nun onayını bekliyor. Trump, bir önceki geçici başkan Melanie Krause'nin istifa etmesinin ardından 15 Nisan'da, IRS'nin başına vekil olarak Shapley'i getirmişti.
Rusya'dan Ukrayna'da geçici Paskalya ateşkesi
Rusya, Paskalya Bayramı nedeniyle Ukrayna'da geçici ateşkes ilan etti
A+ Yazı Boyutunu BüyütA- Yazı Boyutunu Küçült
Rusya, Paskalya Bayramı nedeniyle Ukrayna'da 19 Nisan saat 18.00'dan 21 Nisan saat 00.00'a kadar ateşkes ilan etti.
Kremlin'den yapılan açıklamaya göre, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Rusya Genelkurmay Başkanı Valeriy Gerasimov'dan Ukrayna'da temas hattındaki duruma ilişkin rapor aldı.
Putin, Rus tarafının 19 Nisan saat 18:00'den 21 Nisan saat 00:00'a kadar tüm askeri operasyonları durduracağını bildirdi.
Rus lider Putin, "İnsani kaygılarla bugün saat 18.00'den itibaren, pazar gününden pazartesi günü gece yarısına kadar Rus tarafı Paskalya ateşkesi ilan ediyor. Bu süre zarfında bütün askeri faaliyetlerin durdurulmasını emrediyorum." dedi.
Ukrayna tarafının da bu eylemi örnek alacağını varsaydığını belirten Putin, Rus birliklerinin Ukrayna ordusunun olası ateşkes ihlallerini ve provokasyonlarını, saldırgan eylemlerini püskürtmeye hazır olması gerektiğini sözlerine ekledi.
Comments