top of page

18 Nisan

  • Yazarın fotoğrafı: mutlunecmettin
    mutlunecmettin
  • 18 Nis
  • 8 dakikada okunur

Harvard direniyor Trump öfkeden çıldırıyor

Dünyanın en prestijli üniversitelerinden Harvard, Trump yönetiminin ‘ya kontrolü bize ver ya 9 milyar dolarlık yardımı unut’ tehdidine önce geri adımla karşılık verse de Başkan’ın okul üzerinde tam kontrol talebi üzerine direnişe geçti. İstediği olmayan Trump okulu çok ağır sözlerle hedef aldı

A+ Yazı Boyutunu BüyütA- Yazı Boyutunu Küçült

Her şey Gazze’de Hamas-İsrail savaşı devam ederken Amerikan üniversitelerinde patlak veren Filistin yanlısı eylemlerle başladı. İsrail lobisinin baskısıyla Harvard, Pennsylvania ve MIT üniversite rektörleri Kongre’de ifade vermeye çağrıldı. Verdikleri yanıtlar tatmin edici olmayınca Harvard ve Pennsylvania rektörüleri istifa etmek zorunda kaldı. Bu da yetmedi Trump yönetimi protesto hareketinin başladığı Columbia Üniversitesi’nin 400 milyon dolarlık federal yardımını kesti. Üniversiteler üzerindeki ‘federal destek’ sopasının en şiddetli şekilde sallandığı okul ise Harvard oldu. Harvard Üniversitesi, Trump yönetiminin 8.7 milyar dolarlık federal desteği kesme tehdidi karşısında şoka uğradı. Tehdidin sona ermesi umuduyla Harvard yönetimi üniversiteye bağlı Orta Doğu Çalışmaları Merkezi’nin başkanı Prof. Cemal Kafadar ve yardımcısı Rosie Bsheer’i ‘antisemitizm’ suçlamasıyla görevden aldı. Harvard Halk Sağlığı Okulu da, Batı Şeria’daki Birzeit Üniversitesi ile olan ortaklığını sona erdirdi.

‘Reddediyoruz’

Ancak Trump okul üzerinde tam hakimiyet kurmaya kararlıydı. Harvard’a Beyaz Saray’ın taleplerini içeren 5 sayfalık bir mektup gitti. Mektupta Trump yönetimi Harvard’dan sadece Yahudi öğrencileri ve öğretim üyelerini antisemitizmden korumasını değil, üniversite yönetiminde, liderliğinde ve öğrenci disiplininde değişiklikler yapılması ve kapsamlı hükümet denetimi talep ediyordu. Buna en azından Trump’ın başkanlık döneminin sona ereceği 2028 sonuna kadar okula alınacak akademisyenlerin hükümet denetiminden geçmesi, üniversiteye kabul edilecek öğrencilerin denetime tabi olması, ‘ideolojik tutsaklığı’ yansıtan program ve bölümlerin değiştirilmesi, Amerikan değerlerine ‘düşman’ akademisyen ve öğrencilerin uzaklaştırılması da dahildi. Harvard yönetimi acil olarak toplandı ve üniversite avukatları her bir talebin nasıl hukuk dışı ve anayasaya aykırı olduğunu ortaya koyan uzun bir cevap metni kaleme aldı. Ardından okulun resmi yayın organında ‘Harvard hükümetin taleplerini reddediyor’ başlıklı bir yazı yayınlandı.

 

400 yıllık çınar

Üniversitenin direnişi Trump’ı adeta çileden çıkardı. Beyaz Saray hemen 2.2 milyar dolarlık federal fonu dondurmak için harekete geçti. Ardından Trump, Harvard’ın öğrenci seçimi ve profesörlerin yetkileri de dahil olmak üzere üniversitenin işleyişini değiştirmesi yönündeki taleplerine boyun eğmemesi halinde “Vergiden muaf statüsünü kaybetmesi ve siyasi bir kuruluş olarak vergilendirilmesi gerektiğini” söyledi. Ancak Harvard Rektörü Alan Garber, öğrencilere ve öğretim üyelerine gönderdiği bir mektupta, okulun “bağımsızlığı ya da anayasal hakları konusunda pazarlık yapmayacağı” konusunda ısrar ederek hükümete meydan okuma sözü verince Başkan daha da agresifleşti. Kendi sosyal medya platformundan gönderdiği mesajda 1636 yılında kurulan 400 yıllık okul için şu ifadeleri kullandı: “Harvard bir şakadır, herkes Harvard’ın yolunu kaybettiğini biliyor. harvard, nefret ve aptallık öğretir. Federal fon almamalı. Radikal Sol, aptal ve kuş beyinli kişileri işe aldı. Sadece yakın geçmişe, Harvard’ı ABD Kongresi önünde utandıran rektörlere bakın.” 


“Sınıfımda hâlâ gerçeği söylememe izin var mı?”

ABD’nin bir diğer prestijli okulu Yale Üniversitesi’nden Prof. Phillip Atiba Solomon, Trump yönetiminin üniversitelere baskıları sonrası The Atlantic dergisine yazdığı makalede bu soruyu sordu

A+ Yazı Boyutunu BüyütA- Yazı Boyutunu Küçült

Irkçılık üzerine çalışan akademisyenler tuhaf bir suçlamayla karşı karşıyadır: Irkçılık üzerine çalışmak ırkçılığa neden olur. Bu eleştiri ne kadar kolaycı olsa da -kimse ziraat profesörlerinin dünyadaki açlığa ya da kardiyoloji profesörlerinin kalp krizine neden olduğunu düşünmüyor- ırkçılık akademisyenleri bu tür cahilce zorbalıkların bu toprakların bir parçası olduğunu biliyor. Trump yönetiminden gelen bir dizi yeni direktif, bu zorbalığı güçlendirmeyi ve kampüste olanları anlamlı bir şekilde değiştirmeyi amaçlıyor. En azından benim sınıfım için belki de en önemlisi, Eğitim Bakanlığı’nın sivil haklar bölümünden gelen bir “Sevgili Meslektaşım” mektubu - politikaların uygulanması konusunda rehberlik sağlayan resmi bir hükümet bildirimi. Mektupta bakanlık, Students for Fair Admissions v. Harvard Yüksek Mahkeme kararının kapsamını genişleterek, üniversitelerin “öğrenci, akademik ve kampüs yaşamının yönleri” ile ilgili herhangi bir kararda ırkı göz önünde bulundurduklarında yasayı ihlal ettiklerine inandığını beyan ediyor.

Mektup ve iki hafta sonra yayınlanan kararname siyahi mezuniyet törenlerinin, belirli temalı yurtların ve kültürel etkinlik merkezlerinin kaldırılması çağrısında bulunuyor. Bu ulusun tarihi öğretme biçimini sakatlamaya çalışan yönetim, W. E. B. Du Bois’in “tarih propagandası” olarak adlandırdığı, mevcut eşitsizlikleri meşrulaştırmak için geçmişin kasıtlı olarak yeniden yazıldığı bir cehalet politikasını ilerletiyor. Sınıfımda öğrettiğim gibi, ırkı görmezden gelmek ırkçılığı ortadan kaldırmaz.

Sadece çözümünü zorlaştırır. Tehlikeyi tam olarak kavrayabilmek için, doğruyu söyleyen kurumların geniş çaplı erozyonuna bakmalıyız


Obama’dan tam destek

A+ Yazı Boyutunu BüyütA- Yazı Boyutunu Küçült

Kendisi de Harvard Hukuk Fakültesi mezunu olan eski başkan Barack Obama Trump yönetiminin Harvard’dan ‘hukuksuz’ taleplerine ateş püskürdü. Obama Twitter hesabından şu açıklamayı paylaştı:

“Harvard, akademik özgürlüğü engellemeye yönelik hukuksuz ve hoyratça bir girişimi reddederek ve Harvard’daki tüm öğrencilerin entelektüel sorgulama, titiz tartışma ve karşılıklı saygı ortamından faydalanabilmelerini sağlamak için somut adımlar atarak diğer yükseköğretim kurumlarına örnek oldu. Eğer bir üniversite iseniz gerçekten doğru şeyler yapıyor muyuz, diye düşünmeniz gerekebilir. Kendi değerlerimizi, kendi kurallarımızı ihlal ettik mi, yasaları bir şekilde ihlal ettik mi? Eğer öyle değilse ve sadece gözünüz korkutuluyorsa, işte bu yüzden bu büyük bütçeye ( Harvard kasasındaki 52 milyar dolar ile dünyanın en zengin üniversitesi) sahip olduğunuzu söyleyebilmelisiniz. İnandıklarımızı savunacağız ve araştırmacılarımıza bir süreliğine bu bütçeden ödeme yapacağız ve ekstra binalardan veya süslü spor salonundan vazgeçeceğiz - bunu birkaç yıl erteleyebiliriz. 


Amerikan medyasına ‘biat edin’ baskısı

Başkanlık seçim kampanyası sırasında yayınladığı Kamala Harris röportajı nedeniyle CBS televizyonunun ‘plakasını alan’ Trump, kanalı Grönland ve Ukrayna Savaşı konusundaki ağır eleştirileri sonrası bu kez lisans iptalini gündeme getirdi


Atadığı doktordan Trump’a ‘sağlığı yerinde’ raporu

Seçildiği zaman ABD tarihinin en yaşlı başkanı olan Donald Trump için Beyaz Saray’da hazırlanan son rapora göre Başkan’ın fiziksel sağlığında görünür hiçbir problem yok, bilişsel sağlığı ise mükemmel


Suudi Arabistan vizesiz AB yolunda

AB'nin Suudi Arabistan Büyükelçisi Suudi vatandaşlarının Schengen vizesinden muaf tutulmasına yönelik çalışmaların devam ettiğini açıkladı

A+ Yazı Boyutunu BüyütA- Yazı Boyutunu Küçült

Avrupa Birliği'nin (AB) Suudi Arabistan Büyükelçisi Christophe Farnaud, körfez medyasına yaptığı açıklamada, Suudi vatandaşlarının Schengen vizesinden muaf tutulmasına yönelik çalışmaların sürdüğünü söyledi. Muafiyet gerçekleşirse Suudi vatandaşları AB ülkelerine vizesiz giriş yapabilecek.

Farnaud söz konusu çalışmaların sonuca varması halinde Suudi Arabistan vatandaşlarının AB'nin 27 üye devletini kapsayan Schengen bölgesine vizesiz seyahat edebileceğini belirtti. 

Gulf News'te yer alan habere göre Farnaud, Avrupa Komisyonu'nun bir yıl önce Suudi Arabistan, Bahreyn, Katar, Kuveyt ve Ummanlıların, kısa süreli kalışlar için çok girişli Schengen vizesi almasını sağlayan bir düzenlemeyi kabul ettiğini anımsattı. Vize muafiyetinin de bu adımların bir devamı olduğuna işaret eden Farnaud, bu değişikliklerin kolaylıktan öte Suudi Arabistan ile Avrupa arasındaki bağları güçlendirme ve düzenli alışverişleri teşvik etme yönünde anlamlı bir adım olduğunu belirtti.

Ayrıca Suudi Arabistan'ın uluslararası turizme giderek daha fazla açık olduğunu vurgulayan Farnaud, Avrupa'nın bu dönüşümü desteklemede önemli bir rol oynadığını vurguladı. Bu yeni vize politikası onaylanırsa Suudi Arabistan vatandaşları tek bir vizeyle beş yıllık süre içinde Avrupa'ya birden fazla kez seyahat edebilecekler.

Musk yine gündemde: 'Çocuk lejyonu' hayalinden nafaka kavgasına

ABD Başkanı Donald Trump'ın danışmanı ve dünyanın en zengin insanlarından X'in sahibi Elon Musk yine gündemde. Her yaptığıyla adından söz ettiren Musk bu kez hem 14'üncü çocuğunun annesi ile kavgası hem de X üzerinden kadınlara mesaj atarak çocuk yapmak istediğini söylemesiyle gündemde.


ABD'nin önde gelen gazetelerinden WSJ'de yer alan habere göre, Musk’ın kendi çocuklarından "bir ordu (lejyon) kurmak istediği" iddia edildi. Musk'ın çocuk yapmak için de sahibi olduğu sosyal medya ağı X’te "zeki bulduğu kadınlara yaklaştığı" öne sürüldü. Habere göre Musk, “medeniyeti kurtarma” misyonunun bir parçası olarak üstün zekâlı çocuklardan oluşan bir “lejyon” kurmak için X’te yaklaştığı kadınlara “Bebek yapalım” diye ısrar ediyor. 

WSJ’ye konuşan kaynaklar, şu anda dört kadından en az 14 çocuğu bulunan Musk’ın doğum oranlarının düşmesi nedeniyle “medeniyetin çökeceğine” inandığı için bir “çocuk lejyonu” oluşturmak istediğini söyledi. WSJ, Musk’ın başka kadınlarla daha fazla çocuğu olabileceğini yazdı. Haberde, Musk’ın X platformunu bebek sahibi olmak amacıyla kadın bulmak için kullandığını iddia eden birden fazla kaynak yer alıyor. Habere kızan ve Mars gezegeni hayranı olan Musk, WSJ’yi dedikodu sitesi TMZ’ye benzeterek aşağılad




İngiltere'de şap hastalığı endişesi: Avrupalı yolcuların et ve peynir getirmesi yasaklandı

Ülkede artan şap hastalığı nedeniyle hükümet, İngiltere'ye seyahat eden Avrupalı yolcuların sandviçlerinde bulunanlar da dahil olmak üzere kurutulmuş et ve peynir gibi ürünleri getirmelerini yasaklandı


El Salvador-Trump hapishane anlaşması tartışılırken ortaya çıkan görüntüler kurgu mu?

El Salvador’un tartışmalı yüksek güvenlikli cezaevi CECOT, bu kez Google Maps’te fark edilen koyu leke ile gündemde. Sosyal medyada 'kan' ve 'ceset yığını' iddiaları yayılırken, Trump yönetiminin ABD vatandaşlarını bu tesise göndermeye hazırlandığı konuşuluyor. BBC ise bu iddialara karşı temkinli


El Salvador’un insan hakları ihlalleriyle gündeme gelen yüksek güvenlikli hapishanesi CECOT, bu kez Google Maps’te tespit edilen gizemli bir görüntüyle tartışma yarattı. Uydu görüntüsünde görülen koyu renkli bir leke ve yığının, sosyal medya kullanıcıları tarafından “kan gölü” ya da “ceset yığını” olabileceği yönünde yorumlanması, kamuoyunda ciddi endişelere yol açtı.

Görüntünün Mart 2024’e ait olduğu belirtilirken, bu dönemin ABD’nin El Salvador’a mahkum gönderme sürecinden önceye denk gelmesi dikkat çekti.

Trump ve Bukele arasında tartışmalı anlaşma

ABD Başkanı Donald Trump’ın, yaklaşık 300 çete üyesinin CECOT’ta bir yıl boyunca tutulması için El Salvador hükümetine 6 milyon dolar ödediği; ek olarak 15 milyon dolarlık bir bütçeyi daha fazla mahkûmun gönderilmesi için ayırabileceği bildiriliyor.

Üstelik Trump ile El Salvador Devlet Başkanı Nayib Bukele’nin 14 Nisan’da Beyaz Saray’da yaptıkları görüşmede yalnızca çete üyeleri değil, ABD’de tutuklu olan tehlikeli suçluların ve muhtemelen ABD vatandaşlarının da bu programa dahil edilmesi konuşuldu. Trump’ın, “Beş tane daha inşa etmen gerekiyor” ve “Sıradakiler ev yapımı olanlar” sözleri, endişeleri daha da artırdı.

BBC: 'Kanıt olmadan sonuca atlamak doğru değil'

Sosyal medyada geniş yankı uyandıran görüntülere, BBC Verify ekibinden Shayan Sardarizadeh ve Richard Irvine-Brown açıklık getirdi. Google Earth'ün tarihsel görüntüleme özelliğiyle yapılan analizde, karanlık leke ve yığının ne olduğunun kesin olarak belirlenemediği vurgulandı.

Mart 2024'e ait görüntülerde, cezaevinin belirli bölgelerinde gelişmeler ve yapı eklemeleri olduğu açıkça görülüyor. Özellikle analiz edilen bölümde iki yeni binanın inşa edildiği fark ediliyor. Karanlık lekenin çamur ya da toz, yığının ise inşaat malzemesi veya mutfak alanı olabileceği değerlendiriliyor.

Sardarizadeh şu açıklamada bulundu:

“Bu, CECOT’ta insan hakları ihlalleri yaşanmadığı anlamına gelmiyor. Ancak sadece bulanık bir uydu görüntüsüne dayanarak ceset ya da kan gibi ağır iddialarda bulunmak açık kaynak analiz ilkeleriyle bağdaşmaz.”

BBC, uydu görüntülerinin insan hakları ihlallerini tespit etmede etkili bir araç olduğunu, ancak somut kanıt olmadan yapılan spekülatif yorumların hem kamuoyunu yanıltabileceğini hem de araştırmalara zarar verebileceğini vurguladı.

CECOT: 'Dünyanın En Kötü Hapishanesi' tartışmaları sürüyor

El Salvador’un Centro de Confinamiento del Terrorismo (CECOT) isimli yüksek güvenlikli hapishanesi, açıldığı günden bu yana mahkûmlara yönelik sert koşullar, izolasyon uygulamaları ve uluslararası denetime kapalı yapısıyla eleştiri oklarının hedefinde. Mahkûmların açık havaya çıkamadığı, yalnızca online duruşmalar ya da tecrit için hücrelerinden çıkarıldığı belirtiliyor.

Google Maps'te görülen belirsiz yığın ve karanlık leke, CECOT’un şeffaf olmayan doğasına dair endişeleri bir kez daha gün yüzüne çıkardı. Trump yönetiminin cezaevine yönelik planları da bu tartışmaları daha da büyütüyor.


Alman basınından Eurofighter iddiası: İmamoğlu gerekçesiyle veto

Almanya'nın önde gelen gazetelerinden Handelsblatt, Alman hükümetinin Türkiye'ye 'Eurofighter' satışına izin vermeme kararı aldığını yazdı. Haberde bu vetonun gerekçesi olarak İmamoğlu gösterildi

A+ Yazı Boyutunu BüyütA- Yazı Boyutunu Küçült

Almanya'da yayın yapan Handelsblatt gazetesi, Almanya'nın Türkiye’ye yönelik Eurofighter Typhoon savaş uçağı satışını veto ettiğini iddia etti. Handelsblatt gazetesinde yer alan habere göre, Alman hükümetinin İmamoğlu’nun gözaltına alınmasını ve tutuklanmasını “Türk demokrasisine yönelik bir saldırı” olarak değerlendirdiği ve bu nedenle satış sürecinin durdurulduğu aktarıldı. 

Handelsblatt söz konusu haberini "hükümet içindeki tartışmalara aşina çeşitli kaynaklara" dayandırdı.

Haberde İngiltere'nin Eurofighterları teslim etmek istediği, ancak Alman hükümetinin bunu engellediği belirtildi.

Scholz ne demişti?

Almanya Başbakanı Olaf Scholz, geçtiğimiz aylarda Anadolu Ajansı'na verdiği söyleşide, "Türkiye, Alman savunma sistemlerini, örneğin savaş uçaklarımızı satın alarak kendisini güçlendirmeye ilgi duyuyor. Bu konu şu anda Türkiye'de inceleniyor ve biz de bunu mümkün kıldık. Bakalım Türkiye'deki inceleme nasıl sonuçlanacak" ifadelerini kullanmıştı.

Öte yandan Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonundaki 2024 yılı bütçesinin görüşmelerinde, "Eurofighter ile ilgili çalışmamız var. Eurofighter'ı almak istiyoruz. Çok etkili bir uçak. Bu uçaklar İngiltere, Almanya ve İspanya ile ilgili. Hem İngiltere hem İspanya 'evet' diyor, şimdi Almanya'yı razı etmek için onlar çalışıyorlar. O sorunu İngiltere ve İspanya 'Biz çözeceğiz' diyorlar. Olursa 40 tane Eurofighter uçağı almayı planlıyoruz" açıklamasını yapmıştı.



MSB'den Eurofighter açıklaması: Almanya tarafından Geçici Satış Otoritesinin görevlendirilmesine onay verildi

MSB kaynakları Eurofighter Typhoon savaş uçağı tedariki ile ilgili olarak, "Almanya tarafından uçağın satışına yönelik Geçici Satış Otoritesinin görevlendirilmesine onay verilmiştir. Bu hususun tedarik sürecini hızlandıracağı değerlendirilmektedir" dedi


ABD'den Ukrayna açıklaması: Karar birkaç güne verilecek

ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, Ukrayna'da ateşkesin ‘uygulanabilirliğine’ ilişkin kararın birkaç gün içinde verileceğini belirtti

A+ Yazı Boyutunu BüyütA- Yazı Boyutunu Küçült

ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, Paris Le Bourget Havaalanı’nda Elyssee Sarayı'nda Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un ev sahipliğinde düzenlenen Ukrayna zirvesiyle ilgili açıklamada bulundu. Rubio, Ukrayna'da ateşkesin ‘uygulanabilirliğine’ ilişkin kararın birkaç gün içinde verileceğini söyleyerek, “Kısa vadede bunun yapılıp yapılamayacağını birkaç gün içinde çözmemiz gerekiyor. Eğer yapılamazsa, sanırım yolumuza devam edeceğiz” dedi.

Kremlin ve Kiev yönetimleri arasında barışın tesis edilememesi durumunda ABD'nin başka meselelerle ilgileneceğini aktaran Rubio, Avrupa ülkelerinin görüşmelerde yapıcı davrandığını ve gelecekteki müzakerelerde de yer almalarını talep ettiğini bildirdi. Fransız yetkililer ise görüşmeleri kendileri açısından ‘mükemmel’ diye tanımlarken, gelecek hafta Londra'da bir zirve daha düzenleneceğini kaydetti.

ABD'nin üç yıldır Kiev yönetimine destek verdiğini anımsatan Rubio, görüşmelerin devam edeceğini ve Avrupa ülkelerinin çözüm arayışında faydalı olabileceğini dile getirdi. Avrupa ülkelerinin Rusya'ya uygulanan yaptırımları kaldırmayı değerlendirmesini ümit ettiğini vurgulayan Rubio, “Rusya'ya karşı uygulanan yaptırımların büyük kısmı Avrupa ülkelerinin yaptırımları. Bunları biz kaldıramayız” ifadesini kullandı.

 
 
 

Son Yazılar

Hepsini Gör
Grossi

Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı, İsfahan'daki saldırıya uğrayan nükleer tesiste çok az nükleer madde bulunduğunu veya hiç bulunmadığını...

 
 
 
SİBER SAVAŞ

Genel Gündem Bir haftayı geride bırakan İsrail - İran savaşının doğal cephelerinden biri de internetti. Her iki ülkenin de hatırı sayılır...

 
 
 

Comments


©2023 copyright by MD all rights reserved

bottom of page